Sayın Adnan Oktar'ın 16 Eylül 2010 tarihli röportajından Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: 83, Taha Suresi. “Seni kavminden 'çarçabuk ayrılmaya iten' nedir ey Musa?” Şeytandan Allah'a sığınırım. “Dedi ki: “Onlar arkamda izim üzerindedirler, hoşnut kalman için, Sana gelmekte acele ettim Rabbim. Dedi ki: “Biz senden sonra kavmini deneme (fitne)den geçirdik, Samiri onları şaşırtıp-saptırdı. Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: “Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?” Şeytandan Allah'a sığınıyorum. Asrımıza bakan yönü olarak neyi görüyoruz? “Seni kavminden çabuk çar çabuk ayırmaya iten nedir ey Musa”, Cenab-ı Allah? Sen kavminden ayrı kaldığında kavmin sapıttı diyor. Demek ki, Müslümanlar başlarında makul, akıllı bir lider olursa mükemmel hareket ediyorlar. Ama başlarında birisi olmazsa, biri oradan çekiştiriyor, biri oradan çekiştiriyor, dağılıyorlar. Dengeleri bozuluyor ve anormal hale geliyor ve münafıklara gün doğuyor. Onun için Müslümanların başında Mehdi'nin bulunmasının önemine Kur'an işaret etmiş oluyor. İşari olarak. İnşaAllah. Bak Allah diyor.
“Biz senden sonra kavmini denemeden fitneden geçirdik. Samiri onları şaşırıp saptırdı”. Münafık. Yani Samiri münafıkları temsil eden bir kişi. Saptırdı. Demek ki, münafıklar musallat oluyor. Müslümanların başında birisi olmazsa. Mehdi olacak da münafıklar cirit atacak. Mümkün mü yani? İnşaAllah. Bak diyor ki, “ey kavmim Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı?” Hazreti İsa inecek demiyor mu Cenab-ı Allah? Mehdi çıkacak demiyor mu hadislerde? Değil mi? İslam dünyaya hakim olacak demiyor mu Kur'an'da?
“Size verilen söz pek mu uzun geldi”, diyor Allah yani o 40 yıllık süre. Mehdi'nin 40 yıllık yapacağı faaliyet size çok mu uzun geldi anlamında da olabiliriz, inşaAllah.
88. ayette. “Böylece onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkarttı. İşte bu sizin ilahınız. Musa'nın ilahı budur. Fakat Musa unuttu dediler”. Arapçasında nasıl geçiyor? Dabbe olarak mı geçiyor? Mesela senin bilgisayarında konuşan bir metalden bir şey değil mi? Konuşuyor. Metalden Dabbe. Bize yardımcı oluyor. O zaman da bak onlar da metalden bir Dabbe yapmışlar, o da konuşuyor, böğürüyor diyor bak ayette. Bu konuşuyor o böğürüyor. Münafıkların yaptığı böğürüyor. Müslümanlar hizmet eden de konuşmuş oluyor. İnşaAllah.
Bak “demişlerdi ki” şeytandan Allah'a sığınırım. “Musa bize gelinceye kadar buzağıya karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız.” Demek ki Mehdi başında olursa toplumun insanlar ne darwinizme, ne materyalizme sapıtmaya gitmiyorlar. Değil mi? “Musa bize geri gelinceye kadar”. Mehdi gelinceye kadar devam ediyor. İşaret bu ayette. Geldim mi kimse bir şey yapamıyor. İnşaAllah. “Ey annemin oğlu sakalımı başımı tutup yolma”. Demek ki sakal da var, saç da var. Tutacak kadar bir saçı var. Ve sakalı var. Bunu Kur'an durduk yere söylemez Cenab-ı Allah. Bir işarettir. İnşaAllah. Aynı şekilde Mehdi'ye bir işarettir. İnşaAllah. Efendim o sayfanın devamında.
123. sure, Taha suresi. “Artık size benden bir yol gösterici gelecektir”. Bir Mehdi gelecektir. “Kim benim hidayetime (Mehdi'me) uyarsa”, hadi Mehdi isminin şey, türevi. “Kim benim hidayetime uyarsa, kim benim Mehdi'me uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz”. Ebcedi net 1982 tarihini veriyor. Açıp baksın, hesap etsinler. Mehdi'nin ilk yıllarını, inşaAllah. “Kim de benim zikrimden yüz çevirirse artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır”. Eğer beni anmazsanız ekonomik kriz çıkarırım diyor Allah. Bak açık ayet, Kur'an ayeti.
OKTAR BABUNA: Sıkıntılı geçim, maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Ekonomik kriz çıkarırım diyor bakın. “Kim benim zikrimden yüz çevirirse”, Allah anılmazsa, darwinist, materyalist düşünceye devam ederseniz, “artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır.” Benim kanunum bu diyor Allah. Kriz meydana getiririm diyor.
SAYIN ADNAN OKTAR’IN A9 TV’DEKİ CANLI SOHBETİ (14 ARALIK 2011; 01:00)
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım.
“Dediler ki: Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı.’’ Altını hepsini eritiyorlar.
“Böylece onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı, ‘İşte, bu sizin de ilahınız, Musa'nın ilahı budur; fakat o (Musa) unuttu’ dediler.’’ Peygamberi unutkanlıkla suçluyor, haşa.
“Onun kendilerine bir sözle cevap vermediğini ve onlara bir zarar veya fayda sağlamaya gücü olmadığını görmüyorlar mı?’’ bu putun, mesela Darwinizm de bir put, hiçbir gücü yoktur. Tesadüflere dayalı bir puttur. Hiçbir gücü olmadığı halde, bunu göremiyorlar. Bak diyor ki: “Onun kendilerine bir sözle cevap vermediğini ve onlara bir zarar yada fayda sağlamaya gücü olmadığını görmüyorlar mı?’’ bunun bir put olduğunu görmüyorlar mı? Darwinistler de tesadüfün put olduğuna inanıyorlar. Ve ona tabi oluyorlar.
Sayın Adnan Oktar'ın 13 Şubat 2013 tarihli sohbetinden Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Taha Suresi, 87; Museviler diyor ki o devirde, şeytandan Allah’a sığınırım; “"Dediler ki: ‘Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik.” Bayağı bir altın toplamışlar demek ki. Museviler hep altına meraklıdır hakikaten, eskiden beri. Şu anda da öyle. Para ve altın, kapital onların önemli bir yönüdür. “Onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı. Böylece onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı, ‘İşte, sizin de ilahınız, Musa'nın ilahı budur; fakat (Musa) unuttu’ dediler." Aslanlar aslanı canım Hocam, bu ayette ziynet eşyasının ateşe atılması ve böğüren bir heykele çevrilmesi ne anlama geliyor? Mealde heykel denmiş ama Arapça’da ceset olarak geçiyor” diyor.
“(Musa) Dedi ki: ‘Ya senin amacın nedir ey Samiri?’ Dedi ki: ‘Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp attım; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi.’” (Taha Suresi, 95-96) Şimdi diyor ki; “İlahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız.” (Taha Suresi, 97) Mesela bu çok acayip. Altın yakılmaz, denize de savrulmaz. Ama işte Hz. Musa (a.s)’ın öyle bir üstatlığı vardı. Yani altını mannaya çevirebiliyordu. O ilmi biliyordu, manna ilmini biliyordu. Çok fazla miktarda altın… Altından yapılan manna da makbul bir manna çeşidi. Bana gelen manna da altından yapılan manna. Görüş keskinleşmesi, düşünce keskinleşmesi oluyor; bu sefer insanda şiddetli korku gelişebilir. Çünkü her şeyi çok net görmeye başlıyor. Çünkü bizim üstümüze bir ülfet veriyor. O ülfetle biz, Allah’ın haşyetullahtan, Allah bizi, o şekilde şiddetli korku duyup çok sarsılmamız için bize hafif bir gaflet veriyor Allah. Onu vermese, biz haşyetullahtan Allah esirgesin ölürüz. Yani kaldıramayız onu. Allah’ın verdiği o şeyi, o biraz açıyor işte. İstenmeyen bir şey bu zaten, olmaz; Allah’ın dilemesiyle oluyor her şey. “Onu yapmayın” diyorlar işte. Biz de onu yapmama yönünde tavrımız. Hatta getiren de söylemişti, “Aman mannadan içmeyin, çok netleşir görüşünüz, bakış açınız netleşir, zarar verebilir” dedi. Onun için ne kimseye içirtiyorum ne de kendim öyle bir denemeye niyetim var. Ama bana ısrarla tavsiye etti, “sen içebilirsin Hocam” dedi.
Hz. Musa (a.s)’ın yaptığı, manna. Orada altını kolayca toz haline getiren bir ilim biliyor. Yani nasıl yapıyor, bilmiyorum. Onu Allah ona öğretmiş. Heykel de; o sıradan bir şey, o adamların yaptığı. Yani öyle bakıp, o devirde, altın onların hoşuna gidiyor; heykelin altından olması heyecanlandırıyor. Buzağı rüzgarın etkisiyle ses çıkartıyor. Yani böğürtü sesi gibi bir ses çıkartıyor. Hani var ya, müzik aletlerinde ses oluşuyor; o tarz bir şey. O yaptığı harikulade bir şey değil. Hz. Musa (a.s)’ın yaptığı harikulade. Onu herhangi bir insan da yapabilir. Muhtemelen herhalde alçıdan kalıp döktü anladığım kadarıyla, ona benzer. Ama bayağı bir teşkilat oluşturmuş. Altını eritmek kolay değil, büyük bir ekip oluşturmuş. Ama Cenab-ı Allah onu tabii bir imtihan olarak meydana getiriyor.