Taha Suresi, 102-104, 114-125 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 29 Aralık 2010 tarihli röportajından Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Taha Suresi, şeytandan Allah’a sığınırım. 114. ayet; “Hak olan, biricik hükümdar olan Allah Yücedir. Onun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kur'an'ı (okumada) acele etme ve de ki: ‘Rabbim, ilmimi arttır.’” Müslümanlar’da, ilimlerinin artması için Allah’a dua edecekler. “Rabbim, ilmimi arttır” diyecekler. Biz de Cenab-ı Allah’a diyoruz; “Rabbim, ilmimi arttır”. “Kur'an'ı (okumada) acele etme” demek ki Kuran okunurken düşünerek, tefekkür ederek, yavaş yavaş okumak lazım, anlayarak. “Andolsun, Biz bundan önce Adem'e ahid vermiştik, fakat o, unuttu. Biz onda bir kararlılık bulamadık.” Adem (a.s.)’de Allah iki şeye dikkat çekiyor. Bir, verdiği sözü unutması, iki kararlılık yok. Kararlılık bulamadık, diyor Allah. Müslüman, hafızası çok güçlü olacak, dikkati çok keskin olacak, ikincisi kararlı olacak. Dini yaymada, İttihad-ı İslam’da, Türk-İslam Birliği’nde, Allah’ı sevmede, Allah korkusunda, Kuran’a hizmette kararlı olacak, hiçbir şekilde dikkati dağılmayacak, inşaAllah. “Hani Biz meleklere: ‘Adem'e secde edin’ demiştik, İblis'in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi, o, ayak diremişti.” Ben diyor secde etmem diyor. Adem (a.s.)’a secde ettiriyor Allah, ağırına gidiyor. Hz. Adem (a.s.)’ın önünde eğilmek, secdeye kapanmak, ağırına gidiyor, kabul etmiyor.  Şeytandan Allah’a sığınırım. “Bunun üzerine dedik ki; ‘Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır.’” Allah dikkat çekiyor; “Ey Adem bu gerçekten sana ve eşine düşmandır”, bunun özelliği budur, diyor Allah. Sana ve eşine, insanlara düşmandır, diyor.

“Sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun” diyor. Cennette mutluluk var, cennetten çıkar mutsuz olursun, ‘sakın’ diyor, Allah, dikkatini çekiyor. “Şüphesiz senin acıkmaman ve çıplak kalmaman, orada, (cennette kalmana bağlı)dır.”  Bakın, “şüphesiz senin acıkmaman” acıkma hissi yok cennette. “Ve çıplak kalmaman, orada, (cennette kalmana bağlı)dır.” Sürekli Allah onun üzerinde bir elbise yaratıyor cennette. Bütün elbiseleri yaratan Allah’tır. “Size giyimlikler var ettik” diyor mesela Kuran’da Allah. Çünkü biz beynimizin içinde Allah’ın yarattığı kıyafeti görüyoruz, dışarıdaki kıyafeti göremeyiz. Dışarıdaki kıyafetin ne rengi vardır, ne de öyle örtücü özelliği vardır, çünkü madde saydamdır dışarıda, simsiyah karanlık vardır. Örtücü olmasını, Allah bizim beynimizde yaratıyor. “Şüphesiz senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orada (cennette) kalmana bağlıdır.  Cennette kalman ancak bana itaat etmenle olur, bana bağlı olmanla olur, diyor Allah. “Ve gerçekten sen burada susamayacaksın”, cennette susama hissi yok, acıkma hissi yok, çıplak kalmak yok. “Yakıcı sıcakta yanmayacaksın da” aşırı soğuk, aşırı sıcak yok. Ilıman, güzel bir iklimi var cennetin. “Sonunda şeytan ona vesvese verdi. Dedi ki; ‘Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?’”, Hz. Adem (a.s.), Allah’ın sözüne güvenmesi gerekirken, şeytanın sözüne güveniyor, vesvese ediyor. Bakın, “Sonunda şeytan ona vesvese verdi.

Dedi ki; ‘Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?’” Zaten cennette sonsuz kalacak. Normalde sonsuz kalacak ama sonsuz kalmayacaksın. Sana ben bir yol göstereceğim, yöntem göstereceğim.  O zaman sonsuza kadar kalacaksın ama benim sözümü dinleyeceksin, diyor şeytan. Halbuki Allah zaten söylemiş; “Sonsuza kadar kalacaksın” diyor. Allah’ın sözüne inanması gerekirken, şeytanın sözüne inanıyor. “Ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?”, bu mülk, bunların hepsi yok olacak ama yok olmayacak şekilde olmasını istiyorsan, sana söylediklerimi yap, diyor. Bakın cennette bile eğer iman zafiyeti olursa, insanın ne hale geleceğini Allah gösteriyor. Çünkü biz cennete gittiğimizde imanlı gideceğiz ve imanlı olduğumuz için cennette rahat edeceğiz. İmanı olmayan cennette yine vesvese edebilir, yine rahatsız olur. Mesela bir kafir cennette olsa çok rahatsız olur, çünkü Allah’tan yine şüphe eder. Biz Allah’ı, Allah’ın kendisini bildiği gibi hiçbir zaman için bilemeyeceğiz. Allah’ın kendi kendisini bildiği gibi bilmesi için bir insanın (haşa) Allah olması lazım. Böyle bir şeyde olmayacağı için, Allah’a hep iman edeceğiz, inşaAllah. “Böylece ikisi” Adem ve Havva “ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açıldı,” eğer bu meyveyi yerseniz, bu meyveyi tamam, sonsuza kadar hem yok olmayacaksınız, ölmeyeceksiniz, sonsuza kadar yaşayacaksınız, hem de mülk de kaybolmayacak, mülkt de sürekli kalacak, diyor. Allah’ın sözüne güvenmeyip şeytanın sözüne güvendikleri için onu yapıp, öyle bir şey elde etmek istiyorlar. Allah’ın ondan o gerçeği gizlediğini zannediyorlar, şeytan biliyor zannediyorlar.

“Ayıp yerleri kendilerine açıldı, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar.” Hemen o açınla yerlerini kapatmaya çalışıyorlar. “Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.” Cenab-ı Allah kendi gücünü gösteriyor. Hani kaybolmayacak mülkten bahsederken, o mevcudu da kaybediyor, üzerindeki elbiseleri de gidiyor, inşaAllah. “Sonra Rabbi onu seçti, tevbesini kabul etti ve doğru yola iletti.” Çok pişman oluyor tabii Hz. Adem (a.s.), “ve onu doğru yola iletti” diyor. Onun için imanlı olmanın önemini Allah bize gösteriyor. Çünkü cennette de müminler Allah’tan razı olmuş olarak, Allah’ta onlardan razı olmuş olarak tahkiki imanla gidiyorlar. Cennette de sonsuza kadar Allah’a iman ediyor mümin, hiç Allah’tan kuşkusu olmuyor. Her zaman Allah’ı seviyor, her zaman Allah’a bağlı oluyor. Tahkiki imanın önemini de Allah burada göstermiş oluyor. Şeytandan Allah’a sığınıyorum. Cenab-ı Allah “Dedi ki; ‘Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin.” Adem de, eşi de, şeytan da hepsi. “Artık size Benden bir yol gösterici gelecektir; kim Benim hidayetime uyarsa” Mehdi (a.s)’a uyarsa “artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz." Tabii ayette gelecek Peygamberler’e işaret var, Mehdi (a.s)’a işaret var. Ama ayetin ebcedi tek bir ayette ebced var. 1982 yılını veriyor.

“Kim Benim hidayetime uyarsa” Mehdi (a.s)’a uyarsa “artık o şaşırıp sapmaz” şaşıran sapan deccaliyetin eline düşmüş oluyor. Mehdi (a.s)’a uyanda Allah’ın ‘Hadi’ isminin tecellisine uymuş, hidayet bulmuş oluyor, inşaAllah. “Ve mutsuz olmaz,” neşeli, sevinçli olur. Deccaliyet mutsuzluk getiriyor. Üzüntü, acı ve elem getirir. Mehdiyet neşe, sevinç, candanlık, dışa dönüklük getirir. “Kim Benim hidayetime uyarsa” diyor Allah, şart olarak onu veriyor. Ahir zamanda hidayet nedir? Kuran’dır, Kuran’a uymaktır. Mehdi (a.s.) ne yapacak? Kuran’a davet edecek, inşaAllah. “Artık size Benden bir yol gösterici gelecektir.” Mutlaka Peygamberler gelecek. Ama burada tabii ayetin ilk anlamı, “Artık size Benden ‘bir’ yol gösterici gelecektir.” Bu bir çok Peygamber’e baktığı gibi alenen Mehdiyet’e de bakıyor, inşaAllah. “Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse.” Allah’ın Kitabı’ndan yüz çevirirse. “Artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır.” Artık sıkıntı veririm, diyor Allah. Pskilojik gerilime düşer, sürekli bunalır, sıkılır. Sıkıntıdan dolayı uyuşturucu içer, sigara içer, alkol içer kurtulmaya çalışır, fakat kurtulamaz. Bak “Kim Benim zikrimden yüz cevirirse. Artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır.” Ekonomik yönden de çökertirim, ekonomik kriz meydana getiririm, diyor Allah. Ekonomik krizin nedenini de açıklamış oluyor.

“Biz onu kıyamet günü kör olarak haşr edeceğiz.” diyor Allah. Çünkü görüntünün ve görmenin tesadüfen olduğunu söylüyor, Darwinistler. Madem öyle, diyor Cenabı- Allah, madem göz tesadüfen meydana gelmiş, beyin tesadüfern meydana gelmiş, Darwinistler’e Allah gözü meydana getiriyor, ahirette, göz meydana geliyor. Tesadüfen meydana geldi diyorlarya, tesadüfen meydana gelmiş gibi bir göz, mesela sırtında göz, bacağında da bir tane göz, sinirler de beyine bağlı. Beyninde de onların tesadüfen oluştu dediği bir görme merkezi de oluyor. Peki şimdi kim görecek? O göz görüntüyü getiriyor, göz görüntüyü gözden alıp beyine getiriyor. Beyinde duruyor, tamam elektrik akımı olarak var. Şimdi kim görecek? Görecek biri yok. Ne oluyor? Kör olmuş oluyor o zaman. Çünkü görecek biri gerekiyor, bir ruh gerekiyor, Allah’ın yarattığı bir ruh lazım. Adam inanmıyor ruha, Allah’ın yarattığına. Görüntü de beyine gelmiş ama bir işe yaramıyor. Cenabı-Allah ona dikkat çekiyor. Bak “Biz onu kıyamet günü kör olarak haşr edeceğiz.” Çünkü bir etkisi olmuyor. Ruhun ihtiyacına Allah dikkat çekiyor. Ruhun varlığına, ruhun kendisinin yarattığına. Ve ekonomik krize de Allah açıkca dikkat çekmiş oluyor.

“Kim benim zikrimden yüz çevirirse.” Onun için diyor bak; sıkıntılı. Adamlar ne yapıyorlar ekonomik krizde? Boşanıyorlar, birbirilerini dövüyorlar, sövüyorlar, intihar ediyorlar. Neden? Sıkıntı veriyor ekonomik kriz. Onun için diyor ki Allah bak; “Sıkıntılı bir geçim vardı.” Neşeli bir ekonomik kriz değil, acı dolu, ızdırap dolu, gerilimli bir ekonomik kriz meydana getiririm, diyor Allah. “Ve biz onu Kıyamet günü kör olarak haşr edeceğiz.” Madem Darwinistler buna inanıyorlar; Allah Darwinistler’in ve materyalistlerin karakterine de dikkat çekiyor, “kör olarak haşr edeceğiz.” Çünkü göz bir işe yaramıyor. Kulak var, kulak da bir işe yaramıyor. Adamın kulağı olacak, sesler kulağında toplanacak. Örs, çekiç , üzengi kemikleri hepsi tamam ama duyan ruha ihtiyaç var. Onu nasıl yapacak evrim? O yok işte. Olmayınca sağır oluyorlar, duyamıyorlar. Hem göremiyor, hem duyamıyor.  "O da (şöyle) demiş olur: -Ben görmekte olan biriyken,” dünyada benim gözüm görüyordu, “beni niye kör olarak haşr ettin Rabbim?” diyor. Sen demiyormusun tesadüfen oldu diye? Tesadüfen olan göz işte böyle oluyor. Bunda şaşırılcak ne var? Gözünde kamera sistemi var; o da tesadüfen olmaz da, Allah onu yapıyor. Gözü oluyor, mor gözü var, sinirleri de var ama gören ruh yok. Niye şaşırıyorsun sen? Ruha inanmıyordun zaten. Ruh görmüyor, ben görüyorum, diyordun. İste ruh yok orada, ne yapacaksın şimdi? Niye şamata yapıyorsun?

Bak “Sur'a üfürüleceği gün, Biz suçlu-günahkarları o gün, (yüzleri kara, gözleri) gömgök (kaskatı ve kör) olarak' toplayacağız.” Mesela yüzleri kara. Madem evrimle oluyor cilt; öyle inanıyorsun, hiç beğenmeyecekleri bir cilt meydana getiriyor Allah. Gözleri de; renkli yeşil göz, siyah göz, çok etkileyici bir göz yok. Gömgök, morarmış, mor bir göz meydana getiriyor Allah. O da tesadüfen olmaz ama onlar dediği için öyle yapıyor Allah. Bak, ‘kaskatı’ ve fonksiyonu yok. Bakın demin anlattım, görüntü beyine geliyor fakat beyinde ruh olmadığı için göremiyor, inşaAllah. Dünyada kendi aralarında konuşuyorlar. Ne diyorlar? “’(Dünyada) Yalnızca on (gün) kaldınız’ diye kendi aralarında fısıldaşacaklar.” diyor Allah, 10 gün kaldım.  Orada da yine derya muhabbeti gibi, sarhoş muhabbeti gibi konuşmaya giriyorlar. “Onların sözünü ettiklerini Biz daha iyi biliyoruz. Tutulan yol bakımından onların daha üst olanları ise: ‘Siz yalnızca bir gün kaldınız’ derler.” diyor. O gün de akıl dane olanlar da, bir gün kaldınız, o kadar kısa kaldık, diyorlar. Çünkü zaman mefhumu kalktığı için, zamanı kavrayamıyorlar. Zaman bir algı biçimi. Zamanın izafi olduğunu Allah Kuran’da çok fazla örnekle gösteriyor. Daha önce inanmıyorlardı. Ne kadar sene  inanmaları? 1300 sene inanmadılar. Zamanın izafi olduğuna, mekanın izafi olduğuna inanmadılar. Sonunda izafi fizik ortaya koydu; Einstein’in anlatımlarından kanaatleri geldi ki zaman izafi. Mekan izafi ve zaman ve mekanın sonradan oluştuğunu yeni anladılar. Onlar zannediyorlarki zaman sonsuzdan gelir sonsuza gider, mekan da sonsuzdan gelir sonsuza gider. Bir de baktılarki 10 veya 15 milyar yıl önce zaman ve mekan yaratılmış.