Sayın Adnan Oktar'ın 1 Ekim 2011 tarihli röportajından Şuara Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bakın diyor ki, Şuara Suresi
143'te, şeytandan Allah'a sığınırım. "Gerçek şu ki" bak telkin bu, “Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim" önce nedir, güven sağlanması gerekiyor. Güvenmiyorsa ne dinleyecek, dinlemez artık. İnsanların ilk ihtiyacı olan şey güvendir, karşılıklı güven, ya güvenir ya güvenmez, güvenmiyorsa zaten bağlantı olmaz. Onun için güvenilir bir elçiyim diyor.
144-“Artık Allah'tan korkup sakının" bakın önce güvenecek, sonra Allah'tan korkup sakınacak yani helale harama dikkat edecek, “bana itaat edin” diyor imam olarak,
145-“Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum", bir çıkarım yok herhangi bir çıkarım yok "ücretim yalnızca Allah'a alemlerin Rabbine aittir" yani yalnızca Allah rızası için anlatıyorum diyor.
146-“Siz burada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız?” diyor, az önce söylediğim gibi. Yani yiyip içip öyle komünal düzende hayvanlar gibi yaşayacağınızı mı zannediyorsunuz diyor Allah.
147-"Bahçelerin ve pınarların içinde.
148-Ekinler ve yumuşak tomurcuklu göz alıcı hurmalıklar arasında?
149-Dağlardan ustalıkla zevkli evler yontuyorsunuz.
150-Artık Allah’tan sakının ve bana itaat edin.
151-Ve ölçüsüzce davrananların emrine itaat etmeyin." Yani komünistlerin Allahsızların Kitap'sızların emrine itaat etmeyin.
152-"Ki onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyor” anarşi terör çıkarıyor “dirlik düzenlik kurmuyorlar” ıslah etmiyorlar.
153-“Dediler ki: “Sen ancak büyülenmişlerdensin" aklından sorun var diyorlar akli dengen yerinde değil yani delisin diyorlar.
154-"Sen yalnızca benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin" bir özelliğin yok diyorlar. "Eğer doğru söylüyorsan, bu durumda bir ayet bir mucize getir de görelim", “dediğin belayı getir de görelim” diyorlar.
155-"Dedi ki: “İşte bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun belli bir gün su içme hakkı da sizin içindir.
156-Ona bir kötülükle de dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar." Bakın, Allah bela vermek için sebep yaratıyor, bazı insanlar belaya kaşınır, bir bahane bulunur ağzı burnu kırılır, yerle bir edilir. Allah bahane meydana getiriyor. Çünkü zaten onlar kaşınmış, belaya belalarını verecek ya Allah bak dişi deveye ellemeyeceksiniz diyor Allah bir konu yani durduk yere, "ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.
157-Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular.” Pişman olmaları da yetmiyor.
158-“Böylece azap onları yakaladı” diyor Allah. Allah'ın aradığı bu, yani adamın sadece inkar ettiğini, pislik yaptığını görmek yani kendini ikrar ettirmek, “evet ben pislik yaptım dedirtmek. “Gerçekten bunda bir ayet vardır ama onların çoğu iman etmiş değillerdir" diyor, "
159- Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.” Mesela bizleri de, herkesi koruyan O, herkesi yaratan O'dur, Allah. Allah yaratıyor. Mesela Abdullah Öcalan’ı o adada tutan Allah hatta “deccal diyor bir adada zincirlenmiş olarak tutulur” diyor Peygamberimiz (s.a.v.) hadislerde, tam bakın bu herife işaret ediyor işte.