Nur Suresi, 11-18, 22-26 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 4 Şubat 2010 tarihli röportajından Nur Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, “Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar”; bakın Kuran önce diyor ki, faziletli diyor, varlıklı olanlar demiyor, faziletli, çünkü fazilet yoksa varlıklı olsa da kıymeti yok. “Yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere”; evini bırakmış gelmiş mesela Müslümanlara sığınmış, “mal vermekte”, para vermekte “eksiltme yapmasınlar”, bol bol Allah rızası için onlara tasaddukta bulunsunlar, “affetsinler ve hoşgörsünler.” Bu hoş görme demin söylediğim tarzda gene aynı şekilde, yanlış anlaşılmasın. Hoş görme demek; yaptığı hatayı hatırlatıp, ona şefkatli davranmak. “Allah’ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah bağışlayandır, esirgeyendir. Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mümin kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve Ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap vardır.” İt kopuk takımı, mesela bir kadınla ilişkiye giremediğinde hemen ona bir iftira atar. İşte bana şunu dedi, bunu dedi, şöyle ilişkiye girdim, böyle ilişkiye girdim; ahlaksızlık yapar. Ben lise yıllarında çok bilirim, Akademi’deyken falan, ele geçiremedi mi şey yaparlar. Hatta kızcağız da ilişkiye girmezse bu sefer lezbiyen olduğunu yayarlar etrafa. Mecbur ederler onu böyle biriyle beraber olmaya. Bak diyor ki Allah; “Onlar için büyük bir azap vardır.” Azap demiyor Allah ‘büyük bir azap’ vardır diyor mümin kadına iftira atıldığında çok büyük karşılığı var. “O gün, kendi dilleri, elleri ve ayakları aleyhlerinde yaptıklarına dair şahitlikte bulunacaklardır.”Diyor ki mesela; “ben, yok öyle bir şey yapmadım” diyor. Dili diyor ki; “evet yaptı, söyledi böyle bir sözü” diyor. Elleri ve ayakları da şahitlik yapıyor. “O gün Allah hak ettikleri cezayı eksiksiz verecektir.” diyor, tam.

“Ve onlar da Allah'ın hiç şüphesiz hak olduğunu bileceklerdir.” “Kötü kadınlar kötü erkeklere; kötü erkekler kötü kadınlara” tam denk diyor Allah. Kötü ise erkek, kötü kadına. “İyi ve temiz erkekler, iyi ve temiz kadınlara yaraşır.” Allah karşılıklı birbirinden etkilenecek şekilde, iyi-temiz kadın, iyi-temiz erkekten hoşlanıyor. Takvaysa, akıllıysa takva ve akıllı erkekten hoşlanıyor. Akılsızsa akılsızdan hoşlanıyor. Pis ise pisten hoşlanıyor. Allah; öyle bir kanun yarattım, diyor.

“Bunlar, onların demekte olduklarından uzaktırlar. Bunlar için bir bağışlanma ve kerim (üstün) bir rızık vardır.” Yani mümin kadınlar temizdirler diyor Cenab-ı Allah. “Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur.” Müminlerden de iftiracı ve dedikoducu böyle adamlar çıkıyor ahlaksız yani Müslüman kadınlara iftira atıyor, Müslüman erkelere iftira atıyor. Cinsellikle ilgili iftiralar bunlar. Bu şerefsizliğe çok yatkındır insanların birçoğu, cinsel iftiraya. Ve içinizden birlikte davranan bir topluluktur, Müslümanlardan diyor Allah. Müslüman olduğu halde bu ahlaksızlığı yapıyorlar diyor. “Siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır.” Bak demin anlattım, şer gibi görünüyor ama hayır var. Daha çok sevap alır. Daha hayrına olur, hiçbir şey olmaz. “Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır” diyor Allah. “Onu işittiğiniz zaman, erkek müminler ile kadın müminlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi?” Şimdi birçok angut ve avanak Müslüman, gazetede bir haber çıkıyor.

Mesela Baron’un gazetesinde bir haber çıkıyor. Diyorlar ki; falanca Müslüman zina etmiş. Seks kasetleri çıkmış evinde. Tam da tahmin ediyordum, doğruymuş demek ki ya diyor. Yahut diyor ki; direk zina etmiş diyor. Böyle bir olay varmış, hatta kasetler bile varmış diyor. Vay vay vay! diyor. Ne kadar çok duyuyoruz, değil mi? Bak diyor ki Allah böyle adamlara; “onu işittiğiniz zaman, erkek müminler ile kadın müminlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup”; bak hayırlı bir zan! “Bu, açıkça” yani çok alenen, “uydurulmuş” kurgu olarak atılmış, yalan olan “iftira bir sözdür demeleri gerekmez miydi?” Demek ki farz, Müslümanlarla ilgili bir haber geldiğinde inanmak haram. Kuran’ın açık hükmü var. Anlamadım yok. Muhkem bu ayet. Nasıl inanabiliriz? Dört tane şahit gelir, salih mümin. Dördü de der ki; “kardeşim biz gözümüzle gördük, kulağımızla işittik”, tamam. Bunun dışında haramdır, olmaz. Onun dışında hüsnü zan edeceğiz. Bak zaten diyor ki Cenab-ı Allah; “Ona karşı dört şahitle gelmeleri gerekmez miydi?” Dört şahit. “Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah Katında yalancıların ta kendileridir” diyor. Allah Katında yalancı olmak ne demektir biliyor musun?

SUNUCU: Allah muhafaza.

ADNAN OKTAR: Karşılığı Cehennemdir. Allah affetmezse karşılığı Cehennemdir. “Eğer Allah'ın dünyada ve Ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı –bu gayriahlaki tavırdan dolayı- size büyük bir azap dokunurdu.” Büyük bir bela verirdim, diyor Allah.

“O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız.” Allah bunu telin ediyor, iftira aktarılmaz. “Ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz.” Gözünle gördün mü? Yok! Kulağınla işittin mi? Yok. Neye göre söylüyorsun? Allah diyor ki; “hakkında bilginiz olmayan şeyi ağzınızla söylediniz”;bilgin yok, atıyor. Gazetede okudum diyor. “Ve bunu kolay sandınız” diyor. Ne var ya konuşuruz, diyor. “Oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür” diyor Allah. Allah Katında büyük bir suç nedir biliyor musun? Karşılığı Cehennem anlamına gelir. “Onu işittiğiniz zaman: ‘Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen yücesin; bu, büyük bir iftiradır’ demeniz gerekmez miydi?” diyor Allah. Müslüman ahlakı böyledir. Aksini yapan; ahlaksız, haysiyetsiz, şerefsizdir. Kuran’dan biz bunu anlıyoruz değil mi? Haramidir yani, harama giriyor. “Eğer iman edenlerden iseniz, bunun gibisine bir daha dönmemeniz için Allah size öğüt vermektedir.” Sakın bir daha buna bir daha dönmeyin, diyor Allah. “Allah size ayetleri açıklıyor; Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” 


Nur Suresi, 22-25 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 24 Aralık 2011 tarihli röportajından Nur Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyoruz. Ya Allah, bismillah. Nur Suresi, 22-“Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar” faziletli olan, önce söyleniyor. Varlıklı olan sonra söyleniyor. Çünkü varlıklı olurda faziletsizse bir şey olmaz, ondan pek bir şey çıkmaz. Ama faziletli, varlıklı ise o zaman tamam “yakınlara” yakınında kimler varsa yani akrabalarına, “yoksullara’’ malı, mülkü olmayan fakirlere. “Allah yolunda hicret edenlere’’ mesela evini terk edip gitmiş, Müslümanların yanına gelmiş, hicret etmiş,“Onlara mal vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoş görsünler.” Bakın hem affedecekler, bir de hoş görecekler. “Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. 23-Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap vardır.” Temiz, mümin, muttaki kadınlara zina suçu atmak, onları töhmet altında bırakmak, haram. 24-“O gün, kendi dilleri, elleri ve ayakları aleyhlerinde yaptıklarına dair şahitlikte bulunacaklardır” diyor Cenab-ı Allah. Yani onlar reddetse bile ayakları da, elleri de yaptıkları suçu onlara bildiriyor. 25-“O gün, Allah hak ettikleri cezayı eksiksiz verecektir ve onlar da Allah'ın hiç şüphesiz hak olduğunu bileceklerdir.” Yani Allah’ın hakkı mutlaka yerine getirdiğini, Allah’ın hak olduğunu bileceklerdir. 

 


Nur Suresi, 11-13, 15-18, 23-24, 26 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 17 Şubat 2010 tarihli röportajından Nur Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bak, “Bu durumda, siz onu, iftirayı dillerinizle aktardınız.” Dilinle aktarmak, mesela bu da suçtur. İftira aktarılmaz. “Hakkında bilginiz olmayan şeyi...” hakkında bilgisi nasıl olur bir insanın?

Gözü görür, kulağı ile işitir değil mi? O bilgidir. “Bilginiz olmayan şeyi, ağzınızla söylediniz.” Olmadığı halde, böyleymiş diyor. Neye göre? Öyle duydum diyor. O da der ki, ben de seninle ilgili, ben de böyle duydum diyecek. Bu ne olur? Karşılıklıdır bu yani. İnsan isterse diyebilir, o da ondan şüphelenebilir. “Bunu kolay sandınız.” diyor Allah. Bak, Allah tel’in ediyor, kolay değil. “Oysa Allah katında, bu çok büyük bir suçtur.” diyor Allah. Çok büyük bir suç. Bakın, Allah şimdi diyor ki: “Onu işittiğiniz zaman...” şeytandan Allah’a sığınırım, “...bu konuda söz söylemek, bize yakışmaz.” Böyle iftiralar, böyle çirkin sözler bize yakışmaz. “Allah’ım, Sen Yücesin, bu büyük bir iftiradır.” Ahlaksızlıktır, “...demeniz gerekmezmiydi.” diyor Allah. Kuran’ın emri bu. “Eğer iman edenlerden iseniz” diyor tabii. İmansızsa istediğini söyleyebilir, o ayrı. “Bunun gibisine, bir daha dönmemeniz için, Allah size öğüt vermektedir.” Bir daha dönmeyin böyle bir şeye, diyor Allah. “Allah, size ayetleri açıklıyor. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” İslam’ın, Müslümanlar’ın güçsüz olmasının nedeni, ne Masonlar’dır ne ateist Siyonistler’dir, ne satanistlerdir, ne komünisterdir, ne şu, ne budur. Bizzat Müslümanlar’ın içine sokulan bu fitnedir. Müslümanlar’ı birbirine kırdırıyorlar. Sevgilerine engel koyuyorlar. Birbirlerine düşman tanıtıyorlar birbirlerini ve inanıyor buna Müslümanlar’ın çoğu. Burada bir anormallik var.

Allah diyor; “kurşunla kaynatılmış binalar gibi, saf bağlayarak mücadele edenleri Allah sever” diyor. Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, Kuran’ın ipine, sakın diyor Allah ayrılıp, dağılmayın ve mümin kardeşlerinizin arası bozulduğunda, aralarını düzeltin diyor Allah, emrediyor. Bunu yapmadıkları için, şu an mesela soruyorsun birçok kişiye; İslam’ın dünya hakimiyeti için gayret edelim mi diyorsun. Kardeşim diyor, 21. yüzyılda olacak iş mi, sen ne biçim konuşuyorsun, diyor. Bırakın böyle şeyleri diyor, bu geçmiş bunlar diyor. 1400 sene önce olmuş bunlar diyor. Peki diyorsun, öbür adama gidiyorsun, mümkün mü diyorsun, yani Mehdi (a.s.) çıkacak mı, İsa (a.s.)? Yahu ne yapıyorsun sen kardeşim, diyor. Hayal mi kuruyorsun sen diyor. Peki, komünizm olur mu diyorsun, olur, niye olmasın diyor. Avrupa Birliği? O da olur diyor değil mi? Mason dünya hakimiyeti olabiliyor mu diyorsun, olmuş bile diyor, niye olmasın diyor. Peki Avanos Dağı’nın karlı zirvesi, İslam niye hakim olamıyor o zaman? Değil mi? Madem mason hakimiyeti ile bir avuç mason dünyaya hakim oluyorsa, bir avuç Müslüman niye dünyaya hakim olamıyor? Yani ne var bunun önünde engel? Masonlar, birbirlerini çok iyi koruyup kolluyorlar. Birbirine iftira atmaz, uğraşmaz, maddi, manevi desteklerler. Müslümanlarda bu olmadığı için, bak diyor Said Nursi, çok az bir kuvvet ile diyor, deccal diyor, Müslümanların şikak ve nifakını diyor, kullanarak koskoca İslam alemini esir alır, diyor.

Rivayetlerden anlaşılıyor diyor, bak. Şikak ve nifakını, fitnesini, yani birbirleri ile uğraşmasını, birbirleri ile dedikodu yapmasını, kuvvet alarak diyor, birini öbürüne kırdırarak, koskoca İslam alemini diyor, az bir kuvvet ile esir alır diyor deccal diyor, ahir zamanda. İşte bu, deccalın köpek sistemini, Mehdi (a.s.) deccalın kafasını köpek kafası gibi parçalayarak ortadan kaldıracaktır. İlim ile, fen ile, sevgi ile ve muhabbet ile inşaAllah. Bu şikak ve nifakı ortadan kaldıracaktır. Bak, açık açık söylüyor Said Nursi. Bir avuç kuvvet ile esir alır diyor. Toplam, yani dünyada en fazla 100 milyon mason vardır. En fazla. Bütün dünyayı esir almış vaziyetteler. Anormal birbirlerini korur, kollarlar. Bir Müslümanın birbirlerine iftira atması çok normaldir, uğraşması. Bir masonun, mümkün değildir. Yani İngiliz Locası’ndan geldiyse adam, acayip hürmet eder yani. Pek muhterem diyor zaten, pek muhterem. Müslüman, birbirine geldi mi ne ajanlığı kalıyor, ne bilmemneliği kalıyor. İşte kimi İsrail’in emrinde, kimi Amerika’nın emrinde, kimi Suudi Arabistan’ın emrinde, yani herkes birinin emrinde olmuş oluyor, ne hikmetse. Ve buna da ördek gibi inanan bayağı adam çıkıyor. Bu oyun çözüldüğünde, o gün İslam hakim olur. İnşaAllah. Diyecekler ki: “BİZ TÜRK-İSLAM BİRLİĞİNİ İSTİYORUZ.” Ben Müslüman kardeşlerimi seviyorum, gerisine karışmasınlar. Şeytan bu lafı, Müslümanlara söyletmiyor. Bu sözü söyleyecek Müslüman. Biz diyecekler, Kuran Ahlakı’nın dünyaya hakimiyetini istiyoruz, bu kadar.

Ne diyorsun Oktar Hocam, haklı mıyım?

OKTAR BABUNA: Tam dediğiniz gibi Hocam, maşaAllah. Yani tam, elhamdülillah.

ADNAN OKTAR: Mesela AKP, Ak Parti, nur gibi insanlar. MHP nur gibi insanlar. Bakıyoruz, birbirleri ile uğraşmaları için bir kısım basın körüklüyor, teşvik ediyor. Her ikisi de kale ve Türkiye’nin her ikisi de sigortasıdır. Mesela Deniz Baykal, çok muhterem bir insandır, çok efendi. Elinden yüzünden nur akar. Bakın, çok efendi bir insandır. O biraz atak yapmak istedi, böyle İslami, Kurani, manevi, milliyetçi bir atak yapmak istedi. Parti içerisindeki o komünist kafadaki bazı kokoşlar, hemen gittiler yakasına yapıştılar, ne yapıyorsun sen gibisinden. Bırakın bu insanı, bakın neler yapacak. Yani alelade bir insan değil o, Deniz Baykal, çok değerli bir insandır. Mesela bıraksalar kendi haline ve tam destek sağlansa, şahane insan. Daha adım atmadan ayaklarına sarılıyorlar. Mesela bu da ayrı bir sorun. Ama Alperenler’i ile, Ülkücüler’i ile, Saadet Partisi ile bizim milletimiz düğün salonu gibidir, evelAllah yani. Çok mübarek ve muhterem bir millettir. Her biri ayrı güzel bir gruptur. Hepsinin hedefi de aynıdır; Türk İslam-Birliği’dir. Yani bunun hiç kaçarı, kurtarırı yok Allah’ın izni ile inşaAllah. Mesela şehidimiz, Alperenler’i bize emanet verdi. Geçenlerde geldi o koç yiğitler, aslan hepsi, tertemiz, nur gibi Anadolu delikanlıları. Ne istiyorsunuz diyoruz. Türk-İslam Birliği’ni istiyoruz diyorlar. Kuran Ahlakı’nın dünyaya hakim olmasını istiyoruz diyorlar. Ülkücüler’e soruyoruz, Türk-İslam Birliği’ni istiyoruz diyorlar. AKP soruyoruz, AKP demeyeyim, Ak Parti, Türk-İslam Birliği’ni istiyoruz diyorlar. Saadet Partisi, zaten Erbakan Hocamız bu işin aşığıdır, bu konunun aşığıdır. Aynı görüşteler. Sakın ha sakın, kardeşleri birbirine düşürmeyelim. Aman ha aman. Bütün mesela burada. Kale gibiyiz. Alevi-Sünni ayırımı, bak yukarıda şimdi bir Alevi dostumuz var, üç tane. Bir anne, bir baba, bir de kızları var, çok sevimli, şeker bir kız, çok efendi. Onu da şimdi getirecektim, ama vakit olmadı. Vardır bir hayrı inşaAllah. Hocam dedi, Aleviler ile ilgili biraz konuşsanız dedi, şimdi yukarıda muhterem. Hocam dedim, biz aylardan beri anlatıyoruz, onlar bizim canımız, ciğerimiz değil mi?

Zaten ben Hz. Ali (r.a.)’nin soyundanım, inşaAllah. Seyitim inşaAllah. Aleviler, bir kere bakın, en başta diyorum, delikanlıdır. Yani yiğittirler. İslam’ın Anadolu’ya gelişinde bayraktardı onlar. Anadolu’da da İslam’ın yayılmasına çok büyük emekleri geçti, Anadolu ile bırakmadılar sadece, bastılar Avrupa’ya; Bosna’ya, ta İtalya’nın ta böğrüne kadar İslam’ı oralara yaydılar değil mi? Hacı Bektaşi Veli’nin koç yiğitleri yani inşaAllah. Osmanlı Ordusu da biliyorsunuz, Bektaşi Tarikatı’na mensuptu, Yeniçeriler. Hepsi silme Bektaşi idi yani inşaAllah. Gözlerinden cesaret, yiğitlik, delikanlılık akıyordu, inşaAllah. Aleviler bizim canımız, ciğerimiz, ruhumuzdur. Tüyüne, kılına zarar getirttirmeyiz. EvelAllah, evelAllah. Şiiler de öyle, Caferiler de öyle, Vahabiler de öyle. Biz onları öyle kıyma gibi, pastırma gibi yahut işte pırasa gibi doğramak isteyenlerin karşısında çelikten duvarız biz. Kimse bizi aşamaz Allah’ın izni ile. Böyle yamuk yumuk kafayı biz, o kafayı açar, dümdüz hale getiririz. Nur ile, sevgi ile, güzellik ile, barış ile inşaAllah.

OKTAR BABUNA: Konu ile ilgili bir ayet var Hocam, okuyayım mı inşaAllah.

Şeytandan Allah’a sığınırım. Enfal Suresi, 73: “İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.”

ADNAN OKTAR: Bak diyor ki Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım. Nur Suresi, 11:“Doğrusu...” diyor, “...uydurulmuş...”, uydurma ne demek? Kafadan, hayali. “...Bir yalanla gelenler,...”, yalanla gelenler, “...sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır....”çünkü manevi makamı yükselir. Mehdi (a.s.)’ye denmedik kalmayacaktır, o yüzden Mehdi (a.s.) oluyor zaten. Çektiği çileden dolayı Mehdi (a.s.) oluyor.“...Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır...”, iftira edenlere. “...Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır.” diyor. Ahirette hesaplaşacağız, inşaAllah. “Onu işittiğiniz zaman, erkek mü’minler ile kadın mü’minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: ....”, hayırlı bir zan. Müslüman hüsn-ü zanda bulunacak. Hayırlı bir zan, hüsn-ü zan. “...Bu açıkça uydurulmuş iftiradan bir sözdür” demeleri gerekmez miydi?” diyor Allah. Farz, Allah’ın emri. “Ona karşı dört şahitle gelmeleri gerekmez miydi?...” diyor Allah. Hem de salih mümin. Gözü ile görüp, kulağı ile işitecek. “...Şahitleri getirmediklerine göre...” diyor Allah. Yapılan ahlaksızlığı anlatıyor.

“...Artık onlar Allah Katında yalancıların ta kendileridir.” diyor, yalancı. Yalancı ne demek biliyor musunuz? Cehennem ehlinin diğer adıdır, tabii. “Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler, kötü kadınlara;...” böyledir kanun, Allah’ın kanunu. “...İyi ve temiz erkekler, iyi ve temiz kadınlara (yaraşır).” Onlarla dost olacaklar, onlara güvenecekler, kaçmayacaklar onlardan. “...Bunlar, onların demekte olduklarından uzaktırlar. Bunlar için bir bağışlanma ve kerim (üstün) bir rızık vardır.” Yani müminler tertemizdir diyor Allah. “...Onlar için bir bağışlanma ve kerim (üstün) bir rızık vardır.” diyor Cenab-ı Allah. “Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara iftira atanlar, (zina suçu) atanlar, dünyada ve Ahirette lanetlenmişlerdir...” diyor. Müslüman kadınlara da iftira atılıyor değil mi? Çok yaygındır. Akıl almaz iftiralar atıyorlar. Allah dillerini koparsın. “Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara iftira atanlar, (zina suçu) atanlar, dünyada ve Ahirette lanetlenmişlerdir...” diyor. Allah’ın laneti üzerlerine olsun. Allah’ın laneti üzerlerine olsun. Allah lanetlemiş zaten. Biz de lanetliyoruz. İnşaAllah. Yani dua ediyoruz Allah’ın bu lanetini yerine getirmesi için. “...Ve onlar için büyük bir azap vardır.” diyor Allah. İnşaAllah. “O gün, kendi dilleri, elleri ve ayakları aleyhlerinde yaptıklarına dair şahitlikte bulunucaklardır.” Ben demedim, etmedim şimdi burada yapıyorlar ya, Ahirette öyle bir şey yok. Böyle şakıyor, tabii dili, derisi her yeri konuşuyor.

Bitmiş program, öyle mi? MaşaAllah. Kuran’ı da öpüp şöyle yerine koyalım inşaAllah. Çünkü elimden bırakırken biraz hızlı bıraktım, o yüzden.

 


Nur Suresi, 15-16, 23 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 13 Mayıs 2010 tarihli röportajından Nur Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Yine Nur Suresi çıktı. Demek ki önemli bir konu bu.  Günün konusu ki bak Allah diyor, şeytandan Allah’a sığınırım, “Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir.”, “O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz ve bunu kolay sandınız; oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür. Onu işittiğiniz zaman: "Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen Yücesin; bu, büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?” Eğer toplum bunu uygularsa kadınlarımız mağdur olmaz, insanlarımız mağdur olmaz, dedikodu fitnesi ortadan kalkar. Bir söz, bir lafa böyle ortalığı birbirine katmaz. Kuran ahlakı uygulandığında hiçbir şey olmaz. Bu olay mesela çok rahatsız edici. Bütün ömrünü vermiş bu insan mesela Deniz Baykal. Bir filmle, bir sözle bambaşka bir şey meydana geliyor. Mesela gayet güzel giderken ki mesela Kutlu Doğum Haftası’ndaki konuşmasında nefes kesildi. Çok büyük bir manevi heyecan meydana geldi, Baykal’ın konuşmaları mükemmeldi. Kuran’a, İslam’a tam sahip çıkan candan bir üslup. Sen misin onu yapan, iddia edilen Ergenekon Örgütü hemen dişlerini çıkarttı. Hemen Baron devreye girdi. Ve olaylar bu şekle geldi. Ama herkesin sahip çıkması lazım hakka, doğruya. Mesela ben CHP’li değilim. Ama ben sahip çıkıyorum. Baykal’ı severim ben insan olarak. Hiçbir şekilde de çizgimde de bir değişiklik olmadı, kafamda kıpırtı bile olmaz. Ama büyütmemek lazım bu tip şeyleri. Orada bir hata yapıldı. Tabii bir hayır vardır, yani gereksiz büyütüldü. Konu tamamen kapatılması gereken bir konu. Mesela o hanım, o da çok mağdur durumda kaldı. İnsan ona da şefkatle bakar. Çocuğu da var. Bir anda onun toplum karşısındaki manevi rahatsızlığını da düşünmek lazım. Bana ne, olmaz. Şefkatle, merhametle ve sevgiyle olaylara yaklaşmak lazım.

 


Nur Suresi, 11-20, 23-25 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 22 Haziran 2010 tarihli röportajından Nur Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Nur Suresi, şeytandan Allah’a sığınırım; “Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur.“ Müslümanlar aleyhine münafıklar hep aleyhte haberler çıkarırlar. Ya iffetlerine yönelik, ya cinsellikle ilgili. Ki Kuran’da zaten o konu işleniyor. Bak; “doğrusu, uydurulmuş bir yalan” yani aslı yok, esası yok, hiçbir şeyi yok, sadece bir yalan, “sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur” yani içinizde yaşayan münafıklardır, münafık tiniyetlilerdir. Yani Müslümanların içinden çıkıyor. “Siz onu kendiniz için bir şer saymayın,” yani bundan dolayı üzülüp, sarsılmak veyahut “"benim aleyhimde dedikodu yaptılar" veyahut "bana zarar verdiler, bu içinden çıkılmaz bir durumdur" demeyin” diyor Allah. “Siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır” diyor. Yani çok büyük bir mucize. Hem adam dedikodu yapıyor, hem aleyhine söz çıkarıyor. Ama Allah, “o sizin için hayırdır” diyor. Çünkü hem sevap kazanırsın, hem daha çok sevilecek hale gelir insan. İnşaAllah. “Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır.” İftira, mesela “kötü adam” dersin bir iftiradır bu, ama daha büyük kapsamlı bir iftira olursa, mesela delillere dayandırarak, o zaman daha büyük oluyor. Allah diyor ki bak; “onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise” demek ki büyük iftira da vardır, mesela herhangi bir iftira da vardır. Ona da “büyük bir azap”  vardır diyor, iftiranın şiddetine göre azabın şiddeti de artıyor. Yani her iftira aynı konumda olmuyor. Yani can yakıcılığı veyahut rahatsız ediciliği, toplumda meydana getireceği sansasyon, etki, toplumdaki gibi yaygınlık, seçilen kelimeler dozunu arttırıyor, gücünü arttırıyor.

“Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın mü’minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup,” bak hayırlı bir zan, Müslüman’ın yapması gereken hayırlı bir zan. Bir şey tahmin ederken hayırla tahmin etmek. Yani niye şerre, niye kötüye yoruyorsun? İyiye yor. “Bu, açıkça” bu açıkça ama bak, “"açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi?” Hem “açıkça”, bak önce bunu söylüyor, iyi bir vurguyla “açıkça,” “uydurulmuş,” uydurma, “iftira bir” sözdür. Yani iftira, kafasında düzenlediği bir yalan. “Ona karşı dört şahitle gelmeleri gerekmez miydi?” Mesela bir insan hakkında, herhangi bir insan hakkında iftira atıldığında, mesela gayrimeşru ilişkide bulunuyor demek, işte iffetsizlikle suçlamak veyahut ona benzer, Allah o zaman diyor ki; “dört tane şahidin bunu gözüyle görüp, kulağıyla işitmesi gerekir” diyor. Bunun olması için, yani böyle bir söz söylemeniz için. Dört tane salih, aklı başında şahit. “Şahitleri getirmediklerine göre,” diyor Allah, “böyle bir şahitleri yok” diyor, dört kişi yok, “artık onlar Allah Katında yalancıların ta kendileridir.” Allah onları yalancı ilan ediyor. Yani bir düşün, Ahirete adam gitmiş, yalancı.  “Senin özelliğin ne?” diyor, “yalancı” diye tanınıyor adam, sırf bundan dolayı. “Eğer Allah'ın dünyada ve Ahirette üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu.” “Çok büyük bir bela verirdim” diyor Allah, “bu yaptığınız dedikodudan dolayı” diyor.

Ama “dünyada ve Ahirette üzerinizde Allah’ın fazlı ve rahmeti var” diyor. Yani koruyuculuğu var. “Ben merhametliyim” diyor Allah. “O yüzden sizden intikam almıyorum” diyor. “Yoksa yaptığınız bu ahlaksızlıktan dolayı sizleri perişan ederdim” diyor Allah. “O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz.” Hem iftirayı aktarıyor ve hakkında da bilgisi de yok. Gözüyle görmüş değil, kulağıyla da işitmiş değil, “duydum” diyor. “Duydum” ile etrafa yayıyor. “Hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz ve bunu kolay sandınız.” Adam çayını, kahvesini içerek çok basit bir şey zannediyor iftirayı. “Oysa o (iftira) Allah Katında çok büyük (bir suç)tür” diyor Allah. “Onu işittiğiniz zaman:” yani geldi size bir iftira, iftirayla ilgili bilgi geldi. "Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz.” Çünkü görmedim, duymadım, bilmiyorum, şahitler yok, bize yakışmaz. “"(Allah'ım) Sen Yücesin; bu, büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?” diyor Allah. Demek ki Müslümanlar hakkında bir haber geldiğinde araştıracağız, tahkik edeceğiz, dört tane şahit yoksa; aman diyeceğiz, Allah esirgesin, hiç böyle bir konuyu açma, ben duymamış olayım, sen de söylememiş ol, Allah’a sığın, bir daha böyle bir şey yapma arkadaşım diyeceksiniz. “Bilmediğin, etmediğin şeyler hareketler hakkında böyle konuşma yapmak olmaz, mazlum bir insana iftira attın, tevbe et, ben bu insanı seviyorum, böyle bir şeyi de kabul etmiyorum, bir daha da bunu yapma” demesi lazım. İnşaAllah.

“Eğer iman edenlerden iseniz,” yani iman ediyorsanız diyor zaten Allah, iman etmiyorsa zaten belasını ona  göre bulacaktır, o ayrı. “Eğer iman edenlerden iseniz, bunun gibisine” yani bu olayın bir benzerine “bir daha dönmemeniz için Allah size öğüt vermektedir.” “Sakın bir daha buna dönmeyin” diyor Allah, böyle bir şeye dönmeyin. Bakın toplum düzenini, hayatı ne kadar güzelleştiriyor görüyor musunuz, Kuran? Bir genç kızın hayatını ne kadar kaliteli hale getirecek, ne kadar hayatını rahat hale getirecek, davranışlarını rahat hale getirecek bir sistem, bir üslup, görüyor musunuz, Kuran’da? Çünkü bir genç kızın en çekindiği şeylerden bir tanesi iftiradır. Çünkü bir kızı manen yıktığında, Allah esirgesin, bir anlamda öldürdün demektir. O kendisi açısından, ona bir şey olmaz da. “Allah size ayetleri açıklıyor; Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Çirkin utanmazlıkların iman edenler içinde yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve ahirette acıklı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmiyorsunuz.” “Çirkin utanmazlıkların iman edenler içinde yaygınlaşmasından hoşlananlara,” her türlü gayrimeşru davranış, her türlü haram olan eylem, yani hepsi fahşadır, inşaAllah. İftira, hakaret, fuhuş, zulüm, acımasızlık, hepsi.“Dünyada ve ahirette acıklı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmiyorsunuz. Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten Rauf (şefkat eden ve) Rahim olmasaydı (ne yapardınız)?”  diyor Allah.

Şeytandan Allah’a sığınırım, “Namus sahibi, bir şeyden habersiz,” mesela kuzu gibi habersiz, “mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar”. Mesela lisede falan biz çok görüyorduk, çok güzel kızlar olurdu, ulaşamazdı çakallar, okulda bazı çakallar olurdu, hemen kızcağıza iftira atardılar. İşte dün gece beraber olduğunu, işte şöyle olduğunu, böyle olduğunu, birçok kişinin de onunla yattığını falan söylerlerdi; kızı manen çökertmek ve ele geçirmek için. Veyahut kızın sapkın ilişkiye girdiğini, erkeklerden uzak durduğunu. Yani eğer kızcağız fuhuş yapmazsa, onun lezbiyen olduğunu iddia ediyorlar. Ne yapsın? Kendine göre o da kurtulmak için. “Ya lezbiyenliği kabul edeceksin, ya fuhuşu kabul edeceksin, ikisinden hangisini istiyorsun?” diyorlar. Bu rezalet bu. “Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve Ahirette lanetlenmişlerdir” diyor Allah. Lanetlenmişlerdir, mesela çok büyük bir tehdit bu ve aşağılama, değil mi? Allah aşağılıyor. “Onlar için büyük bir azap vardır.”

“O gün, kendi dilleri, elleri ve ayakları aleyhlerinde yaptıklarına dair şahitlikte bulunacaklardır.” Bak; "kendi dilleri," kendi dili aleyhinde konuşuyor. Dili hareketlenmeye başlıyor. Yani ahlaksızlık yaptığını, iftira attığını söylüyor dili. Kendi istemiyor ama. Kendi söylemek istemiyor ama dili söylüyor, dinliyor mecburen. “Elleri”, mesela eli diyor ki; “bu eli yaptı” diyor, kalkıyor konuşuyor.  “Ve ayakları,” ayakları da konuşuyor, “aleyhlerinde yaptıklarına dair şahitlikte bulunacaklardır.”

“O gün, Allah hak ettikleri cezayı eksiksiz verecektir ve onlar da Allah'ın hiç şüphesiz hak olduğunu bileceklerdir.” Böyle genel bir sistem kurulmuş, işte “çıktığın yok mu?”, “tırmandığın yok mu?” bilmem ne. Yok tabii, ne mecburiyeti var bir genç kızın, niye öyle bir şeyi olsun, değil mi? Bu tip oyunlara insanların gelmemesi için, Kuran böyle şeytani ataklara karşı insanları uyarıyor. Bunlar ucuz kurnazlıklar, aşağılık kurnazlık metotları, yöntemleri. Yani böyle psikolojik baskı yaparak onun direncini kırıp, onun iffet direncini kırıp onu aşağılamak, ondan sonra da gücü yettiği kadar daha aşağılayıp artık öldürünceye kadar mücadele ediyor. Şeytani bir azgınlık ve psikopatlık var. Kızcağız kabul etmiyor, bu sefer testereyle kesmeye kalkıyorlar, kafasına kurşun sıkıyorlar. Allah’ın güzel tecellileri onlar. O namusuyla, iffetiyle, aklıyla güzel o. Onuruyla güzel, haysiyetiyle, kişiliğiyle, karakteriyle, dürüstlüğüyle, efendiliğiyle kadın güzel olur. Sen onu manen ezdin mi ölü haline getirirsin onu, et-kemik haline getirirsin, mahvetmiş olursun. Kadın sevgiyle güzel olur, değer vermekle güzel olur, hürmetle güzel olur. Akılla, kültürle yani birçok manevi güzellikle birarada güzel olur.

Mesela biz bir insana “güzel” derken, kaşı güzel oluyor, gözü güzel oluyor, burnu güzel oluyor, her yeri güzel oluyor; onun toplamına biz “güzel” diyoruz. İnsan ahlakı da öyle. Mesela dürüstlüğü kaşı oluyor, efendiliği gözü oluyor, değil mi? Mesela vefalı olması kulağı oluyor farz edelim, onun bütününe baktığımızda böyle çok ahenkli bir güzellik ortaya çıkmış oluyor. Ama parça parça da güzel olabilir, mesela bir insan sırf gözü güzeldir de başka yeri güzel olmayabilir. Mesela bir insan sırf vefalı oluyor ama başka ahlaki özellikleri pek olmuyor. Hiç yoktan yine o da iyidir. Hiç olmazsa vefası var yani sıfır olmasındansa. Ama her yönden iyi olması için tabii gayret etmek lazım.

 


Nur Suresi, 23. Ayetinin Tefsiri

(Mümin kadınlara zina suçu atmak haramdır)

 

SAYIN ADNAN OKTAR’IN A9 TV’DEKİ CANLI SOHBETİ (24 ARALIK 2011; 10:00 )

ADNAN OKTAR: Nur Suresi, 23. “Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap vardır.” Temiz, mümin, muttaki kadınlara zina suçu atmak, onları töhmet altında bırakmak haramdır.