Nahl Suresi, 43-45 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 6 Haziran 2010 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Kuran’ı okumaya başla bakalım. Bismillahirrahmanirrahim şeytandan Allah’a sığınırız.

OKTAR BABUNA: Şeytan’dan Allah’a sığınırım. “Biz senden evvel kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başka (peygamberler) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun. ‘(Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye. ’Artık 'kötülüğü örgütleyip düzenleyenler', Allah'ın, kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerden azabın gelmeyeceğinden emin midirler?’’

 


Nahl Suresi, 37, 40-41, 45 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 8 Şubat 2010 tarihli röportajından Nahl Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: 45. Ayet Nahl Suresi. “Artık kötülüğü örgütleyip düzenleyenler Allah'ın kellerinin yerin dibine geçirmeyeceğinden veya şuuruna varmayacakları yerden azabın gelmeyeceğinden emin midirler?” diyor. Kıyamete de bakan bir ayet 45. Ayet. Ne aklına giriyor? Hicri 1545. Bediüzzaman ne diyor? Hicri 1545'te kıyamet kapacak diyor. İnşaAllah. Değil mi? İnşaAllah. Ona işaret ediyor inşaAllah. Peygamber'e diyor ki Cenab-ı Allah, “sen onların hidayet bulmalarını ne kadar tutkuyla istesen de”, şeytandan Allah'a sığınırım, “ne kadar candan istesen de, Allah şüphesiz saptırdığına hidayet vermez. Onlar için yardım edecek yoktur”.

Yani insanlar mesela bir kısmı iman etmiyor. Bayağı üzülüyorlar iman etmiyor diyor. Halbuki Allah onu öyle yaratıyor. Yani kaderi öyle onun. “İstediğimiz zaman”, diyor Cenab-ı Allah “herhangi bir şey için sözümüz ona yalnızca Ol demektir” diyor. “Hemen olur”, diyor Allah. Hani evrim vardı? Anı yaratırım diyor Allah. “Ol derim olur”, diyor. “Zulme uğratıldıktan sonra Allah yoluna hicret edenleri dünyada şüphesiz güzel biçimde yerleştireceğiz”. Bu Mehdi ve talebelerine bakıyoruz zulme uğratıldıklarında. Müslümanların yanına hicret ediyorlar. Annelerinin babalarının yanlarından. Yahut kimse kavminin yanından yahut işinden.

“Hicret edenleri dünyada şüphesiz güzel biçimde yerleştireceğiz. Ahiret karşılığı ise daha büyüktür bilmiş olsalardı”. Mesela Bediüzzaman da hicret etmiştir ama kendi vatanında, kendi toprağında kardeşlerini bırakarak değil. Öyle olur mu? O zaman biz sıkıştık, zor durumdayız. Hadi bize müsaade. Ben diyorum ki, Türkiye'yi bırakıp gidiyorum. Darwinistlerle siz ne yapıyorsanız yapın. Materyalistlerle. Bura tehlikeli yer. Hapsedilebiliriz. Tutuklanabiliriz. Döverler, söverler, iftira atarlar. Basında üstümüze gelirler. Masonların saldırısı olabilir. Bazı kişilerin. Eee, “ben gideyim bana müsaade”. Nereye gideyim? “İşte bir yere gideyim”. Rahat şöyle evlat, ihale işimize bakın. Ben oradan size anlatırım. Orada bu zaman öbür Müslümanlar onlar da diyecekler, “biz de gidelim”, diyecekler. Olur mu öyle şey? Bu vatan, bu vatanı sevenlerin. İnşaAllah. Allah dostlarının. İnşaAllah. Değil mi? Türk milliyetçilerinin. İnşaAllah. Atatürkçülerin.