Adnan Oktar'ın 20 Nisan 2011 A9 Tv, Aks Tv ve Tv Kayseri'deki Canlı Sohbetinden
ADNAN OKTAR: Şeytan’dan Allah’a sığınırım; Nur Suresi 45; “Allah, her canlıyı sudan yarattı”, “Her canlının kökeninde su vardır” diyor, Allah. İnsanların da büyük bölümü sudur, bütün canlıların büyük bölümü sudur biliyorsunuz. “İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. Andolsun Biz, açıklayıcı ayetler indirdik. Allah, dilediğini doğru yola yöneltip-iletir.” Yani hidayet verip doğru yola iletir. 2044 tarihini veriyor, ebcedi. “Onlar derler ki: ‘Allah'a ve elçisine iman ettik ve itaat ettik’. Sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler”. İnsanlar genellikle iman ederler fakat bir süre sonra bakarsın namazdan vazgeçer, dinden vazgeçer. Dinden vazgeçen, sonradan tavrını değiştiren çok insana rastlamışsınızdır. Kuran onlara dikkat çekiyor. “Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Resulüne çağrıldıkları zaman, onlardan bir grup yüz çevirir”. “Kuran ahlakına göre hareket edelim dendiğinde kabul etmezler, bir grup” diyor, Allah.
“Fakat hak lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler”. İnsanlar da bir şey olduğunda mutlaka önce kendi haklarının korunmasını isterler halbuki, adalette mutlaka bir taraf mağdur olacaktır. Mağdur zannedecektir kendini. İki kişi davalaşıyorsa bir tanesi haklıdır, değil mi? İkisi birden haklı çıkmaya çalışıyorlar, Kuran ona dikkat çekiyor. “Eğer hak lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler. Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah'ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar?” Peygamberimiz (s.a.v)’in adaletine güvenemiyorlar. Kuran ona dikkat çekiyor. “Hayır, onlar zalim kimselerdir. Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman mümin olanların sözü; ‘işittik ve itaat ettik’ demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır”. Mümin ne yapacak? İşittik ve itaat ettik diyecek. Adaleti Peygamberimiz (s.a.v)’e bırakacak. Mehdiyet devrinde de öyle, adaletine Hz. Mehdi (a.s.)’ın kanaat getirilecek. İnsan orada şüpheye, kuşkuya düşmeyecek. Hakkım yendi, hakkım çiğnendi demeyecek. Çünkü onun bilmediği bir yönü olabilir. Derinliğini bilmediği bir yönü olabilir, güvenecek, inşaAllah.
Adnan Oktar'ın 23 Nisan 2011 A9 Tv, Aksu Tv Ve Gaziantep Olay Tv'deki Canlı Sohbetinden
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Nur Suresi, 46. Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor; şeytandan Allah’a sığınırım. “Andolsun Biz, açıklayıcı ayetler indirdik.” Yani şerh eden, açıklayan aynı zamanda, “Allah, dilediğini doğru yola yöneltip-iletir.” Yani hidayet verir ve doğru yola yöneltir, iletir. 2044 tarihini veriyor. Dünya hakimiyeti tarihini veriyor, inşaAllah. “Onlar derler ki: ‘Allah'a ve elçisine iman ettik ve itaat ettik’ sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler.” Allah’a ve elçisine iman ettiysen o zaman Kuran’a göre hareket etmen lazım, niye hurafeye göre hareket ediyorsun, değil mi? İnşaAllah.
“Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Resulüne çağrıldıkları zaman, onlardan bir grup yüz çevirir.” Nereye dönüyor? Hurafeye dönüyor, Kuran’a göre hareket etmiyor. Hurafe dediğinde havaya hopluyor. “Eğer hak lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler.” Yani İttihad-ı İslam yok, Türk-İslam Birliği yok dersen, pilav serbest, işte sarığın boyunu da sekiz metre yapacaksın dersen, onda geliyor. Ama İttihad-ı İslam, Türk-İslam Birliği dediğinde o ağrına gidiyor. Bakıyor orada o zaman işler uzayacak. Evliliği var, işi gücü var, ticareti var, yemesi, içmesi var, değil mi? Keyfi, zevki var. O zaman onu kabul edemiyor. Ama kolay olan, işine gelen kısımlar olduğunda onlar tamam.
“Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah'ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir” zulmediyorlar diyor Allah. “Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman mü'min olanların sözü: ‘İşittik ve itaat ettik’ demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır.” Allah çok fazla Kuran ayetinde İttihad-ı İslam’ı farz kılıyor, en büyük farz. Müslüman ne yapacak? “İşittik ve itaat ettik” demeleri lazım. Bu Kuran’ın hükmüne uyacaklar, inşaAllah.
“Yeminlerinin olanca gücüyle Allah'a yemin ettiler; eğer sen onlara emredersen mücadele edin diye. De ki: ‘And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.’" Bak hemen arka sayfada Nur Suresi’ne devam ediyor. Elli beşinci ayette, şeytandan Allah’a sığınırım. “Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir.” Şart ne? İman etmek ve samimi olmak. “Allah vaadetti” diyor. Allah, “Hiç şüphesiz” diyor. Hiç şüphe etmeyin, “onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa,” ondan öncekileri nasıl öğreneceğiz? Kuran’a bakacağız. Kimi görüyoruz? Hz. Zülkarneyn (a.s)’ı görüyoruz. Kimi görüyoruz? Hz. Süleyman (a.s)’ı görüyoruz dünya hakimi olarak. Bak, “şüphesiz biz onlardan öncekileri nasıl güç ve iktidar sahibi kıldıysak, onları da yeryüzünde,” çünkü yeryüzündeki hakimiyetten Kuran’da iki yerde bahsediliyor. Bir, Hz. Zülkarneyn (a.s), bir Hz. Süleyman (a.s) kıssasında.
“Onları da aynı şekilde yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak” dünyaya hakim edecek diyor. Ebcedi 2013 tarihini veriyor. “Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir.” Ayetinin ebcedi 2019 tarihini veriyor. “Kendileri için seçip beğendiği dinlerini, İslamiyet’i, kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak.” Yani her yönden din ahlakı dünyaya hakim olacak. “Ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir.” Savaşlar yok, kavgalar yok.
“Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar.” Şirk koşmazlar, yobazlık yapmazlar. Bak, “şirk koşup, yobazlık yapmazlar. “Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır.” Demek ki yobazlık yapılırsa, samimiyetsiz olunursa kurtuluş yok. Samimi olursa kurtuluş var. Yobazlık yapılırsa kurtuluş yok. Ama Kuran’a uyulursa kurtuluş var. Nitekim, “onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar.” Bu ayetin ebcedi de 2050 tarihini veriyor. Bakın, 2019, 2013 ve 2050 tarihini veriyor. Bir ayetin içerisinde dünya hakimiyeti çok detaylı anlatılıyor. Anlamıyorum yok. Bak, “Dosdoğru namazı kılın,” hurafelerle değil, yobaz ilavelerle değil, Kuran’da tarif edildiği gibi namazı dosdoğru kılın. “Zekatı verin,” bol bol Müslüman Allah rızası için dağıtacak. “...ve elçiye itaat edin.” Peygamberimiz (s.a.v)’e, ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s)’a itaat edin.
“Umulur ki, rahmete kavuşturulmuş olursunuz. İnkarcıların, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacaklarını sanma.” Yani deccaliyetin yeryüzünde Allah’ı aciz bırakacağını sanma, deccalin öyle bir gücü olmaz, diyor Allah. Deccaliyetin, “Onların son barınma yerleri ateştir. Ne kötü bir dönüştür o.” diyor Allah. Mahvedeceğim hepsini, diyor Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 28 Kasım 2010 tarihli röportajından Nur Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Nur Suresi, 46. Cenab-ı Allah yemin ediyor, “Andolsun, Biz açıklayıcı ayetler indirdik.” Bak hem açık hem de açıklayıcı, şerh ediyor Cenab- Allah. “Allah dilediğini doğru yola yöneltip, iletir.” Kimi seçtiyse, kime hidayet verdiyse, kimi Mehdi (a.s.) yaptıysa onu doğru yola yöneltip, iletir. Ebcedi 1980 tarihini veriyor, net.
OKTAR BABUNA: MaşaAllah hocam, tam çıkış tarihi, maşaAllah.
ADNAN OKTAR: “Onlar derler ki: “Allah’a ve elçisine iman ettik ve itaat ettik. Sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildir” bunlar da münafıklar. Bak “Allah’ın elçisine iman ettik” diyorlar, “itaat ettik” diyorlar, “sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir”, kahpelik yapıyorlar. İslam’ın aleyhinde, Müslüman’ın aleyhinde çalışıyor ama Müslüman görünümünde, Müslüman gibi görünerek çalışıyor. “Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resulüne çağrıldıkları zaman, onlardan bir grup yüz çevirirler.” Peygamberimiz (s.a.v)’in imamlığı ağırlarına gidiyor, enaniyetlerine ağır geliyor. “Eğer hak lehlerine ise ona boyun eğerek gelirler.” Kendi çıkarlarına uygun bir şey varsa sevinerek geliyorlar. Para verirsen, yiyecek verirsen, imkan sağlarsan, köşeyi dönerse. “Bunların kalplerinde hastalık mı var?” diyor Cenab-ı Allah, “yoksa kuşkuya mı kapıldılar?” Bak “kalbinde hastalık” psikolojik bozukluk, “yoksa kuşkuya mı kapıldılar?” , şüphecilik, “yoksa Allah’ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar?” Peygamberimiz (s.a.v.)’in tavırlarının olumsuz olmasında şüpheleniyorlar. Mesela Mehdi (a.s.) ile karşılaştığında da münafıkların tavrı bu olacaktır. Mehdi (a.s.)’ye güvenmiyorlar, tavrına güvenmeyecekler. Onun haksızlık yapacağından emin olacaklar veyahut çekinecekler. “Hayır onlar zalim kimselerdir. Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve elçisine çağrıldıkları zaman mümin olanların sözü, “işittik ve itaat ettik” demeleridir.
İşte felaha kavuşanlar bunlardır.” Biz Mehdi (a.s.) terbiyesinde, Mehdiyet terbiyesinde, Mehdi (a.s.) ile karşılaştığımızda, Hz. İsa (a.s.) ile karşılaştığımızda ne yapacağız? Kuran’dan aldığımız bu terbiye ile “aralarında hükmetmesi için Allah’a ve elçisine çağrıldıkları zaman” onlardan bir söz, bir talimat duyulduğu zaman, “Mümin olanların sözü” ne? “işittik ve itaat ettik” o kadar, tartışmaya açamıyor, açmıyor. “işittik” işittir işitmez de “itaat ettik” diyor ve hemen gereğini yapıyor. “İşte felaha kavuşanlar bunlardır,” Kurtuluşa kavuşanlar bunlardır. “Yeminlerinin olanca gücüyle Allah’a yemin ettiler. Eğer sen onlara emredersen,” mücadeleye çıkacaklar, tebliğe çıkacaklar diye, “de ki: “And içmeyin” yemin etmeyin, “bu bilinen bir itaattir”, zaten yapmanız gereken bir itaattir. “Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” Vardır ya böyle ucuz kahramanlar, işte “bir şey olsa ben şöyle fedakarlık yaparım, böyle fedakarlık yaparım” zaten yapman gerekir, zaten yapacaksın değil mi? Nur Suresi, 55, Cübbeli’nin en çekindiği ayetlerden bir tanesi, asla okumak istemeyeceği ve şerh etmek istemeyeceği bir ayet. Şeytan’dan Allah’a sığınıyorum. “Allah içinizden iman edenlere ve Salih amelde bulunanlara vaat etmiştir.” Bir, Allah’a iman edecek, İki, bütün hayatı samimi olacak, “ben bunlara vaat ettim” diyor Allah. “Hiç şüphesiz onlardan öncekileri” bak “hiç şüphesiz” kesin bir gerçek, diyor Allah, ikinci bir ihtimal yok. “Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl güç ve iktidar sahibi kıldıysa” Müslümanlar’dan öncekiler kimler Peygamber Efendimizden (s.a.v.) öncekiler?
SUNUCU: Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz.Zülkarneyn (a.s.).
ADNAN OKTAR: Hz. Zülkarneyn (a.s.). Çünkü Kuran anlatıyor, Kuran’da hakimiyet anlatılıyor. Bak “onları nasıl güç ve iktidar sahibi kıldıysa” hem askeri, siyasi, sosyal güce sahipler, hem de iktidar sahibi, muhtedir bir iktidar sahipleri, bütün dünyaya hakim olmuşlar. İktisadi, sosyal, siyasi, psikolojik, imani, dini her yönden hakimler. “Onları nasıl hakim kıldıysam” diyor Cenab-ı Allah, nasıl Zulkarneyn (a.s.)’ı, Süleyman (a.s.)’ı hakim kıldıysam, “onları da yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kılacak.” Onlar kim?
OKTAR BABUNA: Hz. Mehdi (a.s.) ve öğrencileri ve Hz. İsa (a.s.), inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Başka yok, hadislere göre o, inşaAllah. “Onları da yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kılacak.” Kuran’daki bu bahsedilen kimse, bu olay mutlaka olacak, bir dünya hakimiyeti var, Zulkarneyn (a.s.), ve Süleyman (a.s.) gibi bir dünya hakimiyet olacak, diyor Allah. İsim vermemiş Cenab-ı Allah. Zaten Mehdi (a.s.)’de isime gerek yok, biz Sahib-i zaman da diyebiliriz, muhterem de diyebiliriz, hocam da diyebiliriz, hepsini diyebiliriz.
OKTAR BABUNA: İnşaAllah hocam.
ADNAN OKTAR: “Onları” diyor Cenab-ı Allah. “Onları yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kılacak.” Allah, söz veriyorum, kesin olarak bunu yapacağım, diyor. “Kendileri için seçip, beğendiği dinlerini (İslamiyet’i, Kuran’ı) kendilerine yerleşik kılıp, sağlamlaştıracak.” Şu an sağlam mı?
OKTAR BABUNA: Değil.
ADNAN OKTAR: Şu an yerleşik mi? Dünyada yerleşik değil, her yer oynuyor. Hemen hemen her yer oynuyor. İslam dünyaya oturmamış, yerleşmemiş. “Ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir.” Korku kol geziyor İslam aleminde, her yerde korku var, Türkiye’de bile, değil mi? İddia edilen Ergenekon Örgütü, domuz bağıyla adamları şehit ediyordu, insanları şehit ediyordu. “Ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar.” Şimdi bak Allah en hayati noktayı belirtiyor; “Onlar yalnızca Bana ibadet ederler” ve dikkat edin “ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar.” İslam aleminin parçalanmışlığının, bölünmüşlüğünün nedenini Allah açıklıyor, bu felaketin nedenini, Allah’ın Müslümanlar’ı bu hale düşürmesinin nedenini açıklıyor, tek nedeni var; Şirk, Allah’a eş koşmak. Hurafeler ve bana vahiy geldi diye ilave yapmak . İşte bu yüzden Allah bu belayı verdim, diyor. Ama buna rağmen, diyor Allah, bak buna rağmen İslam’ın dünyaya hakim olacağını, edeceğini, belirtiyor Allah. Çünkü Allah’a şirk koşmayan, samimi müminler gelecek, diyor Cenab-ı Allah, Kuran’da bunu anlıyoruz, samimi Müslümanlar gelecek. “Vaad ettim” diyor bak, “Allah içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vaat etmiştir.” Allah vaadinden dönüyor mu? Dönmez ayet var, vaadinden dönmüyor. “Hiç şüphesiz” diyor Allah bir de ayrıca bir garanti daha veriyor Allah, “onlardan öncekileri nasıl güç ve iktidar sahibi kıldıysa, onları da yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kılacak.” Türk-İslam Birliği ve İttihad-ı İslam’ı anlatan ayettir. Bak “onları da yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kılacak” ebcedi 2013 tarihini veriyor. Kardeşim bu kadar tevafukat normal mi?
OKTAR BABUNA: Değil hocam, maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Olağan üstülük var. Bak “kendileri için seçip, beğendiği dinlerini kendileri için yerleşik kılıp, sağlamlaştıracak, ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar yalnızca Bana ibadet ederler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar.” Bu ayetin ebcedi de 2050 tarihini veriyor. İslam’ın en olgun, en kamil dünyaya hakim olduğu tarih.
Sayın Adnan Oktar'ın 8 Eylül 2016 tarihli sohbetinden Nur Suresi ile ilgili ayet açıklamaları.
ADNAN OKTAR: Münafık hep kendi istediği gibi olmasını ister olayların, eğer hüküm aleyhinde olduğunda hemen yüz çevirir ve çirkefleşir ve saldırganlaşır. Nur Suresi 24. Sure 48. Ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Aralarında hükmetmesi için Allaha ve Resulüne çağrıldıkları zaman onlardan bir gurup yüz çevirir.” İşte münafıklar. “Eğer hak lehlerine ise ona boyun eğerek gelirler.” Hoşnut olarak sevinç içinde gider. Eğer değilse çirkefleşiyorlar. “Bunların kalplerinde hastalık mı var?” Diyor Allah. “Yoksa kuşkuya mı kapıldılar?” Kalplerinde hastalık olduğunu işaret ediyor Allah. Çok şüphecidir münafık. “Yoksa Allah’ın ve elçisinin kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar?” Sürekli haksızlık iddiasındadır münafık. Hep haksızlığa uğradığına inanır. “Hayır onlar zalim kimselerdir Allah” diyor. Zulüm içinde ahlaksız, alçak karakterlidirler. Halbuki bak diyor ki Allah 24. Sure 51 ayette. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman mü'min olanların sözü: "İşittik ve itaat ettik" demeleridir.” Bak işitiyor ve derhal itaat ediyor Allah’ın hükmüne. “İşte felaha kavuşanlar bunlardır.”
Sayın Adnan Oktar’ın 27 Ekim 2013 tarihli sohbetinden Nur Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Andolsun Biz, açıklayıcı ayetler indirdik.” (Nur Suresi, 46) “Allah, dilediğini doğru yola yöneltip-iletir.” Yani hidayet verir Hadi İsmiyle tecelli eder. Ebcedi kaç biliyor musunuz? Tam 1980. Bak diyor ki, “Allah, dilediğini” seçtiğini “doğru yola yöneltip-iletir.” Hadi İsmiyle tecelli eder. Bir tane ebcedi var 1980. İman ferahlık verir, Allah’a teslimiyet ferahlık verir. “Kalpler ancak Allah’ın zikriyle felah bulur” diyor Allah. Ayette söylüyor “insanlık, bütün dünya, bütün kainat ziyan içindedir” diyor Allah, “hepsine acı vereceğim tamamına” “ancak hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna” diyor “ve sabredenler” diyor bak. “Ve tevâsav bil hakkı ve tevâsav bis sabr.” Yani “sabrı ve hakkı tavsiye edenler müstesna” diyor. “Hepsine azap veririm” bütün dünya azap çekiyor şu an. Ama hakkı tavsiye eden, doğruyu anlatan, İslam’ı tebliğ eden, sabredenler onlar ferahlık içinde. “O an rahatlatırım” diyor. Müslüman da keserse tebliği yine canını yakar Allah. İslam’ı anlatmaktan vazgeçerse, Allah’ı zikretmekten vazgeçerse, “beni bir ızdırap sardı” diyor, sarar. Vazifeni yapmıyorsun da onun için. Nasıl Allah’ı unutursun? Sen Allah’ı unutursan, Allah da seni unutur. Allah’ı unutmayacak ve Allah’a hep hüsnü zan hep hüsnü zan, seviyorsa öyle olacak. Allah’ı deneyemezsin sen (haşa). Yani hep iyilik yapacak sana, sen de o yüzden sadece seni seveceksin. Sana bir zorluk verdiğinde de karşı geleceksin.
Ayette var “biz” diyor “onları gemilere koyarız, gemide giderler” diyor “önce şımarırlar” diyor özetle. “Ama” diyor “bir bele geldiğinde yağmur, kasırga, batacağını anlarlarsa, Bize içten ve candan teslimiyetle dua etmeye başlarlar” diyor ama “tam bir mümin olarak, tam bir takva Müslüman olarak coşkuyla dua ederler. Sonra” diyor “felaket durgunlaşıp sakinleşince yine eski kafalarına dönerler” diyor Allah. Bu çok korkunç bir şey, çok anormal bir hareket. Bak diyor ki , “bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar” diyor Allah 50. ayette Nur Suresi. “Yoksa Allah’ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar?” Allah’ın ve peygamberin haksızlık yapacağından. Diyorlar ki, “çok büyük haksızlığa uğradım.” Haksızlığa uğradığın yok. Ne Allah seni haksızlığa uğratır, ne peygamber haksızlığa uğratır. “Hayır onlar zalim kimselerdi” diyor Allah. Zulüm yapıyorlar diyor. “Aralarında hükmetmesi için, Allah’a ve elçisine çağrıldıkları zaman” yani imama, asrın Mehdi’si kimse ona, “mümin olanların sözü: “işittik ve itaat ettik” o kadar başka bir şey yok, aması yok. Bak “işittik ve itaat ettik” demeleridir. İşte felaha kavuşanlar” işte felah bu. Felah ne demek? Kurtuluş, ferahlık. “Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse ve Allah’tan korkup O’ndan sakınırsa, işte kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunardır.” Bak kurtuluş ve mutluluk. Diyor ki “niye mutlu olalım?” işte mutluluk böyle olur diyor Allah.
Ne yapacaksın? Allah’a ve Resulüne itaat edecek ve Allah’tan korkup sakınacak. “Öyle adamlar ki” diyor Allah, “ne ticaret, ne alışveriş onları Allah’ı zikretmekten” şimdi burada ayette kastedilen ne biliyor musunuz? “Ne ticaret, ne alışveriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten tutkuya kaptırıp alıkoymaz.” “Ne ticaret, ne alışveriş” ne düğün, ne eğlence, ne üniversite imtihanı, ne arkadaşlarla toplu muhabbet ortamı, ne gezmek, ne tatil, ne eğlence, bu ayet dar anlamlı bir ayet değil. Allah bir örnek veriyor anlasınlar diye. “Onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan” diyor ki; tatildeydim namazımı kılamadım, eğlence vardı namazımı kılamadım, Allah ne diyor bak “Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten tutkuya kaptırıp” tutku, yani kendini olaya kaptırmasını Allah istemiyor, “tutkuya kaptırıp alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin inkılaba uğratacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden” kıyametten “korkarlar” diyor Allah. Allah ona hatırlattığı ne? Ölümü unutma diyor. Adam eğleniyor düğüne gidiyor, kendini kaybediyor. Kardeşim sabahına ölebilirsin, oynarken birden düşer ölürsün veya sevdiğin bir anda gözünün önünde düşer ölür. Aklını başına al, şımarman için bir neden yok. Allah diye eğlen, Allah diye gez, yüzüyorsan denizde Allah diye yüz. Allah’a hamd et sofraya başlarken yemeğe başlarken Allah’a hamd et.
Kaybediyor kendisini, Allah onu istemiyor. “ Yada inkar edenlerin amelleri engin denizde ki karanlıklara benzer. Onların üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmının üzerinde karanlıklar, elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek”. “Adam, kendini bile tanıyamaz” diyor Cenab-ı Allah. Öyle hale gelmiş ki gafletten ve Cenab-ı Allah onların ruhunun karanlığını bak nasıl anlatıyor “engin denizde ki karanlıklara benzer. Onların üstünü bir dalga kaplar” diyor, karanlık üzerini dalga kaplıyor, “onun üstünde bir dalga” bir kat daha diyor Allah, yani simsiyah dünyası, “onun da üstünde bir bulut vardır” yani göremiyor artık pus, deliye dönmüş artık “bir kısmı bir kısmının üzerinde karanlıklar” yani karanlıklar içinde kalmış, “elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek” kendini bile tanıyamıyor diyor Allah, elini bile tanıyamayacak durumda. “Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur” diyor. Ama kime nur verdiyse, onun için nur vardır. Bu deccaliyete bakan bir ayet aynı zamanda. Karanlıklar içinde üç zulümat dalgasından bahsediyor Cenab-ı Allah zaten.
Elini çıkarsa, elini tanıyamayacak şekilde. Ama mesela Hz. Musa (a.s) elini göğsüne sokuyor, bir çıkarıyor bembeyaz, nur gibi. Kendi elini tanıyor. Ama o elini tanıyamayacak durumda, kendini tanıyamayacak durumda. Aslında o sağ elini, bak “sağ elini göğsüne koy” dediği ayette, Hz. Mehdi (a.s)’ın göğsünün üstündeki el büyüklüğündeki bene de işaret ediyor. Bak sağ eli, sağ el büyüklüğünde. Zaten o rivayetteki sağ el büyüklüğünde o ben. Demek ki, sağ göğsünde Hz. Mehdi (a.s)’ın beni. Çünkü yön belirtiyor Allah. Elin dememiş, sağ elin diyor detay veriyor Allah ve göğsünün üstüne koy diyor. Demek ki biz göreceğiz ki onu inşaAllah, tam bir el büyüklüğünde Hz. Mehdi (a.s)’ın göğsünün üstünde bir Hz. Musa göreceğiz. Sanki Hz. Musa (a.s)’ın eli oraya gelmiş gibi. Yani orada Hz. Mehdi (a.s)’ın alametlerinden bir tanesi de, gizli şifreyle orada belirtilmiş oluyor. Hz. Mehdi (a.s)’ın evi, barkı, kaldığı yer, hayatı, şekli, şemaili, Kuran’da eğer dikkat edip incelersek, hepsinin çok detaylı kodlandığını görürüz.
Ben onunla ilgili zaman zaman çok kapalı açıklamalar yapıyorum. Çok detaylı anlatıyor. Bak diyor “kayalığa geldiğimizde” diyor, “iki denizin birleştiği yerde” diyor, net İstanbul’da olduğunu söylüyor Hz. Mehdi (a.s)’ın. Ve “ilerlediği yer de kayalık bir yer” diyor. Kaç tane kayalık bir yer olur? “Orada buluştular” diyor. Ve Vadi’den bahsediyor. “Vadi’nin bu tarafındaydı” diyor “Ashab-ı Kehf” diyor. Güneş bir taraftan giriyor bir taraftan çıkıyor, buna detay vermiş Allah, dikkat çekiyor. “Siz Vadi’nin sağ tarafındaydınız” diyor, yani artık bak detay. “Vadi’nin üst tarafındaydınız” diyor “aşağıda Vadi vardı” diyor, “siz üst taraftaydınız” yani bu kadar. Detay detay, detay detay, detay detay, isimlere varıncaya kadar, dikkatlice bakarsanız Kuran’da isimlere varıncaya kadar hepsi var. Ama iman gözüyle bakan görebilir. Gaflet gözüyle bakan göremez.
Sayın Adnan Oktar'ın 8 Mayıs 2011 tarihli röportajından Nur Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman, mümin olanların sözü; ‘işittik ve itaat ettik’ demeleridir” diyor Cenab-ı Allah. Hz. Mehdi (a.s.)’a da biz öyle diyeceğiz; “işittik-itaat ediyoruz”, yani büyüğümüz olarak. İnşaAllah lider olarak gördüğümüz için, derin bir imanla, sevgiyle; “işittik-itaat ettik” diyeceğiz, kendi kafamıza göre hareket etmeyeceğiz. Büyüğümüzün sözünü dinleyeceğiz.
Sayın Adnan Oktar'ın 16 Mayıs 2015 tarihli röportajından Nur Suresi ile ilgili açıklamalar.
GÖKALP BARLAN: Müşriklerin genel özelliklerini Allah Kur'an'da, “Alabildiğini ayıplayıp kötüleyen” diye açıklıyor. “Söz getirip götüren” diye açıklıyor, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Bir daha söyle.
GÖKALP BARLAN: “Alabildiğini ayıplayıp kötüleyen ve söz getirip götüren.”
ADNAN OKTAR: İşte bak tam Yobazların özelliği. Ya insan utanıyor bunlardan, baya pisler. Onun da farkında da bir süre modern olmaya çalışıyorlar. O yarım yamalak modernlik de daha da aşağılık bir görüntü veriyor. Daha da zavallı bir görüntü veriyor. İnsanlar gülüyor bunların haline. Altı kaval, üstü şişhane. Bir acayip bir şeyler yapıyorlar ya. Modern bir insansan modern ol. Gelenekçiysen ona göre hareket et. Ne gerek var iki arada bir derede yani.
GÖKALP BARLAN: Allah Müslüman'ın tavrını şöyle açıkladı hocam. Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. “Onları Allah'ın ayetleriyle hatırlatma yapıldığında hemen secdeye kapanırlar. İşittik, itaat ettik” derler. “Onları Allah'ın ayetleriyle hatırlatma yapıldığında hemen secdeye kapanırlar. İşittik ve itaat ettik” diyorlar.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah.
BÜLENT SEZGİN: Müşriklerin özelliği de, Allah ayette diyor. “Birileri ile alay etmeleri ve gıybet etmeleri.”
ADNAN OKTAR: Oktar Bey sende anlat bir şeyler.
OKTAR BABUNA: “Kalpleri paramparçadır” diyor Allah. “Sen onları birlik sanırsın. Oysa kalpleri paramparçadır”.
ADNAN OKTAR: Tabii kendi aralarında da çok taşkınlar.
EMRE KUTLU: Evet. Bir de belirgin bir özellikleri var. Ayette de belirtiyor. Kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım. “Onların dinlerini bir eğlence ve oyun konusu edinmişler” diyor. Gerçekten dinleri var ama onunla eğleniyorlar, fıkra anlatıyorlar. Üzerinde.
ADNAN OKTAR: Yobaz olup da dinle ilgili fıkra anlatmayan, eğlenmeyen, milletine soytarılık yapmayan adam yoktur. Her yobazın özelliğidir. Dinle ilgili ya fıkra yapar ya şaklabanlık yapar. Cennetle, cehennemle ilgili, meleklerle ilgili mutlaka böyle ahlaksızlık yapar. Milleti şaklabanlıkla güldürmeye çalışır. Her yobazın vazgeçilmez özelliğidir. Ben öyle bir şey olduğunda hiç dinlemiyorum. Yüzüne de bakmıyorum. Utandırıyorum.
BÜLENT SEZGİN: Ayette de zaten selam deyip uzaklaşmamızı emrediyor.
ADNAN OKTAR: Tabii. Ya bir işim var. Gidip geleceğim dersiniz. Bırakıp çıkıp gidersiniz. Öyle tiplere muhatap olmaya gerek yok.