(Sayın Adnan Oktar’ın 11 Mart 2011 Kaçkar Tv’deki Canlı Sohbetinden)
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Kuran’ın hangi sayfasını açarsak açalım Cenab-ı Allah, deccal güçleriyle Hz. Mehdi (a.s.) güçlerinin karşılıklı mücadelesinden bahseder, hemen hemen her sayfasında. Şimdi bak diyor ki Cenab-ı Allah, Hud Suresi 109’da; “artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Mesela Darwinist materyalist düşüncede insanların çoğu kuşkuya kapılır; “acaba doğru mu söylüyorlar, hakikaten böyle bir bilimsel delil var mı?” gibisinden. Allah diyor ki bak; “sakın kuşkuda olma.” Önceden uyarıyor Allah, dikkatini açıyor insanların. “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar.” Hiçbir düşünce yeni, orijinal düşünce olmuyor. Mesela Darwinist düşünceye baktığımızda Kuran’ın bu hükmüne göre hemen anlayacağız ki, Darwinizm üç bin yıllık, dört bin yıllık geçmişi olan bir düşünce. Yani çok eski tarihlere kadar gittiğini anlayacağız. Yani her inanç, her put düşünce mutlaka eski geçmişi vardır. Nitekim, ne diyor Cenab-ı Allah? “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlar da ancak böyle tapıyorlar.” “Hiçbir farklılık yoktur” diyor. Nasıl Firavun zamanında Darwinist düşünce varsa, Nemrut zamanında varsa, Sümerler devrinde ve eski Yunan’da Darwinist düşünce varsa, “aynısı var” diyor Allah.
“Şüphesiz Biz, paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” Tabii insanlar burada; “bunların durumu ne olacak? Müslümanlarla onların arasındaki fark nedir?” gibi akıllarına bir düşünce gelebileceği için Allah diyor; “ben onları tespit ediyorum, tam anlamıyla karşılığını vereceğim” açıklamasını yapıyor Cenab-ı Allah, insanların kalbinin rahat olması için. “Andolsun, Musa'ya kitabı verdik, onda anlaşmazlığa düşüldü.” Şimdi buradaki ifadeye göre, Tevrat hakkında anlaşmazlığa düşmüşler. Cenab-ı Allah’ın hükmüdür bu açık zaten, buna kesin inanıyoruz. “Eğer Rabbinden bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş olacaktı.” “Bir bela verecektim” diyor Allah. “Gerçekten onlar, bundan (Kur'an'dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.” Yani “olabilir de, olmayabilir de” diye şüphe ediyorlar diyor Allah. Halbuki samimi gözle bakıldığında Kuran’ın gerçek olduğu hemen anlaşılıyor. Hangi samimi vicdan Kuran’ın gerçekliğini reddedebilir? Vicdanını örseleyecek, vicdanını rahatsız edecek herhangi tek bir tane hüküm yok Kuran’ın içerisinde.
Bilakis, hem bilimle mutabık, bütün modern bilimlerin açıklamalarını çok önceden bildiriyor Kuran. Diyorlar ki işte; “zorlama”. Olur mu? Diyor ki; “kâinat yokken, yoktan var ettim” diyor. Bing Bang ne diyor? “Kainat yoktu” diyor, “yoktan var oldu” diyor. Aynısını söylemiyor mu Kuran? Burada zorlama nerede var? Allah diyor ki; “zaman izafi” diyor ve izafi olduğuna deliller veriyor. Nerede burada zorlama? Net, zamanın izafi olduğunu açıkça söylüyor Kuran ve bol da örnek veriyor. Modern fizik neyi söylüyor? “Zaman izafidir” diyor, “mekan da izafidir” diyor. Kuran ne diyor? İzafi olduğunu söylüyor. Ne zaman söylemiş Kuran? Bin dört yüz sene önce söylemiş. Bunlar ne zaman buldular? Bin dört yüz sene sonra buldular. Kuran’ın haklı olduğu ortaya çıktı.
“Şüphesiz Rabbin, onlardan tümüne yapıp ettiklerini(n karşılığını) onlara tastamam ödeyecektir.” “Şüphesiz” demek, bunlar hep güçlendirici, yani Kuran sağlıklı vurgular yapar. Bazı insana dersin ki; “kanaatin geldi mi?” dersin, “evet” der. Ama bazısı der ki; “çok açık, tabii ki, net kanaatim geldi. Kalbim mutmain oldu. Hiçbir tereddüdüm yok” der. Kuran’da bu üslubu kullanıyor Allah, yani çok doyurucu, vurucu üslup. Mesela diyor ki; “şüphesiz” diyor Allah. Mesela şöyle diyebilirdi Allah; “Rabbin, onlardan tümüne yapıp ettiklerini(n karşılığını) onlara tastamam ödeyecektir.” Ama bak “şüphesiz” dendiğinde bu kalplerde rahatlık getiren bir ifadedir. “Çünkü O, yapıp-ettiklerinden haberdar olandır.” Bütün yapılıp edilenlerin hepsini zaten Allah yarattığı için biliyor Allah. “Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran.” Yani hem tevbe etmemizi istiyor Allah burada hem de “dosdoğru davran”. ‘Dosdoğru davran’ nedir? “En müspet, en olumlu, en makul, en tutarlı hareketi yapın” diyor Allah. “Ve azıtmayın.” Sapıtmayın. “Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.” Yani; “‘nasıl olsa görmüyorlar’ demeyin” diyor Allah, “görünmez demeyin, Ben hepsini görüyorum” diyor Allah.
“Zulmedenlere eğilim göstermeyin”. Çünkü vicdansızlık yapmış oluyor, zulmettiği belli, “onlara eğilim göstermeyin” diyor. “Yoksa size ateş dokunur.” “Canınız yanar” diyor Allah. Yani; “dünyada da canınızı yakarım” diyor Allah, “ahirette de.” Dünyada mesela birdenbire başın bir belaya girer, yani bir uğursuzluk sarar. Mesela işlerin doğru dürüst giderken, birdenbire tahmin edemediğin şekilde belalar yağmaya başlar. Ahirette de ayrı, ahiretteki azap daha şiddetli tabii. “Sizin Allah’tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.” Allah’a tam teslim olursanız, Allah; “rahatlık veririm” diyor “ve yardım ederim. Aksinde hem canınız yanar, hem de yardım göremezsiniz” diyor Allah. “Gündüzün iki tarafında” yani sabah vaktinde ve akşam vaktinde “ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl.” Beş vakit namazdan bir örnek veriyor Cenab-ı Allah. “Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlara bir öğüttür.” “İyilik yapıldığında, kötülük yaptıysanız onları yok eder” diyor Allah.
Mesela adam beş tane iyilik yapıyor, mesela iki tane de kötülük yapıyorsa, “o beş, öbürlerini götürür” diyor Allah, “yok ederim” diyor. Allah unutmaz; fakat bize unutturuyor. Hiçbir şey Allah Katı’nda kaybolmaz. Hiçbir görüntü, hiçbir ses, hiçbir duygu Allah Katı’nda kaybolmaz. Yani sonsuza kadar kaybolmaz. Ama hoşlanmadığımız şeyleri Allah bize hatırlatmaz. Yani sonsuza kadar hatırlatmıyor ahirette. “Ve sabret. Gerçekten Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.” Sabır çok önemli; mesela sevgide sabırlı olmak, dürüstlükte sabırlı olmak, şefkatte, temizlikte sabırlı olmak. Mesela adam bir hafta temiz, bir hafta sonra temiz değil. Olmaz, ömrü boyunca temiz olacak. Mesela bir hafta dürüst, bir hafta dürüst değil. Olmaz, sürekli dürüst ve samimi olacak. Mesela hiç yalan söylememeyi ömrünün sonuna kadar götürmesi lazım. “Gerçekten Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez” Yani, “çok güzel karşılığını veririm” diyor Allah. “Sizden önceki nesillerden kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi?” Bak; “yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi?” Yeryüzünde bozgunculuğu kim yapıyor? Deccal yapıyor. Önleyecek fazilet sahibi kişiler kimdir? Hz. Mehdi (a.s.) cemaatidir.
“Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler.” Yani onlar; işte mallar, oğullar, evlensin, yesin, içsin, işine baksın, okulunu bitirsin, iş açsın. “Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı” diyor Allah. Yani; “Allah’ı önemli görmüyorlar, ahireti önemli görmüyorlardı” diyor Allah. “Halkı, ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.” Yani; “Mehdiyet’in olduğu yerde büyük bir olay olmaz” diyor. Yani “deprem gibi, savaş gibi büyük bir olay olmaz” diyor. Hz. Mehdi (a.s.) nerede ise o ülkeye felaket gelmiyor. Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle de kıyamet durdurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisi var; “bir gün olsa” diyor, “kıyametin kopmasına bir gün kala, Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelmesiyle Allah onu durdurur” diyor ve zaman uzatılıyor, yani kıyamet erteleniyor. Kıyametin ertelenmesine sebep olması Hz. Mehdi (a.s.)’ın çok ünlüdür, bilinir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bulunduğu yerde deprem de olmaz, büyük savaşlar olmaz, büyük felaketler olmaz. Kuran ona dikkat çekiyor. “Halkı, ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.” Ebcedi zaten 2020 yılını veriyor, yani Müslümanların Türkiye’deki konumlarının olumlu neticeleneceğini, güzel neticeleneceğini. “Onlar, zulüm işlemektelerken”
102’nci ayet “ülkeleri (veya nesilleri) yakaladığı zaman” yani belayla yakaladığı zaman. Zulüm işliyorlar, dini anlatmıyorlar, İslam anlatılmıyor, sadece zulüm var; “o zaman yakalarım” diyor Allah, “ya savaşla ya ona benzer bir şey ile yakalarım” diyor. “Rabbinin yakalaması işte böyledir.” “Aniden yakalarım” diyor Allah, “kaçamazsınız” diyor. “Gerçekten O'nun yakalaması pek acı ve pek şiddetlidir” diyor Allah. Adamlar diyor ki; “Allah yapmaz” diyorlar. Yapıyor görüyorsunuz. Yapmaz olur mu? “Yok, yapmaz” diyorlar, ısrarla “yapmaz” diyorlar. Ne bu gördüğünüz peki o zaman? Yapıyor, inşaAllah.
“Ahiret azabından korkan için bunda kesin ayetler vardır. O, bütün insanların kendisinde toplanacağı bir gündür ve o, gözlemlenebilen bir gündür.”Yani, “kıyameti hepiniz göreceksiniz” diyor. Bak; “gözlemlenebilen bir gündür.” Bütün insanlık için bunu söylüyor Allah. “Herkesin göreceği bir gündür” diyor. “Biz onu sayılı bir sürenin dışında ertelemeyiz.” Demek ki bir erteleme var kıyamet için. Ne sebeple? Hz. Mehdi (a.s.) sebebiyle. Ne diyor ayette? “Biz onu sayılı bir sürenin dışında ertelemeyiz.” 104, 105; dört ve beş. Ne yapıyor? Kırk beş.
ALTUĞ BERKER: 1545.
ADNAN OKTAR: Kırk beş.
ALTUĞ BERKER: MaşaAllah.
ADNAN OKTAR: “Biz onu sayılı bir sürenin dışında ertelemeyiz.” Sık sık karşılaşıyoruz bu kırk beşle. “(Kıyametin) Geleceği günde, O'nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez.” Ancak Allah’ın güç verdikleri söz söyleyebiliyor; konuşamıyorlar. “Sen” diyor “onları sarhoş zannedersin, halbuki sarhoş değillerdir” diyor. Yani korkunun şiddetinden pilokronik hareketler başlıyor, konuşamıyorlar. Felç oluyorlar korkudan. Şımarıklık yapanlar başı derdine düşüp vücut kontrolünü kaybediyorlar. “Artık onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz', (kimi de) mutlu ve bahtiyardır.” “Müslümanlar mutlu ve bahtiyarlar; küfür içinde olanlar azap içinde olacaklar” diyor Allah.
Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız. (Hud Suresi, 109)
Darwinizm Materyalizm konusunda şüphe etme, onlara inanma
Nasıl Eski Mısır’da, Sümerler devrinde Darwinistler, onlar da ancak böyle yapıyorlar diyor Allah asrımıza bakan yönüyle.
Allah onlara kromozomların proteinlerin nasıl tesadüfen olduğunu soracak.
Ne diyecek? “Proteinlerin kromozomların proteinlerin tesadüfen olamayacağını biliyordum” diyecek.
Sana verilen süre ne kadar 70 yıl, bunun 50 yılında bilgim de vardı şuurum açıktı diyecek.
Bilerek isteyerek yaptın mı, bilerek yaptım hakkettim diyecek.
ADNAN OKTAR'IN KAHRAMANMARAŞ AKSU TV'DEKİ CANLI RÖPORTAJI (6 ARALIK 2010)
“Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlar da ancak öyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız”. (Hud Suresi, 109)
Kuran her zaman geçerli olan bir Kitaptır. Kıyamete kadar geçerli.
Bakıyoruz Darwinizm, materyalizm var. Bu inancın kökenine bakıyoruz. Neye inanıyorlar bunlar? Atomun akıl sahibi olduğuna inanıyorlar yani her atomun Allah gibi akıllı olduğuna inanıyorlar. (Allah'ı tenzih ederiz) Yani böyle bir batıl din. Ve o akılla atomların bir araya geldiğine, şuursuz atomların, görmeyen atomların bir araya gelip gözü meydana getirdiğine, duymayan atomların bir araya gelip duymayı meydana getirdiğine, tatmayı bilmeyen atomların tatmayı meydana getirdiğine, aklı bilmeyen atomların da bir araya gelip aklı meydana getirdiğine inanan bir batıl din; Darwinizm, materyalizm. Ne zamandan beri? Sümerler’den beri ve daha da eski. Eski Mısır'da Sümerler’den kalan bir pagan dini. “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler”, nasıl Darwinist ve materyalist düşünceler içindeyseler.
Mesela Firavun ne diyordu? “Nil’in çamurundan canlılar tesadüfler sonucu meydana geldi. İnsanlar ve bitkiler, hayvanlar hepsi Nil’in çamurlarından oluştu” diyordu. Sümerler ne diyordu? Bütün canlılar, hayvanlar, bitkiler tesadüfler sonucu oluştu diyordu ve evrimle oluştu diyorlardı. Şimdikiler ne diyorlar? Aynısını diyorlar. Allah ne diyor? “Daha önceleri ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlar da ancak böyle tapıyorlar” diyor, Allah, aynısını yapıyorlar diyor. “Şüphesiz Biz, paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız”, madem Darwinist bir dünyaya inanıyorsun. Madem mutasyonlarla olduğuna inanıyorsun. O inancına uygun bir cehennem yaratıyor Allah. Evrim nasıl olurmuş? Mutasyon nasıl olurmuş? Tesadüf nasıl olurmuş? Orada görmüş oluyorlar. Yani eciş bücüş her şey insanların aleyhine, her şey anormal, her şey can yakıcı. Karşılığı budur, inşaAllah. Tabii ki tesadüf denen de bir şey yoktur. Tesadüfü de Allah yaratır.
Sayın Adnan Oktar'ın 13 Ocak 2011 tarihli röportajından Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyorum. Hud Suresi 109. ayet; “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Yani “tereddüde düşme” diyor. Bazen Müslümanlar küfrü incelediklerinde tereddüde düşebiliyorlar. Mesela Darwinizmi inceliyor adam, “acaba var mı?” diyor. Bu sefer “Allah var mı?” gibi giriyor kafasına haşa. İmanı bir geliyor bir gidiyor, bir geliyor bir gidiyor. Veya ateist sitelere giriyorlar, kafa bir ara yatıyor, yine düzeliyor falan. Böyle olmaz Müslüman. Müslüman bir kere iman eder, son nefesine kadar o imanla gider. İman sürekli değişmeyen bir şeydir. Gelişir, büyür, gerilemez. Gerilemeyecek bir şeydir. İman tartışılmaz ayrıca. Acabası olmaz imanın. Başında akıllı, samimi olarak iman edersin. Bir görüntü görüyorsun elips şeklinde bir ekranda, üç boyutlu. Biri görüyor. Bitti. Sırf bu delil yeterlidir. Bu Allah’ın varlığının net yüzde yüzlük delilidir. Ve ikinci bir ihtimal sonsuza kadar da yoktur, inşaAllah.
“Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler.” Sümerler nasıl tapıyordu maddeye? Her şeyi madde yaptı diyorlardı, değil mi? Eski Mısır ne diyordu? Onlar da “madde her şeyi yaptı” diyorlardı, tesadüfler sonucu. Darwinistler, materyalist ve evrimciydiler. “Daha önce ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” “Tam istedikleri gibi karşılığını vereceğim” diyor Allah. Madem evrime göre kafayı yatırmış, değil mi? Madem portakallar, limonlar, kirazlar, vişneler, marullar, her türlü sebze, meyve, patlıcan, domates, biber, hepsi tesadüfen olmuş madem onların kafasına göre, Allah; “tesadüf öyle olmaz böyle olur” diyecek, inşaAllah. Şimdi ye bakayım yiyebilirsen gibi bir konum olacak, inşaAllah. Mealen tabii. Cenab-ı Allah’ın nasıl hitap edeceğini ben bilemem. Ben bir beşer olarak mantıken söylüyorum, inşaAllah.
(Sayın Adnan Oktar'ın 7 Mayıs 2011 A9 Tv'deki Canlı Sohbetinden)
BERİL HANIM: Şeytandan Allah’a sığınırım; “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda sakın kuşkuda olma. Daha önceleri ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.”
ADNAN OKTAR: Darwinistler ne yapıyorlar? Aynı ataları gibi tapıyorlar. Ataları Sümerler nasıl tapıyorlardı? Ne diyorlardı? “İnsanlar, çamurdan oldu insanlar diyorlardı” değil mi? “Tesadüfen oldu.” Eski Mısır ne diyordu? “Nil’in çamurlarından tesadüfen oldu” diyordu. Şimdikiler ne diyor? “Çamurdan tesadüfler sonucu oldu” diyor. Ayet ne diyor? Şeytandan Allah’a sığınırım; “Daha önce ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlarda ancak öyle tapıyorlar” diyor Allah. Aynı kafadalar yani.
(Sayın Adnan Oktar’ın 11 Mart 2011 Kaçkar Tv’deki Canlı Sohbetinden)
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Kuran’ın hangi sayfasını açarsak açalım Cenab-ı Allah, deccal güçleriyle Hz. Mehdi (a.s.) güçlerinin karşılıklı mücadelesinden bahseder, hemen hemen her sayfasında. Şimdi bak diyor ki Cenab-ı Allah, Hud Suresi 109’da; “artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Mesela Darwinist materyalist düşüncede insanların çoğu kuşkuya kapılır; “acaba doğru mu söylüyorlar, hakikaten böyle bir bilimsel delil var mı?” gibisinden. Allah diyor ki bak; “sakın kuşkuda olma.” Önceden uyarıyor Allah, dikkatini açıyor insanların.
“Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar.” Hiçbir düşünce yeni, orijinal düşünce olmuyor. Mesela Darwinist düşünceye baktığımızda Kuran’ın bu hükmüne göre hemen anlayacağız ki, Darwinizm üç bin yıllık, dört bin yıllık geçmişi olan bir düşünce. Yani çok eski tarihlere kadar gittiğini anlayacağız. Yani her inanç, her put düşünce mutlaka eski geçmişi vardır. Nitekim, ne diyor Cenab-ı Allah? “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlar da ancak böyle tapıyorlar.” “Hiçbir farklılık yoktur” diyor. Nasıl Firavun zamanında Darwinist düşünce varsa, Nemrut zamanında varsa, Sümerler devrinde ve eski Yunan’da Darwinist düşünce varsa, “aynısı var” diyor Allah.
“Şüphesiz Biz, paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” Tabii insanlar burada; “bunların durumu ne olacak? Müslümanlarla onların arasındaki fark nedir?” gibi akıllarına bir düşünce gelebileceği için Allah diyor; “ben onları tespit ediyorum, tam anlamıyla karşılığını vereceğim” açıklamasını yapıyor Cenab-ı Allah, insanların kalbinin rahat olması için. “Andolsun, Musa'ya kitabı verdik, onda anlaşmazlığa düşüldü.” Şimdi buradaki ifadeye göre, Tevrat hakkında anlaşmazlığa düşmüşler. Cenab-ı Allah’ın hükmüdür bu açık zaten, buna kesin inanıyoruz. “Eğer Rabbinden bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş olacaktı.” “Bir bela verecektim” diyor Allah.
“Gerçekten onlar, bundan (Kur'an'dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.” Yani “olabilir de, olmayabilir de” diye şüphe ediyorlar diyor Allah. Halbuki samimi gözle bakıldığında Kuran’ın gerçek olduğu hemen anlaşılıyor. Hangi samimi vicdan Kuran’ın gerçekliğini reddedebilir? Vicdanını örseleyecek, vicdanını rahatsız edecek herhangi tek bir tane hüküm yok Kuran’ın içerisinde. Bilakis, hem bilimle mutabık, bütün modern bilimlerin açıklamalarını çok önceden bildiriyor Kuran. Diyorlar ki işte; “zorlama”. Olur mu? Diyor ki; “kâinat yokken, yoktan var ettim” diyor. Bing Bang ne diyor? “Kainat yoktu” diyor, “yoktan var oldu” diyor. Aynısını söylemiyor mu Kuran? Burada zorlama nerede var? Allah diyor ki; “zaman izafi” diyor ve izafi olduğuna deliller veriyor. Nerede burada zorlama? Net, zamanın izafi olduğunu açıkça söylüyor Kuran ve bol da örnek veriyor. Modern fizik neyi söylüyor? “Zaman izafidir” diyor, “mekan da izafidir” diyor. Kuran ne diyor? İzafi olduğunu söylüyor. Ne zaman söylemiş Kuran? Bin dört yüz sene önce söylemiş. Bunlar ne zaman buldular? Bin dört yüz sene sonra buldular. Kuran’ın haklı olduğu ortaya çıktı.
“Şüphesiz Rabbin, onlardan tümüne yapıp ettiklerini(n karşılığını) onlara tastamam ödeyecektir.” “Şüphesiz” demek, bunlar hep güçlendirici, yani Kuran sağlıklı vurgular yapar. Bazı insana dersin ki; “kanaatin geldi mi?” dersin, “evet” der. Ama bazısı der ki; “çok açık, tabii ki, net kanaatim geldi. Kalbim mutmain oldu. Hiçbir tereddüdüm yok” der. Kuran’da bu üslubu kullanıyor Allah, yani çok doyurucu, vurucu üslup. Mesela diyor ki; “şüphesiz” diyor Allah. Mesela şöyle diyebilirdi Allah; “Rabbin, onlardan tümüne yapıp ettiklerini(n karşılığını) onlara tastamam ödeyecektir.” Ama bak “şüphesiz” dendiğinde bu kalplerde rahatlık getiren bir ifadedir. “Çünkü O, yapıp-ettiklerinden haberdar olandır.” Bütün yapılıp edilenlerin hepsini zaten Allah yarattığı için biliyor Allah.
“Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran.” Yani hem tevbe etmemizi istiyor Allah burada hem de “dosdoğru davran”. ‘Dosdoğru davran’ nedir? “En müspet, en olumlu, en makul, en tutarlı hareketi yapın” diyor Allah. “Ve azıtmayın.” Sapıtmayın. “Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.” Yani; “‘nasıl olsa görmüyorlar’ demeyin” diyor Allah, “görünmez demeyin, Ben hepsini görüyorum” diyor Allah. “Zulmedenlere eğilim göstermeyin”. Çünkü vicdansızlık yapmış oluyor, zulmettiği belli, “onlara eğilim göstermeyin” diyor. “Yoksa size ateş dokunur.” “Canınız yanar” diyor Allah. Yani; “dünyada da canınızı yakarım” diyor Allah, “ahirette de.” Dünyada mesela birdenbire başın bir belaya girer, yani bir uğursuzluk sarar. Mesela işlerin doğru dürüst giderken, birdenbire tahmin edemediğin şekilde belalar yağmaya başlar. Ahirette de ayrı, ahiretteki azap daha şiddetli tabii. “Sizin Allah’tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.” Allah’a tam teslim olursanız, Allah; “rahatlık veririm” diyor “ve yardım ederim. Aksinde hem canınız yanar, hem de yardım göremezsiniz” diyor Allah. “Gündüzün iki tarafında” yani sabah vaktinde ve akşam vaktinde “ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl.” Beş vakit namazdan bir örnek veriyor Cenab-ı Allah.
“Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlara bir öğüttür.” “İyilik yapıldığında, kötülük yaptıysanız onları yok eder” diyor Allah. Mesela adam beş tane iyilik yapıyor, mesela iki tane de kötülük yapıyorsa, “o beş, öbürlerini götürür” diyor Allah, “yok ederim” diyor. Allah unutmaz; fakat bize unutturuyor. Hiçbir şey Allah Katı’nda kaybolmaz. Hiçbir görüntü, hiçbir ses, hiçbir duygu Allah Katı’nda kaybolmaz. Yani sonsuza kadar kaybolmaz. Ama hoşlanmadığımız şeyleri Allah bize hatırlatmaz. Yani sonsuza kadar hatırlatmıyor ahirette. “Ve sabret. Gerçekten Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.” Sabır çok önemli; mesela sevgide sabırlı olmak, dürüstlükte sabırlı olmak, şefkatte, temizlikte sabırlı olmak. Mesela adam bir hafta temiz, bir hafta sonra temiz değil. Olmaz, ömrü boyunca temiz olacak. Mesela bir hafta dürüst, bir hafta dürüst değil. Olmaz, sürekli dürüst ve samimi olacak. Mesela hiç yalan söylememeyi ömrünün sonuna kadar götürmesi lazım. “Gerçekten Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez” Yani, “çok güzel karşılığını veririm” diyor Allah.
“Sizden önceki nesillerden kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi?” Bak; “yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi?” Yeryüzünde bozgunculuğu kim yapıyor? Deccal yapıyor. Önleyecek fazilet sahibi kişiler kimdir? Hz. Mehdi (a.s.) cemaatidir. “Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler.” Yani onlar; işte mallar, oğullar, evlensin, yesin, içsin, işine baksın, okulunu bitirsin, iş açsın. “Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı” diyor Allah.
Yani; “Allah’ı önemli görmüyorlar, ahireti önemli görmüyorlardı” diyor Allah. “Halkı, ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.” Yani; “Mehdiyet’in olduğu yerde büyük bir olay olmaz” diyor. Yani “deprem gibi, savaş gibi büyük bir olay olmaz” diyor. Hz. Mehdi (a.s.) nerede ise o ülkeye felaket gelmiyor. Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle de kıyamet durdurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisi var; “bir gün olsa” diyor, “kıyametin kopmasına bir gün kala, Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelmesiyle Allah onu durdurur” diyor ve zaman uzatılıyor, yani kıyamet erteleniyor. Kıyametin ertelenmesine sebep olması Hz. Mehdi (a.s.)’ın çok ünlüdür, bilinir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bulunduğu yerde deprem de olmaz, büyük savaşlar olmaz, büyük felaketler olmaz. Kuran ona dikkat çekiyor.
“Halkı, ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.” Ebcedi zaten 2020 yılını veriyor, yani Müslümanların Türkiye’deki konumlarının olumlu neticeleneceğini, güzel neticeleneceğini. “Onlar, zulüm işlemektelerken” 102’nci ayet “ülkeleri (veya nesilleri) yakaladığı zaman” yani belayla yakaladığı zaman. Zulüm işliyorlar, dini anlatmıyorlar, İslam anlatılmıyor, sadece zulüm var; “o zaman yakalarım” diyor Allah, “ya savaşla ya ona benzer bir şey ile yakalarım” diyor. “Rabbinin yakalaması işte böyledir.” “Aniden yakalarım” diyor Allah, “kaçamazsınız” diyor. “Gerçekten O'nun yakalaması pek acı ve pek şiddetlidir” diyor Allah. Adamlar diyor ki; “Allah yapmaz” diyorlar. Yapıyor görüyorsunuz. Yapmaz olur mu? “Yok, yapmaz” diyorlar, ısrarla “yapmaz” diyorlar. Ne bu gördüğünüz peki o zaman? Yapıyor, inşaAllah.
“Ahiret azabından korkan için bunda kesin ayetler vardır. O, bütün insanların kendisinde toplanacağı bir gündür ve o, gözlemlenebilen bir gündür.” Yani, “kıyameti hepiniz göreceksiniz” diyor. Bak; “gözlemlenebilen bir gündür.” Bütün insanlık için bunu söylüyor Allah. “Herkesin göreceği bir gündür” diyor. “Biz onu sayılı bir sürenin dışında ertelemeyiz.” Demek ki bir erteleme var kıyamet için. Ne sebeple? Hz. Mehdi (a.s.) sebebiyle. Ne diyor ayette? “Biz onu sayılı bir sürenin dışında ertelemeyiz.” 104, 105; dört ve beş. Ne yapıyor? Kırk beş.
ALTUĞ BERKER: 1545.
ADNAN OKTAR: Kırk beş.
ALTUĞ BERKER: MaşaAllah.
ADNAN OKTAR: “Biz onu sayılı bir sürenin dışında ertelemeyiz.” Sık sık karşılaşıyoruz bu kırk beşle. “(Kıyametin) Geleceği günde, O'nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez.” Ancak Allah’ın güç verdikleri söz söyleyebiliyor; konuşamıyorlar. “Sen” diyor “onları sarhoş zannedersin, halbuki sarhoş değillerdir” diyor. Yani korkunun şiddetinden pilokronik hareketler başlıyor, konuşamıyorlar. Felç oluyorlar korkudan. Şımarıklık yapanlar başı derdine düşüp vücut kontrolünü kaybediyorlar. “Artık onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz', (kimi de) mutlu ve bahtiyardır.” “Müslümanlar mutlu ve bahtiyarlar; küfür içinde olanlar azap içinde olacaklar” diyor Allah.
ALTUĞ BERKER: Bir saat önce de yeni bir deprem olmuş Hocam Japonya’da, 7.9 şiddetinde. Yeni bir tsunami dalgası bekliyorlarmış.
ADNAN OKTAR: Japonlar hiç umursamıyorlar. Hiç. Allah peş peşe getiriyor. Bir düşünsenize bu neden oluyor, neden bu şeyler meydana geliyor. Allah’ı düşünmek, Allah’a tevbe etmek, Allah’a yakın olmak gerekirken adamlar işinde gücünde.
(Sayın Adnan Oktar'ın 22 Nisan 2011 A9 Tv Ve Kaçkar Tv'deki Canlı Sohbetinden)
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Yani asrımıza bakan yönüyle; Darwinizmle, materyalizmle ilgili, sakın kuşkuya kapılma, yani onları sakın kaale alma, inanma, “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler,” yani nasıl Mısır döneminde Darwinizme tapıyor idiyseler, nasıl Sümerliler döneminde, eski Yunanda Darwinizme tapıyor idiyseler, “bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” “Darwinizmin, materyalizmin ne olduğunu Ben onlara ahirette göstereceğim” diyor Cenab-ı Allah. Yani “Darwinizme, materyalizme uymanın ne anlama geldiğini, o anlamda bir hayat meydana getirerek, onların o özendiği hayatı meydana getirerek, onlara yaşatarak, ne olduğunu tam göstereceğim onlara” diyor. “Madem tesadüfen yaratıldığınıza inanıyorsunuz” diyor Cenab-ı Allah, manen, “onun meydana getireceği ortamı göreceksiniz” diyor. “İnsanlar ne şekle geliyor, zemin ne şekilde oluyor, ısı ne şekilde oluyor, suyun tadı ne şekilde oluyor göreceksiniz” diyor Allah, inşaAllah, manen. Kuran’ın ayetlerine göre, Kuran’ın işaretlerinden bunu anlıyoruz.
Sayın Adnan Oktar'ın 11 Mart 2011 tarihli röportajından Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Kuran’ın hangi sayfasını açarsak açalım Cenab-ı Allah, deccal güçleriyle Hz. Mehdi (a.s.) güçlerinin karşılıklı mücadelesinden bahseder, hemen hemen her sayfasında. Şimdi bak diyor ki Cenab-ı Allah, Hud Suresi 109’da; “artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Mesela Darwinist materyalist düşüncede insanların çoğu kuşkuya kapılır; “acaba doğru mu söylüyorlar, hakikaten böyle bir bilimsel delil var mı?” gibisinden. Allah diyor ki bak; “sakın kuşkuda olma.” Önceden uyarıyor Allah, dikkatini açıyor insanların. “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar.” Hiçbir düşünce yeni, orijinal düşünce olmuyor. Mesela Darwinist düşünceye baktığımızda Kuran’ın bu hükmüne göre hemen anlayacağız ki, Darwinizm üç bin yıllık, dört bin yıllık geçmişi olan bir düşünce. Yani çok eski tarihlere kadar gittiğini anlayacağız. Yani her inanç, her put düşünce mutlaka eski geçmişi vardır. Nitekim, ne diyor Cenab-ı Allah? “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlar da ancak böyle tapıyorlar.” “Hiçbir farklılık yoktur” diyor. Nasıl Firavun zamanında Darwinist düşünce varsa, Nemrut zamanında varsa, Sümerler devrinde ve eski Yunan’da Darwinist düşünce varsa, “aynısı var” diyor Allah.
“Şüphesiz Biz, paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” Tabii insanlar burada; “bunların durumu ne olacak? Müslümanlarla onların arasındaki fark nedir?” gibi akıllarına bir düşünce gelebileceği için Allah diyor; “ben onları tespit ediyorum, tam anlamıyla karşılığını vereceğim” açıklamasını yapıyor Cenab-ı Allah, insanların kalbinin rahat olması için. “Andolsun, Musa'ya kitabı verdik, onda anlaşmazlığa düşüldü.” Şimdi buradaki ifadeye göre, Tevrat hakkında anlaşmazlığa düşmüşler. Cenab-ı Allah’ın hükmüdür bu açık zaten, buna kesin inanıyoruz. “Eğer Rabbinden bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş olacaktı.” “Bir bela verecektim” diyor Allah.
“Gerçekten onlar, bundan (Kur'an'dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.” Yani “olabilir de, olmayabilir de” diye şüphe ediyorlar diyor Allah. Halbuki samimi gözle bakıldığında Kuran’ın gerçek olduğu hemen anlaşılıyor. Hangi samimi vicdan Kuran’ın gerçekliğini reddedebilir? Vicdanını örseleyecek, vicdanını rahatsız edecek herhangi tek bir tane hüküm yok Kuran’ın içerisinde. Bilakis, hem bilimle mutabık, bütün modern bilimlerin açıklamalarını çok önceden bildiriyor Kuran. Diyorlar ki işte; “zorlama”. Olur mu? Diyor ki; “kâinat yokken, yoktan var ettim” diyor. Bing Bang ne diyor? “Kainat yoktu” diyor, “yoktan var oldu” diyor. Aynısını söylemiyor mu Kuran? Burada zorlama nerede var? Allah diyor ki; “zaman izafi” diyor ve izafi olduğuna deliller veriyor. Nerede burada zorlama? Net, zamanın izafi olduğunu açıkça söylüyor Kuran ve bol da örnek veriyor. Modern fizik neyi söylüyor? “Zaman izafidir” diyor, “mekan da izafidir” diyor. Kuran ne diyor? İzafi olduğunu söylüyor. Ne zaman söylemiş Kuran? Bin dört yüz sene önce söylemiş. Bunlar ne zaman buldular? Bin dört yüz sene sonra buldular. Kuran’ın haklı olduğu ortaya çıktı.
“Şüphesiz Rabbin, onlardan tümüne yapıp ettiklerini(n karşılığını) onlara tastamam ödeyecektir.” “Şüphesiz” demek, bunlar hep güçlendirici, yani Kuran sağlıklı vurgular yapar. Bazı insana dersin ki; “kanaatin geldi mi?” dersin, “evet” der. Ama bazısı der ki; “çok açık, tabii ki, net kanaatim geldi. Kalbim mutmain oldu. Hiçbir tereddüdüm yok” der. Kuran’da bu üslubu kullanıyor Allah, yani çok doyurucu, vurucu üslup. Mesela diyor ki; “şüphesiz” diyor Allah. Mesela şöyle diyebilirdi Allah; “Rabbin, onlardan tümüne yapıp ettiklerini(n karşılığını) onlara tastamam ödeyecektir.” Ama bak “şüphesiz” dendiğinde bu kalplerde rahatlık getiren bir ifadedir. “Çünkü O, yapıp-ettiklerinden haberdar olandır.” Bütün yapılıp edilenlerin hepsini zaten Allah yarattığı için biliyor Allah.
“Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran.” Yani hem tevbe etmemizi istiyor Allah burada hem de “dosdoğru davran”. ‘Dosdoğru davran’ nedir? “En müspet, en olumlu, en makul, en tutarlı hareketi yapın” diyor Allah. “Ve azıtmayın.” Sapıtmayın. “Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.” Yani; “‘nasıl olsa görmüyorlar’ demeyin” diyor Allah, “görünmez demeyin, Ben hepsini görüyorum” diyor Allah. “Zulmedenlere eğilim göstermeyin”. Çünkü vicdansızlık yapmış oluyor, zulmettiği belli, “onlara eğilim göstermeyin” diyor. “Yoksa size ateş dokunur.” “Canınız yanar” diyor Allah. Yani; “dünyada da canınızı yakarım” diyor Allah, “ahirette de.” Dünyada mesela birdenbire başın bir belaya girer, yani bir uğursuzluk sarar. Mesela işlerin doğru dürüst giderken, birdenbire tahmin edemediğin şekilde belalar yağmaya başlar. Ahirette de ayrı, ahiretteki azap daha şiddetli tabii. “Sizin Allah’tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.” Allah’a tam teslim olursanız, Allah; “rahatlık veririm” diyor “ve yardım ederim. Aksinde hem canınız yanar, hem de yardım göremezsiniz” diyor Allah. “Gündüzün iki tarafında” yani sabah vaktinde ve akşam vaktinde “ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl.” Beş vakit namazdan bir örnek veriyor Cenab-ı Allah.
“Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlara bir öğüttür.” “İyilik yapıldığında, kötülük yaptıysanız onları yok eder” diyor Allah. Mesela adam beş tane iyilik yapıyor, mesela iki tane de kötülük yapıyorsa, “o beş, öbürlerini götürür” diyor Allah, “yok ederim” diyor. Allah unutmaz; fakat bize unutturuyor. Hiçbir şey Allah Katı’nda kaybolmaz. Hiçbir görüntü, hiçbir ses, hiçbir duygu Allah Katı’nda kaybolmaz. Yani sonsuza kadar kaybolmaz. Ama hoşlanmadığımız şeyleri Allah bize hatırlatmaz. Yani sonsuza kadar hatırlatmıyor ahirette. “Ve sabret. Gerçekten Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.” Sabır çok önemli; mesela sevgide sabırlı olmak, dürüstlükte sabırlı olmak, şefkatte, temizlikte sabırlı olmak. Mesela adam bir hafta temiz, bir hafta sonra temiz değil. Olmaz, ömrü boyunca temiz olacak. Mesela bir hafta dürüst, bir hafta dürüst değil. Olmaz, sürekli dürüst ve samimi olacak. Mesela hiç yalan söylememeyi ömrünün sonuna kadar götürmesi lazım. “Gerçekten Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez” Yani, “çok güzel karşılığını veririm” diyor Allah.
“Sizden önceki nesillerden kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi?” Bak; “yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi?” Yeryüzünde bozgunculuğu kim yapıyor? Deccal yapıyor. Önleyecek fazilet sahibi kişiler kimdir? Hz. Mehdi (a.s.) cemaatidir. “Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler.” Yani onlar; işte mallar, oğullar, evlensin, yesin, içsin, işine baksın, okulunu bitirsin, iş açsın. “Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı” diyor Allah. Yani; “Allah’ı önemli görmüyorlar, ahireti önemli görmüyorlardı” diyor Allah. “Halkı, ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.” Yani; “Mehdiyet’in olduğu yerde büyük bir olay olmaz” diyor. Yani “deprem gibi, savaş gibi büyük bir olay olmaz” diyor. Hz. Mehdi (a.s.) nerede ise o ülkeye felaket gelmiyor. Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle de kıyamet durdurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisi var; “bir gün olsa” diyor, “kıyametin kopmasına bir gün kala, Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelmesiyle Allah onu durdurur” diyor ve zaman uzatılıyor, yani kıyamet erteleniyor. Kıyametin ertelenmesine sebep olması Hz. Mehdi (a.s.)’ın çok ünlüdür, bilinir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bulunduğu yerde deprem de olmaz, büyük savaşlar olmaz, büyük felaketler olmaz. Kuran ona dikkat çekiyor.
“Halkı, ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.” Ebcedi zaten 2020 yılını veriyor, yani Müslümanların Türkiye’deki konumlarının olumlu neticeleneceğini, güzel neticeleneceğini. “Onlar, zulüm işlemektelerken” 102’nci ayet “ülkeleri (veya nesilleri) yakaladığı zaman” yani belayla yakaladığı zaman. Zulüm işliyorlar, dini anlatmıyorlar, İslam anlatılmıyor, sadece zulüm var; “o zaman yakalarım” diyor Allah, “ya savaşla ya ona benzer bir şey ile yakalarım” diyor. “Rabbinin yakalaması işte böyledir.” “Aniden yakalarım” diyor Allah, “kaçamazsınız” diyor. “Gerçekten O'nun yakalaması pek acı ve pek şiddetlidir” diyor Allah. Adamlar diyor ki; “Allah yapmaz” diyorlar. Yapıyor görüyorsunuz. Yapmaz olur mu? “Yok, yapmaz” diyorlar, ısrarla “yapmaz” diyorlar. Ne bu gördüğünüz peki o zaman? Yapıyor, inşaAllah.
“Ahiret azabından korkan için bunda kesin ayetler vardır. O, bütün insanların kendisinde toplanacağı bir gündür ve o, gözlemlenebilen bir gündür.” Yani, “kıyameti hepiniz göreceksiniz” diyor. Bak; “gözlemlenebilen bir gündür.” Bütün insanlık için bunu söylüyor Allah. “Herkesin göreceği bir gündür” diyor. “Biz onu sayılı bir sürenin dışında ertelemeyiz.” Demek ki bir erteleme var kıyamet için. Ne sebeple? Hz. Mehdi (a.s.) sebebiyle. Ne diyor ayette? “Biz onu sayılı bir sürenin dışında ertelemeyiz.” 104, 105; dört ve beş. Ne yapıyor? Kırk beş.
ALTUĞ BERKER: 1545.
ADNAN OKTAR: Kırk beş.
ALTUĞ BERKER: MaşaAllah.
ADNAN OKTAR: “Biz onu sayılı bir sürenin dışında ertelemeyiz.” Sık sık karşılaşıyoruz bu kırk beşle. “(Kıyametin) Geleceği günde, O'nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez.” Ancak Allah’ın güç verdikleri söz söyleyebiliyor; konuşamıyorlar. “Sen” diyor “onları sarhoş zannedersin, halbuki sarhoş değillerdir” diyor. Yani korkunun şiddetinden pilokronik hareketler başlıyor, konuşamıyorlar. Felç oluyorlar korkudan. Şımarıklık yapanlar başı derdine düşüp vücut kontrolünü kaybediyorlar. “Artık onlardan kimi 'bedbaht ve mutsuz', (kimi de) mutlu ve bahtiyardır.” “Müslümanlar mutlu ve bahtiyarlar; küfür içinde olanlar azap içinde olacaklar” diyor Allah.
ALTUĞ BERKER: Bir saat önce de yeni bir deprem olmuş Hocam Japonya’da, 7.9 şiddetinde. Yeni bir tsunami dalgası bekliyorlarmış.
ADNAN OKTAR: Japonlar hiç umursamıyorlar. Hiç. Allah peş peşe getiriyor. Bir düşünsenize bu neden oluyor, neden bu şeyler meydana geliyor. Allah’ı düşünmek, Allah’a tevbe etmek, Allah’a yakın olmak gerekirken adamlar işinde gücünde.
(Sayın Adnan Oktar'ın 22 Nisan 2011 A9 Tv Ve Kaçkar Tv'deki Canlı Sohbetinden)
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Yani asrımıza bakan yönüyle; Darwinizmle, materyalizmle ilgili, sakın kuşkuya kapılma, yani onları sakın kaale alma, inanma, “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler,” yani nasıl Mısır döneminde Darwinizme tapıyor idiyseler, nasıl Sümerliler döneminde, eski Yunanda Darwinizme tapıyor idiyseler, “bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” “Darwinizmin, materyalizmin ne olduğunu Ben onlara ahirette göstereceğim” diyor Cenab-ı Allah. Yani “Darwinizme, materyalizme uymanın ne anlama geldiğini, o anlamda bir hayat meydana getirerek, onların o özendiği hayatı meydana getirerek, onlara yaşatarak, ne olduğunu tam göstereceğim onlara” diyor. “Madem tesadüfen yaratıldığınıza inanıyorsunuz” diyor Cenab-ı Allah, manen, “onun meydana getireceği ortamı göreceksiniz” diyor. “İnsanlar ne şekle geliyor, zemin ne şekilde oluyor, ısı ne şekilde oluyor, suyun tadı ne şekilde oluyor göreceksiniz” diyor Allah, inşaAllah, manen. Kuran’ın ayetlerine göre, Kuran’ın işaretlerinden bunu anlıyoruz.
(SAYIN ADNAN OKTAR'IN KAHRAMANMARAŞ AKSU TV'DEKİ CANLI RÖPORTAJI (17 OCAK 2011))
ADNAN OKTAR: Ya Allah, Bismillah. Hud Suresi, 109’uncu ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” Daha önce de açıklamıştım, Darwinistlere bakan bir ayet aynı zamanda. Fakat kuşkuya kapılmayın, diyor Cenab-ı Allah Müslümanlara. Daha önceleri nasıl atalarına tapıyor idiyseler, onlar da aynı şekildeler, diyor, inşaAllah. “Halkı ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.” Bu ayetin de ebcedi 2020 tarihini veriyor, maşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 27 Haziran 2010 tarihli röportajından Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Yani onların sapkın inançları konusunda kuşkuya kapılma diyor. Yani “onlar seni kuşkuya kaptırmaya çalışırlar, sen sakın kuşkuya kapılma” diyor. Yani dinsizler, ateistler böyle bir şey yapar diyor Allah. Bak “artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda,” Darwinist, materyalist, ateist düşünce. “Sakın kuşkuda olma.” yani sakın kuşkuya kapılma diyor Cenab-ı Allah. Şeytandan Allah’a sığınırım: “Daha önceleri ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlar da ancak böyle tapıyorlar.” Daha önceki ataları da böyle yapıyordu, onlar da böyle şüpheciydiler, onlar da böyleydiler diyor Allah. “Şüphesiz biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” Ben Ahirette yanıma geldiklerinde, yanıma getirdiğimde onları, gerekli karşılığı Ben onlara vereceğim diyor Allah.
“Şüphesiz Rabbin, onlardan tümüne yapıp ettiklerini(n karşılığını) onlara tastamam ödeyecektir.” Ne ise karşılığı tam ödeyeceğim diyor Allah. “Çünkü O, yapıp-ettiklerinden haberdar olandır.” Yani yazdıklarından, çizdiklerinden, konuştuklarından, hepsinden Ben haberdarım, çünkü Ben yaratıyorum diyor Allah. “Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran.” Yani Müslümanlarla birlikte dosdoğru hareket etmeye devam et. “Ve azıtmayın.” diyor Allah. Yani dine, İslam’a, Kuran’a saldırmayın. “Çünkü O, yaptıklarınızı görendir. Zulmedenlere eğilim göstermeyin,” yani zalimlere, PKK’ya, ite-kopuğa, iddia edilen Ergenekon Örgütü’ne. “Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.” diyor Allah. Allah sonra size yardım etmez diyor.
Sayın Adnan Oktar'ın 31 Ağustos 2010 tarihli röportajından Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Hud Suresi’ni açmışsın, 109. Cenab-ı Allah diyor ki, şeytandan Allah’a sığınırım; “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Yani ne Darwinizm’e, ne materyalizme inanma, asrımıza bakan yönü ile. Onların söyledikleri delillere inanma; sakın kuşkuya kapılma. “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler,” nasıl Eski Mısır’da Darwinistler, nasıl Sümerler döneminde yine Darwinistler “onlar da ancak böyle tapıyorlar.” “Aynısını yapıyorlar” diyor Allah, asrımıza bakan yönü ile. “Şüphesiz Biz, paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” “Ben gereğini yapacağım” diyor Cenab-ı Allah, buraya geldiklerinde. O kromozomları mesela soracak Cenab-ı Allah, nasıl tesadüfen oldu, anlatacaklar, değil mi? Proteinlerin nasıl tesadüfen olduğunu anlatacaklar; madem samimi inanıyor, anlatacak.
Ne diyecek? “Ben proteinlerin tesadüfen olamayacağını biliyordum. Kromozomların da tesadüfen olamayacağını biliyordum” tamam “koful, mitokondri, hepsi” “Görüntü?” “Onunda tesadüfen olamayacağını biliyordum.” “İşitme?” “Onunda.” “Hangisi tesadüfen olacaktı?” “Hiç birinin tesadüfen olamayacağını biliyordum.” “Sana verilen süre ne kadar?” “70 yıl.” Kaç yılında mesela “bunun 50 yılında şuurum açıktı” diyecek, “bilgim de vardı” yahut daha az veya eksik. “Bilerek, isteyerek yaptın mı?” “Bilerek, isteyerek yaptım” diyecek, inşaAllah. “Ben hak ettim” diyor zaten adam, değil mi?
Sayın Adnan Oktar'ın 6 Aralık 2010 tarihli röportajından Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah'a sığınırım. “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda sakın kuşkuda olma. Daha önceleri ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlar da ancak öyle tapıyorlar. Şüphesiz biz paylarını eksiltmeksizin onları ödeyecek olanlarız”. Şimdi bakıyoruz adamlar neye tapıyor. Yani şu an dünyaya bakıyoruz. Çünkü Kur'an her zaman geçerli kitaptır. Yani son kıyamete kadar geçerli. Bakıyoruz Darwinizm, materyalizm var. Bu inancın kökenine bakıyoruz. Neye inanıyorlar? Bunlar atomun akıl sahibi olduğunu inanıyorlar. Yani her atomun Allah gibi akıllı olduğunu inanıyorlar. Akıl sahibi olduğunu inanıyorlar. Yani böyle bir din. Ve o akılla atomların bir araya geldiğini, şuursuz atomların, görmeyen atomların bir araya gelip gözü meydana getirdiğini, duymayan atomların bir araya gelip duymayı meydana getirdi. Tatmayı bilmeyen atomların tatmayı meydana getirdiği.
Aklı bilmeyen atomların da bir araya gelip aklı meydana getirdiğine inanan bir din Darwinizm materyalizm. Ne zamandan beri? Sümerlerden beri ve daha da eski Mısır'da Sümerlerden beri kalan bir pagan dini. Bak Cenab-ı Allah ne diyor? “Daha önceleri ataları nasıl tapıyor idiyseler”, nasıl Darwinist ve materyalizm düşünce içindeyseler, mesela Firavun ne diyordu? Nil’in çamurlarından, tesadüfler sonucu canlılar meydana geldi diyordu. İnsanlar ve bitkiler, hayvanlar hepsi, Nil’in çamurlarından oluştu diyordu. Sümerler ne diyordu? Bütün canlılar, hayvanlar, bitkiler tesadüfler sonucu oluştu diyordu. Ve evrimden oluştu diyorlardı. Şimdikiler ne diyorlar? Aynısını diyorlar. Allah ne diyor?
“Daha önceleri ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlar da ancak böyle tapıyorlar”, diyor, aynısını yapıyorlar diyor. “Şüphesiz bir paylarını eksiltmeksizin onları ödeyecek olanlarız”. Madem Darwinist bir dünyaya inanıyorsun, madem mutasyonlarla olduğuna inanıyorsun, o inancına uygun bir cehennem yaratıyor Allah. Evrim nasıl olurmuş, mutasyon nasıl olurmuş, tesadüf nasıl olurmuş orada görmüş oluyorlar. Yani ecüş-bücüş her şey insanın aleyhine her şey anormal her şey can yakıcı karşı da budur, inşaAllah. Tesadüf denen de bir şey yok tesadüfü de Allah yaratır inşaAllah.
“Andolsun Musa'ya kitabı verdik. Onda anlaşmazlığa düşüldü”. Yani Tevrat'ı değiştirdiler diyor Allah. “Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı mutlaka Allah anında hüküm verilmiş olacaktı”. Ama benim sözüm olduğu için diyor Allah onlara dokunmuyorum diyor. “Gerçekten onlar bundan Kur'an'dan yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler”. Kur'an'ı tereddütle istiyorlar diyor. Yani Kur'an'a samimi olarak, gönülden bağlanamıyorlar diyor Allah. Bakın, konu 109, deminki 109'da okudum, şimdi 110. Hz. Musa geldiğinde, Firavun kavmiyle karşılaştığımda, Hz. Musa, “her şeyi Allah yarattı”, dedi. Firavun da dedi ki, “Nil'in çamurlarından tesadüfen oldu”, dedi. Evrim sonucu oluştu dedi. Bütün canlılar, bitkiler, hayvanlar o şekilde oluştu dedi. Hz. Musa'nın buna karşı anlatacak, yani, paleontolojik deliller, işte kromozomların yapısına ait bilgiler o devirde yok.
Proteinin yapısını da anlatamaz. Yani ne anlayacak adam var ne de öyle bilimsel bir zemin var. Tek anlayacakları şey vardı, Yaratılışı hemen görmek. Yani Allah'ın yarattığını, her şey Allah'ın yarattığını görmek. Allah “elindeki asayı at”, dedi. Attığında asa, tahta, bildiğin odun yılan haline geldi. Normal bildiğin yılan. İlk çürüttüğü, onların evrim düşüncesiydi, Hz. Musa'nın. İlk ortadan kaldırdığı. Yani ilk o put inancını ortadan kaldırdı. Ondan sonra diğer konulara geçti. İnşaAllah. Yani ana konu buydu. Asanın yılan halini aldığını görünce evrimin olmadığını anladılar. Evrimin bir yalan olduğunu anladılar. Ve doğrudan Allah'ın yarattığını anlamış oldular. Çünkü tahta normal, kuru tahta bir anda yılan oldu. O tek delille Hz. Musa bitirdi. Firavun hatta soruyor yaratılışla ilgili.
“Daha önceki insanların durumu nedir önce? Öyleyse diyor. Onlar nasıl oldular” diyor. Yani biz anladım diyor. Bunu dediğini şey yapıyorum da diyor bu dediklerini öyle olduğunu farz edelim diyor. Geçmiş insanlar nasıl olur var ya bizimkiler böyle maymun gibi bana elin baltalı adamlar falan yapıyor resimler yapıyorlar. Onlarda böyle inanç var onlar nasıl oluyor? “Rabbim” diyor “hiçbir şey unutmaz diyor ve şaşırmaz”, diyor. Yanılmaz diyor. Mealen yaklaşık. Yani hepsini Allah unutmaz diyor. Hepsini yaratan Allah'tır diyor. Buradaki yani bu tahta nasıl yılana döndüyse o devirde de aynı kanununu Allah yaratmıştır dedi yani. Yani işari olarak. Ve orada biliyorsunuz getirdiği bilim adamları, büyü yapan bilim adamları iman ettiler.
Şu anki büyücüler yine insanları büyülediler. Aynı, Hz. Musa'nın zamanındaki büyücülerin bir başka türüdür. O zamanki büyücüler de evrimciydiler. Ve evrimi savunuyorlardı. Sahte delillerle geliyorlardı. Sahte delillerle ortaya çıktılar. Hatta insanları kandırmak için o yılan biçiminde asalarını ya da tahtalarını attılar. Yılan görünümü verdiler. Yani mesela deriden bir şey yapıyor. İçine cıva dolduruyor. Cıva attığında deri hareketleniyor, yılan gibi görünüyor. Darwinistler ne yapıyor? Pitdown adamını imal ediyorlar. Sahte olarak törpülüyor, mörpülüyor. Potasyum dikromatla siyahlaştırıyor. Rengini koyulaştırıyor. Alın size delil diyor.
Onların yaptığı sahte delilin bir benzerini o zaman... Yani evrim inancını vurgulamak için kendi inançlarını vurgulamak için o zamanki büyücü bilim adamları yapıyorlardı. Bu asrın büyücü adamları da onların manevi torunları olmuş oluyor. Aynı kafa, aynı mantık. Hz. Musa tek vuruşla bitirmiş oldu. Biz de “yaratılış atlasıyla” bitirdik. Budur yani olay bu.
ALTUĞ BERKER: MaşaAllah hocam. Evrimi çökertmenin ne kadar tahkiki bir iman sağladığını da hocam söylemiştiniz. Çok büyük bir bağlılıkla bağlanıyorlar büyücüler o anda hiç ölümden de korkmuyorlar.
ADNAN OKTAR: Tabii yani çünkü o ana dini ortadan kaldırıyor önce. Yani onların müşrik dinini ortadan kaldırıyor, şirk dinini ortadan kaldırıyor. Ondan sonra konuya geçiyor. İnşaAllah. Birinci yaptığı odur. İnşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 14 Şubat 2011 tarihli röportajından Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Hud Suresi 109. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Yani Darwinizm, materyalizm gibi inançlara sakın kuşkuyla yaklaşma, yani olur mu olmaz mı, mümkün mü diye bakma. “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar”. Sümerler devrinde nasılsa, eski Mısır’da nasılsa, nasıl Sümerler de ne diyorlardı; “çamurdan, tesadüfler sonucu canlılar oldu” diyorlardı. Eski Mısır’da ne diyorlardı? “Nil’in çamurlarından tesadüfen oldu” diyorlardı. Darwin ne diyor? “Çamurlu sulardan tesadüfen oldu” diyor. Ayet ne diyor, Cenab-ı Allah? “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar” diyor Allah. “Şüphesiz biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız” diyor Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 7 Mayıs 2011 tarihli röportajından Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Hud Suresi-109. Şeytandan Allah’a sığınıyoruz.
BERİL KONCAGÜL: Şeytandan Allah’a sığınırım; “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda sakın kuşkuda olma. Daha önceleri ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.”
ADNAN OKTAR: Darwinistler ne yapıyorlar? Aynı ataları gibi tapıyorlar. Ataları Sümerler nasıl tapıyorlardı? Ne diyorlardı? “İnsanlar, çamurdan oldu insanlar diyorlardı” değil mi? “Tesadüfen oldu.” Eski Mısır ne diyordu? “Nil’in çamurlarından tesadüfen oldu” diyordu. Şimdikiler ne diyor? “Çamurdan tesadüfler sonucu oldu” diyor. Ayet ne diyor? Şeytandan Allah’a sığınırım; “Daha önce ataları nasıl tapıyor idiyseler, onlarda ancak öyle tapıyorlar” diyor Allah. Aynı kafadalar yani.
115, 116, 117. Hud Suresi.
ALTUĞ BERKER: Şeytandan Allah’a sığınırım; “Ve sabret. Gerçekten Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez. Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı.” “Halkı, ıslah eden kimseler iken, Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.”
ADNAN OKTAR: “Halkı ıslah eden kimseler iken”, yani Hz. Mehdi (a.s) varken, Hz. Mehdi (a.s) faaliyet yapıyorken, Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildir. Aynı zamanda ayetin bir anlamı da budur. O yüzden, Türkiye hep ferahlık içinde olacaktır. Ne bölünür, ne parçalanır, ne kırılır, ne yıkılır hiçbir şey olmaz, evelAllah. Türk İslam Birliği, gürül gürül gelecek. Biz bunları, tatlı güzel hatıra olarak anlatıyoruz, izah ediyoruz. 2 yıl sonra yine karşınızdayız, 5 yıl sonra yine karşınızdayız. Ama her seferinde hayretler içinde kalacaksınız. Bediüzzaman doğru söylüyor, Peygamberimiz (s.a.v.) doğru söylemiş, ayetler doğru. Allah var, Peygamber (s.a.v.) doğru söylüyor, din doğru, Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadisleri, anlattıklarımın hepsi doğru. Olaylar doğru, Bediüzzaman’ın dedikleri doğru.
Bediüzzaman diyor; “gözümle görmediğimi anlatmadım” diyor. Doğru söylüyor, bütün ömrü doğrulukla geçmiş bir adamdır Bediüzzaman mübarek. Her dediği doğru. Büyük nimettir Bediüzzaman. Yani, kıymetini bilmeyen bazı takım adamlar var, hiç kaale almaya gerek yok. Bediüzzaman, hakikaten çok şaşılacak metafizik bir varlıktır. Çok şaşılacak bir insandır, çok hayret edilecek bir insandır. O hayret edilecek yönlerini, önümüzdeki günlerde yavaş yavaş anlatmaya başlayacağız. Yani birçok yönü bilinmiyor. Çok hayret edilecek, gizli, özel, derin yönleri olan bir insandır. Allah ona özel olarak, gaibten de Cenab-ı Allah bir şekilde bilgi vermiş, inşaAllah. Doğru çıkınca anlıyoruz ki, doğru söylemiş. Çıkmadan doğru söylediğine inanmakla mükellef değiliz. Ama çıktıktan sonra, doğru söylediğini anlamış oluyoruz. Peygamberlerin söylediklerinde, olay daha çıkmadan inanmak mecburiyetindeyiz, farzdır. Şu olacak dediğinde, inanacaksın. Ama veliler dediğinde, tahakkuk edince kanaatimiz gelir, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 23 Mart 2012 tarihli röportajından Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Cenab-ı Allah diyor ki: “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler” nasıl ataları inanıyorlarsa, diyor Allah “bunlar da ancak böyle tapıyorlar” diyor. Bir deli bir laf atıyor, kırk akıllı çıkaramıyor. “Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.”
“Andolsun, Musa'ya kitabı verdik,” Tevrat, “onda anlaşmazlığa düşüldü” Tevrat konusunda anlaşmazlığa düştüler, diyor Cenab-ı Allah. “Eğer Rabbinden bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş olacaktı. Gerçekten onlar, bundan (Kur'an'dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.” Musevilerin Kuran’dan sorumlu olduğunu gösteren bir Kuran ayeti. Muhammedi olmalarının gerektiğine dair bir Kuran ayetidir bu, 110. ayet. Yani Muhammedi olmadan gerçek Musevi olmanın mümkün olmadığını görüyoruz.
“Şüphesiz Rabbin, onlardan tümüne yapıp ettiklerini(n karşılığını) onlara tastamam ödeyecektir. Çünkü O, yapıp-ettiklerinden haberdar olandır.”
“Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın” diyor Allah. Kudurmayın, birbirinize saldırmayın, dehşet yaratmayın, terör meydana getirmeyin, adam öldürmeyin. “Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.”
“Zulmedenlere eğilim göstermeyin” kan dökücülere eğilim göstermeyin, “yoksa size ateş dokunur” diyor Allah. Allah “bela veririm” diyor. “Sizin Allah'tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.”
“Ve sabret. Gerçekten Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.”
114. ayette de “Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namazı kıl. Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlara bir öğüttür.”
Bak Cenab-ı Allah diyor ki, -tebliğ varsa felaket olmuyor-. “Halkı, ıslah eden kimseler iken” tebliğ yapan kimseler iken, yani radyolardan, televizyonlardan emr-i bil maruf, nehy-i ani’l münker, Allah’ın hükmünü açıklıyorlarken “Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi” o ülkeye hiçbir şey olmaz diyor eğer tebliğ yapılıyorsa. Yapılmazsa yerle bir ederim, diyor Allah. Eğer Mehdi varsa orada, Mehdiyet varsa o ülke helak olmuyor. Bak Kuran ayetiyle de Cenab-ı Allah Mehdi’nin olduğu yerde helak olmayacağını gösteriyor. Bak “Halkı, ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.” Onun için Türkiye bir felaketin içerisine girmeyecektir Hz. Mehdi (as) burada olduğu için, Türkiye’de olduğu için.
“Eğer Rabbin dileseydi” diyor Allah yine ayetin devamında, Hud Suresi’nin devamında “Eğer Rabbin dileseydi, insanları elbette tek bir ümmet kılardı” hepsini Müslüman ederdim, diyor Allah. “Tek bir ümmet”. “Oysa, onlar, anlaşmazlığı sürdürmektedirler”. Demek ki Hıristiyanlar da olacak, Museviler de olacak, Müslümanlar da olacak. Bu oluyor. Ancak kıyamete yakın tek bir ümmet oluyor dünya. Ki onun devrine girdik inşaAllah.
“Sana elçilerin haberlerinden -kalbini sağlamlaştıracak-” imanını güçlendirecek “doğru haberler aktarıyoruz.” diyor Cenab-ı Allah. Bak peygamberin bile Allah imanını güçlendiriyor. “Bunda sana hak ve mü'minlere bir öğüt ve uyarı gelmiştir” öğüt ve uyarı. Elçilerin haberlerinin içerisinde yalnız bu bilgiler. Elçilerin haberlerinin içinde neler varmış? “doğru haberler aktarıyoruz.” diyor Cenab-ı Allah, “Bunda sana hak ve mü'minlere bir öğüt”, içerinde öğütler var onların. Öyle hikaye değil. “ve uyarı” var diyor Allah, “uyarı gelmiştir”.
“İman etmeyenlere de ki: “Yapabileceğinizi yapın; elbette biz de yapacağız.” Biz de diyoruz münafıklara: “Elinizden geleni ardınıza koymayın.” Biz de kanun hukukla karşılığını veririz. “Ve gözleyip durun; gerçekten biz de gözleyip duruyoruz.” 122. 122’nin 12’si var, tekrarlayan ikisi var, 2-2’si var. bir 12’si var. “gözleyip durun” neyi gözlüyoruz biz şimdi? İttihad-ı İslam’ı, Hz. Mehdi (as)’ın çıkışını. “gerçekten biz de gözleyip duruyoruz.” Küfre diyoruz biz: “bekleyin, Hz. Mehdi (as) çıkacak, Hz. İsa Mesih (as) çıkacak, kıyamet de olacak, gözleyip durun; gerçekten biz de gözleyip duruyoruz.” Müslümanlar olarak biz de gözleyip duruyoruz.
“Göklerin ve yerin gaybı Allah'ındır, bütün işler O'na döndürülür; öyleyse O'na kulluk edin ve O'na tevekkül edin. Senin Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.” Allah’a tevekkül edin, diyor Cenab-ı Allah. Mesela biz konuşuyoruz, Allah’a tevekkül ediyoruz. Konuşturan Allah. Faaliyet yapıyoruz, Allah’a tevekkül ediyoruz.
Sayın Adnan Oktar'ın 17 Ocak 2011 tarihli röportajından Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Ya Allah, Bismillah. Hud Suresi, 109’uncu ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” Daha önce de açıklamıştım, Darwinistlere bakan bir ayet aynı zamanda. Fakat kuşkuya kapılmayın, diyor Cenab-ı Allah Müslümanlara. Daha önceleri nasıl atalarına tapıyor idiyseler, onlar da aynı şekildeler, diyor, inşaAllah. “Halkı ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.” Bu ayetin de ebcedi 2020 tarihini veriyor, maşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 10 Ocak 2013 tarihli sohbetinden Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Hud Suresi 109; Daha önceki ataları da Darwinist. Sümerler devrinde de Darwinistler. Eski Mısır’da da Darwinistler. Eski Yunan’da da Darwinistler. Ayette ne diyor; “Daha önceki ataları nasıl tapıyor idiyseler” nasıl inanıyorsalar, nasıl bir inanca sahipseler, “onlar da ancak öyle tapıyorlar.” Öyle inanıyorlar, inançları bu şekilde diyor Allah. “Şüphesiz, biz onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” Eksiltmeksizin. Yani neyse onun tam karşılığı, evrimle ilgili inançları neyse ahirette de, cehennemde de aynı inancına uygun karşılıklarını alacaklar diyor Allah. Mealen yaklaşık, bir yönüyle ayet, buna işaret ediyor.
Sayın Adnan Oktar’ın 18 Mayıs 2014 tarihli sohbetinden Hud Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bak diyor ki Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım. “Artık onların tapmakta oldukları (inandıkları) şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Yani acaba olabilir mi, olmayabilir mi? Darwinistler’in, materyalistlerin iddiaları var ya. Bak, “Artık onların tapmakta oldukları (inandıkları) şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar.” Bu şekilde inanıyorlar. “Şüphesiz biz, paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.” (Hud Suresi, 109) Nasıl Mısırlılar’da, Sümerler’de inanıyorlarsa Darwinizm’e, materyalizme; onlar da inanıyorlar, inşaAllah.
“Halkı, ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.” (Hud Suresi, 117) 2020 ebcedi. Demek ki 2017-2020 araları önemli, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 24 Ağustos 2011 tarihli röportajından Hud Suresi ile ilgili açıklamaları.
ADNAN OKTAR: Ya Allah, bismillah. Kuran’dan bir ayet açalım. Şeytandan Allah’a sığınırım. Hud Suresi 109- “Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma.” Yani acaba doğru olabilir mi? Acaba Darwinizm, Materyalizm doğru olabilir mi? Darwin’in dedikleri doğru olabilir mi? Kuşkuda olma. “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler”, Sümerler, Mısırlılar, Eski Yunan’da nasıl Darwinistseler “bunlar da ancak böyle tapıyorlar.” Aynı inançtalar. O zaman da Komünist kafa vardı, şimdi de var. “Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.”
110- “Gerçekten onlar bundan (Kuran’dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.” Acaba Kuran yeterli mi, Kuran’da her şey yazılmış mıdır, Kuran’da Allah’ın hükümleri tam mıdır, gibi müşrikler biliyorsunuz şüphe ediyorlar, Allah’ta Kuran’da her türlü hükmün belirtildiğini açıklıyor, inşaAllah
Sayın Adnan Oktar'ın 14 Nisan 2013 tarihli sohbetinden Hud Suresi ile ilgili açıklamaları.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Hud Suresi 117. ayet- “Halkı, ıslah eden kimseler iken,” yani tebliğ yapıyorsunuz, İslam’ı yayarken-ki, İstanbul’da şu an benim inancıma göre Hz. Mehdi (a.s) ve tebliğ yapıyor diyor İstanbul’da, “senin Rabbin o ülkeleri” o bölgeyi, “zulüm ile helak edecek değildi.” Yani “orada deprem yapmam” diyor Allah. “Yerle bir etmem, büyük savaş çıkartmam, büyük felaket yapmam.” Niye? O insanların yüzü suyu hürmetine diyor. Kuran ayeti. Hadiste ne diyor? “Hz. Mehdi (a.s)’ın olduğu yerde deprem olmaz” diyor Peygamberimiz (s.a.v). Yıkıcı deprem kastediliyor tabii.
109- “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar” diyor Cenab-ı Allah. Darwinist ve materyalistlere yönelik bir açıklama. Sümerler, eski Yunan nasıldı? Darwinist, materyalist aynıydı. “Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar.” Onlar da şu anda aynı inançtalar. Tapma demek, inanç. Aynı inançtalar diyor Allah.