Taha Suresi, 77-79, 88-90 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 11 Aralık 2010 tarihli röportajından Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Onun kendilerine bir sözle cevap vermediğini ve onlara bir zarar veya fayda sağlamaya gücü olmadığını görmüyorlar mı? Böylece onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı”, o zamanki deccaliyeti, insanları hak dinden ayırmak için altından buzağı heykeli yapıp deccaliyet ortaya çıkıyor. Dinden saptırmak için. Mehdiyete karşı çözüm arıyorlar, Mehdiyeti durdurmak için. Altınla insanların gözünü boyamaya çalışıyorlar. Buzağı heykeliyle, böğüren bir buzağı heykeliyle.  "’İşte, bu sizin de ilahınız, Musa'nın ilahı budur; fakat (Musa) unuttu’ dediler”. Ona da bir unutma isnadında bulunuyorlar. Yani saygıları da yok. “Andolsun, Harun bundan önce onlara: ‘Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin’ demişti”. Bak, Harun da Mehdilik görevi yapıyor orada, değil mi? Ne diyor; "Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır.” Mehdi (a.s.) ne diyecek? “Siz Darwinizm’i, materyalizmle fitneye düşürüldünüz. Sizin asıl ilahınız Allah’tır” diyecek, değil mi? O zamanın Mehdisi kim? Harun, inşaAllah ve Hz. Musa (a.s.). 

“Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti.” Mehdi (a.s.)’nin de emrine uyup ona itaat edeceğiz, inşaAllah. Bakın gördünüz nereye baksak. Mesela diyor ki; “Andolsun, Biz Musa'ya vahyetmiştik: ‘Kullarımı geceleyin yürüyüşe geçir, onlara denizde kuru bir yol aç, yetişilmekten korkmadan ve endişeye kapılmadan’”. Şimdi deccaliyet, tuğyan ve dalalet Müslümanları sıkıştırmış. Ne yapıyorlar, gece hareketi yapıyorlar. Gündüz göründükleri için gece fark edilmemek için gece karanlığını kullanarak hareket ediyorlar. Deccalin azgınlığından kurtulmak için, firavunun. “Onlara denizde kuru bir yol aç”, şimdi bak Mehdi (a.s.)’ye kuru bir yol açıldı. Boğaz Köprüsü’nden geçiyor. Kupkuru bir yol. Hadiste diyor Peygamberimiz (s.a.v.); “Mehdi (a.s.)” aynı şekilde “kuru bir yoldan geçecek” diyor. İstanbul’a gelirken. Yani çıkış yerini de belirtiyor  fakat geliş yerini de belirtiyor Peygamberimiz (s.a.v.).

Ve “denizden geçerek kıyıya gelecek” diyor ve “bayrağı dikecek” diyor. Ve İstanbul’un her yerine koskoca bayraklar dikildi, maşaAllah, inşaAllah. “Yetişilmekten korkmadan ve endişeye kapılmadan". Mehdiyet de sürekli Mehdi (a.s.)’a yetişmeye çalışacaklar ve onu yakalamaya çalışacaklar. Ve ona korku vermeye çalışacaklar. Ama Mehdi (a.s.) yetişilmekten korkmayacak. Korkuya karşı da cesaretle karşılık verecek, inşaAllah. “Firavun” deccal “ordularıyla peşine düştü” diyor, Cenab-ı Allah.  “Sulardan onları kaplayıveren kapladı” diyor. Deccal ordusunu Allah suların içinde boğup yok ediyor. Şu anda da ilmin içinde boğulup kayboldu deccaliyet, bilginin içerisinde kayboldu inşaAllah. “Firavun” yani deccal, “kendi kavmini şaşırtıp saptırdı ve onları doğruya yöneltmedi”. Diyorlar ki; “nerede Kuran’da deccal, Mehdi?” Her tarafında Kuran’ın hakim. Hangi sayfasını açsak deccallerden, Mehdilerden bahsediyor. Nasıl olmasın?

 


Kuran'da Mehdiyet İle İlgili Ayetler

 

Sayın Adnan Oktar'ın 11 Aralık 2010 tarihli röportajından Kuran'da Mehdiyet ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Zümer Suresi’ni açmışım. 22.ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Allah, kimin göğsünü İslam'a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi?”diyor, Allah. Ebcedi 2022 tarihini veriyor. Şeddesiz de 1990 tarihini veriyor. Şeddeli 2022. “Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler”. Bu da deccaliyet. Kuran’da hep bir Mehdiyetten, bir deccaliyetten, bir Mehdiyetten, bir deccaliyetten bahseder. Hep Mehdilerin (a.s.) ve deccallerin mücadelesi Kuran’a hakimdir. Hangi sayfasını açarsanız açın, Mehdilerle deccallerin savaşını görürsünüz, mücadelesini görürsünüz. Açalım bakalım herhangi bir sayfa, sen aç Bismillah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Onun kendilerine bir sözle cevap vermediğini ve onlara bir zarar veya fayda sağlamaya gücü olmadığını görmüyorlar mı? Böylece onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı”, o zamanki deccaliyeti, insanları hak dinden ayırmak için altından buzağı heykeli yapıp deccaliyet ortaya çıkıyor. Dinden saptırmak için. Mehdiyete karşı çözüm arıyorlar, Mehdiyeti durdurmak için. Altınla insanların gözünü boyamaya çalışıyorlar. Buzağı heykeliyle, böğüren bir buzağı heykeliyle. 

"’İşte, bu sizin de ilahınız, Musa'nın ilahı budur; fakat (Musa) unuttu’ dediler”. Ona da bir unutma isnadında bulunuyorlar. Yani saygıları da yok. “Andolsun, Harun bundan önce onlara: ‘Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin’ demişti”. Bak, Harun da Mehdilik görevi yapıyor orada, değil mi? Ne diyor; "Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır.” Mehdi (a.s.) ne diyecek? “Siz Darwinizm’i, materyalizmle fitneye düşürüldünüz. Sizin asıl ilahınız Allah’tır” diyecek, değil mi? O zamanın Mehdisi kim? Harun, inşaAllah ve Hz. Musa (a.s.). “Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti.” Mehdi (a.s.)’nin de emrine uyup ona itaat edeceğiz, inşaAllah. Bakın gördünüz nereye baksak. Mesela diyor ki; “Andolsun, Biz Musa'ya vahyetmiştik: ‘Kullarımı geceleyin yürüyüşe geçir, onlara denizde kuru bir yol aç, yetişilmekten korkmadan ve endişeye kapılmadan’”. Şimdi deccaliyet, tuğyan ve dalalet Müslümanları sıkıştırmış. Ne yapıyorlar, gece hareketi yapıyorlar. Gündüz göründükleri için gece fark edilmemek için gece karanlığını kullanarak hareket ediyorlar. Deccalin azgınlığından kurtulmak için, firavunun. 

“Onlara denizde kuru bir yol aç”, şimdi bak Mehdi (a.s.)’ye kuru bir yol açıldı. Boğaz Köprüsü’nden geçiyor. Kupkuru bir yol. Hadiste diyor Peygamberimiz (s.a.v.); “Mehdi (a.s.)” aynı şekilde “kuru bir yoldan geçecek” diyor. İstanbul’a gelirken. Yani çıkış yerini de belirtiyor  fakat geliş yerini de belirtiyor Peygamberimiz (s.a.v.). Ve “denizden geçerek kıyıya gelecek” diyor ve “bayrağı dikecek” diyor. Ve İstanbul’un her yerine koskoca bayraklar dikildi, maşaAllah, inşaAllah. “Yetişilmekten korkmadan ve endişeye kapılmadan". Mehdiyet de sürekli Mehdi (a.s.)’a yetişmeye çalışacaklar ve onu yakalamaya çalışacaklar. Ve ona korku vermeye çalışacaklar. Ama Mehdi (a.s.) yetişilmekten korkmayacak. Korkuya karşı da cesaretle karşılık verecek, inşaAllah. “Firavun” deccal“ordularıyla peşine düştü” diyor, Cenab-ı Allah.  “Sulardan onları kaplayıveren kapladı”diyor. Deccal ordusunu Allah suların içinde boğup yok ediyor. Şu anda da ilmin içinde boğulup kayboldu deccaliyet, bilginin içerisinde kayboldu inşaAllah. “Firavun” yani deccal, “kendi kavmini şaşırtıp saptırdı ve onları doğruya yöneltmedi”. Diyorlar ki; “nerede Kuran’da deccal, Mehdi?” Her tarafında Kuran’ın hakim. Hangi sayfasını açsak deccallerden, Mehdilerden bahsediyor. Nasıl olmasın?

 


Taha Suresi, 90-91, 93-97 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın  8 Ocak 2011 tarihli röportajından Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Andolsun, Harun bundan önce onlara: "Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz)” diyor Harun (a.s). “Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti. Demişlerdi ki: "Musa bize geri gelinceye kadar ona (buzağıya) karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız."” Yani böyle küresel inançlar, küresel dogmatik inançlar, insanların meydana getirdiği inançlar, “biz bunlara bağlı olacağız” diyorlar. Bak, diyor ki Hz. Musa (a.s) kardeşine; “"Niye bana uymadın, emrime baş mı kaldırdın?" “Dedi ki: "Ey annemin oğlu, sakalımı ve başımı tutup-yolma."” Buradan anlıyoruz ki sakalı ve saçı uzun Harun (a.s)’ın. Sakallı olduğu anlaşılıyor ve saçı olduğu anlaşılıyor, uzun saçı olduğu anlaşılıyor. “Ben, senin: "İsrailoğulları arasında ayrılık çıkarıdn” bak; “İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın,” İsrailoğulları ne? O zamanın Müslümanları.

Ayrılık çıkarmasına karşı bak ne kadar titiz,  görüyor musun? “"Sözümü önemsemedin" demenden endişe edip korktum." Dedi ki: "Ya senin amacın nedir ey Samiri?"  “Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm."” Bak, züppelik  yapıyor. “Müslümanların görmediklerini gördüm” diyor. “Böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi.” Yani Allah’ın hükmünü değiştiriyor. “Dedi ki: "Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza: "Bana dokunulmasın") deyip yerinmendir." Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azap dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak;” put, yani şu anın Darwinizmi, materyalizmi. “Biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız.” Bu altının da toz haline getirilmesi ayrı bir ilim. Özel bir ilim o, inşaAllah.