Hac Suresi, 30, 37, 40-44 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 23 Ocak 2014 tarihli sohbetinden Hac Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Ne diyor Cenab-ı Allah? Hac Suresi, 40 “Allah kendi dinine yardım edenlere kesin olarak yardım eder” bak  “Allah kendi dinine yardım edenlere kesin olarak yardım eder.” Yardım eder demiyor bak “kesin olarak yardım eder.” Dine yardım ne demek? Tebliğ yapmak, İslam’ı anlatmak. Mesela radyolardan, televizyonlardan, internetten İslam’ı anlatmak yahut ev ev gezip anlatmak, sokakta anlatmak, dinin revaç bulması güç bulması için gayret ediyor.  “Allah kendi dinine yardım edenlere kesin olarak yardım eder.” Ebcedi kaç? 2007. 2007 tarihini veriyor. “Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, marufu emreder, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin son Allah’a aittir.” Yani “yeryüzüne  kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak” yeryüzünde, yeryüzü neresi? Arş, bütün dünya. Ayet nereye bakıyor? Mehdiyet’e. Çünkü yeryüzü hakimiyetinden bahsediyor. “Yeryüzünde  kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak” Mehdiyet. “Dosdoğru namazı kılarlar” demek ki, Hz. Mehdi (a.s) talebeleri ve Müslümanlar namazını kılacaklar o zamanlar.

Zekatlarını verecekler. Marufu emredecekler güzel olanı, münkerden de sakındıracaklar, tebliğ de yapacaklar. “Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.” Yani böyle bir olayın sonu bana ait diyor Allah, “ben bunu gerçekleştireceğim.” “Eğer seni yalanlıyorlarsa” diyor Cenab-ı Allah, şimdi mesela biz Hz. Mehdi (a.s) çıkacak diyoruz yalanlıyorlar. Hz. İsa (a.s) gelecek diyoruz yalanlıyorlar. İtttihad-ı İslam olacak diyoruz yalanlıyorlar. “Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh, Ad ve Semud Kavmi de yalanlamıştı. İbrahim Kavmi de ve Lut’un Kavmi de onlarda yalanlamışlardı” diyor. Onlarda doğru söylemiyorsunuz yalan söylüyorsunuz demişlerdi diyor. “Medyen Halkı da, Musa da yalanlanmıştı. Böylelikle Ben, o inkar edenlere bir süre tanıdım. Sonra onları yakaladım. Nasıl Benim yakalamam?” “İnkılabım, değiştirmem nasıl?” diyor. Hac Suresi 30’da Cenab-ı Allah; “öyleyse” diyor bak “iğrenç bir pislik olan putlardan kaçının, yalan söylemekten de kaçının” diyor. Şirk, şirkten put inançtan kaçının, yalan söylemekten de kaçının diyor.  “Güzellikte bulunanlara müjde ver” diyor Allah, 37. Sure Hac Suresi. Şeytandan Allah’a sığınırım. Güzellikte bulunma ne demek? İslam’a, Kuran’a hizmet eden.

 


Hac Suresi, 40-41 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 26 Mayıs 2013 tarihli sohbetinden Hac Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bismillah. Allah Allah. MaşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. Hac Suresi, 40- “Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere.” Kim bu? Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri. Kim bu? Hz. İsa Mesih (a.s) ve talebeleri. “Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder.” Görüyor musunuz mucizeyi? “Kesin olarak yardım eder” diyor, ortada bırakmaz” diyor, Allah. Kesin olarak yardım eder. Diyor ki; “mucize görmek istiyorum.” Al sana mucize işte. Allah Kendi dinine yardım edene kesin olarak yardım ediyor. 1980’de başladık faaliyete, hiçbir şekilde durduramadılar. Kaç çeşit komplo yaptılar. Oyun oynamaya kalktılar. Mahkemelere vermeye kalktılar, iftiralar attılar. Bütün basın üstüme geldi, onlar şu an, rüzgarları havalarda esiyor. Ortada yoklar. Biz dimdik ayaktayız, elhamdülillah, yani bizzat kendim. Allah iyilere yardım eder, inşaAllah. “Şüphesiz Allah, güçlüdür, üstündür.” Ebcedi kaç? 2007. 2007 tarihini veriyor, harf toplamı. “Onlar ki” diyor, devam ediyor Cenab-ı Allah, 41’inci ayet; “yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak.” Yani; “Hz. Mehdi (a.s) yaparsak, bütün Müslüman aleminin, dünyanın başına geçirirsek”. Ne diyor? “Yeryüzünde”. ‘Bir memlekette, şehirde’ demiyor; ‘yeryüzünde.’ “Kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak.” Ebcedi kaç? 1979. Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış tarihini veriyor. Biri 2007 tarihi, biri 1979. Bunu görüp de, insanın iman etmemesi ilginç olur, şaşırtıcı olur. 

 


Hac Suresi, 40-44, 47-48, 55 Ayetlerinin Tefsiri 

 

Sayın Adnan Oktar’ın 27 Ekim 2013 tarihli sohbetinden Hac Suresi ile ilgili açıklamalar. 

 

ADNAN OKTAR: Hac Suresi 41 “Onlar ki” Kim bunlar bakalım? “Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir.” Dünyada, bütün dünyada yerleştirir. Askeri, siyasi, politik her yönden. Bu yerleştirmenin anlamı budur. “Onlar ki” birilerinden bahsediyor Allah, bir grup, topluluk. “Yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak,” dünya iktidarı bu. Dünya iktidarı kılarsak. Ebcedi kaç? 1979. Hay maşaAllah. Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış tarihi, net. 1980 değil, tam 1979. Net veriyor. “Onlar ki” bir topluluğa hitap ediyor Allah, “yeryüzünde kendilerini yerleştirir.” Yeryüzü neresi? Dünya. Dünyanın tamamında diyor ayette, “onları yerleştirirsek” askeri, siyasi, politik, her yönden. Dünya iktidarını da onlara teslim edersek diyor Allah. 1979 ebcedi.

“Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh, Ad ve Semud Kavmi de yalanlanmıştı” diyor Allah. Hepsini yalanladılar diyor Allah. “İbrahim Kavmi ve Lut Kavmi de” diyor. Demek ki, önce bir direnme var. Direnmeyi kim meydana getiriyor? Allah. “Medyen halkı da (peygamberlerini yalanlamıştı). Musa da yalanlanmıştı.” Hz. Mehdi (a.s)’da yalanlanacak. “Böylelikle ben o inkâr edenlere bir süre tanıdım.” Kaç yıl? 40 yıl. Bazen daha az, bazen daha çok. “Sonra onları yakalayıverdim. Nasılmış” diyor Allah, soruyor, “(benim her şeyi altüst edip kökten değiştiren)” yıkışım diyor. Nasılmış diyor, beğendiniz mi? diyor Allah, soruyor. “İnkılâbım” diyor. İnkılâbım yani değişikliğim. Dediğimi yapıyor muymuşum diyor Allah.

“Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı manastırlar, kiliseler, havralar” manastır, bak Allah koruyor görüyor musun manastırı. Hristiyan manastırından bahsediyor. Kiliseler, Hristiyan kilisesinden bahsediyor. Havralar, Musevi sinagoglarından bahsediyor. “Ve içinde Allah’ın çokça anıldığı mescitler” Müslüman mescitleri, “muhakkak yıkılır giderdi” diyor. Allah bunların hepsini Ben koruyorum diyor. Manastırları kiliseleri havraları ve camileri Ben koruyorum diyor. Yobaz ne yapıyor? Gidip bombalıyor Havrayı. Allah Ben koruyorum diyor, o da gidip yıkıyor. Allah koruyun diyor. Allah’ın askeri olarak siz koruyun diyor Allah, adam da gelip havrayı kiliseyi bombalıyor. Niçin? Allah adına yapıyorum diyor. Hatta camiyi bombalıyor.

“Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin yardım eder” diyor Allah. 2007 şeddesiz, 2056 şeddeli. Dünya hâkimiyetinin tarihini veriyor; 2007-2056. 2056 tabii çok tarihi bir dönemdir. “Şüphesiz Allah güçlüdür, üstündür.” Mesela diyor ki, bu nasıl oldu? Allah bile bile musallat ediyor, “insanların kimini kimiyle defetmesi” biriyle yok ediyor Allah onu buhar ediyor. Ve sinagogları kiliseleri koruyorum Ben böyle havraları camileri koruyorum diyor. Yoksa normalde yapacaklar diyor. Yıkarlar oraları diyor ama Ben koruyorum diyor Allah. Ve bu gizli kahramanların isimlerini vermiyor.

Hac Suresi 55- “İnkâr edenler ise, kıyamet-saati onlara apansız gelinceye veya kesintiye uğramış (akim, verimsiz) bir günün azabı onlara yetişinceye kadar” yani büyük bir felaket yetişinceye kadar “ondan (Kur'an'dan) yana şüphe içinde sür-git (inkarları) kalacaklardır” diyor Allah. Felaket bela gelinceye kadar vazgeçmezler diyor Allah. Kuran’dan şüphelerinden vazgeçmezler diyor. “Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar; Allah, va’dine kesin olarak muhalefet etmez” diyor. Tamam, belayı vereceğim diyor Allah. Ben söz verdiğimi yaparım diyor.

“Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.” Allah, iki günde belalarını veriyor. İkinci bin yılda. Hz. Mehdi (a.s) ve Hz. İsa Mesih. Bak, “sizin Rabbinin katında bir gün sizin saymakta olduğunuz bin yıl gibidir.” İki günde Allah işlerini bitiriyor. İkinci bin yılda. İsa Mesih bin yılda Allah katına çıktı. Bin yılda indi. Göz açıp kapayınca kadar indi çıktı. Aradan iki bin yıl geçmiş oldu. Sorsan İsa'ya ne kadar vakit geçti? Uyudum, uyandım diyecek bu kadar. Beni Romalılar sarmıştı diyecek. Bir uyuttu Allah beni. Şimdi, uyandım diyecek bu kadar. Allah diyor “seni o pisliğin içinden temizledim” diyor. Pisliklerin içinden temizledim. “Tahir ettim” diyor. Temizledim. Göğe aldım. Yanıma aldım diyor. Temizledim diyor. O pisliğin içinde seni bırakmadım diyor. İsa Mesih için.

“Nice ülkeler vardır ki, halkı zulmediyorken”, yahut idarecilere, oradaki insanlar, oradaki topluluk tamamı, “ben ona bir süre tanıdım.” Allah bir süre veriyorum diyor. Mesela 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl sonra yakaladım diyor Allah. Nasıl yakalıyor Allah? Dünyaya dikkatlice bakarsanız yakalamanın nasıl olduğunu görürsünüz. Ülkeleri Allah'ın nasıl yakaladığını Allah insanlara gösteriyor. Her gün gösteriyor ama anlamazdan geliyorlar. Süre de tanıyor Allah. Bak süre tanıdım önce diyor. Sonra yakaladım diyor. Diyorlar ki, “Allah yapmaz” diyorlar ya. Lan gözün görmüyor musun? İşte yakalıyor. Ne hale getirdiğini de görüyorsun. “Dönüş yalnızca banadır”, diyor Allah. Başka hiçbir yere gidemezler diyor.

 


Hac Suresi, 41, 47-48, 78 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 14 Ocak 2010 tarihli röportajından Hac Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: 47. “Allah vaadine kesin olarak muhalefet etmez.” Bir şey vaad etti mi mutlaka yapar Cenab-ı Allah. Neyi vaad etmiştir?

OKTAR BABUNA: İslam'ın hakimiyetini, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Mehdi'nin zuhuruna, Mesih'in girişini. Bak diyor ki, “Allah vaadine kesin olarak muhalefet etmez.” Hac suresi 47. “Gerçekten senin Rabbinin katında bir gün sizin saymakta olduğunuz bin yıl gibidir. Nice ülkeler vardır ki, halkı zulmediyorken ben ona bir süre tanıdım.” Önce bir vakit verdim diyor Allah. “Sonra yakaladım” diyor, yakalayıverdim. “Dönüş yalnızca banadır”.

41. Ayet, Hac Suresi. “Onlar ki yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak,” iktidara getirirsek, hakim edersek, “dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, marufu emreder, münkerden sakındırırlar,” tebliğ yaparlar diyor. Bu Mehdi'nin özellikleridir. İnşaAllah. Bir yönüyle Mehdi'ye bakıyor. “Bütün işlerin sonu Allah'a aittir.” Yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, Ebcedi 1979, Mehdi'nin çıkış tarihini veriyor. Çıkış tarihini. Evet. Net 1979. MaşaAllah. İnşaAllah.

Mesela 78. ayet Hac Suresi, “Allah'a dana gerektiği gibi cihad edin”, cehdedin, gayret edin. “O sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir. Atanızın İbrahim dininde olduğu gibi.” Demek ki dinimiz kolay İslam dini. Hz. İbrahim'in dini gibi. İnşaAllah. “O Allah Kur'an'da sizi Müslüman olarak isimlendirdi. Elçi sizin üzerinde şahit olsun. Siz de insanların üzerine şahitler olasınız diye.” Elçi yani Mehdi'ye de işaret var değil mi? İnşaAllah. “Elçi sizin üzerinde,” Mehdi sizin üzerine şahit olsun, “siz de insanların üzerine şahitler olasınız diye.” Ebcedi 2026. MaşaAllah. İslam'ın hakimiyet tarihi veriyor. Evet. “Allah'a sarılın. Sizin Mevla'nız odur. İşte ne güzel Mevla ne güzel yardımcı.” Allah'a sarılın diyor. Elhamdülillah. İnşaAllah. Cenabı Allah.

 


Hac Suresi, 41. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 25 Ocak 2010 tarihli röportajından Hac Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir.” (Hac suresi, 41). Bu ayeti kerime bir yönüyle açıkça Hz.Mehdi (a.s)’yi işaret etmektedir. Hz.Mehdi (a.s) şu an marufu emrederek, münkerden sakındırarak manevi bir iktidara doğru süratle ilerlemektedir. 2014’ler, 2021’ler bu müjdenin açıkca görüleceği yıllar olacak.” Kuran’daki ayette hakimiyet verildiğinde salih müslümanlara, ki bu Mehdi (a.s)’ye işaret eden bir ayet olarak inşaAllah. İktidar sahibi kılarsak diyor Allah, namazı dosdoğru kılacaklarını, zekatı vereceklerini, iyiliği emredip, kötülükten sakındıracaklarını ifade ediyor, buyuruyor Allah inşaAllah. Hz.Mehdi (a.s) de inşaAllah bu şekilde olacak. Manevi lideri olduğunda Türk İslam Birliği’nin ve dünyanın inşaAllah daha sonra tam bu şekilde davranacağını anlıyoruz inşaAllah.

ADNAN OKTAR: İnşaAllah.

 


Hac Suresi, 41. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 16 Şubat 2010 tarihli röportajından Hac Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: “Onlar ki, yer yüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak,” yani hakimiyet verirsek...

ADNAN OKTAR: Şimdi bak “Onlar ki” Bunlar onlar kimler? Bak yeryüzünde diyor Cenab-ı Allah. Belirli bir yerde demiyor ki. “Kendilerini yerleştirir, iktidar” muktedir. Yani yönetimi siyasi, sosyal, iktisat, her yönden "iktidar sahibi kılarsak,” “Dosdoğru namazı kılarlar” namazdan vazgeçmezler “zekatı verirler, ma’rufu emrederler” doğru olan güzel şeyleri anlatırlar, “münkerden sakındırırlar.” Aman yanlış bunları yapmayın derler. “Bütün işlerin sonu Allah’a aittir." Bu Mehdi (a.s) ve talebelerinin ana özellikleridir. Mesih (a.s) ve Mehdi (a.s)’nin inşaAllah.

 


Hac Suresi, 41. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 19 Kasım 2010 tarihli röportajından Hac Suresi ile ilgili açıklamalar.


ADNAN OKTAR: Mesela Cenab-ı Allah Hac Suresi 41’de, “Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak,...” yeryüzüne yerleşip iktidar sahibi olacak olan kimdir dünyaya? Mehdi (a.s.)’dir. “Dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu (güzel olanı) emrederler,...” sadece güzelliği emrediyorlar. Güzel olan. Dünyada güzel olan nedir? Barış, kardeşlik, sevgi, iyilik. “...Münkerden (çirkinden) sakındırırlar” saldırganlık, acımasızlık, egoistlik, bencillik, bundan da sakındırırlar. “Bütün işlerin sonu Allah'a aittir.” (Hac Suresi 41).

 


Hac Suresi, 41-42 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 16 Şubat 2013 tarihli sohbetinden Hac Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a Sığınırım. Hac Suresi, 41- “Yeryüzünde kendilerini yerleştirir” dünyaya “iktidar sahibi kılarsak” dünyaya iktidar sahibi kılarsak, bir tane ebcedi var;1979 net tarihini veriyor. Tam Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış tarihini veriyor, 1979.

“Eğer seni yalanlıyorlarsa” anlattıklarını kabul etmiyorlarsa, aleyhinde faaliyet yapıyorlarsa onlar, “onlardan önce Nuh, Ad ve Semud kavmi de yalanlanmıştı” diyor. Onları da yalanladılar, senin şaşıracağın bir şey yok diyor. Bunlar müşrikler böyledir. Bir tek seni yalanlamıyorlar diyor. Daha öncekileri de yalanladılar diyor Cenab-ı Allah. “Ben, o inkar edenlere bir süre tanıdım. Sonra onları yakaladım” diyor Allah, birden, aniden yakaladım. “Nasılmış benim kökten değiştirmem, inkılabım ve yıkmam” diyor Allah. 

 


Kuran'da Mehdiyet ile İlgili Ayet Tefsirleri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 5 Aralık 2012 tarihli sohbetinden Kuran'da Mehdiyet ile ilgili ayet tefsirleri

 

ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah diyor ki; Rad Suresi, 42’de; şeytandan Allah’a sığınırım; “Bu yurdun sonu,” dünyanın sonu, “kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” Yurt, duran bir yurttan bahsediyor: “Bu yurdun sonu kimindir,” “bu yurt kime aittir, kimlerin kontrolündedir, Allah kimlere vermiştir, bunu bilecekler” diyor. Ne zaman? “Pek yakında” diyor. Allah için 1400 sene, 1500 sene uzak bir vakit değil. Bu ayetin ifadesi önümüzdeki yıllarda tahakkuk edecek.

Şuara Suresi, 227; “Zulmetmekte olanlar,” deccaller, “nasıl bir inkılaba uğrayıp,” inkılab; yeni bir değişim, yeni bir hal, yeni bir anlayış, yeni bir hayat; “nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini,” yıkılacaklarını, yok olacaklarını, etkisiz hale geleceklerini , “pek yakında bileceklerdir” diyor, deccaller. Şimdi bunu da görecek insanlar pek yakında. Allah buna da “pek yakında” diyor, buna da “pek yakında” diyor. 1430, 1440 Allah için uzak değil. Ama 1440 tabii çok önemli bir tarihtir.

İsra Suresi, 81; şeytandan Allah’a sığınırım; “De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu.” Mehdiyet geldi mi, deccaliyet gider. “Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.” Yani batıl mutlaka, Darwinizm-materyalizm mutlaka yıkılır. Yani 100 yıl direnmesi, 150 yıl direnmesi önemli değil. Mutlaka yok oluyor. Bak, “hiç şüphesiz batıl yok olucudur” diyor Allah.

Araf Suresi, 137; “Kendisinde bereketler kıldığımız yerin,” Türkiye de bunun içinde; Türkiye, Suudi Arabistan dahil, İsrail dahil, Filistin dahil, Mısır’a kadar; “Kendisinde bereketler kıldığımız yerin doğusuna, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz'afları),” Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri, Hz. Mehdi (a.s) talebeleri hor kılınacaktır. İnsanlar tarafından horlanacaklardır, Hz. Mehdi (a.s) dahil. Ve zayıf bırakılacaklardır. Hakaretlerle, iftiralarla, komplolarla… Kimi mesela mahkemeye verecek, kimi hapsetmeye kalkacak, kimi onları savcılıklara ihbar edecekler Ezmeye çalışacaklar. “Zayıf bırakılanları,” onlara ‘müstaz’af’ diyor Cenab-ı Allah, “(müstaz'afları) mirasçılar kıldık.” “Onlar hakim olacaklar” diyor. Yani Ben-i İsrail, Hz. Davud (a.s)’ın soyu, yani Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri. Biz Ben-i İsrail’iz. Ben Ben-i İsrail’im. Sizler de Ben-i İsrail’siniz. Bizler Mehdi talebesiyiz. Mehdi talebeleri Ben-i İsrail’dir.

Tevbe Suresi, 32; “Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar.” Konuşarak yani. Mesela internette konuşması yazılıyor, kitaplara konuşmaları yazılıyor. Ağızlarıyla derken, ağızlarından çıkan sözler, yani fikirleri. “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Şu anda da bunu yapmaya çalışıyorlar. Dünyanın her tarafında demeçlerle, konuşmalarla, radyo-televizyon programlarıyla. “Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, Hz. İsa (a.s) gelmeyecek, Hz. İsa (a.s) gelmeyecek…” Allah’ın nurunu, Mehdi (a.s)’ı kendilerince söndürmek istiyorlar. “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Bütün kanallarda çıkıyor. “Oysa” diyor Allah, “karşıtlar,” karşıt olan kişiler, “istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Mehdiyeti hakim etmekten başkasını istemiyor Cenab-ı Allah. Ahir zaman işareti. Tabii Hz. Mehdi (a.s)’a karşı olanlar küfür içindedir demiyorum ben. Ama bilgisizlik içindeler. Yanlışlık içindeler.

Yine Saf Suresi, 8; “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.” O televizyon programlarına bakın. “Mehdi alametleri de çıkmadı, Hz. Mehdi (a.s) de çıkmayacak, Hz. İsa (a.s) inmeyecek, İttihad-ı İslam da olmayacak, İttihad-ı İslam hiçbir zaman için olmaz, insanların beşte biri ancak Müslüman olur, böyle bir şey yoktur” gibi; ağızlarıyla Allah’ın nurunu, İttihad-I İslam’ı, Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkışını, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın çıkışını, insanların mutlu oluşunu durdurmaya çalışıyorlar. “Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır.” “Ben yapacağım” diyor Allah. “Tamamladım” demiyor Cenab-ı Allah, “tamamlayıcıdır.” Nasıl tamamlıyor? Hz. Mehdi (a.s)’la tamamlıyor. Hz. İsa Mesih (a.s)’la tamamlıyor. Öyle olsa Allah, “tamamladım” derdi. “Tamamlayıcıdır” diyor. Tamamlayacak. “Kafirler hoş görmese bile.” “Küfredenler, İslam’a karşı olanlar tabii ki bundan hoşlanmayacaklar” diyor Cenab-ı Allah. Onlar hoş görmese de İttihad-ı İslam olacak. Terör de kalmayacak, anarşi de kalmayacak, silahlar susacak.

Ahzab Suresi, 27; “Ve sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve daha ayak basmadığınız bir yere mirasçı kıldı. Allah, her şeye güç yetirendir.” “Bütün dünyaya hakim olacaksınız” diyor Allah. “Topraklarına, yurtlarına, mallarına, ayak basmadığınız her yere mirasçı olacaksınız.” Yani “siz her yerde olacaksınız” diyor Müslümanlara. Ben-i İsrail, yani Mehdi talebeleri. Ben-i İsrail’i Tevrat tarif ediyor: Yakupoğulları’nın yönetimindeki müminler, Müslümanlar. Yani Hz. Mehdi (a.s)’ın liderliğindeki Müslüman milleti, inşaAllah. Onun içerisinde tabii İsrail de var. Onlar da çünkü hakkı, hak olarak, inşaAllah ilerde kabul edecekler. İlk önce Tevrat’ın aslına uyacaklar. Hz. Mehdi (a.s) onları Tevrat’ın aslıyla yönetecek. Yakupoğulları’na bir mirasçı olarak, bir güzellik olarak, bir koruyucu olarak. Onları koruyup kollayan; onlara iyilik, bereket, bolluk getiren bir şahıs olarak Hz. Mehdi (a.s) zuhur ettiğinde, Ben-i İsrail 3000 yıldan beri görmedikleri sevinci, mutluluğu, güzelliği yaşayacaklar. Hz. Mehdi (a.s)’ın bir alameti de Hz. Süleyman (a.s)’ın mescidini yapmasıdır. Mescidi yaptığında İsrail bayram edecek, inşaAllah. Hz. Mehdi (a.s) Hz. Musa (a.s)’ın sandığını da getirip, Hz. Süleyman’ın mabedinin önüne koyduğunda, Peygamberimiz (s.a.v) diyor ki; “Pek azı dışında bütün Museviler Müslümanlar olur” diyor. “Çok azı dışında hepsi Müslüman olacaklar” diyor. Bütün vaat olmuş çünkü. Tevrat’ın dediği olmuş. Alenen belli ki Hz. Mehdi (a.s), yani belli ki Mesih (a.s) o. Sandık da gelmiş; sandık zaten Tevrat’a göre alamet, çok net. Sandık sadece onun getirebileceği bir şey, Hz. Mehdi (a.s)’a ait bir şeydir. Sırf o yaptığına göre; o, o. Kuran’da da ona işaret ediyor. “Huzur ve sekinet getirecek size o sandık” diyor. Ona işaret ediyor Allah. Kutsal sandığın bir alamet olduğunu söylüyor Allah, Kuran’da.

Al-i İmran Suresi, 139; “Gevşemeyin” diyor Allah. Gevşemek ne demek? Teyakkuzu azaltmak, sıklığı azaltmak, presi azaltmak, güçlü atakları azaltmak, gevşemek. “Çok güçlü olun” diyor Allah, “çok atak olun.” “Üzülmeyin.” Haram kılmış. Bütün Müslümanlara Allah bu ayetle üzülmeyi haram kılmış. Gevşemeyi de haram kılmış. Teyakkuz ve atak halinde olacak. Üzülmeyi de haram kılmış. “Eğer gerçekten iman etmişseniz,” samimi iman ediyorsanız, “en üstün olan,” her yönden ama; askeri, siyasi, politik, her yönden; “üstün olan sizsiniz” diyor Allah. “Size söz veriyorum, garanti veriyorum” diyor Allah. Mehdiyet’in bir başka açıklamasıdır bu ayet.

Hac Suresi, 41; “Onlar ki,” yani Mehdi talebeleri; ‘onlar ki dediği’, ayetin ifadesi o, inşaAllah. “Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir,” yeryüzü neresi? Dünya. Dünyada kendilerini yerleştirir, bütün dünyaya hakim eder, “iktidar sahibi kılarsak,” dünyanın iktidarına, dünya devletine hükümet ettiğinizde ki edeceksiniz, “iktidar sahibi kılarsak, onlar dosdoğru namazı kılarlar.” Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri. Dosdoğru namaz, tam tarif edildiği gibi. “Zekatı verirler,” bol bol mal dağıtırlar. Hz. Mehdi (a.s)’ın şeyi odur. “Gelir, iki rekat namaz kılar” diyor; “zekatı verirler, malı dağıtırlar.” “Marufu emrederler,” güzelliği söylerler. Anarşiden, terörden, savaştan kaçınmayı; kardeşliği, barışı, iyiliği, güzelliği emrederler. “Münkerden sakındırırlar.” Kan dökmekten, şiddetten, savaştan kaçındırırlar. “Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.” “Hepsini Allah yapar” diyor Allah ayette.

Yunus Suresi, 82; şeytandan Allah’a sığınırım; “Allah, suçlu-günahkarlar istemese de”, “suçlu ve günahkarlar istemezler” diyor Allah. Neyi? Hakkı. Hak ne? İslam. “Hakkı (hak olarak) Kendi kelimeleriyle,” Kuran’ın hükmüyle, Kuran’ın kelimeleriyle, Hz. Mehdi (a.s)’ın dilinden dökülen kelimelerle, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın ağzından çıkan kelimelerle, Kuran hükümleriyle, “gerçekleştirecektir.” Gerçekleştirecek ne demek? Vaatten gerçekleşmeye dönüşecek. Gerçekleştirecek ne demek? Somut, elle tutulur, net hale gelecek. Yani olay tahakkuk edecek, gerçekleştirilecektir. “Suçlu-günahkarlar istemese de,” yani “onlar direnecekler” diyor, karşıtlar direnecekler. “Hakkı (hak olarak) Kendi kelimeleriyle gerçekleştirecektir.” “Hak her yere hakim olacak” diyor Allah.

Enbiya Suresi, 18; şeytandan Allah’a sığınırım; “Hayır” diyor Allah,“Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder” diyor. Fikir yapısını; beyinden kasıt, fikir yapısıdır. “Beynini darmadağın eder; patlatır, parçalar beynini” diyor; fikirle, ilimle, akılla. “Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir.” “Bakarsın ki,” “göreceksin” diyor. “Göreceksiniz, bakacaksınız, yok olup gittiğini göreceksiniz” diyor. “Fiilen olacak” diyor. “(Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size.” Hani “tesadüfen oldu, kendi kendine oldu” diyorlar ya Darwinistler; “eyvahlar size” diyor Allah. Çünkü ahirette, cehenneme gittiğinde… Mesela adam Darwinist, Allah’a inanmıyor. Şimdi toprak dümdüz; toprak magma, kaynıyor. Böyle şeytan başı gibi çok itici görünümlü ağaçlar -tek ağaç odur, bitkiler- meyvesi öyle, şeytan başı gibi ve pis kokulu, bayağı iğrenç kokulu bir ağaç. Böyle irin denizleri var, irin gölleri var; onların protein kaynağı olacak. Bir de kaynar su, kaynayan su. Şimdi tesadüf demiyor muydu bunlar? “Tesadüfen oluşmuş bitki işte bu” diyor Cenab-ı Allah. “Öyle inanıyorsunuz ya” diyor, tesadüf gibi olan.

“Tesadüf değil, Ben yarattım ama sizin kafanıza göre tesadüf böyle olmuyor mu?” diyor Allah. “Bu bitkiyi, o zaman bu meyveyi yiyeceksiniz” diyor. Böyle mis gibi kokan çilekler, portakallar, mandalinalar; mis gibi kokan kavun, karpuz; siz bunlara tesadüf diyordunuz. “Tesadüf öyle olmaz, böyle olur” diyor Allah, sizin zihniyetinize göre. “Şimdi yiyin bunu” diyor Allah. Pırıl pırıl mis gibi su. Oranın suyu leş gibi kükürt kokar. Kaynar ve tuzlu, pis bir su; her yerde vardır bu, yeryüzünde de vardır kaynar magma. Birçok yerde var, görüyorsunuz. “Su olarak bunu içeceksiniz” diyor Allah. “Tesadüf demiyor muydunuz?” diyor. “İşte tesadüf olunca böyle olur” diyor Allah. İnşaAllah. Sizin inancınıza göre. Çünkü yerde magma olduğuna göre, suyu da ısıttığına göre o; kara toprağın içinden, kükürdün içinden, tuzun içinden geçerek geldiğine göre bu su, sizin tesadüf inancına göre bunun kükürtlü, civalı, leş gibi kokan, bulanık, çamurlu, kaynar bir su olması lazım. Makul bu değil mi, onların dediğine göre? “İçin” diyor Allah şimdi. Adam inat ediyor zaten yine orada. Darwinist yine inat ediyor. “Evrimle oldu” diyor. “O zaman evrimle olduysa, böyle olmuyor mu?” diyor. Adam da inkar edemiyor. “Evet, evrimle olunca böyle olur” diyor. “Bitki de böyle olur” diyor. İnsan? “İnsanı da ‘evrimle oldu’ diyorsun” diyor.

Kafası, başı arkaya dönük insanların, cehennem ehlinin. Yani göğsü düz, bu tarafa doğru; başı sırt tarafını görüyor. “Mutasyon” diyor ya; madem mutasyon, işte mutasyona uğramışsın olarak alacak. Mutasyona inanmıyor musun sen? Başları arkaya dönük, gözü görmüyor. Mutasyon demiyor musun? İşte gözü görmüyor. Kolları tutmuyor, yerde sürünüyorlar. Hani diyordu ya, “yerdeydiler ilk önce, sürüngendiler; sonra yavaş yavaş ayağa kalktı.” “İşte ilk atalarınız gibi oldunuz” diyor Allah da. “İnanmıyor musunuz?” diyor Allah. “Yerde sürüngendik” diyordunuz. “Önce gözler görmüyordu, evrimle oldu” diyordunuz. “İşte gözünüz görmüyor” diyor Allah. Ayette var, “gözleri görmez” diyor. Yerde süründürüyor Allah, sürünme var. O da yine “sürüngenlerden olduk” diyorlar, Allah onu meydana getiriyor. Reddedeceği bir durum var mı? Yok. İnancına göre öyle işte. Kendi inancını yaşamış oluyor. Sürekli de bu inancı muhafaza ediyor zaten, hiç bir şekilde vazgeçmiyorlar. Diyorlar ki; “Rabbinize söyleyin de o nimetlerden bize de versinler” diyor. Orada cehennem melekleri var, onlar ara ara geliyorlar, onların aracı olmasını istiyorlar.

“Ya Rabbi bize o nimetlerden ver” demiyor. “Rabbinize söyleyin de bize onlardan versin” diyor. Daha hala inat ediyor. Cehennem tabaka tabakadır, çeşit çeşittir. Mesela bazı insanlar vardır, sırf Allah’ı inkar eder ama hiç kimseye kötülüğü olmaz. Yani dürüst, normal yaşar ama evrimci; onlara öyle bir ortam oluyor. Fakat böyle kötü mahalleler, soğuk mahalleler… “Nimeti Allah yarattı” demiyor ya, bütün nimetlerin alındığı bir ortamda Allah yaşatıyor. Onun inancına uygun bir ortamda yaşatıyor. “Allah yapmadı” dediği her şeyi Allah, orada ona, onun dediği inançla yaratıyor. Allah’a vermiyor ya bu şeyleri, onların hepsini alıyor Allah. Ama ateşte de yakmıyor. Ateşte yakmıyor, sadece duruyor. Sıkılmayla Allah bunaltıyor onları da, sıkılıyorlar. Biz nasıl televizyonda haberler seyrederken güzel bir yer gördüğümüzde imreniyoruz, kötü bir yer gördüğümüzde de Allah’a sığınıyoruz. Onlar da sürekli televizyondan bakar gibi cennet ehlini görüp, kıyas yapıp, onun sıkıntısını çekecekler. Sürekli bunalacaklar.

Mesela bazı kişiler var; Allah’a, dine inanıyor ama İslam’ın, Kuran’ın hükümlerini hiç yapmıyor. Kavgacı, dedikoducu, laf sokuyor, milletle uğraşıyor ama Allah’a, dine muhalif her şeyi de yapıyor. “İnanıyorum” diyor ama inanmıyor. Laf götürüyor getiriyor, kavga imkanı olduğunda hemen kavga yapıyor. Cehennemde de bunlar sürekli kavga ediyorlar, ayette açıklanmış. Birbirlerini kolluyorlar, sürekli arıyorlar karanlık cehennem mahallelerinde, cehennem sokaklarında. Mesela bunlar da öyle; suçu ağır olmayanlar yanmaz ateşte. Yani herkes ateşte yanmaz. Suçunun derecesine göre yapılır. Tabaka tabakadır. Mesela münafıklar cehennemin en aşağı tabakasındadır. Onlara çok şiddetli azap yapılıyor. Mesela daha üst tabakalar var; çok çok daha sakin cehennem tabakaları var. Bediüzzaman da onu anlatıyor, çok çok sakin. Ama sıkıntıyla Allah orada azap yapıyor. Dümdüz çöl gibi bir ortam; oturuyor, dedikodu yapıp oturuyor. Sürekli görüyor cennet ehlini. Mesela yüz bin sene geçiyor, bunalıyor; sıkıntıdan delirecek böyle. Bir yüz bin sene daha geçiyor, öyle oturuyor. Çünkü önem vermemiş; dine, Allah’a önem vermemiş; İslam’a önem vermemiş, gereksiz görmüş. Müslümanlarla alay etmiş. Cennete de sokulamadıkları için, Allah orada sadece sıkıntıyla bunaltıyor.

Öyle duruyor. Ama anlamıyor tabii sıkıntıdan, ondan da anlamıyor. Birbirleriyle dalaşıyor. O, onu cehenneme kim düşürdü, onu arıyor; o, onu cehenneme kim düşürdü, onu arıyor. Birbirlerine dalaşıyorlar. Birbirlerini kovalıyorlar cehennem mahallelerinde. Yani onların meşguliyeti bu. “Cennet ehli de güzel bir meşguliyet içindedir” diyor Allah ayette. Onlar da kötü bir meşguliyet içindeler. Sıkıntıdan birbirleriyle uğraşıyorlar cehennemde. O, ona dedikodu yapıyor; o, onun lafını götürüp getiriyor; o, ona saldırıyor, kavga ediyor. Bütün hayatı öyle geçmiş oluyor. Ölmek de istemiyorlar bunlar zaten. Sorsan, “ölmek istiyor musun?” diye; “Ölmek istemiyorum” diyor. Allah’ı kabul ediyor mu? Etmiyor. Ama bir kısmı; “Bizi gönder Ya Rabbi, çok mükemmel olacağız” diyor. O zannediyor ki, geri gittiğinde imtihandaki o ortam kalkacak. O şartlarda gideceğini zannediyor. Halbuki unutturulup gönderilir o. Allah; “Gitse de yine aynı şeyleri yaparlar” diyor. Çünkü o cehenneme gitse, ahirete gitse, Allah yeniden dünyaya gönderse; rüyasında gördüğü gibi kabul etse adam, rüyasında kabus görmüş gibi kalksa; “Ne kadar korkunç bir kabus gördüm” diyor. Aynı azgınlığıyla devam eder, daha şiddetli azgınlığıyla devam eder. Vazgeçmiyor.  “Onlar yalancıdır” diyor Allah.