Meryem Suresi, 77-84, 94-95 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 9 Aralık 2010 tarihli röportajından Meryem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: 77. ayet, şeytandan Allah’a sığınırım. “Ayetlerimizi inkar edip, bana: "Elbette mal ve çocuklar verilecektir" diyeni gördün mü?” Hem Allah’ı inkar ediyor, hem de bana mal da kazanacağım, çocuklar da olacak, dünya benim olacak diyor. “O, gayba mı tanık oldu” diyor Allah, “yoksa Rahman (olan Allah)ın Katında(n) bir ahid mi aldı?” “Nerden biliyor?” diyor Cenab-ı Allah. “Asla” diyor Allah, “demekte olduğunu yazacağız ve onun için azapta(n) da süre tanıdıkça tanıyacağız.” Ona imkan vereceğiz diyor Allah, azabının artması için, inşaAllah. “Onun söylemekte olduğuna Biz mirasçı olacağız” onun söylemini biz alıp muhafaza edeceğiz diyor Allah. Sözleri bende kalacak. “O Bize, 'yapayalnız tek başına' gelecektir” diyor. Malını -mülkünü, çoluğunu-çocuğunu hepsini bırakacak, tek başına Bana gelecek diyor. Hesap vermeye gelecek diyor Allah. “Kendilerine güç (izzet) sağlasınlar diye, Allah'tan başka ilahlar edindiler.” İşte falanca bir şahsı ilah ediniyor, falanca grubu kendini ilah ediniyor, Darwinizm’i ilah ediniyor veyahut çıkar gruplarını kendine ilah ediniyor.

"Hayır; (o yalancı ilahlar) onların tapınışlarını inkar edecekler ve onlara karşı çelişkiye düşecekler.” Mesela Darwin onların sözünü kabul etmeyecek Ahiret’te. Hepsi perişan oluyorlar, hepsi o dehşet anını yaşıyorlar ve “tapınışlarını inkar edecekler” diyor Allah. “Ve onlara karşı çelişkiye düşecekler.” Yani birbirleriyle çelişecekler diyor. Onun dediğini kabul etmeyecekler.  “Görmedin mi, Biz gerçekten şeytanları, kafirlerin üzerine gönderdik, onları tahrik edip kışkırtıyorlar.” Darwinistlere, materyalistlere şeytanlar musallat olacaklar, ateistlere. İşte Ahir zamanda deccaliyetin yaptığı olay budur. Fakat Allah, “Ben yaptırıyorum” diyor. Deccali Allah vesile ediyor. Ne diyor bak Cenab-ı Allah; “Görmedin mi, Biz gerçekten şeytanları” milyarlarca şeytanı,  “kafirlerin üzerine gönderdik” bedenlerine, isim isim, tek tek geliyorlar. “Onları tahrik edip kışkırtıyorlar.” Sürekli anarşiye, teröre, kan dökmeye, zulme, Müslümanları parçalamaya, kimini işte Mehdi (a.s.) yok dedirttiriyor, kimine İsa (a.s.) gelmeyecek dedirttiriyor. Kimine “madde ilahtır” diyor, “madde kendi kendine yaratmıştır” diyor. “Tesadüfler sonucu dünya meydana gelmiştir” diyor. “Bunları onlara şeytan söyletecek” diyor Cenab-ı Allah.

“Onlara karşı acele davranma; Biz onlar için ancak saydıkça sayıyoruz” diyor Cenab-ı Allah 84. ayette. 94. ayette, “Andolsun, onların tümünü kuşatmış” bakın bütün kafirlerin hepsini kuşattım diyor Allah. Ruhları, bedenleri tamamen Benim kontrolümde diyor Allah. “Ve onları sayı olarak saymış bulunmaktadır.” Hepsini sayı olarak biliyorum diyor Allah. Yerlerini, ne yaptıklarını, ne ettiklerini, hepsi Benim katımda belli diyor. İnsanlar zannediyor ki tesadüfen yapıyor. Öyle bir şey yok. Hepsi Allah’ın kontrolünde. “Bilgim dahilinde” diyor Allah. “Ve onların hepsi, Kıyamet günü O'na, 'yapayalnız, tek başlarına' geleceklerdir.” Orada grup halinde slogan atma imkanı yok. Bağırma-çağırma imkanları yok. Artistlik, kabadayılık falan yapamazlar. İki büklüm ve sürünerek gelecekler, yerde. “Gözleri gömgök” diyor Allah. Mor, gözlerinde renkli kısım da yok. Gözünün iç kısmı mor. “Daha önce görüyordum” diyor, “şimdi göremiyorum” diyor. “Kör olarak haşr edeceğiz” diyor Allah, inşaAllah.

 


Ahirete inanmayan ve tek hayatının dünya hayatı olduğunu zanneden insanların büyük bir kısmı, dünyada güç, kudret ve üstünlük bulmaya çalışırlar. Hayatları boyunca bunun hırsı ile çabalarlar. Kendileri için gücün, üstünlüğün ve onurlu olmanın ölçüleri ve değerleri vardır. Buna göre zengin olmak, yönetici olmak, sözü geçen olmak, ün sahibi olmak gerekir. Bunlardan birini kaybettiklerinde ise tüm itibarlarının, onur ve izzetlerinin yerle bir olduğunu düşünürler. Oysa bu çok büyük bir yanılgıdır ve Allah onların bu yanılgılarını Kuran'da şöyle açıklar: 

Kendilerine güç (izzet) sağlasınlar diye, Allah'tan başka ilahlar edindiler. Hayır; (o yalancı ilahlar) onların tapınışlarını inkar edecekler ve onlara karşı çelişkiye düşecekler." (Meryem Suresi, 81-82) 

Tek güç ve izzet sahibi olan Allah'tır ve Allah gücü ve izzeti dilediğine verir. Dolayısıyla, güç ve üstünlük sağlamak için Allah'tan istemek dışında sebepler ve aracılar arayanlar, bunları Allah'a ortak koşmuş olurlar. Çünkü ne malın, ne itibarın, ne de mevkinin insana güç sağlamaya yetecek bir iradesi yoktur. Ayrıca, Allah her insandan tüm bunları bir anda çekip alabilir. Örneğin en üst mevkideki bir insan bir anda mevkisiz, malsız ve itibarsız kalabilir. Çünkü herşeyin tek ve gerçek sahibi olan Allah'tır.

Allah, izzet ve onuru, Kendisi'ne dost olan, gönülden bağlı, Kuran'a uyan kullarına verir. Kuran'a uyan bir insan, hiçbir zaman kendisini ahirette Allah'ın karşısında küçük düşürecek, onu utandırıp, pişmanlığa sevk edecek bir ahlaka ve tavra yaklaşmaz. Hiçbir insandan korkup çekinmez, kimseye yaranmaz, kimsenin güç ya da zalimliğinden korkup çekinmez. Sadece Allah'ı razı etmek ister ve sadece Allah'tan korkup sakınır. Bu nedenle hiçbir zayıflığı, insanlar karşısında ezikliği yoktur. Mala, zenginliğe, makam ve mevkiye sahip olmasa dahi Allah onu Kendi Katından yardımıyla güç ve şeref sahibi yapar. Böyle bir insan aynı zamanda Kuran ahlakını yaşamanın ve imanın getirdiği üstünlüğü ve şerefi üzerinde taşır. Allah bunu bir ayetinde şöyle bildirir: 

... Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah'ın, O'nun Resûlü'nün ve mü'minlerindir... (Münafikun Suresi, 8)