Meryem Suresi, 12-33 Ayetlerinin Tefsiri

(Güzel, hikmetli, özlü konuşmak çok makbuldür. Mehdi (a.s)'ın sevgi duyarlılığı çok üstündür)

 

Adnan Oktar'ın 18 Mart 2011 Kaçkar Tv'deki Canlı Sohbetinden

ADNAN OKTAR: Meryem Suresi 12. ayet, “(Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) ‘Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut.’ Daha çocuk iken ona hikmet verdik.”  Mehdi (as)’a yönelik yorumlarsak;  “Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut." Kuran’a kuvvetle sarıl, “daha çocuk iken ona hikmet verdik.” Demek ki, inşaAllah çocukken hikmet verilmesi çok makbul, demek ke güzel konuşmak hikmetli konuşmak özlü konuşmak çok makbul. “Katımız'dan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik).” Ahir zamana bakan yönüyle, Hz. Mehdi (a.s) çok sevgi duyarlılığı olan bir insan olacak.  Sevgiden çok zevk alan, sevmekten sevilmekten çok zevk alan bir insan olacaktır ve çok temiz olacaktır. Bütün Müslümanlar gibi çok temiz olacaktır. “O, çok takva sahibi biriydi.” Hz. Mehdi (a.s) da  çok takva sahibi bir insan olacak, inşaAllah. “Ona selam olsun; doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağı gün de.” Aynı şekilde Hz. İsa (a.s)’a da buna benzer Cenab-ı Allah’ın bir hitabı var. Sonra Hz. İsa (a.s)’ın doğumuna dikkat çekiliyor. 

“Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.” Yirmi iki, iki ve iki Hz. İsa (a.s) doğumuna işaret eden bir ayet, inşaAllah. “Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: ‘Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim.’" Şiddetli sancı ve acıdan dolayı, bir de iftiralar var, üstüne çok fazla gelinmiş, ağır hakaretlere uğramış, o bunaltı içerisinde böyle bir ifadesi oluyor, tabii bu bir zelledir, inşaAllah. “Altından (bir ses) ona seslendi: ‘Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır.’" Allah ona vahyediyor. “Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülsün." Taze hurma çok lezzetli, güzel bir yiyecektir. Çok faydası var, Cenab-ı Allah ona dikkat çekmiştir. "Hüzne kapılma,” bakın üzülmeyi haram kılıyor Allah, yasaklıyor hüzne kapılmayı. “Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır." Şimdi bu ark neye hitap ediyor neyi anlatıyor, hurma ağacı neyi anlatıyor, bunları zamanla daha çok göreceğiz, inşaAllah. Mesela “Kaf” şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla.  

“Kaf, He, Ye, Ayn, Sad.” Bunların da anlamlarını inşaAllah Allah bizlere açıklattırır. Hz. İsa (a.s) ayette 33. ayette; 33 yaşında göğe alınmıştır biliyorsunuz. 33 yaşında yere inecek, yeniden yeryüzüne inecek; şu an dünyada, inşaAllah. "Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de." Ayetin birinci ebcedi 1987, ikinci ebcedi 2007, üçüncü ebcedi 2057 tarihini veriyor. “(İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni Peygamber kıldı." 1410 – 1412 -1462 tarihlerini veriyor, hicri  1410 – 1412 – 1462. Meryem Suresi 40; “Elbette, yeryüzüne ve onun üzerindekilere Biz varis olacağız” Allah dünya hakimiyeti meydana getireceğim, diyor. Bakın, “Elbette, yeryüzüne,” “elbette” mutlaka “yeryüzüne”; yeryüzü ne demek? Bütün dünya, “ve üzerindekilere” yani ne varsa, insanlar, eşyalar, devletler hepsine “üzerindekilere Biz varis olacağız.” Hakim olacağız, diyor Allah. “Ve onlar bize döndürülecekler”, diyor. Bu ayetin ebcedi de 1992 tarihini veriyor miladi, tam 1992. 

 


Meryem Suresi, 21-40 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 17 Mart 2012 tarihli röportajından Meryem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR:  Meryem 21-“‘İşte böyle’ dedi. ‘Rabbin, dedi ki: Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır).’ Ve iş de olup bitmişti.” Bakın, onu insanlara bir delil, bir mucize ve Bizden bir rahmet kılmak için.

22-“Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.” Daha sakin bir yere çekiliyor.

23-“Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi.” Burada hurma ağacına da dikkat çekilmiş oluyor. “Dedi ki: ‘Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutulsaydım.’” Hem sancının etkisi, hem de haşa gayri meşru bir çocuk gibi vesvese edebilecekleri için insanlar, o tip iftiraya maruz kalabileceği için şiddetli bir psikolojik gerginlik yaşıyor. O gerginlik içinde diyor ki; “Keşke bundan önce ölseydim ve hafızalardan silinip unutulsaydım." Çektiği şiddetli ızdırabı Cenab-ı Allah belirtiyor. O, onun imtihanı, imtihanın gücünü Allah gösteriyor.

24-“Altından (bir ses) ona seslendi: ;’Hüzne kapılma,” Farzdır, Müslüman’ın hüzne kapılmaması. “Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır.’" Su olan, su akan bir yer.

25-“Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülsün.” Yaş hurmaya dikkat çekiyor Cenab-ı Allah.

26-“Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: ‘Ben Rahman (olan Allah)' a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım.’" Herhangi bir açıklama yapma diyor Allah.

27-“Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: ‘Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın.’" Onun çekindiği konu oluşmuş oluyor. Gayri meşru ilişki iddiasında bulunuyorlar.

28-"Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi." Ailene de çirkin tavırda bulundun diyor. Halktan muazzam baskı var üstüne.

29-“Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti.” Dediler ki: ‘Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?’" Arapçasında, “henüz Mehdi de olan bir çocukla” diyor. Beşik, Mehdi’dir Arapçada.

30-“(İsa) Dedi ki: ‘Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı.

31-Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti.’

32-Anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı.

33-Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de.’

34-İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri Hak Söz.

35-Allah'ın çocuk edinmesi olacak şey değil. O Yücedir. Bir işin olmasına karar verirse, ancak ona: ‘Ol’ der, o da hemen olur.

36-Gerçek şu ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir.” Ben Allah değilim diyor haşa.“Öyleyse O'na kulluk edin.” Allah’a kulluk edin, bana kulluk etmeyin. “Dosdoğru yol budur.”

37-“İçlerinden (birtakım) gruplar ayrılığa düştüler.” İşte Protestanlık, Ortodoksluk gibi, “Artık büyük bir günü görmekten dolayı, vay inkar edenlere” diyor Cenab-ı Allah.

38-“Bize gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler. Ama bugün o zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.” Teslis inancını savunuyorlar diyor Allah.

39-“İş (in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar.” Bakın yine iman zafiyeti. Neden iman zafiyeti üzerinde durduğumuzu görsün kardeşlerimiz.

40-“Elbette, yeryüzünde ve onun üzerindekilere Biz varis olacağız ve onlar Bize döndürülecekler.” Dünya hakimiyetine de işaret ediyor bu ayet.

 


Meryem Suresi, 1-13, 22-25, 30 Ayetlerinin Tefsiri

(Allah isterse müminler çok ileri yaşlarda bile çok güçlü olabilir)

 

Adnan Oktar'ın Kaçkar TV'deki canlı röportajı (3 Kasım 2010)

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, “Kaf, Ha, Ayn, Sad” şimdi burada, bu harfler tabii bir şey ifade ediyor. Hurufu mukatta, inşaAllah Hz. İsa Mesih’ten ve Hz. Mehdi (a.s.)’dan bunları öğreneceğiz Allah’ın izniyle. Yani bu, “Kaf, He, Ye, Ayn, Sad” ne anlama geliyor öğreneceğiz. Neden Meryem Suresi’nde bunlar onu da öğreneceğiz, inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, “(Bu,) Rabbinin, kulu Zekeriya'ya rahmetinin zikridir. Hani o, Rabbine gizlice seslendiği zaman; demişti ki: "Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi”” yaşlandıkça kalsiyum kemiklerden alınır. İnsan küçülmeye başlar ve erir kemikleri. “Ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu” yani saçlarda da beyazlama oluyor. Onu diyor o şekilde, yani müteşabih bu ayet. Şimdi Cübbeli’ye baksan, “Açık anlamı, yaşlılık alevi ile tutuştu” sanki alev gibi düşünür onu, insanın başındaki bir yangın gibi. Değil, müteşabihtir. Müteşabihten anlamıyor Cübbeli. Saçları beyazladı anlamına gelir. “Ben Sana dua etmekle mutsuz olmadım" Allah’a çok dua etmek lazım. Her şeyi Allah’tan istemek lazım. "Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım adına korkuya kapıldım, benim karım da bir kısır (kadın)dır. Artık bana Kendi Katından bir yardımcı armağan et". Gelecek nesilller ki, Hz. Mehdi (a.s.) da bu neslin içindedir.

"Bana mirasçı olsun. Yakup oğullarına da mirasçı olsun. Rabbim, onu (kendisinden) razı olunan(lardan) kıl." (Allah buyurdu:) "Ey Zekeriya, şüphesiz Biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmadık" diyor. O’nun adının benzeri yoktur diyor Cenab-ı Allah. Dedi ki: "Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım" demek ki cinsel kapasitenin yaşla alakası yok. Cenab-ı Allah isterse çok ileriki yaşlarda bile çok güçlü kılar. Yani Allah’ın kanunları öyle insanların zannettiği gibi, bir kısım insanların zannettiği gibi Allah’ın kuralları kanunların dışına çıkamaz. Allah’ın dediği olur, inşaAllah. Allah bir kural koyuyor. İnsanlar zannediyorlar ki, mesela yaşlılık da bir adetullahtır, adam biter. Öyle değil. O kuralın içinde Allah’ın bir kuralı daha var. Tam aksi de oluyor. Bilakis, son derece sağlıklı, daha zinde olabiliyor, kadın için de erkek için de. Allah buna dikkat çekiyor. 

"(Ona gelen melek:) "İşte böyle" dedi. " "İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: Bu Benim için kolaydır, daha önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmıştım.’’ “Hiçbir şey değilken, yoktan yarattım” diyor. Hiçbir şey değildi insan. Dünya hiçbir şey değildi ama tabii çamurdan yaratıyor. Yani “Hiçbir şey değildi” derken görünürde bir şey yoktu. Ot da, yemek de, yiyecek de orada burada oluyor. Ondan sonra bir sperm oluyor, ondan anne yumurtasıyla birleşiyor, çocuk oluyor. Ama görünürde bir şey yok. Ama tabii Cenab-ı Allah mineralleri vesaire vesile ediyor. “Dedi ki: "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." Dedi ki: "Senin alametin, sapasağlam iken, üç tam gece insanlarla konuşmamandır." Bunun mutlaka bir hikmeti vardır. Bu karşılaşılacak bir olaydır. Bak, ‘’Üç tam gece insanlarla konuşmamandır" üç tam gece. ‘’Böylelikle (Zekeriya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: "Sabah akşam Allah’ı tesbih edin."” Bir sabah, bir akşam olduğu gibi yahut sabahtan akşama kadar tesbih edin anlamında da geliyor.

“Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki: "Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut." İslam ahlakının dünya hâkimiyetinin tarihini veriyor. Ama tam hâkimiyet, 2067, Hz. İsa Mesih’in de vakti, Altınçağ’ın tam oturduğu yer. "Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut. Daha çocuk iken ona hikmet verdik.” Güzel konuşma, İlahi kelamı güzel şerh etme, güzel açıklama, güzel hitabet. “Katımız'dan ona bir sevgi duyarlılığı’’ coşkun bir sevgi var Hz. Yahya (a.s.)’da acayip bir sevgi. Kelebekleri, kuşları, çocukları, kadınları, her şeyi çok fazla seviyor. Allah’ın tecellilerine karşı içinde müthiş bir sevgi var, bir aşk var, tutku var. Onu kim veriyormuş? Allah veriyor. “Ben verdim” diyor.  Bak, “Katımız'dan ona bir sevgi duyarlılığı’’, sevgi duyarlılığı ne demek? Sevgiye karşı vücudu müthiş hassas, acayip sevme gücü var. Sevgi dedin mi, o orada. Hz. Yahya (a.s.)’a Allah öyle bir özellik vermiş, “ve temizlik”. Müthiş titizdi Hz. Yahya (a.s.), acayip temizdi, pırıl pırıl. “O, çok takva sahibi biriydi.’’ Takva ne demek? Dine çok titiz, Kuran hükümlerine çok titiz.

22. ayette Meryem Suresi, “Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi’’ doğumdan bahsediyor bu ayette. “Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutulsaydım" bu bir zelledir. Yani Müslüman bir kişinin söylememesi gereken bir hatalı konuşmadır, zelle. Allah bunu bir zelle olarak bize gösteriyor, biz yapmayacağız. Yani Hz. Meryem gibi mübarek bir insanda bile böyle bir zelle oluyor. İnsanlarda hata olabiliyor. Peygamberlerde bile zelle oluyor. Oradan ibret alacağız ve yapmayacağız, inşaAllah. Bak, “Keşke bundan önce ölseydim ve hafızalardan silinip unutulsaydım" Müslüman her halukarda sabretmekle mükelleftir.

SUNUCU: Yani doğum sancısı çektiği için mi?

ADNAN OKTAR: Evet, doğum sancısı çektiği için diyor. Burada mümin mutlaka sabırlı olacak, inşaAllah.  “Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kapılma” Allah haram kılıyor hüzne kapılmasını, muhkem ayet. Üzülme ve hüzün Müslümana haramdır ve muhkem olarak Allah ona emrediyor. “Hüzne kapılma” diyor. “Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır" demek ki burada bir işaret var. Hurmanın bulunduğu bir yer, hurma dalının bulunduğu bir yer, ağaçlık bir yer, alt tarafında bir ark, su akıyor. “Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülsün." “Henüz oluşmuş taze hurma.” Bayat meyvede vitamin değeri daha düşüktür. Taze olan meyveye Kuran dikkat çekiyor. Taze meyvenin yenilmesine dikkat çekiyor. Ama bakın doğuma işaret eden ayette de, “Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.’’ 22, 2-2, ikiler hep hâkimdir Kuran’da. Burada da yine 2-2, Hz. İsa (a.s.) ile ilgili kısımda, inşaAllah. “(İsa Mesih) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitabı verdi ve beni peygamber kıldı.” Ebcedi de 1462’yi veriyor. Hz. İsa Mesih’in en anlı şanlı yılları, inşaAllah.

 


Meryem Suresi, 12-13, 22-25 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 5 Şubat 2010 tarihli röportajından Meryem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Sonra Meryem Suresinde. Meryem Suresinde çok fazla sırlar var. Tabi bir de anlamadıklarımız var. Bunlar anlatabildiklerimiz. Zaman gelecek anlatamadıklarımızı anlatacağız. Anlamadıklarımız anlattıklarımız yanında 10 misli ola bilir. İnşaAllah. Yani çaka-çaka sır dolu. Mesela Kur'an'da isimler var. Açık aleni isimler var. Aleni mevkiler var. Aleni olaylar var anlatılan. Ama şu an anlatamayız. Vakti gelince anlatacağız. Bakın ta 2067'lere kadar İslam'ın, 2067'lerde de İslam'ın en güçlü dönemleri olacağını Kur'an'dan anlıyoruz.

“Ey Yahya kitabı kuvvetle tut”. Allah'ın verdiği kitabı kuvvetle tut. “Daha çocuk iken ona hikmet verdik”. 2067 ebcedi. İnşaAllah. “Katımızdan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik verdik. O çok takva sahibi biriydi”. Demek ki, ahir zamanda en büyük eksiklik ne olacak? Sevgi duyarlılığı ve temizlik. Kalp ve beden temizliği. Bakıyoruz, sevgi dünyadan gitmiş. Kalp temizliği gitmiş. Beden temizliği de gitmiş. Çevre temizliği de gitmiş. Kur'an buna inşaat ediyor. Mehdi'de muazzam bir sevgi duyarlılığı olacak. Kur'an buna inşaat ediyor. Ve muazzam bir temizlik anlayışı olacak. İnşaAllah.

“Ve o çok takva sahibi biriydi” diyor. Yahya için. Biliyorsunuz Hazreti İsa'nın yardımcısıydı Yahya. Mesela sevgi duyarlı. Daha yeni Diyanet İşleri Başkanlığı “en büyük sorun diyor sevgi eksikliğidir”, diyor. Göstert onu daha yeni söyledi. Ve ben yeni uyardım topluma ben bunu açıkladım. Hemen onun akabinde birkaç gün sonra da Diyanet İşleri Başkanı açıklama yaptı. Esra hocam nasıl buluyorsun anlattıklarını?

ESRA HANIM: Çok güzel, çok keyifli hocam. Allah razı olsun.

ADNAN OKTAR: Evet inşaAllah. Ne diyor? Bardakoğlu.

OKTAR BABUNA: “Sorunların nedenlerinden biri sevgisizlik”.

ADNAN OKTAR: Sevgisizlik. Doğru söylüyor.

OKTAR BABUNA: Tam dediğinizi söylüyor. İnşaAllah.

ESRA HANIM: Hep söylediğiniz.

ADNAN OKTAR: 22. Ayetinde. 22. Ayette, “Böylelikle ona gebe kaldı sonra Onunla ıssız bir yere çekildi”. 2-2, 22. İnşaAllah. Hz. İsa (as)`la ilgili, İnşaAllah. “Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi”. Mesela gebe kalıyor ama “keşke bundan önce ölseydim ve hafızalardan silinip unutulsaydım”. Bu bir zelledir tabii. Yani bu makbul bir konuşma değil. Söylediği yani. Bunu Allah onun bir zellesi olarak, Hazreti Meryem'in bir zellesi olarak belirtiyor. Yani hatalı bir üsluptur bu. Müslüman tabii Allah'a tam tevekkül edecek. Allah'tan gelen her şeye razı olacak. Bunu müminler örnek alıp daha dikkatli olması için Kur'an buna işaret etmiş.

“Altından bir ses ona seslendi. Hüzne kapılma”. Çünkü haram. “Rabbin senin alt yanda bir ark kılmıştır”. Yani zaten bulundukları yer de bir mevki belirtiliyor ve burada da bir su var. Bulunduğu yerde bir su var. İnşaAllah. Ve hurma var. Hurma ağacı var. İnşaAllah. Meyve veren bir ağaç var. Ağaçlar var. “Kendine doğru salla, hareket edin. Üzerine en az oluşmuş taze hurma dalı dökülüversin” diyor. Tabii suda doğuma da işaret var. Doğumda kadınların bir yere tutunup doğum yapmasının önemine dikkat çekiliyor. Buna da dikkat çekilmiş. Ki modern tıbbın yeni uygulamaları bunda biliyorsunuz. Evet.


Meryem Suresi, 22-25 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 3 Kasım 2010 tarihli röportajından Meryem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: 22. ayette Meryem Suresi, “Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi’’ doğumdan bahsediyor bu ayette. “Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutulsaydım" bu bir zelledir. Yani Müslüman bir kişinin söylememesi gereken bir hatalı konuşmadır, zelle. Allah bunu bir zelle olarak bize gösteriyor, biz yapmayacağız. Yani Hz. Meryem gibi mübarek bir insanda bile böyle bir zelle oluyor. İnsanlarda hata olabiliyor. Peygamberlerde bile zelle oluyor. Oradan ibret alacağız ve yapmayacağız, inşaAllah. Bak, “Keşke bundan önce ölseydim ve hafızalardan silinip unutulsaydım" Müslüman her halukarda sabretmekle mükelleftir.

SUNUCU: Yani doğum sancısı çektiği için mi?

ADNAN OKTAR: Evet, doğum sancısı çektiği için diyor. Burada mümin mutlaka sabırlı olacak, inşaAllah.  “Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kapılma” Allah haram kılıyor hüzne kapılmasını, muhkem ayet. Üzülme ve hüzün Müslümana haramdır ve muhkem olarak Allah ona emrediyor. “Hüzne kapılma” diyor. “Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır" demek ki burada bir işaret var. Hurmanın bulunduğu bir yer, hurma dalının bulunduğu bir yer, ağaçlık bir yer, alt tarafında bir ark, su akıyor. “Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülsün." “Henüz oluşmuş taze hurma.” Bayat meyvede vitamin değeri daha düşüktür. Taze olan meyveye Kuran dikkat çekiyor. Taze meyvenin yenilmesine dikkat çekiyor. Ama bakın doğuma işaret eden ayette de, “Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.’’ 22, 2-2, ikiler hep hâkimdir Kuran’da. Burada da yine 2-2, Hz. İsa (a.s.) ile ilgili kısımda, inşaAllah.

 


Meryem Suresi, 22-53 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 21 Ekim 2012 tarihli röportajından Meryem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Tamam Meryem Suresi’ni okuyayım onlara. 19. Sure.

22. ayetten başlayım. Bu ikilerde bir şey var. Onun için ikilere önem veriyoruz. Şeytandan Allah’a sığınırım; “Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.” İki-iki, bir doğumdan bahis var, inşaAllah. “Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.” Bu hem Hz. Mehdi (a.s)’a, Hem Hz. İsa (a.s)’a işaret ediyor. Issız bir yere çekilme, ıssız bir yerde olma, düşmanlarından uzak olacaklardır. Tabii ki, dostları sevenleri olacaktır ama Hz. Mehdi (a.s)’a ve Hz. İsa Mesih (a.s)’a düşman olan ondan nefret eden çok fazla alçak kahpe olacaktır. Müşrikler, it kopuk takımı, müptezeller, hem Hz. Mehdi (a.s)’a hem Hz. İsa Mesih (a.s)’a kin dolu olacaklar. Anlayamadıkları için, kavrayamadıkları için, gözleri deccal gözü gibi olduğu için, nefretle yaklaşacaklardır. Onun için “ıssız bir yere çekildi” güvenlik amacıyla,

23-“Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi.” Bu yirmi üçüncü ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım. Mehdiyet’in doğum sancısına da işaret ediyor, inşaAllah. “Onu bir hurma dalına sürükledi.” Demek ki, hurma ağaçlarının da olduğu bir yer. İstanbul’da çoktur hurma. Kırmızı kırmızı her yerde olur, inşaAllah. “Dedi ki; ‘Keşke bundan önce ölseydim de hafızalardan silinip unutulsaydım.” Bu bir zelledir. Evliyalarda, velilerde olan zelle. Normalde bir Müslüman, bu şekilde tabi konuşamaz. Bir zelle, bir hatadır. Ama ne kadar bunaldığını, ne kadar zor durumda olduğunu, deccaliyetin acımasızlığını ve kahpeliğini bir insanı ne kadar ızdıraplı, ne kadar acı çeken bir konuma soktuğunu göstertmesi açısından bu ayet manidardır. Ne diyor mübarek Hz. Meryem annemiz; “Dedi ki; ‘Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutulsaydım.” Çünkü o kadar galiz bir iftira var ki. Hem haşa ve haşa kella gayrı meşru ilişkiyle suçlanıyor-ki, afif, tertemiz bir insan. Hem o anda yalnız kimsesi yok, yardım eden kimse yok, su akan bir yer, dağ başında yalnız bir yer. Hem doğum sancısı, hem o acı. Yani insanların iftirası. Hem yalnızlık. Diyor ki; “Keşke bundan önce ölseydim de hafızalardan silinip unutulsaydım.” Allah'ın imtihanı bu. Çok sıkıldığı için, Allah ona o zaman ne yapıyor;

24-“Altından (bir ses) ona seslendi.” Birisi ona seslendi. “Hüzne kapılma. Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır.” Hüzne kapılma. Nedir hüküm? Haram. Allah'ın emri. “Hüzne kapılma.” Yasaklıyor Allah. Bu üstteki işte zelle. Bu hatayı yapıyor, bu yanlışlık var, Allah yasaklıyor; “Hüzne kapılma.” Bir şekilde Allah ona onu hissettiriyor, vahiyle kalbine ilham ediyor. Veyahut açıkça duyduğu bir ses. “Rabbin senin alt yanında bir ark kılmıştır.” Demek ki, öyle bir yer olacak ki hem sessiz sakin bir yer olacak, ormanlık bir tepe olacak, hem de burada bir su kaynağı olacak ve orada da hurma ağacıda olacak. Meyve ağacıda var, hurma ağacıda var. Şimdi burada bir belirleme yapıyor Kuran, açıkça.

25-“Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş taze hurma dökülsün.” Üzerine taze hurma dökülsün, üzerine salla. Demek ki, dalda iyice sarkmış, yakın. Demek ki Hz. Mehdi (a.s)’ın olduğu ortamda da ağaç, insana çok yakın olacak. Hz. İsa Mesih (a.s)’ın olduğu yerde de ağaç insana çok yakın olacak, ağaçla içi içe olacak, ormanla iç içe olacak, bunu anlıyoruz. “Kendine doğru salla, henüz üzerine oluşmuş taze hurma dökülsün.” Bu da tabii kapalı olarak, doğumda kadın bir şey tuttuğunda, bir şeye asıldığında doğum daha kolay olur. Daha şeydir yani zaten doğum yapan kadınlarda bu uygulanan bir metot. Taze hurmada, o bitkinlik anında, o yorgunluk anında, ona bir takviye. Demek ki, ayrıca birde aç. Bakın imtihanın haline bakın, şekline bakın. Yiyecek yok, yalnız başına, aç kalmış, Allah'a çok şükür çıktığı yerde hem su var, hem hurma var. Taze hurmanın özelliği ne? Sulu, çabuk kana geçer, hemen şeker geçeceği için kana kendini toparlayacaktır. Çünkü açlıkta ve bitkinlikte insanların siniri zayıflar. Sancıda daha da zorlanır. Hakaret ve iftira varsa, daha da çok zor durumda kalır. Olağanüstü zor durumda olduğu için, bir kere Cenab-ı Allah hem susuzluğunu gideriyor, hem açlığını gideriyor hurmayla, taze hurma almasıyla, o zaman hem de vahiy aldığı için kalbine bir ferahlık gelmiş oluyor.

24-“Altından (bir ses) ona seslendi. Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır.” Demek ki, Müslüman en zor anında bile hüzne kapılmayacak, korkmayacak, üzülmeyecek. Ve mevcut şartları da en iyi şekilde kullanacak. Mesela orada ne var, ağaç var, ağacın dalını çekiyor. Ne var, yaş hurma var, onu kullanıyor. Mesela orada ne var, hazır su var akan, o suyu kullanıyor. Issız bir yere çekilmesi de isabetli bir hareket, çünkü kalabalıkta olsa dedikodu acayip yayılır, çok laf söz olur ama ıssız bir yerde doğum yaptığı için, gizli kalacağı için onun lehine, Hz. Meryem’in lehine. Ama mevcut imkanları çok iyi kullanmanın önemine Allah dikkat çekiyor, yani taştan su çıkartmak adeta. Müslüman her türlü imkanı kullanacak, hayır için.

26.ayette-“Artık ye iç; gözün aydın olsun.” Demek ki, açlık insanlarda sıkıntı meydana getirebilir, sinirlilik meydana getirebilir. Kuran’da ona dikkat çekiyor bak Cenab-ı Allah; “ye ve iç.” Hem yemek yiyor, hem su içiyor. İkisini eda ettiğinde vücudunda ferahlama oluyor. Çünkü su kaybı sinirleri bozar, insanı sinirli hale getirir, gergin hale getirir, üzülmeye ve hüzne açık hale getirir. Açlıkta öyledir, zordur Allah vermesin. Arkasından ne diyor Cenab-ı Allah; “Gözün aydın olsun.” Gözün aydın, yani sana bir ferahlık vereceğim, aydınlık olacak. “Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki; ‘Ben Rahman (olan Allah)’a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım.” Susma hakkını kullanmak gibi. Yani zor anlarda insanlar bazen alelacele demeç verirler. Ve çok zor durumda bırakır onu. Halbuki konuşmazsa, biraz beklerse, durumu iyice değerlendirir, lehte aleyhte durumları iyice değerlendirir, çok usturuplu en uygun açıklamayı yapar. Ama erken yapılan bir açıklama, genellikle çok ters etkide yapabilir. Mesela bazı yönünü bilmiyordur, bir yönünü bilmiyordur, yahut kendi avantajı olan kısımları bilmiyordur, kendi aleyhinde kısımları bilmiyordur, bir açıklama yapar, durumu iyice açmaza sokabilir. Ama iyi bir tahlilden sonra yapılacak açıklamada, olay tam rayına oturacağı için, mükemmel olur.

27-“Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki; ‘Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın.” İnsanların karakterinde bu var. Hemen zahire bakıp suçlamak. Araştırma soruşturma yok. Ne diyorlar “Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın.” Şimdi insanların en çekindikleri, en rahatsız oldukları şey nedir? Ön yargı, çok çabuk karar vermeleri. Bir şeyin batın yönünü, hakikat yönünü, gerçek yönünü araştırmadan, insanları suçlamaları, ahir zamanın en berbat yönlerinden bir tanesi.

28-“Ey Harun’un kız kardeşi” özellikle söylüyorlar ki, Harun’un kız kardeşi diye. Burada da bir işaret var; Hz. İsa (a.s) ile Hz. Harun (a.s)’ın bağlantısına bir dikkat var. Yani Kuran’da, Harun konusu, Tevrat’ta da Harun, defalarca tekrar edilir. Masonlar da dualarında; Harun’un sakalıdan akan kokulu güzel yağın kıyafetine düşmesi konusu, her mason toplantısında dile getirilir. Onda özel bir sır var. Hz. Harun (a.s)’ın sakalından akan güzel kokulu yağın, parfümlü yağın, ceketinin üstüne dökülmesi, kıyafetinin üstüne dökülmesi. Bu, sonraya ortaya çıkacak bir olaydır. Ama şimdilik bu kadar. Bakın burada da Kuran’da diyor ki; “Ey Harun’un kız kardeşi” Hz. Harun (a.s)’a ısrarla dikkat çekiliyor, “kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi” yani soylarının temiz olduğuna dair işaret ediliyor, Hz. Mehdi (a.s)’in-Hz. İsa Mesih (a.s)’ın, “ve annen de azgın utanmaz bir kadın değildi.” Yani sen iyi bir aileye mensupsun. Onu, ailesiyle mahcup etmeye çalışıyorlar, bakın psikolojik baskı. Babasına, ailesine, akrabalarına mahcup etmek için, yoğun bir psikolojik baskı var.

29-“Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: ‘Henüz Mehdi de olan bir çocukla bir nasıl konuşabiliriz.’” Bakın burada Harun geçiyor, orada da yani Hz. Mehdi (a.s)’dan bahsedilmesi burada çok acayip. Çocuk kucakta olabilir, yerde olabilir, kundağın içinde olabilir, sarılı olabilir, yastığın üstünde olabilir, yorganın altındaki çocuk olabilir ama burada özellikle “Mehdi’de olan” diyor. Kuran’da iki yerde geçiyor Mehdi kelimesi; Mehdi’de olan, yani beşikte olan. Ama bu özellikle seçilmiş bir kelime, Allah tarafından. “Mehdi’de olan” Mehdi’yle olan “bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz.” Mehdi’yle yan yana olan bir çocukla nasıl konuşabiliriz diyor.

30-(İsa) dedi ki: ‘Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitabı verdi ve beni peygamber kıldı.'

31- 'Nerede olursam (olayım,)’ Allah katında, hiç fark etmez. Bakın 'Nerede olursam (olayım) beni kutlu kıldı.’ Hiçbir peygamber bunu söylemiyor. Bakın ‘nerede olursam olayım’ daha çocukken kaderini biliyor. ‘Nerede olursam olayım’ hangi peygamber söylüyor bunu? Hiçbir peygamber söylemiyor. Yerde ve gökte-Allah katında. Bakın burada daha çocukken, Allah katına alınacağını biliyor, kaderi belli. 'Nerede olursam (olayım) beni kutlu kıldı.’ Gökte kutlu mu ? Kutlu, kutsal. Çünkü bakın diyor ki Cenab-ı Allah; ‘melekler ve Mesih, Allah’a kulluk etmekten çekinmezler’ ibadet ederler diyor Mesih, meleklerle birlikte. Ölü olanlar, ahirette olanlar ibadet ediyor mu? Etmiyorlar. Kim ibadet ediyor? Mesih ibadet ediyor, melekler ibadet ediyor, sorumlu oldukları için. Çünkü ölmemiş. Ölenden ibadet kalkıyor. Ölmediği için, ibadet kalkmamış. ‘ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti.' Zaten Hıristiyanlara da Cenab-ı Allah iki şey söylüyor ; ‘namazınızı kılın, zekatınızı verin’ diyor. Namazını kılıp zekatını verirse, Peygamberimiz (s.a.v.)’in peygamberliğini kabul ederse, Müslümanlar, ayete göre. Bütün ilim Allah katında, her şeyin doğrusunu Allah bilir. Demek ki, Hz. İsa Mesih (a.s) namazlarını kılıyordu, zekatını da veriyordu. Şimdi Hıristiyan kardeşlerimiz kılıyorlar mı ? Kılmıyorlar. Kılanlar, nadir. Kore’deki Hıristiyanlar kılıyor, buradaki bazı Hıristiyanlar da görüyorum, namazını kılan, zekatını veren de çok nadir.

32. ayette ; ‘Anneme itaati de.’ Hz. Mehdi (a.s)’ın da annesi olacak, yetimdir, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın da annesi var, babası yok biliyorsunuz, o yönden yetim. ‘Anneme itaati de.’ Annesini seviyor.’ Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı.' O zaman nasıl ? Neşeli demek ki. Hz. İsa Mesih (a.s)’ın neşeli olduğunu anlıyoruz. Mutsuz değilim diyor. Aksi, neşelidir. ‘ve zorba kılmadı.’ Nedir ? Demokrat, kan dökmüyor, can yakmıyor, insanlara ızdırap vermiyor, savaşlara karşı.

33- 'Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de.' Üç anımda da ‘selam üzerimedir’ diyor. Masum peygamber.

34- İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri 'Hak Söz.’

35- Allah'ın çocuk edinmesi olacak şey değil’ diyor Cenab-ı Allah. ‘O yücedir. Bir işin olmasına karar verirse, ancak ona: 'Ol' der, o da hemen olur.’ Evrim geçirmeden, hemen olur.

36- ‘Gerçek şu ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin. Dosdoğru yol budur.’ Başka da İlah yok.

37- ‘İçlerinden (birtakım) gruplar ayrılığa düştüler.’ Protestanlar, Ortodokslar, Katolikler, ‘artık büyük bir günü görmekten dolayı, vay inkâr edenlere.’ İçinde inkar edenleri de Allah tehdit ediyor.

38- ‘Bize gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler. Ama bugün o zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.’ Hıristiyan olup da, küfre düşmüş olanlara Allah tehditle uyarıda bulunuyor. Müslümanlara da aynı şekilde uyarıda bulunuyor Allah.

39- ‘İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar.’ Demek ki o zaman biz de, Hıristiyan kardeşlerimize tebliğ yapacağız. ‘Niye konuşuyorsunuz?’ diyor. Allah uyarın, anlatın diyor. Ama nasıl? ‘Güzel bir tavırla’ diyor Cenab-ı Allah. ‘En güzel sözle onları uyarın’ diyor. ‘Allah’ın birliğine davet edin’ diyor, canlarını yakmayın, üzmeyin, kırmayın, ‘onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar.’ Onların içindeki imansız kesim için bu ayet.

40- ‘Elbette, yeryüzüne ve üzerindekilere biz varis olacağız.’ Yeryüzüne varis ne demek? Dünya hakimiyetini tesis edeceğim diyor Cenab-ı Allah. Deccaliyetin ömrü ; 40 yıl. Mehdiyet’in mücadelesi de 40 yıl, 40. ayet. ‘Elbette, yeryüzüne ve üzerindekilere’ Üzerindeki bütün ülkeler, bütün insanlar, devletler, hepsine Biz varis olacağız diyor Allah, dünya hakimiyeti oluşturacağım diyor. ‘ve onlar Bize döndürülecekler.’ Hepsi diyor ölünce de Bize gelecekler diyor Allah.

41- ‘Kitap'ta İbrahim'i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir peygamberdi.

42- Hani babasına demişti: 'Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve seni herhangi bir şeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun?’ Bizde Darwinistlere diyoruz ki; madde görüyor mu? Görmüyor. İşitiyor mu? İşitmiyor. Şuuru var mı? Yok. İşitmeyen işiteni nasıl yapsın? Görmeyen göreni nasıl yapsın? Şuuru olmayan şuuru nasıl yapsın? ‘Yok, madde yapar’ diyor. Madde kör görmüyor, görmeyeni nereden bilsin ki, görmeyeni yapsın kör madde? İşitmiyor, işitmenin ne olduğunu bilmiyor, işitmeyi yaptı diyorsun. Kuran’da da Cenab-ı Allah buna dikkat çekiyor. 42- ‘Hani babasına demişti: 'Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve seni herhangi bir şeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun?’ Bakın babacığım diye hitap ediyor, dinsiz olmasına rağmen İslam’da, şefkatin güzelliğin, ahlakın nasıl olması gerektiğine Allah dikkat çekiyor. Babası dinsiz, ateist babası, ateist olmasına rağmen ‘babacığım’ diye hitap ediyor ve çok şefkatli, saygı dolu davranıyor, nezakette kusur etmiyor. Demek ki bizde, komünist olsun, ateist olsun, Darwinist olsun, kim olursa olsun, onlara tebliğ yaparken, şefkatle, merhametle ve adaletle yaklaşacağız. Yıllardan beri anlattığımız budur.

43- 'Babacığım, gerçek şu ki, bana, sana gelmeyen bir ilim geldi.’ Sen bunu bilmiyorsun ama ben biliyorum diyor. ‘Artık bana tabi ol, seni düzgün bir yola ulaştırayım.' Seni İslam yoluna ulaştırayım diyor, bana tabi ol diyor.

44- 'Babacığım, şeytana kulluk etme’ deccale kulluk etme, ‘kuşkusuz şeytan, Rahman (olan Allah)’a başkaldırandır.' Allah’a baş kaldırmıştır. Sende Allah’a baş kaldırma diyor.

45- 'Babacığım, gerçekten ben, sana Rahman tarafından bir azabın dokunacağından korkuyorum.’ Cehenneme gitmenden korkuyorum diyor, ‘o zaman şeytanın velisi olursun.’ Allah vermesin, ‘şeytanın velisi olursun.’

46- (Babası) Demişti ki: 'İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun?’ Benim bu ateist kafamdan, Darwinist-materyalist kafamdan yüz mü çeviriyorsun ? Yani sen bana uymuyor musun diyor. ‘Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım.’ Feci şekilde öldürürüm diyor, ‘uzun bir süre benden uzaklaş, (bir yerlere) git.' Gözüme görünme diyor. Görürsem, öldürürüm seni diyor. Hz. İbrahim (a.s)’ın şefkatine bakın, Darwinist-materyalist zihniyetteki babanın oğluna reva gördüğü üsluba bakın. Taşlayarak öldürme, ‘feci şekilde öldürürüm seni’ diyor, ve ‘uzaklaş’ diyor, evladıyla görüşmek istemiyor. Buna rağmen Hz. İbrahim (a.s) diyor ki;

47-‘'Selam üzerine olsun.’ Bakın ahlaka bakın. Öldürmeye kalkıyor, o da diyor ki ‘selam üzerine olsun. Senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim’ Allah seni affetsin diyor, ‘çünkü , O, bana pek lütufkardır dedi.

48- 'Sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum.’ Babasından ayrılıyor, ailesinden ayrılıyor. Diyorlar ki; baba kutsal, babadan ayrılınmaz. İnkar ediyorsa ayrılırsın. Taşlayarak öldürürüm diyor. Kendi dinime döneceksin diyor. Ashab-ı Kehf ne yapıyor? Ailesinden ayrılıyor. Hz. İbrahim (a.s) ne yapıyor? Ailesinden ayrılıyor, babasından ayrılıyor. Bakın ‘sizden’ senden demiyor sizden, senin kafandan olan herkesten ‘ve Allah’tan başka taptıklarınızdan’ inançlarınızdan da ‘kopup ayrılıyorum.’ Gidiyorum diyor, ‘ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacağım.' Hep neşeyle olurum, hep mutlu olurum diyor.

49- ‘Böylelikle, onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup-ayrılınca ona İshak'ı ve (oğlu) Yakup'u (İsrail’i) ‘armağan ettik ve her birini peygamber kıldık’ diyor Cenab-ı Allah.

50- ‘Onlara rahmetimizden armağan(lar) bağışladık’ güzel topraklar, evler, imkanlar, her şeyin başında iman, cennette güzel makamlar, sevgi, saygı, hürmet onlara karşı ‘ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik.’ Kuran dili, İslam dili, doğruluk dili, dürüstlük dili.

51- ‘Kitap'ta Musa'yı da zikret. Çünkü o, ihlasa erdirilmiş (samimi) ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi.

52- Ona, Tur'un (dağın) sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.

53- Ona rahmetimizden kardeşi Harun'u da bir peygamber olarak armağan ettik.’ Bakın yine Hz. Harun (a.s)’a dikkat çekiliyor.