Hicr Suresi, 26-52 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 24 Nisan 2014 tarihli sohbetinden Hicr Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Yine Hicr Suresi’nde; “Andolsun insanı kuru bir çamurdan şekillenmiş bir balçıktan yarattık.” Nasıl balçık? Seramikte kullanılan balçık, porselende kullanılan balçık. “Ve cannı da daha önceden nüfuz eden kavurucu ateşten yaratmıştık” Yani elektrik gibi bir şey. “Hani Rabbin meleklere demişti ki: Ben kuru bir çamurdan şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım.” Bakın kuru bir çamurdan yani porselenden bir beşer meydana getireceğim. “Ona bir biçim verdiğimde” porselenden heykel yaptığımda. “Ona ruhumdan üflendiğinde hemen ona secde ederek yere kapanın” diyor Cenab-ı Allah. Porselenden mükemmel bir insan heykeli yaratıyor. Can verildiğinde, o porselen heykel birden yürümeye başlıyor. İnsanın yaratılışı budur. Tam insana benzer tarzda yapıyor. Mesela eliyle böyle duruyor, kalmış. Porselen ama. Allah canını üfürdüğünde birden bismillah deyip yürümeye başlıyor. Yaratılış budur, bu şekildedir.

“Böylece meleklerin tümü topluca secde etti. Ancak iblis secde edenlerle birlikte olmaktan kaçınıp dayattı.” Enaniyet ve kibirinden dolayı. İnsanlarda mesela Allah’ın varlığına inanmamakta direnen insanlar var. Varlığının güzelliğine, Allah’ın hikmetlerine, sanatına direnen insanlar var. “Cenab-ı Allah dedi ki: Ey iblis sana ne oluyor secde edenlerle birlikte olmadın?” Yani “niye secde etmiyorsun onlarla birlikte?” diyor “Dedi ki: Ben kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan” porselenden, “yarattığın bir beşere secde etmek için var değilim.” Ağırına gidiyor, enaniyet yapıyor “Dedi ki: Öyleyse ondan (cennetten) çık. Çünkü sen kovulmuş bulunmaktasın” Eüzu billahi mineş-şeytanirracim. Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınıyoruz. “Ve şüphesiz din gününe kadar lanet senin üzerinedir.” “Dedi ki: Rabbim öyleyse onların dirileceği güne kadar bana süre tanı.” Yani ömrü ona uzun bir ömür veriliyor. Ama mesela kâinatın ömrü yüz bin seneyse, iki yüz bin seneyse insanlığın ömrü, ona iki yüz bin sene ömür veriliyor. Ama ona sorduğunda şeytana ne kadar kaldın desen? Bir gün, bir günün bir vakti kadar kaldım diyecek. İki yüz bin sene ona öyle geliyor. Bu sözü de onun için söylüyor. Kısa bir vakit için söylüyor. Ona öyle geliyor çünkü.

“Dedi ki” Cenab-ı Allah. “Öyleyse sen kendisine süre tanınanlardansın bilinen günün vaktine kadar. Dedi ki: Rabbim beni kışkırttığın şeye karşılık andolsun ben yeryüzünde onlara sana başkaldırmayı, dünya tutkularını” Darwinizmi, materyalizmi. “Süsleyip çekici göstereceğim” Süsleyeceğim gözlerine hoş gelecek diyor. “Ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp saptıracağım. Ancak onlardan samimi olan kulların müstesna” Ben onları saptıramam diyor, samimiyetsiz her kulunu saptıracağım. “Allah dedi ki: İşte bu bana göre dosdoğru yoldur” Bu doğru diyor Allah. Doğru söylüyorsun diyor. “Şüphesiz kışkırtıp, saptırılmışlardan sana uyanlar dışında senin benim samimi kullarım üzerinde zorlayıcı gücün yoktur.” Mesela bak vesvese vermeye çalışıyorlar Müslümanlara. PKK ile baş edilmez şu bu falan. “Hiç şüphe yok onların tümünün buluşma yerleri cehennemdir onun yedi kapısı vardır” diyor. Belki bir manyetik kapı böyle bir insanların fark edemediği bir kapı. Belki hakikaten demirden gibi görünen bir kapı. kapının manyetiğini bilmiyoruz biz. Oluk oluk insanların geçeceği bir yer. Ama Müslümanlara girmek haram cehenneme. Kâfirlere de cennete girmek haram. Cennetin kapısına geldi mi atılırlar, giremez. İter cennetin kapısı onları. Müslümanları da cehennemin kapısı iter. Müslüman da oraya giremez.

“Onun yedi kapısı vardır. Onlardan her biri için bir gurup ayrılmıştır” Her gurubun gireceği yerde ayrıdır diyor Allah. “Gerçekten takva sahibi olanlar” samimi olanlar, “cennetlerde ve pınar başlarındadır. Oraya esenlik ve güvenlikle girecekler” Girin. “Göğüslerinde kinden, hasetten ne varsa sıyırıp çektik” Birbirlerine karşı öfkeleri yok Müslümanların orada. “Kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar” Böyle koltuklara oturup karşı karşıya oturuyorlar. “Orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz” Mesela biz akşam oldu mu uykumuz geliyor. Orada öyle bir şey yok. Yorgunluk dokunmaz diyor. “Ve oradan çıkarılacak değillerdir” Ne kadar zamandır? Sonsuza kadar. “Haber ver kullarıma şüphesiz ben bağışlayanım, esirgeyenim” diyor Allah. Yani günahta yapsanız, hatanızda olsa hem bağışlarım, hem sizi de esirgerim diyor. “Ve şüphesiz azabım o acıklı bir azaptır” diyor. Arkasından da diyor ki Cenab-ı Allah; “Onlara İbrahim’in konuklarından haber ver.” Hz. İbrahim (a.s)’ın konukları. Hz. İbrahim (a.s)’ı biliyorsunuz çok misafirperverdi.

“Yanlarına geldiklerinde selam demişlerdi.” Hz. İbrahim (a.s)’a. “O da biz sizden korkuyoruz”, demişti. Çünkü niye korkuyor? İlk geldiklerinde korkmuyor. Yorgun, “çok uzun yoldan geldik”, diyorlar. Mesela yüz kilometre öteden geliyorlar. Ama üstlerinde elbise gıcır gıcır. Pırıl pırıl. Kıyafetler mis gibi. Ciltleri bakımlı, tertemiz her yer. Ne toz toprak kir var. “Buyurun”, diyor “yemek yiyin”. Buzağıyı kesiyor, kızarttırıp getiriyor, ayran, her şeyi yapıyor. E yok diyorlar “biz yemek yemeyeceğiz”, diyorlar. “Niye?”, diyor. “Biz yemek yemeyiz de ondan”, diyor. “O zaman işte korktu”, diyor İbrahim. Yani çünkü olağanüstü bir varlıkla karşı karşına olduğunu anlıyor. Sonra diyorlar “biz intikam almaya geldik. Sapık kavimle intikam almaya geldik”. O zamanda oğlan çocuklarına sapık ilişkide bulunan adamlar var. “Onları yerle bir etmeye, yerle yeksen etmeye geldik”, diyorlar. “Siz burayı terk edin”, diyorlar. Karın ve sen.

 


Hicr Suresi, 45-46 Ayetlerinin Tefsiri

(Cennette yaşanan güzel hayat)

 

SAYIN ADNAN OKTAR’IN A9 TV’DEKİ CANLI SOHBETİ (14 ARALIK 2011; 01:00)

ADNAN OKTAR: “Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.” (Hicr Suresi, 45) Hoşlarına gidiyor pınar başlarında olmak, şırıl şırıl onun suları, o ortam sohbet ortamı. Bir kısmı Peygamberimiz (s.a.v.) ile sohbette, bir kısmı eşiyle beraber, bir kısmı geziyor, bir kısmı cennet vasıtalarıyla geziyor. Mesela cennet evi var; havada duruyor, asılı kristal ev, içi görülüyor böyle pırıl pırıl, havada duruyor. “Ya Resulullah, nasıl gideceğiz oraya” diyorlar; “Uçarak gideceksiniz” diyor. İçinden geçirip bir yeltendiğinde hemen oraya doğru uçmaya başlıyor, inşaAllah. Allah rüyada da gösterir insana böyle şeyleri inşaAllah, kudretini göstermek için.

“Oraya esenlikle ve güvenlikle girin.” (Hicr Suresi, 46) Esenlik; kalp ferahlığı ve güvenlik. Bak, mesela sitelerde güvenlikçiler geziyor, polisler geziyor, ama yine de tam anlamıyla bir güvenlik sağlanamıyor. Cennette güvenlik nasıl? Yüzde yüz, vur kafayı yat-kalk, hopla, ne yapıyorsan yap, istediğini yap, tam güvenlik var, sıfır tehlike, elhamdülillah. Güvenlik olunca, kalp müthiş bir zevk içinde oluyor, çünkü dünyada sürekli tehlike vardır, orada hiç tehlike yok.