Sayın Adnan Oktar'ın 26 Kasım 2010 tarihli röportajından Hac Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bismillah. Evet, Hac Suresi’ni açmışsın. Şeytandan Allah’a sığınırım; “İşte böyle” diyor Cenab-ı Allah; “her kim kendisine yapılan haksızlığın benzeriyle karşılık verir” yani bir haksızlık yaparsa onun benzeri ile karşılık verebilir diyor, “sonra aleyhine 'azgınlık ve saldırıda' bulunulursa”, yani karşılığını kısas olarak aynısını yaparak veriyor, fakat bu kişi bu sefer azgınca karşılık verirse, “Allah, mutlaka ona yardım eder. Şüphesiz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır.” Bu mucizedir. Bak Allah ona mutlaka yardım eder diyor. İnşaAllah.
“İşte böyle; çünkü Allah, geceyi gündüze bağlayıp katar ve gündüzü geceye bağlayıp-katar. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.” Mesela her gün şimdi gece karanlığı gösteriyor, bir süre sonra bütün dünyaya aydınlık olarak gösteriyor. Yine karanlık gösteriyor, yine aydınlık gösteriyor. Tabii insanlar buna alıştıkları için çok normal karşılıyorlar. Koskoca âlemin karanlığa büründürülmesi çok büyük bir mucizedir. Aydınlatılması da çok büyük bir mucizedir ve insanın beyninin içinde oluşuyor bu olay. Çünkü dışarıda karanlık ve aydınlık diye bir şey yok. Dışarıda sadece karanlık vardır. Işık bizim beynimizin içerisinde oluşturuluyor. Allah oluşturuyor beyninizin içinde ışığı ve bütün kâinatı insanlar kendi beyinlerinin içerisinde bir gündüz ve bir gece olarak görüyorlar. Normalde sürekli karanlıktır. Çünkü ışık algı biçimidir. Yani beynin yorumudur.
“İşte böyle; çünkü Allah, hakkın ta Kendisi'dir. O'nun dışında, onların taptıkları ise, şüphesiz batılın ta kendisidir. Gerçekten Allah, Yücedir, büyüktür.” “Allah, hakkın ta Kendisi'dir. O'nun dışında, onların taptıkları ise, şüphesiz batılın ta kendisidir” yani Darwinizm, materyalizm, her şey. “Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, her şeyden haberdardır.” O zaman görmedin mi demek nedir? Allah gökten suyun inişini de izleyin, her şeyi izleyin diyor. İzlemek için bilime ihtiyaç vardır. İzleme demek bilim demektir. Yine bilimi emreden bir Kuran ayetidir.
“Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan (Gani)dır, övülmeye layık olandır.” Mülk, o gün yalnızca Allah'ındır. O, aralarında hükmedecektir. Artık iman edip salih amellerde bulunanlar; nimetlerle donatılmış cennetler içindedirler. İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlar; artık onlar için aşağılatıcı bir azap vardır” Allah insanlarda gurur yaratıyor, enaniyet yaratıyor. Küfürde gurur ve enaniyet çok şiddetlidir. Kibir ve enaniyet. Bak aşağılatıcı bir azap diyor. Aşağılanmak çok canını yakar küfrün. En rahatsız oldukları şeydir. Mesela ölümden çekinmez ama aşağılanmaktan çok çekinir. En hoşlanmadıkları şeydir, Allah da onlara aşağılanma veriyor, canlarını aşağılanma ile yakıyor.
“Allah yolunda hicret edip öldürülen veya ölenlere gelince muhakkak Allah, onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” Bak, Allah yolunda hicret edip öldürülen, hicret etmiş Allah yolunda, mesela evinden çıkmış başka bir yere gitmiş fakat orada öldürülmüş veya ölmüş, fakat Allah yolunda giderken ölmüş, “muhakkak Allah, onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır.” Yani şehit olacaklardır diyor Cenab-ı Allah. “Şüphesiz Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”
Bak yine Allah görmedin mi diyor 65. ayet Hac suresinde; “Görmedin mi”, şeytandan Allah’a sığınıyorum, “Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi.” Bak, “yerdekileri” yerde ne var? Arabalar var, motosikletler var, trenler var, otobüsler var, hepsi var, “ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri” gemi kimin emriyle, kimin yarattığı güç ile gidiyor? Allah’ın yarattığı güç ile gidiyor. Gemiyi de ben yarattım diyor, arabayı da ben yarattım diyor Allah. Çünkü gemiyi bizim beynimizin içinde yaratıyor Allah. Gemiyi biz dışarıda göremeyiz, simsiyah bir karanlık var dışarıda. Arabayı da göremeyiz, araba hem saydam hem de simsiyahtır atomun yapısından dolayı. Allah beynimizde onu ışıklandırıyor ve renkli görüyoruz.
Yani rengi yorumlayan bizim beynimizdir. Renk denilen şey, o maddenin üzerinden gelen dalga boylarının farklılığı olayı. Dalga olarak geliyor bize. O dalga boyların farklılığını bizim beynimiz ışık olarak ve renk olarak yorumluyor. Dolayısıyla Allah gemileri de ben yarattım diyor, karadaki bütün vasıtaları; arabaları, motosikletleri her şeyi ben yarattım diyor.
“Giden gemileri, sizin yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar.” Göğün de diyor, atmosferin de yukarıda durmasını ben sağlıyorum diyor Cenab-ı Allah. Yoksa inerdi diyor. İnşaAllah. “Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir.” Bak, “Allah insanlara karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir” bu bilinmiyor, Allah’ın merhametli ve şefkatli olduğu. Hep böyle birçok insan Allah’ı hâşâ zulmedici bilir. Hâlbuki Allah’ın ana vasfıdır yani Rahman ve Rahim olması, şefkatli ve merhametli olması. Bunu her yerde görürüz, gerek maddenin yapısında görürüz, gerek atomun yapısında, gerek hayvanların birbirine gösterdiği şefkatte. Çocuklarını korumada, yavrularını korumadaki özelliklerinde görürüz. Değil mi mesela kaplan, aslan bile o yırtıcılıklarına rağmen yavrusuna karşı çok şefkatlidir, çok koruyucudur.
“Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O'dur.” Bak “sizi diri tutan”, diri kalmayı kim sağlıyor? Allah sağlıyor. Çünkü ışığımızı bir kesse Allah, görüntüyü bir kesse bizim diriliğimiz kalmaz. Hemen ölü hale geliriz. Sürekli bize bu görüntünün verilmesini Allah sağlıyor beynimize. Eğer görüntü bir an kesilmiş olsa, sesler bir an kesilmiş olsa, şuurumuza ait bilgi bir an durdurulmuş olsa derhal ölürüz. Onun için bak sizi diri tutan diyor Allah. Yani diri kalmanızı, an an sürekli ben sağlıyorum diyor Allah, her saniye. “sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O'dur” yani nasıl şu an sürekli size görüntüyü veriyorsam diyor Allah, görüntüyü aniden durduracak olan benim ve sonra o görüntünün daha değişiğini devam ettirecek olan da yine benim diyor.
“Gerçekten insan pek nankördür.” Bu kadar nimete rağmen nankördürler diyor, görmezden gelir, anlamazlıktan gelirler diyor. Lakayttırlar diyor. Hakikaten gidiyorsun, bakıyorsun sokakta adama, yani yabancı kanalları falan da geziyorum Allah’tan tamamen habersiz halleri var. Mesela disko görüntüleri gösteriyor böyle çok anlamsız, güya eğleniyor gibi hareketler yapıyor, böyle zafer işaretleri yapıyor, dilini çıkarıyor, bilmem ne hareketler yapıyor. Eğlenmek istiyor ama eğlenemiyor. Çünkü sıkıntı onunla beraber o diskoteğin içine giriyor. Mesela sıkıntımı atlamaya gidiyorum diyor… E sıkıntı senin sırtına binmiş zaten. Seninle gidecektir. Diskoteğin kapısından sıkıntı ile beraber içeriye giriyor, sıkıntı ile beraber yine diskotekten geri çıkıyor.
“Kalpler” Şeytandan Allah’a sığınırım; Allah ayette açıkça söylüyor. “Kalpler ancak Allah’ın zikri ile felah bulur” diyor. Onun dışında bir rahatlık yoktur. Yani tepinmek, çırpınmak, bağırmak, hiçbir şekilde sıkıntıyı gidermez. İçki içmek daha da arttırır, daha da bunalırlar. “Biz her ümmete bir ibadet tarzı kıldık, onlar bu tarz üzere ibadet etmektedirler. Öyleyse, (din) işlerinde seninle çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır. Şüphesiz sen dosdoğru bir hidayet üzerindesin.” Mesela Musevilerin ayrıdır, Müslümanların ayrıdır. Gerçi birbirine yakındırlar ama ayrıdırlar, yani birbirinin aynı değildirler. “Eğer seninle mücadeleye girişirlerse, de ki: “Allah, yapmakta olduklarınızı daha iyi bilir. Allah, kıyamet günü, kendisinde ihtilafa düştüğünüz şey hakkında aranızda hükmedecektir.” Yani Ehl-i Kitap ile konuşurken böyle hani yırtıcı, keskin bir üslup değil, “Allah yapmakta olduklarınızı daha iyi bilir” tarzında bir üslup kullanının diyor Allah.
“Allah, kıyamet günü, kendisinde ihtilafa düştüğünüz şey hakkında aranızda hükmedecektir.” Allah bu ihtilafınızın neticesini size bildirecek diyor Ahiret’te, inşaAllah. “Allah'ın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun?” yani kaderi bilmiyor musun diyor. “Gerçekten bunlar bir kitaptadır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek), Allah için pek kolaydır.” Bir kitapta ne demek, mesela şimdi biz burada konuşuyoruz bu kaderimizde olduğu için konuşuyoruz. Mesela bu kaderle ilgili konuyu kaderimizde olduğu için konuşuyoruz. Bu saatlerde, bu dakikada bunu konuşacağız. Normalde Kuran’dan değil de hadislerden de konuşabilirim ama Allah Kuran’dan konuşturtuyor, inşaAllah.
“Bunlar bir kitaptadır” diyor. Ne demek bu? Daha dünya yaratılmadan ben bunu konuşmuştum. Daha dünya yaratılmadan mesela bak siz ayrı ayrı yerlerden geliyorsunuz. Sen mesela dünyanın ta başka ucundan değil mi annen gelmiş, Allah kaderde öyle yaratmış, babanı buraya getirttirmiş, sen de buraya geliyorsun. Çok zor bir şeydir bu ama Allah rastgetiriyor. Mesela sen de öyle, kaderinde böyle, diğer kardeşlerimiz de öyle.
71. ayet, şeytandan Allah’a sığınırım, “Onlar, Allah'ı bırakıp da (Allah'ın) kendisine bir delil indirmediği ve haklarında (hiçbir) bilgileri olmayan şeylere tapıyorlar. Zulmedenler için bir yardımcı yoktur.” Mesela şu an Darwinistler, delil var mı diyoruz konuşmalarınızda, açıklamalarınızda? “Delil yok” diyorlar. “Delil indirmediği ve haklarında (hiçbir) bilgileri olmayan şeylere tapıyorlar” Darwinizm’e, materyalizme tapıyorlar. Hiçbir bilgileri yok. Ne proteinler hakkında bir bilgileri var. Ne fosiller hakkında bilgileri var. Bak, fosilleri biz açıkça gösteriyoruz. Allah’ın yarattığını açıkça ispat ediyoruz. Sen anlattın mı bunları?
ALTUĞ BERKER: Hayır Hocam, hemen göstereyim, inşaAllah. Bu 125 milyon yıllık Arokarya kozalağı Hocam, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Bir değişikliğe uğramış mı?
ALTUĞ BERKER: 125 milyon yıldır hiç değişmemiş, demek ki evrim geçirmemiş Allah’ın izni ile. Bu da günümüzdeki Arokarya kozalağı resmi, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Hiçbir değişiklik yok yani.
ALTUĞ BERKER: Hiçbir değişiklik, 125 milyon yıldır en ufak bir değişiklik olmamış demek ki evrim geçirmemiş, yaratılmış inşaAllah. Bu da yengeç 47 milyon yıllık inşaAllah.
ADNAN OKTAR: 47 milyon yıl. Taşlaşmış. Bak, taşın ortasından yontarak çıkartmışlar. 47 milyon yıldan beri tıpkısının aynısı, hiçbir değişiklik yok.
ALTUĞ BERKER: Şu an günümüzde yaşayan resmi de orada.
ADNAN OKTAR: Yani milimi milimine aynı. İşte delil böyle gösterilir. Darwinistler eğer dürüstlerse böyle delil göstersinler. Delil gösteremiyorlar. Allah ona dikkat çekiyor ayette. “Delil gösteremiyorlar, gösteremezler” diyor Allah. “Onlara karşı apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman” ki apaçıktır ayetler, “sen o inkar edenlerin yüzlerindeki 'red ve inkarı' tanıyabilirsin” yüzlerinde şeytani bir saldırganlık ve terslik oluşur diyor Allah.
“Neredeyse, kendilerine karşı ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanacaklar” saldırganlaşırlar diyor, ağzını bozuyor. Genellikle hakikaten çok sert, soğuk yüzlü, böyle keskin dilli ve acımasız bir üslupları oluyor. Hakikaten de Kuran’dan konuşan biri olduğunda, Kuran’ı ön plana çıkarırsa saldırganlaşıp terbiyesizleşebiliyorlar. Bak, “neredeyse, kendilerine karşı ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanacaklar” dalaletten ve cahillikten kaynaklanan saldırganlığının ne boyutlara varacağını Allah ayette gösteriyor.
“De ki: “Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş... Allah, onu inkar edenlere va'detmiş bulunmaktadır; ne kötü bir duraktır” diyor Allah. Kuran’ın çok sakin bir dili vardır. “Ateşe gideceksiniz” diyor Allah, inşaAllah.
Yine Hac Suresi 78, “Allah adına gerektiği gibi cehd edin” gayret edin yani tam anlamıyla bütün gününüzü, imkanınızı Allah’ın dinini yaymaya ayırın. “O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi)”. Bak, “O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi)”. Demek ki, İslam dini kolaymış. Hz. İbrahim (a.s.)’inn dini nasıldı? Son derece kolaydı. İslam dini de öyle kolaydır diyor Allah. “Size bir güçlük dilemedi” diyor Allah. Cübbeli takımı kafasındaki adamlar ne yapıyorlar? Dini alabildiğine zorlaştırıp yaşanamaz hale getiriyorlar. Allah da ne diyor?
“O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan önce de bundan sonra da Kuran’da sizi “Müslümanlar” olarak isimlendirdi” yani Hz. İbrahim (a.s.) de Müslümandı, Hz. Musa (a.s.)’da Müslümandı. “Her zaman isminiz Müslümandı” diyor Allah. “Elçiler sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı” bu ayetler, “Elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye” ebcedi 2026 veriyor, maşaAllah.