Bakara suresi, 14

(Şeytan ve Münafıklar)

 

İman edenlerle karşılaştıkları zaman: 'İman ettik' derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise,derler ki: 'şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz. (Bakara Suresi, 14)

İman edenleri görünce, takva görünmeye çalışıyor kendince, "Bak takkem yanımda, tesbihim yanımda, hatta tasavvuf ehliyim" diyor. Şeytana ise "biz senden yanayız" diyorlar. Müslümanlarla kendi ahmak kafalarıyla alay ettiklerini düşünüyorlar.

Münafık şeytanın etkisiyle sürekli başka türlü konuşur, sabah başka akşam başka.

(Adnan Oktar’ın 28 Ağustos 2010 tarihli röportajından açıklamalar)

 


Bakara Suresi, 14

(münafıklar)

 

İman edenlerle karşılaştıkları zaman: 'İman ettik' derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: 'şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz. (Bakara Suresi, 14)

 
Münafıklar her yerde Müslüman olduklarını her zaman söylerler. Daha sormadan söylerler. Bir suçluluk hissiyle, Müslüman olduklarını sürekli hissettirmeye çalışırlar.

Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında:“Biz onların yanında Kuran'dan, dinden bahsediyoruz ama bizim amacımız bu değil” diyor. Kime söylüyor? Kalbindeki şeytana söylüyor. Münafıklar hep delidir. Bütün şeytan takımıyla beraberiz. Biz onları eleştiririz, iftira ederiz ama amacımız onların iyi olması, düzgün olması veya hakikaten bir eksiklilk gördüğümüzden değil, sadece uğraşmak, derler. Amacımız onların iyi, düzgün olması değil, bizim amacımız sadece uğraşmak diyor.

 


Bakara Suresi, 14. Ayetinin Tefsiri

Sayın Adnan Oktar'ın 2 Ağustos 2010 tarihli röportajından Bakara Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

SERDAR DAYANIK: Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım: “İman edenlerle karşılaştıkları zaman, ‘İman ettik’ derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki; ‘şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz’ derler”.

ADNAN OKTAR: Yani böyle bir manyak ruhu vardır. Zaman zaman hakikaten Müslümanca da konuşuyor. Mesela pişman olmuş ifadesi de kullanıyor münafık. Ama arkasından münafık krizine girer, saldırganlaşır-azgınlaşır yine pişman olmuş gibi bir üslup kullanıyor. Görüyoruz bunu Kuran’da. Onun için Müslüman münafığın ruh halini çok iyi kavrayacak. Münafığın avantajını sıfıra indirmek lazım. Yani sinsi ve gizli olduğu için avantajlı oluyor ama bütün sinsiliği ve gizliliği iyice açığa çıkarılıp böyle tam deşifre edilirse, münafığın kolunu, kanadını kırmış oluruz. Bizim yapacağımız da bu işte. Yani halini, tavrını, alametini, oyunlarını, taktiklerini bütün Müslümanlara anlatıp münafığı felç edeceğiz yani onun gizlenme gücünü kıracağız. En azamiye indireceğiz. Ama buna rağmen gizlenir. O ayrı mesele. Ama biz yani onu böyle iyot gibi açığa çıkartmak için uğraşacağız, inşaAllah.


Bakara Suresi, 14. Ayetinin Tefsiri

Sayın Adnan Oktar'ın 23 Ağustos 2010 tarihli röportajından Bakara Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

“İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler.” Şimdi “iman ettik” deyince sadece onunla bırakmıyor tabi. Kafasında takkesi oluyor, elinde tesbih. Cebinden çıkartıyor şakır şakır tesbihini. Takke yanında, hatta misvakı, gümüş akik taşlı yüzüğü, her şeyi tamamdır. Neyi eksiktir biliyor musun? Cehd etmesi. Bir de zekat yani Allah yolunda para vermek. Sırf bu iki şeyi istemeyeceksin münafıktan. Eğer münafıktan bu iki şeyi istemezsen zaten münafık senin yanında kalır, sorun çıkmaz. Bir cehd etmek, Allah’ın dinini yaymak bir de Allah yolunda tasadduk etmesi malını, mülkünü, parasını. Eğer bunu istemiyorsan münafık zaten katır gibi çalışır, öyle bir konusu yok, domuz gibidir yani. Tarlaya sür çalıştır eşşek gibidirler. Öyle bir konu yok. Haydi cehd etmeye denildiğinde “aman!” der hoplar. Ruhu ona karşı şiddetli bir reaksiyon içindedir, kabul etmez. Canı tatlıdır münafığın.

“İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler.” Bak, Müslümanlarla karşılaştıklarında “iman ettik”. Ne yapıyor; namaz kılıyor, oruç tutuyor, hacca gidiyor. Haccı onlar bir gezme olarak görürler münafıklar.

“Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise,” yalnız kaldıklarında yahut yanlarında kendi gibi böyle üçkağıtçı münafıklar olduğunda “derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz."

Sen onunla Kuran’la konuştun, diyor başka bir arkadaşı. Napayım, diyor; tabi ki Kuran’la konuşacağım, başka türlü anlamazki onlar, onlar Kuran’a inanıyor çünkü, diyor. Ne gerek var, diyor. E başka türlü teknik varsa bana söyle, diyor; başka bir yöntem varsa, diyor. Haşa, Allah affetsin, onların üslubuna göre.

Onun için münafığın Kuran’dan ayet söylemesi, hadis söylemesine aldanmamak lazım. Onlar zaten Kuran’la konuşurlar, yöntemi budur. Ama hemen anlayacağımız şey cehd etmekten kaçınmalarıdır yani şaşmaz ölçüyü her zaman koymak lazım.


Bakara Suresi, 14, 11-12 Ayetlerinin Tefsiri

Sayın Adnan Oktar'ın 2 Eylül 2010 tarihli röportajından Bakara Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bak diyor ki ayette, Bakara Suresi, 14. Şeytandan Allah’a sığınırım. “İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler.” Bunlar her yerde Müslüman olduklarını her zaman söylerler. Sormadan da söylerler daha. Niyeyse böyle bir suçluluk hissiyle sürekli Müslüman olduklarını hissettirmeye çalışırlar. Takva olduğunu, işte oruç tuttuğunu, namaz kıldığını sürekli vurgulamaya çalışır, hissettirmeye çalışır. Bak, “İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler.” Daha sormadan. Yahut sorularak. “"İman ettik" derler” diyor. “Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz." Yani Kuran’dan, dinden bahsediyoruz, bir şeyler söylüyoruz yahut onları eleştiriyoruz ama bizim amacımız bu değil, diyor. Kime bunu söylüyor biliyor musun, kalbindeki şeytana söylüyor bunu. Ey İblis diyor, dost olduğunu söylüyor onunla. Onunla konuşuyor. Hep delidir münafıklar, tabi, manyaktırlar. Diyor ki, şüphesiz diyor yani hiç şüphe etme diyor, sizinle beraberiz. Bütün şeytan takımıyla beraberiz diyor. Biz diyor Müslümanlarla yalnızca alay ediyoruz diyor. Biz onları eleştiririz, iftira atarız, bir şeyler söyleriz ama amacımız bizim onların hakikaten iyi olması, hakikaten düzgün olması veyahut hakikaten onlar da bir eksklik gördüğümüzden değil. Bizim amacımız sadece alay etmek, yani uğraşmak. Yoksa benim zaten böyle bir niyetim olmaz, diyor. Doğrudan senden yanayım ey şeytan, diyor. Münafığın özelliğidir bu.

Bak, Nisa Suresi, 77. şeytandan Allah’a sığınırım. “Oysa savaş (mücahade, Allah’ın dinini yaymak) üzerlerine yazıldığında," (mesela Mehdi diyor ki, bak, Allah’ın emridir İslam ahlakını yayalım, dünyaya hakim edelim) "onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar "(münafığın ilahlaştırdığı şey insanlardır yani insanlar çok önemlidir münafıklar için. Her şeyi ona göre düşünür, onlara göre ayarlarlar. Bak diyorlar bir de Rabbimiz diyor. Sanki iman ediyormuş gibi. Bakın küstah bir üsluba geçiyor arkasından bak sapıklığının alametini görün, bakın) ve: "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, (yani haşa Allah’a söylenecek bir hitap mı bu. Tam münafık aklı. Büyüklük hissinden kaynaklanıyor, Allah’tan daha büyük olduğunu düşünüyor.) bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. (Bakın, ahmak aklıyla çok akıllı olduğunu zannettiği için, kendini Allah’tan da akıllı zannediyor. Onun için Peygamberden de akıllı, Mehdi’den de daha akıllı zannederler. Yalnız o ahmaklığını göremez o böyle at gözlüğü gibi bakar. Yani bir kısmını görür bir kısmını göremez. Bak,) bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" (Allah’a akıl veriyor haşa. Bu işte şeytanın ilkasıyla olan şeydir, münafıkta da aynısını görürsün.)

Bak, Allah diyor ki, Bakara Suresi, 11-12. “Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: (Münafıklara deniliyor, fesat çıkartmayın, değil mi, İslam’ı tebliğ edelim, yayalım. Gidip küfrün bağrına yapışıp onlarla yaşayacağınıza gelin Müslümanlarla beraber olun. Ben Müslümanlarda şu hataları gördüm o yüzden Müslümanların yanından gittim...