Yusuf Suresi, 83-95 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 21 Şubat 2011 tarihli sohbetinden Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

ADNAN OKTAR: Mesela diyor ki, 87. ayet, şeytandan Allah'a sığınırım. “Oğullarım gidin”, şeytandan Allah'a sığınıyorum. “Oğullarım gidin de Yusuf ve kardeşinden bir haber getirin”. Etraflı bir araştırma yapın. Biz ne yapıyoruz? Biz de Mehdi'den haber getiriyoruz. “Ve Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin”. Demin anlattığımız konu. Zaten ben bir konu anlattığımda, Kur'an açtığımda görüyorsunuz. İlgili konu çıkar. Yüzlerce binlerce kere olmuştu. Herkes bilir. Sohbetlerimde de, ev sohbetlerimde de bu böyle. Herkes ezberden bilir. “Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez”. Zaten Kur'an'da bir yerde var bu ayet. O da burada. Konuda bu. Bak açtık burası çıktı.

“Böylece onun, Yusuf'un huzuruna girdikleri zaman dediler ki; “ey vezir”, bak burada bide hitap. E başkanım. Değil mi hitap ederken. Mesela belediye başkanım. Güzel bir hitap. Ey vezir, makamıyla hitap etmek. Mesela başbakanım, sayın başbakanım, sayın cumhurbaşkanım. Allah bize hitap öğretiyor. İsminle de konuşabilir ama bak ey vezir diyorlar. “Bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu”. Ekonomik kriz var. Mehdi devrinde ne olacak? Ekonomik kriz olacak. Kaç yıl sürüyor? 7 yıl sürüyor. Mehdi devrinde kaç yıl sürecek? 7 yıl sürecek. Yusuf suresi neye bakıyormuş? Mehdi'ye bakıyor. Her devre bakar ama ağırlıklı olarak Mehdi'ye bakıyor.

“Önemli olmayan bir sermaye ile geldik”. Fakirlik yayılacak demek. Mehdi devrinde, Mehdi çıkmadan önce fakirlik var. “Bize artık yine ölçeğe tam olarak ver ve bize bir ilave bağışta bulun”. Mehdi ne yapacak? Malı bol bol dağıtacak ve ilave olarak da dağıtacak. Hadiste aynı mı? Aynı. Mehdi cömert olacak. Hz. Yusuf nasıl? O da cömert. O da bol bol dağıtıyor. “Şüphesiz Allah tasaddukta bulunanlara karşılığını verir”. Yani sevap alırlar. Güzellik alırlar. Bereket, bolluk olur inşaAllah. “Yusuf dedi ki; “siz de cahiller iken Yusuf’a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” Demek ki Mehdi'ye de cahiller, yobaz yoluğu, cahiller iken ama bilmez iken Yusuf’a ve kardeşine, Mehdi'ye ve Hz. İsa (a.s)'a neler yaptığınızı biliyor musunuz? İftira atacaklar, mücadele verecekler, susturmaya çalışacaklar, durdurmaya çalışacaklar. Kimi 570 sene diyecek, kimi bin yıl sonra gelecek diyecek. Böylece Mehdi'yi durdurmaya çalışacaklar. Veya şahsı manevi diyecek kendinize.

Bak diyorlar ki 90. ayette. “Sen gerçekten Yusuf musun?” Demek ki Mehdi'nin de teşhis edileceği bir dönem olacak. Diyecekler ki sen Mehdi misin? Aynı ifade bak. “Sen gerçekten Yusuf musun? Sensin öyle mi? Dediler”. O da diyor ki, “ben Yusuf'um”, diyor. Yani lisanı haliyle demek ki, Mehdi de kendini hissettirecek. Yusuf. Yusuf'ta da bir anlam var. Yusuf bir anlam ifade ediyor. Onu da zamanı gelince söylerim. “Bu da kardeşimdir”. Kardeşsiz değil. Hz. İsa onun kardeşi, o da onun kardeşi. “Doğrusu Allah bize lütufta bulundu”. Yani kendi yeteneğimizle bunu yapmadık diyor. Allah'ın lütfuyla. “Gerçek şu ki kim sakınır ve sabrederse şüphesiz Allah iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz”. Nur Suresi 55'te dünya hakimiyeti anlatılırken aynı konular anlatılıyor. Bak, “gerçek şu ki kim sakınır ve sabrederse”, demek ki hem sakınacak Mehdi hem sabırlı olacak. Sabır çok önemli sabrederse.

“Şüphesiz Allah iyilikte bulunanların karşılığı boşa çıkamaz”. Mutlaka iddiası İslam olur. Türk-İslam Birliği olur. Sevap kazanırsın. Hayra vesile olursun. “Dediler ki; “Allah adına hayret”. Demek ki kardeşleri gene de Müslümanlar. Müslümanlığa girmiş fakat fısk içinde hata yapıyorlar. “Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir”. Bak hayret ediyorlar. Mehdi'yi de Allah'ın seçmesini hayret edecekler. Niye bizim hocamız, niye bizim şeyhimiz değildi de Allah seni Mehdi olarak seçti? Biz bunu azmedemiyoruz diyecekler. “Ve biz de gerçekten hataya düşenler idik”. Demek ki sonunda Mehdi'ye karşı yaptıkları densizliği birçok cahil anlayacak. Kur'an ona işaret ediyor. “Biz gerçekten hataya düşenler idik”. Halen de biz Mehdi öncüsü olduğumuz halde bize de sürekli diyorlar biz hataya düşmüşüz, yanlış yapmışız. Bak gece günümüz gelen mesajlar o yönde. İnşaAllah. Değil mi?

“Dedi ki” o Mehdi olan Hz. Yusuf. O devrin Mehdi'sidir. “Bugün size karşı sorgulama kınama yoktur”. Ben şahsım adıma intikam almayacağım diyor. Yani sizi ne sorgulayacağım ne de kınayacağım. Sizi ezecek, küçük düşecek bir şey yapmayacağım. Ali hocam sen fısır fısır konuşuyorsun. Konuşma hürriyetin var demokrasi var istediğin gibi konuşabilirsin, yani. “Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur”, sizi Allah bağışlasın diyor. Çünkü Mehdi'nin affetmesi adamı kurtarmaz Allah diyor 70 kere bağışlanma dilesen Allah onları affetmez diyor. Allah'ın intikamından insanlar çekinecek ya Mehdi bağışlar Allah'ın bağışlanması nasıl? O ayrı. Allah bağışlamadı mahvolursun.

“O merhametlerin en merhametlisidir”, diyor, yine de onlara şefkat gösteriyor. “Bu gömleğimle gidin babamın yüzüne sürün diyor. Gözü yine görür hale gelir. Bütün ailenizi bana getirin”. Demek ki, mis gibi kokacak. Mehdi'nin gömleği de. Demek ki, gömleği Peygamber Efendimizin gömleğiyle gelecek. Hırkasıyla gelecek, buna işaret var. “Babamın yüzüne sürün. Gözü yine görür hale gelir”. Mehdi'nin sırtında o gömleği gördün mü, Ümmeti Muhammed'in gözü görür hale gelecek. O göremedikleri kapanan görüntü onlara açılacak, inşaAllah. Mehdi'yi bütün berraklığıyla görecekler o gömleği giydiğinde, inşaAllah.

“Bütün ailenizi de bana getirin”, bu demek ki, parçalanan aileler varsa onları birleştirecek Mehdi, buna işaret. “Kafile Mısır'dan ayrılmaya başladı. Şimdi Mısır, ahir zaman. Firavun çekip gidiyor Mısır'dan. Ne diyor ayette? “Kafile Mısır'dan ayrılmaya başladı”. Başladığı zaman “babaları dedi ki; “eğer beni bunamış saymıyorsanız. İnanın Yusuf'un kokusunu burnumda tüter buluyorum”. Şimdi bir kısım büyük alimlerin beyninin çöktüğünü iddia eden bunaklar var. Genç bunaklar var. Allah'ın velilerinde, peygamberlerinde beyninde bir çökme olmaz. Ahmaklarda oluyor. Alimlerde olmaz. Şimdi tek tek saymayayım. Ama şu an son nesil, son Osmanlılar hep yaşlı. 70-80 yaş arasındalar. Ve Mehdiyet'in güzel bayrakları, ışıkları bunlar. Onların Allah tarafından özel olarak korunacağı ve beyinlerinde birçoğunda olmayacağına Kur'an işaret ediyor. İnşaAllah. Allah'ın velilerinde beyninde bir çökme olmaz. İnşaAllah.

“Allah adına hayret dediler”. Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın. Yani yine münasebetsiz de elden bırakmıyorlar. Büyük bir mürşit eleştirilmez. Bir hikmet vardır hayır vardır. Hızır nasıl eleştirilmiyorsa, mürşit de eleştirilmez. Hayret dediler, sen hala geçmişteki yanlışlığındasın”. Kardeşim siz doğru olduğunuz da ne oldu? Doğru oldunuz ama yanlışlık yaptınız işte. Batırdınız kendinizi. Babanız o mübarek peygamber doğru yolda. Siz yanlış yoldasınız. Kur'an zahire aldanmamanın önemini, batın gözüyle bakmanın önemini bize gösterdi, İnşaAllah.

“Umulur ki, Allah pek yakın gelecekte onların tümünü bana getirir” diyor. “Çünkü o bilenin hükümetine sahip olanın kendisidir”. Müslüman hiçbir zaman ümidini kesmiyor. Bak geri ailesi de gelir, kardeşleri de gelir. Eski gücüyle rahatça kavuşulur. “Çünkü o bilenin hüküm ve hikmet sahibi olanın kendisidir”, Allah. “Umulur ki Allah onların tümünü bana getirir”. Kim bunlar? Mehdi ve İsa Mesih. İkisi de gelecekler inşaAllah. “Ve onlardan yüzünü çevirdi”, oğullarından. Yanlış olanlardan. Biz de ne yapıyoruz? Yobazlardan yüzümüzü çeviriyoruz. Gerici güruhundan yüzümüzü çeviriyoruz. “Ey Yusuf'a karşı artan dayanılmaz kahrım dedi o”. Şiddetli bir aşkla seviyor oğlunu. Mehdi'ye karşı da şiddetli bir aşk olacaktır. İsa Mesih'e karşı da şiddetli bir aşk olacaktır. Derin bir sevgi. Ama sevginin şiddetinden kendini kahrediyor ama şimdi.

“Ve gözleri üzüntüsünden ağardıkça ağardı diyor”. Çok üzüldüğünde insanın sağlığına zarar verir. Kur'an bu kadar üzüntünün doğru olmadığını söylüyor Allah. Üzüntüden kaçınacağız. Üzüntü haramdır. Kaçınacağız. Çünkü bak “gözlerine zarar verdi” diyor. “Ki yutkundukça yutkunuyordu”, diyor. Yani kendine eziyet ediyor. Halbuki bir hayır var. Yusuf'u yaratan da Allah. Onu da yaratan Allah. Yusuf'u geri döndürecek, getirecek olan da Allah'tır. Ama bak babasında Mehdi beklentisi hiç kesilmiyor. Benim Mehdi'mi bekliyorum diyor. Ve sonunda Yusuf zuhur ediyor, geliyor. Ama önce kokusu geliyor. Şimdi bize Mehdi'nin kokusu geldi önden değil mi? Önce gömleğini gördük. Sonra kokusunu gördük. İşte Mehdi'nin önce alametlerinin geleceğinin sonra Yusuf'un sonra Mehdi'nin ortaya çıkacağının Kur'an'daki anlatımıdır bu. İnşaAllah. Adamın burnunu tıkanmış, koku almıyor. Tıkandı diyor. Gömleği görüyor, gözü de görmüyor. Gömleği de gözü görmüyor. Gömlek geldiyse kokusu geldiyse selamı geldiyse Mehdi gelmiş demektir. İnşaAllah.

Bak, “Allah adına hayret dediler. Hala Yusuf'u anıp duruyorsun”. E bize de diyorlar ki hala Mehdi'yi anıp duruyorsun. Ya bitmedi mi diyorlar gece gündüz Mehdi'ye olan sevgin diyorlar. Bitmez. Gece gündüz Mehdi'den bahsedeceğiz. Gece gündüz İsa Mesih'ten, İbni Meryem, Meryem oğlu Mesih'ten bahsedeceğiz. Aşkla seviyorum. Allah'ı ve onun velilerini. İnşaAllah. Ve gece gündüz de anıyorum. Onlar da bana diyor ki; “Allah adına hayret. Daha hala onu mu anıyorsun”, diyorlar. Evet anıyorum. Anacamda inşaAllah. “Hala Yusuf'u anıp duruyorsun. Sonunda ya kahrından hastalanacaksın ya da helake uğrayanlardan olacaksın”. Çok üzüntü insanı çökertir tabii. Kur'an onu işaret ediyor. “Dedi ki”, 86'da. 1986'ya işaret var.

“Dedi ki; “ben dayanılmaz kahrımı”, demek ki bir şey olacak 1986'da. “Dedi ki; “ben dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum”. Mükemmel olan budur. Allah'a şikayet ederim. İnsana değil, insana söylenmez. “Ben Allah'tan bir bilgi olarak sizin bilmediğinizi biliyorum”. Demek ki, bir ayrılık var 1986'da, buna işaret var. 87'de “oğullarım gidin Yusuf ve kardeşinden bir haber getirin”. 87'de bir kurtuluş var. “Oğullarım gidin de Yusuf ve kardeşinden”, Mehdi'den “bir haber getirin. Ve Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kafirlerin topluluğuna başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez”. Ayet buradan başladığımız için tabii geri oraya dönmek durumunda kaldık.

 


Yusuf Suresi, 84-108 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 23 Mart 2010 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah'ı sığınırım. “Ve onlardan yüzünü çevirdi ve Ey Yusuf'a karşı artan dayanılmaz kahrım dedi babası”. Müthiş seviyor Hz. Yusuf'u. “Ve gözleri üzüntüsünden ağardıkça ağırdı ki yutkundukça yutkunuyor”. Ne sevimli maşaAllah. Hani var ya insanlar üzüntüden böyle yutkunuyorlar. Acayip üzülmüş. Gözleri ağardıkça ağırdı. Demek ki gözleri de bak üzüntü gözleri de zarar veriyor. Görme gücünü kırar. Gözleri de rahatsızlık verir. Yani gözlerin canlılığını, berraklığını ortadan kaldırır. Sevgide göz güzelleşir. Ama üzüntüde göz çöker. Nitekim bak diyor ki ayette “gözleri üzüntüsünden ağardıkça ağırdı ve yutkundukça yutkunuyordu”. Bu mesela çok tehlikeli. Hastalık meydana getirebilir.

“Allah adına hayret dediler. Hala Yusuf'u anıp duruyorsun. Sonunda ya kahrından hastalanacaksın”. Kur'an buna dikkat çekiyor Cenab-ı Allah. Yani üzüntünün hastalığa sebep olabileceğini. “Ya da helake uğrayanlardan olacaksın”. Yani tamamen ölebilirsin diyorlar. “Dedi ki”, 86'da. 86'da. “Dedi ki; “ben dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum”. Demek ki, 86'da bir şey var. Bak, “ben dayanılmaz kahrımı”. Demek ki çok şiddete üzülmüş. “Dayanılmaz”, dediğine göre. “Ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum”. Müslüman yapacağı budur. Ya Rabbi diyecek. Allah'tan güç kuvvet isteyecek. İnsanlara olmaz. Kendisi de üzülmeyecek. Üzülmek haramdır. Müslüman bundan şiddetle kaçınacak, inşaAllah.

87’de. “Oğullarım gidin Yusuf ve kardeşinden bir haber getirin”. 87’de bir ferahlık var. 87. ayette. “Oğullarım gidin de Yusuf ile kardeşinden etraflı bir araştırma yapıp bir haber getirin”. Biz ne yapıyoruz? Hz. Mehdi'den ve Hz. İsa'dan araştırıp haber getiriyoruz. Burada ne diyor ayette? “Gidin de Yusuf ve kardeşinden etraflı bir araştırma yapıp bir haber getirin. Ve Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin”. Yani dünyaya İslam'ın hakimiyetinden, Mehdi'nin zuhurundan, Hz. İsa (a.s)'ın inişinden ona da işaret ediyor ayet. “Çünkü” diyor Allah ayette böyle belirtiyor.

“Kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez”. Bak, “kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez”. Demek ki, ancak kafirler topluluğu Allah'ın rahmetinden ümit kesiyor. Biz İslam'ın dünya hakim olacağından, Mehdi'nin çıkacağını, Hz İsa'nın ineceğinden, inşaAllah ümit var olacağız, inşaAllah inanacağız. İnanmasak da gelirler inansak da gelirler o ayrı mesela. Biz inansak da İslam'a hakim olacak inanmasak da hakim olacak ama ibadet olarak doğrusu budur.

“Böylece onun Yusuf'un huzuruna girdikleri zaman dediler ki; “ey vezir bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu”. Bir ekonomik kriz. Değil mi? “Önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık yine ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bağışla”. Ve bize ilave bir bağışla, bağışta bulun. Böyle bol bol dağıtan, mal ihsan edilen, bağışta bulunan kimdir hadislere göre? Mehdi. Mehdi'dir değil mi? Kur'an buna işaret ediyor. “Şüphesiz Allah tasaddukta bulunanlara karşılığını verir”. Daha fazla sevap alır. Hatta dünyada da karşılığını alırlar.

“Yusuf dedi ki; “sizler cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” “Sizler cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” Şimdi mesela cahil Müslümanlar Mehdi hakkında, Hz. İsa (a.s) hakkında aleyhte birçok ifadeler oluyor. Kapatıcı, dağıtıcı, dikkati ortadan kaldırmaya yönelik, insanları ümitsizliğe sevk eden ifadeler oluyor. Kur'an buna da işaret ediyor. “Cahiller iken, Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?”

90'da. “Sen gerçekten Yusuf musun? Sensin öyle mi?” Dediler. Ben Yusuf'um dedi. Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu”. Allah lütuf ettiği için onlar o mertebeye giriyorlar. Kendi kabiliyetlerinden değil, kendi güçlerinden değil, Allah veriyor. “Gerçek şu ki kim sakınır ve sabrederse” yani helal-i hazama dikkat eder ve sabredecek. Niye sabredecek? Zorluklara, çileye, acıya, zamana, zamana karşı değil mi? İnsan iradesinin kullanılmasına sabır deniyor. Sabır eşittir, zaman. İnşaAllah. Tabii. “Şüphesiz Allah iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz”. İyilikte bulunanların karşılığı asla boşa çıkmaz.

“Dediler ki; “Allah adına hayret. Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir”. Mehdi'de de şaşacaklar. Allah seni niye seçti diyecekler insanlar. Yani falanca alim varken, falanca kişi varken hatta diyorlar ya Peygamberimize (sav)e “iki büyük şehrin ileri gelenlerinden biri varken, falanca kişi varken, seni niye Allah peygamber olarak seçti?” Şaşırıyorlar. Değil mi? Mehdi'de de şaşıracaklar. Hz. Yusuf’ta da şaşırıyorlar. “Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir. Ve biz de gerçekten hataya düşenler idik”. Demek ki sonradan hatalarını anlayacaklar. “Dedi ki; “bugün size karşı sorgulama, kırama yoktur”. Bak intikam yok. Sorgulama, kırama da yok. Müslümanlara karşı şefkatli, Hz. Yusuf.

“Sizi Allah bağışlasın”. Dua ediyor onlara. Allah bağışlasın. Çünkü kulun bağışlaması o kadar önemli değil. Yani kul bağışlar da Allah diyor “sen diyor yetmiş kere bağışlanma diletsen de Allah onları bağışlamaz” diyor. Onun için insanlardan af dilediğini kurtulduğunu zannetmeyecek insanlar. Allah'ın affetmesi çok önemlidir. “O merhametlerin en merhametlisidir”. Hiçbir insan, hiçbir varlıkta olmayacak şekilde merhametlidir Allah. Çünkü merhameti bize öğreten zaten Allah. Biz bilmiyorduk merhameti. Bize öğreten Allah. O'nun gösterdiği kadar bir merhameti biliyoruz inşaAllah. “Bu gömleğimle gidin de babamın yüzüne sürün. Gözü yine görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin”. Demek ki bütün İslam alemi bir araya gelecek, inşaAllah.

“Bütün ailenizi de bana getirin”, diyor. Bütün İslam aleminin toplanmasına işaret var burada, inşaAllah. Mehdi'nin gömleği, Peygamber Efendimiz'in gömleği, bunların hepsinde bir hikmet hayır vardır. “Babamın yüzüne sürün”, demek ki Peygamberimizin (sav) mübarek gömleğini Mehdi yüzüne sürecek, inşaAllah. Teberrüken. Buna da bir işaret var, inşaAllah. Ve bereket meydana getirecek o. Ve güzellik meydana getirecek. El sürecek, yüzüne sürecek, inşaAllah. “Gözü görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin”. Orada bir işaret var tabii. Gözü görür hale gelir. Onu Kur'an söylüyorsa mutlaka bir hikmeti vardır. Belki manevi gözü açılacak Mehdi'nin. Peygamber Efendimizin hırkasını yüzüne sürdüğünde. Belki bir halkülade hale girecek. Yani. Birçok hikmeti olabilir.

“Kafile Mısır'dan ayrılmaya başladığı zaman babaları dedi ki; “eğer beni bunamış saymıyorsanız”, ki peygamberler asla bunamazlar. Kur'an buna da işaret ediyor. Mesela peygamberler bunama, insanlarda böyle itici bulacakları bir şey oluşmaz. Yani hiçbir şekilde olmaz. Ne kadar yaşlı olursa olsun mesela Hz. Yusuf 110 yaşındaydı, aslan gibiydi. Pırıl pırıldı. Hiçbir peygamber böyle bir... Mesela Hz. Musa (a.s) 130 yaşında vefat etmiştir. Aslanların aslanıydı. Dağ gibiydi böyle. Gayet sağlıklıydı, inşaAllah. “Eğer beni bunamış saymıyorsanız inan ki Yusuf'un kokusunu burnumda tüter buluyorum.” Demek ki, bir işaretli Mehdi'nin güzel bir kokusu olacak. Hatta gömleğine, eşyasına sinecek. Hatta naklolacak bir yerden bir yere. Mesela onun eşyası ile gidecek. Onun el sürdüğü koku devam edecek. Yani peygamberimizde de vardı. O mesela elini sürerdi. Onun güzel kokusunu insanlar hissederdi. Gitti ayrılsa bile evinde yine hissederdi onun kokusunu. Duyardılar. Buna da işaret ediyor.

“Allah adına hayret dediler. Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın”. Bir kere hüsnü zan olmadın mı? Adamın insanın kafası yan baktın mı? Bak gidiyor. Daha hala düzelmiş değiller. Bakın bunca gelişmeye rağmen daha hala ki peygamber babaları buna rağmen üsluba bak. “Allah adına hayır”, biri Allah'ı şahit tutarak konuşuyor. Görüyor musun? Hasta yani. “Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın”. Değil mi? Nezaketli bir üslup değil üslupları. “Müjdeci gelip de onun gömleği onun yüzüne sürdüğü zaman gözü görür olarak dönüverdi. Yakup dedi ki; “ben size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?” Demek ki müjdeciler olacak. Mehdi'yi müjdeleyenler olacak. Ahir zamanı müjdeleyenler olacak. Müjdecilik demek ki güzel bir şey. Peygamber Efendimiz'in (sav)'in hırkayı şerifi değil mi? Mehdi'nin yüzüne sürülecek inşaAllah. Mehdi yüzüne sürecek teberrüken ve giyecektir. Üstüne de giyecektir. Yani Peygamberimizin hırkası üstüne giyecektir. Sancağını eline alacaktır. Kılıcını teberrüken beline takacaktır. Teberrüken. İnşaAllah.

“Gözü görür olarak dönüverdi” diyor. Demek ki bir şeyler olacak. Kur'an buna inşaat ediyor. İnşaAllah. “Çocuklar da; “ey babamız bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik” dediler”, diyor. Hele şükür. MaşaAllah. Bak şimdi burada düzelmişler. Üslup düzgün. “Ey babamız bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile”, peygamberlerden, velilerden böyle güzel insanlardan, sevdikleri insanlar günahlarının bağışlanması için dua istemeleri güzel olur. Kuran buna işaret ediyor. “Biz gerçekten hataya düşenler idik”. Bak güzel. İkrar da bulunuyor. İnsanın hatasını açıkça kabul edecek. Hata yapan insan düzeldiğinde bunu ayrıca diliyle söylemesi çok önemli bir ahlaktır. Güzelliktir. Mesela hep yalan söyleyen adamı okuyorsun. Hiç yalan söylememeye başlıyor. Ama diyecek ki “ben daha önce çok yalan söylüyordum. Allah beni kurtardı. Allah beni affetsin”, diyecek. İkrar güzeldir. Yani sessiz sedasız düzelmek de güzeldir ama ikrarla düzelmek daha ala güzeldir. Kur'an bura işaret ediyor.

Diyor ki, “biz gerçekten hataya düşenler idik”. Hata yaptık biz diyor. Bu nefsini kınamak işte. İkrar ediyor. Nefis kınamak nefsi ezer ve insanın beynini açar. Ruhunu açar. Aklına ferahlık verir. “İleride sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim. Çünkü o bağışlayandır esirgeyendir”, diyor. Tabi peygamber olduğu için Hz. Yakup maşaAllah yaman. Bak ileride diyor hemen dua etmiyor. “Sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim”. Çünkü biraz daha bakacak herhalde tavırlarına. Samimiler mi? Yani bir düzeldim demeyle hemen inanılmaz. İyice kanaatim gelsin diyor. O anlama geliyor. “Çünkü o bağışlayandır esirgeyendir dedi”.

“Böylece onlar gelip Yusuf'un yanına girdikleri zaman anne ve babasını bağrına bastı”. Muhabbet, insan sevgisi, Allah aşkıyla seviyor, Allah'ın tecellisi olarak seviyor annesini babasını. “Bağrına bastı”. Demek ki bir sevgi ifadesi. Alıp göğsüne bağrına bastırmak. “Ve dedi ki; “Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenlik içinde giriniz”. Güvenlik. Bütün İslam alemine güvenlik hakim olacak. Ne diyor hadislerde? “Bir kadın tek başına Şam'a gelebilecek”, diyor. Tek başına. Mehdi devrinin özelliğidir. Hz. Yusuf devrinde de bunu sağlamış Hz. Yusuf maşaAllah. Güvenliği de mükemmel hale getirmiş. Bak güvenlik içinde giriniz.

ALTUĞ BERKER: Nur 55'te de hocam. Evet. “Sizi güvenliğe kavuştursun”, diyor.

ADNAN OKTAR: Dünya hakimiyeti değil mi? Dünya hakimiyeti ayetinde en önemli alamettir güvenlik. Bütün İslam aleminde güvenlik sağlandın mı İslam hakim olmuştur. İnşaAllah. Olay budur yani. Konu bu. Olay demeyeyim. Konu. Allah affetsin. “Babasını ve annesini tahta çıkartıp oturttu”. Kendi iniyor tahttan. Annesini babasını oturtturuyor. Bu nedir? Nezaket. Efendilik. Güzellik. Bak peş peşe güzellikler yapıyor. Önce kardeşlerini affediyor. Onlara güzellikler yapıyor. Hep hayatı güzelliklere dolu. Dikkat ediyor musun Yusuf'un? Küçük kardeşi yanına getirttiriyor. Kardeşlerine bol bol yiyecek dağıtıyor. Mısır halkına faydalı oluyor. Dinsiz oldukları halde onlara da faydalı oluyor. İlk dönemde dinle alakalı yok adamların.

ALTUĞ BERKER: Hiç intikam hissi yok mesela. İntikam hissi yok tabi. Yeni ceza evinden çıkmış olmasına rağmen.

ADNAN OKTAR: Tabi dini başka olsa da adam onlara da faydalı oluyor. Onları da koruyup kolluyor. Onlara düşman olmuyor. “Babasını ve annesini tahta çıkartıp oturttu”. Onlar da bir nezaket ediyor. Onlar da secdeye kapanıyorlar. Müthiş bir sevgi gösterisinde bulunuyorlar. Yere kadar kapanıyorlar. Tabi Allah'a secde edilir de fakat o devirde sevgi ifadesi, saygı ifadesi o şekildeymiş. “Dedi ki; “ey babam bu daha önceki rüyamın yorumudur”. Demek ki Mehdi'nin dedikleri aynısıyla çıkacak. İnşaAllah. Peygamberimizin dedikleri aynısıyla çıkacak. Ona işaret ediyor, inşaAllah.

“Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı”. Değil mi? O hadislerin gerçek olduğunu bize gösterecek Cenabı Allah inşaAllah. “Bana iyilik etti. Çünkü beni zindandan çıkardı”. Mehdi'yi de Allah zindandan çıkaracak, hapse gidecek Mehdi. Zindandan çıkaracak. “Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra”, Mehdi'yle de Müslümanların arasını açacaktır şeytan. Müslümanların bir çubuğu Mehdi'ye düşman olacaktır. “Arasını açtıktan sonra o çölden sizi getirdi”. Mehdi'ye de çöllerden, oradan, buradan Müslümanlar gelecektir. Ta çöllerden, uzak yerlerden. İnşaAllah.

“Şüphesiz benim Rabbim dilediğinde, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi”. Her şey diyor Allah böyle milimetrenin milyardı kadar bile olsa en ince şeye kadar hepsini Allah tedbir eder diyor. Bütün bu meydana gelen olayların hepsini Allah meydana getirdi ve ince ince düzenledi diyor Allah. “Tedbir edendi. Gerçekten bilen hüküm ve hikmet sahibi odur”. Yani ben bir şey bilmiyorum diyor. Bilenim ben diyor ama Allah biliyor bana bu bildiğini benim ağzımdan söyletiyor. Benim ağzımı kullanıyor. Allah benim ağzımda tecelli ediyor diyor, bilen Allah duruyor, değil mi? “Hüküm ve hikmet sahibi odur”. Ben hüküm vermiyorum Allah hüküm veriyor diyor. Mesela orada hükümdar değil mi orada? Ben hükümdar değilim diyor, Allah beni kullanıyor, vesile oluyorum ben diyor. Hüküm sahibi odur diyor. Hüküm benim ağzımdan çıktığında o Allah'ın hükmüdür diyor. Yani Allah tecelli ediyor diyor ağzımda.

“Ve hikmet sahibi odur”. Hikmeti de o yarattı diyor. Ben yapmadım diyor hikmeti. Tabi ağızdan her söz hak çıkmayabilir. Mesela bazı sözler şeytani çıkar. Fakat onu da Allah yaratır. Onda da bir hayır olur. O da bir imtihan vesilesidir. Mesela kafirin ağzından da küfür söz çıkarttırır Allah. Onun için cehennemi ihtiyar etmiştir Allah. Oraya gider. O onun sebebi olur. İnşaAllah. “Rabbim sen bana mülkten bir pay ve onu yönetme imkanını verdin”. Bana iktidar verdin, mülk verdin, mal mülk. Değil mi? O zaman en büyük mülki amiri artık devletin başına geçmiş. “Sözlerin yorumundan öğrettin”. Yani Kur'an'ı yorumlamayı yahut hadisleri yorumlamayı yahut o devirdeki Allah'ın indirdiği kitabı yorumlamayı öğrettin. Veyahut herhangi Allah'ın gösterdiği bir rüyayı yorumlamayı öğrettin. “Göklerin ve yaratıcısı, göklerin ve yerin yaratıcısı”, yani göklerin ve bak yaratılışı anlatıyor. “Göklerin ve yerin yaratıcısı. Dünyada ve ahirette benim veliyim sensin”. Dünyada beni sen koruyorsun diyor. Cezaevinde de sen beni korudun, hapiste de. Kuyuda da sen beni korudun. Her yerde benim koruyucumsun. Ahirette de benim velim sensin diyor. Her yerde benim velim sensin. Bakın istediğine bakın.

“Müslüman olarak benim hayatıma son ver”. Sadece bunu istiyor. Bak edilmiş bak her şeye hakim. Devletin başına geçmiş. Saltanatın başına geçmiş. Ne istiyor? “Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni sadece arasına sadece ben bunu istiyorum diyor. İnşaAllah. O kadar. Bak Mısır'a sultan olmuş. İstediğini görüyor musun Müslüman olarak? “Müslüman olarak benim hayatıma son ver”. Sadece Müslüman olarak vefat edeyim ben diyor. “Ve beni salihlerin arasına kat”. Müslüman salihlerin arasına kat. Cennet evine gönder beni diyor. Tek istediğim bu diyor. Ebedi saadet. Amacı bu işte o kadar. Mehdi'nin de amacı bu olacaktır. Ne diyecektir Mehdi? “Müslüman olarak benim hayatıma son ver ya Rabbi diyecektir. Ve beni salihlerin arasına kat diyecektir”. Tek istediğim bu diyecek. Mülk değildir Mehdi'nin amacı. Hz. İsa'nın amacı da mülk değildir. O da mesela Mehdi'den sonra bütün İslam aleminin başına Hz. İsa (a.s) geçecek. Mehdi onu halife tayin edecek. Ve bütün İslam aleminin başına geçecek. O güzeller güzeli dünyadan bir isteği yok onun. Onun da amacı ahiret. Allah'ın rızası. İnşaAllah.

“Bu sana ey Muhammed vahyettiğimiz gayb haberlerindendir”. Bak gaybı demek ki Allah peygamberine bildiriyormuş. Hani bildirmiyordu? Hani bilinemezdi gayb? Demek istediğinde Allah peygamberine bildiriyor. Gayb haberlerindendir. Hani diyorlar ya kıyamet vakti bilinmez. Peygambere bildirirse Allah peygamber bilir. Ama belki saatin bildirmemiştir Allah. Gününü bildirmemiştir. Yılını bildirmemiştir ama genel olarak o yüzyılı bildirmiş olduğunu anlıyoruz hadislerden. “Yoksa onlar Yusuf'un kardeşleri o hileli düzeni kurarken yapacakları işe birlikte karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin”. Kim yanlarında? Allah vardı. O hileli düzenin kurulmasını kim onlara o gücü verdi? Kim yarattı? Allah yarattı. Ve bütün bilgi bende diyor Allah. Ben de sana bildiriyorum diyor.

“Sen şiddetle arzu etsen bile” diyor Allah. “İnsanların çoğu iman edecek değildir”. Bu benim kararım diyor Allah. Çoğu iman edecek değildir diyor. Ben öyle yarattım diyor. “Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun”. Para da istemiyorsun diyor. Allah rızası için yapıyorsun diyor. Mehdi'nin de bir özelliğidir bu. “O alemler için yalnızca bir öğüt ve hatırlatmadır”. Sadece öğüt ve hatırlatma. Yalnızca. “Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki”, bakın dikkat edin, “üzerinden geçerler de ona sırtlarını dönüp giderler”. Yerdeki fosillerin, yerdeki alametlerin değil mi? Bakın diyor ki “göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki”. Mesela göklere bakıyor adam, nefesi kesiyor diyor. Gökteki sistemi gördüğünde. “Yerde nice ayetler vardır ki”. Mesela atomun yapısına bakıyoruz, hücreye bakıyoruz değil mi? Ama diyor ki Allah, “üzerlerinden geçerler de ona sırtlarını dönüp giderler”. Haberleri bile yok diyor, ilgilenmezler diyor. Bakın işte bilimi farz kılan bir ayet bu. Allah kınıyor. Ne yapacağız? “Gökleri, yeri ve nice ayetler”, oradaki çok fazla sayıdaki ayetleri üzerinden geçmeden sırtımızı dönmeden araştırıp inceleyip ortaya koyacağız ve bilimin bütün imkanlarına bunu yapacağız. İnşaAllah.

“Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp dururlar diyor”. Şirk içindedirler diyor Allah. “Şimdi onlar kendilerine Allah'ın azabından Kapsamlı bir bürümenin gelmesinden”, Mesela bir ekonomik krizden, 107. Ayet. MaşaAllah. 2007'de başladı değil mi kriz? Bakın, “Azabından kapsamlı bir bürüme”. Kapsamlı bir bürüme kapsamlı bir bürüme ekonomik kriz tam karşılığı aynı zamanda. Tabi diğer azaplarda ama ekonomik kriz de bunun içinde. “Veya onların hiç haberi yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular?” Her an kıyamet kopabilir diyor Allah. Her an. Mesela Üstat 1545 diyor ama aynı zamanda her anda kopabilir. Yani o konuda bir garanti yok. Ama 1545'te demiştir inşaAllah.

SUNUCU: İslam hakim olacaktır tabii ki hocam.

ADNAN OKTAR: Tabii. Önce İslam hakim olacak inşaAllah. Hz. Mesih inecek. İnşaAllah. İslam hakim olacak inşaAllah. “De ki; “bu benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah'a davet ederim. Ben ve bana uyanlar da ve Allah'ı tenzih ederim. Ben müşriklerden değilim”. Müslüman şirkten kaçınacak. Ve basiret üzere Allah'a davet edecek. Ben ve bana uyanlar da Mehdi ve Mehdi'ye uyanlar da. İnşaAllah.

 


Yusuf Suresi, 87-96, 107-110 Ayetlerinin Tefsiri

(Yusuf kıssası - Mehdiyet)

 

(Adnan Oktar’ın 14 Temmuz 2010 tarihli röportajından açıklamalar)

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, Yusuf Suresi, 87: “Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden” yani asrımıza bakan yönüyle, Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.)’dan, “bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin.” Yani “onlar çıkmayacak, onlar zuhur etmeyecek, İslam ahlakı dünyaya hakim olmayacak” demeyin. Ahir zamana bakan şekliyle anlatıyorum. “Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez” diyor Allah, değil mi? Adam ne diyor? “Olmaz bu yüzyıl da, bitti. Mehdi (a.s.) de çıkmaz, İsa (a.s.) da gelmez, hiçbir şey olmaz” diyor. Bak Allah diyor ki; “Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası, Allah’ın rahmetinden umut kesmez” diyor. 90’da soruyorlar; “Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?” dediler. “Ben Yusuf'um” dedi.” Mehdi (a.s.) kendini tanıtıyor, “ben Yusuf’um.” Tabii bunun çok anlamları var da, şu an anlatamayız. Sonra anlatacağız inşaAllah. “Ve bu da kardeşimdir.”

“Dediler ki: “Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir.” Mehdi (a.s.)’ye de bunu söyleyecekler. “Allah adına, hayret” diyecekler. “Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir ve biz de gerçekten hataya düşenler idik.” “Hata yaptık” diyecekler. “Mehdi (a.s.) çıkmayacak” diyecekler, değil mi? “İsa (a.s.) çıkmayacak, İslam ahlakı dünyaya hakim olmayacak” diyenler, ne diyecekler? “Biz de gerçekten hataya düşenler idik” diyecekler. “Dedi ki: “Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur.” “Cahilsiniz, yapmışsınız bir kere” diyecek, değil mi? “Sizi Allah bağışlasın. O, merhametlilerin (en) merhametlisidir” diyor Cenab-ı Allah. Ayette böyle belirtiyor, Hz. Yusuf (a.s.)’un diliyle. 93’de; “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.” Sevinç, insanın gözünü güzelleştirir, sağlığa kavuşturur. Birçok hastalığın sebebi üzüntüdür. Sevinç de birçok hastalığı giderir. Kuran ona işaret ediyor.

“Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün.” “Bu Yusuf’un gömleği” diyorlar, yüzüne sürüyorlar. Müthiş seviniyor babası. Gözünde rahatsızlık var, bir anda geçiyor gözündeki rahatsızlık. Kısa sürede geçiyor, sevincinden. Allah vesile ediyor. “Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin. Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: “Eğer beni bunamış saymıyorsanız,” Peygamberlerde bunama olmaz, Kuran buna işaret ediyor, “Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf’un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum.” Şimdi Ahir zamanda yapılacak bir olay, teknolojinin ilerleyeceği noktayı Kuran bu şekilde açıklar. Ne olacak, anladığımız? Ne olmuş oluyor? Koku nakli olacak. Yani televizyon gibi mesela; açacağız düğmesini, bir basacağız, orada bize mesela gül kokusu oluşacak. Bir basacağız, karanfil kokusu oluşacak. Nasıl oluyor? Olduğunda görürsünüz. Çünkü beyne giden elektrik dalgalarının, koku dalgalarının aynısını elde edecekler. Beyne giden koku dalgalarının aynısını elde edecekler. Onu bizim vücudumuz algıladığında o kokuyu aynısı ile duyacağız, inşaAllah.

“Allah adına, hayret” dediler. “Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın” diyorlar.Bab alarını kınamaya kalkıyorlar. 107. ayette; “Şimdi bunlar, kendilerine Allah'ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelmesinden,” çok çaplı bir bela; mesela bir yanardağ patlaması olur, mesela bir nükleer saldırı olabilir yahut bir nükleer patlama olabilir, “Allah’ın azabından kapsamlı bir bürümenin,” bürüme; her yeri kaplaması, “gelmesinden veya onların hiç haberleri yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular?” diyor Allah. “De ki: “Bu, benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah'a davet ederim.” Mehdi (a.s.)’nin de bir metodudur bu, değil mi? “Ben ben ve bana uyanlar da. Ve Allah'ı tenzih ederim, ben müşriklerden değilim.” Yani “Allah’a şirk koşmuyorum” diyor.

Bak; “bir basiret üzere Allah'a davet ederim; ben ve bana uyanlar da.” Aynı şekilde onlar da bir basiret üzere Allah’a davet ediyorlar, inşaAllah. “Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları,” yalanlanıyorlar artık. Diyorlar; “Mehdi (a.s.) gelmeyecek, İsa (a.s.) gelmeyecek.” Ümitlerini kesiyorlar. Diyor ki: “Artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir.” “Biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu-günahkarlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir.” Yani pislik yapanları Allah, “mutlaka bir bela ile cezalandıracağım” diyor. “Ya bir hastalıkla, ya bunalımla, ya bir acı çekeceği bir şeyle mutlaka bir bela veririm” diyor Allah. Yani “rahat gezemezler” diyor Allah, inşaAllah...

 


Yusuf Suresi, 87-100 Ayetlerinin Tefsiri

(Yusuf Kıssası'ndan Ahir Zamana ve Hz. Mehdi (as)'a işaretler)

 

ADNAN OKTAR'IN GAZİANTEP OLAY TV'DEKİ CANLI SOHBETİ (1 MART 2011; 22:00)

ADNAN OKTAR: Yusuf Suresi, tamam. Yusuf Suresi, 87. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (etraflı bir araştırma yapıp) bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez.” Biz de ne yapacağız? Hz. Mehdi (a.s.) ve kardeşinden etraflı bir araştırma yapıp bir haber getireceğiz, araştıracağız. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyeceğiz, çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez. Ahir zamana bakan yorumu bu şekilde olur. “Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: ‘Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu.’” Bak o devirde de bir ekonomik kriz oluşmuş, Hz. Yusuf (a.s.) zamanında, yedi yıllık. Şimdi de, şu anda da bir yedi yıllık bir ekonomik kriz var.

“’Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun.’” Hz. Mehdi (a.s.)’ın malı bol bol dağıtmasına işaret eden bir Kuran Ayeti. “Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir. (Yusuf) Dedi ki: ‘Sizler, cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” Şu anda da mesela birçok cahil Hz. Mehdi (a.s.)’a ve Hz. İsa (a.s.)’a karşı tavır almış durumdalar. “Sizler, cahiller iken,” Hz. Mehdi (a.s.)’a ve Hz. İsa (a.s.)’a karşı şu an, yorum olarak anlatıyorum “neler yaptığınızı biliyor musunuz?”.

“’Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?’ dediler.” Bak kendi kardeşlerini tanımakta güçlük çekiyorlar. Daha önce bildikleri halde, eşkalini bildikleri halde, görünümünü bildikleri halde tanımada güçlük çekiyorlar. Hz. Mehdi (a.s.)’ın da eşkalini, her şeyini bildikleri halde Hz. Mehdi (a.s.)’ı tanımakta güçlük çekecekler, Kuran buna işaret ediyor. “Sen gerçekten Yusuf musun?” Demek ki Hz. Mehdi (a.s.)’da da insanlar bir kuşkuya kapılacaklar, gerçekten Hz. Mehdi (a.s.) mı diye şüpheye kapılacaklar. “’Sensin öyle mi?’ dediler. ‘Ben Yusuf'um’ dedi. ‘Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu.’” Hz. Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.)’a Cenab-ı Allah lütufta bulunacak, inşaAllah. “Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse” helale harama dikkat ederse “ve sabrederse” sabır ne demek? Uzun zamana karşı güzel ahlakta kararlı ve ısrarlı olmak.

“Sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz.” Hz. Mehdi (a.s.)’ın gayretleri, Hz. İsa Mesih (a.s.)’ın gayretleri boşa çıkmayacaktır, Müslümanların gayretleri boşa çıkmayacaktır. Dünyada da karşılığını alacaklar, ahirette de karşılığını alacaklar, inşaAllah. “Dediler ki: ‘Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir.’” Hz. Mehdi (a.s.)’a da şaşırıyorlar. Yani Allah onu niye seçti, o insanı, diyor. Bizim şeyhimizi, bizim mürşidimizi, bizim memleketten, bizim çevreden, bizim tarikattan birisini değil de, neden Hz. Mehdi (a.s.)’ı seçti diye şüpheye düşecekler ve garip itirazlarda bulunacaklar, Kuran ona da işaret ediyor. Bak “Dediler ki: ‘Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir.’” Allah niye seni seçti, diyor. Peygamberimiz (s.a.v.)’e de şaşırmışlardır. Allah niye onu seçti, niye iki büyük şehrin ileri gelenlerinden birini değil de, onu seçti Allah diye şaşırmışlardır.

“Ve gerçekten biz de hataya düşenler idik.” Bunu demek ki sonunda Hz. Mehdi (a.s.) karşıtları hataya düştüklerini kabul edecekler, Kuran ona işaret ediyor. “Dedi ki: ‘Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur.’” Hz. Mehdi (a.s.)’ın intikam almayacağı anlaşılıyor, Kuran’ın işaretinden. Yani kötülük yapanlardan intikam almanın uygun olmayacağı anlaşılıyor. “Sizi Allah bağışlasın.” Ama bak burada çok manidar bir şey söylüyor. Ben bağışladım, ama sizi asıl Allah bağışlasın, diyor. Asıl konu o. Allah bağışlamadığında bitti. Mesela diyor ki hatta Peygamberimiz (s.a.v.)’e Cenab-ı Allah; “sen onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen yine Allah onları affetmez.” diyor. Allah affetmediğinde bitti. İnsanın affetmesi hiçbir şey değiştirmez söyleyeyim. “O, merhametlilerin (en) merhametlisidir.” Bazı insanlar vardır haşa Allah’a merhamet öğretmeye kalkar haşa, değil mi? Cehennem niye gerekiyor, ben olsam haşa cehennem meydana getirmezdim gibi, şeytani ve ahmakça üslup kullanıyor. Zaten cehennemin gereği oradan anlaşılıyor, senin o züppeliği yapmandan anlaşılıyor. Sen o kadar züppe ve pervasızsan hayatının her safhasında züppe ve pervasızsın demektir. Orada Allah’a ihanet ediyorsan sen herkese ihanet edersin. Allah’a karşı haşa böyle küstah bir üslup kullanıyorsan herkese karşı bunu kullanabilirsin.

“Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.” “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.” Burada da Hz. Mehdi (a.s.)’ın bedeninin, varlığının, insanların birçok hastalığına da iyi geleceğini anlıyoruz. İnsanlar ruhi hastalıklardan kurtulacaklar, dolayısıyla bedeni hastalıklardan kurtulacaklar. Birçok hastalığın sebebi psikolojiktir. Hz. Mehdi (a.s.) insanlarda çok yüksek psikolojik moral meydana getireceği için, çok yüksek bir sevinç ve bahar havası meydana getireceği için, insanlardaki o psikolojik şiddetli baskı kalkacak. Dolayısıyla çok sağlıklı hale gelecekler. Gözleri rahatsız olanların gözleri düzelecek. Başka bir rahatsızlığı olan, o da düzelecek. Hastalıklar geniş çapta düzeliyor Hz. Mehdi (a.s.) devrinde. Toplumdaki genel psikolojik rahatlık insanların bedenlerine de yansıyacak.

Çünkü mesela baş ağrılarının nedeni sıkılmadır. Birçok insanın baş ağrılarının, mesela migrenlerinin sebebi sıkıntıdır, hayattan bezmedir, bunalmadır. Hz. Mehdi (a.s.) devrinde bunlar kalkacağı için, insanlar mesela migren hissetmeyecekler, baş ağrısı hissetmeyecekler. Mesele grip, şu, bu falan da onlar da moral çöküntüsünde, vücut savunma sistemi kırıldığı için rahatça hastalanıyor insanlar. Neşeli bir insan kolay kolay hastalanmaz. Mesela vücutta meydana gelen urlar, şunlar, bunlar hep moral bozukluğundan olur, çoğu. Mesela fıtıklar, bel fıtıkları hep sinirdendir, boyun fıtığı, şiddetli gerilimden ve şiddetli ızdıraptan oluşur bunlar. Mesela tüberküloz olması; hatta filmlerde bile yerli filmlerden bilirsiniz, üzülen adam sonunda verem olur. Hatta derler, adamı verem ediyorsun falan derler, çünkü vücut savunması kırılır ondan sonra mikroba uygun hale gelir vücut. Hz. Mehdi (a.s.) öyle neşeli, öyle canlı, öyle dinamik bir toplum meydana getiriyor ki, toplum artık hasta olmuyor, geniş olarak hasta olmuyor. Çok nadir hasta olan oluyor.

93. Ayet buna işaret ediyor. Bak “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.” Herkese sahip çıktığını da gösteriyor ayette. Hz. Mehdi (a.s.)’ın herkese, her insana sahip çıkacağına, merhametli olacağına işaret ediyor. Yusuf Suresi baştan sona Mehdiyet’i anlatır. Hz. Süleyman (a.s.)’ın kıssası da Mehdiyet’i anlatır, Hz. Zülkarneyn (a.s.) kıssası da, Kehf Suresi de Mehdiyet’i anlatır. Mehdiyet dünyanın en büyük olaylarından bir tanesidir, en büyük olaydır. Çünkü bütün Peygamberler bunu söylüyor, en büyük olaydır diyor deccaliyet, gelmiş geçmiş en büyük olay. En büyük olaya karşı da en büyük karşı atak oluyor, en büyük temizlik yapılıyor. Onu da Hz. Mehdi (a.s.) yapıyor işte. Tabii manevi yönüyle Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in dünyaya gelişi ve Peygamberliği en büyük olaydır ama dünya çapında olması açısından en büyük olay Mehdiyet devrindeki olaydır; yani çap açısından en büyük olay odur. Manevi yönden Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’dir en büyük olay.

“Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: ‘Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum.’” “Kafile Mısır’dan ayrılmaya başladığı zaman,” demek ki Mısır’dan, yaramaz bazı adamlar, yanlış bazı adamlar ayrılacaklar, çünkü o zamanlar yaramaz tavır gösteriyor kardeşleri. Bak ne diyor Allah: “Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman”. Şu an o kafile Mısır’dan ayrıldı, değil mi? Meşhur takım, alaca karganın takımı. “Babaları dedi ki: ‘Eğer beni bunamış saymıyorsanız,’” demek ki ahir zamanda bazı büyük müceddidlere, bazı büyük alimlere bunamış insan muamelesi yapılacak. Sanki bunamış gibi bir üslup kullanacak bazı terbiyesizler, bazı saygısızlar. Çünkü yaşı ilerleyince bazı insanlardan şüphe edilir, hani acaba bunadı mı falan gibisinden. Ama büyük mürşidlerde, büyük alimlerde bunama olmaz. Ama bazı kendini bilmezlerde bunu görüyoruz biz, bazı cahillerde, malum. “Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum.” Demek ki Hz. Mehdi (a.s.) daha önceden hissedilecek, onun kokusu daha önceden hissedilecek ve ayrıca Hz. Mehdi (a.s.)’ın da güzel bir kokusu olduğuna da işaret var burada, inşaAllah. Ama bu tip olaylarda zuhurundan önce kokusunun geldiği, alametlerinin oluştuğu anlaşılıyor. Kokusu alametlerine işaret, inşaAllah. “Allah adına, hayret dediler.” Bak her şeyde Allah’ın adını kullanıyorlar.

“Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir.” Bak hep de evliya havasındalar görüyor musunuz? Her suç işlediklerinde de hep Allah’ın adını kullanıyorlar. Allah diyor, “Şeytan sakın sizi Allah ile aldatmasın.” “’Allah adına, hayret’ dediler. ‘Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın.’” Halbuki Peygamber bu insan, yanlışlığı da yok. Geçmişteki yanlışlığındasın diyorlar. “Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman” Hz. Mehdi (a.s.) devrinde de müjdeci olmak çok önemli. Peygamberimiz (s.a.v.) ne diyor: “Mehdi ile müjdelenin”. O müjde insanların kalbini açar. Ahir zamanda müjdeciler var. Ben de müjdeciyim, sen de müjdecisin, bizi seven herkes müjdeci.

“Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman gözü görür olarak (sağlığına) döndü.” Neşe geliyor. Demek ki yeniden İslam’a kavuşmanın neşesi, yeniden güzelliğe kavuşmanın neşesi insanlarda müthiş bir canlılığa sebep olacak. Buradaki gömlek, İslam’ın yeniden dönüşüne işaret eden bir olaydır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hırkası çıktığında, Peygamberimiz (s.a.v.)’in gömleği çıktığında, bütün toplumda muazzam bir manevi inkılap olacak, buna işaret ediyor. Muazzam bir heyecan meydana gelecek, inşaAllah ve toplum maddi, manevi sağlığına dönecek, inşaAllah. “(Yakub) Dedi ki:” yani İsrail, Yakup’un diğer ismi İsrail. Dedi ki Hz. Yakup (a.s.): “Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?” Bazı insanlar mürşidlere, alimlere veyahut özellikle Hz. Mehdi (a.s.)’a zahir gözüyle baktığında anlayamazlar. Bak ne diyor: “Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?” Çünkü özel bir ilme sahip, özel bir ilme sahip. Demek ki Peygamberler özel bir ilme sahip oluyorlar. Bazı veliler özel bir ilme sahip oluyorlar. Zahire bakan aldanır.

“(Çocukları da:) ‘Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik’ dediler.” En sonunda demek ki bunu diyecekler. Hz. Mehdi (a.s.) karşıtları, Hz. Mehdi (a.s.) zıtları en sonunda hataya düştüklerini, yanlışlık yaptıklarını kabul edecekler.

“İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim.” Bakın Peygamber hemen bağışlanma dilemiyor, çünkü bakacak, tavırlarına bakacak, samimi iman ettiklerine kanaat getirirse bağışlanma dileyecek. Çünkü bağışlanma deyince bağışlanma dilenmez. Adam hakikaten düzeldiyse vicdani kanaati gelecek, ondan sonra bağışlanma dileyeceksin. O da ne diyor dürüst olduğu için: “İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim.” Çünkü kanaati gelmemiş. “’Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir’ dedi. Böylece onlar (gelip) Yusuf'un yanına girdikleri zaman, anne ve babasını bağrına bastı.” Demek ki sevgide sarılma var, bağrına basma var. Sevgi ifadesi, kalpten kalbe muhabbet geçer. “Ve dedi ki: “Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenlik içinde giriniz.” Demek ki Mısır, İslam alemi güvenliğe kavuşacak, İslam dünyaya hakim olacak. Güvenlik içinde giriniz ne demek? Güvenlik, her yer aydınlık. Hz. Mehdi (a.s.) devrinde bir kadın tek başına Şam’a kadar gidecek, güvenlik içinde olacak diyor, hadiste açıkça belirtilmiş. İşte ona işaret ediyor bu ayet.

Şeytandan Allah’a sığınırım. Yusuf Suresi, 100. “Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu.” Babaya ve anneye ne kadar sevgi ve saygı gösterileceği anlatılıyor. Taht, devletin ona tahsis ettiği en önemli makamı belirleyen sembol. Ne yapıyor iltifat olarak Hz. Yusuf (a.s.)? Yüksek bir güzellik göstererek anne ve babasını tahta çıkartıp-oturtuyor. Onlar da “Onun için secdeye kapandılar.”Onlar da ona müthiş sevgi gösteriyorlar. O zamanlar sevgi ifadesi, saygı ifadesi secdeydi, sonradan o selama çevrildi. “Secde yalnızca Allah için yapılan bir ibadet türüdür, ancak o dönemde secde ve selam saygı ifadesiydi, ibadet değildi. Katalde selefin selamı, selam verdiği kimseye secde etmekti. Allah’ın Resulu (s.a.v.) ise bize Esselamün Aleyküm ve Rahmetullah demeyi öğretti. Bu selam cennet ehlinin selamıdır, dedi.”

“Dedi ki: ‘Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur.” Hz. Mehdi (a.s.) da ne diyecek? Daha önceki hadislerin aynen tahakkuk ettiğini gördünüz diyecek. “Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı.” Hz. Mehdi (a.s.) ne diyecek? O rivayetleri Cenab-ı Allah gerçek kıldı, aynısıyla çıktı diyecek, inşaAllah. “Bana iyilik etti.” Hz. Mehdi (a.s.) ne diyecek? Allah bana iyilik etti diyecek, inşaAllah. “Çünkü beni zindandan çıkardı.” Hz. Mehdi (a.s.) da ne diyecek? Allah beni zindandan çıkardı diyecek. Allah kendisini zindandan çıkarttığı için Allah’a şükredecek. Ne diyecek? Beni hapse koyan da, hapisten çıkaran da Allah’tır diyecek, inşaAllah. Kuran ona işaret ediyor. Hz. Mehdi (a.s.)’ın da hapise konacağını anlıyoruz.

“Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra,” demek ki bir kısım Müslümanlar Hz. Mehdi (a.s.)’a karşı tavır alacaklar ve aralarını açılacak, aralarında bir husumet oluşacak. “Açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi.” Demek ki ta çölden, başka yerlerden insanlar Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanına gelecekler. En uzak diyarlardan insanların Hz. Mehdi (a.s.)’a biat edeceğine işaret ediyor. “Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi.” Hz. Mehdi (a.s.)’ın kaderinde, Mehdiyet’te çok ince tedbir ve çok ince detaylar üzerine dayanacağını anlıyoruz. Öyle karmaşık bir kader ve öyle ince bir kader olacak ki nefes kesici olacak, inşaAllah. “Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur.” Gerçekten herşeyi bilen Allah’tır. Hüküm sahibi O’dur, hikmet sahibi olan O’dur.

 


Yusuf Suresi, 87-99 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 1 Mart 2011 tarihli sohbetinden Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

ADNAN OKTAR: Yusuf Suresi, tamam. Yusuf Suresi, 87. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (etraflı bir araştırma yapıp) bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez.” Biz de ne yapacağız? Hz. Mehdi (a.s.) ve kardeşinden etraflı bir araştırma yapıp bir haber getireceğiz, araştıracağız. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyeceğiz, çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez. Ahir zamana bakan yorumu bu şekilde olur. “Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: ‘Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu.’” Bak o devirde de bir ekonomik kriz oluşmuş, Hz. Yusuf (a.s.) zamanında, yedi yıllık. Şimdi de, şu anda da bir yedi yıllık bir ekonomik kriz var.

“’Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun.’” Hz. Mehdi (a.s.)’ın malı bol bol dağıtmasına işaret eden bir Kuran Ayeti. “Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir. (Yusuf) Dedi ki: ‘Sizler, cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” Şu anda da mesela birçok cahil Hz. Mehdi (a.s.)’a ve Hz. İsa (a.s.)’a karşı tavır almış durumdalar. “Sizler, cahiller iken,” Hz. Mehdi (a.s.)’a ve Hz. İsa (a.s.)’a karşı şu an, yorum olarak anlatıyorum “neler yaptığınızı biliyor musunuz?”.

“’Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?’ dediler.” Bak kendi kardeşlerini tanımakta güçlük çekiyorlar. Daha önce bildikleri halde, eşkalini bildikleri halde, görünümünü bildikleri halde tanımada güçlük çekiyorlar. Hz. Mehdi (a.s.)’ın da eşkalini, her şeyini bildikleri halde Hz. Mehdi (a.s.)’ı tanımakta güçlük çekecekler, Kuran buna işaret ediyor. “Sen gerçekten Yusuf musun?” Demek ki Hz. Mehdi (a.s.)’da da insanlar bir kuşkuya kapılacaklar, gerçekten Hz. Mehdi (a.s.) mı diye şüpheye kapılacaklar. “’Sensin öyle mi?’ dediler. ‘Ben Yusuf'um’ dedi. ‘Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu.’” Hz. Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.)’a Cenab-ı Allah lütufta bulunacak, inşaAllah. “Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse” helale harama dikkat ederse “ve sabrederse” sabır ne demek? Uzun zamana karşı güzel ahlakta kararlı ve ısrarlı olmak.

“Sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz.” Hz. Mehdi (a.s.)’ın gayretleri, Hz. İsa Mesih (a.s.)’ın gayretleri boşa çıkmayacaktır, Müslümanların gayretleri boşa çıkmayacaktır. Dünyada da karşılığını alacaklar, ahirette de karşılığını alacaklar, inşaAllah. “Dediler ki: ‘Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir.’” Hz. Mehdi (a.s.)’a da şaşırıyorlar. Yani Allah onu niye seçti, o insanı, diyor. Bizim şeyhimizi, bizim mürşidimizi, bizim memleketten, bizim çevreden, bizim tarikattan birisini değil de, neden Hz. Mehdi (a.s.)’ı seçti diye şüpheye düşecekler ve garip itirazlarda bulunacaklar, Kuran ona da işaret ediyor. Bak “Dediler ki: ‘Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir.’” Allah niye seni seçti, diyor. Peygamberimiz (s.a.v.)’e de şaşırmışlardır. Allah niye onu seçti, niye iki büyük şehrin ileri gelenlerinden birini değil de, onu seçti Allah diye şaşırmışlardır.

“Ve gerçekten biz de hataya düşenler idik.” Bunu demek ki sonunda Hz. Mehdi (a.s.) karşıtları hataya düştüklerini kabul edecekler, Kuran ona işaret ediyor. “Dedi ki: ‘Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur.’” Hz. Mehdi (a.s.)’ın intikam almayacağı anlaşılıyor, Kuran’ın işaretinden. Yani kötülük yapanlardan intikam almanın uygun olmayacağı anlaşılıyor. “Sizi Allah bağışlasın.” Ama bak burada çok manidar bir şey söylüyor. Ben bağışladım, ama sizi asıl Allah bağışlasın, diyor. Asıl konu o. Allah bağışlamadığında bitti. Mesela diyor ki hatta Peygamberimiz (s.a.v.)’e Cenab-ı Allah; “sen onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen yine Allah onları affetmez.” diyor. Allah affetmediğinde bitti. İnsanın affetmesi hiçbir şey değiştirmez söyleyeyim. “O, merhametlilerin (en) merhametlisidir.” Bazı insanlar vardır haşa Allah’a merhamet öğretmeye kalkar haşa, değil mi? Cehennem niye gerekiyor, ben olsam haşa cehennem meydana getirmezdim gibi, şeytani ve ahmakça üslup kullanıyor. Zaten cehennemin gereği oradan anlaşılıyor, senin o züppeliği yapmandan anlaşılıyor. Sen o kadar züppe ve pervasızsan hayatının her safhasında züppe ve pervasızsın demektir. Orada Allah’a ihanet ediyorsan sen herkese ihanet edersin. Allah’a karşı haşa böyle küstah bir üslup kullanıyorsan herkese karşı bunu kullanabilirsin.

“Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.” “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.” Burada da Hz. Mehdi (a.s.)’ın bedeninin, varlığının, insanların birçok hastalığına da iyi geleceğini anlıyoruz. İnsanlar ruhi hastalıklardan kurtulacaklar, dolayısıyla bedeni hastalıklardan kurtulacaklar. Birçok hastalığın sebebi psikolojiktir. Hz. Mehdi (a.s.) insanlarda çok yüksek psikolojik moral meydana getireceği için, çok yüksek bir sevinç ve bahar havası meydana getireceği için, insanlardaki o psikolojik şiddetli baskı kalkacak. Dolayısıyla çok sağlıklı hale gelecekler. Gözleri rahatsız olanların gözleri düzelecek. Başka bir rahatsızlığı olan, o da düzelecek. Hastalıklar geniş çapta düzeliyor Hz. Mehdi (a.s.) devrinde. Toplumdaki genel psikolojik rahatlık insanların bedenlerine de yansıyacak.

Çünkü mesela baş ağrılarının nedeni sıkılmadır. Birçok insanın baş ağrılarının, mesela migrenlerinin sebebi sıkıntıdır, hayattan bezmedir, bunalmadır. Hz. Mehdi (a.s.) devrinde bunlar kalkacağı için, insanlar mesela migren hissetmeyecekler, baş ağrısı hissetmeyecekler. Mesele grip, şu, bu falan da onlar da moral çöküntüsünde, vücut savunma sistemi kırıldığı için rahatça hastalanıyor insanlar. Neşeli bir insan kolay kolay hastalanmaz. Mesela vücutta meydana gelen urlar, şunlar, bunlar hep moral bozukluğundan olur, çoğu. Mesela fıtıklar, bel fıtıkları hep sinirdendir, boyun fıtığı, şiddetli gerilimden ve şiddetli ızdıraptan oluşur bunlar. Mesela tüberküloz olması; hatta filmlerde bile yerli filmlerden bilirsiniz, üzülen adam sonunda verem olur. Hatta derler, adamı verem ediyorsun falan derler, çünkü vücut savunması kırılır ondan sonra mikroba uygun hale gelir vücut. Hz. Mehdi (a.s.) öyle neşeli, öyle canlı, öyle dinamik bir toplum meydana getiriyor ki, toplum artık hasta olmuyor, geniş olarak hasta olmuyor. Çok nadir hasta olan oluyor.

93. Ayet buna işaret ediyor. Bak “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.” Herkese sahip çıktığını da gösteriyor ayette. Hz. Mehdi (a.s.)’ın herkese, her insana sahip çıkacağına, merhametli olacağına işaret ediyor. Yusuf Suresi baştan sona Mehdiyet’i anlatır. Hz. Süleyman (a.s.)’ın kıssası da Mehdiyet’i anlatır, Hz. Zülkarneyn (a.s.) kıssası da, Kehf Suresi de Mehdiyet’i anlatır. Mehdiyet dünyanın en büyük olaylarından bir tanesidir, en büyük olaydır. Çünkü bütün Peygamberler bunu söylüyor, en büyük olaydır diyor deccaliyet, gelmiş geçmiş en büyük olay. En büyük olaya karşı da en büyük karşı atak oluyor, en büyük temizlik yapılıyor. Onu da Hz. Mehdi (a.s.) yapıyor işte. Tabii manevi yönüyle Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in dünyaya gelişi ve Peygamberliği en büyük olaydır ama dünya çapında olması açısından en büyük olay Mehdiyet devrindeki olaydır; yani çap açısından en büyük olay odur. Manevi yönden Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’dir en büyük olay.

“Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: ‘Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum.’” “Kafile Mısır’dan ayrılmaya başladığı zaman,” demek ki Mısır’dan, yaramaz bazı adamlar, yanlış bazı adamlar ayrılacaklar, çünkü o zamanlar yaramaz tavır gösteriyor kardeşleri. Bak ne diyor Allah: “Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman”. Şu an o kafile Mısır’dan ayrıldı, değil mi? Meşhur takım, alaca karganın takımı. “Babaları dedi ki: ‘Eğer beni bunamış saymıyorsanız,’” demek ki ahir zamanda bazı büyük müceddidlere, bazı büyük alimlere bunamış insan muamelesi yapılacak. Sanki bunamış gibi bir üslup kullanacak bazı terbiyesizler, bazı saygısızlar. Çünkü yaşı ilerleyince bazı insanlardan şüphe edilir, hani acaba bunadı mı falan gibisinden. Ama büyük mürşidlerde, büyük alimlerde bunama olmaz. Ama bazı kendini bilmezlerde bunu görüyoruz biz, bazı cahillerde, malum. “Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum.” Demek ki Hz. Mehdi (a.s.) daha önceden hissedilecek, onun kokusu daha önceden hissedilecek ve ayrıca Hz. Mehdi (a.s.)’ın da güzel bir kokusu olduğuna da işaret var burada, inşaAllah. Ama bu tip olaylarda zuhurundan önce kokusunun geldiği, alametlerinin oluştuğu anlaşılıyor. Kokusu alametlerine işaret, inşaAllah. “Allah adına, hayret dediler.” Bak her şeyde Allah’ın adını kullanıyorlar.

“Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir.” Bak hep de evliya havasındalar görüyor musunuz? Her suç işlediklerinde de hep Allah’ın adını kullanıyorlar. Allah diyor, “Şeytan sakın sizi Allah ile aldatmasın.” “’Allah adına, hayret’ dediler. ‘Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın.’” Halbuki Peygamber bu insan, yanlışlığı da yok. Geçmişteki yanlışlığındasın diyorlar. “Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman” Hz. Mehdi (a.s.) devrinde de müjdeci olmak çok önemli. Peygamberimiz (s.a.v.) ne diyor: “Mehdi ile müjdelenin”. O müjde insanların kalbini açar. Ahir zamanda müjdeciler var. Ben de müjdeciyim, sen de müjdecisin, bizi seven herkes müjdeci.

“Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman gözü görür olarak (sağlığına) döndü.” Neşe geliyor. Demek ki yeniden İslam’a kavuşmanın neşesi, yeniden güzelliğe kavuşmanın neşesi insanlarda müthiş bir canlılığa sebep olacak. Buradaki gömlek, İslam’ın yeniden dönüşüne işaret eden bir olaydır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hırkası çıktığında, Peygamberimiz (s.a.v.)’in gömleği çıktığında, bütün toplumda muazzam bir manevi inkılap olacak, buna işaret ediyor. Muazzam bir heyecan meydana gelecek, inşaAllah ve toplum maddi, manevi sağlığına dönecek, inşaAllah. “(Yakub) Dedi ki:” yani İsrail, Yakup’un diğer ismi İsrail. Dedi ki Hz. Yakup (a.s.): “Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?” Bazı insanlar mürşidlere, alimlere veyahut özellikle Hz. Mehdi (a.s.)’a zahir gözüyle baktığında anlayamazlar. Bak ne diyor: “Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?” Çünkü özel bir ilme sahip, özel bir ilme sahip. Demek ki Peygamberler özel bir ilme sahip oluyorlar. Bazı veliler özel bir ilme sahip oluyorlar. Zahire bakan aldanır.

“(Çocukları da:) ‘Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik’ dediler.” En sonunda demek ki bunu diyecekler. Hz. Mehdi (a.s.) karşıtları, Hz. Mehdi (a.s.) zıtları en sonunda hataya düştüklerini, yanlışlık yaptıklarını kabul edecekler.

“İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim.” Bakın Peygamber hemen bağışlanma dilemiyor, çünkü bakacak, tavırlarına bakacak, samimi iman ettiklerine kanaat getirirse bağışlanma dileyecek. Çünkü bağışlanma deyince bağışlanma dilenmez. Adam hakikaten düzeldiyse vicdani kanaati gelecek, ondan sonra bağışlanma dileyeceksin. O da ne diyor dürüst olduğu için: “İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim.” Çünkü kanaati gelmemiş. “’Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir’ dedi. Böylece onlar (gelip) Yusuf'un yanına girdikleri zaman, anne ve babasını bağrına bastı.” Demek ki sevgide sarılma var, bağrına basma var. Sevgi ifadesi, kalpten kalbe muhabbet geçer. “Ve dedi ki: “Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenlik içinde giriniz.” Demek ki Mısır, İslam alemi güvenliğe kavuşacak, İslam dünyaya hakim olacak. Güvenlik içinde giriniz ne demek? Güvenlik, her yer aydınlık. Hz. Mehdi (a.s.) devrinde bir kadın tek başına Şam’a kadar gidecek, güvenlik içinde olacak diyor, hadiste açıkça belirtilmiş. İşte ona işaret ediyor bu ayet.

 


Yusuf Suresi, 87, 89-100 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 1 Şubat 2013 tarihli sohbetinden Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bak Cenab-ı Allah diyor ki Yusuf suresi 87'de, “Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez”. Allah'ın rahmetinden umut kesmek haram. Bak, “oğullarım gidin Yusuf ve kardeşinden bir haber getirin”. Yani Mehdi'den ve İsa Mesih'ten bir haber getirin. Onlar ne diyor? İkisi de yok. Ahir zamanda ne diyorlar şu an? Mehdi'de yok, İsa Mesih'te yok. Cenab-ı Allah ne diyor ayetinde? “Allah'ın rahmetini umut kesmeyin. Çünkü kafirler toplumdan başkası Allah'ın rahmetini umut kesmez”. Ahir zamanda insanlar Mehdi'nin çıkışına umut kesecekler. “Zaman öyle uzayacak ki”, diyor Peygamberimiz, “artık umut kesecekler”. “Mehdi falan yokmuş diyecekler”, diyor. Hatta ayette de var. Ayette de var. Yani umut kesmenin ilgili. Hatta peygamberler diyor, “Allah'ın fethi ne zaman dediler”, diyor. “Allah'tan gelecek kurtuluş ne zaman dediler”, diyor. Yusuf suresinde Mehdiyet'e çok kapsamlı işaret edilir. Yani Yusuf suresinin asıl amacı Mehdiyet'e anlatmaktır bir yönünden, inşaAllah.

Mesela 89. Ayette, Yusuf suresinde. Şeytandan Allah'a sığınırım. “Diyor ki, dedi ki, sizler cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” Şimdi de bağnazlar cahiller iken Mehdi'ye ve Hz. Mesih'e karşı neler yaptıklarını görüyoruz. İşte Mehdi çıkmayacak, İsa Mesih inmeyecek. Gece gündüz aynı şeyi söylüyorlar. Burada ne diyor? “Bak sizler cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” Zaten Mehdi'nin Tevrat'ta geçen bir ismi de Yusuf oğlu Mesih. Yusuf oğlu Mesih. 2:15

“Sen gerçekten Yusuf musun?” Biz de Mehdi'yi gördüğümüzde gerçekten Mehdi mi diyeceğiz, inşaAllah. Bak, “sen gerçekten Yusuf musun? Sensin öyle mi?” Dediler. “Ben Yusuf'um dedi”, diyor. Yusuf isminde de özel bir işaret var tabi. “Ve bu da kardeşimdir”. İnşaAllah o da İsa Mesih'e bakıyor. “Doğrusu Allah bize lütufta bulundu”. Mehdi ve Hz. İsa Mesih'e Cenab-ı Allah lütufta bulunuyor. “Gerçek şu ki”, diyor bak ayette “kim sakınır?” Yani helal-i harama dikkat eder “ve sabrederse”, sabırlı olmak. Sabırda kararlı olmak. “Şüphesiz Allah iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz”. O sabrın karşılığını Allah boşa çıkarmam diyor.

“Dediler ki; “Allah adına hayret”. Hem de Allah adına hayret diyorlar bak. O devrin bağnazları. “Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir”. Şaşırıyorlar. Allah seni nasıl Mehdi ilan etti. Nasıl Mehdi seçtiğini Hz. Yusuf'a hayret ediyorlar. “Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir. Ve biz de gerçekten hataya düşenler idik”. Sonra demek ki bağnazlarda hataya düştüklerini anlayacaklar. Kur'an'ın işareti o. “Dedi ki”, o devrin Mehdisi Hz. Yusuf, “bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur”. Yani ne ifadenizi alacağım, ne ifade aldırtılacağım, ne de kınama. Yani aleyhinizde bir yol olmayacak diyor. Uğraşmayacağım size. Size intikamla yaklaşmayacağım diyor.

“Sizi Allah bağışlasın”, diyor. Merhametli olacağız. “Sizi Allah bağışlasın. O merhametlerin en merhametlisidir”. Cenabı Allah'ın merhametini hatırlatıyor. “Bu gömleğimle gidin de babamın yüzüne sürün. Gözü yine görür hale gelir. Bütün aileniz de bana getirin”. Mehdi de, Hz. İsa Mesih de geldiklerinde yanlarında kutsal emanetler olacak, inşaAllah. Mehdi'nin üzerinde Peygamber Efendimizin hırkası olacak. O hırka buradaki gömleğe karşı gelen ifade. Bak diyor ki, “bu gömleğimle gidin. Bu gömleğimle gidin. Babamın yüzüne sürün”. Demek ki kıyafet bir yerden bir yere gidecek. İnşaAllah. “Babamın yüzüne sürün”. Demek ki peygamberimizin (sav) hırkası mübarek bir emanet olarak Mehdi'nin elinde olacak ve Mehdi onu teberrüken sevgisini ifade edecek gibi de yüzüne sürecek. Demek ki, bu bir sevgi ifadesi olacak. Demek ki, Hırkayı Şerifi Mehdi öpecek ve yüzüne sürecek.

“Gözü yine görür hale gelir”. O zaman inşaAllah insanların basiret gözü açılacak. Bütün insanlık o harika olayın karşısında Mehdi'nin gerçekten zuhur ettiğini anlayacak. Çünkü Peygamberimizin hırkasını bir insan öpüyor ve yüzüne sürüyor. Ona nasip oluyor bu. Ve o hırkayı giyiyor. İşte o zaman ümmetin gözü açılacak. Maneviyat gözü açılacak. İnşaAllah ona işaret ediyor. “Bütün ailenizi de bana getirin”. Demek ki, bütün ulema, alimler gelecek. Bu töreni görmek için. Ayetin işareti. “Kafile ayrılmaya başladığı zaman babaları dedi ki; “eğer beni bunamış saymıyorsanız inanın ki Yusuf'un kokusunu burnumda tüter buluyorum”. Yani Yusuf'un kokusunu alıyorum. Demek ki, Mehdi'nin kendine has bir kokusu olacak. Uzaklardan bile hissedilecek. Bu. İkincisi koku nakli mümkün olacak. Bilimsel olarak bunu yapacak. Çünkü şu an öyle bir çalışma var zaten. Kısmen başarılı oldular.

“Eğer beni bunamış saymıyorsanız”, demek ki ahir zamanda da bazı değerli alimleri, bazı münasebetsiz insanlar bunaklıkla itham edecekler. Demek ki, bu tip bir mantıkta olan insanlar olacak. Mesela değerli şeyhlere, değerli mürşitlere, değerli büyük alimlere ahir zamanda bunama iftirası atıldı biliyorsunuz. En başta haşa bunamadan ve her türlü eksiklikten hocamızı tenzih ederiz. Şeyh Nazım hocamıza değil mi? Çok çirkin şekilde bir şahıs tarafından böyle bir ifade kullanıldı. Allah da o ifadesinin karşılığını ona verdi. Ne hale geldiğini Allah gösterdi. Aynı şekilde Sungur abiye de bunama iddiası atıldı. Ve Allah onun da berrak üslubunu insanlara göstererek o iftiranın geçersizliğini gösterdi. Demek ki, ahir zamanda ulemaya ve alimlere bunama iftirası atılacak ki, Kur'an ona işaret etmiş.

Diyor ki, “Eğer beni bunamış saymıyorsanız inanın Yusuf'un kokusunu burnumda tüter buluyorum”. Demek ki, çok güzel kendine has bir kokusu olacak Hz. Mehdi'nin ona işaret ediyor, inşaAllah. “Allah adına hayret dediler. Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın”. Demek ki, alimlere karşı böyle dik başlı olan, alimlerin kıymetini bilmeyen onlara saygıda ve edepte kusur eden yakışıksız insanlar olacak. Sözünü bilmeyen çirkin insanlar olacak.

96. ayette, “müjdeci gelip de onu gömleği onun yüzüne sürdüğü zaman gözü görür olarak döndü”, sağlığına döndü. Demek ki, İslam alemi de, o hırkanın Mehdinin yüzüne teberrüken, sevgi ifadesi ile değmesi ile, Mehdi'nin hırkayı öpmesi ve yüzüne sürmesiyle ümmette bir ferahlık, coşku ve inşirah olacak, inşaAllah. “Dedi ki; “ben size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?” Yani Allah bana ilham etti, ben de bildirdim diyor. Bazı alimler mesela Bediüzzaman'da olduğu gibi insanların bilmediği bilgiler onlara ilham olarak verilebiliyor. Bunu gördük, fiilen de ispatlı, herkesin bildiği bir şey. “Çocukları diyor ki; “ey babamız bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile biz gerçekten hataya düşenler idik”. Bu mesela samimi bir üslup, hataya düştüğünü sonunda kabul ediyor uzatmıyor, enaniyet yapmıyor ve müminlerin gıyabında günahların bağışlanmasını dilemenin güzel bir ibadet olduğu da Kur'an'da işaret edilmiş oluyor.

Ama bakın İsrail, Peygamber İsrail yani Yakup (a.s) diyor ki, “ileride sizin için Rabbimden bağışlarımla dilerim”. Daha kanaati gelmemiş demek ki. Onların samimiyetini deniyor daha. “Çünkü o bağışlayandır, esirgeyendir” dedi”. Cenab-ı Allah'ı da övüyor Allah'ın bağışlayıcı olduğunu ve esirgeyici olduğunu söylüyor. Ama bu dua için onların daha müsait olmadığı kanaatinde. “Böylece onlar gelip Yusuf'un yanına girdikleri zaman anne ve babasını bağrına bastı”. Demek ki, Mehdiyet devrinde böyle coşkulu sevgiler olacak. İnsanlar birbirlerini bağrına basacaklar. Sarılacaklar. Şu an böyle bir sevgi anlayışı yok pek. Ama ahir zamanda olacak. “Dedi ki; “Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenlik içinde giriniz”. Demek ki, her yer güvenlik içinde olacak. İnsanlar rahatça sokaklarda, huzur içerisinde, can kaygısı olmadan, herhangi bir kaygı duymadan gezebilecekler.

“Babasını ve annesini tahta çıkartıp oturttu”. Demek ki, Mehdiyet devrinde de taht olacak demek ki. Güzellikler olacak, mobilya güzel olacak, saraylar olacak, ihtişam olacak. Mehdiyet’in bir süksesi, bir ihtişamı olacağını Kur'an'dan anlıyoruz. Tahtın zikredilmesi, Süleyman Kısasında da ayrıca zikredilmesi, Mehdiyet devrinde taht kullanılacağını gösteriyor. Bir nimet olarak, bir güzellik olarak. “Babasını ve annesini tahta çıkartıp oturttu”. Demek ki, böyle yüksek makamlar, yüksek makamı ifade eden yerler sevdiklerinin o bölgeye oraya gelmesi durumunda eğer ikram edilirse bu bir güzelliktir. Mesela başbakan ne yapıyor? Çocukları geliyor koltuğuna oturtuyor. Cumhurbaşkanı ne yapıyor? Çocuklar geliyor değil mi? Koltuğuna oturtturuyor. Onları öyle orada ağırlıyor. Bu bir nezakettir. Kur'an böyle inceliklerin güzelliğine dikkat çekiyor.

 


Yusuf Suresi, 16-18, 89 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 7 Eylül 2010 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: Şeytandan Allah'a sığınırım. “Onlar şöyle demişti. Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir. Oysa ki biz birbirini pekiştiren bir topluluğuz. Gerçekten babamız açıkça bir şaşkınlık içindedir. Öldürün Yusuf'u veya onu bir yere atıp bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size dönük kalsın. Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz. Akşamüstü babalarına ağlar bir vaziyette geldiler. Dediler ki; “Ey babamız gerçek şu ki biz gittik yarışıyorduk. Yusuf'u da yiyeceklerimizin veya eşyamızın yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin”. Ve üzerine yalandan kan sürmüş olan gömleğini getirdiler. Hayır dedi. Nefsiniz sizi yanıltıp böyle bir işe sürüklemiş. Bundan sonra bana düşen güzel bir sabırdır. Sizin bu düzüp uyuduklarınıza karşı kendisinden yardım istenecek olan Allah'tır”, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Tabi Kur'an'da tabi Yusuf'un kardeşleri hatalı insanlar ama orada yine de münafıklarda bir atıf var Kur'an'da. Münafıkların ne kadar hasut ve kıskanç olduklarını ve olayı nerelere kadar vardırabileceklerini, cinayete yatkın olduklarını, adam öldürmeye yatkın olduklarını Kur'an göstertiyor. Ve ne kadar oyuncu olduklarını. Ayeti aslında bölüm bölüm okursan daha iyi anlaşılır.

OKTAR BABUNA: İnşaAllah hocam. Şeytandan Allah'a sığınırım. “Onlar şöyle demişti; “Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir”.

ADNAN OKTAR: Mesela bak Mehdi ve İsa’yı alalım. Adamlar Mehdi'yi de kıskanıyorlar. İsa (a.s)'ı da kıskanıyorlar. İkisinin de saltanatından ve gücünden rahatsızlar. Onun için işte geldi geçti demeler, bin yıl sonra gelecek demeler, 570 sene sonra gelecek demelerin kökeninde de bunlar var. Yani bir Müslüman hemen görmek ister. Mesela sevgili bir dost olduğunda insan seni bin yıl sonra göreyim der mi? Hemen görmek için Allah'a yalvarır, dua eder değil mi? İstek duyar. Tabii Osman Ünlü, Cübbeli falan buna cahilliğinden söylüyor ama diğerleri çok samimiyetsizler. Çok hocam. Çok çok cahilce hareket ediyorlar. Devam edelim.

OKTAR BABUNA: “Oysa ki biz birbirini pekiştiren bir topluluğuz”.

ADNAN OKTAR: İşte müşrik ve münafıklar birbirlerinden çok irtibat halindedirler. Büyük bir çoğunluk oluşturuyorlar. Onun için o irtibata ve o güce güvenerek saldırganlıklarını meydana getiriyorlar. Mehdi'ye karşı da münafıklar ve müşrikler büyük bir topluluk meydana getireceklerdir. Yani geniş bir ittifak meydana getireceklerdir. Mehdi'nin faaliyetlerini durdurmak, İttihat-ı İslam'ı durdurmak, Türk İslam Birliğini durdurmak için çok yoğun bir faaliyet içinde olacaklardır. Kur'an, Yusuf suresinde buna dikkat çekiyor Cenab-ı Allah. Zaten Yusuf suresi doğrudan Mehdi'yi anlatan bir suredir. Yani her yönüne Mehdi'yi anlatan bir suredir. İnşaAllah. Çünkü Peygamberimiz diyor, “Hz. Mehdi Hz. Yusuf'a benzer”. Bitti. İnşaAllah. Yani bu demek ne demektir? O kıssalardaki ne geçiyorsa Mehdi'ye işaret ediyor demektir. Evet devam et.

OKTAR BABUNA: “Gerçekten babamız açıkça bir şaşkınlık içindedir”.

ADNAN OKTAR: Mehdi'yi de şaşkınlıkta suçlayacaklardır. Mehdi'yi uyanları da şaşkınlıkta suçlayacaklardır. Kur'an ona inşa ediyor.

OKTAR BABUNA: “Öldürün Yusuf'u veya onu bir yere atıp bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size dönük kalsın”.

ADNAN OKTAR: Bak doğrudan cinayet planlıyorlar. Şehit etmeyi planlıyorlar ama ikinci yol nedir? Ama ikinci yol nedir? Mesela bir hapishaneye atarsın, korsun birisini, atabilirler insanlar. Hapishanede cinayet işlemeye müsait adamların yanına koyduğunda, orada herhangi bir kavga, herhangi bir olayda, gerilimde, zaten alışmış adam öldürmeye, o kişiyi öldürebilir. Bu bir oyundur, bir yöntemdir. Mesela alırsın bir insanı herhangi bir ülkede adam öldürmüş akıl hastalarının içerisine korusun. Her an o adamlar adam öldürmeye hazır olduğu için de deli olduğu için oradaki insan herhangi bir şey kıskanıyor veya kızar bir şeyle bir şekilde öldürebilir. Bu dolaylı öldürme yöntemleridir? Yani ben yapmadım o yaptı. Ne bilelim falan. Mesela E5 karayoluna bir mesela küçük bir çocuğu bıraksan emekleyerek gidiyor. Çocuk haber olmaz. Çocuk gider caddeden karşı karşıya arabada görmez çiğner geçer. Değil mi? Sorsan ne diyecektir? Ya ben çocuğu oraya sadece bıraktım temiz hava alsın diye. Benim amacım öyle bir şey yok da diyecek. Amacı çocuğu öldürmek. Değil mi? Ama ben öyle bir şey yapmadım diyecektir. Yani vicdanını kurtarmak ve suçluluğundan da sıyrılmak için bir yöntemdir. Yöntemlerden bir tanesidir. Değil mi? Bunun aynı şekilde Mehdi'ye de yapılacağını anlıyoruz. Aynı stilden, aynı yöntemlerine. Kur'an buna işaret etmiş olur. İnşaAllah. Evet devam edelim.

OKTAR BABUNA: “Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz”.

ADNAN OKTAR: Bak bir de Müslümanlık iddia edecekler. Yani müşrikler ve münafıklar. İyi bir Müslüman, mükemmel bir Müslüman olma iddiası. Hem cinayete eğilimli hem ahlaksızlığa eğilimli. Hem de değil mi, mükemmel bir Müslüman olma iddiası. Yani ayetin işareti anlamı olarak söylüyorum. Yusuf'un kardeşleri açısından demiyorum.

OKTAR BABUNA: İnşaAllah. “Akşamüstü babalarına ağlar vaziyette geldiler”.

ADNAN OKTAR: Münafıkların ana özelliklerinden bir tanesi de bol bol sahte ağlamalardır. Gözyaşı dökerler. Gözyaşı onun için bir oyuncaktır. Mesela korktum der ağlar, utandım der ağlar, namuslu görünmek için ağlar, yalan söylemek için ağlar, para almak için ağlar, muttaki, mümin görünmek için ağlar. Ağlamayı münafıklar ve müşrikler genellikle bir oyun olarak kullanırlar. Yaptıkları bir şeydir. Ama samimi ağlayanları tenzih ederim.

OKTAR BABUNA: “Dediler ki; “Ey babamız gerçek şu ki biz gittik yarışıyorduk. Yusuf'u da yiyeceklerimizin veya eşyamızın yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin”.

ADNAN OKTAR: Demek ki müşrikler ve münafıklar o kadar öyle sakin görünen bir yapı içinde değiller. Yani Mehdi'ye karşı da biz mesela burada Mehdi'ye karşı direkt küfrün veyahut masonların veyahut ateist Siyonistlerin bir şey yapacağını düşünüyoruz ama asıl münafıkların geniş çaplı bir şey yapacağını ve asıl onların öldürme amacında olduğunu ve Mehdi'yi durdurma amacında olduğunu açık görüyoruz. Yani dev bir güç olduğunu görüyoruz. Ehemmiyetli bir güç olduğunu ve Kur'an'ı işaret etmiş oluyor. Evet devam et.

OKTAR BABUNA: “Bunun üzerine yalandan kan sürülmüş olan gömleğini getirdiler”.

ADNAN OKTAR: Demek ki, Mehdi devrinde sahte deliller de üretilebilecek. Yani Mehdi'nin aleyhine iftira atarken sahte hukuki deliller de oluşturulabilecek. Karşı taraf münafıklar tarafından iftirayı pekiştirmek için sahte delil üretilerek o bir silah gibi Mehdi'ye karşı kullanılacak. Kur'an'ın işareti bu olmuş oluyor. Evet inşaAllah.

OKTAR BABUNA: “Hayır dedi. Nefsiniz sizi yanıltıp böyle bir işe sürüklemiş”.

ADNAN OKTAR: Evet. Tabi Müslümanlar da bunlara nezaketli bir üslupla eleştiri getireceği anlaşılıyor. Nefsiniz sizi yanıltmış ve hatalı bir işe sürüklemiş. Sakin bir üslupla nezaketli bir üslupla bir eleştiri var. Müslüman bunu yapacak. Buna işaret ediyor Kuran.

OKTAR BABUNA: İnşaAllah hocam. “Bundan sonra bana düşen güzel bir sabırdır”.

ADNAN OKTAR: Mehdi talebelerde. Mehdi'de sabır olacak. Zaten Bediüzzaman Mehdi'nin mühim bir vasfı olarak sabrını alıyor. Sabır, metanet, cesaret diyor. Mehdi'nin özellikleri olarak belirtiyor. Mühim vasıflarından biri sabırdır. Evet devam edelim.

OKTAR BABUNA: “Sizin bu düzüp uydurduklarınıza karşı kendisinden yardım istenecek olan Allah'tır”.

ADNAN OKTAR: Mehdi'ye karşı demek ki iftiralar düzüp uyduracaklar uydurma yalanlar düzülmüş yalanlar. Değil mi? Düzmece denir. Düzmece yalanlar. Yani iftira için buna ihtiyaç vardır. Demek ki, münafıklar ve küfür Mehdi'ye karşı düzmece, uydurmaca iddialarla ortaya çıkacaklar. Kur'an buna işaret etmiş oluyor. Evet inşaAllah.

 


Yusuf Suresi, 4-9, 21-22, 34, 56, 69, 86-87, 89-90, 93, 96, 102, 105, 107-108, 111 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın Yusuf Suresi ile ilgili açıklamaları.

 

ADNAN OKTAR: “Hani Yusuf babasına; “babacığım, gerçekten ben rüyamda on bir yıldız, güneş ve ayı gördüm”“. Hepsi mason sembolüdür. On bir yıldız, güneş ve ay. “Bana secde etmek derlerken gördüm”, diyor. Masonlukta böyle bir ritüel de var. Meşriki azama Secde diyorlar Önünde eğiliyorlar. Yani 33 derece üstatların önünde. Yere kapanıyorlar. Ne alakası var diyorsunuz belki. İşari anlamını söylüyorum. “Babası demişti ki”. Yakup Hz. İsrail. “Demişti ki; “oğlum rüyanı kardeşlerine anlatma yoksa sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insan için apaçık bir düşmandır”, yani deccal. “Böylece Rabbin seni seçkin kılacak”. Ebcedi kaç? 2018. Kime bakıyor? Mehdi'ye bakıyor. Ya kardeşim bir tane tarih veriyor. Yani mesela ikinci bir kişiye bakması için ikinci bir tarih olması lazım. Bir tane 2018. Ve bu tip ayetlerin tamamı bak mesela diyor ki “Andolsun Yusuf ve kardeşinde soranlar için ayetler, ibretler vardır”. Bu da 2019. Ya kardeşim 4688, 3911. Her şey çıkar. Net tarih çıkıyor. Ve tam Mehdiyet'in tarihleri. Bak biri 2018 biri 2019. Anlaşılmayacak gibi bütün Kur'an'a bu hakim.

“Kardeşleri şöyle demişti; “Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir”. Bakın Yusuf'un özelliği sevgi dolu olması ve çok sevilmesi. O devrin münafıklarının ve muhaliflerin gıcık oldukları konu ne? Yusuf'un çok sevilmesi. Yusuf'un da etrafındakileri çok sevmesi. Ve öldürmeye karar veriyor o devrin yobazları. Kıskandıkları konu sevgi. Temelinde sevgi. Ah benim aşkım bir tanem ne kadar güzel gözleri, maşaAllah. Baya da canlı maşaAllah. Bak, “öldürün Yusuf'u”. Müşriklerin ilk istediği budur. Müşriklerin ilk istediği budur. Yobazların ilk istediği budur. Cahil cühelanın bazı tiplerin ilk istediği budur. Mesela, “Allah emrinde galip olandır”. Yusuf suresinde. “Allah emrinde galip”. Allah'ın emri ne? İttihat-ı İslâm'ın oluşması. İslâm Birliği. Mehdi'nin zuhuru. İsa Mesih'in çıkışı, değil mi? “Allah emrinde galip olandır”. 2014. Bir tane tarih veriyor, 2014. “Erginlik çağına erişince”, 22. Ayet. 2-2. 12 zaten 12. Ayet. 12. sure.

“Böylece Rabbi duasını kabul etti”, Hz. Yusuf'un 2031. E kardeşim ne bu bunlar yani? Niye başlıyor? Mesela bak bu surede böyle yoğun. Öbür surelerde böyle bir şey yok. Çünkü Yusuf suresi direkt Mehdiyet’e bakan bir sure. Hz. Yusuf'un zindana girmesi, Mehdi'nin de zindana gireceğini gösteriyor. Yusuf'un kadınlarca sevilmesi, Mehdi'nin de kadınlarca sevileceğini gösteriyor. Yusuf'un güzel olması Mehdinde güzel olacağını gösteriyor. İnşaAllah. Yusuf ismiyle Mehdiyet arasında bir bağlantı olduğu anlaşılıyor. Hz. Mehdi'ye büyük evliyanın destek olacağı anlaşılıyor. Babası nasıl Hz. İsrail destekliyorsa, değil mi Yusuf'u? Aynı şekilde İsrail'inde. Şu anki İsrail'inde. Beni İsrail'in de. Mehdi'yi destekleyeceği anlaşılıyor. Çünkü o devirde bak İsrail destekliyor Yusuf'u. Demek ki, ahir zamanda da İsrail Yusuf'u destekleyecek. Yani ahir zamanı Yusuf'unu destekleyecek, Mehdi'yi destekleyecek.

Nasıl destekleyecek? Müslüman olarak destekleyecek. Çünkü Ahit sandığını alıp Musevilerin önüne koyacak. Tabletleri çıkaracak. Bunu kim yapar? Moşiyah yapar, Mehdi yapar. Moşiyah Müslüman. O zaman diyor ki, Peygamberimiz “Musevilerden çok küçük bir grup dışında bütün Müslüman Museviler Müslüman olacak”, diyor. MaşaAllah. Demek ki, Musevilerle iç içe olacak Mehdi. Bunu anlıyoruz. Açık ifade. Kur'an ifadesi ve hadisin ifadesi çok açık. Musevilerin Mehdi'ye iltihak edeceğini Peygamberimiz söylüyor. Mehdi'nin bir duasında da Allah'ın adını Allah'ı anarken duasında İbranice de dua edeceği söylüyor. Hadiste. Demek ki Musevilerin gönlünü alacak şekilde de bir üslubu olacak. İnşaAllah. Onların da dilinde konuşacak. Gerekirse. İnşaAllah. 11 yıldız ve ay, yıldız ve ay. Türk bayrağında ay ve yıldız vardır. İnşaAllah. Demek ki, Mehdiyet bütün İslam ülkelerinin bayraklarında da ay yıldız. Bakın Libya'nın da ay yıldızı kondu. Evet. Mehdiyet’in işaretidir ay yıldız. Demek ki, Mehdi İslam ülkelerinde hakim olacak. 11 yıldız ve güneş. Avrupa Birliği'nde kaç tane var yıldız? 12. Efendim? 11 yıldız ve güneş bir araya girince kaç yapar? 12 yapar. Demek ki Avrupa Birliği de Mehdi'ye tabi olacak.

Mehdi'nin hapiste de tebliğ yapacağını anlıyoruz. Hz. Yusuf hapiste de tebliğ yapıyor çünkü. Allah'tan bahsediyor. Mehdi'nin hukuku güzel kullanacağını anlıyoruz. Hz. Yusuf hukuku güzel kullanıyor çünkü. Hukukun inceliklerini iyi biliyor. Mehdi de kendini korumak için hukuku iyi kullanacağını Kur'an'ın işaretini anlıyoruz. “Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan verdik”. Bak “biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan iktidar verdik”. 2017 ebcedi. Kardeşim bu kadar mutabakat normal mi? Kur'an'da Yusuf suresinde iktidarı anlatan, hakimiyet alan ne kadar ayet varsa hepsi Mehdiyet'in tarihinden bir tane olarak, tek olarak mutabık. Demek ki, Allah Mehdi'ye de yeryüzünde güç ve imkan verecek. Zülkarneyn'e de aynısını diyor Cenab-ı Hak.

“Yeryüzünde güç ve imkan verdik”, Zülkarneyn'de. Süleyman'da da aynısını söylüyor. Hz. Yusuf devletle barışık. Demek ki, Mehdi de devlette barışık. Hz. Yusuf o devrin hükümetiyle barışık. Mehdi de demek ki hükümette barışık olacak. Bizzat o devrin hükümeti Mehdi Hz. Yusuf'u görevlendiriyor. Demek ki asrın hükümeti de Mehdi'den yardım isteyecek. Bunu alıyoruz. “Yusuf yanına girdikleri zaman kardeşini bağrına bastı. Ben dedi senin gerçekten kardeşinim”. Demek ki, Mehdi sevgiyi coşkulu yaşayan bir insan olacak. Burada anlatılan Mehdi'dir. “Sucular geldiler” diyor. “Kovayı sarkıttılar” diyor. Ya Allah niye durduk yere kova desin? Ya niye kovadan bahsetsin? Kova burcundan olacak Mehdi. Özel bir işaret. Bir anlatım. Gereksiz hiçbir detaya girmez Kur'an. Mutlaka bir işaret bir şey vardır. Mutlaka bir gerekçesi vardır. Başka işaretler var da onların hepsini söyleyemiyorum.

“Dedi ki; “ben dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum”. Bunu kim söylüyor? Hz. İsrail. Yakup söylüyor. Yakup (a.s) söylüyor. “Ben dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum”. Ve hep oğlunu bekliyor. Museviler de bak binlerce seneden beri Moşiyah'ı bekliyor. Hz. İsrail de oğlunu bekliyor. Sabırla. Öldü diyorlar. Gelmez diyorlar. Yok diyor ben Allah'a güveniyorum. İlla ki gelecek o diyor. Mehdi de diyor. Gelmeyecek diyorlar. Ama illa ki gelecek. İlla ki görecekler. “Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin”, diyor bak yine Yusuf suresinde. “Çünkü kafirler topluluğundan başkası”, şeytandan Allah'a sığınırım. “Allah'ın rahmetinden ümit kesmez”. Mehdi'nin zuhuru, İsa Mesih'in zuhuru ve İttihat-ı İslam birçok insan değil mi? Ümit kesiyor rahmetinden. Özellikle Yusuf suresinde bu konuya dikkat çekiliyor. Mehdiyet’ten ümit kesmeyin diyor Cenab-ı Allah.

“Sizler cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” Demek ki Mehdi'ye çok eziyet edecek bağnazlar. Cahil insanlar çok iftaralarda bulunacaklar. Yalnız bırakacaklar. Sonunda bak diyor ki, “sen gerçekten Yusuf musun? Sensin öyle mi?” Demek ki en sonunda herkes tanıyacak. Mehdi'nin tanınacağı anlaşılıyor. Yusuf süresinden. “Bu gömleğimle gidin ve babamın yüzüne sürün. Gözü yine görür hale gelir, bütün ailenizi bana getirin”. Mehdi'nin gömleğinde de bir şey var demek ki. Hz. Yusuf'un gömleğinde bir şey var. Mehdi'nin de gömleğinde bir işaret olacağı anlaşılıyor. Yusuf'un güzel bir kokusu var Demek ki Mehdi'nin güzel bir kokusu olacak. Yani tanıtıcı bir vasfı. “Bu sana Muhammed”, Peygamberimize hitap ediyor Cenab-ı Allah. “Vahyettiğimiz gayb haberlerindendir”. Gayb ne demek? Bilinmeyen bilgiler. Mehdiyet nedir? Gayb haberidir. Değil mi?

“Müjdeci gelip de onu gömleği onun yüzüne sürdüğü zaman gözü görür olarak sağlığına döndü”, demek ki Mehdi zuhur ettiğinde insanların gözü görür hale gelecek, canlanacaklar. Hastalık, bitkinlik. Çünkü Hz. Yakup da meydana gelen rahatsızlık nedeni üzüntü ve acıdan meydana gelen rahatsızlık. Ama Mehdi'yi gördüğünde, Yusuf'u gördüğünde acayip canlanıyor. Hastalığı da gidiyor, derdi de gidiyor. Mehdi zamanında hastalıklar kalkacak diyor rivayette. Ömürler uzayacak diyor. Ona işaret ediyor, inşaAllah. “Andolsun onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır”. Yusuf kıssasında. Ebcedi kaç? 2015.

Bak, “Andolsun onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır”. Şimdi biz temiz akılla baktığımızda bak ibretleri buluyoruz. Bunları hiç kimse anlatmaz. Birisinden duymazsınız. Duyursanız haber verin. Temiz akılla incelendiğinde bu görülür. Bunu tabii ki anlatanlar olur ama çok nadir. Bak Yusuf Suresi diyor ki, Cenab-ı Allah, “göklerde ve yerden ince ayetler vardır ki üzerinden geçerler de ondan sırttan dönüp geçerler”. Bilimin delillerini görmezden gelecekler diyor Allah. “Üzerlerinden geçerler”, fosillerin üstünden geçiyorlar, değil mi? Fosillerde biz çıkarıyoruz adamların burnunun dibine getiriyoruz ve onunla dini dünyaya hakim ediyoruz Allah'ın dilemesiyle. Yer altında demek ki, deliller olacak. İnsanların görmek istemediği delilleri Mehdi ortaya çıkartıp insanların gözünün önüne getirecek. Yusuf suresinde olması buna işaret.

“Şimdi onlar kendilerine Allah'ın gazabından, azabından, belasından, kapsamlı bir bürümenin, büyük bir belanın gelmesinden veya onların hiç haberi yokken, kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular”, diyor. Demek ki, Mehdi devrinde kapsamlı azap ve belalar olacak. Ve çok büyük olaylar olacak. Ve kıyamet de tehdit olarak hemen hazırda bekleyecek. “Veya onların hiç haberi yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular”. Demek ki, Mehdiyet devri kıyamete çok yakın bir devir olacak. Kıyamet bir tehdit unsuru olarak her an hazırda bekleyecek. Ama bak büyük bürüme ve büyük azap ve belalarında Mehdi devrinde olacağını işaret ediyor. “De ki”, de ki diyor, “bu benim yolumdur”, yani Kur'an, İslam. “Bir basiret üzere Allah'a davet ederim, tebliğ yaparım”. Ebcedi kaç? 2004, şeddeli olduğunda 2032. 2004 ile 2032 arasında muazzam olaylar olacağını anlıyoruz. Bakın. “De ki; “bu benim yolumdur. Bir basiret üzere” bak. Basiretle. “Allah'a davet ederim”. Tebliğ yapıyorum. Peki bu ebced mesela bak, şeddesiz 2004, şeddeli 2032. Sadece Mehdiyet devrini işaret ediyor. Başka yok.