Sayın Adnan Oktar'ın 13 Aralık 2010 tarihli röportajından Mü'minun Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “De ki: “Rabbim, eğer onlara va’dolunan (azab)ı mutlaka bana göstereceksen, Rabbim, bu durumda beni zulmeden kavmin içinde bırakma.” Bak, Kıyamet kopacaksa, büyük bir felaket gelecekse ne diyor? “Rabbim, bu durumda beni zulmeden kavmin içinde bırakma.” “Beni ayrı tut.” Ayrı tutmayınca ne oluyor? Mesela Mehdi (a.s.) var, ayrı tutmayınca ne oluyor? Kıyamet duruyor. Kıyamet hareket halindeyken, dünyanın üstüne doğru gelirken birden duruyor. Soruyorsun Kıyamete; “niye durdun?” diyorsun. “Mehdi (a.s.) var” diyor. Mehdi (a.s.) gittikten sonra Kıyamet ilerleyebiliyor. Hz. İsa Mesih (a.s.) gittikten sonra ilerleyebiliyor. Ondan sonra çöküyor dünyanın üstüne Kıyamet, inşaAllah.
“Gerçek şu ki Biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi şüphesiz sana gösterme gücüne sahibiz. Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır; Biz, onların nitelendiregeldiklerini en iyi bileniz” diyor Allah. Yalan söylüyorlar, üçkâğıtçılık yapıyorlar, işte sahtekârlık yapıyorlar. Mesela bak, burada açtık; deccaliyet var ve Mehdiyet var. Adam diyor ki; “nerede deccaliyet?” Senin gözün körse ben ne yapayım? Bakmıyorsun ki sen Kuran’a.
Adnan Oktar'ın Kahramanmaraş Aksu TV'deki canlı röportajından (13 Aralık 2010)
ADNAN OKTAR: Bismillahirrahmanirrahim, Müminun Suresi, 96’ncı ayet. “Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır; Biz, onların nitelendiregeldiklerini en iyi bileniz.” Kötülüğü en güzel olanla nasıl uzaklaştırırsın? İlimle, bilgiyle, sevgiyle anlatarak, ikna ederek. Biz ne yapıyoruz? Aynısını yapıyoruz. En güzel olanla; küfürle, bağırtıyla çağırtıyla değil. “Ve de ki: "Rabbim, şeytanın kışkırtmalarından Sana sığınırım.”” Şeytan münafıkları kışkırtır, deccalı kışkırtır, it kopuk takımını kışkırtır. “Onlardan sana sığınıyorum Ya Rabbi” diyoruz. Müslümanın bizzat kendini de şeytan kışkırtabilir olumsuz yönde, hepsinden Allah’a sığınacağız.
"Ve onların benim yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım Rabbim." Yani iblis ordusu, iblisun ve iblisat. Müslümanlara deccalın elemanlarının yanaşması; nasıl olur? İnternetten yanaşır, başka kanaldan yaklaşır, gazetelerden yaklaşır, evine yaklaşır, değil mi? Televizyon kanallarında Müslümanların aleyhine faaliyet yapar. Darwinizmi materyalizmi anlatır, ateizmi anlatır. “Hepsinden Sana sığınırım” şeklinde Müslüman dua ediyor. “Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin.”” Ölüm geldiğinde küfür her seferinde bunu söylüyor. Canını almaya Melekler gelince anlıyor. Mesela döverek canını alıyorlar. Bas bas bağırıyor; “beni geri çevirin” diye, “ben tavrımı düzelteceğim” diyor. Yani “böyle ahlaksızlık yapmayacağım” diyor. İşte “Darwinizm’e materyalizme inanmayacağım. Allah’ın bir olduğuna inandım. Beni geri çevirin, Müslüman olduğumu göstermek istiyorum” diyor. "Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım." “samimiyetimi göstereyim” diyor, “dönüp iyi bir insan olduğumu göstermek istiyorum, bana vakit tanıyın” diyor. Allah diyor ki, bak cevabı şöyle, tek bir tane söylüyor Allah; “asla” diyor Allah. Reenkarnasyoncular var ya; işte, “döneriz”, “şöyle oluruz, böyle oluruz”, “geri geliriz.” Öyle bir şey yok. Bak Allah ne diyor? “Asla.” Asla ne demek? İmkansız. “Gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır.” Bak; “Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır.” Bir boyutla kapatılmış. Başka boyuta alınmış çünkü. Öldüğü an başka boyuta alınıyor. Artık o boyuttan bu boyuta geçemez. O berzahı geçemez, mümkün değil. O, o boyutun içinde kalıyor artık, dirileceği güne kadar.
“Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur.” İşte, “‘hangi millettensin? Türk müsün, Kürt müsün, Çerkez misin, Laz mısın?’ bu yok diyor artık Allah. “Ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da.” Yani; “‘senin memleketin neresi? Sen hangi ildensin, hangi köyden?’ bunu da soruşturamazlar” diyor Allah. “Bunu sormaya güçleri yetmeyecek” diyor Allah. “Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” Yalnız buradaki ‘sur’ denilince insanların hep aklına, “bir küçük boru vardır” gibi, o, Allah’ın Katı’nda özel; o zaman gördüğümüz vakit anlayacağımız gerçekler. Mesela hiç ummadığımız bir şeyle karşılaşabiliriz, hiç tahmin etmediğimiz. Ama Allah ona “sur” demiş. “Sura üfürüldü.” Mesela o olayın olması sura üfürülme olmuş oluyor. Mesela diyor ki; “tartısı ağır basarsa”. Şimdi ‘tartı’ deyince aklına ne gelir adamın? “Teraziye mi çıkacağız?” der. O değil. Günahları ve sevapların oranlanmasına terazi deniyor, tartılması. Yoksa gram, dirhem; o tarz bir şey değil.
Adnan Oktar'ın 18 Mayıs 2011 A9 Tv, Aks Tv ve Tv Kayseri'deki Canlı Sohbetinden
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Müminun Suresi, 96 “Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır.” Kötülüğe kötülük olmaz. Kötülüğe sevgiyle, şefkatle karşılık verilecek, Allah’ın emri. İyilikle karşılık verilecek. Bir kötü söz söylüyor, o da onun ciğerine oturtturuyor. O da ona bir şey söylüyor, bu sefer sille tokat birbirlerine giriyorlar. Halbuki kötü bir söze güzel karşılık verirsen olumlu etkilenir şahıs. Bir daha güzel karşılık verirsen yine olumlu; üçüncüde bir fevkaladelik vardır. “Ben de güzel ahlaklı olayım, ben de güzel davranayım” der, şaşırtmak lazım. “Ve de ki: ‘Rabbim, şeytanın kışkırtmalarından Sana sığınırım.’" Şeytan insanı kışkırtabilir, Allah’a sığınacaklar. Hemen kendini kaptırmaya gerek yok. Don gömlek sokağa fırlayıp kepazelik çıkarıyorlar, kavga ediyorlar. Allah’a sığınıp, güzel, sevecen bir tavır göstermeleri lazım.
Sayın Adnan Oktar'ın 13 Aralık 2010 tarihli röportajından Mü'minun Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: 96’ncı ayet. “Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır; Biz, onların nitelendiregeldiklerini en iyi bileniz.” Kötülüğü en güzel olanla nasıl uzaklaştırırsın? İlimle, bilgiyle, sevgiyle anlatarak, ikna ederek. Biz ne yapıyoruz? Aynısını yapıyoruz. En güzel olanla; küfürle, bağırtıyla çağırtıyla değil.
“Ve de ki: "Rabbim, şeytanın kışkırtmalarından Sana sığınırım.”” Şeytan münafıkları kışkırtır, deccalı kışkırtır, it kopuk takımını kışkırtır. “Onlardan sana sığınıyorum Ya Rabbi” diyoruz. Müslümanın bizzat kendini de şeytan kışkırtabilir olumsuz yönde, hepsinden Allah’a sığınacağız.
ALTUĞ BERKER: İnşaAllah.
ADNAN OKTAR: "Ve onların benim yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım Rabbim." Yani iblis ordusu, iblisun ve iblisat. Yani Müslümanlar’a deccalın elemanlarının yanaşması, nasıl olur? İnternetten yanaşır, başka kanaldan yaklaşır, gazetelerden yaklaşır, evine yaklaşır, değil mi? Televizyon kanallarında Müslümanlar’ın aleyhine faaliyet yapar. Darwinizmi materyalizmi anlatır, ateizmi anlatır. “Hepsinden Sana sığınırım” şeklinde Müslüman dua ediyor.
“Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin.”” Ölüm geldiğinde küfür her seferinde bunu söylüyorlar. Canını almaya Melekler gelince anlıyor. Mesela döverek canını alıyorlar. Bas bas bağırıyor; “beni geri çevirin” diye, “ben tavrımı düzelteceğim” diyor. Yani “böyle ahlaksızlık yapmayacağım” diyor. İşte “Darwinizm’e materyalizme inanmayacağım. Allah’ın bir olduğuna inandım. Beni geri çevirin, Müslüman olduğumu göstermek istiyorum” diyor.
"Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım." “samimiyetimi göstereyim” diyor, “dönüp iyi bir insan olduğumu göstermek istiyorum, bana vakit tanıyın” diyor. Allah diyor ki, bak cevabı şöyle, tek bir tane söylüyor Allah; “asla” diyor Allah.
SUNUCU 2: Evet.
ADNAN OKTAR: Reenkarnasyoncular var ya; işte, “döneriz”, “şöyle oluruz, böyle oluruz”, “geri geliriz.” Öyle bir şey yok. Bak Allah ne diyor? “Asla.” Asla ne demek? İmkansız.
ALTUĞ BERKER: Evet.
ADNAN OKTAR: “Gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır.” Bak; “Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır.” Bir boyutla kapatılmış. Başka boyuta alınmış çünkü. Öldüğü an başka boyuta alınıyor. Artık o boyuttan bu boyuta geçemez. O berzahı geçemez, mümkün değil. O, o boyutun içinde kalıyor artık, dirileceği güne kadar.
ALTUĞ BERKER: İnşaAllah.
ADNAN OKTAR: “Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur.” İşte, “‘hangi millettensin? Türk müsün, Kürt müsün, Çerkez misin, Laz mısın?’ bu yok” diyor “artık” Allah. “Ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da.” Yani; “‘senin memleketin neresi? Sen hangi ildensin, hangi köyden?’ bunu da soruşturamazlar” diyor Allah. “Bunu sormaya güçleri yetmeyecek” diyor Allah.
“Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” Yalnız buradaki ‘sur’ denilince insanlar hep aklına işte, “bir küçük boru vardır” gibi, o, Allah’ın Katı’nda özel; o zaman gördüğümüz vakit anlayacağımız gerçekler. Mesela hiç ummadığımız bir şeyle karşılaşabiliriz, hiç tahmin etmediğimiz. Ama Allah ona “sur” demiş. “Sura üfürüldü.” Mesela o olayın olması sura üfürülme olmuş oluyor. Mesela diyor ki; “tartısı ağır basarsa”. Şimdi ‘tartı’ deyince aklına ne gelir adamın? “Teraziye mi çıkacağız?” der. O değil. Günahları ve sevaplarının oranlanmasına terazi deniyor, tartılması. Yoksa gram, dirhem falan; o tarz bir şey değil.
Sayın Adnan Oktar'ın 18 Aralık 2010 tarihli röportajından Mü'minun Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bismillah. Şeytandan Allah`a sığınırım.
“Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır; Biz, onların nitelendiregeldiklerini en iyi bileniz” diyor Cenab-ı Allah. Bak, “Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır” Kötülük nedir? İnsanları ikiye bölmek, insanları fitneye sürüklemek, Alevi Sünni diye kardeşlerimizi ayırmak, kapalı açık diye hanımları ayırmak, insanların yüzde doksan dokuzunu fasık ilan etmek, bunlar fitnedir. “Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır” diyor Cenab-ı Allah. “Biz, onların nitelendiregeldiklerini en iyi bileniz” nasıl nitelendiriyor? İnsanların yüzde doksan dokuzunu fasık olarak nitelendiriyorlar. Biz de mümin ve muttaki olarak görüyoruz kardeşlerimizi. “ Ve de ki: "Rabbim, şeytanın kışkırtmalarından Sana sığınırım." Biz şeytan’ın kışkırtmalarıyla hareket etmeyiz, fitneye düşmeyiz, Alevi’si, Bektaşi’si, Vahabi’siyle, Caferi’siyle, Sünni’siyle bütün Müslümanlar’ı kardeşlerimiz olarak görüyoruz. Başı açık olan, başı kapalı olan, çarşaflı olan hepsini kardeşlerimiz olarak görüyoruz, hepsini çok seviyoruz. Hepsiyle konuşuruz, hepsiyle görüşürüz, hepsine tebliğ yaparız, hepsiyle saygı ve sevgi sınırları içerisinde güzel bir bağlantımız olur inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 18 Mayıs 2011 tarihli röportajından Mü'minun Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım.“Kötülüğü en güzel olanla uzaklaştır.” Kötülüğe kötülük olmaz. Kötülüğe sevgiyle, şefkatle karşılık verilecek, Allah’ın emri. İyilikle karşılık verilecek. Bir kötü söz söylüyor, o da onun ciğerine oturtturuyor. O da ona bir şey söylüyor, bu sefer sille tokat birbirlerine giriyorlar. Halbuki kötü bir söze güzel karşılık verirsen olumlu etkilenir şahıs. Bir daha güzel karşılık verirsen yine olumlu; üçüncüde bir fevkaladelik vardır. “Ben de güzel ahlaklı olayım, ben de güzel davranayım” der, şaşırtmak lazım. “Ve de ki: ‘Rabbim, şeytanın kışkırtmalarından Sana sığınırım.’" Şeytan insanı kışkırtabilir, Allah’a sığınacaklar. Hemen kendini kaptırmaya gerek yok. Don gömlek sokağa fırlayıp kepazelik çıkarıyorlar, kavga ediyorlar. Allah’a sığınıp, güzel, sevecen bir tavır göstermeleri lazım.