Sayın Adnan Oktar'ın 12 Şubat 2010 tarihli röportajından Ra'd Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir.” Allah takva sahiplerine vaadettiği cennetin ırmaklarının ve yemişlerinin, gölgelerinin sürekli olduğunu yani sonsuz olduğunu bildiriyor bu ayette ve sırf takva sahiplerine, iman edenlere mahsus olarak.
“Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen dolayısıyla sevinirler;” iman edenler, kendilerine kitap verilenler Peygambere (sav) indirilen dolayısıyla seviniyorlar, bundan bir sevinç duyuyorlar “fakat (Müslümanların aleyhinde birleşen) gruplardan, onun bazısını inkar edenler vardır. De ki: “Ben, yalnızca Allah'a kulluk etmek ve O'na ortak koşmamakla emrolundum. Ben ancak O'na davet ederim ve son dönüşüm O'nadır.” Fakat bunun yanında Müslümanların aleyhinde birleşen grupların olduğunu Allah ve onların inkar edeceklerini bildiriyor. Dolayısıyla hem inananları, hem de inanmayanları Allah ben yarattım diyor.
SUNUCU: “Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmaksızın (hiç)bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi) getirmek olacak iş değildi. Her ecel (tespit edilmiş süre) için bir kitap (yazı, hüküm, son) vardır.”
OKTAR BABUNA: Allah Peygamberler gönderdiğini, senden önce de Peygamberler gönderildi diyor. Allah’ın emrinin dışında hiçbiri için herhangi bir ayet, bir mucize getirmek mümkün değil. Sadece Allah’ın emriyle olduğunu bildiriyor Allah.
ADNAN OKTAR: Değil mi, şahsi gücü yok Peygamberlerin, Allah’ın yaratmasıyla oluyor.
SUNUCU: Bismillahirrahmanirrahim. “İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır).”
OKTAR BABUNA: Açıklamıştınız Hocam salih ameli, samimi yapılan işlerin hepsi salih amel oluyor inşaAllah. Samimiyet burada vurgulanıyor.
“Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı; fakat düzen kuruculuğun (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah'a aittir. Her bir nefsin ne kazandığını O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” Allah hileli düzenler kuranların olduğunu bildiriyor. Fakat diyor Allah, asıl düzen kuracak olan, tuzakların asıl sahibi olan Allah’tır, başka ayetlerde de Allah bunu belirtiyor. Allah’ın tuzağı galip gelecektir. Her iki tuzağı da yaratan Allah’tır ama öbür tuzak eksik olarak yaratılmıştır, eksik olarak kurulmuştur, asıl galip olan da Allah’ın tuzağıdır inşaAllah.
“İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır).” İşte iman edip sürekli olarak samimi amellerde bulunanlar, samimi olanlar, onlar inşaAllah Cennet’i hakkedecekler Ahirette.
“Böylece Biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip-geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın diye. Oysa onlar Rahman'a nankörlük ediyorlar. De ki: “O, benim Rabbimdir, O'ndan başka İlah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve son dönüş O'nadır.”Daha önce de Allah ümmetlerin gelip geçtiğini bildiriyor bu ümmetten önce. Allah Peygamberimizi (sav) elçi olarak gönderdiğini bildiriyor ve sana vahyettiklerimizi okuyasın diye. Vahyeden Allah onları okuması için gönderdiğini bildiriyor. Fakat onlar da Allah'a nankörlük ediyorlar. Yani bir insan iman etmemekle, inkar etmekle Allah'a karşı çok büyük nankörlük ediyorlar. Çünkü Allah'ın nimetlerini Allah genelleme yaparak bile sayamazsınız. Allah bizim için hayatı, ölümü yaratan, bütün dünyadaki nimetleri yaratan Allah'ı inkar etmek en büyük nankörlük, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Evet, maşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 24 Aralık 2010 tarihli röportajından Rad Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: 42. ayet, şeytandan Allah’a sığınırım, “Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı.” Demek ki zaman zaman çeşitli deccaller çıkıyor ve hileli düzenler kuruyor. İlk defa olmuyor. Tarih içerisinde bunlar sürekli tekrarlıyor. “Fakat düzen kuruculuğun (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah'a aittir.” Yani Allah demek istiyor ki; “deccali Ben yaratırım, Mehdi (a.s)’ı da Ben yaratırım. Süfyanı Ben yaratırım, Mehdi (a.s)’ı da Ben yaratırım. Deccali Ben yaratırım, İsa (a.s)'ı da Ben yaratırım.” “Her bir nefsin ne kazandığını O bilir." yani Allah bilir. “Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” Şeddesiz 1990 tarihini veriyor, şeddeli 2074 tarihini veriyor. İslam ahlakının anlı şanlı hakim olduğu devirler, inşaAllah. Bak, “bu yurdun sonu kimindir,” yani dünya yurdunun sonu kimindir. Dünyanın bir sonu var, “sonu kimindir?” diyor, sonu kimindir; inkar edenler,” yani ateistler, Darwinistler, materyalistler, “pek yakında bileceklerdir.” Çok az bir vakit var. 10 yıl çok az bir vakit, değil mi?
ADNAN OKTAR: İnşaAllah. Rad Suresi, 34. Ayet: “Dünya hayatında onlar için,” yani küfür için, Darwinist, materyalist, ateist olan kişiler için, “onlar için bir azap vardır, ahiretin azabı ise daha zorludur. Onları Allah’dan (kurtaracak) hiçbir koruyucu da yoktur.” Bak, “Dünya hayatında onlar için azap vardır.” İşte bu meydana gelen ekonomik kriz, intiharlar, alkolik olmalar, acılar, elemler, değil mi? Kime sorsak, “dünyada en çok acı çeken adam benim” diyor. Birçok kişiye sorsan, gidin sorun; “benden daha çok başı belada, daha çok acı çeken adam var mıdır?” diyor. Görüyor musun öyle insanlar, çok acı çektiğine inanan insanlar dışarıda? Görüyorsun, değil mi?
SUNUCU: Evet.
ADNAN OKTAR: Herkes görüyor, değil mi? Evet.
“Her nefsin bütün kazandıkları üzerinde gözetici olana mı (baş kaldırılır?)” diyor Allah, Rad Suresi, 33. ayette. Bakın, “Her Nefsin bütün kazandıkları üzerinde gözetici olana mı?” Yani “bir insanın ne yaptığının tamamını tespit eden Allah’a mı başkaldırıyorlar?” diyor. “Hepsini Allah gözetiyor” diyor. Şu anda da Allah bizi izliyor. Şu toplantıyı, şu konuşmayı, Allah her yönden, her cihetten izliyor şu an. Hem konuşmalarımızı dinliyor hem de bizi gözetliyor şu an Allah. Bizi de konuşturuyor. “Onlar Allah’a ortaklar koştular.” Neyi ortak koşuyor? Atomları. Dünyadaki bütün atomların müthiş akıllı olduğunu söylüyor Darwinistler. Ama Allah gibi akıllı olduğuna inanıyorlar. Her atomun Allah gibi akıllı olduğuna inanıyorlar.
Sayın Adnan Oktar'ın 11 Mayıs 2010 tarihli röportajından Ra'd Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Rad Suresi, 42. ayet. “Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı; fakat düzen kuruculuğun (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah'a aittir.” “Bütün tuzakları Ben kurarım” diyor Allah ve “tuzakları da Ben yıkarım” diyor. “Her bir nefsin ne kazandığını O bilir. Bu yurdun sonu kimindir,” yani dünyanın sonu kimindir, “inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” Ebcedi 1990 tarihini veriyor. Yani Mehdi (a.s.)’ın yoğun faaliyette olduğu yıllara bakıyor, 1990 inşaAllah. “Dünya hayatında onlar için bir azap vardır, Ahiret’in azabı ise daha zorludur.” “Dünya hayatında da zulmedenlere bir bela gelişecek” diyor Allah. Yani mutlaka karşılıklarını alacaklar. Ama “Ahirette asıl karşılıkları olacak” diyor. “Dünyada karşılığını bulmuyorlar” diyorlar. Halbuki küfür mutlaka karşılığını bulur. Bir kere sevgi elinden alındı mı, bir insan hücre hapsine atılmaktan daha beterdir. Sevgi gitti mi bir insanın elinden mahvoldu demektir. Allah ellerinden bir kere sevgiyi alıyor, şefkati alıyor, merhameti alıyor, insani duyguları alıyor. Yani derinliği alıyor, tutkuyu alıyor, aşkı alıyor, Allah aşkını alıyor. Geriye ceset kalıyor zaten. Çok müthiş bir beladır bu. Ama buna da bırakmıyor Allah. Toplu belalar verir, veyahut tek tek belalar verir. Kuran’da da bunu açıkça belirtiyor Allah. Bir de insanlar inanmıyorlar. Allah da diyor; “yanlarından geçmiyor musunuz” diyor.
Mesela “Ad kavmi, Semud kavmi, Firavun’un başına gelenleri görmüyor musunuz” diyor Allah “ben intikam sahibiyim ve alırım intikamımı” diyor. “Yok, Allah öyle bir şey yapmaz” diyorlar. Allah “yapıyorum, üzerinde geziyorsunuz” diyor. “yerle bir ettim” diyor. “Anlamıyorlarsa, ona göre bir karşılık veririm” diyor Allah. Ama “Beni sevin, Ben de sizi seveyim” diyor, “Beni unutmayın, Ben de sizi unutmayayım” diyor Allah. “Bana şükredin, nimetimi artırayım” diyor. “Eğer şükretmezseniz, nimetimi alırım” diyor Allah. “Elinizden alırım nimeti.” Yani “verdiğim nimeti geri alırım” diyor. Şükretmek ne kadar kolay değil mi? Elhamdülillah diyeceksin, Allah’ım sana şükür diyeceksin ve Kuran ahlakına uyacaksın, Kuran’a tabi olacaksın. Kuran bize sürekli kolaylık gösteriyor. Kuran’da zorluk yoktur, hep kolaylık vardır. Yani insanlar kendi beyinlerinde onu zorlaştırıyorlar.
Sayın Adnan Oktar'ın 16 Şubat 2010 tarihli röportajından Ra'd Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: “Bu yurdun sonu kimindir? İnkar edenler pek yakında bileceklerdir.” (Rad Suresi, 42).
ADNAN OKTAR: Şimdi bak bu dünyanın sonu kimindir? Kimin?
OKTAR BABUNA: Mehdi (a.s), talebeleri ve Hz. İsa (a.s)’nın inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Değil mi? Din Allah’ın olacak inşaAllah. Din Allah’ın oluncaya kadar diyor fitne yeryüzünden kalkıncaya kadar cihada, mücadeleye devam edin diyor Allah.
ADNAN OKTAR: Fitne bütün dünyadan kazınması ne zaman oluyor?
OKTAR BABUNA: Hz. Mehdi (a.s) ve Hz. İsa (a.s) döneminde inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Bak din Allah’ın oluncaya kadar, bütün dünyada İslam dini hakim oluncaya kadar ve fitne, fitne ne demektir biliyor musunuz? En ufak bir anormallik. Anarşi, terör, insanların asabını bozmak, sevgisizlik, acı, zulüm bunların hepsi fitnedir. Fitne yeryüzünden kalkıncaya kadar, yani dünyada olumsuz hiçbir şey kalmayıncaya kadar mücadele edin diyor. Bunu kim yapacak? Mehdi (a.s) yapacak. Diyorlar ki Mehdi (a.s)’ye ayet bakıyor mu? İşte buyrun. Çok net ayetler.
Sayın Adnan Oktar'ın 17 Nisan 2010 tarihli röportajından Ra'd Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım; “onlardan öncekiler de hileli düzenler kurmuşlardır.” Hileli düzenler. “Fakat düzen kuruculuğun, karşılık vermelerin tümü Allah’a aittir. Her bir nefsin ne kazandığını o bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” Sence bu dünyanın sonu kimin olacak Beril? Mehdi (a.s.)’ın, Hz. İsa (a.s.)’ın ve İslam’ın inşaAllah, değil mi? İslam’ın dünya hakimiyetini anlatan bir ayet. Bu konu, İslam’ın dünya hakimiyetini anlatan bir ayet.
Sayın Adnan Oktar'ın 25 Haziran 2010 tarihli röportajından Ra'd Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı” diyor Cenab-ı Allah. “Fakat düzen kuruculuğun (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah'a aittir.” Bütün düzenleri ben kurarım diyor Allah, bütün tuzakları. Mesela PKK tuzak kurarsa Allah yaratır, bir başkası tuzak kurarsa Allah yaratır. “Her bir nefsin ne kazandığını O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir”. Yani Mehdi (a.s) ve Hz. İsa (a.s.)’nin zuhuruna Kuran işaret etmiş oluyor. Bak diyor ki; “Bu yurdun sonu kimindir”, ne komünistlerin olacak, ne şunların olacak, ne bunların olacak. Allah’a gerçekten gönül bağlamış, Allah’ı gerçekten seven, Türk İslam Birliği’ni savunan, vatanını milletini seven insanların olacak inşaAllah. “Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir’’ diyor Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 1 Aralık 2010 tarihli röportajından Ra'd Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı; fakat düzen kuruculuğun, (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah’a aittir.” “Bütün düzenleri, tuzakların hepsini Ben yaparım” diyor. “Onların kurduğu tuzağı da Ben yapıyorum” diyor Allah. “Her bir nefsin ne kazandığını O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” 1990 veriyor ebceti, Mehdi (a.s.)’nin tarihini veriyor. Bu da Ahir zamana bakması açısından manidar.
Sayın Adnan Oktar'ın 9 Aralık 2010 tarihli röportajından Ra'd Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Rad Suresi 42; “Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı; fakat düzen kuruculuğun (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah'a aittir.” Küfür bir tuzak kurar, Allah da bir tuzak kurar, diyor. Küfrün tuzağı nedir? Deccal. Allah’ın tuzağı nedir? Mehdi (a.s.). Hiç ummadıkları bir anda, ummadıkları bir yerde, onları tutup, alıp çökertir ve perişan eder. “Her bir nefsin ne kazandığını Allah bilir, O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkâr edenler pek yakında bileceklerdir.” Diyor. İslam’ın dünya hakimiyeti kime ait olacak? Küfür diyor ki, biz hakim olacağız. Allah diyor ki bak; “Bu yurdun sonu kimindir, inkâr edenler pek yakında bileceklerdir.” Ebcedi 1990 veriyor şeddesiz, şeddeli 2074, silip süpürüldükleri vakit, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 24 Aralık 2010 tarihli röportajından Ra'd Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bakın mesela Rad Suresi’ni açtım, orası geldi. 42. ayet, şeytandan Allah’a sığınırım, “Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı.” Demek ki zaman zaman çeşitli deccaller çıkıyor ve hileli düzenler kuruyor. İlk defa olmuyor. Tarih içerisinde bunlar sürekli tekrarlıyor. “Fakat düzen kuruculuğun (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah'a aittir.” Yani Allah demek istiyor ki; “deccali Ben yaratırım, Mehdi (a.s)’ı da Ben yaratırım. Süfyanı Ben yaratırım, Mehdi (a.s)’ı da Ben yaratırım. Deccali Ben yaratırım, İsa (a.s)'ı da Ben yaratırım.” “Her bir nefsin ne kazandığını O bilir.” yani Allah bilir. “Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” Şeddesiz 1990 tarihini veriyor, şeddeli 2074 tarihini veriyor. İslam ahlakının anlı şanlı hakim olduğu devirler, inşaAllah. Bak, “bu yurdun sonu kimindir,” yani dünya yurdunun sonu kimindir. Dünyanın bir sonu var, “sonu kimindir?” diyor, sonu kimindir; inkar edenler,” yani ateistler, Darwinistler, materyalistler, “pek yakında bileceklerdir.” Çok az bir vakit var. 10 yıl çok az bir vakit, değil mi?
ALTUĞ BERKER: İnşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 19 Nisan 2011 tarihli röportajından Ra'd Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Ra’d Suresi 42; “Bu yurdun” dünyanın “sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” İslam’ın dünyaya hakim olduğunu da görecekler, diyor, Cenab-ı Allah, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 7 Mayıs 2013 tarihli sohbetinden Ra’d Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, “Bu yurdun sonu, kimindir,” dünyanın sonu kimindir, “inkar edenler pek yakında bilecekler” diyor Allah. Ebcedi 1990 ve 2074. Şeddesiz 1990, şeddeli 2074. Zaten 2080’lere kadar, 2074’ler en canlı devirleri. Ama 2080’lerden sonra gerileme başlıyor. Ama 2074’lere kadar canlılığın devam edeceğini gösteriyor Cenab-ı Allah. 1990’larda da atağa geçeceği anlaşılıyor Mehdiyet’in. “Bu yurdun sonu kimindir…” Kimin? Hz. Mehdi (a.s) ve İsa Mesih (a.s)’ın. “…inkar edenler pek yakında bileceklerdir” diyor. Pek yakın şu an. Yurttan kastı Cenab-ı Allah’ın, dünya. “Bu yurdun sonu kimindir?” Çünkü daha önce deccale ait, deccal hakimiyeti vardı. Şimdi Hz. Mehdi (a.s) hakimiyeti. Allah ‘Hadi’ ismiyle tecelli ediyor çünkü. “Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler,” yani Darwinistler, materyalistler, ateistler, kim olursa olsun, işte vahşi kapitalistler, komünistler, faşistler, hepsi, “pek yakında bileceklerdir” diyor Allah. Vaktin de az olduğu anlaşılıyor. Mesela 2074. Bediüzzaman diyor, “2080’lere doğru gerileme başlayacak” diyor. Hakimiyetin ne kadar kısa süreceği oradan anlaşılıyor.
Sayın Adnan Oktar’ın 13 Kasım 2013 tarihli sohbetinden Rad Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Rad Suresi; 42-“Bu yurdun sonu kimindir?” Dünyanın sonu kimindir? “inkâr edenler pek yakında bileceklerdir.” Şeddesiz; 1990, şeddeli; 2074. Son zamanlar artık “2074.” Yani 1990’a kadar atağın başladığı yıllar, 2074’de bitme aşamaları son 80’ler falan. İnşaAllah, İslam’ın hâkimiyetini göreceğiz.
Sayın Adnan Oktar'ın 5 Aralık 2012 tarihli sohbetinden Kuran'da Mehdiyet ile ilgili ayet tefsirleri
ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah diyor ki; Rad Suresi, 42’de; şeytandan Allah’a sığınırım; “Bu yurdun sonu,” dünyanın sonu, “kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” Yurt, duran bir yurttan bahsediyor: “Bu yurdun sonu kimindir,” “bu yurt kime aittir, kimlerin kontrolündedir, Allah kimlere vermiştir, bunu bilecekler” diyor. Ne zaman? “Pek yakında” diyor. Allah için 1400 sene, 1500 sene uzak bir vakit değil. Bu ayetin ifadesi önümüzdeki yıllarda tahakkuk edecek.
Şuara Suresi, 227; “Zulmetmekte olanlar,” deccaller, “nasıl bir inkılaba uğrayıp,” inkılab; yeni bir değişim, yeni bir hal, yeni bir anlayış, yeni bir hayat; “nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini,” yıkılacaklarını, yok olacaklarını, etkisiz hale geleceklerini , “pek yakında bileceklerdir” diyor, deccaller. Şimdi bunu da görecek insanlar pek yakında. Allah buna da “pek yakında” diyor, buna da “pek yakında” diyor. 1430, 1440 Allah için uzak değil. Ama 1440 tabii çok önemli bir tarihtir.
İsra Suresi, 81; şeytandan Allah’a sığınırım; “De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu.” Mehdiyet geldi mi, deccaliyet gider. “Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.” Yani batıl mutlaka, Darwinizm-materyalizm mutlaka yıkılır. Yani 100 yıl direnmesi, 150 yıl direnmesi önemli değil. Mutlaka yok oluyor. Bak, “hiç şüphesiz batıl yok olucudur” diyor Allah.
Araf Suresi, 137; “Kendisinde bereketler kıldığımız yerin,” Türkiye de bunun içinde; Türkiye, Suudi Arabistan dahil, İsrail dahil, Filistin dahil, Mısır’a kadar; “Kendisinde bereketler kıldığımız yerin doğusuna, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz'afları),” Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri, Hz. Mehdi (a.s) talebeleri hor kılınacaktır. İnsanlar tarafından horlanacaklardır, Hz. Mehdi (a.s) dahil. Ve zayıf bırakılacaklardır. Hakaretlerle, iftiralarla, komplolarla… Kimi mesela mahkemeye verecek, kimi hapsetmeye kalkacak, kimi onları savcılıklara ihbar edecekler Ezmeye çalışacaklar. “Zayıf bırakılanları,” onlara ‘müstaz’af’ diyor Cenab-ı Allah, “(müstaz'afları) mirasçılar kıldık.” “Onlar hakim olacaklar” diyor. Yani Ben-i İsrail, Hz. Davud (a.s)’ın soyu, yani Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri. Biz Ben-i İsrail’iz. Ben Ben-i İsrail’im. Sizler de Ben-i İsrail’siniz. Bizler Mehdi talebesiyiz. Mehdi talebeleri Ben-i İsrail’dir.
Tevbe Suresi, 32; “Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar.” Konuşarak yani. Mesela internette konuşması yazılıyor, kitaplara konuşmaları yazılıyor. Ağızlarıyla derken, ağızlarından çıkan sözler, yani fikirleri. “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Şu anda da bunu yapmaya çalışıyorlar. Dünyanın her tarafında demeçlerle, konuşmalarla, radyo-televizyon programlarıyla. “Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, Hz. İsa (a.s) gelmeyecek, Hz. İsa (a.s) gelmeyecek…” Allah’ın nurunu, Mehdi (a.s)’ı kendilerince söndürmek istiyorlar. “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Bütün kanallarda çıkıyor. “Oysa” diyor Allah, “karşıtlar,” karşıt olan kişiler, “istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Mehdiyeti hakim etmekten başkasını istemiyor Cenab-ı Allah. Ahir zaman işareti. Tabii Hz. Mehdi (a.s)’a karşı olanlar küfür içindedir demiyorum ben. Ama bilgisizlik içindeler. Yanlışlık içindeler.
Yine Saf Suresi, 8; “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.” O televizyon programlarına bakın. “Mehdi alametleri de çıkmadı, Hz. Mehdi (a.s) de çıkmayacak, Hz. İsa (a.s) inmeyecek, İttihad-ı İslam da olmayacak, İttihad-ı İslam hiçbir zaman için olmaz, insanların beşte biri ancak Müslüman olur, böyle bir şey yoktur” gibi; ağızlarıyla Allah’ın nurunu, İttihad-I İslam’ı, Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkışını, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın çıkışını, insanların mutlu oluşunu durdurmaya çalışıyorlar. “Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır.” “Ben yapacağım” diyor Allah. “Tamamladım” demiyor Cenab-ı Allah, “tamamlayıcıdır.” Nasıl tamamlıyor? Hz. Mehdi (a.s)’la tamamlıyor. Hz. İsa Mesih (a.s)’la tamamlıyor. Öyle olsa Allah, “tamamladım” derdi. “Tamamlayıcıdır” diyor. Tamamlayacak. “Kafirler hoş görmese bile.” “Küfredenler, İslam’a karşı olanlar tabii ki bundan hoşlanmayacaklar” diyor Cenab-ı Allah. Onlar hoş görmese de İttihad-ı İslam olacak. Terör de kalmayacak, anarşi de kalmayacak, silahlar susacak.
Ahzab Suresi, 27; “Ve sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve daha ayak basmadığınız bir yere mirasçı kıldı. Allah, her şeye güç yetirendir.” “Bütün dünyaya hakim olacaksınız” diyor Allah. “Topraklarına, yurtlarına, mallarına, ayak basmadığınız her yere mirasçı olacaksınız.” Yani “siz her yerde olacaksınız” diyor Müslümanlara. Ben-i İsrail, yani Mehdi talebeleri. Ben-i İsrail’i Tevrat tarif ediyor: Yakupoğulları’nın yönetimindeki müminler, Müslümanlar. Yani Hz. Mehdi (a.s)’ın liderliğindeki Müslüman milleti, inşaAllah. Onun içerisinde tabii İsrail de var. Onlar da çünkü hakkı, hak olarak, inşaAllah ilerde kabul edecekler. İlk önce Tevrat’ın aslına uyacaklar. Hz. Mehdi (a.s) onları Tevrat’ın aslıyla yönetecek. Yakupoğulları’na bir mirasçı olarak, bir güzellik olarak, bir koruyucu olarak. Onları koruyup kollayan; onlara iyilik, bereket, bolluk getiren bir şahıs olarak Hz. Mehdi (a.s) zuhur ettiğinde, Ben-i İsrail 3000 yıldan beri görmedikleri sevinci, mutluluğu, güzelliği yaşayacaklar. Hz. Mehdi (a.s)’ın bir alameti de Hz. Süleyman (a.s)’ın mescidini yapmasıdır. Mescidi yaptığında İsrail bayram edecek, inşaAllah.
Hz. Mehdi (a.s) Hz. Musa (a.s)’ın sandığını da getirip, Hz. Süleyman’ın mabedinin önüne koyduğunda, Peygamberimiz (s.a.v) diyor ki; “Pek azı dışında bütün Museviler Müslümanlar olur” diyor. “Çok azı dışında hepsi Müslüman olacaklar” diyor. Bütün vaat olmuş çünkü. Tevrat’ın dediği olmuş. Alenen belli ki Hz. Mehdi (a.s), yani belli ki Mesih (a.s) o. Sandık da gelmiş; sandık zaten Tevrat’a göre alamet, çok net. Sandık sadece onun getirebileceği bir şey, Hz. Mehdi (a.s)’a ait bir şeydir. Sırf o yaptığına göre; o, o. Kuran’da da ona işaret ediyor. “Huzur ve sekinet getirecek size o sandık” diyor. Ona işaret ediyor Allah. Kutsal sandığın bir alamet olduğunu söylüyor Allah, Kuran’da.
Al-i İmran Suresi, 139; “Gevşemeyin” diyor Allah. Gevşemek ne demek? Teyakkuzu azaltmak, sıklığı azaltmak, presi azaltmak, güçlü atakları azaltmak, gevşemek. “Çok güçlü olun” diyor Allah, “çok atak olun.” “Üzülmeyin.” Haram kılmış. Bütün Müslümanlara Allah bu ayetle üzülmeyi haram kılmış. Gevşemeyi de haram kılmış. Teyakkuz ve atak halinde olacak. Üzülmeyi de haram kılmış. “Eğer gerçekten iman etmişseniz,” samimi iman ediyorsanız, “en üstün olan,” her yönden ama; askeri, siyasi, politik, her yönden; “üstün olan sizsiniz” diyor Allah. “Size söz veriyorum, garanti veriyorum” diyor Allah. Mehdiyet’in bir başka açıklamasıdır bu ayet.
Hac Suresi, 41; “Onlar ki,” yani Mehdi talebeleri; ‘onlar ki dediği’, ayetin ifadesi o, inşaAllah. “Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir,” yeryüzü neresi? Dünya. Dünyada kendilerini yerleştirir, bütün dünyaya hakim eder, “iktidar sahibi kılarsak,” dünyanın iktidarına, dünya devletine hükümet ettiğinizde ki edeceksiniz, “iktidar sahibi kılarsak, onlar dosdoğru namazı kılarlar.” Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri. Dosdoğru namaz, tam tarif edildiği gibi. “Zekatı verirler,” bol bol mal dağıtırlar. Hz. Mehdi (a.s)’ın şeyi odur. “Gelir, iki rekat namaz kılar” diyor; “zekatı verirler, malı dağıtırlar.” “Marufu emrederler,” güzelliği söylerler. Anarşiden, terörden, savaştan kaçınmayı; kardeşliği, barışı, iyiliği, güzelliği emrederler. “Münkerden sakındırırlar.” Kan dökmekten, şiddetten, savaştan kaçındırırlar. “Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.” “Hepsini Allah yapar” diyor Allah ayette.
Yunus Suresi, 82; şeytandan Allah’a sığınırım; “Allah, suçlu-günahkarlar istemese de”, “suçlu ve günahkarlar istemezler” diyor Allah. Neyi? Hakkı. Hak ne? İslam. “Hakkı (hak olarak) Kendi kelimeleriyle,” Kuran’ın hükmüyle, Kuran’ın kelimeleriyle, Hz. Mehdi (a.s)’ın dilinden dökülen kelimelerle, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın ağzından çıkan kelimelerle, Kuran hükümleriyle, “gerçekleştirecektir.” Gerçekleştirecek ne demek? Vaatten gerçekleşmeye dönüşecek. Gerçekleştirecek ne demek? Somut, elle tutulur, net hale gelecek. Yani olay tahakkuk edecek, gerçekleştirilecektir. “Suçlu-günahkarlar istemese de,” yani “onlar direnecekler” diyor, karşıtlar direnecekler. “Hakkı (hak olarak) Kendi kelimeleriyle gerçekleştirecektir.” “Hak her yere hakim olacak” diyor Allah.
Enbiya Suresi, 18; şeytandan Allah’a sığınırım; “Hayır” diyor Allah, “Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder” diyor. Fikir yapısını; beyinden kasıt, fikir yapısıdır. “Beynini darmadağın eder; patlatır, parçalar beynini” diyor; fikirle, ilimle, akılla. “Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir.” “Bakarsın ki,” “göreceksin” diyor. “Göreceksiniz, bakacaksınız, yok olup gittiğini göreceksiniz” diyor. “Fiilen olacak” diyor. “(Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size.” Hani “tesadüfen oldu, kendi kendine oldu” diyorlar ya Darwinistler; “eyvahlar size” diyor Allah. Çünkü ahirette, cehenneme gittiğinde… Mesela adam Darwinist, Allah’a inanmıyor. Şimdi toprak dümdüz; toprak magma, kaynıyor. Böyle şeytan başı gibi çok itici görünümlü ağaçlar -tek ağaç odur, bitkiler- meyvesi öyle, şeytan başı gibi ve pis kokulu, bayağı iğrenç kokulu bir ağaç. Böyle irin denizleri var, irin gölleri var; onların protein kaynağı olacak. Bir de kaynar su, kaynayan su. Şimdi tesadüf demiyor muydu bunlar?
“Tesadüfen oluşmuş bitki işte bu” diyor Cenab-ı Allah. “Öyle inanıyorsunuz ya” diyor, tesadüf gibi olan. “Tesadüf değil, Ben yarattım ama sizin kafanıza göre tesadüf böyle olmuyor mu?” diyor Allah. “Bu bitkiyi, o zaman bu meyveyi yiyeceksiniz” diyor. Böyle mis gibi kokan çilekler, portakallar, mandalinalar; mis gibi kokan kavun, karpuz; siz bunlara tesadüf diyordunuz. “Tesadüf öyle olmaz, böyle olur” diyor Allah, sizin zihniyetinize göre. “Şimdi yiyin bunu” diyor Allah. Pırıl pırıl mis gibi su. Oranın suyu leş gibi kükürt kokar. Kaynar ve tuzlu, pis bir su; her yerde vardır bu, yeryüzünde de vardır kaynar magma. Birçok yerde var, görüyorsunuz. “Su olarak bunu içeceksiniz” diyor Allah. “Tesadüf demiyor muydunuz?” diyor. “İşte tesadüf olunca böyle olur” diyor Allah. İnşaAllah. Sizin inancınıza göre. Çünkü yerde magma olduğuna göre, suyu da ısıttığına göre o; kara toprağın içinden, kükürdün içinden, tuzun içinden geçerek geldiğine göre bu su, sizin tesadüf inancına göre bunun kükürtlü, civalı, leş gibi kokan, bulanık, çamurlu, kaynar bir su olması lazım. Makul bu değil mi, onların dediğine göre? “İçin” diyor Allah şimdi. Adam inat ediyor zaten yine orada. Darwinist yine inat ediyor.
“Evrimle oldu” diyor. “O zaman evrimle olduysa, böyle olmuyor mu?” diyor. Adam da inkar edemiyor. “Evet, evrimle olunca böyle olur” diyor. “Bitki de böyle olur” diyor. İnsan? “İnsanı da ‘evrimle oldu’ diyorsun” diyor. Kafası, başı arkaya dönük insanların, cehennem ehlinin. Yani göğsü düz, bu tarafa doğru; başı sırt tarafını görüyor. “Mutasyon” diyor ya; madem mutasyon, işte mutasyona uğramışsın olarak alacak. Mutasyona inanmıyor musun sen? Başları arkaya dönük, gözü görmüyor. Mutasyon demiyor musun? İşte gözü görmüyor. Kolları tutmuyor, yerde sürünüyorlar. Hani diyordu ya, “yerdeydiler ilk önce, sürüngendiler; sonra yavaş yavaş ayağa kalktı.” “İşte ilk atalarınız gibi oldunuz” diyor Allah da. “İnanmıyor musunuz?” diyor Allah. “Yerde sürüngendik” diyordunuz. “Önce gözler görmüyordu, evrimle oldu” diyordunuz. “İşte gözünüz görmüyor” diyor Allah. Ayette var, “gözleri görmez” diyor. Yerde süründürüyor Allah, sürünme var. O da yine “sürüngenlerden olduk” diyorlar, Allah onu meydana getiriyor. Reddedeceği bir durum var mı? Yok. İnancına göre öyle işte. Kendi inancını yaşamış oluyor. Sürekli de bu inancı muhafaza ediyor zaten, hiç bir şekilde vazgeçmiyorlar.
Diyorlar ki; “Rabbinize söyleyin de o nimetlerden bize de versinler” diyor. Orada cehennem melekleri var, onlar ara ara geliyorlar, onların aracı olmasını istiyorlar. “Ya Rabbi bize o nimetlerden ver” demiyor. “Rabbinize söyleyin de bize onlardan versin” diyor. Daha hala inat ediyor. Cehennem tabaka tabakadır, çeşit çeşittir. Mesela bazı insanlar vardır, sırf Allah’ı inkar eder ama hiç kimseye kötülüğü olmaz. Yani dürüst, normal yaşar ama evrimci; onlara öyle bir ortam oluyor. Fakat böyle kötü mahalleler, soğuk mahalleler… “Nimeti Allah yarattı” demiyor ya, bütün nimetlerin alındığı bir ortamda Allah yaşatıyor. Onun inancına uygun bir ortamda yaşatıyor. “Allah yapmadı” dediği her şeyi Allah, orada ona, onun dediği inançla yaratıyor. Allah’a vermiyor ya bu şeyleri, onların hepsini alıyor Allah. Ama ateşte de yakmıyor. Ateşte yakmıyor, sadece duruyor. Sıkılmayla Allah bunaltıyor onları da, sıkılıyorlar. Biz nasıl televizyonda haberler seyrederken güzel bir yer gördüğümüzde imreniyoruz, kötü bir yer gördüğümüzde de Allah’a sığınıyoruz. Onlar da sürekli televizyondan bakar gibi cennet ehlini görüp, kıyas yapıp, onun sıkıntısını çekecekler. Sürekli bunalacaklar.
Mesela bazı kişiler var; Allah’a, dine inanıyor ama İslam’ın, Kuran’ın hükümlerini hiç yapmıyor. Kavgacı, dedikoducu, laf sokuyor, milletle uğraşıyor ama Allah’a, dine muhalif her şeyi de yapıyor. “İnanıyorum” diyor ama inanmıyor. Laf götürüyor getiriyor, kavga imkanı olduğunda hemen kavga yapıyor. Cehennemde de bunlar sürekli kavga ediyorlar, ayette açıklanmış. Birbirlerini kolluyorlar, sürekli arıyorlar karanlık cehennem mahallelerinde, cehennem sokaklarında. Mesela bunlar da öyle; suçu ağır olmayanlar yanmaz ateşte. Yani herkes ateşte yanmaz. Suçunun derecesine göre yapılır. Tabaka tabakadır. Mesela münafıklar cehennemin en aşağı tabakasındadır. Onlara çok şiddetli azap yapılıyor. Mesela daha üst tabakalar var; çok çok daha sakin cehennem tabakaları var. Bediüzzaman da onu anlatıyor, çok çok sakin. Ama sıkıntıyla Allah orada azap yapıyor. Dümdüz çöl gibi bir ortam; oturuyor, dedikodu yapıp oturuyor. Sürekli görüyor cennet ehlini.
Mesela yüz bin sene geçiyor, bunalıyor; sıkıntıdan delirecek böyle. Bir yüz bin sene daha geçiyor, öyle oturuyor. Çünkü önem vermemiş; dine, Allah’a önem vermemiş; İslam’a önem vermemiş, gereksiz görmüş. Müslümanlarla alay etmiş. Cennete de sokulamadıkları için, Allah orada sadece sıkıntıyla bunaltıyor. Öyle duruyor. Ama anlamıyor tabii sıkıntıdan, ondan da anlamıyor. Birbirleriyle dalaşıyor. O, onu cehenneme kim düşürdü, onu arıyor; o, onu cehenneme kim düşürdü, onu arıyor. Birbirlerine dalaşıyorlar. Birbirlerini kovalıyorlar cehennem mahallelerinde. Yani onların meşguliyeti bu. “Cennet ehli de güzel bir meşguliyet içindedir” diyor Allah ayette. Onlar da kötü bir meşguliyet içindeler. Sıkıntıdan birbirleriyle uğraşıyorlar cehennemde.
O, ona dedikodu yapıyor; o, onun lafını götürüp getiriyor; o, ona saldırıyor, kavga ediyor. Bütün hayatı öyle geçmiş oluyor. Ölmek de istemiyorlar bunlar zaten. Sorsan, “ölmek istiyor musun?” diye; “Ölmek istemiyorum” diyor. Allah’ı kabul ediyor mu? Etmiyor. Ama bir kısmı; “Bizi gönder Ya Rabbi, çok mükemmel olacağız” diyor. O zannediyor ki, geri gittiğinde imtihandaki o ortam kalkacak. O şartlarda gideceğini zannediyor. Halbuki unutturulup gönderilir o. Allah; “Gitse de yine aynı şeyleri yaparlar” diyor. Çünkü o cehenneme gitse, ahirete gitse, Allah yeniden dünyaya gönderse; rüyasında gördüğü gibi kabul etse adam, rüyasında kabus görmüş gibi kalksa; “Ne kadar korkunç bir kabus gördüm” diyor. Aynı azgınlığıyla devam eder, daha şiddetli azgınlığıyla devam eder. Vazgeçmiyor. “Onlar yalancıdır” diyor Allah.