Neml Suresi, 48-51 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 17 Ocak 2010 tarihli röportajından Neml Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Neml Suresi. 27. Sure, 48. ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım. ‘’Şehirde dokuzlu bir çete vardı. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlardı ve dirlik ve düzenlik bırakmıyorlardı.’’ İddia edilen Ergenekon terör örgütün 9 kişilik yönetim kadrosu vardır, üst yönetim kadrosu. Kuran buna işaret ediyor birinci dereceden inşaAllah.

OKTAR BABUNA: Bir de 9 harften oluşuyor Hocam Ergenekon kelimesi.

ADNAN OKTAR: Tabii… 9 harften oluşuyor, “9’lu bir çete vardır’’ diyor. ‘’Aralarında Allah adına and içerek dediler ki’’ bir de Allah’ı, dini de demek ki kendilerince kullanıyorlar haşa. ‘’Gece’’ bak gece ‘’mutlaka ona ve ailesine baskın düzenleyelim, sonra velisine, ailesine; ‘yok oluşuna biz şahit olmadık, gerçekten doğru söylüyoruz’ diyelim.’’. Tam iddia edilen Ergenekon örgütünün kahpe yöntemlerinden bir tanesi. Kalleşçe, faili meçhul, bak Kuran’da burada faili meçhulden bahsediyor. Faili meçhulde nasıl sinsilik yaptıklarından bahsediyor. ‘’Onlar hileli bir düzen kurdu’’diyor Allah. ‘’ Biz de onların hilesine karşı farkında olmadıkları bir düzen kurduk.’’. Karşı bir düzen kurduk diyor. ‘’Artık onların kurdukları hileli düzenin uğradığı sona bir bak’’ diyor. Nasıl çökecekler, nasıl perişan olacaklar bir bak diyor Allah. ‘’Biz onları ve kavimlerini topluca yerle bir ettik’’. Şu an iddia edilen Ergenekon örgütü yerle bir Allah’ın izniyle. Bakın görüyor musun? “Gece" mutlaka, gece niye? Çünkü şahit elde etmek zordur gece çünkü karanlık. “Baskın düzenleyelim sonra velisine ailesinin yok oluşuna biz şahit olmadık gerçekten doğru söylüyoruz diyelim” diyor. Yalancı ve sahtekarlık yönlerini ve faili meçhulleri nasıl organize ettiklerini Kur’an gösteriyor. İnşaAllah.

OKTAR BABUNA: Geçtiğimiz günlerde Hocam İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun bir açıklaması vardı. Bütün faaili meçhullerin, suikastlerin şeyi iddia edilen Ergenekon’a dayanıyor diye.

ADNAN OKTAR: Doğru söylüyor tabii ki

 


Neml Suresi, 48-50 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 27 Mart 2010 tarihli röportajından Neml Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Neml Suresi 48. “Şehirde dokuzlu bir çete vardı,” iddia edilen Ergenekon Örgütü’nün de yönetimi dokuz kişiden oluşuyor ve en büyük, Türkiye tarihindeki en büyük çete yapılanmasıdır. “Yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı”. Onlar da yani hem Türkiye’de, hem İslam aleminde ve diğer yerlerde de bozgunculuk çıkarıyorlar, dirlik, düzenlik bırakmıyorlar hakikaten. Yani anarşi ve teröre sebep oluyorlar. Bak “aralarında Allah adına and içerek, dediler ki:” iddia edilen Ergenekon Örgütü de, kendisini aynı zamanda Müslümanmış gibi de gösteriyor, Allah’tan da bahsediyorlar. Ama aynı zamanda ateist olduklarını söylüyorlar, Darwinist olduklarını söylüyorlar. Hem milliyetçi olduklarını söylüyorlar karmakarışık bir yapıları var.

Bakın, "gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim”, bak kahpelik yapmak için bir sistem bu, gece. Gecenin özelliği ne? Delil bırakmamak, görgü şahidi bırakmamak. “Mutlaka ona ve ailesine,” ailesine yani çevresine. Ona derken bir şahıstan bahsediliyor. Yani o devrin Mehdi’sine, o devirdeki kutup kimse ona. Yani şeytani güçlerin bir eylemini Allah burada anlatıyor. “Bir baskın düzenleyelim, “Sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık”. Demek ki yalancı şahitlik yapmak, iftira atmak, oyun oynamak küfrün bir özelliği. “Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söylüyoruz diyelim”. Bir de gerçekten doğruyu söyleyelim, bir de yalancı oldukları ortaya çıkıyor. Kuran buna işaret ediyor. “Onlar hileli bir düzen kurdu. Biz de (onların hilesine karşı) farkında olmadığı bir düzen kurduk”. Şimdi mesela iddia edilen Ergenekon Örgütü hakikaten hileli bir düzen kurdu. 3 bin Müslüman’ı fişlediler, onları katletmek üzere bir oyun hazırladılar. “Biz de (onların hilesine karşı) farkında olmadığı bir düzen kurduk”. Mesela onlarda Hızır (a.s.)’ı tahmin edemediler. Hızır (a.s.)’ın görevde olduğunu tahmin edemediler. Bakın halen bilgi akıyor, halen neden kaynaklandığını bilemiyorlar.

 


Neml Suresi, 48-51 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 15 Aralık 2010 tarihli röportajından Neml Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: En güzeli tabii her zaman Kuran. Bismillah, Neml Suresi, 48. ayet, şeytandan Allah’a sığınırım. “Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı.” Bir kere Cenab-ı Allah Kuran’da çetelere dikkat çekiyor. “Dokuzlu bir çete vardır” diyor. Demek ki biz böyle bir şeyle karşılaşacağız, buna benzer. Çünkü özel olarak bir rakam vermiş Allah. “Yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı.” Bu demek ki kapsamlı bir çete, öyle küçük bir şey değil. Kuran, ehemmiyetli bir şey olmasa, yani alelade çeteler anlamına gelmiyor; var ya küçük mafya çeteleri, bilmem neler var ya, o anlama gelmez. Geniş çaplı bir çete oluyor. Çünkü bak, “yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar.” Yecüc ve Mecüc’ün özelliği ne? O da bozgun çıkarıyor. “Bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı.” Müslüman’ın neye ihtiyacı olduğunu da Kuran vurgulamış oluyor. Demek ki bozgunun karşılığı nedir? Birlikte olmaktır. Bozguna uğramak ne demek? Dağılmak, Müslümanların dağılması, darmakeşan olması. Zıttı nedir? İttihad, birlik, Müslümanların bir arada ve yekvücut olmaları.

Bir kere Müslümanların yekvücut olmasını ortadan kaldıran bir faaliyet bu çete, Müslümanları bölüp parçalamak istiyor. Şu anda da Müslümanları bölüp parçalamak isteyen güruhat var. “Dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı.” Müslümanların neye özenle ihtiyacı var? Dirlik ve düzenlik, yani huzur, güven, rahatlık ve derli toplu olmak. “Düzen bırakmıyorlardı.” Bunlar da şeytan hizbi olduğu için tam zıttını yapıyorlar. “Dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı” “Aralarında Allah adına and içerek, dediler ki:” O zaman anlıyoruz ki bunlar kendilerini Müslüman gibi gösteren bir çete. Yani Allah’ı anarak ortaya çıkan bir çete; demek ki bir şirk çetesi, demek ki bir münafık çete, bu anlaşılıyor. “"Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahit olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim.” Yusuf’un kardeşleri de yaklaşık aynı mahiyette Kuran’da bu tarzdır onların ve gizli eylem yapma ve gizlice bir insanı etkisiz hale getirme politikaları bu yönde. ‘Gece’, gecenin özelliği ne? Fark edilmez gece. Delil ortada bırakmadığı için geceyi tercih eder bu tip insanlar. Onun için, “gecenin şerrinden Allah’a sığınır” Kuran ayetinde.

Geceler tehlikelidir genellikle. “Mutlaka” diyor, “mutlaka;” kesin kararlılık var. “Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim.” Ama özellikle o birinci planda. Ve ailesine. Muhtemelen ailesi de onu koruyan, destekleyen çevresi olduğu için, onları da etkisiz hale getirmek için, “onlara da bir baskın düzenleyelim.” “Sonra velisine,” yani onları koruyan, onlara yardımcı olan kişilere, “ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz.” Demek ki münafıklar eylem yaparlarken önceden bunu planlıyorlar ve yok etme planını da yaptıktan sonra kendi kafalarına göre, hukuki sonucunu da ortadan kaldıracak şekilde sahte delil hazırlıyorlar, sahte zemin hazırlıyorlar. Bak, nereden anlıyoruz? “Biz şahid olmadık.” Demek ki yalan ifade vermeye hazırlar münafıkların özelliği. Bu tip pis işlerde münafıkların kullanılabileceği anlaşılıyor. “Gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim.” Çünkü yalan olduğu hissedileceği için, ‘gerçekten’ kelimesi ve bu tip vurguyla doğru söyledikleri imajını pekiştirmek istiyorlar. Bir de yeminle konuşuyorlar zaten. Demek ki bu tip insanlar doğru söylediğini vurgulamak için çırpınırlar.

Halbuki dürüst bir insan zaten üslubundan anlaşılır ama yalan söyleyen, yalan söylediği hissedildiği için, sürekli; “gerçekten doğru söylüyorum,” “yalan söylemiyorum,” “belki de inanmayacaksınız ama gerçekten bu böyle” falan, o tarz bir üslup geliştirebiliyorlar. “Onlar hileli bir düzen kurdu” diyor Cenab-ı Allah, “Biz de (onların hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk.” Her iki düzeni de oluşturan Allah’tır. “Onlar hileli bir düzen kurdu. Biz de (onların hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk. Artık sen, onların kurdukları hileli-düzenin uğradığı sona bir bak; Biz, onları ve kavimlerini topluca yerle bir ettik.” Mesela bize karşı da hileli düzen kuruyorlar, farz edelim 1999’da bize bir operasyon yapıldı. Sahte ihbarlarla, sahte oyunlarla gece yarısı, gece üç gibi bir baskın yapıldı. Bu neye sebep oldu? Mesela uyuyan, bitkin olan kardeşlerimizin canlanmasına, dava azminde azalma olan insanların heyecanının artmasına, zayıf olanların kopup gitmesine; hasta olanların, münafık tıynetli olanların kopup gitmesine, dolayısıyla tarihi bir şerefe ve bizim test edilmemize, davadaki kararlılığımıza, azmimize dair bir belge de olmuş oldu. Kim zararlı çıktı? Oyun oynayanlar zararlı çıktı. Biz ne kazandık? Güç kazandık, daha çok merak edildik, daha çok izlendik.

 


Neml Suresi, 49. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 5 Eylül 2010 tarihli röportajından Neml Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bakın münafıkların azgınlığına, 27/49: “Kendi aralarında Allah adına and içerek” münafık yalnız olmaz. Mutlaka it sürüsü gibi gezerler. İt sürüsü gibi, onlar birbirini kollarlar; mesela bir kemik olur, hep beraber çökerler. O kemiği bir kenarından ısırır, o bir kenarından ısırır yani köpekliklerinin gereği olarak. “Kendi aralarında Allah adına and içerek” sanki Allah’a inanıyorlarmış, Allah’tan korkuyorlarmış gibi Allah’ı da çok anar münafıklar. Kuran’dan çok delil getirirler. “And içerek dediler ki: ‘Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim’”. Bak kahpeler ya; "Gece ona ve ailesine”. Bir tek ona da düşman değiller ve çevresine de düşmanlar, değil mi?“Bir baskın düzenleyelim”; asrımızda nasıl olabilir? Yazılı olabilir, sözlü olabilir, konuşarak olabilir, ihbar eder, iftira eder. “Sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahit olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim." Bakın münafık kahpeliğini görüyor musunuz, ayette nasıl vurgulanıyor? “Gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz.” Münafığın en çok kullandığı kelimelerden biri budur. Yani dürüst olduğunu vurgular. Doğru söylüyorum ben, der. “Gerçekten” diyor bak. Ve kendilerince ahmak kurnazlığı yapıyor bak, “ailesinin yok oluşuna biz şahit olmadık diyelim.” Yani bizden habersiz olmuş, fark etmeden olmuş derler, diyor Allah ayette.