Yusuf Suresi, 66-67 Ayetlerinin Tefsiri 

 

Sayın Adnan Oktar'ın 21 Mart 2011 tarihli sohbetinden Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: 66. ayeti oku Berker Hoca.

ALTUĞ BERKER: Bismillahirrahmanirrahim. Şeytandan Allah'a sığınırım. Yusuf Suresi 66. ayet. “Bana etrafınızın çepeçevre kuşatılması dışında onu ne olursa olsun mutlaka bana getireceğinize dair Allah adına kesin bir söz verinceye kadar onu sizinle asla gönderemem” dedi. Böylelikle ona kesin bir söz verince dedi ki; “Allah söylediklerimize vekildir”.

ADNAN OKTAR: Şimdi biz şerh edelim. İnşaAllah. “Bana etrafınızın çepeçevre kuşatılması dışında onu ne olursa olsun mutlaka bana getireceğine dair Allah adına kesin bir söz verinceye kadar onu sizinle asla gönderemem”. O devrin Mehdisi olan Hz. Yusuf'u, babası çok titiz bir koruma içerisinde. Ancak olağanüstü bir durum varsa ayrılıyor. Onun dışında kabul etmiyor. Asla gönderemem dedi. “Böylece ona kesin söz verince dedi ki; “Allah söylediklerimize vekildir”. Ve dedi ki; “ey çocuklarım tek bir kapıdan girmeyin. Ayrı ayrı kapılardan girin”. Biz de ne yapıyoruz? Sırf darwinizme değil, materyalizme, vahşi kapitalizme, komünizme, komünizmin diğer türlerine, PKK'ya, iddia edilen Ergenekon terör örgütüne, hepsine karşı mücadele veriyoruz.

Ama özellikle iddia edilen Ergenekon terör örgütüne karşı mücadele, bütün Türk milletinin milli görevidir. Hangi görüşten olursa olsun, hangi düşüncede olursa olsun, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin yaşatılmasına azmetmiş kim varsa, devletten yana olmak durumundadır. Devlete karşı iddia edilen Ergenekon terör örgütü savaş açmıştır. Devlet olduğunu iddia ediyor Ergenekon terör örgütü. Kendisinin devlet olduğunu iddia ediyor. CHP'nin içinde de bir kısım insanları tehdit ediyor Ergenekon terör örgütü. Yani iddia edilen Ergenekon terör örgütü.

Cumhuriyet Halk Partisi tertemiz bir insanların toplandığı bir partidir. Oradaki mazlum bir kısım insanları da tehdit eden kahpe, alçak bir yapılanmadır. İddia edilen Ergenekon terör örgütü. Bütün kızlarımız, kardeşlerimiz, gençlerimiz, milletimiz, dedeler, anneler, babalar devletten yana tavır alacaklar. Ordumuz karşı iddia eden Ergenekon terör örgütüne. Askerimiz, polisimiz, herkes karşı. Fakat bu kahpe örgüt çok şirret, çok alçak, tehditkardır. Köpek gibi sinsice tehdit eder. İnsanlar da gerçekten yalnız oldukları için bazen yılıp, korkup onların emrine girebiliyorlar. Buna karşı çok dikkatli olmak lazım.

Yani polisimize, askerimize, hakimlerimize her şeyde sahip çıkacağız, inşaAllah. Nefes aldırmasın devletimiz. Sonuna kadar yanlarındayız. İnşaAllah. Milletçe. İnşaAllah. Hakimlerimiz, savcılarımızın da her zaman yanındayız, İnşaAllah Bu devleti öldürmeyiz, yıktırmayız. Kıbrıs'ı vermeyiz, Güneydoğu'yu vermeyiz. Bilakis büyüyeceğiz inşaAllah. Büyük Türk-İslam Birliğini oluşturacağız, İnşaAllah. “Vur bozkurtun, vur Türkiye diyor. Vur kurtulsun Türkiye”, diyor. Biz ilimle vuracağız, inşaAllah. Bilgiyle, akılla, inşaAllah. Yapacağımız budur. İnşaAllah.

 


Yusuf Suresi, 49, 67 Ayetlerinin Tefsiri 

 

Sayın Adnan Oktar'ın 16 Kasım 2013 tarihli sohbetinden Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Yusuf suresinde Ahir zamanda iki mühim olaya dikkat çekilmiş. Bir, yağmurların kesilmesi. İki, yağmurların fazlalığı. “Sonra bunun arkasından bir yıl gelecektir ki insanlar onda bol bol yağmura kavuşturulacak ve onda sıkıp sağacaklar”. Muazzam bir yağmur bolluğu olacak diyor. Şu an bol bol yağmur yağıyor. Hatta sel basıyor etrafı. Bir ara müthiş bir kuraklık olmuştu biliyorsunuz. Küresel ısınma diye yeri göğü birbirine kattılar. Ekonomik krize dikkat çekiyor. Yusuf suresinde. Hayvanların hayvansal yemlerinde ot yiyen hayvanların hayvansal yemlerinde besleneceğini işaret ediliyor. İlk defa ayrı zamanda oldu bu. Hayvansal yem yiyeceklerine ilk defa sığır eti karıştırılıyor. Kemik tozu karıştırılıyor. Kan karıştırılıyor. İlk defa oluyor bu. Sığırların sığır eti yediği Kur'an'da belirtilmiş. Sığır eti yiyeceği. Ahir zamanda da bu aynısıyla oldu. Sığır yemi olarak şu an bu kullanılıyor.

İslam'ın yeryüzüne hakim olacağı, Müslümanların zengin olacağı, yine belirtilmiş. Mehdi'nin ilk başta tanınamaması, İsa Mesih'in de ilk defa tanınamaması buna dikkat çekilmiş. Yusuf suresiyle Mehdiyet arasında o kadar fazla bağ var ki bir tane iki tane değil. Yani mesela Mehdi 12. İmamdır, Yusuf suresi 12. Suredir. 12 yıldızdan bahsediyor Yusuf suresinde. Mesela diyor ki burada Yusuf suresi 67'de, “ve dedi ki ey çocuklarım tek bir kapıdan girmeyin ayrı ayrı kapılardan girin”. Mehdi İstanbul'un 12 kapısına da hakim olacak diyor. 12 oradan. İstanbul'da hakikaten Çatladıkapı, işte Topkapı, birçok kapıları var. 12 tanedir. Ona dikkat çekilmiş.

 


Yusuf Suresi, 34, 43, 48-49, 67, 70, 76, 96, 105 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 21 Kasım 2012 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

ADNAN OKTAR: Bismillah. Şeytandan Allah’a sığınırım. Yusuf Suresi 34; “Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, işitendir, bilendir.” “Böylece Rabbi duasını kabul etti.” 2031 tarihini veriyor. Dünya hakimiyeti, inşaAllah.

43-“Hükümdar: ‘Ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru. Ey önde gelen (bilginler,) eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin’ dedi.” Niye bu yediler var diyor? Niye böyle olaylar var diyor? Yediler tekrar ediyor. Hicri 1400, yedinin kaç katı? İki katı. Dünya hakimiyetinin başladığı yıllar. Bakalım 2077’lere kada r neler olacak bakacağız, inşaAllah.

49-“Sonra bunun arkasından bir yıl gelecektir ki, insanlar onda bol bol yağmura kavuşturulacak ve onda sıkıp-sağacaklar.” Çok fazla yağmur olacak. Şu an dünya bol yağmurlu bir döneme girdi. Önce kıtlık.

48-“Sonra bunun arkasından (kuraklığı) zorlu yedi yıl gelecektir,” ekonomik kriz 2007’de başladı. Kuran ona da işaret ediyor. “Sakladığınız az bir miktar dışında, daha önce biriktirdiğinizi yiyip bitirecektir.” Yani malınız azalacak. Bir kısmını paranızın saklayacaksınız, muhafaza edeceksiniz, parayı tutunca, ekonomik kriz daha da güçleniyor, biliyorsunuz. Hz. Yusuf (a.s), önceden bildiriyor ekonomik kriz olacağını, Mısır hükümetine bildiriyor.

67-Hz. Yakup (a.s) dedi ki; “Ve dedi ki: “Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin.” Ayrı ayrı kapılardan girin. “Ben size Allah'tan hiç bir şeyi sağlayamam (gideremem).” Tevrat’ta da aynı şekilde geçiyor. Yunanca aslında değiştirmişler. Tevrat’ın orijinalinde “secde ederek girin” diyor, aynısı. Yunancasında, secdeyi kaldırmışlar. Bu çok acayip bir olay. Yunancasında kaldırmaları da çok acayip. Secde kaldırılmış. Bakabilirsiniz, isteyen bakabilir.

76-“Böylece (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kablarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik.” Allah da işte Hz. Mehdi (a.s) için plan düzenledi. Allah’ın planını bozamıyor kimse. Burada zaten Yusuf Suresi’nde anlatılan Hz. Mehdi (a.s)’dır. Hz. Mehdi (a.s)’a işaret vardır, ahir zamana işaret var.

70-“Erzak yüklerini kendilerine hazırlayınca da, su kabını kardeşinin yükü içine bıraktı.” Su kabı kova çağını işaret ediyor, inşaAllah.

Yusuf Suresi, 96-“Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman,” Hz. Yakup (a.s)’ın yüzüne sürdüğü zaman, “gözü görür olarak (sağlığına) döndü.” Demek ki, Hz. Mehdi (a.s) da İsrail milletini de kurtaracak, onların da gözüne o gömleği sürecek, inşaAllah. Bütün İslam alemini kurtaracak, inşaAllah. “(Yakub) Dedi ki: “Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?” “Gözü görür olarak sağlığına döndü.” Hz. Mehdi (a.s)’ın da demek ki, sağlığa vesile olması. Bakın, Hz. İsa (a.s) da var. Hz. İsa (a.s) elini sürdüğünde, Hz. Mehdi (a.s)’ın inşaAllah, herhangi bir eşyasının aynı etkiyi yapacağına işaret ediyor, inşaAllah. Yahut mesela gömleğinin. Çünkü ahir zamana işaret var. Hz. İsa Mesih (a.s) doğrudan eliyle mesh ediyor. Mesela eliyle mesh ediyor, başı ağrıyor adamın, elini sürüyor geçiyor. Yüzünde cilt bozuklukları oluyor, elini sürüyor, geçiyor. Ama tabii en büyük mucizesi, ölüyü diriltmesidir Hz. İsa Mesih (a.s)’ın.

“Kum bi iznillah-Allah’ın izniyle kalk” diyor. Adam mezarının üstünde, kapısındaki o büyük kayayı eliyle itiyor, paldır-küldür üstünde kefeniyle dışarı çıkıyor, selam vererek. “Beni çağırdın Ya İsa, ben de geldim” diyor. Üç günlük ölü, normal ölmüş. Bildiğin ölü, kalbi durmuş, nefes almıyor. Koymuşlar mezara, üstünü kapatmışlar kayayla, mezarlığın kapısında, “kum bi iznillah, Allah’ın izniyle kalk” diyor. Ama aklın ihtiyarını kaldırmıyor işte o an. Yani insanlar düşünüyor, “herhalde ölmemiştir belki de” diyorlar. Üç günden beri bir insan mezarın içinde niye dursun? Kalbi durmuş, muayene ediliyor. O devrin de doktorları var, nabzını dinliyorlar. Normal bembeyaz ölü yani bildiğin ölü. Kefenleniyor, ağzını bağlıyorlar, normal ölü geliyor, maşaAllah.

Cenab-ı Allah, “kuş biçiminde bir şey yap” diyor çamurdan. Yerden balçık alıyor Hz. İsa Mesih (a.s), eliyle kuş biçimi veriyor ona, şekillendiriyor. “Üfle Allah’ın izniyle” diyor. “Uçup gittiğini göreceksin” diyor. Ama o aklın ihtiyarını almayacak şekilde olur. Mesela yapıyor kuşu, üfledikten sonra kuşu koyuyor, geriye çekiliyor, oradan pır kuş uçup gidiyor. Ama onun da aklın ihtiyarını almaz o. Çünkü orada herhangi bir kuş da uçmuş olabilir, o şey de olabilir. Ama Peygamber olduğu için, iman ediyor ki, o çamurdan olan yaptığı uçtu. O şekilde iman ediyor, inşaAllah.

Şeytandan Allah’a sığınırım. Yusuf Suresi, 105-“Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.” Şu anda da öyle yapıyor Darwinistler, materyalistler, Allah’ın delillerine sırtlarını dönüyorlar. Görmezden geliyorlar.

 


Kadere teslimiyet ve tevekküldeki sırlar

 

Tevekkül, sadece güçlü bir imana sahip, Allah'ın gücünü takdir edebilen ve O'na yakın olan müminlere ait bir özelliktir. Kavrayabilenler için tevekkülde önemli sırlar ve büyük nimetler vardır. Tevekkül, Allah'a ve yarattığı kadere kesin bir teslimiyet ve güvendir. Allah, insanlar da dahil olmak üzere, canlı cansız tüm varlıkları bir kaderle yaratmıştır. Örneğin güneşin, ayın, denizlerin, göllerin, ağaçların, çiçeklerin, küçük bir karıncanın, daldan düşen tek bir yaprağın, masanızın üzerindeki tek bir toz zerresinin, yolda yürürken ayağınıza takılan bir taşın, on sene önce satın aldığınız elbisenizin, buzdolabınızdaki şeftalinin, annenizin, babanızın, akrabalarınızın, ilkokul arkadaşlarınızın, sizin, kısacası herkesin ve herşeyin Allah Katında, milyonlarca yıl önce belirlenmiş bir kaderi vardır. Ve her varlığın kaderi, Allah'ın Katında Levh-i Mahfuz isimli bir kitapta yazılıdır. Kimin ne zaman öleceği, hangi yaprağın ne zaman hangi hızla yere düşeceği, buzdolabınızdaki şeftalinin ne zaman, hangi noktasından çürümeye başlayacağı, taşın ayağınıza takılana kadar geçireceği aşamalar, kısacası küçük büyük her olay bu kitapta kayıtlıdır.

Müminler kadere iman ederler ve Allah'ın yarattığı kaderin en hayırlısı ve en güzeli olduğunu bilirler. Bundan dolayı da hayatlarının her anında tevekküllüdürler. Yani olayları Allah'ın belli bir hikmetle yarattığını ve şahit oldukları olay ne olursa olsun, Allah'ın bunda bir hayır dilediğini bilirler. Örneğin, ölümcül bir hastalığa yakalanmak, çok çetin ve acımasız bir düşman ordusu ile karşılaşmak, masum olmasına rağmen iftiralara uğramak veya insanın aklına gelebilecek en ürkütücü olaylar dahi, müminleri telaşa veya korkuya kaptırmaz. Onlar Allah'ın kendileri için yarattığını sabır ve metanetle beklerler. İman etmeyen bir insanın dehşete ve ümitsizliğe kapılacağı olaylar karşısında onlar büyük bir zevk alırlar. Çünkü en ürkütücü görüntü ve konuşma dahi, Allah Katında önceden planlanmış ve insanın imtihanı için yaratılmıştır. Bunlara sabır ve tevekkülle karşılık verenler, Allah'a ve O'nun yarattığı kadere teslim olup güvenenler Allah'ın hoşnutluğunu ve sevgisini kazanacaklar, karşılığında sonsuza dek cennette yaşayacaklardır. Dolayısıyla, müminler hayatları boyunca tevekkülün konforunu ve imani neşesini yaşarlar. Bu, Allah'ın müminlere verdiği bir sır ve güzelliktir ve Allah Kuran'da tevekkül edenleri sevdiğini bildirir. (Al-i İmran Suresi, 159)

Tevekkül hakkında Kuran'da bildirilen bir başka konu ise, tedbirdir. Kuran'ın birçok ayetinde, müminlerin çeşitli konumlarda alabilecekleri tedbirler bildirilmektedir. Bununla birlikte Allah, tedbirlerin kendi takdirini değiştirmeyeceğini ancak bunların bir ibadet olarak kabul edileceğini de farklı ayetlerinde insanlara bir sır olarak verir. Hz. Yakup'un oğullarına şehre girerken tavsiye ettiği tedbirler ve bunun ardından tevekkülü hatırlatıcı olması bunun bir örneğidir. Konuyla ilgili ayet şöyledir:

Ve dedi ki: “Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben size Allah'tan hiçbir şeyi sağlayamam (gideremem). Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnızca O'na tevekkül etmelidirler.” (Yusuf Suresi, 67)

Hz. Yakup'un sözlerinde de görüldüğü gibi, müminler mutlaka her konuda önlem alırlar. Ancak, Allah'ın kaderlerinde kendileri için dilediklerini değiştiremeyeceklerini bilirler. Örneğin, bir insan trafik kurallarına çok dikkat etmeli, arabasını tehlikeli bir şekilde sürmemelidir. Bu, kendisinin ve diğer insanların hayatı için önemli bir tedbir ve ibadettir. Ancak, eğer Allah bu insan için bir trafik kazasında ölmeyi yazmışsa, alacağı hiçbir tedbir onun ölümünü engelleyemez. Bazen bir insanın aldığı önlem veya yaptığı bir hareket onu ölümden döndürmüş gibi görünebilir. Veya bir insan, hayatında ani bir karar alarak, hayatının akışını tamamen değiştirebilir, bir başkası ölümcül bir hastalığa yakalanmışken, güç ve irade göstererek hastalığını yenmiş olabilir.

Ancak bütün bunlar o kişilerin kaderlerinde olduğu için böyledir. Bazı insanlar bu tür olayları “kaderini yendi”, “kaderini değiştirdi” gibi son derece mantıksız ve yanlış bir şekilde yorumlarlar. Oysa hiçbir insan, en güçlü ve azimli görüneni bile, Allah'ın kendisi ve başkaları için yazdığı kaderi değiştiremez. Hiçbir insan böyle bir güce sahip değildir. Aksine her varlık, Allah'ın yarattığı kader karşısında acizdir ve aslında doğal olarak kaderine teslimdir. Sadece birçoğu bunu kabul etmek istemez. Kaderin varlığını inkar etmek de onun kaderindedir aslında. Dolayısıyla, hastalıktan veya ölümden kurtulan, ya da hayatının akışı tamamen değişen insanlar, hepsi kaderlerinde olduğu için bunları yaşarlar. Allah, bu durumu ayetlerinde şöyle bildirir:

Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır. Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. (Hadid Suresi, 22-23)

Allah'ın ayetinde de bildirdiği gibi, insanın karşılaştığı her olay Allah Katındaki bir kitapta önceden tespit edilerek yazılmıştır. Ve Allah, bu nedenle insanın elinden çıkana üzülmemesi gerektiğini söyler. Örneğin büyük bir yangında veya girdiği ticaret hayatında tüm malını mülkünü kaybeden bir insan, bunu kaderinde olduğu için yaşar. Bunu engellemesi veya önüne geçmesi mümkün değildir. O zaman bunun için üzülmesi de anlamsız olacaktır. Allah, insanları kaderlerinde belirlediği birçok olayla dener. Bu olaylara tevekkül edenler, Allah'ın hoşnutluğunu ve sevgisini kazanırlar. Tevekkülsüz davrananlar ise, hem dünyada sıkıntı, huzursuzluk ve mutsuzluk yaşarlar, hem de ahirette sonsuz bir azapla karşılık görürler. Tevekkülün insan için hem dünyada hem de ahirette büyük bir kazanç ve kolaylık olduğu çok açık bir gerçektir. Allah, tevekkülle ilgili sırları müminlere vererek onların üzerinden zorlukları almış ve onlar için dünya hayatındaki imtihanı kolay hale getirmiştir.

 


Yusuf Suresi, 67. Ayetinin Tefsiri 

 

Sayın Adnan Oktar'ın 22 Şubat 2011 tarihli sohbetinden Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Yusuf Suresi. “Ve dedi ki” Şeytandan Allah'a sığınırım. “Ey çocuklarım tek bir kapıdan girmeyin”. Ayrı ayrı kapılardan girin. Tedbir olarak. Yani mesela bakanlar kurulu üyeleri. Tek bir uçakla gitmeler doğru olmaz. Ayrı ayrı uçaklarda gidecekler. Ona işaret var, inşaAllah. Evet. harunYahya TV'den devam ediyoruz, inşaAllah.

 


Yusuf Suresi, 67-69 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 13 Mayıs 2010 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

ADNAN OKTAR: “Ve dedi ki”, Şeytandan Allah'a sığınıyorum. “Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben size Allah'tan hiçbir şeyi sağlayamam, gideremem. Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben ona tevekkül ettim, tevekkül edenler yalnızca ona tevekkül etmeli”, Allah'a tevekkül edin diyor ama ayrı ayrı takdir ayrıdır, tedbir ayrıdır. Tedbir takdiri engellemez. Fakat sebebe sarman için ayrı ayrı kapılardan girilir. Yani aynı noktadan hareket etmeyin. Ayrı ayrı şeyle girilir. “Babalarının kendilerine emrettiği yerden girdiklerinde Yakup nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında onlara Allah'tan gelecek hiçbir şeyi gidermeyi sağlamadı. Gerçekten o kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi ancak insanların çoğu bilmezler”, diyor. “Yusuf yanına girdikleri zaman kardeşini bağrına bastı. “Ben” dedi; “senin gerçekten kardeşinim artık onların yaptıklarına üzülme”.