Sayın Adnan Oktar'ın 5 Eylül 2011 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Ya Allah bismillah. Şeytandan Allah’a sığınıyorum. Furkan Suresi, 44. “Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun?” Bak insanların çoğu bir kere söz işitmiyor, ayet. “Ya da aklını kullanır mı sayıyorsun?” Çoğu akılsızdır, aklını kullanamazlar diyor Allah. “Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı)dırlar” Dünyanın şimdi büyük bölümü berbat durumda, Allah esirgesin. Demin ki konuyu tasdik eden bir açıklama. “Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir?” Bak, “gölgeyi özel yaratıyorum” diyor Allah. Işık ayrı, gölge ayrı yaratılır. “Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı.” Gölge hareket etmezdi diyor Cenab-ı Allah. Ben hareket ettiriyorum gölgeyi diyor. İnsanlar gölge otomatik kendiliğinden oluşuyor zannediyor. Halbuki gölge ayrı yaratılıyor, ışık ayrı yaratılıyor. “Sonra Biz güneşi ona bir delil kılmışızdır.” Bak; “güneşi gölgeye delil kıldım” diyor Allah. İkisinin ayrı yaratıldığını söylüyor. Güneş için ışığı ayrı yaratıyorum, gölgeyi ayrı yaratıyorum diyor Allah. “Sonra da onu tutup Kendimize ağır ağır çekmişizdir” diyor Allah. “Çektim” diyor. Yani, o ağır ağır çekme işini de Ben yapıyorum diyor Allah.
“O, geceyi sizin için bir elbise, uykuyu bir dinlenme ve gündüzü de yayılıp-çalışma (zamanı) kılandır.” Faaliyet zamanı kılandır. “Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp-düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık.” Yani öğüt almak, düşünmek, derin düşünmek Kuran’ın hep bize bildirdiği, Allah’ın bize bildirdiği hükümler. “Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.” Bak çoğu. İşte onun için iman hakikatleri çok önemli. İman hakikatlerinin anlatılması çok önemli. Mesela biz insanların çoğuna fıkıh anlatırsak anlamaz adam. Ama iman hakikati anlatırsak anlar inşaAllah. Bak; “insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler”. “Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver.” Neyle? Sadece Kuran’la. Biz ne yapıyoruz? Kuran’la anlatıyoruz. İlave yapıyor muyuz? Yok. Dikkat etmiyorlar bir kısım insanlar; Kuran’da Allah sürekli “insanların çoğunluğunun iman etmediğini, düşünmediğini, akıl edemediklerini” söylüyor Allah. 41. ayet; “Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler: "Allah'ın, elçi olarak gönderdiği bu mu?" Bak insanlarda hep böyle bir sapıklık vardır.
Mesela Hz. Mehdi (a.s.) ile de alay edeceklerdir. “Allah’ın gönderdiği Hz. Mehdi (a.s.) bu mu? İsa Mesih (a.s.) bu mu?” gibisinden. "Eğer onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan saptıracaktı." Yani gelen Mehdi’ler o kadar şiddetli mücadele veriyorlar ki, küfür “az kalsın iman edecektik neredeyse, o kadar güçlü etki yapıyorlar” diyor. Şimdi de direniyorlar, ama bir süre sonra iman ediyorlar. “Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?” “Kendi istek ve tutkularını”; kendi kafasına göre hareket ediyor, Kuran’a göre hareket etmiyor. Kuran’daki açık hükümleri açıklıyoruz, mesela Kuran’dan delil veriyoruz; Mesela Hz. Musa (a.s.)’ın örneğini de verdim, Hz. Süleyman (a.s.)’dan örnek verdim, Peygamberimiz (s.a.v.)’den örnek verdim. Adam kabul etmiyor. İlla ki puttan delil istiyor adam, put delili istiyor. Putlardan delil istiyor. Allah Kuran’dan delil vermemizi istiyor. “Kuran’dan delil verdim” diyorum, “yok ben Kuran’ın delilini kabul etmiyorum.” Peki, nasıl bir delil istiyor? “Bana put olursa kabul ederim” diyor. Putu da ben kabul etmiyorum ne yapacağız? Olmadı o zaman. Sen Kuran’ı kabul edeceksin, başka türlü olmaz. Bana putla gelirsen Kuran’a karşı, yapacak bir şey olmaz. Çünkü sen Kuran’ı kabul ettim diye geliyorsun karşıma, “artı put” diyorsun. Biz de diyoruz ki “putu bırak, sadece Kuran”. “Sadece Kuran bana yeterli değil” diyor. O zaman dinle alaka kalmaz. Çünkü ahirette biz Kuran’dan sorulacağız inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 29 Mayıs 2015 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: “O, geceyi sizin için bir elbise, uykuyu bir dinlenme ve gündüzü de yayılıp-çalışma (zamanı) kılandır.” (Furkan Suresi, 47)
ADNAN OKTAR: “Geceyi bir elbise,” bir elbise gibi sarıyor. Koyu bir karanlık olarak.
OKTAR BABUNA: “Uykuyu bir dinlenme.”
ADNAN OKTAR: İşte dünya için o bir aczdir, dünya aczidir. Her gün belirli bir saat sonra insanın uykusu geliyor, gidip ölmeye yatıyor, ölüyor, sonra saatler sonra diriliyor. Banyo yapıyor, işte yemeğini yiyor yatıyor yine akşam yeniden uykusu geliyor. Ölme saati geliyor yeniden ölüyor. Sabah yeniden diriliyor. Öle dirile, öle dirile hayatı bu şekilde geçiyor. Sonunda bir kere daha ölüyor. Bir diriliyor başka alemde.
BÜLENT SEZGİN: Hocam “dilediğini tutar dilediğini bırakır” diyor “uykuda.”
ADNAN OKTAR: Evet uykuda da öyle bir kısım ruhları geri iade ediyor, bir kısım ruhları iade etmiyor. Sabah adam “kalk” diyorlar, sallıyorlar adamı kalkmıyor. Ruhu verilmemiş.
GÖKALP BARLAN: Siz hep anlatıyorsunuz “ömrü çok uzun zannediyorlar” diye anlatmıştınız Hocam. Zaten üçte biri sekiz saat uykuda geçiyor. Yirmi beş senesi. Diğeri yolda geçiyor, yine gidiyor evde dört duvar arasında, iş yerine gidiyor dört duvar arasında sonra da hayatımı yaşayacağım diye Allah’ın dininden vazgeçiyor.
ADNAN OKTAR: İki saat gündüz gidiyor gidiş, iki saat de dönüş oluyor dört saat. Sekiz saat de uyuyor. Bir kere her şeyde bir on iki saati gidiyor. Yemek yeme, banyo. “Bir eğlendik bir eğlendik” diyor. Allah bin bir türlü acz veriyor.