Sayın Adnan Oktar'ın 7 Ocak 2012 tarihli röportajından Furkan Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Furkan Suresi. Şeytandan Allah’a sığınıyorum. 56. ayet. Bunu daha önce söylemiştim; “Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.” Ebcedi; 1980 tarihini veriyor.
57-“De ki: ‘Ben buna karşılık, Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen (insanlar olmanız) dışında sizden bir ücret istemiyorum.’" Tebliğde, çıkar sağlanmamasını Kuran’da sürekli vurguluyor Cenab-ı Allah, çünkü insanları çok derinden sarsan, olumsuz etkileyen bir şeydir o.
58-“Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et” Bakın, Allah ne kadar güzel diyerek, önden o bilgiyi verip insanların kalbinde bir ferahlık meydana getiriyor, diyor ki; “asla ölmeyen”. İnsan ölür, Allah ölmez. Ne zamana kadar? Sonsuza kadar ölmez. “ve daima diri olan” sonsuza kadar diri olan ve sonsuz akıllı olan “(Allah)a tevekkül et” oh, ne güzel. “O'nu hamd ile tesbih et” elhamdülillah. “Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter.” Allah zaten yaratıyor, biliyor Allah.
59-“O, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan ve sonra arşa istiva edendir. Rahman (olan Allah)dır. Bunu (bundan) haberi olana sor” diyor Cenab-ı Allah. Altı günde, yani altı periyot, altı zaman diliminde Cenab-ı Allah, gökleri ve yeri yarattığını belirtiyor. “Kıyamet günü, azap ona kat kat artırılır ve içinde aşağılanmış olarak temelli kalır” diyor Allah
69.ayette. Aşağılanma. Ahirette, küfre verilen cezalardan mühim bir yön de; aşağılanmadır, Allah’ın aşağılamasıdır. Fakat tabii cehennem azabının ne olduğunu biz ahirette göreceğiz. Çünkü cehennemde her şeyin ayne-l yakin, hakke-l yakin görüntüsünü alacağız. Herkes görecek. Fakat orada mesela adamlar cehennemde geziyorlar, konuşuyorlar, cehennem ateşi var, hatta “yüreklerinin üstüne tırmanır” diyor. Ama adamların konuşmalarına baktığımızda, sakin bir konuşma olduğunu görüyoruz. Yani öyle feryatlı bir konuşma değil üslupları, hatta birbirleriyle uğraşıyorlar, dedikodu yapıyorlar. Bizim bildiğimiz gibi bir cehennem değil. Kafamızdan hani geçiyor ya bazen, bizim aklımıza ne geliyor; kor ateş, bir benzin yanarken nasıl olur. Öyle bir şey değil. Çünkü öyle bir ateşin içinde bir insan asla konuşamaz, komaya girer, kitlenir yani acıdan, felç olur. Adam alevlerin içerisinde fitne çıkarıyor, konuşuyor. Bunu bilmiyoruz, garip. Ama en çok rahatsız oldukları şey olarak şunu görüyoruz; hep cennettekilere özeniyorlar. Bu azabı sık sık görüyoruz. İşte “Rabbinize söyleyin bize sizin yediklerinizden versin, içtiklerinizden versin.” Ve oradan sıkıldıkları anlaşılıyor. Çıkmak istiyorlar. Yani bir menfez arıyorlar, “çıkabilecek bir yer var mı?” Hapse düşmüş insanın sıkıntısı var üstlerinde, bunu görüyoruz.
72-“Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, “Bakın, Allah yalan söylemeyi yasaklıyor. Yalan çok çirkin bir şey. ‘boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.’ Televizyonlarda mesela görüyoruz, dırdırdır iki saat bomboş konuşuyorlar. Bas düğmeye geç. “boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.” diyor Cenab-ı Allah. Geçme demek illa yürümek demek değil. Düğmeye basarsın, oradan da geçersin, inşaAllah.
73-“Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.” Bir kısmı anlamazdan geliyor, bir kısmı kör görüntüsü veriyor. ‘Sağır ve kör havası vermeyin’ diyor Allah, ‘anlamazlıktan gelmeyin. Çok açık benim hükmüm, anlayın ve yapın’ diyor.
74-“Ve onlar: ‘Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl,’ diyenlerdir.’” Takva sahiplerine önderler; yani bizi, Müslümanlara lider kıl diyenlerdir. Mehdilik isteği Kuran’a göre mecbur oluyor mu? O zaman Müslümanların hepsi, kendilerini lider olması için hazırlayacak, Allah’a dua edecek, Hz. Mehdi (a.s) olmak için, Allah’tan güzel ahlak dileyecek, derin iman dileyecek, inşaAllah.
75-“İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar.” İnsanlarda en çok hoşuna gidecek şey nedir? Esenlik ve güvenlik. Selamla karşılanıyorlar. “Hoş geldiniz, Selamun Aleykum” deniyor. “odalarla ödüllendirilirler.” Odalar boş oda değil tabii. Orada sohbetler var, sevgi var, muhabbet var, güzellik var, yemek var, içmek var.
76-“Orada ebedi olarak kalıcıdırlar.” Geçenlerde, bir yerleri kırık bir hoca var, diyor ki: “cennette sonsuz hayat yoktur”. Nerede bitiyor peki? Bitince ne olacak? Niye bitsin, neden bitsin? Bir milyon sene sonra bittiğini düşün, onun kafasına göre. Nedir, amaç ne burada? Ne kadar aptal insanlar var, hayrettir. “Orada ebedi olarak kalıcıdırlar” diyor, “ebedi”. Bu adamlara benim aklım sırrım ermiyor. Allah akıl fikir versin bunlara. “o, ne güzel bir karargah ve ne güzel bir konaklama yeridir” diyor Allah.
77-“De ki: ‘Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?’” Dua çok önemli. “Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır." Kuran’ı yalanlıyor, bunun azabı da kaçınılmaz olacak. Bak neden azap çekiyorlar biliyor musunuz? Mesela bir şişko var, geçenlerde, şişko olmak suç değil de gıcık olduğum bir tip onun için. Dinsizlik üstüne bir yazı yazmış, dinsizliğin propagandasını yapıyor, ateistliğin. Senin aklın zayıf, aklın çocuk aklı olduğu için bu halde olabilirsin, tabii onun cezasını çekersin ayrı da, makul bir şey değil yaptığı, zaten yanlış, ama zeki, akıllı bir insanın Allah’ı inkar etmek nasıl mümkün olsun? Aklı berrak adamın, görüyor. Pırıl pırıl bir dünya görüyor beyninin içerisinde, 3 boyutlu. En kaliteli stereo sistemden daha kaliteli ses duyuyor. Ve adam da normal akla sahip, ne demesi gerekir bu durumda? Mesela elinde kalem görüyor, kadeh yaratıyor Allah beyninde. Ne diyecek aklı başında bir adam? “Allah yarattı” diyecek. Biz kadehi sorduğumuzda “fabrika yaptı” diyor. Kafanın içinde kim yaratıyor? Allah yaratıyor. Fabrikadakini boş ver sen. Fabrikadakini zaten göremezsin sen. Fabrikadakiyle bağlantın yok. Onu da Allah yaratır, ayrı. Ama sen onun görüntüsüyle karşılaşıyorsun. Şimdi fabrikadakiyle bağlantın senin bir kere tamamen kopmuş, fabrikadakiyle bağlantı yok, sıfır. Şimdi fabrikada yapıldı değil mi bardak? Saydam bir bardak var dışarıda. Beyindeki bardak onunla uzaktan yakından alakası yok.
O yepyeni görüntüden oluşan bir bardak. Onunla hiç, sıfır alakası vardır. O orada durur dışarıda, onun bir faydası yoktur, kimseye bir faydası olmaz. O durur. Bir tane bardak vardır, beyninde gördüğü bardak vardır. Kim yaratıyor onu? Allah yaratıyor. O da dışarıdaki bardağa kafayı takıyor. Dışarıdaki bardak saydam ve karanlık. Onu da Allah yaratır. Ama o işine yaramaz senin o anlamda. Beynindeki bardak, bir tane vardır, doğrudan Allah tarafından yaratılır. O dışarıdaki bardağa ihtiyaç yoktur. Şimdi o zannediyor ki, dışarıda bardak olmadan o yaratılmaz zannediyor. Onu ayrı yaratıyor, onu ayrı yaratıyor. Bak dışarıdaki bardak ayrı yaratılıyor, beynindeki bardak ayrı yaratılıyor. İki yaratma vardır. “O, iki doğunun da Rabbidir” diyor ya Cenab-ı Allah. İki alemden bahseder Cenab-ı Allah Kuran’da. Beyindeki bardağın bağımsız yaratıldığını bilmiyor adamlar, ayrı yaratıldığını bilmiyor. Ona bağımlı yaratıldığını zannediyor. Halbuki apayrıdır. Fabrikayı kabul ettin değil mi? Ettin. Peki, bu bağımsız yaratıldı, bu nasıl oluyor o zaman? Bunu da Allah yarattı, değil mi? O zaman fabrikadakini de kim yaratıyor? Onu da Allah yaratıyor. Bitti. Sen bunu gidip de inkar edersen, deli havası verirsen kendine, ahirette de ona göre ızdırap çekersin tabii. Ve orada da kendini deli gibi göstermen seni kurtarmaz.