Sayın Adnan Oktar'ın 5 Nisan 2015 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Furkan Suresi 25. “Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin”, şeytandan Allah'a sığınırım. “bir indirilme ile indirileceği gün.” Gündüz gökyüzü mavi görünüyor değil mi? Atmosfer parçalanıyor, gökyüzü siyah görünüyor o parçalandığı yer. Yıldızlar görünüyor. Melekler de, kanatlı melekler açıkça alenen, süzülme tarzında o parçalanan bölümlerden aşağı iniyorlar. Yeryüzüne iniyorlar. Yani bu kıyametin açık alametlerinden.
26-“İşte o gün gerçek mülk Rahman olan Allah'ındır.” Bütün mülk paramparça oluyor. Her şey Allah'a ait. “İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür” diyor. Ama bak sırf inkar edenlere. Müminler için değil. Zorlu demek çok-çok ızdırap çektikleri, çok korktukları, çok sıkıldıkları bir gün.
27-“O gün zulmeden ellerini hınçla ısırarak şöyle der: “Ah keşke elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım.” Keşke peygambere uysaydım. Keşke müminlere uysaydım. Yani bu olayın böyle olacağını hiç tahmin etmezdim. Yahu ediyordum ama yapmadım. Böyle bir netice olacağını bilmiyordum diyor. Biliyor ama bilmiyor yani. Kendine göre. Yoksa önceden bildiriliyor zaten.
28-“Vah yazıklar bana ne olurdu da falan dost edilmeseydim.” Darwinist, materyalist adamları. Dinle kendince alay edenleri. O lakaytları. Avami bir üslupla dinden insanları uzaklaştıranları. Keşke onlara dost edilmeseydim. Kimi dost edilseydi? Müslümanları. Değil mi? Müslümandan adam fellik-fellik kaçıyor. Ama küfrü gördün mü? İç-içe, kucak kucağına.
30-“Ve elçi dedi ki; “Rabbim gerçekten benim kavmim bu Kur'an'ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktılar.” Peygamberimizin tek şikayeti yani Kur'an'ın terk edilmesi dünyanın en büyük fitnesidir. İslam aleminin en büyük fitnesi, en büyük acısı, en büyük felaket budur. Kur'an'ı terk etmesi insanların. Yani gelmiş geçmiş en büyük felaket. Bunun sonucu işte bu olaylar, son zamanlarda gördüğünüz felaketler oluyor. Gökalp sen Kur'an'dan oku ben zaman zaman durduracağım seni.
GÖKALP BARLAN: Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırız. 12-13.“Ateş onları uzak bir yerden gördüğünde onun gazaplı öfkesine ve uğultusuna işitirler. Elleri boyunlarına bağlı olarak sıkışık bir yerine atıldıkları zaman orada yok oluşup isteyip çağırırlar.”
ADNAN OKTAR: Demek ki, küfür cehennemde en çok istediği şey yok olmak. Ama yok olamıyor. Olamaz yani. İstese de olamaz. Sıkışık yerde yani insanlar dar yerlerden sıkılır ya. Allah öyle yaratmıştır. Cennet de uçsuz bucaksız geniş ve ferah. Ama küfür için çok dar küçük odalar var. Sıkışık. Özel, küçük odalar var. Sıkışık, özel yapılmış odalar. O onlara ızdırap vermek için. Kur'an o hususu belirtiyor.
GÖKALP BARLAN: 17-18.“Onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya getirip toplayacağı ve “şu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa kendilerini de yoldan saptılar” diyeceği gün derler ki; “Sen yücesin, senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz.” Ancak onlara ve atalarına meta verip yararlandırdın. Öyle ki, senin zikrini unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular.”
ADNAN OKTAR: Dünyaya kafayı takıyor. Ya dünyada bir şey yok. Bak bin bir türlü hastalık veriyorlar, dertler veriyor. Ama illa kafayı dünyaya takıyor. Ve arkadaş seçerken de Allah'tan uzaklaştıracak arkadaş seçiyor. “Allah'a yaklaştıracak arkadaştan kaçıyor. Kur'an bunu ısrarla belirtiyor yani. Allah'ı sevenlerden kaçarlar. Allah'tan uzaklaştıranlara da yakın gelirler.” Buna çok pişman olacaklar diyor Allah. Evet.
GÖKALP BARLAN: 19. “İşte söylediklerinizi yalanladılar. Bundan böyle azabı ne geri çevirmeye gücü yetebilir ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse ona büyük bir azap tattırırız.”
ADNAN OKTAR: “Söyledikleriniz yalanlar.” Diyor ki, biz diyoruz ki Darwinizm yalandır. Sizi Allah yarattı diyoruz. Kur'an doğrudur diyoruz. Dediğimizi adam yalanlıyor. Allah da diyor ki, bak; “dediklerinizi yalanladılar” diyor. Evet.
GÖKALP BARLAN: 20.“Senden önce gönderdiklerimizden gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen elçilerden başkasını göndermiş değiliz. Biz kiminizi kimi için deneme için fitne konusu yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir.”
ADNAN OKTAR: “Birbirinize sizi deniyorum” diyor Allah. Birbirine üzülecek laflar edebilir, sıkıntı verecek laflar edebilir, tahammül edecek Müslüman. Kızıp sinirlenmeyecek. Üzülecek bir laf edebilir, üzülmeyecek. Pazarlarda gezme de, peygamberlerde normal insan görünümünde oluyor. Yiyor, içiyor, başı ağrıyor, dişi ağrıyor. Yani böyle insana benzemeyen bir görüntüde değil. Her yönüne insana benzeyen bir görüntüde oluyorlar. Bak mesela biz İsa Mesihi göreceğiz, inşaAllah. Göreceksiniz. Normal bir mümin olduğunu göreceğiz. Bir muttaki, temiz Müslüman. Onun da başı ağrıyacak. Onu da dizi ağrır, yorulur, grip olur, nezle olur, üşür. Kur'an'ın belirtmek istediği o. Yani “insan üstü bir varlık olmuyorlar” diyor Allah. “Onlar da sizin gibi normal insan” diyor Allah.
GÖKALP BARLAN: 21.“Bize kavuşmayı ummayanlar dediler ki, “bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi? Andolsun.”
ADNAN OKTAR: Cüppeli diyor ya, şeytandan Allah'a sığınırım. Melekler diyor göreceğiz. Mehdi'yi bize söyleyecekler diyor. Bunu olması mümkün değil Kur'an'a göre. O melekler geliyor fakat melekler birbirini görüyor orada. İnsanlar görmüyor. Melekler de insanlar görür hale geldi mi zaten kıyamet kopuyor.
GÖKALP BARLAN: 21.“Andolsun onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar.”
ADNAN OKTAR: Hep enaniyete diyor küfür dikkat ederseniz. Hep başkaldırır, isyan eder, terör çıkarır, kavga çıkarır, anarşi çıkarır. Başkaldırırlar. Hep enaniyete de küfür dikkat edersiniz. Hep başkaldırır. İsyan eder. Terör çıkarır. Kavga çıkarır. Anarşi çıkarır. Başkaldırırlar dediği o. Mesela PKK başkaldırıyor şu an yaptıkları. Kalkışma. Adı üstünde kalkışma. Terörle, şiddetle kalkışıyor. Kur'an da ona işaret ediyor.
GÖKALP BARLAN: 22.“Melekleri görecekleri gün suçlu günahkarlara bir müjde yoktur.”
ADNAN OKTAR: Artık kıyamet kopmuş. Melekleri gördüklerinde zaten felaket gelmiş oluyor. Evet. Görünür hale geldiğinde. Cübbeli'nin dediği gibi değil. Cübbeli diyor ki, “meleği göreceğiz o da bize Mehdi'yi söyleyecek” diyor. E zaten o zaman mecbursun sen inanmaya. Bir de melek onu söylüyorsa zaten o vahiy olmuş olur. Sen de vahiy alan adam konumunda olmuş oluyorsun. Olacak iş mi bu? Kur'an'a uygun mu bu? Uygun olmadığı halde işine gelmediği için sırf Mehdiyet’i açmaza sokmak için kendince böyle bir uslu geliştiriyor.
BÜLENT SEZGİN: Mehdi'yi tarif ederken insan üstü bir varlık gibi gösteriyor.
ADNAN OKTAR: Tabii öyleyi gösterecek ki, Mehdiyet’i engellesin kendi kafasıyla.
GÖKALP BARLAN: 22-24.“Ve o gün melekler onlara derler ki; “sizin sevinçli haber yasaktır, yasak.” Yaptıkları her işin önüne geçtik. Böylece onu savrulmuş toz derelere kılı verdik. O gün cennet halkının kalacakları yer daha hayırlı. Dinlenecekleri yer çok daha güzeldir.”
ADNAN OKTAR: Dinlenme, cennette dinlenme yok da. Dinlenme içgüdüsü olacak bizde. Adam geziyor cennette yorulmadığı halde diyor ben biraz dinleneyim diyor. Ya koltuğa oturma falan ihtiyacı yok ama alışmış. Dünyada. Bir koltuk yürüyor. Aman diyor aman diyor bir koltuğa otursaydım ben. Halbuki havada da durur. Bağdaş kuru oturur ya havada. Hiç ihtiyacı yok. Ama dünyada alıştığı için hep mesela geniş döşekler, çadır. Ya şu çadıra bir gireyim diyor. Hemen şu döşeğe bir uzanayım. Alışmış yani. O dünyadaki zorluklardan kaynaklanan bir içgüdü. Cennette devam ediyor. Evet.
GÖKALP BARLAN: 25-29.“Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilmeyle indirileceği gün, işte o gün gerçek mülk, Rahman olan Allah'ındır. İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür. O gün zulmeden ellerini hınçla ısırarak şöyle der; “Ah keşke elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım. Vah yazıklar bana. Ne olurdu da filanı dost edinmeseydim. Çünkü o gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden, Kur'an'dan saptırmış oldu. Şeytan da insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakandır.”
ADNAN OKTAR: Tabii. Şeytan diyor, “ben sizi çağırmadım. Sadece söyledim, siz de geldiniz diyor. Ben Allah'tan korkarım” diyor. Yani onu duyunca daha da dehşete düşüyorlar cehennemde. Yani daha da yalnızlığın acısını çekmiş oluyor. Oyuna gelmiş olmanın, aptal konumuna gelmiş olmanın acısını da çekiyorlar. Evet.
GÖKALP BARLAN: 30-31.“Ve elçi dedi ki, Rabbim gerçekten benim kavmim bu Kur'an'ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktılar.” İşte böyle biz her peygambere suçlu günahkarlardan bir düşman kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.”
ADNAN OKTAR: İslam aleminin en büyük felaketidir Kur'an'ın terk edilmesi. Yani 1400 yıllık İslam hayatı düşün, Müslüman hayatını düşün. Gelmiş geçmiş en büyük felaket, Kur'an'ın terk edilmesi.
GÖKALP BARLAN: 32.“İnkarcılar dediler ki: “Kur'an ona tek bir defada toplu olarak indirilmeli değil miydi?” Biz onunla kalbini sağlamlaştırıp pekiştirmek için böyle ve böyle ayet-ayet indirdik ve onu belli bir okuma düzeniyle tertip edip düzene koyduk, okuduk.”
ADNAN OKTAR: Yani tek-tek açıklıyor peygamber ve hayata uyguluyor. Topluca anlatıldığında adamın kafası almaz, birçok kişinin. Almayabilir. Ama parça-parça okutulduğunda, hayata geçirerek uygulandığında çok iyi kavramış oluyorlar. Yoksa Cenab-ı Allah için son derece kolay. Upuzun ayetleri, sureleri indiriyor Peygambere. İstese hepsini indirir Cenab-ı Allah.
GÖKALP BARLAN: 33.“Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, biz ona karşı sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım.” İnşaAllah.
ADNAN OKTAR: Tabi Kur'an ayetleriyle en mükemmel açıklama yapıyor ama konuşurken de Peygamber çok mükemmel, çok etkileyici, tam oturacak tarzda konuşuyor. MaşaAllah. Yani tam iptal ediyor karşı tarafı. Her seferinde yeniyor.
Sayın Adnan Oktar'ın 30 Temmuz 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: İnşaAllah Hocam.“Tarih boyunca insanlar Peygamberlerden kendilerine Melek göstermesini talep etmişlerdir.” Şeytandan Allah’a sığınırız.
ADNAN OKTAR: Tarih boyunca insanlar Peygamberlerden kendilerine Melek göstermelerini ve o şartla inanacaklarını söylemişlerdir. Cübbeli ne diyor? “Ben de inanırım ama Meleği göreceğim” diyor. Müşrikler istiyorlar bunu, değil mi? Ama Cübbeli “ben de istiyorum” diyor. Şimdi burada hata yapıyor. O zaman müşrikler ile aynı üslubu kullanmış olur. Düzgün üslup olması için Kur an’a uygun hareket etmesi lazım.
OKTAR BABUNA: İnşaAllah Hocam. “Dediler ki: "Bu elçiye ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir Melek indirilmesi gerekmez miydi?"”
ADNAN OKTAR: Bak, tam net işte. Cübbeli ne diyor? Bir uyarıcı olacak yani onun Mehdi (a.s.) olduğunu söyleyecek bir Melek indirilmesi gerekmez miydi?” diyor. “Eğer bu yoksa ben o kişinin Mehdi (a.s.) olduğuna inanmam” diyor. Müşrikler ne söylüyorlar? Aynısını söylüyorlar. Burada hata yapıyor, Kuran’a uygun hareket etmesi lazım. Kuran bu konumu, bu üslubu yasaklıyor ve yanlış olduğunu ve çirkin olduğunu söylüyor. Devam et.
OKTAR BABUNA: “Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki: "Bize Meleklerin indirilmesi ya da Rabbimiz'i görmemiz gerekmez miydi?" Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar.”
ADNAN OKTAR: Bak bu bir anormallik, Kuran bunu açıkça söylüyor. Yani her yönden anormal. Bir ayet dahi yeter ama bunun üzerinde çok durmuş Cenab-ı Allah, Kuran’da.
Sayın Adnan Oktar'ın 23 Nisan 2013 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyorum. Furkan Suresi, 21-“Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki; “Bize melekler indirilmesi ya da Rabbimiz’i görmemiz gerekmez miydi?” Yani dinsiz olunca, konuyu deliliğe doğru çekmeye çalışıyor. Sanki, hakikaten mesela melek diye birisi bir varlığı görse, yine inanmaz. Diyeceksin ki; “halüsinasyon gösteriyorsun, bir şey yapıyorsun” diyeceksin. “Yahut Rabbimiz’i görmemiz gerekmez miydi?” Nasıl göreceksin Rabbimizi, nasıl olacak? Her ne olursa olsun, sen zaten kabul etmeyeceksin. “Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar.” Bakın, asıl sorun burada enaniyet, kibir, egoistlik ve büyüklük hissinden. Büyüklüğe kapılmayan insan, mutlaka Allah’a inanır. Büyüklük hissi mucizedir. Halbuki etten kemikten zavallı bir varlıksın. Öleceksin, mezara gireceksin. Ama bakın dinsizlere dikkat edin büyük bölümünde, muazzam büyüklük hissi vardır. Müthiş bir enaniyet vardır ama çok sarsıcı şaşırtıcı bir büyüklük hissi. Bak, “ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırırlar.” Azgınlıkla demiyor, Allah “büyük bir azgınlıkla.” Ne yapıyor baş kaldıranlar? “Terörist oldular” diyor, Allah, “anarşist oldular.” Bak terörist, anarşist ruhu kısaca özetini açıklıyor Cenab-ı Allah. Önce büyüklük hissi, enaniyet, kibir, dinle alay etme kafası, arkasından terörist, anarşist, saldırgan bir ruh. Evet. “Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün.” Gök açılıyor, gündüz vakti gök açılan bölümden gökyüzünün siyahlığı görülüyor. Yani atmosfer açıldığı için, bozulduğu için. Ve melekler inmeye başlıyor. Ama iman etse, artık fark etmez, etmese de fark etmez. Yani öyle bir gün. 26-“İşte o gün gerçek büyük Rahman olan Allah’ındır. İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür.” Saçları bembeyaz oluyor ızdırabın şiddetinden, bir anda.
Sayın Adnan Oktar'ın 27 Mayıs 2015 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: Furkan Suresi, 21 şeytandan Allah’a sığınırız; “Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki; 'Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?'”
ADNAN OKTAR: Materyalistler hep böyledir; “madem Allah var, dünyayı bir anda cennete çevirsin, niye bu acılar sıkıntılar var.” Akla bak, sen imtihan olmaya gelmedin mi buraya? Eğlenmeye gelmediğine göre, imtihana geldiğine göre, tabii ki acı sıkıntı olacak, zorlukta olacak. Zorluk olmadan nasıl imtihan oluyorsun sen? O mantığın daha lastikleşmiş, daha garipleşmiş halleri bunlar; Kuran’ın anlattıkları.
ENDER DABAN: Şeytandan Allah’a sığınırım, bir ayette Allah şöyle bildiriyor; “İnsanlar, (sadece) 'İman ettik' diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?” (Ankebut Suresi, 2)
ADNAN OKTAR: O zaman dünyanın bir anlamı kalmaz, hem de esaslı bir deneme olmaz. Bak ayette diyor ki, Hz. Musa (a.s) için; “'Hani kız kardeşin gezinip; 'Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?' demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve üzülmesin. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik.' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa.'” (Taha Suresi, 40) Ulu’l azm peygamber oluyor. Alelade olaylar olsa, herhangi bir insan olurdu o zaman. Ama olağanüstü imtihan edilince, olağanüstü insan olmuş oluyor. Mesela başına gelenler, yani hep olağanüstü olaylar, bütün ömrü boyunca öyle olmuştur, yüz yirmi yaşına kadar.
OKTAR BABUNA: “'Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?'” (Furkan Suresi, 21) diyor, bu şuna da bakıyor olabilir mi Hocam; Hz. Mehdi (a.s)’ı bir meleğin işaret etmesi gerekir diyenler oluyor bazen.
ADNAN OKTAR: Onu diyen Cübbeli, “Mehdi (a.s) geldiğinde siz hiç merak etmeyin ben size söylerim” diyor. “Bak nasıl olacak söyleyeyim; çok açık Mehdi (a.s) geldiğinde, iki omzunda melekler olacak, ben göreceğim o melekleri ‘bu Mehdi (a.s)’dır’ diyecekler, ben onu duyunca ben size haber veririm zaten” diyor. Akla bak, Kuran’ı anlayış şekline bak, hitap şekline bak ve onu dinleyenlerin de haline bak.
BÜLENT SEZGİN: Allah; “Ve derler ki: 'Ona bir melek indirilmeli değil miydi?' Eğer bir melek indirilseydi, elbette iş bitirilmiş olurdu da sonra kendilerine göz açtırılmazdı.” (Enam Suresi, 8) diyor.
ADNAN OKTAR: “Kıyamet kopardı” diyor Allah. Kıyamet kopmasının alametidir melekleri görmesi. Melek var, melekler aleminde birbirlerine söylüyorlar “Bu Mehdi (a.s)’dır” diye melekler tanıtıyorlar Hz. Mehdi (a.s)’ı birbirlerine. Yoksa halka omzunda “Bu Mehdi (a.s)’dır” diyen melek olursa, o zaman zaten vahiy olmuş oluyor ve bir Kitap gelmiş oluyor, hüküm gelmiş oluyor, o hükme uymaları gerekiyor insanların. Olacak iş değil bu. Anlamadığından bilmediğinden değil Cübbeli’nin. Kendince Hz. Mehdi (a.s)’ı durduracak, Mehdiyet’i durduracak. O bir kısım Şiiler de diyor ya “kuyunun dibinde” onlarda o şekilde Mehdiyet’i durduracaklarını düşünüyorlar. Kuyunun içinden Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkmayacağını onlar bilir koskoca adamlar, üniversite mezunu adam, hiçbiri inanmıyordur. Gerçekten inanıyor musun diye yemin ettirelim, hiçbiri yemin edemez, eğer tabii Allah’tan korkmuyorsa yemin eder, ayrı mesele.
ENDER DABAN: Başka bir ayette Allah, inanmayacaklarını, kalplerinin kapalı olduğunu şu şekilde bildiriyor. “Biz göğün kapılarını açsak onlar melekleri görse bile yine de inanmazlardı.”
ADNAN OKTAR: Tabii ki. Yani bir şahsın omzunda melek görse Cübbeli inanacak mı? “Büyü yaptılar” der. “İstihraç gösteriyor” der. E yine inanmaz.
OKTAR BABUNA: “Hamdolsun onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar.”
ADNAN OKTAR: Hep zaten sorun enaniyet ve büyüklük hissi. Yani müthiş bir büyüklük ve azamet hissi ruhlarında var. O deliye çeviriyor. Yani birçok insanın ben bunu görüyorum, büyüklük hissi. Büyüklük hissi züppeliğe sebep oluyor. Densizliğe sebep oluyor. Ve en fecisi zavallı konuma düşecek şekilde akılsız oluyor. Mesela seri şekilde yalan söylüyor. Aptal aptal. Ama yani en aptalın bile yapmayacağı şekilde yalan söylüyor. En aptalın söylemeyeceği şekilde mantıksızlıklar yapıyor. Ruhunda müthiş bir anarşi oluyor, delici bir anarşi oluyor. Küfre çok yatkın oluyor, küfrü beğeniyor. Kafasına büyütüyor, oradan bir şey çıkacak zannediyor. Küfre de daldıkça, bereketsizlik, bela, çirkinlik buluyor. Başka bir şey bulamıyor. E batağın içinden ne çıkar? Batak çıkar. Başka bir şey çıkmaz.
OKTAR BABUNA: “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme” diyor Allah. “Boyca dağlara ulaşamazsın.” İnşaAllah. “Ve büyük bir azgınlıkla başkaldırırlar. Melekleri görecekleri gün suçlu günahkarlara bir müjde yoktur.”
ADNAN OKTAR: Bak büyük bir azgınlıkla başkaldırırlar. Nedir? Terör. Anarşi ve azgınlık. Terörün ve anarşinin nasıl kaynaklandığını Allah anlatıyor işte bak Kur'an'da. Büyük bir azgınlıkla başkaldırırlar. Başkaldırma dediği, ayaklanma. İhtilal. O anlamda. Bir azgınlıkta başkaldırdılar. Başkaldırma, ayaklanma. İhtilal. O anlamda. Evet. Büyük bir azgınlıkta yani kan dökerek rezillik yaparak rezalet çıkararak. Yani dinsizliğin sonucu Allah'tan korkmamanın sonucu bu çizgiye götürüyor insanların büyük çoğunluğunu.
BÜLENT SEZGİN: Allah'ın yaratmasından kendilerinin daha bilgili, daha akıllı olduğunu düşünüp bunu söylüyorlar.
ADNAN OKTAR: Zaten Allah'a ahlak öğretmeye kalkıyorlar. Haşa.
OKTAR BABUNA: “Melekleri görecekleri gün suçlu günahkarlara bir müjde yoktur.” Sizin biraz önce anlattıklarınızı, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Melek gördün mü? Zaten bela sunmak üzere geliyor melek sana. Mümin ölürken giriyor melek ama ölmüş artık imtihan kalkmış. Orada tabii ki lehine yumuşacık, sıcağını alırlar diyor ama artık ölmüş imtihan kalkmış. İmtihan kalktığında melekler görünür. Onun dışında melek görünmez.
OKTAR BABUNA: “O gün melekler onlara derler ki: “Size sevinçli bir haber yasaktır, yasak.”
ADNAN OKTAR: Yani müjde yok. Onlara mutluluk bir şey yok. Olmaz.
OKTAR BABUNA: “Yaptıkları her işin önüne geçtik. Böylece onu savrulmuş küçük zerreler kılıverdik.”
ADNAN OKTAR: Yavaş yavaş bir daha oku bakayım.
OKTAR BABUNA: “Yaptıkları her işin önüne geçtik.”
ADNAN OKTAR: Hiçbir şey yapamıyorlar yani küfür. Mesela PKK bir şey yapmak istiyor, Allah belalarını veriyor. Hitler bir şey yapmaya kalktı, Allah belasını verdi. Mussolini bir şey yapmaya kalktı, Allah belasını verdi. Stalin bir şey yapmak istedi, Allah belasını verdi. Lenin bir şey yapmak istedi Allah belasını verdi. Allah hepsine belalarını veririm başarı olmazlar diyor. Dünyayla toz, duman birbirine katacağım yok edeceğim diyor Cenab-ı Hak. Şimdi nasıl çok hızlı bir okuyuş içerisindesin. Çok heyecanlı ve yani teksif olmuş bir okuyuş içerisindesin. Öyle bir şey olmaz. Sürekli hikmeti önemli. Kur'an'ın onun üstünde duracaksın. Yani yoksa istersen 10 dakikada hepsini okuyabilirsin. Büyük bir süreçte okuyabilirsin. Zaten bu çok büyük bir hatadır. Kur'an tertil üstüne ve düşünülerek, açılarak hikmeti gittikçe çözülerek okunması gereken bir kitap.
Sayın Adnan Oktar'ın 13 Şubat 2013 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler: "Allah'ın, elçi olarak gönderdiği bu mu?"” Ahir zamanda ne diyecekler? “Allah’ın gönderdiği Hz. Mehdi (a.s) bu mu? Hz. İsa Mesih (a.s) bu mu?” diye alay etmeye kalkacaklar; bazı hamakat ehli, bazı ahmaklar böyle tavır gösterecekler. “Eğer onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan saptıracaktı.” “Nerdeyse dediklerine inanacaktık” diyorlar. “Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, öğreneceklerdir.” Çünkü Peygamberlere sapık diyorlar, Hz. Mehdi (a.s)’a da sapkın diyecekler. Allah vermesin. Allah, “kimin sapık olduğunu göstereceğim Ben ahirette” diyor.
“Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü?” diyor Allah. İlginç bir vaka olduğu için bunlar. “Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?” Yani “onları etkilemek mümkün olmaz” diyor Cenab-ı Allah. “Ben onları öyle yarattım” diyor. Onun için müminin kalbi rahat olacak. Onun için vicdan azabı çekmeyecek, gerilime düşmeyecek; huzursuz, rahatsız olmayacak. Tevekkül edecek.
“Ve rahmetinin önünde rüzgarları müjdeciler olarak gönderen O'dur.” Hz. Mehdi (a.s) çıkmadan önce alametler önden geliyor, değil mi? Ayet ne diyor, bak; “Ve rahmetinin önünde,” rahmet gelmeden önce; yani Hz. Mehdi (a.s)’a işaret var aynı zamanda. Tabii ilk anlamı yağmur anlamında ama işari anlamını söylüyorum. “Ve Kendi rahmetinin önünde rüzgarları müjdeciler olarak gönderen O'dur.” Biz de Hz. Mehdi (a.s) müjdecisiyiz. Bediüzzaman önden gelmiş, Hz. Mehdi (a.s)’ı müjdeliyor. “Biz, gökten tertemiz su indirdik.” Gökten su indiren Allah Hz. İsa Mesih (a.s)’ı da indirecek, inşaAllah. O da tertemiz bir su gibi. “Sular akarak gelir” diyor. “Su akar gibidir üstünden” diyor. “Islak gibidir saçları, sanki banyodan çıkmış gibidir” diyor. Kuru olduğu halde saçları.
“Onunla ölü bir beldeyi (toprağı) canlandırmak” diyor Cenab-ı Allah. Dünyayı da Allah Mehdiyet’le canlandıracak. Hz. İsa Mesih (a.s)’la canlandıracak. “Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp-düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık” diyor Cenab-ı Allah. Çeşit çeşit. “Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.” Şu an dünyada olduğu gibi. “Öyleyse kafirlere itaat etme,” şimdi ayetin neye işaret ettiğini gösteriyor Cenab-ı Allah. Konu hep geliyor, geliyor, bir yer doğru geliyor. En sonunda diyor ki ayet, şeytandan Allah’a sığınırım; “Öyleyse kafirlere itaat etme.” Deccale itaat etme, Deccaliyete itaat etme, Darwinizm’e-materyalizme boğun eğme.
“Ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver.” Neyle? Kuran’la. Bir tane tarihi var, çok acayip; 1979. Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış tarihi, yani hicri 1400. Bir tane tarih veriyor. Hicri 1979’un tarihini veriyor. “Öyleyse kafirlere itaat etme” diyor. Bütün bu ayetin akışının sonunda kime işaret etiğini Allah göstermiş oluyor, inşaAllah. “Ve onlara (Kuran'la) büyük bir cihad ver.” Arkasından 53. ayette de diyor ki; “İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur.” Yerini de söylüyor Kuran bu sefer Hz. Mehdi (a.s)’ın. İki denizin birleştiği yer İstanbul. Bak diyor ki sonra, Mehdiyet’e işarete bak, dikkat edin ayete; “Ve insanı bir sudan yaratıp onu, neseb ve sihriyyet (sahibi) kılan O'dur.” Bif soydan gelen, neseb. Hz Mehdi (a.s)’ın nesebi ne? Resulullah (s.a.v)’in soyu. Kuran ona da işaret etmiş.
“Allah'ı bırakıp kendilerine yarar ve zarar sağlayamayacak şeylere ibadet ediyorlar. Kafir, (asıl) kendi Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır.” Bak Rabbine karşı şeytana arka çıkıyor. Şeytana destek oluyor. Kafir budur diyor Cenab-ı Allah. Deccal. Deccal'i anlatıyor. Bakın ayet yine devam ediyor. Mehdi'ye işaret etmeye. Israrla.
56-“Biz seni” diyor 56. ayet. “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıcı ve korkutucu olarak gönderdik.” 1981 Mehdi'nin yine çıkış tarihi. Peki 56. ayet 25. sure 56. ayet. Yirmi beşle elli altıyı çarpıyoruz. 1400. MaşaAllah. Yine Mehdi'nin tarihini veriyor. MaşaAllah. Bak 1980’de yoğun bir ittifak var. Ayet siyak ve sibakında, ayetin akışında, gelişinden gidişine sürekli Mehdiyet’e işaret var. Kesintisiz ama. Ve çok net tarihlerle. Bak 56. ayet, 25. sure, 56. ayet çarpıyoruz. Hicri 1400. Ebcedine bakıyoruz 1981. Daha önce Mehdi’nin çıkış tarihi yine 1980, 79-80. Israrla ayet devam ediyor Mehdiyet’i işaret etmeye. Bak diyor ki ayete,
“De ki: “Ben buna karşı Rabbine doğru Bir yol tutmayı dileyen İnsanlar olmanız dışında Sizden bir ücret istemiyorum”. Yine bu Mehdi karakteri. Ücretsiz Allah rızası için tebliğ yapan bir insandan bahsediyor Cenab-ı Allah. Bak diyor ki, “Gökte burçlar kılan”. Gökte burçlar kılan. Ne var? Kova burcu var, aslan burcu var. Ahir zamanda ne? Şu an kova burcundayız. Kova çağındayız. İsa Mesih'in işaret ettiği Faraklit, “testi taşıyan insan” hangi burçtan olduğu anlaşılıyor? Kova burcundan. Çünkü “su testisi taşıyan adam”. Nedir? Kova burcu. Mesela bak bu Furkan suresinde Mehdiyet’e o kadar güçlü vurgular var ki.
“Onların sana getirdikleri Hiçbir örnek yoktur ki”, demin okuduğumuz ayet. “Biz ona karşı sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım”. Mesela Darwinist'lerin getirdiği delillere karşı O kadar mükemmel bir açıklama yapacak ki, Mehdiyet ve Mehdi. Dümdüz olacaklar. Bu Kur'an'a işaret etmekten beraber Ahir zamanda Deccaliyetin nasıl dümdüz olacağını gösteriyor. Ne diyor? “Sonunda onları kökünden darmadağın ettik” diyor Cenab-ı Allah. Şu anda ne oldu? Kökünden darmadağın oldular. 36. ayet. 36 size aklınıza ne getiriyor? Bir şey getirmiyor. Tamam. Sonra söylerim. İnşaAllah.
Bak, “biz onlardan her birine örnekler verdik ve her birini darmadağın edip” mahvettik diyor Cenab-ı Allah. Şu anda Darwinist'ler darmadağın olmuş durumdalar. İlimle, irfanla, bilimle. 39. ayette.
“Bize kavuşmayı ummayanlar dediler ki: “bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?” Ne diyor bazı kardeşlerimiz? Mehdi madem var diyor üstündeki meleği görelim diyor. Melek de gelsin diyorlar. Ne diyor ayet? Bize kavuşmayı ummayanlar. Furkan Suresi 21. “Dediler ki: bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi? Andolsun onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar.” Enayet yaptılar diyor. “Büyüklük ve azgınlıkla başkaldırırlar. Melekleri görecekleri gün” diyor Cenab-ı Allah.
“Suçlu günahkarlara bir müjde yoktur” diyor Cenab-ı Allah. Mahvedeceğim onları diyor Cenab-ı Allah. “Ve o gün melekler onlara derler ki sizi sevinçli haber yasaktır. Yasak” diyor Cenab-ı Allah. “Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün”, kıyamet günü indiriliyor ancak. Daha önce yok. “Ve elçi dedi ki: “Rabbim gerçekten benim kavmim. Bu Kur'an'ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktılar.” 30. Furkan Suresi. Peygamberimiz zamanında Kur'an gürül-gürül okunuyordu. Ayet nereye bakıyor? Alenen Mehdi'ye bakıyor. Alenen. Tabi ki, Peygamberimiz zamanında ilk dönemlerde Kur'an'ı terk etmişlerdi. Yani yaklaşmıyorlardı. Ama kısa süre sonra herkes Kur'an'a tabi oldu. Ama işarı anlamıyla Mehdi'ye baktığı çok açık.
“Ve elçi dedi ki: “Rabbim gerçekten benim kavmim bu Kur'an'ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktı.” Mehdi'nin en şikayetçi olduğu konu ahir zamanda ümmetin Kur'an'ı terk etmiş olması olacaktır. Hocam tam karizma olmuş. Evet yani bu kadar olur. MaşaAllah. Böyle bir helikopter pilotu gibi. Furkan suresinde Mehdi'ye ve Deccaliyete işaretleri anlatan bir yazı hazırlayın. İnşaAllah. Onu bir yerde yayınlarsanız daha iyi anlaşılır.
Mesela bak diyor ki, Furkan Suresi 31. “İşte böyle biz her peygambere, her mehdiye, her elçiye suçlu günahkarlardan bir düşman kıldık,” bir deccal kıldık. “Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.” Yani sen Allah'a tevekkül et, Allah gereğini yapar diyor Cenab-ı Allah. Ama bak mutlaka bir deccal musallat oluyor. Mesela Peygamber Efendimize Ebu Cehil, Ebu Leheb Mehdi'ye Deccal ve Süfyan, Hazreti İbrahim'e Nemrut, Hazreti Musa'ya Firavun.
Sayın Adnan Oktar’ın 19 Ağustos 2013 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bismillah. Açıyorum, Furkan Suresi. Şeytandan Allah’a sığınırım. Diyor ki; "Vah yazıklar bana, ne olurdu da filanı dost edinmeseydim. Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur'an'dan) saptırmış oldu.” Kuran dışına çıkarttı. İslam aleminin şu an başına gelen belanın sebebi ne? Kuran’ın dışına çıkmaları, uydurma hadislere göre hareket etmeleri. “Şeytan da insanı 'yapayalnız ve yardımsız" bırakandır" diyor. “Yapayalnız ve yardımcısız bırakan” Müslümanları şu an ne yapıyor şeytan “yapayalnız ve yardımcısız” bırakıyor, birbirleriyle bağlarını koparıyor. Her İslam ülkesi yapayalnız ve yardımcısız.“Ve elçi dedi ki:” Hz. Mehdi (a.s), "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kuran'ı terk edilmiş (bir Kitap) olarak bıraktılar." Peygamberimiz (s.a.v)’in bir tane şikayeti var; ümmetin Kuran’ı terk edeceğini söylüyor. Hadisi bırakacaklar demiyor “Kuran’ı bırakacaklar” diyor. “Uydurma hadislere sarılacaklar, Kuran’ı bırakacaklar” bir tane şikayeti var. Diyor ki “Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki: "Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimiz'i görmemiz gerekmez miydi?" Mucize istiyorlar. “Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar.” İslam ülkelerinin liderlerinin birçoğu büyüklüğe kapılmış durumda, enaniyet yapıyorlar, kendilerini en büyük görüyorlar. Bakın İlam ülkelerinin liderlerine, büyük bölümünde muazzam bir enaniyet var, “ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar.” Azgınlık yoluna giriyorlar. Sevgi yoluna değil, şefkat, merhamet yoluna değil.