Taha Suresi, 58-76 Ayetlerinin Tefsiri

(Hz. Musa (as) ve iman eden büyücüler)

 

Sayın Adnan Oktar'ın 20 Mayıs 2015 tarihli sohbetinden Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Madem böyle diyor, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz”. Sihir olduğundan emin. “Şimdi bir buluşma zamanı ve yeri tespit et”. Ama yine de bak demokrat yani Firavun. Yani başkası olsa darmadağın eder yani şu an dünyada Firavundan bin beter adamlar. Birçoğu yani. Güney PKK'nın olduğu bölgede sen Allah'ı anabiliyor musun? Anlatabiliyor musun? Anlatamazsın yani. “Bizim de seninle karşı olamayacağımız açık ve geniş bir yer olsun”. Açık ve geniş. Geniş bir alan tespit et diyor. Ondan sonra buluşma zamanı da tespit et. Yeri de tespit et diyor. Yani onu Musa'ya bırakıyor. Özellikle. Tabi biraz da puan kazanmak istiyor dinleyenlerden. Yani hani meydan okumuş oluyor ya. Kendine güvenini göstertiyor. Ama mesela kendi yer ve zamanı hepsini tespit etse onda şüphe olur diye düşünüyor. Ama ona bıraktığında şüphe olmayacağını düşünüyor.

“Musa dedi ki: “Buluşma zamanımız ülkenin bayram günü ve insanların toplanacağı kuşluk vakti olsun”. Bayram günü. Yani Mısır'da bir bayram günü var. Çok eski. “Ve insanların toplanma vakti”, o bayramda kuşluk vaktinde toplanıyorlar. Bayram günü o zaman toplanalım diyor. “Böylelikle Firavun arkasını dönüp gitti”, cevap vermeden çekip gidiyor. “Hileli düzenini bir araya getirdi”, büyücüleri. “Sonra geldi. Musa onlara dedi ki size yazıklar olsun. Allah'a karşı yalan düzüp uydurmayın, sonra bir azap bile kökünüzü kurutur yalan düzüp uyduran gerçekten yok olup gitmiştir”. Çünkü yapacağınız bir gerçek değil diyor göz bayma yani hipnoz yapacaksınız diyor sihir yapacaksınız diyor.

“Bunun üzerine kendi aralarında durumlarını tartışmaya ve gizli konuşmalarla başlarlar”. Firavun adamları. Yani böyle mırıl-mırıl konuşuyor kendi aralarında dedikodu yapıyorlar. Sonra diyorlar ki, “dediler ki: “Bunlar herhalde iki sihirbazdır”. Çünkü kendileri sihirbaz ya. Kişiyi nasıl bilirsin? Kendin gibi derler ya. O da öyle kendi gibi biliyor yani. “Sizi sihirlere yurdunuzda sürüp çıkarmak ve örnek olarak tutturduğunuz yolunuzu, dininizi yok etmek istiyorlar”. Mehdi'ye de aynı şey söylüyorlar ya. Çünkü Mehdi tek bir dünya devleti meydana getiriyor. Tek bir yapı meydana getiriyor. Açabiliriz pencereyi.

“Bundan ötürü tuzaklarınızı bir araya getirin”. Yani bir tane iki tane hepiniz bir araya getirin. “Sonra gruplar haline gelin”. Bak meydana okumayı görüyor musunuz? Gruplar halinde gelin, bak meydan okumayı görüyor musunuz? Gruplar halinde gelin, “bugün üstünlük zaten gerçekten kurtulmuştur. “Ey Musa”, dediler; “ya sen asanı at veya önce biz atalım”. Yani hep böyle demokrat bir tavır gösteriyor dikkat ederseniz yani kuşkuya mahal vermemek için yapıyor bunu.

“Dedi ki; “hayır siz atın”, sonra hemen ne görsün sihirlerinden dolayı ipleri ve asaları kendisine gerçekten koşuyorlarmış gibi göründü”, diyor. Yani baya oynuyor yılanlar falan. Musa bu yüzden kendi içinde bir tür korku duymaya başladı diyor. Ne yapacağım? Ne yapacağım? Bu adamın oranın gibisinden. Allah diyor ki “korkma dedik”. Bir daha. “Muhakkak sen üstün geleceksin”. 1956 tane veriyor Ebced. Bu 68. ayet.

Taha suresi 68. “Korkma dedik. Muhakkak sen”, bu muhakkak sen, kelimesi 1956 tarihini veriyor. “Muhakkak sen üstün geleceksin”. Yani açık açık Mehdi'ye bakıyor yani. Çünkü Bediüzzaman Mehdiyet'in başlangıcı olarak söylüyor 1956 tarihini. Diyor ki, “bir yeni nuru Kur'an mu zuhur edecek”, diyor. Yani Risale-i Nur'un dışında. Bak “yeni, yepyeni bir nuru Kur'an mu zuhur edecek bu tarihte”, diyor 1956'da. “Tam da bilemiyorum”, diyor. Hep uslu bu odur. Bediüzzaman’ın. Ya söylüyorsun işte tamam. Bak yepyeni bir nuru Kur'an ile zuhur edecek. Alenen Mehdiyet. 1956. “Ama tam bilemiyorum”, diyor, çıkaramıyorum. O nezaketidir şeyin, Bediüzzaman’ın üslubu, nezaketidir. Bütün konuşmalarında vardır.

Eğer diyor, “bu adamların bu fitnesi zail olmazsa, 20 sene sonra tokatları dehşetli olacak”, diyor. “Bu iki tarih birleştirirse”, diyor. “Miladi 1971 tarihini verir”, diyor. “O tarihte dehşetli bir şerden haber verir diyor”, 1971. 12 Mart komünistlerden ayaklandığı dönem. Ondan sonra Türkiye'nin dengesi bozuldu zaten 1971'den sonra. Açık açık söylüyor 20 sene sonra diyor. “Tokatları dehşetli olacak”, diyor. “Şu anki tohumların mahsul ıslah olmazsa”, diyor. Yani o komünist hareket o zaman tohum olarak görüyor. Onların mahsulü diyor bak. Mahsulü. “Islah olmazsa, düzeltilmezse, eğitilmezse tokatları dehşetli olacak”, diyor.

Kabataş, Yontmataş filan iddialar Firavun devrinde de var. Olmayan bir şey. Hep bunlara inanmışlar. Böyle ilkel adamlar vardı, Hz. Musa da böyle bir şey yok diyor. Hepsi Allah'ın katında diyor. Kapatabilirsin.

“Korkma dedik muhakkak sen üstün geleceksin. Sağ elindekini at”, diyor Cenabı Allah'ın. “Onların yaptıklarını yutacaktır. Çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz”. Büyünün haram olduğuna dair de ayettir bu. Genç kızlar bayağı meraklı büyücülere. Büyü haramdır. Bak “büyücü ise nereye varsa kurtulamaz”, diyor Cenab-ı Allah açık. Kur'an hükmü yani.

“Bunun üzerine büyücüler secdeye kapandılar. “Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik” dediler””. Ama Harun'u öncelikle söylüyorlar. Bu da tabi manidar. “Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik dediler”. “Firavun dedi ki; “ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi” diyor. Adam psikopatlığı başlıyor. Daha önce demokrat takılıyordu değil mi? Şimdi psikopat da ele alıyor. “Şüphesiz o size büyüyü öğreten büyüğünüzdür”. Lan daha önce sen demiyor muydun güvenin işte ben büyücülerim falan diyordun. Değil mi, Musa’yı da ezecekler diyordun.

“Şüphesiz o size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. O halde ben de elleriniz ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim”. Bak sapıtıyor şimdi. Azmış diyor ya. Azması burada çıkıyor. Önce demokrat havasında şu an azıyor. Delili olmadığı için. “Ve sizi hurma dallarında sallandıracağım”, asacağım diyor. “Siz de elbette hangimizin azabı daha şiddetliymiş ve daha sürekliymiş öğrenilmiş olacaksınız”, diyor. Yani Allah'ın azabının şiddetli, benim mi diye göreceksiniz Allahlık iddia ettiği için.

“Dediler ki; “bize gelen apaçık delilleri ve bizi Yaratana seni asla tercih edip seçmeyiz”. Helal olsun. Bak onlarda delikanlıymış. “Neyse hükmünü yürütebileceksen durmaksızın hükmünü yürüt”. Yapacağını yap diyorlar. “Sen yalnızca bu dünya hayatının hükmünü yürütebilirsin. Gerçekten biz Rabbimize iman ettik. Günahlarımızı ve sihir dolayısıyla bizi kendisine karşına zorlayarak sürüklediğin suçumuzu bağışlasın”. Bak sihir dolayısıyla ve bizi, bak bir sihir için tövbe ediyorlar. Bir de “bizi kendisine karşı zorlayarak sürüklediğin”, Hz. Musa'ya karşı ayaklanmasını istiyorlar ya, “suçumuzu bağışlasın. Allah daha hayırlıdır, daha sürektedir.”

“Gerçek şu ki, kim Rabbine suçlu, günahkar olarak gelirse hiç şüphe yok. Onun için cehennem vardır, Onun için de ne ölebilir, ne de dirilebilir. Kim ona iman edip salih amellerde bulunarak”, yani samimi amellerde bulunarak ama önce iman edecek. Samimi amellerde bulunarak Allah'a gelirse, ona gelirse “işte onlar için de yüksek dereceler vardır. İçlerinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan Adnen cennetleri de onlarındır. Ve işte bu arınmış olanların karşılığıdır”. Arınmış. Yani kirlerinden yanlışlıklarına arınmış.

 


Taha Suresi, 65-70 Ayetlerinin Tefsiri

(Musa kıssasından ahir zamana işaretler)

 

SAYIN ADNAN OKTAR'IN A9 TV'DEKİ CANLI SOHBETİ (15 ARALIK 2011; 01:00)

ADNAN OKTAR: Taha Suresi. Şeytandan Allah’a sığınırım. 65-70. ayetler:

"Ey Musa" dediler. Ya sen (asanı) at veya önce biz atalım." Bize de ne diyorlar Darwinistler? “Önce ya siz konuşun, sonra istiyorsanız biz konuşalım”. Biz de diyoruz “atın önce atacaklarınızı”.

“Dedi ki: "Hayır, siz atın." Sonra hemen (ne görsün), sihirlerinden dolayı, onların ipleri ve asaları kendisine gerçekten koşuyormuş gibi göründü.” Bir kısım insanlara Darwinistlerin delilleri sanki gerçekmiş gibi görünüyor değil mi?

“Musa, bu yüzden kendi içinde bir tür korku duymaya başladı.” Bir kısım Müslümanlar da hakikaten Darwinizm’in gerçek olabileceğini düşünüp korku duyuyorlar.

"Korkma" dedik. "Muhakkak sen üstün geleceksin."

"Sağ elindekini atıver,” “at” diyor Allah. “onların yaptıklarını yutacaktır;” Bizim sağ elimizdeki 7 kiloluk falan bir kitap inşaAllah. 

“Çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz. Bunun üzerine büyücüler, secdeye kapandılar: "Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik" dediler."

 


Taha Suresi, 68-69, 71 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 31 Ocak 2010 tarihli röportajından Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Tamam. Ben bir Kuran sayfası açtım. Taha Suresi çıktı. “Korkma” dedik. “Muhakkak sen üstün geleceksin.” Şeytandan Allah’a sığınırım. Ebcedi 1956 tarihini veriyor, Taha Suresi’nin. “Sağ elindekini atıver, onların yaptıklarını yutacaktır; çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulmaz.” Darwinist’lerin yaptığı, bir büyücü hilesi. Dünyayı çok şaşırtıcı şekilde kandırdılar. Yani bunu insanlar bir düşünsün. İnsanları, meyveleri, bitkilerin hepsinin yaratılışını tesadüfen açıklıyorlar ve buna insanlar inandı. Yani dünyanın %95’ini inandırdılar buna zamanında. Bu, çok büyük bir büyü. Dünya tarihinin en büyük büyüsünü yaptılar. Hangi insan inanır buna? Olacak iş mi şu. Yani mesela bir protein, muazzam karışık bir yapı. Bir proteinin olması için mutlaka hücreye ihtiyaç var ve mutlaka proteinlere ihtiyaç var. Yani asla oluşamıyor. Yok arkadaş dediler, tesadüfen olur dediler. Yani olmuyor, olmaz, bilimsel bir gerçek.

Üniversiteleri kandırdılar, üniversite öğrencilerini kandırdılar, enstitüleri kandırdılar, devletleri kandırdılar, devlet başkanlarını kandırdılar, devlet ordularını kandırdılar, devletin siyasetçilerini kandırdılar. Yani böyle bir şey dünya tarihinde görülmemiş bir şey. Onun için Peygamberimiz (s.a.v.) diyor, “Adem (a.s.)’den Kıyamete kadar deccal daha büyük bir olay yok.” diyor. Deccaliyet, yani bu Darwinizm, materyalizmden daha büyük bir olay yok diyor. Ve bilimsel görünümlü bir büyü yapıldı. Bak Müslümanlara Allah diyor, “Korkma” dedik. Aynı zamanda bu Mehdi (a.s.)’ye işaret. “Muhakkak sen üstün geleceksin.” İnşaAllah. Peygamberimiz (s.a.v.)’e hitap vardır ama aynı zamanda Mehdi (a.s.)’ye hitap var. Ebcedi 1956, ne oldu 1956’da?

OKTAR BABUNA: Risale-i Nur serbest bırakıldı Hocam inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Evet. Ayrıca Bediüzzaman diyor, “Münafık cereyanın, bitişinin başlangıcıdır” diyor “1956”. 1956’dan itibaren diyor, münafıkane cereyan gittikçe gerileyecek diyor. Yani Darwinist, materyalist, ateist sistem, inşaAllah. Firavun mesela bak, o zamanın çetesi. O zamanın iddia edilen Ergenekon örgütü. Bak, tehdide bak kepaze herifteki. Müslümanlara diyor ki: “O halde ben de sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim” bak, psikopatlığına bak. “Ve sizi hurma dallarında sallandıracağım.” Hurma ağaçlarına asacağım sizi diyor. “Siz de elbette, hangimizin azabı daha şiddetliymiş ve daha sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız.” Yani Allah’ın mı, benim mi görmüş olacaksınız diyor (haşa). Onlar da diyor ki, ne yaparsan yap diyorlar. Yani sen yapsan ne olur diyorlar, dünyadaki bedenimize son vereceksin diyorlar. Biz sonsuz yaşayacağız diyorlar, inşaAllah.

O zamanın delikanlıları, koç yiğitleri yani ne yapıyorsan yap diyorlar. Havf işte, korku, Müslümanların en büyük tehlikesi budur. Değil mi bak? Yani iki günlük dünya, ne korkaklık yaparsın değil mi? O, oradaki yiğitleri görüyor musun? MaşaAllah. Ki bunlar sihirbaz, o zamanın büyücüleri. Bakıyorlar, Hz. Musa (a.s.)’nın asası yılan şeklini alıyor, bütün hepsini yutuyor. Gözüyle görüyor. Çünkü kendi yaptığı ipten, şundan bana yaptığı sahte yılan görünümlü malzemeler. Yok, yutmuş hayvan. Attığı yere bakıyor, yok. Yılanda gidiyor. Geziniyor hayvan. Sonra yine Hz. Musa kuyruğundan tutuyor. O anında asa oluyor. Yeniden asaya dönüşüyor.

Nerede attıkları yılanlar? Yok, yutmuş. Yılan nerede? Ağaç haline gelmiş. Daha önce normal, üreyen, bildiğimiz klasik yılan oluyor. Yaratılışı ispat etti orada işte. O zamanın Firavun'un Darwinist materyalist teorisini yerle bir etti. Çünkü Firavun ne diyordu? O angut, Nil'in çamurlarının kenarındaki, Nil'in kenarındaki çamurlar var ya hepiniz diyordu, bütün dünya, kainat bitkiler, hayvanlar hepsi bu Nil'in çamurlarına tesadüfen oldu diyordu. İbn Miskeveyh avanağı ne diyor. O da aynı şey. O da hurma ağacından oldunuz diyor. Bak o daha da avanak yani. Tabi hurma ağacı insan ne alaka kardeşim? Bir de hurma ağacını kim yaratıyor? Değil mi? Allah yaratıyor. O kadar ipsiz sapsız benzetmeler var ki.

OKTAR BABUNA: Bir de siz söylemiştiniz hocam. Zencileri ve Türkleri bayağı bir aşağılıyor yani böyle.

ADNAN OKTAR: Ya kardeşim işte şeytani, masonik sistem ta o zamanlardan var. Hazreti Süleyman devrinde de var masonluk. Bu İbn Miskeveyh de o zamanın masonu. Ne istiyorsun Türklerden, ne istiyorsun Zencilerden? Tarlalarda diyor haşa, hayvan gibi çalıştırılması gerekiyor onlar diyor. Evrim geçirmemiş mahluklar onlar diyor, Türk milleti için. Bakın kepazenin sözüne bak. İbn Miskeveyh kepazesi. Darwin kepazesi de çıktı. Hepsini öldürmek lazım diyor. O daha da azgın. Bütün Türkleri yok etmek lazım diyor. Aborjinleri de diyor. Zencileri, uzak doğuluları, Çinliler hepsini yok etmek lazım diyor. Faşistin faşisti, komünistin komünisti adam. Ve tam klasik sadist. Ve bu sistemi bütün dünyaya kabul ettirdi, büyü yaptı. Yani gelmiş geçmiş en büyük büyücü diyebilirim.

Dedesi ve o. Erasmus Darwin, Darwin’in dedesi. O da azılı mason. Azılı mason deyince tabi benim masonlardan böyle nefret ettiğim falan düşünecekler. Masonlar normalde bu vatanın evlatlarıdır. Kaliteli insanlar. Seçkin insanlar. Dünyanın her yerindeler. Fikir sistemlerine karşıyım. Darwinist, materyalist, ateist olmalarına karşıyım. Yoksa ben onların şahsıyla, bedenine bunlara karşı benim bir sözüm yok. O fikri değiştirmeleri. Çünkü kandırıyorlar insanları. Dürüst olsunlar bunu istiyorum. Yalan söylemeyecekler. Yalnız bu büyüye durup-durup hayret etsin insanlık. Yani bu çok çok büyük olaydır. Dünyanın %95’ni kandırmış olmaları. Bu kadar saçma bir şey. Ya kardeşim insanlar çok uyanıktır. Kolay kolay inanmazlar.

Yani bak hak din İslam'a bile inanmıyor adamlar. Hristiyanlık geldi Hristiyanlığı kabul etmiyorlar. Yani ilk geldiğinde çok değil mi? Hak din o. Makul bir din yani. Çok güzel bir din. Öz bir din. 12 kişi kabul etti. İbrahim geldi tek başına ümmetti. Çok az Hz. İbrahim zamanında. Darwin geldi. Hepsi birden secdeye kapandı ya. %95’i. “Sen doğru söylüyorsun biz sana iman ediyoruz”, dediler. “Tesadüfen olduk biz”, dediler. Bakın büyünün şiddetine bakın ya. Dünyayı oynatıyor yani. Sonra büyülerin üstüne bir asayı bir fırlattık. Yerle bir oldular. Ciyak-ciyak Avrupa'dan bağırıyorlar. Nedir o falan diyorlar. Orada biri var. Bir şey yaptı bize diyorlar buradan. E ne yapacaktık? Tabii bekleyecek halimiz yok. Tabii ki yapacağız. Daha doğrudan yeni başladık öylece. Yani bir şeyler söyleyecektim ama şimdi söylemeyeyim. Daha çok yapacaklarım var.

OKTAR BABUNA: Elhamdülillah. Maşallah. Allah razı olsun hocam, İnşaAllah.

ADNAN OKTAR: Yani durdukça, düşündükçe şaşkınlıktan şaşkınlığa düşündüm. Nasıl kandırılır? Kardeşim profesör adam. 2-3 üniversite bitirmiş. Zehir gibi zeki. Alıyor kitabı. Tabii tesadüfen olduk biz. Yani çamurlu suda tesadüfen hücre oluşmuş, hücre de gelişmiş kas göz kulak çıkmış bacak çıkmış sonra çamurlu su kendi elektron mikroskop yapıyor bak elektron mikroskop yapıyor ya diyor. Ben çamurlu suyken diyor nasıl geliştim acaba bir kendimi inceleyin bakayım diyor ya. Adam ceddini araştırıyor çamurlu sudan ilk nasıl başladığını dair kanaat getirmeye çalış. Yani çamurlu su elektronik mikroskopun başında kendini inceliyor. Özetle. Yani çamurlu suya vakit veriyorsun sen. Al bir kova çamurlu su. Bekliyorsun bir 20 milyon sene yahut 100 milyon sene. Al sana insan. Al sana Paris şekli. Al sana İstanbul şehri. Ya kardeşim böyle bir büyü görülmemiştir.

OKTAR BABUNA: Evet inşaAllah, hocam. Onlarınkinden de daha saçma. Gene bir yılan gibi bir şey.

ADNAN OKTAR: Gene orada bir şey var ortada. Adamın gözü kandırılmış Burada orada yok, İnşaAllah