Meryem Suresi, 65-66 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 8 Nisan 2011 tarihli röportajından Meryem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyorum. Cenab-ı Allah: “Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O'na ibadet et ve O'na ibadette kararlı ol.” “O’na ibadette kararlı ol” mesela ibadet ediyor ama ibadette kararlı olmuyor, bir süreye kadar, bir yere kadar; çok insan vardır, bilirsin. Namaz kılar kılar, birden vazgeçer. İbadet eder, birden vazgeçer. Mesela 40 yaşına gelir, sapıtır. 45 yaşına gelir, sapıtır. Bakın Allah diyor ki: “O'na ibadette kararlı ol.” Son nefesine kadar kararlı olacak. “Hiç O'nun adaşı olan birini biliyor musun?” diyor Allah. Başka hiçbir ilah yok anlamına geliyor, inşaAllah. “İnsan demektedir ki: ‘Ben öldükten sonra mı, gerçekten diri olarak çıkarılacağım?’" Dünya tarihi boyunca insanlarda hep ana şüphe budur; acaba hakikaten dirilecek miyim? Zaten bunu demezse, imtihan olamaz. İmtihanın nirengi noktasıdır, en ince noktası budur. Dirilmeyeceklerini zannettikleri için, her türlü kepazeliği birçok insan yapıyor. Bir de bakıyor, “eyvah, vaad edilen doğruymuş, hakikaten dirilme varmış” diyor. Ne zannettin? Daha önce var mıydın sen? Daha önce yoktun, oldun. Buna şaşırmıyorsun da, yeniden dirilmeye niye şaşırıyorsun? Bir kere yapan, bir daha yapar, bir daha yapar, niye yapmasın, değil mi? Bütün mesele bir kere yapmakta. Bir kalemi bir fabrika imal ediyorsa, yüz kere de imal eder, değil mi? Dünyayı da bir kere yaratan, bir daha yaratamaz, diyor. Bir kere yarattığını görmedin mi? Gördün. Bir daha niye yaratamasın? İnşaAllah. 

 


Meryem Suresi, 66-76 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 6 Nisan 2011 tarihli röportajından Meryem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Meryem Suresi, 66. Şeytandan Allah'a sığınırım. “İnsan demek nedir ki? Ben öldükten sonra mı gerçekten diri olarak çıkarılacağım?” İnsanların büyük bir bölümünde özellikle ahir zamanda da bu inanç zayıflığı çok yaygın. Ta dünyanın başından beri hep bu konuda insanlarda ve cinlerde. Cinlerde de bu dert vardır. Cinlerde birçoğu yeniden yaratılışa inanamıyorlar. Duvardan geçiyor adam. Bak duvardan geçiyor. Amerika'dan Türkiye'ye bir saniyenin içerisinde geliyor. Ama buna rağmen ruhun varlığına inanamıyor.

“Ben öldükten sonra dirileceğime inanamıyorum”, diyor. Kendi ruh zaten ruh halinde. Duvardan geçiyor. Yerin dibinden geçiyor. Yani yerin merkezine girip çıkıyor adam. Buna rağmen nasıl olacak bu yerinden dirilme ben anlayamıyorum diyor inanamıyorum diyor cinler. Birçoğu öyle imansız.

“İnsan önceden hiçbir şey değilken gerçekten onu yaratmış olduğumuzu hiç düşünmüyor mu?”, diyor Allah. Daha önce hiç yoktunuz diyor birden yarattım diyor. E ahirette de aynı şekilde olacak diyor, Allah işte. Birden yaratacağım sizi diyor.

“Andolsun Rabbine, Onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz”. Onları da dirilteceğim diyor Allah. “Sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız.” Cehennem arazisinin kenarına getiriliyorlar. Hepsi diz çökülüp oturtuluyorlar. Müslümanlar ayaktalar. Onların yanlarında bir sürücüleri var. Sağlarında bir ışık ve ön taraflarında bir ışık var. Nur tarzında. Ehli küfür cehennemin arazisinin kenarına getiriliyor. Çevresinde dizüstü çöktürülüyorlar. Hazır bulunuyorlar. Hazır olarak bekliyorlar. Dizüstü çökmüş olarak.

“Sonra her bir gruptan Rahman'a karşı azgınlık göstermek bakımından en şiddetli olanını ayıracağız”. İşte Marx, Lenin, Darwin, işte Abdullah Öcalan gibi böyle gözü dönmüş, insanlara zulmetmiş, kan akıtmış, yani azılı zalimler. “En şiddetli olanlarını ayıracağız. Sonra biz ona cehenneme girmeye kimlerin en uygun olduğunu daha iyi biliriz”. Hepsini biz biliyoruz diyor Allah. Ama Müslümanlar da orada kafirleri de dizi üstü çökmüş olarak bekliyorlar arazide.

“Sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur”. Cehennem arazisine herkes girecek diyor Allah. Yani hepiniz göreceksiniz cehennemi diyor yakından. “Bu Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır”. Yani bu ikinci bir yolu yok bunu diyor. Mutlaka Allah ben bunu uygulayacağım diyor. “Sonra takva sahiplerini kurtarırız”. Takva sahipleri cehennem arazisinden alınıyorlar. Siz gelin diyor deniyor. Onları geri çekiyor Allah.

“Ve zulmedenleri dizüstü çıkmış olarak,” siz oturun diyorlar. Siz bekleyin. Siz gelin diyorlar Müslümanlara. Müslümanlar alınıp cennete götürülüyorlar o araziden. Onları dizüstü olarak bekliyorlar. Ondan sonra da yerde sürüklenerek cehenneme götürülüyorlar. Sürüklenme şeklinde.

“Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda o inkarcılar, iman edenlere derler ki; “iki gruptan hangisi makam bakımından daha iyi, topluluk bakımından daha güzeldir”. Yani dinsizler Müslümanlara alay ediyorlar. Biz daha üstünüz diyorlar. “Onlardan önce nice insan nesilleri yıkıma uğrattık. Onlar mal, giyim, kuşam ve eşya bakımından, gösteriş bakımından daha güzeldiler”. Yani çok gösterişli binaları vardı, çok gösterişli giyiniyorlardı, tipleri şahaneydi diyor Allah. İmkanları mükemmeldi ama hepsini yıkıma uğrattım diyor, Allah.

“De ki; “kim sapıklık içindeyse Rahman olan Allah ona süre tanıdıkça tanır”. İmkan tanıması, mesela firavunlara, deccallere. Mesela İstanbul'da çıkacak o münafık hocaya, o azılı münafık küçük Deccal’e Allah süre tanıyor, imkan tanıyor. Mesela topala süre tanıyor. İstese Allah canını alır. İkisini de canını alır. Almıyor Allah. Uzatıyor. İmkan veriyor. Bak “ona süre tanıdıkça tanır”. Deccal’e de öyle. Süre tanınıyor.

“Kendilerine vaat edilene kıyamet saatini gördükleri zaman artık kimin yeri makam mevkii daha kötü, kimin askeri gücü daha zayıfmış öğreneceklerdir”. Bak diyor ki Allah, “ona süre tanıdıkça tanır. Kendilerine vaat edileni”. Neyi vaat ediliyor? Mehdi. Neyi vaat ediliyor? Hz. İsa Mesih. “Ve kıyamet saatini”, kıyamet saatini.

“Gördükleri zaman artık kimin yeri, makam mevkii daha kötü, kimin askeri gücü daha zayıfmış öğreneceklerdir. Allah hidayet bulananlara hidayeti artırır”. Yani mehdilik özelliği olanlarda, mehdi olanlarda Allah Hidayet verip daha da artırıyor o güçlerini, İnşaAllah. “Sürekli olan salih davranışlar”, Yani Allah'ın hidayet ettiği kişi Mehdi Hidayet kökeninden gelen bir söz. Allah'ın hususi hidayete erdirdiği kişi, Hidayete vesile olan anlamına geliyor.

“Sürekli salih davranışlar”. Allah, bak onu açıklıyorum yine ayeti, “Allah hidayet bulanlara, hidayeti artırır”. Bütün Müslümanlar hidayet bulduğunda, onlar bir nevi mehdi olurlar ve Allah onların hidayetini artırır. “Sürekli olan salih davranışlar, Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlı, varılacak sonuç bakımından da daha hayırlıdır”. Mesela namaz kılıyor, sürekli olacak. Güzel ahlak gösteriyor, sürekli olacak. Sabırlı, sürekli olacak, inşaAllah. Şefkatli, sürekli olacak. Ben diyor gençliğimde kılıyordum namazlarını, şefkatliydim. Şimdi değiştim. E olmaz. Allah ne diyor bak.

“Sürekli olan salih davranışlar” yani samimi davranışlar “Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlı, varılacak sonuç bakımından da daha hayırlıdır”. Doğru olan budur diyor Allah. İnşaAllah.