Nahl Suresi, 120-121, 123, 125, 127-128 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 26 Ocak 2011 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Nahl Suresi 120. Ayet “Gerçek şu ki İbrahim bir ümmetti.” Tek başına bir ümmetti diyor.  “Allah'a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi. “O’nun nimetlerine şükrediciydi ve Allah onu seçti, doğru yola iletti.” 2002 tarihini veriyor.  “Sonra sana vahyettik: "Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dinine uy. O, müşriklerden değildi.” Hz. İbrahim (a.s)’ın dinine uy. Bu ne demek? Yine bütün Müslümanların birlik olmasını isteyen bir Kuran ayeti. Hz. İbrahim (a.s) gibi olun diyor. Bütün dünyaya sesleniyor Cenab-ı Allah. Hepsinin Hz. İbrahim (a.s) gibi olmasını söylüyor. “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır.” Nedir bu? Mehdiyet’tir. “ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.”Şefkate, sevgiyle, akılla, bilimle mücadele et. “Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir" (deccallik yapanı bilendir) "ve hidayete ereni de bilendir.” Mehdi (a.s) olanı da bilendir. “Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.”Burada da Mehdiyet ile deccaliyetin mücadelesi anlatılıyor işte. “Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir.” Hangi korkup sakınanlar? Bütün dünyadaki korkup sakınanlar. Belirli bir grubu mu kastediyor Allah? Hepsini kastediyor. “Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir.”Yani Mehdi (a.s) topluluğuyla beraberdir anlamına gelir bu inşaAllah. “Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti.”Demek ki, Müslümanların, Allah ümmet olarak, toplu olarak birlikte olmasını istiyor.  Ve bütün dünya tek bir ümmet olacak. Türk İslam Birliği’nin anlamı budur. “Nerede diyorsun” İşte al, bak. Ama hikmet gözüyle, akıl gözüyle bakarsan görürsün.

 


Nahl Suresi, 121, 125, 127-128 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 9 Mart 2011 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bakın Nahl suresi, 125. Ayette, Cenab-ı Allah ne diyor, şeytandan Allah’a sığınırım; “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır.” Nasıl yapılıyormuş tebliğ? Nasıl oluyormuş cihat? Nasıl oluyormuş Allah’a çağırmak insanları? Bakın ne diyor; “Rabbinin yoluna,” Kuran’a “hikmetle” kısa, özlü, güzel sözle “ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.” Kafa, göz yararak, olay çıkararak değil. “Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir, hidayete ereni de bilendir. Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.” Hüzne kapılmayı da Allah yasaklıyor. “Sıkıntıya da düşme” diyor. “Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir.” Bakın, “şüphesiz Allah, Allah’tan korkup-sakınanla, helale, harama dikkat edenle ve iyilik edenlerle beraberdir.” Hayatı sürekli iyilikle geçenlerle beraberdir.” Bu Kuran’ın bir mucizesidir. Allah onlara hep güç, imkan, başarı sağlıyor. Yol açıyor Cenab-ı Allah. “Allah, Onu seçti ve doğru yola iletti.” Ebcedi; 2002 yapıyor. 121. Ayet, Bakın, “Allah, Onu seçti ve doğru yola iletti.” Hz. Mehdi (a.s)’a işaret var burada, inşaAllah. Çünkü tam 2002 tarihini veriyor. Aynı zamanda Hz. İsa (a.s)’ın da dünyaya sunulduğu tarih Allahualem 2002.

 


Nahl Suresi, 121, 125, 127-128 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 7 Ağustos 2013 tarihli sohbetinden Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar. 

 

ADNAN OKTAR: Nahl Suresi, 121, Hz. İbrahim (a.s) için Cenab- ı Allah diyor ki; “O'nun nimetlerine şükrediciydi.” Elhamdülillah. Mümin, sürekli nimeti görüp, sürekli şükreden oluyor. Mesela kromozomların yapısına bakıyor “elhamdülillah” diyor, kalemi görüyor “elhamdülillah” diyor, arabayı görüyor “elhamdülillah” diyor, sürekli o sevinç içinde oluyor, yani onları alelade görmüyor, basit, sıradan bir şey görmüyor. “Allah onu seçti ve doğru yola iletti.” (Nahl Suresi, 121) Ebcedi; 2002 tarihini veriyor. Hz. İbrahim (a.s)’ın neslinden biliyorsunuz Hz. Mehdi (a.s)’da. 125. ayette, şeytandan Allah’a sığınırım. “Rabbinin yoluna hikmetle” hikmet nasıl? Düşünerek, kısa ve özlü, derli toplu konuşmak. Boş böyle uzun uzun konuşmalar, samimiyetsiz konuşmalar; bunlar olmaz. Peygamberimiz (s.a.v) düz ve samimi olarak anlatıyordu Allah’tan korkarak, akılcı anlatıyordu. “ve güzel öğütle” yani böyle rahatsız edici, saldırgan öğüt değil, güzel öğüt. Güzel öğüt ne demek? Duyanın hoşuna gideceği tarzda bir öğüt, “hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.” Kafa göz yararak değil. Aşağılayarak, böyle onlar ıstırap vererek değil. “En güzel biçimde mücadele et.” diyor Allah. Mücadele et ama en güzel biçimde.

“Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.” (Nahl Suresi, 125) “Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma.” (Nahl Suresi, 127) Hüzün insanı bitkinleştirir. Yapma deyince, hüzün konusunda Müslüman böyle bir şeye yanaşmaz. Hüzne adam kapılmaz. Ağlıyor, zarıl zarıl ağlıyor. Allah “hüzne kapılma” diyor, “kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme” (Nahl Suresi, 127) Şimdi hileli düzende, ahlaksızlıkta, terslikte, münasebetsizlikte insanlarda sıkıntı olur. Hatta böyle ağrı olur, kalbinde ağrı olur, kalbinde ağrı duyar. Der ya “Kalbimde ince bir sızı” der. Yahut üfler püfler, rahatsız olur sıkıntı. Hileli düzen, hileli düzen nasıldır? Birisi ahlaksızlık yaptığında, hileli düzendir. Bir taktik uyguluyorsa, adamlık dini tarzında münasebetsiz bir şey yapıyorsa, bu da bir hileli düzendir. Aldatmaya çalışıyorsa, yalan söylüyorsa hileli düzendir. Bunlarda Müslüman rahatsız olur. Hileli düzen, yani küçük veya büyük kurulduğunda bir Müslüman’a karşı ondan sıkıntı duyar. Ama diyor ki Allah “sıkıntıya düşme” onu haram etmiş. Böyle şeylerde insanlar sıkıntıyı kendine hak biliyor. Ama Allah haram kılmış. Yapmamak lazım. “Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir” (Nahl Suresi, 128) Allah’tan korkan insan, çok kaliteli olur. Allah’tan korkmayan insan çok fazla oluyor. İnanıyor ama korkmuyor. Ben rastlıyorum. Yani korkmuyor. Konuşmalarından anlaşılıyor. Korkanda, Allah’a karşı çok ciddi bir saygı oluyor. Üslubunda çok ciddi bir saygı oluyor. Korkmayan alay ediyor. Dinle alay ediyor, ahiretle alay ediyor, cennetle, meleklerle. Mesela âlim hoca ama Allah’tan korkmadığı anlaşılıyor. Alaycı ve saygıya uygun olmayan bir üslupla konuşuyor. Bak, şüphesiz korkuyor. Allah’tan korkuyor. Bir de sakınıyor. Yani helale harama dikkat ediyor, Kuran’a tam uyuyor. “Ve iyilik edenlerle beraberdir.” Herkese iyilik etmek, Müslüman’ın vasfı olacak. 

 


Nahl Suresi, 121, 125-128 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 19 Mayıs 2014 tarihli sohbetinden Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: İnşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. Nahl Suresi, 125. “Rabbinin yoluna…” Rabbin yolu nedir? Kuran. Kuran nedir? Sevgi, şefkat, merhamet, doğruluk, dürüstlük, iyilik, güzellik… Güzel olan her şey. “Rabbinin yoluna hikmetle…” Hikmet ne demek? Kısa ve özlü konuşmak. Kısa, özlü, anlamlı konuşmak. “…hikmetle ve güzel öğütle…” Güzel olan öğüt nasıl olur? Kırıcı olmayan, rencide etmeyen, sarsmayan, rahatsız etmeyen. “…güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.” Onda da nedir? Yine sertlik olmayacak. Mücadele edeceksin ama en güzel bir biçimde sertlik olmadan. “Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir” Ben zaten bilirim diyor Cenab-ı Allah sapanı. “…ve hidayete ereni de bilendir.” Çünkü hidayeti kendi veriyor zaten. İnşaAllah.

“Eğer ceza verecekseniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin…” size yapılanın aynısıyla karşılık verin. “…ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır.” [Nahl Suresi, 126] Sabretmek mesela karşılık vermeyip sabredersen bu daha hayırlı diyor Cenab-ı Allah. Mümin de daha hayırlısını tercih ediyor. Halim olmak, halim.

“Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir.” Müslüman sabırlı olacak, ani öfkeye kapılmayacak, sinirlenmeyecek. “Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.” Gerginliğe, öfkeye, kalbinde meydana gelecek her türlü rahatsızlığa müsaade etme böyle bir duruma gelme. “…hüzne kapılma…” korkma, üzülme, tedirgin olma, psikolojik sana zarar verecek hiçbir tavrın içine girme. “…kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.” (Nahl Suresi, 127) Hileli düzeni Müslüman görecek sıkıntıya düşmeyecek çünkü onu yaratan da Allah. Sakin olacak.

“Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla…” Allah’tan korkup, helale-harama dikkat eden “…sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir.” (Nahl Suresi, 128) Kim iyilik ediyorsa Allah onunla beraber, iyilik eden zannediyor ki Allah yardım etmeyecek. Halbuki yardım ediyor, Allah.

“(Allah) Onu seçti ve doğru yola iletti.” Nahl Suresi, 121. 2002 tarihini veriyor. “(Allah) Onu seçti ve doğru yola yöneltti.” Evet.

 


İyiliğin ve güzel sözün etkisi

 

İnsanlar, hep huzurlu, güven içinde yaşadıkları, dostluk ve neşenin olduğu ortamlar isterler. Ancak, bunu isterken böyle ortamların oluşması için bir çaba göstermez, hatta bizzat kendileri huzur ve rahat kaçırırlar. Huzuru, dostluğu ve güvenliği sağlamayı ise herkes karşı taraftan bekler. Bu aile içi ilişkilerden, bir şirket çalışanlarına, toplumsal huzurdan ülkeler arası ilişkilere kadar böyledir. Oysa, güzellikler, dostluklar, huzur ve güven fedakarlık ister.

Eğer herkes kendi isteğinin olmasını isterse, herkes konuşmada ve kararlarda kendisinin üstün gelmesi için çaba harcarsa, herkes kendi rahatını düşünür, fedakarlıkta bulunmazsa, elbetteki insanlar arasında çatışmalar ve huzursuzluklar olacaktır. Ancak Allah'tan korkan müminler farklı davranırlar. Onlar, hem fedakar, hem affedici, hem de sabırlıdırlar. Kendilerine haksızlık yapıldığında dahi, haklarından feragat ederek, toplumun huzur ve güvenliğini, insanların neşesini kendi nefislerinden üstün tutar, en güzel tavrı gösterirler. Bu, Allah'ın müminlere emrettiği üstün bir ahlak özelliğidir:

İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir.”Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz. (Fussilet Suresi, 34-35)

Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir. (Nahl Suresi, 125)

Ayette de bildirildiği gibi, Allah böyle üstün bir tavra karşılık, müminlerin düşmanlarını “sıcak bir dost”a çevirir. Bu Allah'ın sırlarından biridir. Sonuçta tüm insanların kalbi Allah'ın elindedir. Allah, kimi isterse onun kalbini ve düşüncesini değiştirebilir.
Allah güzel ve yumuşak sözün etkisini başka ayetlerde de haber vermektedir. Allah, Hz. Musa ve Hz. Harun'a Firavun'a gitmelerini ve ona yumuşak söz söylemelerini emreder. Firavun, son derece azgın, acımasız ve zalimdir. Ancak, Allah buna rağmen, elçilerine ona yumuşak söz söylemelerini emretmiştir. Allah bunun nedenini de ayetlerinde açıklamıştır:

“İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor. Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar.” (Taha Suresi, 43-44)

Bu ayetler müminlerin inanmayanlara, düşmanlarına ve azgın insanlara karşı nasıl bir tutum içinde olmaları gerektiğini bildirmektedir. Bunlar elbette ki sabır, güç, alçakgönüllülük ve akıl gerektiren davranışlardır. Allah, müminlerin, emirlerine uyarak güzel ahlak göstermelerinin karşılığında davranışlarını etkili kılacağını ve düşmanlarını dosta çevireceğini bir sır olarak bildirmiştir.

 


Nahl Suresi, 125. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 4 Temmuz 2010 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Nahl Suresi, 125. Şeytandan Allah’a sığınıyorum.

SUNUCU: “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir. Ve hidayete ereni de bilendir.”

ADNAN OKTAR: “Rabbinin yoluna hikmetle” yani kısa ve özlü uzatmadan, derin etki yapan sözlerle ve güzel öğütle yani böyle ters, sert bir ifade ile değil, “çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.” Kırıcı, yıkıcı olmadan; sevecen, akılcı, bilimsel; sanatı ve estetiği kullanarak, değil mi? Ruhunu sarsmadan. Hep bak Allah güzelin üstünde duruyor. Güzel öğüt, güzel biçimde mücadele.

 


Nahl Suresi, 125. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 22 Eylül 2010 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.” (Nahl Suresi, 125)

ADNAN OKTAR: En güzel biçimde değil mi, borunun içine dinamit doldurup kafalarına at demiyor, Kuran. Git evlerini ocaklarını bombala, çoluğunu çocuğunu yak da demiyor, değil mi? Evlerini kundaklayın da demiyor Cenabı Allah. Ne diyor, en güzel biçimde tartış şefkatle, saygıyla, gönüllerini alarak değil mi, ikna etmeye çalışarak, güzel öğütle ne diyeceğiz tek Allah’a çağıracağız. Tasaffi etmesini isteyeceğiz. Düzelmelerini isteyeceğiz. Kabul ederse, etmezse; senin dinin sana, benim dinim bana diyeceğiz. Dolayısıyla arbede çıkartmak, orayı burayı bombalamak, evleri yakmak yıkmak yok değil mi, o Kuran ayetlerinde, evet.

 


Nahl Suresi, 125-128 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 9 Aralık 2010 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Nahl Suresi 125; “Rabbinin yoluna” Rabbinin yolu ne? Kuran, İslam. “hikmetle” hikmet nedir? Kısa, özlü, vurucu ve doğru söz. İnsanın aklına yatan, kanaat getirten, aklında iyi kalan, vurucu, etkileyici güzel söz. “hikmetle ve güzel öğütle” öğütün güzel olanı, yani anlaşılır, kalbe ferahlık veren, ikna edici, mutmin, doyurucu, güzel öğütle çağır, İslam’a davet et. “ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et” nedir? Bilimle, sanatla, akılla, sarsmadan, fitne çıkarmadan, kargaşa çıkarmadan, olayları birbirine girift haline getirmeden “onlarla en güzel biçimde mücadele et.” “Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir” yani deccali bilendir. “hidayete ereni de bilendir” Mehdi (a.s.)’ yi de bilendir. Mehdi (a.s.)’nin anlamı hidayete eren demektir. Sapan, saptırıcı deccaldir zaten. Hadislerde saptırıcı. Kendi de sapıktır ve sapıtmıştır.

“Eğer ceza verecekseniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin” yani Müslümanlara verilen ezanın misli ile karşılık verin, hukukla. “eğer sabrederseniz” yani affederseniz, sabrederseniz, “andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır” sabırlı olun diyor Cenab-ı Allah. Lafa laf, öyle değil. Mesela değil mi insanın karısı olur, sevdiği olur ne yapar? Bir şey söyledi, anında cevap, anında terslik sevgiyi bozar. Sabretmek esastır. “Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir.” Geçen gün o sevimli geldiğinde yüzlerce mail geldi bana “hocam ne kadar sabırlısınız diyorlar”. Bilmiyor İslam’ı, Kuran’ı bilmiyor. Mazlum, bir de yazık o güzeller güzeli ona kasten onu ima ettiğimi zannetti o. Ona yönelik konuştuğumu zannetti. Yapar mıyım öyle bir şey, o benim misafirim yani ne alaka.

Ayet Kuran’da orası çıktığı için orayı anlatıyorum, yani konu o olduğu için. Ve hepimizi içine alan bir tehdittir Kuran’ın tehditi. Hiç kimse müstağni değildir ki, herkese hitap ediyor. Tamam ona da hitap ediyor ama bana da hitap ediyor, sana da hitap ediyor, mürşitlere de hitap ediyor, herkese hitap eder, tamamına hitap ediyor. Tabii Hz. İsa (a.s.)’yı tenzih ederim. “eğer sabrederseniz, andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır” Allah hayır var diyor sabretmede. “Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir” sabır kolay değildir. Allah yaratır sabrı. Ne kadar sabırlı adam diyorsunuz, sabırı onun sabrı değil, Allah ona yaratıyor sabrı. Bilmez o yapamaz Allah yaratmazsa. “Onlar için hüzne kapılma” üzülmek haram. Dinç kafalı olacak Müslüman, üzülmek haramdır.

“Kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme” sıkıntıya düşmek de haram, sıkıntı, kalbinde rahatsızlık hissetmesi, nefes darlığı var ya sıkılır insan, haram bu Allah yasaklıyor. Hüznü de. Çünkü tevekkülsüzlük olur o. Adamın mesela eli ayağı boşalıyor, niye boşalıyor? Kim yaratıyor? “O yapıyor” diyor. O yapmıyor, Allah yapıyor. Nasıl yapıyor? Hayırla meydana getiriyor. Sen niye sıkılıyorsun? Niye hüzne kapılıyorsun? Hayır var. “Daha ne olsun” diyor. Allah Allah, imtihan oluyorsun, nasıl olması lazım derecesinin? “Ama bu çok büyük olay, bu böyle bir şey değil” diyor. O da öyle.

“Artık bu herhalde bu değildir” diyor. O da öyle. En ummadığın her olay hepsini Allah yaratır. “kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme” demek ki Müslümanlara hileli düzenler kurulacak. Mehdi (a.s.)’ye hileli düzenler kurulacak. Aynı zamanda Mehdi (a.s.)’ye de bir uyarı bu. “Sakın sıkıntıya düşme” diyor Cenab-ı Allah , “hüzne de kapılma”. “Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir” korkup sakınan Müslümanlar kim varsa, iyilik edenler, Allah onlarınla beraber. Yollarını açar, bereket verir, bolluk verir. Genişlik verir, imkanlarını açar.

“Ben yapıyorum, ben ediyorum işte ben kendime işte şirket kuracağım, ben kazanacağım, ben yapacağım, benim aklımdan, zekamdan oluyor”, dedim mi? Dünya ondan kaçar. O da tazı gibi onun peşinden kovalar ve sürünür. O kaçar. Dünya kaçar, o kovalar. Dünya kaçar, o kovalar. Böyle çok aciz görünümlü bir kovalamaca başlar. O da kendini hakikaten yakalayacak zanneder. O hızını arttırdıkça dünya da hızını arttırır o arayı kapatacağını zannettik o da helal olur yorgunluktan bitap düşer yere düşer sonra yüzü düşer dünya ondan alay eder uzaktan. Dünyayı yakalayamaz. Allah'ın yardımıyla olur kendi kafasını yapamaz. Ben yaparım ederim diyenler hepsi sürünürler dikkat edersen, hep acı çekerler. Evet.

Nasıl tefsir ediyorum Kur'an'ı? MaşaAllah. Allah tefsir ediyor. Beni vesile ediyor. MaşaAllah. Zannediyor ki önceden hazırlanıyorum ben. Hiç hazırlanmıyorum. O anda aklıma geliyor. Yani inanın ben de o anda öğreniyorum. Yani bak açıkça söylüyorum. Bak benim sırrım bu. Zannediyor ki önceden hazırlanır öyle değil. Okurken saniye olarak saniye olarak o anda aklıma geliyor. Birden. MaşaAllah. Çoğu olay öyledir. Yani hiç aklıma gelmeyen mesela senelerce okurum senelerden beri Kur'an okurum. Her gün okurum. Ayeti mesela yüz kere okuduğum ayet oluyor. Hiç aklıma gelmeyen bir konu o anda Allah aklıma getiriyor.

 


Nahl Suresi, 125, 127-128 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 27 Aralık 2010 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytan’’dan Allah’a sığınırım. “Rabbinin yoluna hikmetle” kısa ve özlü sözle, “ve güzel öğütle” yani pozitif delile dayalı, akılcı, doğru, ikna edici, mukni, kalbin ve vicdanın aklın tasdik ettiği şekilde, “güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.” Akılcı, doğru, delile dayalı, samimi, candan, Kuran’a, hadise dayalı, sahabe döneminin özelliklerini taşıyan bir üslupla, “en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.” Yani Mehdi (a.s) olanı da bilendir. Mehdi kelimesinin anlamı; hidayete eren, hususi hidayete erdirilmiş, hidayete vesile olan anlamına gelir Mehdi. “hidayete ereni de bilendir” O zaman Mehdi olanı da bilendir anlamına da geliyor inşaAllah. “Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma”, hüzne kapılmak haram, yasak. “ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.” Sıkıntıya düşmekte haram. Müslüman’ın kalbi müsterih olacak. Çünkü her şeyde bir hayır vardır, her şey hayırla yaratılır, her şeyi Allah yarattığı için, sıkıntıya niçin düşer insan? Kendi yaptığını düşündüğü için, Allah’tan bağımsız olduğunu düşündüğü için sıkıntıya düşer. Allah’ın yarattığı bir şeyde, biz sıkıntıya düşer miyiz? Düşmeyiz, niye düşelim, mutlaka hayırla yaratıyor Allah.

“Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir.” “Kim korkuyorsa, sakınıyorsa yani helale harama dikkat ediyorsa, iyilik ediyorsa, Allah onlarla beraberdir” diyor. Şu an bizin diliyor mu? Dinliyor. Beni konuşturan kim? Allah. Sizleri karşımda böyle gösteren kim? Allah. Beni sizlere gösteren kim? Allah. Şu ana yaptığım benim bütün konuşmalarımı kim yarattı? Allah yarattı. O zaman birisi oturup üzülüp, sıkılıyorsa harama girer. Çünkü her şeyi Allah yarattığına göre, her şeyde bir hayır olduğuna göre, bir üzüntü ve sıkıntı olduğunda anlamı nedir? Ben haşa şirk koşuyorum anlamına gelir o kişi için. Yani o anlama getirmiş olur. Yani ben yaptım, ben ettim, olayları ben meydana getiriyorum, benim istemediğim olayları meydana getiren de Allah değil anlamına gelir haşa. Dolayısıyla ben de bundan sıkılıyorum diyor veyahut üzülüyorum diyor. O zaman sen şirk koşuyorsun. Olmaz. Onun için Allah yasaklıyor. Hüznün kökeninde şirk vardır. Sıkıntının kökeninde şirk vardır. Sıkılan bir düşünsün, şirk koştuğunu anlayacaktır. Üzülen bir düşünsün, şirk koştuğunu anlayacaktır. İnsanları şirk koşuyordur. Allah’tan ayrı bir varlık olarak görüyordur. İnsanları Allah’ın tecellisi olarak görmediğinde insan sıkılır ve üzülür. Çünkü her şeyin Allah’ın yarattığını bildiğinde, görüntüyü Allah’ın yarattığını bildiğinde ve karşısındakinin de Allah’ın konuşturduğunu bildiğinde, her şeyi Allah yaptığına göre kime üzülüyorsun, neye üzülüyorsun o zaman? 

 


Nahl Suresi, 125, 127-128 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 22 Şubat 2011 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah'a sığınırım. Sol taraf İsra Suresi, sağ taraf Nahl Suresi. Nahl Suresi, 125. ayet, (şeytandan Allah'a sığınıyorum) "Rabbinin yoluna" Kuran'ın yoluna, Allah'ın yoluna "hikmetle" hikmet nedir? Kısa, özlü, derli toplu, vurucu, akılda iyi kalan etkileyici konuşma, "ve güzel öğütle" öğütle değil bakın, "güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et." Kepazelik çıkararak değil, kafa göz yararak, hakaret ederek, aşağılayarak değil. Nasılmış? Cenab-ı Allah ne diyor? "Ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et." Bak, Allah hep güzellik istiyor. "Rabbi’nin yoluna hikmetle” ve hangi öğütle, güzel öğütle çağır. Öğütün güzeliyle "ve onlarla mücadele et" ama nasıl bir mücadele? “En güzel bir biçimde”, diyor Allah. En güzel bir biçimde. “Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir." Hz. Mehdi (a.s) olanı da bilendir, diyor Allah. "Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir." Kendi kendine sabredemezsin, diyor Allah. Sabırlıyım, diyor ya insanlar; "Yahu amma sabırlı adam" diyorlar. Sabırlı olduğun yok senin, Allah sabırlı yapıyor. Allah yaratır sabrı. "Müthiş sabırlı adam" diyor. Öyle bir şey olmaz, Allah, o adamı sabırlı yaratır. Sabır özel yaratılır. "Onlar için hüzne kapılma" muhkem ayet işte, hüzne kapılmak haramdır. "Ve kurmakta oldukları hileli düzenden dolayı sıkıntıya düşme." Bak, Allah onu da yasaklamış, sıkıntıya düşmek olmaz. "Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edinenlerle beraberdir.” Allah'tan korkup sakınıyor, helallere, haramlara dikkat ediyor ve iyilik ediyor. Onlarla beraberdir, diyor Cenab-ı Allah. Hüzne kapılmak, sıkıntı, tevekkülsüzlük olduğu için zaten haram, yani böyle bir ayet olmasa dahi haram. Çünkü kimden korkulur? Allah'tan korkulur. Sen neden korkuyorsun? Allah'tan başka bir şeyden korkuyorsun. Tevekkülsüzlük olur, tevekkülsüzlük, haramdır. Müslüman, sonuna kadar kaçınacak inşaAllah.

 


Nahl Suresi, 125-128 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 28 Kasım 2010 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bismillah. Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır.” Hikmet nedir? kısa, özlü, vurucu, insanları sıkmayan; kalbe inşirah, ferahlık getiren, doğru, keskin söz. “Hikmetle ve güzel öğütle,” yani etkileyici, insanların içini açan, güzel öğütle ve doğru olan sözle çağır. “Ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.” Mesela biz Cübbeli’yle mücadele ediyoruz. Ne güzel bir mücadele, değil mi? Adamın kendi anlattıklarına kendine dinletiyoruz. Ve biz de dinliyoruz, biz de istifade ediyoruz. Onun da aklı açılıyor, bilgisi artıyor ve talebem oldu. Şu an Mehdiyet’i daha mükemmel anlatan biri varsa gelsinler yanıma. En istemediği konuyu ona mecburen görev vererek ifa ettiriyoruz, inşaAllah. “Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.” Rabbin yolundan sapan kimdir? Deccaldir. Hidayete eren kimdir? Mehdi (a.s.)’dir. Deccale karşı Mehdi (a.s.)’dir, hidayete eren Mehdi (a.s.)’dir. “Eğer ceza verecekseniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır.” Yani “affetseniz daha iyi olur” diyor Allah. Af esastır. Ama mesela bir adam suç işlediyse “kanuni cezası neyse onun verin” diyor Allah.

“Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir.” Sabır çok önemlidir. Sevgide sabır, dostlukta sabır, güzel ahlakta sabır. Mesela iki gün bir sevgisi oluyor, üçüncü günde bıkıyor. Sevgide sabır vardır, sevgide bıkılmaz, bu çok kötü. Bir hafta da bıkıyor. Şarkılarda falan sevgiler hep sonludur, biliyorsun. Bütün şarkılarda onu işlerler. Halbuki sonsuza kadar niyet edilerek sever insan. Ölümüne sever insan ve ölümle o an biter, yeniden başlar. Biter bitmez başlar. Yani dünyevi bağlantı kopar, Ahiret bağlantısıyla devam eder. “Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir.” Demek ki insan kendi başına sabredemiyor. Kim sabrettiriyor? Allah sabrettiriyor. “Onlar için hüzne kapılma.” Hüzne kapılmak haram. Hüzünlenmek, üzülmek haram. Muhkem ayet, bak; “hüzne kapılma” diyor Cenab-ı Allah. “Ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.” Sıkıntı da haram. Üzülmek, mesela gazetede aleyhimde haber çıktı, iftihar ederim. Biri hakaret etmiş, iftihar ederim. Dedikodu yapmış, iftihar ederim. Çünkü sevabımı arttırır o benim, şevkimi arttırır, heyecanımı arttırır. Demek ki iyi vurmuşum ki iyi ses gelmiş, değil mi? Gonga bile mesela hafif vurdum hafif ses geliyor. Daha kuvvetli vurursam kırarım, inşaAllah. “Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir.” (Nahl Suresi, 125-128) “Allah’tan korkarsanız” diyor Allah, “helale harama dikkat ederseniz, iyilik ederseniz, Ben sizinle beraber olurum” diyor Cenab-ı Allah. “Size yardım ederim. Konuşma imkanı veririm, başarı imkanı veririm, maddi destek sağlarım.” Her türlü güzellik. 

 


Nahl Suresi, 125. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 13 Mart 2013 tarihli sohbetinden Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Nahl Suresi, 125-“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır” diyor Cenab-ı Allah. Bizim yaptığımızda, o. Diyor ki; “Hikmetle” kısa ve özlü “ve güzel öğütle” güzel yani sevgi dolu öğütle, insanların içini açan öğütle “çağır” Allah’a, Kuran’a çağır, “ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.” Küfrederek, bağırarak değil, bakın “onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.” Ateistiyle, dinsiziyle, komünistiyle en güzel bir biçimde. Bu nedir? Şefkatle, akılla, sevgiyle. “Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.” Deccali de bilirim diyor Cenab-ı Allah, Mehdi’yi de bilirim diyor. Yahut Mehdi meşreplerini de bilirim, deccal meşreplerini de bilirim diyor Cenab-ı Allah. 

 


Nahl Suresi, 125. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 23 Ocak 2010 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.”

ADNAN OKTAR: En güzel biçimde, bombayla dinamitle demiyor değil mi Kuran?

OKTAR BABUNA: Demiyor Hocam inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Sevgiyle, şefkatle, dostça, arkadaşça, kardeşçe, merhametle, onları ikna etmeye çalışarak. Kabul ediyorsa, etmiyorsa etmez. Onun dini ona, bizim dinimiz bize. Kuran’ın hükmü açık, evet.

 


Nahl Suresi, 125. Ayetin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 18 Mayıs 2015 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah'a sığınırım. Nahl Suresi, 125. “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır”. Bak hikmetle, yani boş, münasebetsiz laflarla değil. Yobazların yaptığı hep boş ve münasebetsiz, hikmetsiz konuşmalar. Bilakis şeytani ve insanın içini karartan, zora sokan konuşmalar. “Ve güzel öğütle”. Güzel sözlerle, yani çirkin, yobazların böyle yakışıksız, insanları iten sözleriyle değil. “Ve onlarla en güzel biçimde mücadele et”. Kafasını, gözünü yararak, öldürerek, asarak, keserek değil. Bak, “en güzel bir şekilde mücadele et”, diyor Allah. Doğrayarak falan değil.

 


Nahl Suresi, 125. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 29 Haziran 2010 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR:Şimdi Allah bizden ne istiyor? Şeytandan Allah’a sığınırım. Bak, "Rabbinin yoluna hikmetle” özlü ve güzel sözle, uzatmadan, kısa, özlü ve etkileyici, “ve güzel öğütle” kırıcı öğüt değil, güzel öğütle, “çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.” Yani en akılcı, en doğru, en etkileyici şekilde mücadele et. Kırıp yıkarak, kan dökerek, ortalığı yıkarak değil. “Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir." Hidayete erenler Mehdi (a.s.) ekibidir. Sapanlarda deccal ekibidir.

 


Nahl Suresi, 125. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 22 Eylül 2010 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, Nahl Suresi çıktı açtığımda, 125. “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır”, bak, hikmet kısa ve özlü. “Ve güzel öğüt”, yani çirkin öğüt değil “güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et”. Bilimsel, akılcı, şefkatle, merhametle ve sevgiyle ,“Onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir”, “Mehdi (a.s.) olanı da bilendir” diyor, Allah. Hidayete eren Mehdi (a.s.) anlamındadır, inşaAllah.