Yusuf Suresi, 84-108 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 23 Mart 2010 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah'ı sığınırım. “Ve onlardan yüzünü çevirdi ve Ey Yusuf'a karşı artan dayanılmaz kahrım dedi babası”. Müthiş seviyor Hz. Yusuf'u. “Ve gözleri üzüntüsünden ağardıkça ağırdı ki yutkundukça yutkunuyor”. Ne sevimli maşaAllah. Hani var ya insanlar üzüntüden böyle yutkunuyorlar. Acayip üzülmüş. Gözleri ağardıkça ağırdı. Demek ki gözleri de bak üzüntü gözleri de zarar veriyor. Görme gücünü kırar. Gözleri de rahatsızlık verir. Yani gözlerin canlılığını, berraklığını ortadan kaldırır. Sevgide göz güzelleşir. Ama üzüntüde göz çöker. Nitekim bak diyor ki ayette “gözleri üzüntüsünden ağardıkça ağırdı ve yutkundukça yutkunuyordu”. Bu mesela çok tehlikeli. Hastalık meydana getirebilir.

“Allah adına hayret dediler. Hala Yusuf'u anıp duruyorsun. Sonunda ya kahrından hastalanacaksın”. Kur'an buna dikkat çekiyor Cenab-ı Allah. Yani üzüntünün hastalığa sebep olabileceğini. “Ya da helake uğrayanlardan olacaksın”. Yani tamamen ölebilirsin diyorlar. “Dedi ki”, 86'da. 86'da. “Dedi ki; “ben dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum”. Demek ki, 86'da bir şey var. Bak, “ben dayanılmaz kahrımı”. Demek ki çok şiddete üzülmüş. “Dayanılmaz”, dediğine göre. “Ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum”. Müslüman yapacağı budur. Ya Rabbi diyecek. Allah'tan güç kuvvet isteyecek. İnsanlara olmaz. Kendisi de üzülmeyecek. Üzülmek haramdır. Müslüman bundan şiddetle kaçınacak, inşaAllah.

87’de. “Oğullarım gidin Yusuf ve kardeşinden bir haber getirin”. 87’de bir ferahlık var. 87. ayette. “Oğullarım gidin de Yusuf ile kardeşinden etraflı bir araştırma yapıp bir haber getirin”. Biz ne yapıyoruz? Hz. Mehdi'den ve Hz. İsa'dan araştırıp haber getiriyoruz. Burada ne diyor ayette? “Gidin de Yusuf ve kardeşinden etraflı bir araştırma yapıp bir haber getirin. Ve Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin”. Yani dünyaya İslam'ın hakimiyetinden, Mehdi'nin zuhurundan, Hz. İsa (a.s)'ın inişinden ona da işaret ediyor ayet. “Çünkü” diyor Allah ayette böyle belirtiyor.

“Kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez”. Bak, “kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez”. Demek ki, ancak kafirler topluluğu Allah'ın rahmetinden ümit kesiyor. Biz İslam'ın dünya hakim olacağından, Mehdi'nin çıkacağını, Hz İsa'nın ineceğinden, inşaAllah ümit var olacağız, inşaAllah inanacağız. İnanmasak da gelirler inansak da gelirler o ayrı mesela. Biz inansak da İslam'a hakim olacak inanmasak da hakim olacak ama ibadet olarak doğrusu budur.

“Böylece onun Yusuf'un huzuruna girdikleri zaman dediler ki; “ey vezir bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu”. Bir ekonomik kriz. Değil mi? “Önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık yine ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bağışla”. Ve bize ilave bir bağışla, bağışta bulun. Böyle bol bol dağıtan, mal ihsan edilen, bağışta bulunan kimdir hadislere göre? Mehdi. Mehdi'dir değil mi? Kur'an buna işaret ediyor. “Şüphesiz Allah tasaddukta bulunanlara karşılığını verir”. Daha fazla sevap alır. Hatta dünyada da karşılığını alırlar.

“Yusuf dedi ki; “sizler cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” “Sizler cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” Şimdi mesela cahil Müslümanlar Mehdi hakkında, Hz. İsa (a.s) hakkında aleyhte birçok ifadeler oluyor. Kapatıcı, dağıtıcı, dikkati ortadan kaldırmaya yönelik, insanları ümitsizliğe sevk eden ifadeler oluyor. Kur'an buna da işaret ediyor. “Cahiller iken, Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?”

90'da. “Sen gerçekten Yusuf musun? Sensin öyle mi?” Dediler. Ben Yusuf'um dedi. Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu”. Allah lütuf ettiği için onlar o mertebeye giriyorlar. Kendi kabiliyetlerinden değil, kendi güçlerinden değil, Allah veriyor. “Gerçek şu ki kim sakınır ve sabrederse” yani helal-i hazama dikkat eder ve sabredecek. Niye sabredecek? Zorluklara, çileye, acıya, zamana, zamana karşı değil mi? İnsan iradesinin kullanılmasına sabır deniyor. Sabır eşittir, zaman. İnşaAllah. Tabii. “Şüphesiz Allah iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz”. İyilikte bulunanların karşılığı asla boşa çıkmaz.

“Dediler ki; “Allah adına hayret. Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir”. Mehdi'de de şaşacaklar. Allah seni niye seçti diyecekler insanlar. Yani falanca alim varken, falanca kişi varken hatta diyorlar ya Peygamberimize (sav)e “iki büyük şehrin ileri gelenlerinden biri varken, falanca kişi varken, seni niye Allah peygamber olarak seçti?” Şaşırıyorlar. Değil mi? Mehdi'de de şaşıracaklar. Hz. Yusuf’ta da şaşırıyorlar. “Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir. Ve biz de gerçekten hataya düşenler idik”. Demek ki sonradan hatalarını anlayacaklar. “Dedi ki; “bugün size karşı sorgulama, kırama yoktur”. Bak intikam yok. Sorgulama, kırama da yok. Müslümanlara karşı şefkatli, Hz. Yusuf.

“Sizi Allah bağışlasın”. Dua ediyor onlara. Allah bağışlasın. Çünkü kulun bağışlaması o kadar önemli değil. Yani kul bağışlar da Allah diyor “sen diyor yetmiş kere bağışlanma diletsen de Allah onları bağışlamaz” diyor. Onun için insanlardan af dilediğini kurtulduğunu zannetmeyecek insanlar. Allah'ın affetmesi çok önemlidir. “O merhametlerin en merhametlisidir”. Hiçbir insan, hiçbir varlıkta olmayacak şekilde merhametlidir Allah. Çünkü merhameti bize öğreten zaten Allah. Biz bilmiyorduk merhameti. Bize öğreten Allah. O'nun gösterdiği kadar bir merhameti biliyoruz inşaAllah. “Bu gömleğimle gidin de babamın yüzüne sürün. Gözü yine görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin”. Demek ki bütün İslam alemi bir araya gelecek, inşaAllah.

“Bütün ailenizi de bana getirin”, diyor. Bütün İslam aleminin toplanmasına işaret var burada, inşaAllah. Mehdi'nin gömleği, Peygamber Efendimiz'in gömleği, bunların hepsinde bir hikmet hayır vardır. “Babamın yüzüne sürün”, demek ki Peygamberimizin (sav) mübarek gömleğini Mehdi yüzüne sürecek, inşaAllah. Teberrüken. Buna da bir işaret var, inşaAllah. Ve bereket meydana getirecek o. Ve güzellik meydana getirecek. El sürecek, yüzüne sürecek, inşaAllah. “Gözü görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin”. Orada bir işaret var tabii. Gözü görür hale gelir. Onu Kur'an söylüyorsa mutlaka bir hikmeti vardır. Belki manevi gözü açılacak Mehdi'nin. Peygamber Efendimizin hırkasını yüzüne sürdüğünde. Belki bir halkülade hale girecek. Yani. Birçok hikmeti olabilir.

“Kafile Mısır'dan ayrılmaya başladığı zaman babaları dedi ki; “eğer beni bunamış saymıyorsanız”, ki peygamberler asla bunamazlar. Kur'an buna da işaret ediyor. Mesela peygamberler bunama, insanlarda böyle itici bulacakları bir şey oluşmaz. Yani hiçbir şekilde olmaz. Ne kadar yaşlı olursa olsun mesela Hz. Yusuf 110 yaşındaydı, aslan gibiydi. Pırıl pırıldı. Hiçbir peygamber böyle bir... Mesela Hz. Musa (a.s) 130 yaşında vefat etmiştir. Aslanların aslanıydı. Dağ gibiydi böyle. Gayet sağlıklıydı, inşaAllah. “Eğer beni bunamış saymıyorsanız inan ki Yusuf'un kokusunu burnumda tüter buluyorum.” Demek ki, bir işaretli Mehdi'nin güzel bir kokusu olacak. Hatta gömleğine, eşyasına sinecek. Hatta naklolacak bir yerden bir yere. Mesela onun eşyası ile gidecek. Onun el sürdüğü koku devam edecek. Yani peygamberimizde de vardı. O mesela elini sürerdi. Onun güzel kokusunu insanlar hissederdi. Gitti ayrılsa bile evinde yine hissederdi onun kokusunu. Duyardılar. Buna da işaret ediyor.

“Allah adına hayret dediler. Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın”. Bir kere hüsnü zan olmadın mı? Adamın insanın kafası yan baktın mı? Bak gidiyor. Daha hala düzelmiş değiller. Bakın bunca gelişmeye rağmen daha hala ki peygamber babaları buna rağmen üsluba bak. “Allah adına hayır”, biri Allah'ı şahit tutarak konuşuyor. Görüyor musun? Hasta yani. “Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın”. Değil mi? Nezaketli bir üslup değil üslupları. “Müjdeci gelip de onun gömleği onun yüzüne sürdüğü zaman gözü görür olarak dönüverdi. Yakup dedi ki; “ben size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?” Demek ki müjdeciler olacak. Mehdi'yi müjdeleyenler olacak. Ahir zamanı müjdeleyenler olacak. Müjdecilik demek ki güzel bir şey. Peygamber Efendimiz'in (sav)'in hırkayı şerifi değil mi? Mehdi'nin yüzüne sürülecek inşaAllah. Mehdi yüzüne sürecek teberrüken ve giyecektir. Üstüne de giyecektir. Yani Peygamberimizin hırkası üstüne giyecektir. Sancağını eline alacaktır. Kılıcını teberrüken beline takacaktır. Teberrüken. İnşaAllah.

“Gözü görür olarak dönüverdi” diyor. Demek ki bir şeyler olacak. Kur'an buna inşaat ediyor. İnşaAllah. “Çocuklar da; “ey babamız bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik” dediler”, diyor. Hele şükür. MaşaAllah. Bak şimdi burada düzelmişler. Üslup düzgün. “Ey babamız bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile”, peygamberlerden, velilerden böyle güzel insanlardan, sevdikleri insanlar günahlarının bağışlanması için dua istemeleri güzel olur. Kuran buna işaret ediyor. “Biz gerçekten hataya düşenler idik”. Bak güzel. İkrar da bulunuyor. İnsanın hatasını açıkça kabul edecek. Hata yapan insan düzeldiğinde bunu ayrıca diliyle söylemesi çok önemli bir ahlaktır. Güzelliktir. Mesela hep yalan söyleyen adamı okuyorsun. Hiç yalan söylememeye başlıyor. Ama diyecek ki “ben daha önce çok yalan söylüyordum. Allah beni kurtardı. Allah beni affetsin”, diyecek. İkrar güzeldir. Yani sessiz sedasız düzelmek de güzeldir ama ikrarla düzelmek daha ala güzeldir. Kur'an bura işaret ediyor.

Diyor ki, “biz gerçekten hataya düşenler idik”. Hata yaptık biz diyor. Bu nefsini kınamak işte. İkrar ediyor. Nefis kınamak nefsi ezer ve insanın beynini açar. Ruhunu açar. Aklına ferahlık verir. “İleride sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim. Çünkü o bağışlayandır esirgeyendir”, diyor. Tabi peygamber olduğu için Hz. Yakup maşaAllah yaman. Bak ileride diyor hemen dua etmiyor. “Sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim”. Çünkü biraz daha bakacak herhalde tavırlarına. Samimiler mi? Yani bir düzeldim demeyle hemen inanılmaz. İyice kanaatim gelsin diyor. O anlama geliyor. “Çünkü o bağışlayandır esirgeyendir dedi”.

“Böylece onlar gelip Yusuf'un yanına girdikleri zaman anne ve babasını bağrına bastı”. Muhabbet, insan sevgisi, Allah aşkıyla seviyor, Allah'ın tecellisi olarak seviyor annesini babasını. “Bağrına bastı”. Demek ki bir sevgi ifadesi. Alıp göğsüne bağrına bastırmak. “Ve dedi ki; “Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenlik içinde giriniz”. Güvenlik. Bütün İslam alemine güvenlik hakim olacak. Ne diyor hadislerde? “Bir kadın tek başına Şam'a gelebilecek”, diyor. Tek başına. Mehdi devrinin özelliğidir. Hz. Yusuf devrinde de bunu sağlamış Hz. Yusuf maşaAllah. Güvenliği de mükemmel hale getirmiş. Bak güvenlik içinde giriniz.

ALTUĞ BERKER: Nur 55'te de hocam. Evet. “Sizi güvenliğe kavuştursun”, diyor.

ADNAN OKTAR: Dünya hakimiyeti değil mi? Dünya hakimiyeti ayetinde en önemli alamettir güvenlik. Bütün İslam aleminde güvenlik sağlandın mı İslam hakim olmuştur. İnşaAllah. Olay budur yani. Konu bu. Olay demeyeyim. Konu. Allah affetsin. “Babasını ve annesini tahta çıkartıp oturttu”. Kendi iniyor tahttan. Annesini babasını oturtturuyor. Bu nedir? Nezaket. Efendilik. Güzellik. Bak peş peşe güzellikler yapıyor. Önce kardeşlerini affediyor. Onlara güzellikler yapıyor. Hep hayatı güzelliklere dolu. Dikkat ediyor musun Yusuf'un? Küçük kardeşi yanına getirttiriyor. Kardeşlerine bol bol yiyecek dağıtıyor. Mısır halkına faydalı oluyor. Dinsiz oldukları halde onlara da faydalı oluyor. İlk dönemde dinle alakalı yok adamların.

ALTUĞ BERKER: Hiç intikam hissi yok mesela. İntikam hissi yok tabi. Yeni ceza evinden çıkmış olmasına rağmen.

ADNAN OKTAR: Tabi dini başka olsa da adam onlara da faydalı oluyor. Onları da koruyup kolluyor. Onlara düşman olmuyor. “Babasını ve annesini tahta çıkartıp oturttu”. Onlar da bir nezaket ediyor. Onlar da secdeye kapanıyorlar. Müthiş bir sevgi gösterisinde bulunuyorlar. Yere kadar kapanıyorlar. Tabi Allah'a secde edilir de fakat o devirde sevgi ifadesi, saygı ifadesi o şekildeymiş. “Dedi ki; “ey babam bu daha önceki rüyamın yorumudur”. Demek ki Mehdi'nin dedikleri aynısıyla çıkacak. İnşaAllah. Peygamberimizin dedikleri aynısıyla çıkacak. Ona işaret ediyor, inşaAllah.

“Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı”. Değil mi? O hadislerin gerçek olduğunu bize gösterecek Cenabı Allah inşaAllah. “Bana iyilik etti. Çünkü beni zindandan çıkardı”. Mehdi'yi de Allah zindandan çıkaracak, hapse gidecek Mehdi. Zindandan çıkaracak. “Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra”, Mehdi'yle de Müslümanların arasını açacaktır şeytan. Müslümanların bir çubuğu Mehdi'ye düşman olacaktır. “Arasını açtıktan sonra o çölden sizi getirdi”. Mehdi'ye de çöllerden, oradan, buradan Müslümanlar gelecektir. Ta çöllerden, uzak yerlerden. İnşaAllah.

“Şüphesiz benim Rabbim dilediğinde, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi”. Her şey diyor Allah böyle milimetrenin milyardı kadar bile olsa en ince şeye kadar hepsini Allah tedbir eder diyor. Bütün bu meydana gelen olayların hepsini Allah meydana getirdi ve ince ince düzenledi diyor Allah. “Tedbir edendi. Gerçekten bilen hüküm ve hikmet sahibi odur”. Yani ben bir şey bilmiyorum diyor. Bilenim ben diyor ama Allah biliyor bana bu bildiğini benim ağzımdan söyletiyor. Benim ağzımı kullanıyor. Allah benim ağzımda tecelli ediyor diyor, bilen Allah duruyor, değil mi? “Hüküm ve hikmet sahibi odur”. Ben hüküm vermiyorum Allah hüküm veriyor diyor. Mesela orada hükümdar değil mi orada? Ben hükümdar değilim diyor, Allah beni kullanıyor, vesile oluyorum ben diyor. Hüküm sahibi odur diyor. Hüküm benim ağzımdan çıktığında o Allah'ın hükmüdür diyor. Yani Allah tecelli ediyor diyor ağzımda.

“Ve hikmet sahibi odur”. Hikmeti de o yarattı diyor. Ben yapmadım diyor hikmeti. Tabi ağızdan her söz hak çıkmayabilir. Mesela bazı sözler şeytani çıkar. Fakat onu da Allah yaratır. Onda da bir hayır olur. O da bir imtihan vesilesidir. Mesela kafirin ağzından da küfür söz çıkarttırır Allah. Onun için cehennemi ihtiyar etmiştir Allah. Oraya gider. O onun sebebi olur. İnşaAllah. “Rabbim sen bana mülkten bir pay ve onu yönetme imkanını verdin”. Bana iktidar verdin, mülk verdin, mal mülk. Değil mi? O zaman en büyük mülki amiri artık devletin başına geçmiş. “Sözlerin yorumundan öğrettin”. Yani Kur'an'ı yorumlamayı yahut hadisleri yorumlamayı yahut o devirdeki Allah'ın indirdiği kitabı yorumlamayı öğrettin. Veyahut herhangi Allah'ın gösterdiği bir rüyayı yorumlamayı öğrettin. “Göklerin ve yaratıcısı, göklerin ve yerin yaratıcısı”, yani göklerin ve bak yaratılışı anlatıyor. “Göklerin ve yerin yaratıcısı. Dünyada ve ahirette benim veliyim sensin”. Dünyada beni sen koruyorsun diyor. Cezaevinde de sen beni korudun, hapiste de. Kuyuda da sen beni korudun. Her yerde benim koruyucumsun. Ahirette de benim velim sensin diyor. Her yerde benim velim sensin. Bakın istediğine bakın.

“Müslüman olarak benim hayatıma son ver”. Sadece bunu istiyor. Bak edilmiş bak her şeye hakim. Devletin başına geçmiş. Saltanatın başına geçmiş. Ne istiyor? “Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni sadece arasına sadece ben bunu istiyorum diyor. İnşaAllah. O kadar. Bak Mısır'a sultan olmuş. İstediğini görüyor musun Müslüman olarak? “Müslüman olarak benim hayatıma son ver”. Sadece Müslüman olarak vefat edeyim ben diyor. “Ve beni salihlerin arasına kat”. Müslüman salihlerin arasına kat. Cennet evine gönder beni diyor. Tek istediğim bu diyor. Ebedi saadet. Amacı bu işte o kadar. Mehdi'nin de amacı bu olacaktır. Ne diyecektir Mehdi? “Müslüman olarak benim hayatıma son ver ya Rabbi diyecektir. Ve beni salihlerin arasına kat diyecektir”. Tek istediğim bu diyecek. Mülk değildir Mehdi'nin amacı. Hz. İsa'nın amacı da mülk değildir. O da mesela Mehdi'den sonra bütün İslam aleminin başına Hz. İsa (a.s) geçecek. Mehdi onu halife tayin edecek. Ve bütün İslam aleminin başına geçecek. O güzeller güzeli dünyadan bir isteği yok onun. Onun da amacı ahiret. Allah'ın rızası. İnşaAllah.

“Bu sana ey Muhammed vahyettiğimiz gayb haberlerindendir”. Bak gaybı demek ki Allah peygamberine bildiriyormuş. Hani bildirmiyordu? Hani bilinemezdi gayb? Demek istediğinde Allah peygamberine bildiriyor. Gayb haberlerindendir. Hani diyorlar ya kıyamet vakti bilinmez. Peygambere bildirirse Allah peygamber bilir. Ama belki saatin bildirmemiştir Allah. Gününü bildirmemiştir. Yılını bildirmemiştir ama genel olarak o yüzyılı bildirmiş olduğunu anlıyoruz hadislerden. “Yoksa onlar Yusuf'un kardeşleri o hileli düzeni kurarken yapacakları işe birlikte karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin”. Kim yanlarında? Allah vardı. O hileli düzenin kurulmasını kim onlara o gücü verdi? Kim yarattı? Allah yarattı. Ve bütün bilgi bende diyor Allah. Ben de sana bildiriyorum diyor.

“Sen şiddetle arzu etsen bile” diyor Allah. “İnsanların çoğu iman edecek değildir”. Bu benim kararım diyor Allah. Çoğu iman edecek değildir diyor. Ben öyle yarattım diyor. “Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun”. Para da istemiyorsun diyor. Allah rızası için yapıyorsun diyor. Mehdi'nin de bir özelliğidir bu. “O alemler için yalnızca bir öğüt ve hatırlatmadır”. Sadece öğüt ve hatırlatma. Yalnızca. “Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki”, bakın dikkat edin, “üzerinden geçerler de ona sırtlarını dönüp giderler”. Yerdeki fosillerin, yerdeki alametlerin değil mi? Bakın diyor ki “göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki”. Mesela göklere bakıyor adam, nefesi kesiyor diyor. Gökteki sistemi gördüğünde. “Yerde nice ayetler vardır ki”. Mesela atomun yapısına bakıyoruz, hücreye bakıyoruz değil mi? Ama diyor ki Allah, “üzerlerinden geçerler de ona sırtlarını dönüp giderler”. Haberleri bile yok diyor, ilgilenmezler diyor. Bakın işte bilimi farz kılan bir ayet bu. Allah kınıyor. Ne yapacağız? “Gökleri, yeri ve nice ayetler”, oradaki çok fazla sayıdaki ayetleri üzerinden geçmeden sırtımızı dönmeden araştırıp inceleyip ortaya koyacağız ve bilimin bütün imkanlarına bunu yapacağız. İnşaAllah.

“Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp dururlar diyor”. Şirk içindedirler diyor Allah. “Şimdi onlar kendilerine Allah'ın azabından Kapsamlı bir bürümenin gelmesinden”, Mesela bir ekonomik krizden, 107. Ayet. MaşaAllah. 2007'de başladı değil mi kriz? Bakın, “Azabından kapsamlı bir bürüme”. Kapsamlı bir bürüme kapsamlı bir bürüme ekonomik kriz tam karşılığı aynı zamanda. Tabi diğer azaplarda ama ekonomik kriz de bunun içinde. “Veya onların hiç haberi yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular?” Her an kıyamet kopabilir diyor Allah. Her an. Mesela Üstat 1545 diyor ama aynı zamanda her anda kopabilir. Yani o konuda bir garanti yok. Ama 1545'te demiştir inşaAllah.

SUNUCU: İslam hakim olacaktır tabii ki hocam.

ADNAN OKTAR: Tabii. Önce İslam hakim olacak inşaAllah. Hz. Mesih inecek. İnşaAllah. İslam hakim olacak inşaAllah. “De ki; “bu benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah'a davet ederim. Ben ve bana uyanlar da ve Allah'ı tenzih ederim. Ben müşriklerden değilim”. Müslüman şirkten kaçınacak. Ve basiret üzere Allah'a davet edecek. Ben ve bana uyanlar da Mehdi ve Mehdi'ye uyanlar da. İnşaAllah.

 


Yusuf Suresi, 105-107 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 3 Mayıs 2012 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

ADNAN OKTAR: Bak diyor ki Allah, şeytandan Allah'a sığınırım. “Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki”, deliller, yani Allah'ın varlığına ait deliller. “Üzerinden geçerler de ona sırtlarını dönüp geçerler”. Mesela yerde fosiller var, basıp geçiyor üstünden. Değil mi? “Ona sırtlarını dönüp giderler”. Delili incelemezler, kabul etmezler diyor bak. “Göklerde ve yerde”, göğü de incelediğinde astronomi bilimine baktığında Allah'ın varlığını görür. Yeri incelediğinde paleontolojiyle Allah'ın varlığını ve yaratılışını görür. “Nice ayetler, deliller vardır ki, üzerinden geçerler de” basıp geçiyor. “Ona sırtlarını dönüp giderler”. Dinlemezler o delilleri diyor Allah'ın.

“Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp dururlar”. Allah'a iman etmezler diyor Allah'ın. Şirk kafasındadırlar diyor. “Şimdi onlar kendilerine Allah'ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelmesinden”, yani topluluğu, büyük topluluğu içine alacak büyük felaketin gelmesinden, “veya onların hiç haberi yokken kıyametin onları apansızın gelmesinden kendilerini güvende mi buldular?”, diyor Allah. Bak, “hiç haberleri yokken onların hiç haberi yok. Kıyametin onları apansız gelmesinden”. Çünkü kıyametle alay edecekler. “Ya 2120’de kopacakmış falan”, böyle hani puha falan gülmeleri falan var ya yapıyorlar falan. Biraz da Allah bekletecek Allahualem. 2120’nin sonlarına doğru olabilir. Ummadıkları bir anda ani başlıyor. “Büyük bir çarpma”, diyor Allah ayette. Büyük bir çarpma. Ve muazzam bir gürültüden bahsediyor Allah. Dünyada bu hissediliyor.

“Var gücüyle kaçmaya çalışırlar”, diyor Allah. “O gün kaçış nereye”, diyor Allah. Nereye kaçıyorsun yani? Kıyamet başlamış. Dehşete düşüyorlar. “Sen onları sarhoş zannedersin”, diyor Allah. “Halbuki sarhoş değiller”, diyor. Aklını kaybediyor artık korkunun şiddetinden. Kaçıyor, kaçacak yerde bulamıyor. Birbirlerine bir şey anlatmak istiyorlar ama konuşamıyor. Abuk sabuk yani cümle kuramıyor. “Sarhoş zannedersin”, diyor. Çocukların saçları bembeyaz oluyor. Kıyamet alamet olarak, mucize olarak. Bir anda. Yani bütün vücut tüyleri bembeyaz oluyor çocukların. O dehşeti daha da artırıyor onlarda. Muazzam bir korkuya sebep oluyor. Gökyüzü artık açılmıştır diyor. Gökyüzündeki o mavi kubbe açılıyor. Siyah görünüyor gökyüzü. Kapı olarak açılmıştır diyor açıkça. Melekler artık diyor inişle inmeye başlamışlar diyor. Artık melekleri artık kabus gördüğünü zannediyor. Aklını kaybediyorlar korkudan. Sonra Cenab-ı Allah hepsini öldürdükten sonra geçici bir unutma meydana geliyor. Unutuyorlar kıyameti. Yeniden hemen akabinde yeniden canlandırıyor Allah.

Bu seferde diyor ki, “bizi yattığımız yerden kim kaldırdı”, diyorlar. “Burası neresi?”, diyor, nereden kaldırılıyor. Çağırıcı, uzaktan bir çağırıcı diyor, onları çağırıyor. Bir insan sesi duyuyorlar. Bu tarafa gelin gibisinden. Bir sütuna doğru diyor, bir direğe doğru koşar gibi koşmaya başlıyorlar diyor. Hepsi birden topluca koşuyorlar. Olay yerine geldi. “Eyvah”, diyorlar. “Kast edilen kıyamet bu”, diyorlar. “Biz öldük, dirildik”, diyorlar. Yani öldüğünü o zaman anlıyor. Anlayamıyor. Zannediyor ki çöl gibi bir araziye krater gibi bir araziye baygın bırakıldıklarını zannediyorlar. Çıkaramıyorlar ne olduğunu. Kavrayamıyorlar. Ondan sonra bütün olaylar, bütün detayları anlatmış Cenab-ı Allah.

Ne Tevrat'ta ne İncil'de bu kadar detay yoktur. Müthiş bir detay vardır. Onun için Hristiyan Musevi mutlaka Müslüman Muhammed’i olması lazım. Yine Hristiyan olsun. Hz. İsa'yı daha da fazla sevsin. Daha da fazla sevecek. İncil'deki güzel hükümleri biz reddet demiyoruz ki ona. İncil'e daha iyi sarılsın. Ama İncil'de sana küfrü emreden şeytanın ifadeleri var. Teslis inancı var. Hz. İsa'ya Allah diyor. İnanıyor musun? İnanmıyorsun. Allah seni o beladan kurtarıyor işte. Hangi Hristiyan inanır ya Hz. İsa'nın Allah olduğuna? Bir kişi bile yoktur. Hiç kimse inanmaz. İnanmadıkları şey inanıyor gibi konuşuyorlar.

Ya İncil'de kardeşim adam aklı başında adam şimdi açıyor. Hz. İsa balık ekmek yiyor, yemek yiyor, acıktık diyorlar, yemek yiyorlar. Uykusu geldi diyor, uyuyorum diyor. Allah uyur mu? İncil'de uyuduğunu bahsediyor. Sonra Allah'a diyor, el açıp dua et diyor. Ya Rabbi işte şu nimetlerini nasip et, şunu bana nasip et. Dua ediyor. Allah kendi kendine mi dua ediyor? Yani bu çılgınca, çok yanlış bir şey olduğu belli. Yazık insanlar, imanını mahvediyorlar. Aklını mahvediyorlar. Muhammed'i oldu mu bu beladan kurtulur. Bu nimette kavuşmuş olur. İnşaAllah.

 


Yusuf Suresi, 105-108 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 14 Nisan 2011 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

ADNAN OKTAR: Bak şeytandan Allah'a sığınırım. Cenab-ı Allah diyor ki, Yusuf Suresi 105'te. “Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de ona sırtlarını dönüp giderler”. Cübbeli Efendi iyi duysun. Bak göklerde, göklerde Allah ne yarattıysa bütün ihtişamı, her şeyi biz incelemekle mükellefiz. Bak yerde nice ayetler vardır diyor. Deliller, Allah'ın hükümleri, Allah'ın gösterdiği güzellikler, sanatlar, her türlü özellik. “Ki üzerinden geçerler de”, ilgilenmezler diyor Allah. Yani bilimle, teknolojiye bakmazlar diyor. “Ona sırtlarını dönüp giderler”. Cübbeli'nin de yaptı o işte sırtını dönüp gidiyor adam. Gerek yok diyor.

“Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp dururlar”. Tabi Cübbeli Allah'a iman ediyor ama şirke kaçıyor bazı üslupları. Farkında değil. İnşaAllah. “Şimdi onlar kendilerine Allah'ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelmesinden”, yani bir ekonomik kriz olabilir, bir deprem olabilir veya onların hiç haberi yokken kıyametin onlara apansızın gelmesinden kendilerini güvende mi buldular? Cübbeli ne diyor? 700 yıl gönlünüz rahat olsun kıyamet yok diyor. Bak Cenab-ı Allah da ne diyor? “Onlara apansızın”, bak Cübbeli iyi dinlesin. “Veya”, diyor, “onların hiç haberi yokken Kıyametin onlara apansızın gelmesinden kendilerini güvende mi buldular?”, diyor Cübbeli ne diyor 700 sene diyor garanti veriyorum diyor. Halbuki her an kıyamet kopabilir.

“De ki; “bu benim yolumdur. Ben”. Bak, “de ki; “bu benim yolumdur. Ben bir basiret üzere Allah'a davet ederim”. Ebcedi 2004, maşaAllah. Direk Mehdi'ye bakıyor, inşaAllah. Bak, “de ki; “bu benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah'a davet ederim”. Tebliğ yapıyorum diyor.

 


Yusuf Suresi, 106. Ayetin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 15 Mayıs 2015 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

ADNAN OKTAR: Ahir zamandayız. Ahir zamanın bir faslındayız. Birçok kişi istiyor ki, Ahir zaman hemen bir bitsin. Mutlu son bir gelsin. Sevap bir bitse mutlu son gelse anlamına geliyor. Sevap kesilir. Belayla uğraşacaksın. Müşriklerle, münafıklarla, küfürle, ehli delaletle, tuğyanla. Kalabalık olacaklar. Allah diyor, “çoktur onlar”, diyor. Ayette çok olduklarını söylüyor. “İnsanların çoğu iman etmez”, diyor Cenab-ı Allah. “İman edenlerin çoğu da Allah'a şirk koşmadan iman etmez”, diyor. Şimdi mebzul miktarda İslam aleminde müşrik var. Müşrik ne demek? Kur'an'ı yeterli görmeyen, Allah'ın hükmünü yeterli görmeyen, Allah'a din öğretmeye kalkan, Allah'ın dinine Allah adına ilave yapan, haşa Allahlık iddiasında bulunanlar, Allah'ın gücüne denk varlıklar ihdas edenler, Allah'ın hükmünü yetersiz görüyor Kur'an'ı. Allah'a ahlak öğretiyor, Allah'a din öğretiyor, haşa. O yüzden İslam'a ya ilave yapıyor yahut çıkartma yapıyor. Hem ne çıkartma yani. Esaslı bir çıkartma, esaslı bir ilave.