Sayın Adnan Oktar'ın 15 Aralık 2010 tarihli röportajından Şuara Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Hz. İbrahim diyor ki Şuara Suresi’nde, şeytandan Allah’a sığınırım; “Hani, babasına ve kavmine: "Siz neye kulluk ediyorsunuz?" demişti. Demişlerdi ki: "Putlara tapıyoruz."” Şu anda da putlara tapıyor insanlar. Mesela Allah’a yönelik bir üslubuna bakıyoruz; çok saygısız, küstah, pervasız, kavgacı bir üslup, Allah’a karşı üslubu. Şeyhine karşı bakıyoruz, iki büklüm. “Efendim, siz çok daha iyi bilirsiniz” diyor. “Siz nasıl takdir ederseniz efendim, tabii ki öyledir” diyor, gözünü yerden ayırmıyor. El pençe divan, son derece hürmetkar. Ama Allah’la konuşmasını anlatıyor, nasıl konuşacağını anlatıyor; son derece küstah, saldırgan ve üst perdeden. Ne olmuş? Şeyhini put yapmış, şeyhini Allah’tan daha üstün görüyor, haşa. Buradan anlıyoruz putlaştırdığını. “Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz.” O da insanı putlaştırmış, önünde bel büküp eğiliyor. Hatta ayet var, Cenab-ı Allah Kuran’da; “onlar, rahipleri ve bilginlerini ilahlar edindiler.” Ne demek? Şeyhinin yahut hocasının hurafe olarak ona aktardıklarını Allah’ın hükmü olarak alıyor. Haşa, o kişi, Allah adına vahiy veriyor ona güya, olmayan bir vahyi vermiş oluyor, yalan söylüyor. “Nerden duydun?” diyorsun, “ben falanca büyüğümden, falanca alimden duydum” diyor. Onu kendine ilah edinmiş. Ayette de buna dikkat çekiliyor, bak; “rahiplerini ve bilginlerini ilah edindiler” diyor Allah. İlah edinmelerinden kasıt bu. Onların vahiy etme gücüne, emir verme gücüne, yasak koyma veya yasak kaldırma gücüne sahip olduğuna inanmaları. Allah nedir? Ahkam-ül hakimin, değil mi? Hüküm koyucuların hakimi. Hüküm koyucu sadece Allah. Oradaki adam ne yapıyor? Allah adına hüküm koyuyor. Nasıl hüküm koyuyor? Helal olan bir şeyi yasaklıyor. Ne ile? Hurafe ile yasaklıyor. Hatta gerekirse Peygamber (s.a.v) adına yalan söylüyor. “Peygamber (s.a.v) böyle dedi” diyor. Halbuki dememiş Peygamber (s.a.v). “Peygamber (s.a.v) böyle dedi” diyerek yasaklıyor. Helali haram, haramı da helal yapıyor. Bu nedir? Deccalliktir. Deccalin vasfı nedir? Helali haram yapması, haramı da helal yapmasıdır. İşte bu kişiler de kendi şeyhlerini, kendi mürşitlerini, büyüklerini hurafe denizi gibi alıp, onlardan aldıkları hurafelerle Allah adına hüküm koyuyorlar. Kuran’ın anlattığı mana budur. Onun için gerçek mürşitler, gerçek şeyh efendiler ahir zamanda var güçleriyle bu iblusun ve iblisat ordusuna karşı mücadele veriyorlar, değil mi?
ALTUĞ BERKER: Evet, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Mesela Şeyh Nazım Hocamıza yapılan saldırının kökeninde bu var. Onun samimi İslam anlayışını çekememeleri ve bundan rahatsız olmaları, onun Mehdi (a.s)’ı müjdelemesinden rahatsız olmaları var. “Dedi ki: "Peki, dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı? Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu? " "Hayır" dediler. "Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk."” Şimdi adama diyorsun ki; “kardeşim, senin bu yaptığın şirk, Kuran’da bu yok, bu uydurma” diyorsun. “Nerden çıkartıyorsun?” “Biz atalarımızı böyle bulduk” diyor. “Yüzyıl önce, iki yüzyıl önce, üç yüz yıl önce, falanca büyük puttan buraya bize geliyor bu” diyor. Allah diyor ki; “Ya ataları bir şey bilmiyor idilerseler?” diyor, şeytandan Allah’a sığınırım. “Yine mi uyacaklar” diyor. “Ya bir şey bilmeyen cahil kişilerse, yine mi uyacaklar?” diyor. Adam, “evet, ben yine uyacağım” diyor. Müslümanlardaki problemin kökeni budur. İnsanları ilahlaştırıp, put haline getirip, o putlara uymalarıdır. “"Hayır" dediler. "Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk." (İbrahim) Dedi ki: "Şimdi, neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü? Hem siz, hem de eski atalarınız?"” Bak, “siz de sapıtmış vaziyetteydiniz, eski atalarınız da sapıtmış vaziyette” diyor. “Bir tek siz değil” diyor, yani “silsile olarak sapıtmış vaziyettesiniz.” Çünkü Kuran’a ve sahabe dönemindeki İslam anlayışına uymadığı zaman sapıtmışsınız demektir, başka açıklaması yok. “İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç. Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur; bana yediren ve içiren O'dur; hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur.” Yani hastalandığında doktor şifa vermez; Allah verir, doktoru vesile eder. “Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur, din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur; Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat.” Bak; “bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat.” Yani “samimi, dürüst olanlara kat.”
Sayın Adnan Oktar'ın 30 Kasım 2012 tarihli sohbetinden Şuara Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şuara Suresi, 69-“Onlara İbrahim'in haberini de aktar-oku:” diyor Allah. Peygamberimiz (s.a.v)’e emrediyor Allah, farz.
70-“Hani, babasına ve kavmine” bakın en yakınlardan başlıyor, babasına ve kavmine. Ailesini terk edip başka bir ülkeye gitmiyor. Önce yakınlarından başlıyor. Ayette de var ya. “Önce yakınlardan başla” diyor. "’Siz neye kulluk ediyorsunuz?’ demişti.” Önce bir soruyor, ön yargısız olsun diye onlara söyletmek istiyor. Sorgulama yapıyor. “Siz neye kulluk ediyorsunuz?” Duyacak ki ona göre cevap verecek.
71-“Demişlerdi ki: ‘Putlara tapıyoruz,” onlar da münasebetsiz olduğu için direk söylüyorlar, “putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz.’" Dünyada, orada, burada, Kore’de, Stalin’in önünde bel büküyorlar. Kuzey Kore’nin eski başkanı var, psikopat adam vardı. Öldü adam, iki büklüm eğiliyorlar önünde. Hıçkırıklarla ağlama tarzında. Bir de parayla adamları ağlatıyorlar. “Sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz” diyorlar.
72-“Dedi ki: ‘Peki, dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?’" Bakın yavaş yavaş onların densizliğini onlara hissettiriyor. Yani onlara cevap verdirtme metodu. Bir insan münasebetsizlik yaptığında ona cevap verdirtmek daha etkili metottur. Kuran’da bu etkili metoda, psikolojik yönden insanlara fayda verecek metoda dikkat çekiyor Allah. "Peki, dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?" Diyor. Mükemmel bir yöntem, kendilerine cevap verdirtmek.
73-"Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?" Bunu öğrenmek istiyorum diyor.
74-“’Hayır’ dediler.” O zaman ne zorun? "Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk." Yani atalarının dinine, geleneğe uyuyoruz biz diyorlar. Geleneksel. Birine sorduğunuz zaman, “biz alimlerden daha mı iyi bileceğiz? Atalarımız öyle söylemiş” diyor. Atana göre mi hareket ediyorsun sen Kuran’a göre mi hareket ediyorsun? Sen Kuran’a uyduğunu söylüyorsun. Allah ahirette “Kuran’dan soracağım” diyor. Adama söylüyorsun, “benim atalarım böyle dedi” diyor. Şeytandan Allah’a sığınırım. Allah diyor ki; “Ya ataları bir şey bilemeyen cahil insanlarsa yine mi uyacaklar?” diyor Allah. Onlar da “evet uyacağız” diyor. O zaman ahirette cevabını verirsin. Bu çirkin cesaretin cevabını vereceksin.
75-“(İbrahim) Dedi ki: ‘Şimdi, neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü?’" Kendiniz cevap veriyorsunuz diyor, gördünüz mü? Kendi verdiğin cevaptan anladın mı durumu diyor?
76-"Hem siz, hem de eski atalarınız?" Onlar da sapıtmış diyor, sırf siz değil diyor. Sen güveniyorsun ama atana, atan da sapık diyor. O da sapıtmış diyor.
77-"İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç" Ben bu insanlara karşıyım diyor. “Yalnızca alemlerin Rabbi hariç.” Bütün kavim dinsiz görüyor musun ne felaket? Allah vermesin. Bak ne diyor ayette; "İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır;” yani karşıtımdır bunlar, “yalnızca alemlerin Rabbi hariç." Kavmin tamamı dinsiz. Ne korkunç Allah vermesin. Bir tane dindar yok. Bir kişi Hz. İbrahim (a.s) var o kadar.
78-"Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur;" Bana imanı veren odur diyor.
79-"Bana yediren ve içiren O'dur;" Yemek yediğimizde, mesela bir şey içtiğimizde şu an Allah içirdi. Ben içtim dersen olmaz. Bu şirk olur. Allah içirdi. Bak; "Bana yediren ve içiren O'dur;" Suyu içiren de Allah’tır, yediren de Allah’tır.
80-"Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;" Doktor değil, ilaç değil Allah şifayı verir. Çünkü hastalığı yaratanda Allah, ilacı yaratan da Allah. Buradaki şirk zıddı üslubu görüyor musunuz? İnsanlar zannediyor ki şirk, sadece puta tapma. Değil. Her şeyi Allah’ın yaptığını sürekli bileceksin. Aksi şirk olur. Ama her şeyi, aklına gelen her şeyi Allah’ın yaptığını bileceksin. “Bunu yaptığınızda dünya hakimi yapacağım sizi” diyor Allah Nur Suresi 55’te. “Eğer her şeyi benim yaptığımı kabul ederseniz, akla gelen her şeyi tamamen benim yarattığıma inanırsanız samimi olarak, o zaman söz veriyorum” diyor Allah, “dünya hakimi edeceğim sizi” diyor. Sayınız az da olsa. İsterse on kişi olsun. Tevrat’ta da buna dikkat çekilmiştir. İsterse on kişi olsun dünya hakimi yapacağım diyor Allah.
81-"Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur" diyor Allah. Adam diyor ki, ‘falanca öldürdü.’ Yok, öldüren Allah’tır. Dirilttiğinde, dirilten de Allah’tır.
82-"Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;"
Bakın garanti vermiyor, umduğum diyor. Hz. İbrahim (a.s) bunu söylüyor. Adam ne diyor; “Evliya o, cennete gitti” diyor. Bazı hocalar söylemiyorlar mı? Adam öldü, “cennete gitti mübarek, şu an cennette” diyor. Hz. İbrahim (a.s) diyor bak dikkat et; "Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;" Emin değilim diyor. “Umduğum O’dur.” Ama tabii sonra Cenab-ı Allah Hz. İbrahim (a.s)’a vahyetmiştir. “Habib’im” diyor Cenab-ı Allah Kuran’da, cennetlik olduğunu anlıyoruz. O anda ama söylüyor. Sonra vahiyle bildiriliyor cennetlik olduğu.
83-"Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla” yani güzel hüküm ver. Mesela şunu şuraya koyun, bunu buraya götürün, şunu şöyle yapın. Hüküm ve hikmet, güzel konuşma. Özlü, kısa, net, klas konuşma. “ve beni salih olanlara kat;" Samimi olanlara kat. Samimi ne denmek? Alabildiğine candan vicdanıyla hüküm veren insan.
84-"Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver." İşte namazların sonunda dua vardır Hz. İbrahim (a.s)’a. “Ali İbrahim ve ala ali İbrahim.” Hz. İbrahim (a.s)’ın aline dua ediyorsun her kaide de, oturuşta. Nazmın sonunda. "Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver." Bu duasını kabul etti Cenab-ı Allah.
85-"Beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl." Bunu da kabul etti Cenab-ı Allah. Cennet istedi Allah’tan, onu da verdi.
86-"Babamı da bağışla,” bak dinsiz babası, imansız, Allahsız, kitapsız. Ne diyor? “Babamı bağışla.” Şefkatle yaklaşıyor. Kin ve nefretle saldırgan bir üslubu yok. “çünkü o şaşırıp sapanlardandır." Şaşırdı, saptı diyor.
87-"Ve beni (insanların) diriltilecekleri gün küçük düşürme" Beni mahçup etme Ya Rabbi diyor. Bunu da Allah kabul etti. Bilakis “Habib’im” diyor Cenab-ı Allah.
88-“Malın da, çocukların da bir yarar sağlayamadığı günde." Bazıları var ya, malıyla, çocuklarıyla bayağı hava yapıyor, sükse yapıyor. “Hiçbir yarar sağlamaz” diyor.
89-"Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler başka.” Selim bir kalp, temiz, dürüst bir kalple gelenler başka.
90-“(O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır." Yakın geliyor. Böyle görüntü varken böyle yaklaşıyor.
91-“Cehennem de azgınlar için sergilenir.” Allah bir anda gösteriyor cehennemi, hepsi görmeye başlıyorlar.
92-“Ve onlara: ‘Tapmakta olduklarınız nerede?’ denilir.” Soruluyor.
93-"Allah'ın dışında olan (ilah)lar; size yardımları dokunuyor mu veya kendilerine yardımları oluyor mu?” Bakın, aynı sorgulama yöntemiyle Allah da soruyor. Kendilerine cevap verdirtiyor. Hz. İbrahim (a.s) da onlara cevap verdiriyor. Kendi münasebetsizliklerini, kendi anormalliklerini kendilerine söyletmek. Yani ikrar ettirmek.