Furkan Suresi, 12-13, 17-33 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 5 Nisan 2015 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi 25. “Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin”, şeytandan Allah'a sığınırım. “bir indirilme ile indirileceği gün.” Gündüz gökyüzü mavi görünüyor değil mi? Atmosfer parçalanıyor, gökyüzü siyah görünüyor o parçalandığı yer. Yıldızlar görünüyor. Melekler de, kanatlı melekler açıkça alenen, süzülme tarzında o parçalanan bölümlerden aşağı iniyorlar. Yeryüzüne iniyorlar. Yani bu kıyametin açık alametlerinden.

26-“İşte o gün gerçek mülk Rahman olan Allah'ındır.” Bütün mülk paramparça oluyor. Her şey Allah'a ait. “İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür” diyor. Ama bak sırf inkar edenlere. Müminler için değil. Zorlu demek çok-çok ızdırap çektikleri, çok korktukları, çok sıkıldıkları bir gün.

27-“O gün zulmeden ellerini hınçla ısırarak şöyle der: “Ah keşke elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım.” Keşke peygambere uysaydım. Keşke müminlere uysaydım. Yani bu olayın böyle olacağını hiç tahmin etmezdim. Yahu ediyordum ama yapmadım. Böyle bir netice olacağını bilmiyordum diyor. Biliyor ama bilmiyor yani. Kendine göre. Yoksa önceden bildiriliyor zaten.

28-“Vah yazıklar bana ne olurdu da falan dost edilmeseydim.” Darwinist, materyalist adamları. Dinle kendince alay edenleri. O lakaytları. Avami bir üslupla dinden insanları uzaklaştıranları. Keşke onlara dost edilmeseydim. Kimi dost edilseydi? Müslümanları. Değil mi? Müslümandan adam fellik-fellik kaçıyor. Ama küfrü gördün mü? İç-içe, kucak kucağına.

30-“Ve elçi dedi ki; “Rabbim gerçekten benim kavmim bu Kur'an'ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktılar.” Peygamberimizin tek şikayeti yani Kur'an'ın terk edilmesi dünyanın en büyük fitnesidir. İslam aleminin en büyük fitnesi, en büyük acısı, en büyük felaket budur. Kur'an'ı terk etmesi insanların. Yani gelmiş geçmiş en büyük felaket. Bunun sonucu işte bu olaylar, son zamanlarda gördüğünüz felaketler oluyor. Gökalp sen Kur'an'dan oku ben zaman zaman durduracağım seni.

GÖKALP BARLAN: Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırız. 12-13.“Ateş onları uzak bir yerden gördüğünde onun gazaplı öfkesine ve uğultusuna işitirler. Elleri boyunlarına bağlı olarak sıkışık bir yerine atıldıkları zaman orada yok oluşup isteyip çağırırlar.”

ADNAN OKTAR: Demek ki, küfür cehennemde en çok istediği şey yok olmak. Ama yok olamıyor. Olamaz yani. İstese de olamaz. Sıkışık yerde yani insanlar dar yerlerden sıkılır ya. Allah öyle yaratmıştır. Cennet de uçsuz bucaksız geniş ve ferah. Ama küfür için çok dar küçük odalar var. Sıkışık. Özel, küçük odalar var. Sıkışık, özel yapılmış odalar. O onlara ızdırap vermek için. Kur'an o hususu belirtiyor.

GÖKALP BARLAN: 17-18.“Onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya getirip toplayacağı ve “şu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa kendilerini de yoldan saptılar” diyeceği gün derler ki; “Sen yücesin, senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz.” Ancak onlara ve atalarına meta verip yararlandırdın. Öyle ki, senin zikrini unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular.”

ADNAN OKTAR: Dünyaya kafayı takıyor. Ya dünyada bir şey yok. Bak bin bir türlü hastalık veriyorlar, dertler veriyor. Ama illa kafayı dünyaya takıyor. Ve arkadaş seçerken de Allah'tan uzaklaştıracak arkadaş seçiyor. “Allah'a yaklaştıracak arkadaştan kaçıyor. Kur'an bunu ısrarla belirtiyor yani. Allah'ı sevenlerden kaçarlar. Allah'tan uzaklaştıranlara da yakın gelirler.” Buna çok pişman olacaklar diyor Allah. Evet.

GÖKALP BARLAN: 19. “İşte söylediklerinizi yalanladılar. Bundan böyle azabı ne geri çevirmeye gücü yetebilir ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse ona büyük bir azap tattırırız.”

ADNAN OKTAR: “Söyledikleriniz yalanlar.” Diyor ki, biz diyoruz ki Darwinizm yalandır. Sizi Allah yarattı diyoruz. Kur'an doğrudur diyoruz. Dediğimizi adam yalanlıyor. Allah da diyor ki, bak; “dediklerinizi yalanladılar” diyor. Evet.

GÖKALP BARLAN: 20.“Senden önce gönderdiklerimizden gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen elçilerden başkasını göndermiş değiliz. Biz kiminizi kimi için deneme için fitne konusu yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir.”

ADNAN OKTAR: “Birbirinize sizi deniyorum” diyor Allah. Birbirine üzülecek laflar edebilir, sıkıntı verecek laflar edebilir, tahammül edecek Müslüman. Kızıp sinirlenmeyecek. Üzülecek bir laf edebilir, üzülmeyecek. Pazarlarda gezme de, peygamberlerde normal insan görünümünde oluyor. Yiyor, içiyor, başı ağrıyor, dişi ağrıyor. Yani böyle insana benzemeyen bir görüntüde değil. Her yönüne insana benzeyen bir görüntüde oluyorlar. Bak mesela biz İsa Mesihi göreceğiz, inşaAllah. Göreceksiniz. Normal bir mümin olduğunu göreceğiz. Bir muttaki, temiz Müslüman. Onun da başı ağrıyacak. Onu da dizi ağrır, yorulur, grip olur, nezle olur, üşür. Kur'an'ın belirtmek istediği o. Yani “insan üstü bir varlık olmuyorlar” diyor Allah. “Onlar da sizin gibi normal insan” diyor Allah.

GÖKALP BARLAN: 21.“Bize kavuşmayı ummayanlar dediler ki, “bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi? Andolsun.”

ADNAN OKTAR: Cüppeli diyor ya, şeytandan Allah'a sığınırım. Melekler diyor göreceğiz. Mehdi'yi bize söyleyecekler diyor. Bunu olması mümkün değil Kur'an'a göre. O melekler geliyor fakat melekler birbirini görüyor orada. İnsanlar görmüyor. Melekler de insanlar görür hale geldi mi zaten kıyamet kopuyor.

GÖKALP BARLAN: 21.“Andolsun onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar.”

ADNAN OKTAR: Hep enaniyete diyor küfür dikkat ederseniz. Hep başkaldırır, isyan eder, terör çıkarır, kavga çıkarır, anarşi çıkarır. Başkaldırırlar. Hep enaniyete de küfür dikkat edersiniz. Hep başkaldırır. İsyan eder. Terör çıkarır. Kavga çıkarır. Anarşi çıkarır. Başkaldırırlar dediği o. Mesela PKK başkaldırıyor şu an yaptıkları. Kalkışma. Adı üstünde kalkışma. Terörle, şiddetle kalkışıyor. Kur'an da ona işaret ediyor.

GÖKALP BARLAN: 22.“Melekleri görecekleri gün suçlu günahkarlara bir müjde yoktur.”

ADNAN OKTAR: Artık kıyamet kopmuş. Melekleri gördüklerinde zaten felaket gelmiş oluyor. Evet. Görünür hale geldiğinde. Cübbeli'nin dediği gibi değil. Cübbeli diyor ki, “meleği göreceğiz o da bize Mehdi'yi söyleyecek” diyor. E zaten o zaman mecbursun sen inanmaya. Bir de melek onu söylüyorsa zaten o vahiy olmuş olur. Sen de vahiy alan adam konumunda olmuş oluyorsun. Olacak iş mi bu? Kur'an'a uygun mu bu? Uygun olmadığı halde işine gelmediği için sırf Mehdiyet’i açmaza sokmak için kendince böyle bir uslu geliştiriyor.

BÜLENT SEZGİN: Mehdi'yi tarif ederken insan üstü bir varlık gibi gösteriyor.

ADNAN OKTAR: Tabii öyleyi gösterecek ki, Mehdiyet’i engellesin kendi kafasıyla.

GÖKALP BARLAN: 22-24.“Ve o gün melekler onlara derler ki; “sizin sevinçli haber yasaktır, yasak.” Yaptıkları her işin önüne geçtik. Böylece onu savrulmuş toz derelere kılı verdik. O gün cennet halkının kalacakları yer daha hayırlı. Dinlenecekleri yer çok daha güzeldir.”

ADNAN OKTAR: Dinlenme, cennette dinlenme yok da. Dinlenme içgüdüsü olacak bizde. Adam geziyor cennette yorulmadığı halde diyor ben biraz dinleneyim diyor. Ya koltuğa oturma falan ihtiyacı yok ama alışmış. Dünyada. Bir koltuk yürüyor. Aman diyor aman diyor bir koltuğa otursaydım ben. Halbuki havada da durur. Bağdaş kuru oturur ya havada. Hiç ihtiyacı yok. Ama dünyada alıştığı için hep mesela geniş döşekler, çadır. Ya şu çadıra bir gireyim diyor. Hemen şu döşeğe bir uzanayım. Alışmış yani. O dünyadaki zorluklardan kaynaklanan bir içgüdü. Cennette devam ediyor. Evet.

GÖKALP BARLAN: 25-29.“Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilmeyle indirileceği gün, işte o gün gerçek mülk, Rahman olan Allah'ındır. İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür. O gün zulmeden ellerini hınçla ısırarak şöyle der; “Ah keşke elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım. Vah yazıklar bana. Ne olurdu da filanı dost edinmeseydim. Çünkü o gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden, Kur'an'dan saptırmış oldu. Şeytan da insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakandır.”

ADNAN OKTAR: Tabii. Şeytan diyor, “ben sizi çağırmadım. Sadece söyledim, siz de geldiniz diyor. Ben Allah'tan korkarım” diyor. Yani onu duyunca daha da dehşete düşüyorlar cehennemde. Yani daha da yalnızlığın acısını çekmiş oluyor. Oyuna gelmiş olmanın, aptal konumuna gelmiş olmanın acısını da çekiyorlar. Evet.

GÖKALP BARLAN: 30-31.“Ve elçi dedi ki, Rabbim gerçekten benim kavmim bu Kur'an'ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktılar.” İşte böyle biz her peygambere suçlu günahkarlardan bir düşman kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.”

ADNAN OKTAR: İslam aleminin en büyük felaketidir Kur'an'ın terk edilmesi. Yani 1400 yıllık İslam hayatı düşün, Müslüman hayatını düşün. Gelmiş geçmiş en büyük felaket, Kur'an'ın terk edilmesi.

GÖKALP BARLAN: 32.“İnkarcılar dediler ki: “Kur'an ona tek bir defada toplu olarak indirilmeli değil miydi?” Biz onunla kalbini sağlamlaştırıp pekiştirmek için böyle ve böyle ayet-ayet indirdik ve onu belli bir okuma düzeniyle tertip edip düzene koyduk, okuduk.”

ADNAN OKTAR: Yani tek-tek açıklıyor peygamber ve hayata uyguluyor. Topluca anlatıldığında adamın kafası almaz, birçok kişinin. Almayabilir. Ama parça-parça okutulduğunda, hayata geçirerek uygulandığında çok iyi kavramış oluyorlar. Yoksa Cenab-ı Allah için son derece kolay. Upuzun ayetleri, sureleri indiriyor Peygambere. İstese hepsini indirir Cenab-ı Allah.

GÖKALP BARLAN: 33.“Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, biz ona karşı sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım.” İnşaAllah.

ADNAN OKTAR: Tabi Kur'an ayetleriyle en mükemmel açıklama yapıyor ama konuşurken de Peygamber çok mükemmel, çok etkileyici, tam oturacak tarzda konuşuyor. MaşaAllah. Yani tam iptal ediyor karşı tarafı. Her seferinde yeniyor.

 


Furkan Suresi, 2, 7, 25-28, 30-31, 33, 41, 52 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 14 Nisan 2011 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi 2, şeytandan Allah’a sığınırım; “Göklerin ve yerin mülkü O'nundur, çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş (düzgünlük, simetri, altın oran), belli bir ölçüyle takdir etmiştir”. Her şeyde matematik düzgünlük vardır, altın oran vardır ve simetri vardır. Allah ona dikkat çekiyor. Cübbeli iyi duysun.

Furkan Suresi 7; “Dediler ki: ‘Bu elçiye ne oluyor (bu Mehdi’(a.s.)’a ne oluyor)? Yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?’"“Başının üstünde melek olsun” diyorlar. Cübbeli ne diyor? “Mehdi (a.s)’ın başının üzerinde bir melek olsun görelim” diyor. Müşrikler, kafirler bunu söylüyor. Cübbeli Allah’a sığınsın, aklını başına alsın.

Furkan Suresi 30; “Ve elçi”, o devrin Mehdi (a.s.)’ı; “dedi ki: ‘Rabbim gerçekten benim kavmim (benim arkadaşlarım, benim toplumum, benim milletim) bu Kur'an'ı terk edilmiş (bir Kitap) olarak bıraktılar". Bu ahir zamanda olacak bir olaydır, aynı zamanda. Hz. Mehdi (a.s) devrine bakan bir ayet, çok açık. Kuran ilk defa terk edilmiştir. 1300 sene Kuran bırakılmamış ama 1400. senede İslam aleminde Kuran terk edilmiştir. Türk milleti de Kuran’ın bayraktarıdır, inşaAllah. “İşte böyle; Biz, her peygambere” her Mehdi (a.s)’a, suçlu-günahkarlardan bir düşman” deccal “kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter”. Mutlaka her peygamberin zıttı bir deccal oluyor. 31. ayet ona bakıyor.

25. ayet; “Göğün bulutlarla parçalanacağı”, bulutlar paramparça açılıyor, uzayı göreceğiz. Gökyüzündeki o mavi tabaka ayrılıyor, direkt uzay görülüyor. “ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün”, ne zaman melekler görülüyormuş? Kıyamet günü. Cübbeli ne diyor? “Kıyametten önce görünecek” diyor. Allah; “kıyamette görünecek” diyor. İmtihan kalkmış oluyor çünkü. “İşte o gün, gerçek mülk, Rahman (olan Allah)ındır. İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür” diyor, Allah. Allah çok büyük acılar çekeceklerini hatta acının şiddetinden saçlarının bembeyaz olacağını söylüyor, Allah. “Sen onları sarhoş zannedersin, halbuki sarhoş değillerdir”. Ama ayakta duracak halleri yok ne konuştuklarından haberleri yok. “O kadar şiddetli korkacaklar” diyor, Cenab-ı Allah.

“O gün, zulmeden, ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der: ‘Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım" "(keşke Mehdi (a.s)’a uysaydım) diyecekler" diyor. Hangi Peygamberse o. “’Vah yazıklar bana, ne olurdu da falanı dost edinmeseydim’ diyecekler” diyor, Allah. “Arkadaşlarına uydukları için bin pişman olacaklar” diyor, Allah. “Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler”. Her Mehdi (a.s.)’da, her Peygamber’de bunu yapıyorlar. "Allah'ın, elçi olarak gönderdiği bu mu, nedir bunun özelliği?” Aynı şekilde Mehdi (a.s)’a da bunu yapacaklar. “Allah’ın Mehdi (a.s) olarak gönderdiği bu mu” diyecekler, bazı gafiller, inşaAllah.

“Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, Biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım”, 33. ayette yine Mehdi (a.s.)’a bakan bir ayet. Çok mükemmel ciğerine ciğerine oturtacaktır Hz. Mehdi (a.s). Ayet ne diyor; “Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki”, Darwinizm, materyalizm her türlü örneklere karşı. “Biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım.” Mükemmel cevap vereceksin diyor Cenab-ı Allah. Peygamberimize hitap ediyor. Tabi, Mehdi'ye işaret ediyor.

52. ayet Furkan Suresi. “Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara Kur'an'la büyük bir cihat ver.” Tebliğ yap, İslam'ı yay ve büyük bir hareket başlat diyor. 1979, Hicri 1400 yılında Mehdi'nin çıktığı tarihe veriyor. Bak “öyleyse kafirlere itaat etme.” Deccaliyete itaat etme. “Ve onlara Kur'an'la büyük bir cihat ver.” Dünya çapında bir cihat ver. MaşaAllah. Tam hicri 1400 tarihini veriyor. 1979 tarihini veriyor. MaşaAllah. Bakabilirler.


Furkan Suresi, 25, 30-31 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 16 Kasım 2013 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar. 

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi 30. ayet. Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Ve elçi dedi ki:” yani Allah’ın dinini tebliğ eden, İslam’ı tebliğ eden, Kuran’ı anlatan kişi “dedi ki: Rabbim gerçekten benim kavmim” içinde bulunduğum kavim, “bu Kuran’ı terkedilmiş bir kitap olarak bıraktılar.” Kuran’a uymadılar, hurafeye uydular, Kuran’a göre hareket etmediler. Kuran’a göre hareket etmedikleri için de bölündüler, parçalandılar, mezheplere ayrıldılar, cemaatlere ayrıldılar, güçlerini kaybettiler. Kendi içlerinde fitneye tefrikaya düştüler. Büyük bir felaketin içindeler diye Peygamberimiz (s.a.v) şikayetçi Cenab-ı Allah’a. Bir tane şikayeti var Peygamberimiz (s.a.v)’in, ahirette bir tane peygamber şikayeti, tek. “Ve elçi dedi ki benim kavmim bu Kuran’ı” hadisi demiyor, fıkıh kitaplarını demiyor, “bu Kuran’ı terkedilmiş bir kitap olarak bıraktılar.”

Furkan Suresi 31. ayette Cenab-ı Allah; şeytandan Allah’a sığınırım: “Biz her peygambere” ama istisnasız her peygambere, her Mehdi’ye, “suçlu günahkarlardan bir düşman kıldık.” Bir deccal kıldık, bir zıttı, bir karşıtı olan kişi. “Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.” Şimdi mesela peygamber tebliğe başlıyor, “nasıl yapsam acaba?” Allah yol gösterecek zaten. Üç kişiler “ne yapsam acaba?” Allah yeter. İki kişiler, “ne yapsam acaba?” Allah yeter. Mağarada biliyorsunuz Peygamberimiz (s.a.v) tek Hz. Ebu Bekir (r.a) ile birlikteydi, orada o tevekkülü hissetti ve onu ifade etti, Allah’a bağlılığı.

Furkan Suresi 25. ayet: “Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilmeyle indirileceği gün.” Gök normalde baktığımızda masmavi blok olarak durur değil mi? Ama kıyamet günü açılıyor, pencere gibi açılıyor. Gece nasıl yıldızlar falan görülüyorsa, gökyüzü görülüyorsa o simsiyah gökyüzü görülüyor o büyük parçalanmadan açılan delikten. Ama ayna gibi çok büyük bir yırtık. “Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilmeyle indirileceği gün.” Gökten bir indirilme şeklinde melekler iniyorlar yeryüzüne, muazzam bir melek yağıyor yeryüzüne. Zaten onu anladıklarında kıyametin olduğu anlaşılmış oluyor. İşte onlar uzaylılar falan diyorlar ya, “uzaylılar dünyayı istila edecek, gökten gelecekler, uzaylılar istila edecek.” Aslında içgüdüsel olarak onu anlamış olmanın etkisi. Meleklerin gökyüzünden süratle giriş yapmaları ve her yere giriyorlar ve yeryüzüne süratle dağılıyorlar. Ayette anlatılan o. “İşte o gün gerçek mülk Rahman olan Allah’ındır.” Mesela adam diyor ki, “mal benim” diyor, “binalar benim.” Bina seninse, bina yerinde durmuyor, kum gibi dağılıyor. Mal kiminmiş? Allah’ınmış. “İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür” diyor Allah, çok zor. Deprem bir yandan, melekler bir yandan iniyor, müthiş panik içerisinde oluyorlar.


Furkan Suresi, 30-31 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 3 Haziran 2011 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: Şeytandan Allah’a sığınırım, “Ve elçi dedi ki: ‘Rabbim gerçekten benim kavmim bu Kuran’ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktılar.’” Siz açıklamıştınız Hocam, Peygamberimiz (s.a.v)’in tek şikayeti Kuran’ın terk edilmiş olduğu. Ahir zamana işaret, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Hz. Mehdi (a.s) devrinde, Kuran geniş çaplı terk edilmiş olacak dünya çapında. Özellikle yobaz takımı tarafından Kuran terk edilecek. Kuran’a savaş açacaklar ve takva adına Kuran’a tavır alacaklar. Kuran’ın yetersiz olduğunu, Kuran’da Allah’ın hükümlerini açıklamadığını, Kuran’ın ehemmiyeti olmadığını, asıl olanın hurafeler olduğunu, hurafelere göre hareket etmenin sünnete uygun olduğunu, Kuran’a uymanın da dalalet ve fitne olduğunu söyleyecekler. Allah ayette ne diyor, bir daha söyle.

OKTAR BABUNA: “Ve elçi dedi ki: ‘Rabbim gerçekten benim kavmim bu Kuran’ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktılar.”

ADNAN OKTAR: Peygamberimiz (s.a.v)’in söylediği bir söz fakat ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s)’ın da söyleyeceği bir sözdür, inşaAllah.

OKTAR BABUNA: “İşte böyle. Biz her peygambere suçlu günahkârlardan bir düşman kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.” Her Peygambere diyor Hocam, “suçlu günahkârlardan bir düşman kıldık.”

ADNAN OKTAR: Bir deccal. Deccalsiz yok. Peygamberlere eskiden bir deccal musallat oluyor. Ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s)’a 30 küsur deccal musallat oluyor. 30’un üzerindedir. Dünya büyük olduğu için, 7 milyar insan var. Onun için Allah Hz. İsa (a.s)’ı da yardımcı kılıyor Hz. Mehdi (a.s)’a. Olay büyük çünkü, konu çok büyük. 30 deccal. “Kadınların da bulunduğu 30 deccal çıkacak” diyor. Eskiden mesela bir firavun var deccal, bir nemrut var. Ama şu an öyle değil. Yobazlardan da deccal çıkacak, kafirlerden de deccal çıkacak. Büyükleri olacak, küçükleri olacak. İt sürüsü gibi deccal çıkacak, Darwin başta olmak üzere.

 


Furkan Suresi 21-22, 25, 31, 33-36, 39, 41-43, 48 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 13 Şubat 2013 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler: "Allah'ın, elçi olarak gönderdiği bu mu?"” Ahir zamanda ne diyecekler? “Allah’ın gönderdiği Hz. Mehdi (a.s) bu mu? Hz. İsa Mesih (a.s) bu mu?” diye alay etmeye kalkacaklar; bazı hamakat ehli, bazı ahmaklar böyle tavır gösterecekler. “Eğer onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan saptıracaktı.” “Nerdeyse dediklerine inanacaktık” diyorlar. “Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, öğreneceklerdir.” Çünkü Peygamberlere sapık diyorlar, Hz. Mehdi (a.s)’a da sapkın diyecekler. Allah vermesin. Allah, “kimin sapık olduğunu göstereceğim Ben ahirette” diyor.

“Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü?” diyor Allah. İlginç bir vaka olduğu için bunlar. “Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?” Yani “onları etkilemek mümkün olmaz” diyor Cenab-ı Allah. “Ben onları öyle yarattım” diyor. Onun için müminin kalbi rahat olacak. Onun için vicdan azabı çekmeyecek, gerilime düşmeyecek; huzursuz, rahatsız olmayacak. Tevekkül edecek.

“Ve rahmetinin önünde rüzgarları müjdeciler olarak gönderen O'dur.” Hz. Mehdi (a.s) çıkmadan önce alametler önden geliyor, değil mi? Ayet ne diyor, bak; “Ve rahmetinin önünde,” rahmet gelmeden önce; yani Hz. Mehdi (a.s)’a işaret var aynı zamanda. Tabii ilk anlamı yağmur anlamında ama işari anlamını söylüyorum. “Ve Kendi rahmetinin önünde rüzgarları müjdeciler olarak gönderen O'dur.” Biz de Hz. Mehdi (a.s) müjdecisiyiz. Bediüzzaman önden gelmiş, Hz. Mehdi (a.s)’ı müjdeliyor. “Biz, gökten tertemiz su indirdik.” Gökten su indiren Allah Hz. İsa Mesih (a.s)’ı da indirecek, inşaAllah. O da tertemiz bir su gibi. “Sular akarak gelir” diyor. “Su akar gibidir üstünden” diyor. “Islak gibidir saçları, sanki banyodan çıkmış gibidir” diyor. Kuru olduğu halde saçları.

“Onunla ölü bir beldeyi (toprağı) canlandırmak” diyor Cenab-ı Allah. Dünyayı da Allah Mehdiyet’le canlandıracak. Hz. İsa Mesih (a.s)’la canlandıracak. “Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp-düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık” diyor Cenab-ı Allah. Çeşit çeşit. “Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.” Şu an dünyada olduğu gibi. “Öyleyse kafirlere itaat etme,” şimdi ayetin neye işaret ettiğini gösteriyor Cenab-ı Allah. Konu hep geliyor, geliyor, bir yer doğru geliyor. En sonunda diyor ki ayet, şeytandan Allah’a sığınırım; “Öyleyse kafirlere itaat etme.” Deccale itaat etme, Deccaliyete itaat etme, Darwinizm’e-materyalizme boğun eğme.

“Ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver.” Neyle? Kuran’la. Bir tane tarihi var, çok acayip; 1979. Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış tarihi, yani hicri 1400. Bir tane tarih veriyor. Hicri 1979’un tarihini veriyor. “Öyleyse kafirlere itaat etme” diyor. Bütün bu ayetin akışının sonunda kime işaret etiğini Allah göstermiş oluyor, inşaAllah. “Ve onlara (Kuran'la) büyük bir cihad ver.” Arkasından 53. ayette de diyor ki; “İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur.” Yerini de söylüyor Kuran bu sefer Hz. Mehdi (a.s)’ın. İki denizin birleştiği yer İstanbul. Bak diyor ki sonra, Mehdiyet’e işarete bak, dikkat edin ayete; “Ve insanı bir sudan yaratıp onu, neseb ve sihriyyet (sahibi) kılan O'dur.” Bif soydan gelen, neseb. Hz Mehdi (a.s)’ın nesebi ne? Resulullah (s.a.v)’in soyu. Kuran ona da işaret etmiş.

“Allah'ı bırakıp kendilerine yarar ve zarar sağlayamayacak şeylere ibadet ediyorlar. Kafir, (asıl) kendi Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır.” Bak Rabbine karşı şeytana arka çıkıyor. Şeytana destek oluyor. Kafir budur diyor Cenab-ı Allah. Deccal. Deccal'i anlatıyor. Bakın ayet yine devam ediyor. Mehdi'ye işaret etmeye. Israrla.

56-“Biz seni” diyor 56. ayet. “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıcı ve korkutucu olarak gönderdik.” 1981 Mehdi'nin yine çıkış tarihi. Peki 56. ayet 25. sure 56. ayet. Yirmi beşle elli altıyı çarpıyoruz. 1400. MaşaAllah. Yine Mehdi'nin tarihini veriyor. MaşaAllah. Bak 1980’de yoğun bir ittifak var. Ayet siyak ve sibakında, ayetin akışında, gelişinden gidişine sürekli Mehdiyet’e işaret var. Kesintisiz ama. Ve çok net tarihlerle. Bak 56. ayet, 25. sure, 56. ayet çarpıyoruz. Hicri 1400. Ebcedine bakıyoruz 1981. Daha önce Mehdi’nin çıkış tarihi yine 1980, 79-80. Israrla ayet devam ediyor Mehdiyet’i işaret etmeye. Bak diyor ki ayete,

“De ki: “Ben buna karşı Rabbine doğru Bir yol tutmayı dileyen İnsanlar olmanız dışında Sizden bir ücret istemiyorum”. Yine bu Mehdi karakteri. Ücretsiz Allah rızası için tebliğ yapan bir insandan bahsediyor Cenab-ı Allah. Bak diyor ki, “Gökte burçlar kılan”. Gökte burçlar kılan. Ne var? Kova burcu var, aslan burcu var. Ahir zamanda ne? Şu an kova burcundayız. Kova çağındayız. İsa Mesih'in işaret ettiği Faraklit, “testi taşıyan insan” hangi burçtan olduğu anlaşılıyor? Kova burcundan. Çünkü “su testisi taşıyan adam”. Nedir? Kova burcu. Mesela bak bu Furkan suresinde Mehdiyet’e o kadar güçlü vurgular var ki.

“Onların sana getirdikleri Hiçbir örnek yoktur ki”, demin okuduğumuz ayet. “Biz ona karşı sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım”. Mesela Darwinist'lerin getirdiği delillere karşı O kadar mükemmel bir açıklama yapacak ki, Mehdiyet ve Mehdi. Dümdüz olacaklar. Bu Kur'an'a işaret etmekten beraber Ahir zamanda Deccaliyetin nasıl dümdüz olacağını gösteriyor. Ne diyor? “Sonunda onları kökünden darmadağın ettik” diyor Cenab-ı Allah. Şu anda ne oldu? Kökünden darmadağın oldular. 36. ayet. 36 size aklınıza ne getiriyor? Bir şey getirmiyor. Tamam. Sonra söylerim. İnşaAllah.

Bak, “biz onlardan her birine örnekler verdik ve her birini darmadağın edip” mahvettik diyor Cenab-ı Allah. Şu anda Darwinist'ler darmadağın olmuş durumdalar. İlimle, irfanla, bilimle. 39. ayette.

Bize kavuşmayı ummayanlar dediler ki: “bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?” Ne diyor bazı kardeşlerimiz? Mehdi madem var diyor üstündeki meleği görelim diyor. Melek de gelsin diyorlar. Ne diyor ayet? Bize kavuşmayı ummayanlar. Furkan Suresi 21. “Dediler ki: bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi? Andolsun onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar.” Enayet yaptılar diyor. “Büyüklük ve azgınlıkla başkaldırırlar. Melekleri görecekleri gün” diyor Cenab-ı Allah.

“Suçlu günahkarlara bir müjde yoktur” diyor Cenab-ı Allah. Mahvedeceğim onları diyor Cenab-ı Allah. “Ve o gün melekler onlara derler ki sizi sevinçli haber yasaktır. Yasak” diyor Cenab-ı Allah. “Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün”, kıyamet günü indiriliyor ancak. Daha önce yok. “Ve elçi dedi ki: “Rabbim gerçekten benim kavmim. Bu Kur'an'ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktılar.” 30. Furkan Suresi. Peygamberimiz zamanında Kur'an gürül-gürül okunuyordu. Ayet nereye bakıyor? Alenen Mehdi'ye bakıyor. Alenen. Tabi ki, Peygamberimiz zamanında ilk dönemlerde Kur'an'ı terk etmişlerdi. Yani yaklaşmıyorlardı. Ama kısa süre sonra herkes Kur'an'a tabi oldu. Ama işarı anlamıyla Mehdi'ye baktığı çok açık.

“Ve elçi dedi ki: “Rabbim gerçekten benim kavmim bu Kur'an'ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktı.” Mehdi'nin en şikayetçi olduğu konu ahir zamanda ümmetin Kur'an'ı terk etmiş olması olacaktır. Hocam tam karizma olmuş. Evet yani bu kadar olur. MaşaAllah. Böyle bir helikopter pilotu gibi. Furkan suresinde Mehdi'ye ve Deccaliyete işaretleri anlatan bir yazı hazırlayın. İnşaAllah. Onu bir yerde yayınlarsanız daha iyi anlaşılır.

Mesela bak diyor ki, Furkan Suresi 31. “İşte böyle biz her peygambere, her mehdiye, her elçiye suçlu günahkarlardan bir düşman kıldık,” bir deccal kıldık. “Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.” Yani sen Allah'a tevekkül et, Allah gereğini yapar diyor Cenab-ı Allah. Ama bak mutlaka bir deccal musallat oluyor. Mesela Peygamber Efendimize Ebu Cehil, Ebu Leheb Mehdi'ye Deccal ve Süfyan, Hazreti İbrahim'e Nemrut, Hazreti Musa'ya Firavun.