Sayın Adnan Oktar'ın 18 Eylül 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla” , şeytandan Allah’a sığınırım.
“Alemlere uyarıcı olsun diye, kuluna Furkan'ı indiren (Allah) ne Yücedir” Kuran’ı indiren Cenab-ı Allah ne yücedir. “Alemlere” bak bütün dünyaya uyarıcı olsun diye, herkese.
“Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir” Hz. İsa (a.s.) Allah’ın oğlu değil.
“O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş ve belli bir ölçüyle takdir etmiştir” Altın oranı da Kuran’da Allah açıklamış oluyor. Her şeyde bir ölçü var. Hem simetri, hem ölçü var, altın oran var. Bak diyor ki Cenab-ı Allah; “belli bir ölçüyle takdir etmiştir” Atomda ölçü var, moleküllerde ölçü var, her yerde bir ölçü var. Her yerde matematik var maşaAllah.
“Dediler ki: "Bu elçiye ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte...” Cübbeli’nin dediğinin aynısını diyorlar bak, Cübbeli ile bire bir aynı. “Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?" “Bu Mehdi (a.s.)’dir diye açıkca göstermesi gereken bir melek olması gerekmez miydi?” diyor, değil mi? Cübbeli öyle diyor. Bak buradaki müşrikler ne diyorlar? “Ona, kendisiyle birlikte...” “Mehdi (a.s.) ile veyahut Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile birlikte, o devirde Peygamberimiz (s.a.v.) için diyorlar” diyorlar tabii, “Peygambere (s.a.v.)” diyorlar. “Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?" “Yanında gezsin” diyorlar “Peygamberimizin (s.a.v.), başının üzerinde bir bulut olsun, oradan bir melek sürekli bu peygamberdir desinler” diyor. Cübbeli ne diyor? “Mehdi (a.s.)’nin başında bir bulut olsun, o da Mehdi (a.s.)’dir desin” diyor. Cahillik yapma kardeşim, cahillik yapma. Oradaki melek, görünmeyen melek, kastedilen melek görünmeyen melek. Peygamberimizin (s.a.v.) yanında sürekli melekler vardı, görünüyor muydu? Görünmüyordu tabii ki. Sahabelerin içinde vahiy iniyordu Peygamberimize (s.a.v.), vahiy indiğinde boncuk boncuk terliyordu o Allah’ın nuru, o güzeller güzeli.
Üzerini örtüyorlardı Peygamberimizin (s.a.v.) vahiy geldiğinde, görüyor muydu sahabeler? Görmüyorlardı. Cebrail (a.s.) üzerine çöküyordu Cibril (a.s.). Devesinin üzerindeyken hayvan aşağıya çöküyordu ağırlıktan. Cibril (a.s.)’in vahyin ağırlığından. Hayvanla beraber, hayvan da aşağıya çöküyordu. “Bütün sahabeler” diyor, “hepimizin üzerine ağırlık çöküyordu” Cidden ağırlık, alanen ağırlık. Peygamberimiz (s.a.v.) kül gibi oluyordu rengi, buram buram ter döküyordu soğuk havada bile. Vahyin şiddetinden gücünden inşaAllah. Ağırlığından, vahyin ağırlığından. Görünmüyordu melekler, Cibril (a.s.) orada ama görünmüyor. Diyor ki adam, “Ben göreceğim, görmek istiyorum” diyor. Öyle bir şey yok, göremezsin. Peygamberimiz (s.a.v.) iki kere asliyetiyle görmüştür. İlk gördüğünde zaten bayıldı Peygamberimiz (s.a.v.). Biliyorsun değil mi Cebrail (a.s.) ilk geldiğinde. Asliyetiyle gördü, asıl haliyle kanatlarını açmış olarak heybetiyle görünce, görür görmez bayıldı. Ki o kadar şey olmasına rağmen, yani çok metanetli bir insan Peygamberimiz (a.s.), o heybete dayanamadı, Cibril (a.s.)’in heybetine, Cebrail (a.s.)’in. Cübbeli diyor ki, “Ben görürüm” diyor. Sen meleği gördüğünde ne hale gelirsin sana söyleyeyim ben sana.
OKTAR BABUNA: Kaldı ki demiştiniz Hocam, yani görse de inanmaz demiştiniz.
ADNAN OKTAR: Kardeşim yani inanmaz. Bu kadar 150 tane alamete inanmayan adam, buna inanır mı? İnşaAllah. Ne diyecek? “Bana hipnoz yaptılar” diyecek. “Bana büyü yaptılar” diyecektir. “Hipnoz yaptılar” diyecektir. İnanmazsın sen, değil mi? Veyahut gören olduğunu düşünelim, birisi dese ki, “Ben gördüm, ey Cübbeli ben gördüm başının üzerinde melek vardı, bu kişiyi işaret etti” Ne diyeceksin adama? “Sahtekar, yalancı” diyeceksin. Başka ne diyeceksin yani? Yine inanmayacak. Peki inanmayacağın şeyi niye istiyorsun? Bak Allah bunu reddediyor, Cenab-ı Allah. “Dediler ki:” diyor şeytandan Allah’a sığınırım "Bu elçiye ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? “Nasıl istiyorlar? Yemek yemeyecek, pazarlarda dolaşmayacak. “Mehdi (a.s.) pazarlarda dolaşacak” diyor Peygamberimiz (s.a.v.). Hatta “büyük çarşılarda, bin dükkanlı çarşılarda dolaşacak” diyor. “Ama halk onu tanımayacak” diyor. “O halkı tanıyacak, ama halk onu tanımayacak” diyor.
“Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?" Demek ki böyle bir şey mümkün değil. Cübbeli bunu iyice kafasına koyacak. İnşaAllah.
Bak Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım, ayete devam ediyor. "Ya da kendisine bir hazinenin bırakılması” zengin olmayacak Mehdi (a.s.), orada da bunalıyorlar. Zengin olsa, Cübbeli yani öyle birini görecek de zengin olacak, yani üslup değişir, “veya (ürünlerinden) yemekte olduğu bir bahçesi olması (gerekmez miydi)?" Yani şöyle malı, mülkü, arazi, geniş bir şey olsun diyorlar. “Zulmedenler dedi ki: "Siz olsa olsa, ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz” Yani “akli dengesi yerinde değil” diyorlar haşa.
“Bir bak;” diyor Cenab-ı Allah “senin için” Peygamberimize (s.a.v.) bakıyor ayet ama, Mehdi (a.s.) için de aynı şekildedir, “senin için nasıl örnekler verdiler de böylece saptılar” Yani “Kuran’a, hadisin gerçeğine uygun bir şey söylemeyecekler” diyor. “Garip ve anormal ve akılsızca örnekler verecekler” diyor. Ve bak diyor nasıl sapıyorlar, Cenab-ı Allah “bak” diyor, hayret edilecek bir şey demek ki. Bu hayrete dikkat çekiyor Allah “bir bak“ diyor. “senin için nasıl örnekler verdiler de böylece saptılar. Artık onlar hiçbir yol bulamazlar” Bak “artık onlar hiçbir yol bulamazlar” “Sapıtacaklar” diyor Allah, “bulamazlar” diyor.
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2)
Allah altın oranla takdir etmiştir. Heryerde bir ölçü var, heryerde bir matematik oran var.
Dediler ki: "Bu elçiye ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?" (Furkan Suresi, 7)
Peygamberimiz (sav)’e vahiy geldiğinde Cibril’in ağırlığı üstüne çöküyordu. Üzerine örtü örtüyorlardı. Deve ağırlıktan olduğu yere çöküyordu. Herkes oradakiler biz de ağırlığı hissediyoruz diyorlardı. Cibril orada. Ama göremiyorlar. Peygamberimiz 2 defa gördü Cibril’i, ilkinde asliyetiyle gördüğünde, bayıldı. Ama Cübbeli ben görürüm diyor.
"Ya da kendisine bir hazinenin bırakılması veya (ürünlerinden) yemekte olduğu bir bahçesi olması (gerekmez miydi)?" Zulmedenler dedi ki: "Siz olsa olsa, ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz." (Furkan Suresi, 8)
Hz. Mehdi (as) zengin de olmayacak. Onda da bunalıyorlar. Veya bağı bahçesi olsun istiyorlar.
Sayın Adnan Oktar'ın 2 Kasım 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: (Furkan Suresi, 2) Şeytan’dan Allah’a sığınırım. “Allah her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş.” Düzen, geometri ilmiyle, geometrik düzen veriliyor, simetri. “Belli bir ölçüyle takdir etmiştir.” Altın oranla da takdir ediyor Allah. Müthiş bir matematik düzgünlük vardır. Hem geometri, hem matematik düzgünlük Allah’ın sanatının özelliklerindedir.
Sayın Adnan Oktar'ın 10 Şubat 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Kuran’dan bir sayfa açtım şu 2. ayet. Sen oku sevimli. Furkan Suresi, 2. ayet. Evet.
SUNUCU: “Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.”
ADNAN OKTAR: Bak her şeyde diyor, belli bir ölçü koydum diyor Allah. Hepsini ölçüyle yaptım. Ama, her şeyi. Atomu, hücreyi, hepsinde yaptığım ölçüye göre hareket ederler diyor. Yani matematik bir mükemmellik var diyor Allah. MaşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 16 Mart 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Furkan Suresi, şeytandan Allah’a sığınırım: “Göklerin ve yerin mülkü O’nundur.” Tamamını Ben yarattım diyor Allah. “Göklerde ne görüyorsanız, yerde ne görüyorsanız, tamamını Benimdir. Çocuk edinmemiştir”. Bu Hıristiyanlar’ın, Allah çocuk edindi inancına karşı Allah böyle bir cevap veriyor. “O’na mülkünde ortak yoktur” yani başka ilahlar yoktur diyor Allah. “Her şeyi yaratmış” yani her şeyin tamamını Ben yarattım diyor Allah.
“Ona bir düzen vermiş”, bütün canlılar, bitkilerde de hepsinde var. Biliyorsun bir “altın oran” kullanıyor Allah. “Belli bir ölçü ile takdir etmiştir”. İşte bu aynı zamanda altın orana da bakıyor. Her şeyde bir ölçü koymuş Allah ve simetrik. Simetri de Allah’ın koyduğu bir kanundur. Darwinistler’in içinden çıkamadıkları konulardan biri de budur. Yani hiçbir konunun içinden çıkamıyorlar da, bu da içinden çıkamadıkları konulardan bir tanesi budur. Bir altın oran, yani mükemmel bir oranla yaratılmış olması, böyle matemetik oran ile yaratılmış olması, bir de simetri.
Çünkü onların bir mutasyon iddiası var biliyorsunuz. Diyor ki mesela “parmağımızda mutasyon oldu, küçük parmağımız böyle küçük kaldı” diyor. Peki bir tarafı öyle oldu diyelim, onların inancına göre, sağ taraf nasıl oldu? O da aynı. Orası da mutasyon, öyle bir mutasyon ki bu, sağda yaptı mı, solda da yapıyor aynı anda. Yani onu unutmuyor. Mesela gözlerin rengi, mesela bir gözü yeşil ise, öbür gözünü de yeşil yapıyor mutasyon. Mesela mercek sistemini mükemmel solda yaptıysa, sağda da mükemmel bir mercek sistemi yapıyor. Görüntüyü tam irise düşürüyor, mutasyon, tesadüf sonucu. Ama öbür tarafta da tam irise düşürüyor. Yani burnun yapısında da öyle, beyin kanatlarında da öyle, ciğerde de öyle. Yani bütün vücut biliyorsun simetriktir iki taraf birbirine. O simetrinin tamamının mutasyonla tesadüfler sonucunda oluştuğunu iddia ediyorlar. Mantıklı mı bu sence?
SUNUCU: Bu kadar tesadüf.
ADNAN OKTAR: Olmaz tabii ki. Değil mi? Sağ tarafta azı dişi olunca, sol tarafta da azı dişi oluyor. Onun diş kökündeki yapı neyse, orada o tarafta da oluyor. Göz merceğinde içindeki göz sıvısı olsun. Mesela ışık ayarlama sistemi; biliyorsun göz merceği otomatik ayarlama yapıyor sürekli. En kaliteli fotoğraf makinesi bile yapamıyor şu an. Flu çekiyor. Arka taraf bulanık çıkıyor. Ama biz baktığımızda ön taraf da net, arka taraf da net görünüyor ve mükemmel bir süratle optik ayarlama yapıyor. “Nasıl oldu bu?” diyoruz. “Mutasyonlar sonucu tesadüfen oldu” diyorlar. “Öbür göz, öbür gözün özelliği nasıl oldu?” diyoruz. “O da mutasyon, o da tesadüf” diyor. Tesadüfler sonucu.
“Beyine giden sinir nasıl oldu?” diyoruz. Yani “görüntüyü elektriğe çeviren sistem nasıl oldu sol gözde” diyoruz. “Tesadüfen oldu” diyor. Peki öbür sağ gözde nasıl oldu? “Orada da tesadüfen oldu” diyor. Yani tesadüflerden artık insanın midesi bulanıyor. O kadar çok tesadüf iddiası var. Ama tam açmaza girdikleri noktalarda da mesela bir protein meydana gelmesi konusunda da; “onu da uzaylılar yaptı” diyorlar. Mesela kromozomlar nasıl oluştu dediğinde, protein nasıl oluştu, çünkü matematik imkansız yani. Protein oluşturabilmesi için başka proteine ihtiyaç var. Yani tam bir kitlenme var burada yani. Bir protein olması için başka proteine ihtiyaç olduğunda artık sıfır ihtimal protein oluşması. “Nasıl oldu?” dediğimizde “uzaylılar geldi yaptı” diyorlar. Ne diyorsun buna iddiasını?
SUNUCU: Uzaylıların da bir başlangıç olarak proteine ihtiyacı var bu durumda.
ADNAN OKTAR: Onlar da başka uzaylılar yaptı diyorlar. Zincirleme. İşte bak biz bunların yakasından yapışmasaydık böyle milleti kandırmaya devam edeceklerdi.
SUNUCU: Peki onlara göre bu evrim devam ediyor mu hala? Yani bir insan ileride belki binlerce yıl sonra farklı bir görünümde mi olacak?
ADNAN OKTAR: Tabii tabii. Gazetede, mesela Baronun gazetelerinde var ya böyle abuk sabuk adam şekilleri yapılıyor. Kafası böyle balon gibi. Böyle olacak diyorlar. Devam edecek diyorlar evrim. Ama biz fosillere bakıyoruz. 350 milyon fosil var. Bakıyoruz 400 milyon yıllık 300 milyon yıllık canlılar aynısından değişmeden kalmışlar. Ve bakın 350 milyon adetin üstünde fosil var. Değişmediğine dair ispat eden. Hiç değişmemiş. Hala elimizde de canlı gösteriyoruz. Mesela bu atlaslar içinde de fotoğraflar var. Yalnız 350 milyon çok yüksek bir rakam. Buna karşı diyoruz ki, sizin iddia ettiğiniz gibi, bir değişim olduysa, bir evrim olduysa, tek bir tane kanıtı olması gerekmez mi? Bir tane. Fosil. Tek bir tane fosil olması gerekir. Bak Pelin dikkat et. Tek bir tane ellerinde fosil yok. Ben dedim ki, bana bir tane fosil getirin size 10 trilyon hemen masaya koyacağım dedim, 10 trilyon vereceğim dedim. İki yıldan beri bekliyorum. Avrupa'da ilan verdik gazetelere söyledik Avrupa'da haber verdik bütün Avrupalılarında haberi var. Her yere haber verdik. Kimse gelmiyor. Hatta dedik fosilin artık fosilin kendinden de vazgeçtim dedim. Fotoğrafını gösterin ona kabul edin. Ona vereceğim dedim. 10 trilyon diyorum. Bir tane fosil fotoğrafı gösterin dedik. Onu da gösteremediler. Habertürk'teki o tartışma programında dediler ki, ara fosil var dediler. E göster dedik. Bir kağıt vardı şöyle. Gösterip şu şey çekiyor. Gösterip çekiyor. Yani niye öyle yapıyorsun dedik yani. Tut kameraya göre fotoğraf istedik zaten nihayetinde. Yani bu kadar böyle tutup-tutup çekmeye ne alem var. Sence niye yapıyorlar Pelin böyle gösterip çekmeye? Çünkü doğru olmadığını biliyor. Evet. O gün Malazgirt meydan muharebesi gibi oldu. Darma keşen oldu. EvelAllah. Ondan sonra bir daha karşımıza çıkamadılar. Ve çıkmaya da hiç niyetleri yok. Mesela Yiğit Bulut, Dawkins'e haber göndermiş. Gel seni burada tartıştırayım demiş. Yani benden ve arkadaşlarımla tartıştıralım demiş. O adam hiçbir şekilde yanaşmıyor.
SUNUCU: Kime haber göndermiş?
ADNAN OKTAR: Dawkins. Bu İngiliz evrimci var ya onların meşhur. Duymadın mı? Hatta Yiğit Bulut gerçi bilmiyorum söylemek gerekir mi gerekmez mi de para da teklif etmiş. Para da vereyim demiş. Adamın tıynetini bildiği için para da teklif etmiş. Yine kabul etmemiş.
ALTUĞ BERKER: Etmez burada kim olduğunu bildiği için.
ADNAN OKTAR: Biliyor böyle paspas gibi çiğneyeceğimi. Ama gidiyor. Liseli çocuklarla gidip tartışıyor. Hahamlarla tartışıyor. Rahiplerle tartışıyor. Gel benden tartış deyince tartışmıyor. Sence niye gelmiyor? Kendisine soruyoruz. Ben diyor ondan tartışmam diyor. O kadar. Gerekçesi bu.
SUNUCU: Neden söylemiyor mu?
ADNAN OKTAR: Nedeni yok. Nedeni belli. Tartışmayan bir insan değil zaten. Tartışıyor herkeste.
SUNUCU: Geçerli bir nedeni var. O sadece söylerdi demek ki.
ADNAN OKTAR: Yani ama sence ne olabilir? Sen çözmeye çalış.
SUNUCU: Korkuyor mu?
ADNAN OKTAR: Yani hem de nasıl? Yani rezil rüsva olmaktan korkuyor. Çünkü 10 dakikanın içinde bitiririm. 10 dakika bile sürmez. Zaten sıkıştı. Daha önce böyle bir şey söylemiyordu. Yeni çıktı ortaya. Buna soruyorlar. Proteinler nasıl oldu diyorlar. Yani bu kromozomlar nasıl oluyorlar. Düşünüyor, düşünüyor, düşünüyor. Bir kısım uzaylı varlıklar diyor. Yapmış olabilir diyor. Yeni çıkartı bu modeli. Daha önce demiyordu böyle bir şey. Bizden sonra yani sıkıştıktan sonra duvara sıkıştı. Şimdi uzaylı muhabbetine başladılar.
SUNUCU: Madem dayanacağı hiçbir neden yok. Nasıl devam ettirebiliyorlar bu iddialarını?
ADNAN OKTAR: Boş alanında işte at oynatıyor kimse karışmayınca daha önce çok etkili de 71'lerde falan Türkiye'de Darwinizm ezici şekilde hakimdi, sol da hakimdi. Sol bütün üniversiteler hakimdi aşağı yukarı. Ama şu an her yerden söküldüler. Yani ilmi mücadele verildikten sonra söküldüler. Mesela Ergenekon örgütü, iddia edilen Ergenekon örgütün de temel ideolojisi Darwinizm'dir. Biz yıktıktan sonra iddia edilen Ergenekon örgütünün moral gücü kalmadı. Yani aralarındaki bağı ortadan kaldırmış oldu. Ve tasfiye sürecine geçtiler. Ve ezildiler, yok oldular. Mesela Türkiye'de sol kalmadı. Bunu sol kendi söylüyor. Mesela CHP'de diyor geçenlerde açıklama yaptılar. Türkiye'de sol yok dediler. Sol kalmadı dediler. Artık biz de sağ içerisinde mücadele vereceğiz dediler. Sol neden kalmaz? Solun kökeni Darwinizm'dir. Yani solu sol yapan Darwinizm'dir. Solu kaldırmak için ne yapılır? Darwinizm ortadan kaldırılır. Bizim yaptığımız da Darwinizm ortadan kaldırmak oldu. Hatta Arap ülkelerinde de hep bütün ülkeler diyebilirim yani değil mi? Libya'dan itibaren, Fas, Tunus, Cezayir, Mısır, Filistin, Irak, Suriye hep solun elindeydi. Stalinist partiler sol partilere hakimdi. Biz Darwinizmi yıktıktan sonra bütün ülkelerde sol gücünü kaybetti. Ve her yere sağ hakim oldu. Yani bu siyasete de yansıdı, politikada yansıdı, sanata da yansıdı, her şeye yansıdı.
SUNUCU: Peki bu sağ sol dediğiniz bu siyasetle alakalı bir olay. Darwinizm başka bir olay. Bunun çıkış sebebi yani bu solu bir arada tutan neden Darwinizm'di?
ADNAN OKTAR: Marksist düşünce, Marksist felsefenin kökeni, temeli doğrudan Darwinizm'e dayanıyor. Yani bina onun üzerine kurulmuş. Darwinizm olmazsa Marksizm olmaz. Yani Karl Marx kendi eserlerinde bunu açıkça söylüyor. Yani benim felsefem Darwinizm üstüne kurulmuştur diyor. Özetle. Troçki de aynı şeyi söylüyor. Mao da diyor. Mesela Mao'nun açık kendi ifadesi var. Çin komünizminin diyor kökeni Darwin'e ve evrim teorisine dayanır diyor. Yani Darwin'i ve evrim teorisini yıktın mı, Çin komünizmi da yıkmış oluyor. Nitekim şimdi onlar da bir hoşnutlar, bir değişik şekillere girdiler.
Sayın Adnan Oktar'ın 14 Nisan 2011 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Furkan Suresi 2, şeytandan Allah’a sığınırım; “Göklerin ve yerin mülkü O'nundur, çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş (düzgünlük, simetri, altın oran), belli bir ölçüyle takdir etmiştir”. Her şeyde matematik düzgünlük vardır, altın oran vardır ve simetri vardır. Allah ona dikkat çekiyor. Cübbeli iyi duysun.
Furkan Suresi 7; “Dediler ki: ‘Bu elçiye ne oluyor (bu Mehdi’(a.s.)’a ne oluyor)? Yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?’"“Başının üstünde melek olsun” diyorlar. Cübbeli ne diyor? “Mehdi (a.s)’ın başının üzerinde bir melek olsun görelim” diyor. Müşrikler, kafirler bunu söylüyor. Cübbeli Allah’a sığınsın, aklını başına alsın.
Furkan Suresi 30; “Ve elçi”, o devrin Mehdi (a.s.)’ı; “dedi ki: ‘Rabbim gerçekten benim kavmim (benim arkadaşlarım, benim toplumum, benim milletim) bu Kur'an'ı terk edilmiş (bir Kitap) olarak bıraktılar". Bu ahir zamanda olacak bir olaydır, aynı zamanda. Hz. Mehdi (a.s) devrine bakan bir ayet, çok açık. Kuran ilk defa terk edilmiştir. 1300 sene Kuran bırakılmamış ama 1400. senede İslam aleminde Kuran terk edilmiştir. Türk milleti de Kuran’ın bayraktarıdır, inşaAllah. “İşte böyle; Biz, her peygambere” her Mehdi (a.s)’a, suçlu-günahkarlardan bir düşman” deccal “kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter”. Mutlaka her peygamberin zıttı bir deccal oluyor. 31. ayet ona bakıyor.
25. ayet; “Göğün bulutlarla parçalanacağı”, bulutlar paramparça açılıyor, uzayı göreceğiz. Gökyüzündeki o mavi tabaka ayrılıyor, direkt uzay görülüyor. “ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün”, ne zaman melekler görülüyormuş? Kıyamet günü. Cübbeli ne diyor? “Kıyametten önce görünecek” diyor. Allah; “kıyamette görünecek” diyor. İmtihan kalkmış oluyor çünkü. “İşte o gün, gerçek mülk, Rahman (olan Allah)ındır. İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür” diyor, Allah. Allah çok büyük acılar çekeceklerini hatta acının şiddetinden saçlarının bembeyaz olacağını söylüyor, Allah. “Sen onları sarhoş zannedersin, halbuki sarhoş değillerdir”. Ama ayakta duracak halleri yok ne konuştuklarından haberleri yok. “O kadar şiddetli korkacaklar” diyor, Cenab-ı Allah.
“O gün, zulmeden, ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der: ‘Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım" "(keşke Mehdi (a.s)’a uysaydım) diyecekler" diyor. Hangi Peygamberse o. “’Vah yazıklar bana, ne olurdu da falanı dost edinmeseydim’ diyecekler” diyor, Allah. “Arkadaşlarına uydukları için bin pişman olacaklar” diyor, Allah. “Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler”. Her Mehdi (a.s.)’da, her Peygamber’de bunu yapıyorlar. "Allah'ın, elçi olarak gönderdiği bu mu, nedir bunun özelliği?” Aynı şekilde Mehdi (a.s)’a da bunu yapacaklar. “Allah’ın Mehdi (a.s) olarak gönderdiği bu mu” diyecekler, bazı gafiller, inşaAllah.
“Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, Biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım”, 33. ayette yine Mehdi (a.s.)’a bakan bir ayet. Çok mükemmel ciğerine ciğerine oturtacaktır Hz. Mehdi (a.s). Ayet ne diyor; “Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki”, Darwinizm, materyalizm her türlü örneklere karşı. “Biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım.” Mükemmel cevap vereceksin diyor Cenab-ı Allah. Peygamberimize hitap ediyor. Tabi, Mehdi'ye işaret ediyor.
52. ayet Furkan Suresi. “Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara Kur'an'la büyük bir cihat ver.” Tebliğ yap, İslam'ı yay ve büyük bir hareket başlat diyor. 1979, Hicri 1400 yılında Mehdi'nin çıktığı tarihe veriyor. Bak “öyleyse kafirlere itaat etme.” Deccaliyete itaat etme. “Ve onlara Kur'an'la büyük bir cihat ver.” Dünya çapında bir cihat ver. MaşaAllah. Tam hicri 1400 tarihini veriyor. 1979 tarihini veriyor. MaşaAllah. Bakabilirler.