Furkan Suresi, 52-58 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 11 Nisan 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi, 52. ayette. “Öyleyse kafirlere itaat etme” yani küfre, İslam dışı cereyanlara itaat etme “ve onlara (Kur'an'la)” bakın Kuran-ı Kerim ile, “büyük bir cehd ver.” Mücadele ver. Ebcedi 1979. Mehdi (as)’ın çıkış tarihini veriyor. Hicri 1400. Bakın; “Öyleyse (din dışı hiçbir cereyana) kafirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cehd ver.” 1979. 53. ayette de hemen, 53. ayete dikkat edin. “İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur;” bakın bir işaret var burada. Nereye işaret ediliyor? İstanbul, İstanbul Boğazı değil mi? İki denizin birleştiği yer. “İnsanı bir sudan yaratıp onu, neseb ve sihriyyet (sahibi) kılan O'dur. Senin Rabbin güç yetirendir.” Hz.Mehdi (as)’ın mezhebi, soyu nereye bağlı?

SUNUCU: Peygamber Efendimize (sav) ’e bağlı.

ADNAN OKTAR: Değil mi? Seyyiddir. Bak mezhepten bahseden bir ayet, hemen devamında. Bunlar hep özel anlamı olan ayetler. Değil mi? 55. ayet: “Allah'ı bırakıp kendilerine yarar ve zarar sağlayamayacak şeylere ibadet ediyorlar.” Darwinizm’e, materyalizme yahut satanizme bağlanıyorlar. “Kafir, (asıl) kendi Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır.” Bakın, satanistler ve masonların, yahut dinsizlerin, veyahut farkında olmadan Darwinistlerin şeytana arka çıkmasından bahsediyor Kuran. Yani şeytanı desteklemelerinden bahsediyor. Hemen 56. ayete geliyoruz, Furkan Suresi: “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.” Ebcedi 1981’i veriyor. Bak devam diyor, 56. ayet, ki 1956’ya bakıyor aynı zamanda. Çünkü Furkan Suresi 25. sure. 56. ayet. Çarptığımızda 56 ile 25’i çarptığımızda burada Hicri 1400’ü veriyor. Bakın, “Biz seni yalnızca” diyor Cenab-ı Allah, “bir müjdeci” ki Mehdi (as)’a bakıyor. Mehdi (as) Hz. İsa (as)’ın gelişini müjdeleyecek, İslam’ın hakimiyetini müjdeleyecek, Kuran’ın hakimiyetini müjdeleyecek. “Ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.” Yani bir tebliğci olarak. 1981 tarihini veriyor. “De ki: "Ben buna karşılık, Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen (insanlar olmanız) dışında sizden bir ücret istemiyorum."” Yani ben hiçbir ücret karşılığı bunu yapmıyorum, sadece Allah rızası için bunu istiyorum diyor. Amacım sadece sizin Allah’ın doğru yoluna, Kuran’a uymanız diyor. Bunu yaptığınızda ben sizden hiçbir şey istemiyorum. Bu benim için yeterli diyor. Ki Mehdi (as)’a da bakan bir ayet. “Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan” Hayy olan, “(Allah)a tevekkül et.” Müslüman Allah’a tevekkül edecek. Tebliğde çok önemlidir Müslüman’ın tevekkül etmesi, “ve O'nu hamd ile tesbih et.” Elhamdülillah de. “Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter.” Allah bütün kullarının günahlarından haberdardır diyor Cenab-ı Allah.

 


Furkan Suresi, 40-45, 55-58, 77 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 25 Mayıs 2014 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Ya Allah bismillah. Furkan Suresi, 40 “Andolsun, onlar, üstüne felaket yağmuru yağdırılmış bulunan o ülkeye uğramışlardır; yine de onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar dirilmeyi ummuyorlardı.” Yani “yeniden dirilişi ummuyorlardı” diyor Allah. “Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler: “Allah'ın, elçi olarak gönderdiği bu mu?” (Furkan Suresi, 41) “Allah’ın elçi olarak Mehdi (a.s) olarak gönderdiği bu mu?” diye. Peygamberimiz (s.a.v)’le alay ediyorlar. Ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s)’a tavırları aynı olacaktır.

““Eğer onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan saptıracaktı.” (Furkan Suresi, 42) Yani o devirde onlar Darwinist, materyalist görüşteler. Peygamberimiz (s.a.v) yaratılışı, Allah’ın varlığını, birliğini anlatıyor. Direnmeyi marifet biliyor. Peygamber (s.a.v)’e karşı direnmeyi, hakka karşı direnmeyi marifet biliyor. Onunla övünüyor. Bak “Bizi ilahlarımızdan saptıracaktı. Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, öğreneceklerdir” diyor Cenab-ı Allah. “Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? diyor Cenab-ı Allah. Demek ki, çok vahim bir şey bu.

Bak “Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü?” Kuran’a göre hareket etmiyor. Kendi kafasına göre, zanlarına göre, kendi hocaları ne diyorsa, kendi âlimleri ne diyorsa ona göre hareket ediyor. Kuran’a göre hareket etmiyor. “Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?” (Furkan Suresi, 43) “Yoksa sen onların çoğunu söz işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun.” Bak “sen onların çoğunu” yüzde elliden çoğunu. Çoğu demek budur. Yüzde elliden çoğunu. “İşitir yâda aklını kullanır mı sayıyorsun. Onlar ancak hayvanlar gibidirler.”

Mesela kedi, köpek nasıl? Bakıyor tamam da. Hoşt dersen onu da duyuyor. Ama şuurlu bir duyma değil. Hayvan varlığının farkında değil ki, duyduğunun farkında olsun. Bir elektronik makine gibi duyuyor o. Bir teybin duyması gibi duyuyor. “Hayır, yol bakımdan daha şaşkın ve aşağıdırlar.” (Furkan Suresi, 44) “Hayvandan da aşağıdırlar” diyor Allah. Demek ki bizim bilemeyeceğimiz bir ruhta, bir özellikte yaratılıyor. Hayvandan ayrı bir varlık. Hayvana benzeyen ama hayvandan daha aşağı özellik. Çünkü hayvanda şefkat var, merhamet var, temizlik var. Hayvan mazlum. Hayvan gibi de değil bu. “Daha aşağı” diyor Allah.

“Allah’ı bırakıp kendilerine yarar ve zarar sağlamayacak şeylere ibadet ediyorlar.” Şeytandan Allah’a sığınırım. “Kâfir asıl kendi Rabbine karşı şeytana arka çıkandır.” (Furkan Suresi, 55) Yani “deccala arka çıkan küfür içindedir” diyor Allah. “Allah’ı bırakıp kendilerine yarar ve zarar sağlamayacak şeylere ibadet ediyorlar.” Mesela Darwinizm’e inanıyor, materyalizme inanıyor. Bilerek veya bilmeyerek küfre düşüyor. Bilerek, bilmeyerek deccala arka çıkmış oluyor. O zaman küfre düşmüş oluyor, dinden çıkmış oluyor. Haberi bile olmuyor bazen. “Biz seni yalnız bir müjdeci ve uyarıp- korkutucu olarak gönderdik.”

56. Ayet Furkan Suresi “Biz seni yalnızca bir müjdeci” neyle müjdeliyor Peygamberimiz (s.a.v)? Dünya hâkimiyeti, cennet. “Ve uyarıp, korkutucu” helal, harama dikkat dikkat çeken, uyaran “olarak gönderdik.” 56. Ayet. Furkan Suresi 25. Sure biliyorsunuz. Daha öncede söylemiştim. Bak 25. Sure Furkan Suresi’nin 56. Ayeti. 25 ile 56’yı çarptığımızda hicri 1400 çıkıyor. Yani 1981. Ebcedi kaç? Ebcedi de 1981. Şimdi burada fevkaladelik var. Anlamazdan gelinecek gibi değil. “Deki buna karşılık Rabbine doğru yol tutmayı dileyen insanlar olmanız dışında sizden bir ücret istemiyorum.” (Furkan Suresi, 57) Sadece istediğim bu. Para istemiyorum, mal da istemiyorum.

“Rabbine doğru yol tutmayı dileyen insanlar olmanızı istiyorum. Sadece bunu istiyorum” diyor Peygamber (s.a.v). “Sen asla ölmeyen daima diri olan Allah’a tevekkül et.” (Furkan Suresi, 58) Ölmeyen Allah özellikle onu söylüyor ki kalplerinde insanların ferahlık olsun. Çünkü Allah hiç ölmez. Sonsuza kadar ölmez. Sonsuzdan gelir, sonsuza kadar ölmez Cenab-ı Allah. Gelir gider derken, zaman yok Allah için. Gelip, gitmesine ihtiyaç yok. İsterse kendi zamanı içinde her şeyi yapar. Kendi yarattığı zaman içinde. Ama sonsuz kendisi. “Deki; Duanız olmasaydı Rabbim size bir değer verir miydi?” Demek ki, dua çok önemli. Bak “Deki” diyor Cenab-ı Allah “Duanız olmasaydı Rabbim size bir değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız. Artık bunun azabı da kaçınılmaz olacaktır.” (Furkan Suresi, 77) Demek ki azabı ne engelliyor? Dua. Müslüman’ın neye ihtiyacı var? Duaya.

Mesela konuşma yapacak; “Ya Rabbi beni güzel konuştur” diyecek, Müslüman. Yemek yiyecek. “Ya Rabbi bana bu yiyeceklerden lezzet almayı ve bunların bana şifa olmasını nasip et. Ve bana hamd etmeyi nasip et.” Müslüman duaya kendini iyice vermesi lazım. Ama yorucu dua olmaz. Yani mesela bir buçuk saat dua ediyor. Tamam zaruri durumda etsin. Ama bunu farz hale getirmek doğru olmaz. Bak Kur'an'da dualara bakır hep kısadır peygamberin duası. “Rabbim ilmimi artır.” Bu kadar. Kısa. Kısa fakat sık. “Rabbim beni doğru yoldan ayırma” diyor mesela. “Rabbim sana hamd ediyorum.” “Salih ameller işlemeyi nasip et”. Kuran'ı hep kısalar. Bazı kişiler görüyoruz. Namazdan sonra bir buçuk saat, iki saat dua ediyor her gün. Tamam güzel ama sen farz haline getirmişsin. Kuran'da öyle bir şey demiyor. Öyle sessiz sedasız farzlar meydana getirmek doğru olmaz.


Furkan Suresi, 44, 52, 56 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 24 Nisan 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi, 44. “Yoksa sen onların çoğunu söz işitir, ya da aklını kullanır mı sayıyorsun?” diyor Allah. “…Onlar ancak hayvanlar gibidirler, hayır yol bakımından daha şaşkın ve aşağıdırlar.” Yani “hayvana da benzemiyorlar” diyor Allah. Yani hayvanın yine bir güzelliği vardır, sevecenliği vardır, anlayışı vardır, şefkati vardır. “Onlar öyle de değiller” diyor Allah, küfür için. 52. ayette. “Öyleyse, kafirlere itaat etme. Onlara Kuran’la büyük bir cihat ver.” diyor Cenab-ı Allah. Hicri 1400’ü veriyor. Mehdi (a.s.)’ın çıkış tarihini, 1979. Necip Fazıl, bak mübarek, o da biliyor Hicri 1400’de Mehdi (a.s.)’ın çıkacağını. Kuran’ın ayeti de yine 79’a dikkat çekiyor. “Allah’ı bırakıp, kendileri yarar ve zarar sağlamayacak şeylere ibadet ediyorlar. Kafir kendi Rabbine karşı, şeytana arka çıkandır.” Yani şeytandan yana tavır koyuyor, Allah’tan yana tavır koymuyor. Ve 56. ayet yine Furkan Suresi, “Biz seni, yalnızca bir müjdeci ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.” “Biz seni, yalnızca bir müjdeci ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.” 25’i 56 ile çarptığımızda, 56. ayet, 25. Sure, Hicri 1400 tarihini veriyor. Ayrıca ebcedi de 1981 tarihini veriyor, gene Mehdi (a.s.)’ın çıkış tarihini veriyor. Harika değil mi bunlar böyle? Rakamsal mutabakat.

ALTUĞ BERKER: Hocam şimdi dikkatimi çekti. Cüz de 19. Yani tam 1956’yı tam da tamamlıyor işte.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah, maşaAllah.

 


Furkan Suresi, 56. Ayetinin Tefsiri 

 

Sayın Adnan Oktar'ın 25 Eylül 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: 56. ayette de diyor ki Cenab-ı Allah: “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik”. Bak 56. ayet, ki 1956’ya da işaret ediyor aynı zamanda. Risale-i Nur’un serbest bırakıldığı ve Bediüzzaman ne diyor 1956 tarihi için? “Nemrudane sistemin, deccaliyet sisteminin artık çöküşünün başladığı tarihtir” diyor. “Milat, doğumdur” diyor “1956 tarihi” diyor. “Artık deccaliyet bundan sonra sürekli çöküşe geçecektir” diyor. Darwinizm, materyalizm, komünizm 1956 yılına işaret açısından manidar. Ebced de çıkarıyor Bediüzzaman, burada da 56. ayet, Furkan Suresi. Zaten 25. Suredir Furkan Suresi, 56. ayet, 25 ile 56’yı çarptığımızda, Hicri 1400 tarihini veriyor, Mehdi (a.s.)’nin çıkış tarihini veriyor, 1981 tarihini veriyor. Bu da çok manidardır, değil mi? 25 çarpı 56, 25 Furkan Suresinin numarası, 56. ayet. Tekrar ediyorum ki akıllarda iyi kalsın, Hicri 1400 tarihini veriyor. Bediüzzaman da “Mehdi (a.s.) 1400’de çıkacak” diyor.

Bak: “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik”. Mehdi (a.s.)’ye işaret eden bir ayettir aynı zamanda. Mehdi (a.s.) ne ile müjdeliyor? İslam ahlakı hakimiyeti, İttihad-ı İslam’la, Türk İslam Birliği’yle, Mehdi (a.s.)’nin çıkışıyla, İsa (a.s.)’nın inişiyle müjdeliyor, deccaliyetin yok olduğunun, yıkılışının müjdesini veriyor, süfyaniyetin yıkılışının müjdesini veriyor. Yecüc ve Mecüc’ün çıktığını, görevlerini yapıp bittiğini fakat tamiratın ve düzelmenin en güzel şekilde devam ettiğinin müjdesini verecek, veriyor. Ve Müslümanları uyarıyor, Kıyametin yakın olduğunu, tehlikenin dünyayı sardığını deccaliyetin, buna karşı mücadele etmenin önemini anlatıyor. Bak, “...uyarıp-korkutucu olarak...”. Ne diyor? “Kıyamet yakın” diyor, değil mi? Mesela göktaşları bütün dünyanın etrafını sardı, Nemesis dünyanın yanına özel olarak Allah tarafından yaklaştırıldı. Kıyamet için hazırlık var. “..korkutucu olarak gönderdik.”, evet, ebcedi de 1981 yılını veriyor. Yani harf toplamı da 1981 yılını veriyor, evet.

 


Furkan Suresi, 56. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 16 Şubat 2013 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bakın mesela çok şaşırdığım ayetlerden birisi, şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Biz seni yalnızca bir müjdeci” İttihad- İslam’la, Hz. Mehdi (a.s) ile Hz. İsa (a.s)’in gelişiyle. Tabii Peygamberimiz (s.a.v.)’e bakıyor, ahir zamana bakan yönünü söylüyorum. “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp” Kuran’a uyun diyor ve korkutucu kıyametle, Allah’ın bela vermesiyle “korkutan birisi olarak gönderdik.” Kardeşim bakın ne kadar acayip. Furkan suresi /25. Sure, 56. ayet. 1956’ya bakıyor. Furkan Suresi 25. ve 56. ayet. 25 ile 56’yı çarptığımızda, Hz. Mehdi (a.s)’in net çıkış tarihi; 1400 çıkıyor, yani 1980, 81’ler. Peki ayetin ebcedi ne? Ebcedi de; 1981. Yani şimdi ne bu, anlaşılmayacak gibi mi? MaşaAllah. 

 


Furkan Suresi, 56. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 6 Aralık 2011 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar. 

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi, 56. ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.” Ebcedi de; 1980 tarihini veriyor bu ayetin. Evet bakın, şeytandan Allah’a sığınırım. “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.” 56. Aynı zamanda 1956 tarihine de bakıyor, Risale-i Nur’un serbest bırakıldığı tarih. Ebcedi tam; 1980 tarifini veriyor, Hz. Mehdi (a.s)’ın göreve başladığı tarih. Cübbeli çırpınıyor ama birçok Hoca da çırpınıyor, Hz. Mehdi (a.s) cayır cayır ortaya çıkacak, Hz. İsa Mesih (a.s) da dürül gürül ortaya çıkacak, İttihad-ı İslam da olacak. Ben buradayım, hep beraber göreceğiz inşaAllah. Hayrettir ya, bağıra bağıra geliyor İslamiyet, yeri göğü inleterek, maşaAllah. 

 


Furkan Suresi, 56-58 Ayetlerinin Tefsiri 

 

Sayın Adnan Oktar'ın 10 Ekim 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bismillah, şeytandan Allah’a sığınırım. Furkan Suresi, 56. ayet; “Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.” Bak, “Biz seni yalnızca bir müjdeci,...” İslam ahlakının dünya hakimiyeti, İttihad-ı İslam; Darwinizmin, materyalizmin yıkılması, her şey. Asrımıza bakacak olursak. “...Ve uyarıp-korkutucu,” bakın, Kıyamet yakın diyecek. Başka “günaha girerseniz Cehennem de Allah şiddetli azap eder” diyecek. “Öbür türlü dünyada helak olusunuz, çok acı çekersiniz” diyecek. Mehdi (a.s.) açısından söylüyorum, “...olarak gönderdik.” 56’cı ayet. 56 ile 25 çarptığınızda hicri 1400 tarihini veriyor. Tam 1400 ebcedine batkınızda miladi 1981 tarihini veriyor. Yine 1400 hicri 1400. Bu Mehdi (a.s.)’ye alenen bakıyor, şimdi bu ayet. Bu inkar edilecek gibi mi? Çok net. Şeytandan Allah’a sığınırım. Bak, “Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.” 57’de; “De ki: "Ben buna karşılık,...” bu hizmetime, İslam’ı tebliğ etmeme, hakkı anlatmama karşılık, “Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen (insanlar olmanız) dışında...” yani sizin iyi ve kaliteli Müslüman olmanız dışında, “...sizden bir ücret istemiyorum." “Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et.” Bak, “Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan,...” biz uyuruz, Allah sürekli diridir o anda. Biz ölürüz, yine Allah sürekli diridir. “Ve O’nu hamd ile tespih et.” Elhamdülillah de. “Kullarının günahlarından Allah’ın haberdar olması yeter.” Allah, “ben sizin günahlarınızı biliyorum” diyor. Gizli ve açık hepsini bilir Allah.

 


Furkan Suresi, 56. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 8 Aralık 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi, 56. ayet. 25. Sure’nin 56. ayeti. 25x56 ne yapıyor? 1400 yapar. Hicri 1400.  “Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik”, ebcedi de 1981 yılını veriyor. Yani iki tarih de aynı. 25x56=1400. Hicri 1400, ebcedi de 1981. Yani çok az farkla aynı, inşaAllah.

 


Furkan Suresi, 56. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 8 Ocak 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi 56, bak Furkan Suresi 56, aynı zamanda Risale-i Nur’un, değil mi, serbest bırakıldığı tarih, 1956 evet. “Biz seni yanlızca bir müjde verici bak müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik”. Ebcedi kaç? 1981; Mehdi’nin vazifeye başlangıç tarihi, tamı tamına 1981 tarihini veriyor.

 


Furkan Suresi, 56-58 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 2 Şubat 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi 56-57. “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik” diyor. Bunu daha önce de söylemiştim. 56 çarpı 25 hicri 1400 tarihini veriyor. MaşaAllah. Bak “biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik”. Ebcedi de 1981 veriyor. MaşaAllah. Aynı zamanda Mehdi'ye bakan bir ayettir inşaAllah. İki taraftan uyuyor bakın. 56. ayet 25'ten çarptığımızda 1400 yapı, hicri 1400. Ebcedi 1981.

“De ki: “Ben buna karşılık,” bu hizmetlerime, İslam'ı yaymaya karşılık, “Rabbime doğru yol tutmayı dileyen insanlar olmanız dışında sizden bir ücret istemiyorum.” Sadece iman edin yeter diyor bana. Başka bir şey istemiyorum diyor. Mehdi de aynısını söyleyecektir. İnşaAllah.

“Sen asla ölmeyen ve daima diri olan Allah'a tevekkül et.” Sana saldırsalarda, hakaret etseler, iftira etseler de, “onu hamd ile tesbih et.” Elhamdülillah de. Elhamdülillah. “Kullarının günahlarından onun haberdar olması yeter.” Ben hepsini biliyorum diyor Allah. Ne yaptıklarını, ne ettiklerini.

 


Furkan Suresi, 56-59, 61 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 14 Mart 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi 56. ayet. “Biz seni” diyor Cenab-ı Allah. Hay maşaAllah, maşaAllah. MaşaAllah bugün ne oldu böyle? MaşaAllah elli bini geçmiş. “Biz seni yalnızca”, şeytandan Allah'a sığınırım, “bir müjdeci ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.” 56 ile 25’i çarpıyoruz. 25. sure, 56. ayet. Çarptığımızda ne çıkar, 1400. Hicri 1400’ü veriyor. 56. ayet. 56, 1956 biliyorsunuz Bediüzzaman’ın münafıkane sistemin ediyor çöküşünün başladığı tarihtir diyor. 1956. Ama bunu çok daha önceki bir dönemde belirtiyor, söylüyor. 1956’yı. Yani mesela haber veriyorsa bir konuda, 30 sene öncesinden haber veriyor. 1956 yılını o şekilde haber veriyor. Münafıkane sistemin çöküşünün başladığı tarihtir diyor.

"Biz seni yalnızca bir müjdeci”, Mehdi (a.s) ne yapıyor? Müjde veriyor değil mi? İslam’ın dünya hakimiyetini müjdeliyor, Hz. İsa (a.s)’ın inişini müjdeliyor, değil mi? İslam’ın dünya hakimiyeti çok büyük bir nimettir. Mehdi (a.s)’ın gelişinde öncüleri müjdeliyorlar. Ve uyarıp korkutucu. Bakın diyor Kıyamet yakın, ölüm yakın, aklınızı başınıza alın, iman hakikatleri ortada, Allah’ın varlığı ortada çok açık belli, ortada demeyeyim de aleni belli Allah affetsin. “Ve korkutucu olarak gönderdik.” Korkutmak çok önemli. Allah korkusu, değil mi? Cehennem ile insanların korkutulması, “...olarak gönderdik.”

Ebcedine kardeşlerimiz bir baksınlar, 1981 tarihini veriyor. Yani harf toplamları. Öğrensinler, kolaydır ebced. Bakacaklar harf harf. Her harfin bir karşılığı var. Mesela elifin karşılığı, b’nin karşılığı, t, hepsinin bir karşılığı vardır. Bunu öğrensinler baksınlar. İnternetten görebilirler ebcedi. Kendi gayretleriyle çözebilirler.

“De ki, ben buna karşılık Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen insanlar olmanız dışında sizden bir ücret istemiyorum.” Demek ki Allah yolunda mücadelede herhangi bir ücret alınmıyor. Allah için yapılıyor, değil mi? Biz de o yüzden kitaplarımızdan telif hakkı almıyoruz. İnşaAllah. Sadece benim istediğim ne diyor? “Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen insanlar olmanız dışında sizden bir ücret istemiyorum.” Sadece ben bunu istiyorum. Allah’a yönelin, Kuran’a yönelin, İslam’a yönelin. Ben başka bir şey istemiyorum, ücretim bu diyor. İnşaAllah.

“Sen asla ölmeyen ve daima diri olan Allah’a tevekkül et.” Bak bu nasıl büyük bir nimettir biliyor musun? Ne kadar güzel, elhamdülillah. Cenab-ı Allah asla ölmüyor, sonsuza kadar ölmez, daima diridir. Biz uyuduğumuzda da Allah diri. Ve sonsuz akla sahip. Sonsuz güce sahip. “Allah’a tevekkül et”, O’nu hamd ile tesbih et." Elhamdülillah de. Şimdi “elhamdülillah” deyince ne olur diyor. Allah üstünden belayı alıyor, haberin olmuyor. Bereket geliyor. Mesela bir mal alır. Güzelini almış olur, iyi bir şey olur. Ona yarar. Yiyecek yer o, ona şifa olur. Hamd ettiğinde. Hamd etmediğinde yediği yiyecek başına bela olur. Aldığın mal uğursuz çıkar, başına bela çıkar. Hastalıklar olur, her şey olur. Hastalıklar olur, her şey olur. "Hamd ile tesbih et. “Ve Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter” diyor Allah. Bak “kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter.” Allah her şeyi bilir.

“O gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yarattı.” Yaratan. Yani bütün kainatı altı günde yaratıyor. Ama altı zaman dilimi. Gün izafi olduğunu Kur'an açıklıyor. “Sonra arşa istiva edendir. Rahmandır. Bunu bundan haberi olana sor.” Arşa istiva edendir. Cenab-ı Allah'ın bir arşı var. Arşını da Allah kaplamıştır. Ne olduğunu ahirette öğreneceğiz. Ahirette birçok şey öğreneceğiz. İnşaAllah.

“Gökte burçlar kılan.” Mesela Cenab-ı Allah gökte burçlar. Kova burcu da var. Diğer burçlarda var. Ama Yusuf suresinde kova burcuya dikkat çekilmiş. Değil mi? “Kovasını sarkıttı” diyor. “Hey müjde” diyor. “Bir çocuk” diyor. Bir çocuk müjdeleniyor. Ve kova burcuna dikkat çekilmiş. “Onların içinde bir aydınlık ve nurlu bir ay var eden Allah ne yücedir.” Güneşe ve aya dikkat çekmiş oluyor Cenab-ı Allah.

 


Furkan Suresi, 56-57 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 10 Ocak 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi 56, 25. suredir biliyorsunuz. Şeytandan Allah’a sığınırım. ‘’Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.’’ Ebcedi 1981 yılını veriyor. 

OKTAR BABUNA: MaşaAllah, Hz. Mehdi (as)’ın çıkış yılı. 

ADNAN OKTAR: 56. ayet, 25. sure.  56 ile 25’i çarptığımızda hicri 1400’ü veriyor. Yine aynı tarih, inşaAllah. “De ki; Ben buna karşılık Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen insanlar olmanız dışında sizden bir ücret istemiyorum.” Allah rızası için olur. Cübbeli diyor “ben kitaplardan para kazanıyorum’’ diyor. Allah ne diyor; “De ki; ben buna karşılık Rabbinize doğru yol tutmayı dileyen insanlar olmanız dışında sizden bir ücret istemiyorum’’. Müslüman’ın dini konulardan, dini hizmetten para almaması gerektiğine Kuran işaret ediyor. Bu hizmetler Allah rızası için yapılır.

 


Furkan Suresi, 56-59, 69, 72-77 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 7 Ocak 2012 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi. Şeytandan Allah’a sığınıyorum. 56. ayet. Bunu daha önce söylemiştim; “Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.” Ebcedi; 1980 tarihini veriyor.

57-“De ki: ‘Ben buna karşılık, Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen (insanlar olmanız) dışında sizden bir ücret istemiyorum.’" Tebliğde, çıkar sağlanmamasını Kuran’da sürekli vurguluyor Cenab-ı Allah, çünkü insanları çok derinden sarsan, olumsuz etkileyen bir şeydir o.

58-“Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et” Bakın, Allah ne kadar güzel diyerek, önden o bilgiyi verip insanların kalbinde bir ferahlık meydana getiriyor, diyor ki; “asla ölmeyen”. İnsan ölür, Allah ölmez. Ne zamana kadar? Sonsuza kadar ölmez. “ve daima diri olan” sonsuza kadar diri olan ve sonsuz akıllı olan  “(Allah)a tevekkül et” oh, ne güzel. “O'nu hamd ile tesbih et” elhamdülillah. “Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter.” Allah zaten yaratıyor, biliyor Allah.

59-“O, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan ve sonra arşa istiva edendir. Rahman (olan Allah)dır. Bunu (bundan) haberi olana sor” diyor Cenab-ı Allah. Altı günde, yani altı periyot, altı zaman diliminde Cenab-ı Allah, gökleri ve yeri yarattığını belirtiyor. “Kıyamet günü, azap ona kat kat artırılır ve içinde aşağılanmış olarak temelli kalır” diyor Allah

69.ayette. Aşağılanma. Ahirette, küfre verilen cezalardan mühim bir yön de; aşağılanmadır, Allah’ın aşağılamasıdır. Fakat tabii cehennem azabının ne olduğunu biz ahirette göreceğiz. Çünkü cehennemde her şeyin ayne-l yakin, hakke-l yakin görüntüsünü alacağız. Herkes görecek. Fakat orada mesela adamlar cehennemde geziyorlar, konuşuyorlar, cehennem ateşi var, hatta “yüreklerinin üstüne tırmanır” diyor. Ama adamların konuşmalarına baktığımızda, sakin bir konuşma olduğunu görüyoruz. Yani öyle feryatlı bir konuşma değil üslupları, hatta birbirleriyle uğraşıyorlar, dedikodu yapıyorlar. Bizim bildiğimiz gibi bir cehennem değil. Kafamızdan hani geçiyor ya bazen, bizim aklımıza ne geliyor; kor ateş, bir benzin yanarken nasıl olur. Öyle bir şey değil. Çünkü öyle bir ateşin içinde bir insan asla konuşamaz, komaya girer, kitlenir yani acıdan, felç olur. Adam alevlerin içerisinde fitne çıkarıyor, konuşuyor. Bunu bilmiyoruz, garip. Ama en çok rahatsız oldukları şey olarak şunu görüyoruz; hep cennettekilere özeniyorlar. Bu azabı sık sık görüyoruz. İşte “Rabbinize söyleyin bize sizin yediklerinizden versin, içtiklerinizden versin.” Ve oradan sıkıldıkları anlaşılıyor. Çıkmak istiyorlar. Yani bir menfez arıyorlar, “çıkabilecek bir yer var mı?” Hapse düşmüş insanın sıkıntısı var üstlerinde, bunu görüyoruz.

72-“Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, “Bakın, Allah yalan söylemeyi yasaklıyor. Yalan çok çirkin bir şey. ‘boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.’ Televizyonlarda mesela görüyoruz, dırdırdır iki saat bomboş konuşuyorlar. Bas düğmeye geç. “boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.” diyor Cenab-ı Allah. Geçme demek illa yürümek demek değil. Düğmeye basarsın, oradan da geçersin, inşaAllah.

73-“Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.” Bir kısmı anlamazdan geliyor, bir kısmı kör görüntüsü veriyor. ‘Sağır ve kör havası vermeyin’ diyor Allah, ‘anlamazlıktan gelmeyin. Çok açık benim hükmüm, anlayın ve yapın’ diyor.

74-“Ve onlar: ‘Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl,’ diyenlerdir.’” Takva sahiplerine önderler; yani bizi, Müslümanlara lider kıl diyenlerdir. Mehdilik isteği Kuran’a göre mecbur oluyor mu? O zaman Müslümanların hepsi, kendilerini lider olması için hazırlayacak, Allah’a dua edecek, Hz. Mehdi (a.s) olmak için, Allah’tan güzel ahlak dileyecek, derin iman dileyecek, inşaAllah.

75-“İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar.” İnsanlarda en çok hoşuna gidecek şey nedir? Esenlik ve güvenlik. Selamla karşılanıyorlar. “Hoş geldiniz, Selamun Aleykum” deniyor. “odalarla ödüllendirilirler.” Odalar boş oda değil tabii. Orada sohbetler var, sevgi var, muhabbet var, güzellik var, yemek var, içmek var.

76-“Orada ebedi olarak kalıcıdırlar.” Geçenlerde, bir yerleri kırık bir hoca var, diyor ki: “cennette sonsuz hayat yoktur”. Nerede bitiyor peki? Bitince ne olacak? Niye bitsin, neden bitsin? Bir milyon sene sonra bittiğini düşün, onun kafasına göre. Nedir, amaç ne burada? Ne kadar aptal insanlar var, hayrettir. “Orada ebedi olarak kalıcıdırlar” diyor, “ebedi”. Bu adamlara benim aklım sırrım ermiyor. Allah akıl fikir versin bunlara. “o, ne güzel bir karargah ve ne güzel bir konaklama yeridir” diyor Allah.

77-“De ki: ‘Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?’” Dua çok önemli. “Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır." Kuran’ı yalanlıyor, bunun azabı da kaçınılmaz olacak. Bak neden azap çekiyorlar biliyor musunuz? Mesela bir şişko var, geçenlerde, şişko olmak suç değil de gıcık olduğum bir tip onun için. Dinsizlik üstüne bir yazı yazmış, dinsizliğin propagandasını yapıyor, ateistliğin. Senin aklın zayıf, aklın çocuk aklı olduğu için bu halde olabilirsin, tabii onun cezasını çekersin ayrı da, makul bir şey değil yaptığı, zaten yanlış, ama zeki, akıllı bir insanın Allah’ı inkar etmek nasıl mümkün olsun? Aklı berrak adamın, görüyor. Pırıl pırıl bir dünya görüyor beyninin içerisinde, 3 boyutlu. En kaliteli stereo sistemden daha kaliteli ses duyuyor. Ve adam da normal akla sahip, ne demesi gerekir bu durumda? Mesela elinde kalem görüyor, kadeh yaratıyor Allah beyninde. Ne diyecek aklı başında bir adam? “Allah yarattı” diyecek. Biz kadehi sorduğumuzda “fabrika yaptı” diyor. Kafanın içinde kim yaratıyor? Allah yaratıyor. Fabrikadakini boş ver sen. Fabrikadakini zaten göremezsin sen. Fabrikadakiyle bağlantın yok. Onu da Allah yaratır, ayrı. Ama sen onun görüntüsüyle karşılaşıyorsun. Şimdi fabrikadakiyle bağlantın senin bir kere tamamen kopmuş, fabrikadakiyle bağlantı yok, sıfır. Şimdi fabrikada yapıldı değil mi bardak? Saydam bir bardak var dışarıda. Beyindeki bardak onunla uzaktan yakından alakası yok.

O yepyeni görüntüden oluşan bir bardak. Onunla hiç, sıfır alakası vardır. O orada durur dışarıda, onun bir faydası yoktur, kimseye bir faydası olmaz. O durur. Bir tane bardak vardır, beyninde gördüğü bardak vardır. Kim yaratıyor onu? Allah yaratıyor. O da dışarıdaki bardağa kafayı takıyor. Dışarıdaki bardak saydam ve karanlık. Onu da Allah yaratır. Ama o işine yaramaz senin o anlamda.  Beynindeki bardak, bir tane vardır, doğrudan Allah tarafından yaratılır. O dışarıdaki bardağa ihtiyaç yoktur. Şimdi o zannediyor ki, dışarıda bardak olmadan o yaratılmaz zannediyor. Onu ayrı yaratıyor, onu ayrı yaratıyor. Bak dışarıdaki bardak ayrı yaratılıyor, beynindeki bardak ayrı yaratılıyor. İki yaratma vardır. “O, iki doğunun da Rabbidir” diyor ya Cenab-ı Allah. İki alemden bahseder Cenab-ı Allah Kuran’da. Beyindeki bardağın bağımsız yaratıldığını bilmiyor adamlar, ayrı yaratıldığını bilmiyor. Ona bağımlı yaratıldığını zannediyor. Halbuki apayrıdır. Fabrikayı kabul ettin değil mi? Ettin. Peki, bu bağımsız yaratıldı, bu nasıl oluyor o zaman? Bunu da Allah yarattı, değil mi? O zaman fabrikadakini de kim yaratıyor? Onu da Allah yaratıyor. Bitti. Sen bunu gidip de inkar edersen, deli havası verirsen kendine, ahirette de ona göre ızdırap çekersin tabii. Ve orada da kendini deli gibi göstermen seni kurtarmaz.

 


Furkan Suresi, 56-57, 68-73 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 10 Aralık 2011 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar. 

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyorum. Furkan Suresi, 56. ayet, “Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.” Ebcedi tam; 1980. Çok acayip, maşaAllah.

57-“De ki: "Ben buna karşılık,” yani İslam’ı Kuran’ı yayma hizmetime karşılık “Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen (insanlar olmanız) dışında sizden bir ücret istemiyorum." "Sadece hidayet bulun. İslam’a, Kuran’a hizmet edin, başka bir şey istemiyorum” diyor Peygamberimiz (s.a.v.). Ahir zaman müşrikleri nasıl? Olmadık pislik, olmadık kepazelik, dinden, ticaret peşindeler. Dinden, çıkar peşindeler.

ZEYNEP HANIM: Hocam maşaAllah, sizin hayatınızda da bu ayetin biz tam tecellisini görüyoruz. Hiçbir karşılık beklemeden, sadece insanların doğru bir yol tutması için, yani hiçbir karşılık beklemeden, yıllardır sabırla herkesle tek tek ilgileniyorsunuz. İstanbul’da, dünyada uyarmadığınız hiçbir kitle kalmadı, Allahualem, maşaAllah. Kitaplarınızla, yazılarınızla, tek tek anlatmalarınızla, maşaAllah çok sabırlı bir insansınız. Kuran’ın birçok ayeti, üstünüzde tam tecelli ediyor, inşaAllah. Müslümanlarla ilgili bütün ayetleri, maşaAllah tam tecelli ediyor.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Zeynep çok şefkatlidir, bayağı güzel ahlaklıdır ve acayip sadıktır.

ZEYNEP HANIM: Evet Hocam, maşaAllah. Sizin vesilenizle Hocam ama gerçekten sadakatimi bende biliyorum. Hiçbir güç Allah’ın izniyle, beni ayıramaz sizden, sonsuza kadar, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Türkiye o kadar mübarek bir yer ki. Türk sanat müziği dünyanın hiçbir yerinde yok bu güzellik. Bize mahsustur. Her bir ekolün ayrıdır. Mesela Orhan Baba’nın müziği ayrı bir güzeldir, İbrahim Tatlıses’in ayrı. Hanım sanatçıların ayrı. Hoş milletiz, güzel milletiz, maşaAllah. Her şeyimiz güzel. Yemeklerimiz güzel, müziğimiz güzel, vatan güzel, ahlakımız güzel. Ne güzel insanlarız, maşaAllah. Baklavayı biz öğrettik millete, dolmayı biz öğrettik, şiş kebap, döner hep bize ait. Şeytandan Allah’a sığınırım.

68. ayette Cenab-ı Allah diyor ki; “Ve onlar, Allah ile beraber başka bir İlah'a tapmazlar.” Ne demek? Kuran’ın dışına çıkmazlar. Müşriklerin, putperestlerin, hurafelerine tabi olmazlar. Sadece Allah’a iman eder, sadece Allah’a bağlı kalırlar. “Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler.” PKK’nın yaptığı kepazelik, küfrün yaptığı kepazelik. Cenab-ı Allah onlara cevap veriyor. Bunların çirkinliğine. “Ve zina etmezler.” Yani gayri meşru cinsel ilişkide bulunmazlar. “Kim bunları yaparsa 'ağır bir ceza ile' karşılaşır.”

69-“Kıyamet günü, azap ona kat kat artırılır.” Bakın teyitli “ve içinde aşağılanmış olarak temelli kalır.

70- “Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka” Samimi ameller, samimi eylemlerde bulunanlar başka. “İşte onların günahlarını Allah iyiliklere çevirir.” Bu çok büyük bir müjde. Günahlarını, Allah iyiliklere çevirir. Günahlarını örtüyor Allah, sadece iyiliği ortaya koyuyor. “Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” Gafur ve Rahim.

71-“Kim tevbe eder ve Salih amellerde bulunursa” Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah, tevbe edecek müminler. Tevbe ediyoruz Cenab-ı Allah’a. Allah günahlarımızı affetsin. “Ve salih amellerde bulunursa,” Yani samimi. Amel demiyor Allah. Samimi olmasını istiyor Allah. “Gerçekten o, tevbesi (ve kendisi) kabul edilmiş olarak Allah'a döner.” Kabul ederim diyor Allah. Ne kadar büyük müjdeye bakın dikkat edin. Eğer samimiyseniz, samimi tevbe ederseniz, bak açık; “kim tövbe eder ve salih amelde bulunursa, gerçekten o, tövbesi ve kendisi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.” Yani samimi tövbe ederseniz, mutlaka kabul eder. MaşaAllah. Bu çok büyük bir müjde ya. Elhamdülillah. Bak samimi, sadece samimi olacak. Çok samimi, o kadar.

“Ki onlar yalan şahitlikte bulunmayanlar.” Yani Müslümanlar, mağdur durumda bırakmamak için yalan şahitlikte bulunmayanlar. “Boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.” Boş ve yararsız sözler. En gıcık olduğum şeylerden birisi de boş ve yararsız sözler. Dır dır dır dır dır d, fitne, fucur, kargaşa. İki saat konuşuyorlar. Laklaklaklaklak, boş laflar. Bak “boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman” diyor. Boş ve yararsız. Sözle “karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.” Yani televizyon olsa kapatıyor. Veyahut başka kanala geçiyor. Biri konuşuyorsa müsaade alıyor. Çıkıp gidiyor. Mesela internette ise dalıp kalmıyor. İnternete giriyor. Felç oluyor. 4 saat, 3 saat takılıp kalıyor. Boş bir şeye. Merak ediyor. Oradan oraya geçiyor. Ulan belli ki boş. Neye uğraşıyorsun? İnşaAllah. Evet.

“Onlar kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman”, Kur'an'ın yeterliliği, Allah'ın kitabına uyun dendiği zaman, Allah'ın kitabı bize yeter dendiği zaman “onun üstünde” yani bu konu üstünde “sağır ve kör olarak kapanıp kalmayanlardır.” Anlamazdan geliyor. Yobazlara, müşriklere bunu söylediğimizde ne yapıyorlar? Kur'an yeterlidir deyince anlamazdan geliyor. Kur'an yeterlidir deyince “benim putum da şöyle diyor.” Putunun da Allah belanı versin. Senin de Allah belanı versin. Eğer hakkı gördüğün halde dönmezsen. İnşaAllah. Önce Allah hidayet versin. Ama yapmıyorsan Allah belanı versin diyoruz. Başka ne diyelim yani. İnşaAllah.

 


Furkan Suresi, 56. Ayetin Tefsiri 

 

Sayın Adnan Oktar'ın 13 Şubat 2015 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi, 56; “Biz seni yalnızca bir müjde verici” neyle? Cennetle. Neyle? Mehdiyet’le, İttihad-ı İslam’la, İsa Mesih’in çıkışıyla. “Müjdeci ve uyarıp-korkutucu.” Uyarıyor, cehennem korkusu “Allah felaket verir” diyor. “Allah İslam alemine büyük belalar getirebilir, büyük kıtaller olabilir. Savaşlar olur. Hayat pahalı olur. Mahvolursunuz” diyor. Bak “uyarıp-korkutucu” “aklınızı başınıza alın” diyor “…olarak gönderdik” 56’ıncı ayet. Furkan Suresi, 25’inci süre. 56 çarpı 25; hicri 1400. 1981 tarihini veriyor. Çok manidar evet.

 


Furkan Suresi, 56, 58 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 25 Eylül 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, Furkan Suresi, 58: “Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et”. Müslüman Allah’a tevekkül edecek. Mesela şu an İslam ahlakının hakimiyeti için biz gayret ediyoruz ama tevekkülle bir gayret içerisindeyiz. Yani, “ya İslam ahlakı hakim olmazsa, ya şöyle olursa” demiyoruz. Biz gönlümüz çok çok rahat, çünkü alametleri gördük, her şeyi gördük, tarihin akışı o yönde, sosyolojik akış o yönde, çırpınan insanların, paniğe kapılan insanların, panik şiddetinden de Mehdi (a.s.)’yi anlıyoruz. Yani normalde Mehdi (a.s.) çıkmamış olsa, böyle bir panik olmaz. Paniğin boyutu tahmin ve tahayyüllerimizin çok çok üstünde.

Din adamlarını da bunun içine soktular, gazeteleri içlerine soktular, masonluğu bunun içine soktular, Evanjelikler panik halinde, büyük bir panik var Mehdi (a.s.) çıktı diye. Onu örtbas etmek ve kapatmanın uğraşı içindeler. Halbuki kapatmaya çalıştıkça, Mehdiyet daha gelişir. Yani, üstüne gittikçe daha gelişir. Ateş gibidir Mehdi (a.s.). Yani, rüzgar gördükçe daha da gelişir, özelliği budur. “O’nu hamd ile tesbih et.” Elhamdülillah. “Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter.” İnsanların gizli ve açık bütün günahlarından Allah haberdardır, o konuda da gönlümüz rahat olacak. Yani, yalan söyleyenler Müslümanları aldatanlar, örtbas edenler, “hepsinden” Allah “Ben haberdarım” diyor, “her türlü hareketten”.

56. ayette de diyor ki Cenab-ı Allah: “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik”. Bak 56. ayet, ki 1956’ya da işaret ediyor aynı zamanda. Risale-i Nur’un serbest bırakıldığı ve Bediüzzaman ne diyor 1956 tarihi için? “Nemrudane sistemin, deccaliyet sisteminin artık çöküşünün başladığı tarihtir” diyor. “Milat, doğumdur” diyor “1956 tarihi” diyor. “Artık deccaliyet bundan sonra sürekli çöküşe geçecektir” diyor. Darwinizm, materyalizm, komünizm 1956 yılına işaret açısından manidar. Ebced de çıkarıyor Bediüzzaman, burada da 56. ayet, Furkan Suresi. Zaten 25. Suredir Furkan Suresi, 56. ayet, 25 ile 56’yı çarptığımızda, Hicri 1400 tarihini veriyor, Mehdi (a.s.)’nin çıkış tarihini veriyor, 1981 tarihini veriyor. Bu da çok manidardır, değil mi? 25 çarpı 56, 25 Furkan Suresinin numarası, 56. ayet. Tekrar ediyorum ki akıllarda iyi kalsın, Hicri 1400 tarihini veriyor. Bediüzzaman da “Mehdi (a.s.) 1400’de çıkacak” diyor.

Bak: “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik”. Mehdi (a.s.)’ye işaret eden bir ayettir aynı zamanda. Mehdi (a.s.) ne ile müjdeliyor? İslam ahlakı hakimiyeti, İttihad-ı İslam’la, Türk İslam Birliği’yle, Mehdi (a.s.)’nin çıkışıyla, İsa (a.s.)’nın inişiyle müjdeliyor, deccaliyetin yok olduğunun, yıkılışının müjdesini veriyor, süfyaniyetin yıkılışının müjdesini veriyor. Yecüc ve Mecüc’ün çıktığını, görevlerini yapıp bittiğini fakat tamiratın ve düzelmenin en güzel şekilde devam ettiğinin müjdesini verecek, veriyor. Ve Müslümanları uyarıyor, Kıyametin yakın olduğunu, tehlikenin dünyayı sardığını deccaliyetin, buna karşı mücadele etmenin önemini anlatıyor. Uyarıp korkutucu olarak. Ne diyor? “Kıyamet yakın” diyor. Değil mi? Mesela göktaşları bütün dünya etrafını sardı. Nemesis dünyanın yanına özellikle Allah tarafından yaklaştırıldı. Kıyamet için hazırlık var. “Korkutucu olarak gönderdik.” Evet. Ebcedi de 1981 yılını veriyor. MaşaAllah. Yani harf toplamında 1981 yılını veriyor.

 


Furkan Suresi, 56. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 17 Ocak 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi, 56; “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıcı, uyarıp korkutucu olarak gönderdik” diyor Cenab-ı Allah Peygamberimiz’e (sav). “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik”, Mehdi(a.s)’nin de vasıflarıdır bu özellik, 56. ayet, 25. sure. 25 çarpı 56 Hicri 1400 veriyor. 1400. Ebcedi 1981’i veriyor. O da aynı tarihi vermiş oluyor ve dolayısıyla Mehdi (a.s)’ye baktığını anlıyoruz.

OKTAR BABUNA: 1956 da Risale-i Nur’un serbest bırakılışı ve münafıkane sistemin çöküşü diyor Said Nursi.

 ADNAN OKTAR: Evet. 1956’yı Said Nursi çok önemli bir tarih olarak görüyor. O yönden de ilginç tabii. Çok hayret verici. MaşaAllah.

 


Furkan Suresi, 56-58, 77 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 9 Aralık 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıcı-korkutucu olarak gönderdik.” 1981 yapıyor ebcedi. 25 çarpı 56, 56’cı ayet, 25’ci sure Hicri 1400 tarihini veriyor. “De ki: 'Ben buna karşılık,” bu hizmetime, İslam’ı yaymama, tebliğ yapmama karşı, “Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen.” Doğru yol nedir? İslam, Kuran. “Olmanız dışında sizden bir ücret istemiyorum.” Müslüman olmanız, benim ücretim bu, diyor. Başka sizden ne para istiyorum, ne çıkar istiyorum, hiçbir şey beklemiyorum. “Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et.” Ne kadar büyük bir nimettir bak; “asla ölmeyen ve daima diri olan” biz uyuduğumuzda da o diri, biz ölüğümüzde de O sürekli diri Cenab-ı Allah. Öldüğümüzde de yine  diriltiyor, yine diri, sürekli diri. “Allah’a tevekkül et,” bu farzdır tevekkül. Tevekkül eden adam zaten intihar da etmez, rezillik de yapmaz, millete saldırmazda, olay da çıkarmaz, kimseyi de üzmez. “O'nu hamd ile tesbih et.” Allah’ı hamd ile tesbih et, elhamdülillah, Allah’a hamd olsun. “Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter.” Allah haberdardır, diyor günahlarınızdan. Müslüman tevbe edecek, inşaAllah. Günah işlememeye özen gösterecek, inşaAllah. “De ki:” diyor Cenab-ı Allah, “Duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?” Bakın; “De ki: 'Duanız olmasaydı” Allah’a dua ediyoruz biz Müslüman olarak değil mi? Cenab-ı Allah diyor ki; “Duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?” Duanın önemini Kuran vurgulamış oluyor, inşaAllah. Biz de her yerde Allah’a dua edeceğiz, içimizden, kalbimizden, sözlü, bazen sözsüz, lisan-ı halimizle sürekli dua edeceğiz, inşaAllah.

 


Furkan Suresi, 56-57 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 12 Temmuz 2013 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Furkan Suresi, 56. Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Biz seni yalnızca bir müjdeci” bak Cenab-ı Allah ilk müjdeden bahsediyor. Müslüman hep müjde verecek. Her yönden. Mehdiyet müjdesi, Hz. İsa Mesih müjdesi, İttihad-ı İslam müjdesi, bereket bolluk müjdesi, cennet müjdesi, hak yolda olma müjdesi, sevgi, muhabbet, dostluk, kardeşlik müjdesi. Her türlü müjde yani Müslümanları sevindirecek her türlü müjde. “ve uyarıp” Önce uyarıp. Nasıl uyaracak? Kuran mucizeleriyle, iman hakikatleriyle, “ve korkutucu” Çünkü ölüm var, hayat sona eriyor, ahirette, eğer samimi değilse, Allah yolunda değilse, hiçbir şekilde cenneti göremiyor. Hiçbir şekilde Allah’ın rızasına kavuşamıyor-ki, çok büyük bir felaket bu zaten. Bir de cehennem azabı. “De ki: Ben buna karşılık Rabbine bir yol tutmayı dileyen insanlar olmanın dışında sizden bir ücret istemiyorum.” Tebliğcinin vasfı bu. Kimseden hiçbir şey istemeyecek. Allah rızası için hizmet edecek. Allah onun rızkını, Allah onun imkanlarını eğer çok çok samimi ise sürekli gönderir. Hz. Süleyman (a.s)’a nasıl gönderdi, Peygamberimiz (s.a.v)’e nasıl gönderdi? Peygamberimiz (s.a.v) çok samimiydi. Özel bir gayret göstermedi. Allah ona gönderdi. O sadece çok samimi oldu. 

 


Furkan Suresi, 56-60, 62, 65, 70 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 30 Ocak 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Biz seni (diyor Cenab-ı Allah 56. ayette) yalnızca bir müjdeci” müjde vereceksin diyor, İslam’ın hakimiyeti, dünya hakimiyeti, Cennetler, sevinçle, dostlukla, kardeşlikle. “Müjdeci ve uyarıp korkutucu” aman helale, harama dikkat edin, Darwinizm, materyalizme inanmayın, komünizme inanmayın, hakka inanın. “Korkutucu olarak gönderdik” yani eğer hakkı tebliğ etmezseniz, Allah’ın azabı üzerinize gelebilir gibi. 25. Sure, 56. Ayet; 25x56, Hicri 1400’ü veriyor, bir. Ebcedi, harf toplamı 1981 yılını veriyor. Aynı tarihi veriyor, Mehdi’nin çıkış tarihi, Said Nursi’nin tam belirttiği tarih.

Bak diyor ki; “Biz, seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik. De ki, ben buna karşılık Rabbine doğru yol tutmayı dileyen insanlar olmanız dışında, sizden bir ücret istemiyorum.” Hiçbir şekilde ne eserlerimden, ne çalışmalarımdan para istemiyorum, sadece Allah’a tam tabi olun yeter diyor. “Sen asla ölmeyen (sonsuza kadar ölmez Allah) ve daima diri olan (mesela biz uyuruz Allah diridir, mesela biz uyurken Allah diri duruyor) Allah’a tevekkül et.” Hiçbir olaydan sen etkilenme diyor Allah, çünkü her olayı ben yaratırım diyor Allah. Her olayı; tutuklanmanı ben yaratırım, hapse atılmanı ben yaratırım, savcılıktaki belgeleri ben yaratırım, mahkemenin kararını ben yazarım diyor Allah. Her mahkeme kararını Allah yazar. Cezaevine giriş kağıdını ben yazarım diyor Allah, cezaevinden çıkış kağıdını ben yazarım diyor. Ben sokarım cezaevine, ben çıkarırım diyor değil mi?

“Allah’a tevekkül et, onu hamd ile tespih et.” “Elhamdülillah” de, diyor Allah, “Kullarının günahlarından onun haberdar olması yeter.” Ben ne yaptıklarını biliyorum diyor Allah, hepsini görüyorum. “O gökleri ve yeri, ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra arşa istiva edendir, Rahmandır, bunu haberi olana sor.” Bu altı gün, tabii Kuran’ın açıklaması izafidir, yani altı zaman dilimi, altı büyük zaman dilimi. Belki altı milyar sene. “Sonra arşa istiva edendir”. Cenab-ı Allah’ın bir arşı var. Biz bunu bilmiyoruz, inşaAllah Ahirette Cenab-ı Allah gösterir. Onu kaplayanım ben diyor, her yerindeyim, istiva eden. “Rahmandır”; Allah Rahman ve Rahim yani koruyucu, sevgi dolu. “Bunu bundan haberi olana sor.” Kim? Cebrail. Kim? Peygamber (s.a.v.), müminler inşaAllah.

“Onlara Rahman’a secde edin denildiği zaman (Allah’a secde edin, namaz kılın denildiği zaman) Rahman da neymiş (Allah neymiş bize anlat diyorlar, haşa) biz senin bize emrettiğine mi secde edecekmişiz derler. Bu onların nefretini artırır.” Daha da kızdırır diyor. Yani dini anlattığınızda Allah’tan korkun, Allah’ın sevin dediğinde, öfkeleri katlanır diyor. Zaten nefret ederler ama daha da artar nefretleri diyor. “O gece ile gündüzü birbiri ardınca kılandır. Öğüt alıp düşünmek isteyenler ya da şükretmek isteyenler için”, gece gündüzün peş peşe olması bize bir güzelliktir, süs oluyor. Çünkü bir canlılık, hayatı Allah dümdüz yaratabilirdi. O monotonluğu kırmış Allah, bir gece, bir gündüz yapıyor. Haftalar yapıyor mesela Cumartesi, Pazar geliyor değil mi? Pazartesi oluyor. Gene yıllar seneler geçiyor, bir canlılık olsun diye yapıyor Allah.

“Rabbimiz Cehennem azabını bizden geri çevir, gerçekten onun azabı ödenmesi kaçınılmaz bir borç ve sürekli bir acıdır derler.” Şimdi cehennemle ilgili Allah çok fazla tehdit eder ve dünyada çok fazla bela meydana getirir. Depremler oluyor dünyanın birçok yerinde. Ama hikmet de olur tabii o. Hayır var tabii inşaAllah. Ama bazen de tarih içinde bu azap olarak gelmiştir insanlara. Bazen uyarı olarak gelmiştir. Hikmet de gelir inşaAllah. Ama tarihte bu olmuştur. Ama Müslüman olanlar da hep şehadetle sonuçlanır. Şehitlik sebebidir deprem. İnşaAllah. Ama mesela kanser, ülser, hastalıklar, belalar yağmur gibi yağıyor insanlara görüyorsun.

Televizyonu açıyoruz işte bel sırt ağrılarına karşı işte bilmem ne doktor bilmem ne kuşağı var. Bunu takın. İşte baş ağrısına karşı diyor şu ilacı bulduk bunu yapın. Doktor programları oluyor. İşte migrene karşı ne yapabiliriz doktor bey diyor. Onu anlatıyor. Migren ağrısı. Kulak ağrısı. Efendim cinsel hastalıklar. Akciğer hastalıkları, karaciğer hastalıkları, kalp hastalıkları, ona karşı ne yapabilirsiniz, şu yemeği yemeyin. Yani yüzlerce hastalığa, yüzlerce tedavi tavsiyesi var. İşte kuşburnu çayı için gazoz içmeyin bilmem ne falan. Aman şunu içerseniz, şunu fazla içerseniz şundan zarara uğrarsınız yani insanın ne yiyeceğini bilemiyor mesela diyorlar ki, “et yemeyin kolesterolünüz çıkar” diyor ama öbürü de diyor ki, “et yemezsen grip olursun” diyor “ve ölürsün” diyor, değil mi? Mesela diyor ki, “o esansiyel yağlardan almanız gerekir” diyor.

Mesela sırf ondan da beslenirsen vücut dokusu bozulur diyor. Öbür katı yağlardan da alman gerekiyor diyor. Aldığında kolesterol yükseliyor. Yükseliyor. Değil mi? Mesela spor yapın iyi gelir diyor. Bir sefer mafsallarda aşınma oluyor. Spordan dolayı. Rahatsızlık meydana giriyor tabii. Mesela tuz alman gerekiyor diyor. Tuzu alıyor, tansiyonu çıkıyor. Tuz almıyor, tansiyonu düşüyor, yerlere yatmaya başlıyor. Değil mi? Mesela dişini yıkamaya dişleri çürüyor. Mesela vücudun herhangi birinin giremediği hemen o vücut oradan isyan ediyor. Değil mi? Mesela cilt bozuklukları başlıyor. Birçok şey. Yani insanlar sürekli bunlardan boğuşuyorlar. Ama bütün bunlara rağmen Allah'la bağlantıyı bir türlü kabul etmiyorlar. Birçok insan.

İşte dünyadaki azapların kökeninde bu var. Yani Allah'ın ağırına gidiyor bu. Öyle söyleyeyim insanların anlaması için. İnşaAllah. Allah'ı gücendiren bir şey bu. Yani çünkü hem bu kadar nimeti veriyor. Can veriyor, kan veriyor, güzellik veriyor, sağlık, sıhhat veriyor. Adamı bu ilgilendirmiyor. Yani bu bir insan için bile çok kızdırıcı değil mi? Bayağı öfkelendirecek bir şey. Adama sen sofra hazırlıyorsun mesela. Haşa Cenab-ı Allah'a tenzih ederim. Ballar, baklavalar, börekler koyuyorsun. Ev, odayı güzel ısıtıyorsun. Mobilyalar mükemmel. Ev çok şahane.

Manzarasını çok güzel yapıyorsun. Adam geliyor içeriye sığır gibi bacaktan uzatıyor. Yemeği yiyor. Çok özür dilerim. Böyle geğirerek falan çekip gidiyor. Kardeşim diyorsun yolda “sen hiç merak etmedin mi bu evin sahibini?” diyorsun. Bu yiyecekleri kim yaptı? “Yok beni ilgilendirmiyor” diyor. E kardeşim bu belasını bulduğunda hak yerine gelmiş olmuyor mu o zaman? Cenab-ı Allah'ın dediği bu işte yani. Böyle bir zulüm olur mu? Nasıl ilgilendirmez seni yani hiçbir şekilde? Değil mi? Bu olağanüstü yapıyı nasıl göremezsin? İnşaAllah.

“Ancak tövbe eden” diyor Cenab-ı Allah, şeytandan Allah'a sığınırım, “iman eden.” Bak tövbe eden. “Ya Rabbi bir daha yapmayacağım” diyorsun. “İman eden.” Yani Allah'ın varlığına samimi kanaati geliyor. “Ve salih amellerde bulunup davranan,” samimi, candan. Mesela bak sen çok samimi hareketler yapıyorsun. Allah yüzünden çok tatlı bir nur veriyor. Mesela Allah sana karşı bir sevgi kılıyor. Kalplerde bir sevgi meydana getiriyor. O sevgi de senin korunmanı sağlıyor. Allah onu vesile ediyor, inşaAllah.

“İşte onların günahlarını Allah iyiliklere çevirir.” Mesela günah da işlemiş olabilir o insan. Allah “onu iyiliklere çevireceğim” diyor. İnşaAllah. “Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” Allah sonsuz akıllı. Mesela sokağa çıkıyorum binlerce, milyonlarca araba yapmış Allah insanlar için. Binsinler diye. Arabalara klima araba yapmış Allah insanlar için. Binsinler diye. Evet inşallah. Arabalara klima sistemleri yapmış Allah. Mesela tekerlekleri rahat gitsin diye, değil mi? Caddeler yapmış. “Siyah yollar yaptım” diyor Kur'an'da Allah ayette. Arabanın içine ışık koymuş. Önlerine far koymuş. Yolu aydınlatsın diye. Bak Allah bizi bu kadar detaylı düşünmüş. Anlayın diyoruz. Allah'ın düşünmeye ihtiyacı yok da. İnşaAllah. Çünkü an içinde olup bitiyor. Kuşlarda, böceklerde, balıklarda, hücrede, her şeyde muazzam detaya girmiş Allah. Sistemleri.

Tabii, mesela bir proteinin olması için proteine ihtiyaç var dedik. Bakın Darwinist’lerin cahilliğinden bunu bilmiyorlardı. Bunu bizden öğrendiler. Bakın bir proteinin olması için %100 anma bir proteine ihtiyaç var. Bu sıfır, eksi sıfır, eksi sıfır her imkansız demektir. Yani hiçbir şekilde olamaz demektir. Yani Allah'ın yaratması dışında imkansız anlamına giriyor. O hormonların imal edilmesi var vücutta. Diğer protein cinslerinin oluşması var. Kofulları, mitokondrilerin oluşmaları var. Yani nefes kesici. Bu arabalar falan hiç kalır yani. Bilgisayar şu bu falan hiç kalır. Mesela insan beyninin yapısıyla şu bilgisayar akıl almaz ilkel kalır. Çok çok ilkel kalır. Bilgisayarı da yaratan Allah'tır. Beyni yaratan da Allah'tır. Her ikisini de Allah yaratır.

Şimdi “bunların hiçbiri beni ilgilendirmiyor” diyorsa bir adam. Yani ahirette işte cehennemde Müslümanlar onları böyle dolu-dolu orada gördüğünde müminin kalbi rahatlıyor. İnşaAllah. Yani çünkü bu çok büyük bir zulüm bu. Kardeşim görüyorsun sen %100 ispat edilmiş bu. Değil mi? Açıklaması yok bunun. Sırf kalabalığa uymak için. Bir kısmı hakikaten kendi kanaatiyle öyle şey yapıyor. Allah onlara hidayet versin, ıslah etsin. Ama sırf züppelik olsun diye yapan milyonlarca insan var dünyada. Sırf züppelik. Mesela bakıyor arkadaşı satanist. O da züppelik yapıyor. O da satanist oluyor. Mesela arkadaşı ateist. Dine, Allah'a çirkin sözler ediyor haşa. Sırf züppelik olsun diye onlara uyum sağlamak için, onların grubunda dışlanmamak için böyle yalakalık yapıp, sahtekarlık yapıp onlara uymaya çalışıyor.

Bir kısmı da hakikaten Allah aklını almış. Yani aklı yetersiz. Hakikaten kavrayamıyorlar yani. Bir mucize olarak Allah meydana getiriyor. Ama ahir zaman, şu bulunduğumuz dönem Allah'ın Hadi ismin tecelli edeceği bir yüzyıldır. İnşaAllah. Bu yüzyılda küfrün hiç imkanı yoktur. Bakın göreceksiniz buldozer ezer gibi ezilecekler. İnşaAllah. Fikren. Ve yerle bir olacaklar. Hiç kimse bunu durduramayacak. İnşaAllah. Bak bağırıp çağırıp çırpınıyorlar. Minik çekirgeler gibi böyle çıtır çıtır altta ezilip gidiliyor. Şu Darwinist’lerin suskunluğunu görüyor musun Türkiye'de şu an? Nasıl garibanlaştılar. Nasıl zavallılaştılar. Ya kardeşim tek başına bir adamım ben. Akademik eğitim de almadım ben darwinizm konusunda falan. Ama o kadar ilkel bir teori ki. Yani 7 yaşında çocuk bile boğar bu teoriyi yani. O kadar ilkel. Ya kardeşim bir kere olay bak şurada bitiyor. Diyorsun ki bir protein olması için başka bir protein ihtiyaç var. Yani bu darwinizm al rafa koy bitti konu kapandı yani.

OKTAR BABUNA: Bunu bilmiyorlardı siz söylediniz. 300 milyon fosili de kimse bilmiyordu. Siz ortaya çıkardınız, paleontolog da değilsiniz ama.

ADNAN OKTAR: Yani sinirden başlarından buhar çıktı ama yenildiler. Yani. Bazen Habertürk'e çıktıklarında da. Ya kardeşim ne heyecanlıyorsun? Pirokronik hareketler falan böyle anormal. Bilmiyorum gördün mü böyle? Kovboy kasabasına dönüyoruz. Böyle viski içer gibi. Çayı tepesine dikiyor falan. O olan sırrını ben daha hala anlayamadım. Şu hareket nedir böyle? Duruyor duruyor yine böyle yapıyor. Hayır rüzgarlanıyor desek. Yani iki kere niye olsun? Değil mi? Mesela adam bir herhangi bir kağıt parçası alıp muntazam yapar bunu. Yani sırf iki kere yapıyor. Bir tane bilmiyorum bir şey olmuş.

 


Furkan Suresi, 56, 77 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 24 Kasım 2012 tarihli sohbetinden Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bakın, Furkan Suresi, 56, şeytandan Allah sığınırım; “Biz seni yalnızca bir müjdeci” Müslüman’ın vasfıdır zaten müjde vermek, müjdelemek insanları, işte cennetle müjdelemek, Allah’ın varlığıyla müjdelemek. Mesela Allah’ın varlığı başlı başına bir müjdedir. En büyük müjdedir Allah’ın varlığı. Çünkü Allah var diyorsun, adam yok olacağını zannederken, sonsuz yaşayacağını anlıyor. Ne büyük sevinç. Kaos zannederken, bakıyor ki dünya özel tasarlanmış, Allah tarafından tasarlanmış bir sistem. Tabii ki imtihan olması için bazı şeylerin aklı zayıf insanları o yöne çekecek gibi olması lazım. O zaman zaten imtihan olmaz. Akıllarının çelinmesi için. Mesela siz dün anlattınız ya, kromozomlarda ne dediniz?

DİDEM HANIM: Yüzde 98’ine çöp DNA diyorlar, yüzde 2’si genler.

ADNAN OKTAR:  Şimdi onlar olayın sadece dar kısmına bakıyorlar. Yüzde 2’lik kısım, teknik bilgiyle ilgili kısım. Yüzde 98’lik kısım da, ruh bilgisi ile ilgili teknik bilgi. Çünkü kas nasıl emri alacak? Göz nasıl emri alacak? Beyin nasıl çalışacak? Beyinde sinirler nerelere dağıldığında hangi faaliyetleri yapacak, rengi aldığında insan bunu nasıl değerlendirecek, kokuyu aldığında nasıl değerlendirecek, bilgiyi aldığında nasıl değerlendirecek, nasıl gülecek, nasıl oynayacak, nasıl koşacak, bunun bilgisi de ayrıca kodludur insanda. Onu araştırdıklarında, o yüzde doksan sekizlik kısımda olduğunu görecekler. Onlar sadece bir kısmına bakıyorlar, insan beyninin de ona kalırsa çok az bir kısmı kullanılıyor, diğer kısmı kullanılmıyor. Ama insan yeteneğini geliştirdiğinde, ruhi güçlerini geliştirdiğinde, müthiş harikalara mazhar olmaya başlıyor. Diğer insanların göremediği olayları görmeye başlıyor, duyamadıklarını duymaya başlıyor. Fark edemediklerini fark etmeye başlıyor. Bilmedikleri boyutları görmeye başlıyor.

Onların lafları zaten önemli değil de, ben sadece ne kadar dar düşündüklerini göstermek için söylüyorum. Yoksa bilim adamları yüzde ikilik kısımdaki ana yapıyı kodlayan kısımlar, diğer kısımlarda diyorlar. Yani yüzde doksan sekizlik kısım, o yüzde ikilik kısmı kodluyor diyorlar. Ama ayrıca ruhun vasıflarını da kodlamış durumda Cenab-ı Allah oraya. O elektrik düzeni, elektrik mekanizması, çünkü bir elektronik aksamı var. Bütün vücudun elektronik aksamı var. Elektronik donanımın nasıl olacağının bilgisinin kodlanması gerekiyor. Bunlar, sırf mekanik kısmını tespit etmişler. Ruh mekaniğini, elektronik mekaniği, onun sistemini bilmiyorlar. Bakın tespit ettiklerinde, şimdi ilk gördükleri bu. Yüzde ikilik ana kısmı kodlayan bilgilerin yüzde doksan sekizlik kısımda olduğunu tespit etmişler. Onlara cevaben, şimdi ilk fark ettikleri bu. Daha fark edecekleri çok yön var. “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.’’ Uyarıp korkutuyor. Allah’tan korkan sevgi dolu olur, merhametli olur şefkatli olur, akil olur adil olur, adaletli olur. 56. ayet 25. Sure, 25 çarpı 56, 1981-hicri 1400. Peki ebcedi kaç? 1981. 56. Ayet, 1956 ya da işaret var.

Çünkü Bediüzzaman diyor ki; “1956, bir nuru kuran mı zuhur edecek’’ diyor, ‘’yeni bir ekol mü zuhur edecek’’ diyor Bediüzzaman. ‘’Tam çıkaramadım’’ diyor, bakın 1956’da. Ama münafıkane sistemin sonunun başlangıcı diyor 1956 için. ‘’Ayetten böyle olduğu anlaşılıyor’’ diyor. Yalnız bakın diyor ki, Risale-i Nur bir nur-u Kuran ya, ‘’yeni bir’’ diyor  ‘’nur-u Kuran mı zuhur edecek?’’ diyor. Yani Risale-i Nur gibi yeni bir hareket mi çıkacak. Yeni bir çalışma, yani bir Mehdiyet faaliyeti mi olacak, “onu tam çıkaramadım’’ diyor. Bakın orada çok önem var, çok net söylüyor. Risale-i Nur için, “bir nur-u Kuran hareketidir” diyor. “Ama” diyor 1956 için, “yeni bir nur-u Kuran mı zuhur edecek ‘’ diyor. Başka Mehdiyet’in dışında bir nur-u Kuran hareketi yok. Bediüzzaman’ın dediği. Bir tanesinden bahsediyor zaten. Risale-i Nur’da yüzlerce yerde bahsettiği, Mehdiyet hareketidir. ‘’Yeni bir nur-u Kuran mı başlıyor’’ diyor 1956 da “tam bilemiyorum tam çıkaramadım’’ diyor. O nezaketen onu söylüyor, Bediüzzaman’in, Cenab-ı Allah’a karşı büyük söylememek için edepli dilidir o. Bakın, “yeni bir nur-u Kuran başlıyor 1956’da” diyor. Ve “münafıkane sistemin sonunun başlangıcı” diyor 1956 için.

Bakın Furkan Suresi, Furkan-Kuran anlamına gelir, 56, 1956’ya bakıyor, “Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.’’ Şeytandan Allah’a sığınırım. Hz. Mehdi (a.s)’a bakıyor açık belli. Ebcedi 1981. 25 ile 56’yı çarptığımızda, hicri 1400, yine 1981 tarihini veriyor. “De ki: Duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?” diyor, Allah. Furkan suresi 77. Tekrarlayan yediler var. “Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır.’’ Çünkü yalanlamak için vicdanın yıkılmış olması gerekiyor. Samimi vicdanla, Kuran’ı inkar etmek mümkün değil. Yani insanın kudreti gücü yetmez. Bir şey olması lazım insanda, bambaşka bir güce sahip olması lazım, negatif bir güce sahip olması lazım. Pozitif bir güç ile, samimi bir güçle mümkün değil insan reddedemez. Ne Allah’ı reddedebilir, ne Kuran’ı reddedebilir. Ama tabi Kuran’ı bilmeyen bir insan, bilmediğini reddetmesine bir şey diyemeyiz, bilmiyor çünkü. Ama tetkik edip araştırıp, bütün mucizelerini görüp, bütün mutabakatı görüp, bilim ile fen ile akıl ile iç içe olduğunu görerek, yüzlerce mucizeyi görerek, Kuran’ı reddetmesi makul bir akıl için imkansızdır. Allah’ın varlığını da makul bir aklın inkar etmesi imkansızdır. Negatif olağanüstü bir yönü olması lazım insanın, özel yaratılmış olması lazım. Özel yaratılıp, özel bir güce sahip olması lazım, negatif bir güce. Kudreti gücü yetmez, takati yetmez, vicdan gücü yetmez, yapamaz bir insan. Allah’ı inkar edemez, gücü yetmez. 

 


Furkan Suresi, 56, 77 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 27 Ağustos 2010 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bak, açtım, Furkan Suresi çıktı. Şeytandan Allah’a sığınırım, 56. sure: “Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.” Bak,“Biz seni yalnızca bir müjdeci”, İslam ahlakının dünyaya hâkimiyeti,İttihad-ı İslam’ın olacağına dair “bir müjdeci ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik” diyor 56. ayette, Furkan Suresi 56’da. 56 çarpı 25, 1400 ediyor, Hicri 1400. Ebcedi de Hicri 1400’ü veriyor. Bakın hem ebcedi, hem çarpımı 1400 veriyor, 56 çarpı 25. Yani diyorlar ki, “kardeşim, ebced farz değil”. E sana “farz” diyen kim? Ama harika, şaşırtıcı değil mi bu?

OKTAR BABUNA: Çok açık Hocam maşaAllah, elhamdülillah.

ADNAN OKTAR: Hem manası, hem çarpımı, hem ebcedi anlamlı. E müsaade etsinler de bir hayret edelim yani. Tabii onların müsaadesine ihtiyacımız yok da yani, Allah affetsin öyle demeyeyim, hoşumuza gidiyor.

OKTAR BABUNA: Ve yüze yakın açıkladınız Hocam, bugüne kadar maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Bak, Cenab-ı Allah ne diyor, Furkan Suresi 77’de? "De ki: “Duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?"” diyor Allah. Kardeşim dua edin; “Ya Rabbi İttihad-ı İslam’ı bize hakim et” deyin, bu kadar. “Hâkim olacak” diyorum, zaten ne kadar makul bir şey. Yani ayrı olmak istemiyoruz. Bir arada olmak istiyoruz. Kardeş olmak istiyoruz. Kan istemiyoruz. Barut istemiyoruz. Olay istemiyoruz. Silah istemiyoruz. Şefkat ve sevgi istiyoruz, değil mi? Hıristiyanları da, Musevileri de koruyup kollamak istiyoruz. İsrail ordusuna o bitlerin böceklerin saldırmasının sebebi, onların Hakk’a göre hareket etmemesinden kaynaklanıyor, hikmeti bu, inşaAllah. Çünkü Tevrat’a da karşılar. Yani, Kuran’a karşılar, Tevrat’a da karşılar ama inşaAllah dua edelim onlar da düzelsinler, Allah hidayet versin hepsine.