Sayın Adnan Oktar'ın 31 Ocak 2010 tarihli röportajından Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Dedi ki: “Ey Musa diyor, sen bizi sihrinle”, bak o da onu sihirbazlıkla suçluyor. “Yurdumuzdan sürüp çıkarmaya mı gelmiş bulunuyorsun?” Daha önceden anlatmış, bak tam yani bu o zamanın ırkçı faşistlerinin kahpe ağzı. Hemen olayı siyasi suça çevirmeye çalışıyor. Yani ne alakası var? İmanın bir konu anlatıyor. Allah'a dinine gelin diyor. Değil mi? Bak “yurdumuzdan sürüp çıkarmaya mı gelmiş buluyorsun?” Vülgarize diyor ki etrafındakileri tahrik etsin. Olumsuz bir tavra girsinler. Bak.
“Madem böyle, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz.” Kurnazca suçluyor kendince. Şimdi bir buluşma zamanı ve yeri tespit et. Bizim de seninle karşı olamayacağımız açık geniş bir yer olsun. Büyük kitlelere seslenilmenin önemi anlatılıyor Kur'an'da. Dar alanda değil. Yani bir şey ispatlanacaksa büyük kitlelerinde şu an neyle yapılıyor? Bu televizyonla yapılıyor. Radyoyla yapılıyor, internetle yapılıyor. İnşaAllah. O zaman nasıl yapılıyor? Halkın hepsini topluyorsun geniş bir alana bir ovalık alana. Orada yapılıyor. Yani kalabalığa gücün gösterilmesi önemlidir. İnşaAllah.
“Dedi ki; “buluşmamız ülkenin ulusal bayram günü ve insanların toplanacak kuşluk vakti olsun”. Yani günü de iyi seçmek lazım. Yani insanların iyi izleyebileceği, kalabalık olacağı bir günün seçilmesi. Mesela günün gece, sabah dörde doğru sana bir şey anlatacağım dersen insanlara dinletemezsin. Bak diyor ki, “insanın toplanacağı kuşluk vakti olsun”. Onlar için en uygun vakit o. Kuşluk vakti onlarda bir gelenek. Kuşluk vakti herkes kalkıyor. Değil mi? Onu seçmişler. “Ve bayram günü”. Biz de bayram günü ne yapıyoruz? Erkenden kalkıyoruz değil mi? Çocukluğumuzdan beri öyledir. İnşaAllah.
“Böylece Firavun arkasına dönüp gitti, hilali düzenini bir araya getirdi sonra geldi. Musa onlara dedi ki; “size yazıklar olsun”. Biz de diyoruz yazıklar olsun. İnşaAllah. “Allah'a karşı yalan düzüp uydurmayın”. Biz de diyoruz Allah'a karşı yalan düzüp uydurmayın.
Şeytandan Allah'a sığınırım. “Sonra bir azap ile kökünüzü kurutur”. Bak “sonra bir azap ile kökünüzü kurutur”. “Yalan düzüp uyduran gerçekten yok olup gitmiştir”. Biz de ne diyoruz ki, yalan söylemeyin. Milleti kandırmayın diyoruz. “Bunun üzerine kendi aralarında durumlarını tartışmaya ve gizli konuşmalara başladılar”. Tam böyle çete faaliyeti. İddia edilen Ergenekon örgütünün üslubu, bak. Gizli konuşma. Ve durum değerlendirmesi yapıyor. O zamanın bunakları toplanıyorlar.
“Dediler ki bunlar herhalde iki sihirbazdır”. Olayı geçiştirmeye çalışıyorlar. “Sizi sihirleriyle yurdunuzdan sürüp çıkarmak”, bak milliyetçi söylemde kendince insanlar galeyana getirmeye çalışıyorlar. “Ve örnek olarak tuttuğunuz yolunuzu”, yani o devirdeki ideolojiyi o devirdeki resmî ideolojiyi “yok etmek istiyorlar”. O devirdeki Darwinist, Materyalist ideoloji işte. “Bundan ötürü tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra gruplar haline gelin. Bugün üstünlük sağlayan gerçekten kurtulmuştur diyor”. Bak tuzak yapılıyor. Yapıyorlar. Sonra gruplar halinde. Şimdi karşımızda Amerika'da gruplar var, İngiltere'de gruplar var, Fransa'da gruplar var. Hepsi gruplar halinde karşımıza geliyorlar. Ama gelince ne oluyor? Buhar oluyorlar. Buhar değil mi? Yani evelAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 20 Mayıs 2015 tarihli sohbetinden Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Madem böyle diyor, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz”. Sihir olduğundan emin. “Şimdi bir buluşma zamanı ve yeri tespit et”. Ama yine de bak demokrat yani Firavun. Yani başkası olsa darmadağın eder yani şu an dünyada Firavundan bin beter adamlar. Birçoğu yani. Güney PKK'nın olduğu bölgede sen Allah'ı anabiliyor musun? Anlatabiliyor musun? Anlatamazsın yani. “Bizim de seninle karşı olamayacağımız açık ve geniş bir yer olsun”. Açık ve geniş. Geniş bir alan tespit et diyor. Ondan sonra buluşma zamanı da tespit et. Yeri de tespit et diyor. Yani onu Musa'ya bırakıyor. Özellikle. Tabi biraz da puan kazanmak istiyor dinleyenlerden. Yani hani meydan okumuş oluyor ya. Kendine güvenini göstertiyor. Ama mesela kendi yer ve zamanı hepsini tespit etse onda şüphe olur diye düşünüyor. Ama ona bıraktığında şüphe olmayacağını düşünüyor.
“Musa dedi ki: “Buluşma zamanımız ülkenin bayram günü ve insanların toplanacağı kuşluk vakti olsun”. Bayram günü. Yani Mısır'da bir bayram günü var. Çok eski. “Ve insanların toplanma vakti”, o bayramda kuşluk vaktinde toplanıyorlar. Bayram günü o zaman toplanalım diyor. “Böylelikle Firavun arkasını dönüp gitti”, cevap vermeden çekip gidiyor. “Hileli düzenini bir araya getirdi”, büyücüleri. “Sonra geldi. Musa onlara dedi ki size yazıklar olsun. Allah'a karşı yalan düzüp uydurmayın, sonra bir azap bile kökünüzü kurutur yalan düzüp uyduran gerçekten yok olup gitmiştir”. Çünkü yapacağınız bir gerçek değil diyor göz bayma yani hipnoz yapacaksınız diyor sihir yapacaksınız diyor.
“Bunun üzerine kendi aralarında durumlarını tartışmaya ve gizli konuşmalarla başlarlar”. Firavun adamları. Yani böyle mırıl-mırıl konuşuyor kendi aralarında dedikodu yapıyorlar. Sonra diyorlar ki, “dediler ki: “Bunlar herhalde iki sihirbazdır”. Çünkü kendileri sihirbaz ya. Kişiyi nasıl bilirsin? Kendin gibi derler ya. O da öyle kendi gibi biliyor yani. “Sizi sihirlere yurdunuzda sürüp çıkarmak ve örnek olarak tutturduğunuz yolunuzu, dininizi yok etmek istiyorlar”. Mehdi'ye de aynı şey söylüyorlar ya. Çünkü Mehdi tek bir dünya devleti meydana getiriyor. Tek bir yapı meydana getiriyor. Açabiliriz pencereyi.
“Bundan ötürü tuzaklarınızı bir araya getirin”. Yani bir tane iki tane hepiniz bir araya getirin. “Sonra gruplar haline gelin”. Bak meydana okumayı görüyor musunuz? Gruplar halinde gelin, bak meydan okumayı görüyor musunuz? Gruplar halinde gelin, “bugün üstünlük zaten gerçekten kurtulmuştur. “Ey Musa”, dediler; “ya sen asanı at veya önce biz atalım”. Yani hep böyle demokrat bir tavır gösteriyor dikkat ederseniz yani kuşkuya mahal vermemek için yapıyor bunu.
“Dedi ki; “hayır siz atın”, sonra hemen ne görsün sihirlerinden dolayı ipleri ve asaları kendisine gerçekten koşuyorlarmış gibi göründü”, diyor. Yani baya oynuyor yılanlar falan. Musa bu yüzden kendi içinde bir tür korku duymaya başladı diyor. Ne yapacağım? Ne yapacağım? Bu adamın oranın gibisinden. Allah diyor ki “korkma dedik”. Bir daha. “Muhakkak sen üstün geleceksin”. 1956 tane veriyor Ebced. Bu 68. ayet.
Taha suresi 68. “Korkma dedik. Muhakkak sen”, bu muhakkak sen, kelimesi 1956 tarihini veriyor. “Muhakkak sen üstün geleceksin”. Yani açık açık Mehdi'ye bakıyor yani. Çünkü Bediüzzaman Mehdiyet'in başlangıcı olarak söylüyor 1956 tarihini. Diyor ki, “bir yeni nuru Kur'an mu zuhur edecek”, diyor. Yani Risale-i Nur'un dışında. Bak “yeni, yepyeni bir nuru Kur'an mu zuhur edecek bu tarihte”, diyor 1956'da. “Tam da bilemiyorum”, diyor. Hep uslu bu odur. Bediüzzaman’ın. Ya söylüyorsun işte tamam. Bak yepyeni bir nuru Kur'an ile zuhur edecek. Alenen Mehdiyet. 1956. “Ama tam bilemiyorum”, diyor, çıkaramıyorum. O nezaketidir şeyin, Bediüzzaman’ın üslubu, nezaketidir. Bütün konuşmalarında vardır.
Eğer diyor, “bu adamların bu fitnesi zail olmazsa, 20 sene sonra tokatları dehşetli olacak”, diyor. “Bu iki tarih birleştirirse”, diyor. “Miladi 1971 tarihini verir”, diyor. “O tarihte dehşetli bir şerden haber verir diyor”, 1971. 12 Mart komünistlerden ayaklandığı dönem. Ondan sonra Türkiye'nin dengesi bozuldu zaten 1971'den sonra. Açık açık söylüyor 20 sene sonra diyor. “Tokatları dehşetli olacak”, diyor. “Şu anki tohumların mahsul ıslah olmazsa”, diyor. Yani o komünist hareket o zaman tohum olarak görüyor. Onların mahsulü diyor bak. Mahsulü. “Islah olmazsa, düzeltilmezse, eğitilmezse tokatları dehşetli olacak”, diyor.
Kabataş, Yontmataş filan iddialar Firavun devrinde de var. Olmayan bir şey. Hep bunlara inanmışlar. Böyle ilkel adamlar vardı, Hz. Musa da böyle bir şey yok diyor. Hepsi Allah'ın katında diyor. Kapatabilirsin.
“Korkma dedik muhakkak sen üstün geleceksin. Sağ elindekini at”, diyor Cenabı Allah'ın. “Onların yaptıklarını yutacaktır. Çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz”. Büyünün haram olduğuna dair de ayettir bu. Genç kızlar bayağı meraklı büyücülere. Büyü haramdır. Bak “büyücü ise nereye varsa kurtulamaz”, diyor Cenab-ı Allah açık. Kur'an hükmü yani.
“Bunun üzerine büyücüler secdeye kapandılar. “Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik” dediler””. Ama Harun'u öncelikle söylüyorlar. Bu da tabi manidar. “Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik dediler”. “Firavun dedi ki; “ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi” diyor. Adam psikopatlığı başlıyor. Daha önce demokrat takılıyordu değil mi? Şimdi psikopat da ele alıyor. “Şüphesiz o size büyüyü öğreten büyüğünüzdür”. Lan daha önce sen demiyor muydun güvenin işte ben büyücülerim falan diyordun. Değil mi, Musa’yı da ezecekler diyordun.
“Şüphesiz o size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. O halde ben de elleriniz ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim”. Bak sapıtıyor şimdi. Azmış diyor ya. Azması burada çıkıyor. Önce demokrat havasında şu an azıyor. Delili olmadığı için. “Ve sizi hurma dallarında sallandıracağım”, asacağım diyor. “Siz de elbette hangimizin azabı daha şiddetliymiş ve daha sürekliymiş öğrenilmiş olacaksınız”, diyor. Yani Allah'ın azabının şiddetli, benim mi diye göreceksiniz Allahlık iddia ettiği için.
“Dediler ki; “bize gelen apaçık delilleri ve bizi Yaratana seni asla tercih edip seçmeyiz”. Helal olsun. Bak onlarda delikanlıymış. “Neyse hükmünü yürütebileceksen durmaksızın hükmünü yürüt”. Yapacağını yap diyorlar. “Sen yalnızca bu dünya hayatının hükmünü yürütebilirsin. Gerçekten biz Rabbimize iman ettik. Günahlarımızı ve sihir dolayısıyla bizi kendisine karşına zorlayarak sürüklediğin suçumuzu bağışlasın”. Bak sihir dolayısıyla ve bizi, bak bir sihir için tövbe ediyorlar. Bir de “bizi kendisine karşı zorlayarak sürüklediğin”, Hz. Musa'ya karşı ayaklanmasını istiyorlar ya, “suçumuzu bağışlasın. Allah daha hayırlıdır, daha sürektedir.”
“Gerçek şu ki, kim Rabbine suçlu, günahkar olarak gelirse hiç şüphe yok. Onun için cehennem vardır, Onun için de ne ölebilir, ne de dirilebilir. Kim ona iman edip salih amellerde bulunarak”, yani samimi amellerde bulunarak ama önce iman edecek. Samimi amellerde bulunarak Allah'a gelirse, ona gelirse “işte onlar için de yüksek dereceler vardır. İçlerinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan Adnen cennetleri de onlarındır. Ve işte bu arınmış olanların karşılığıdır”. Arınmış. Yani kirlerinden yanlışlıklarına arınmış.