Sayın Adnan Oktar'ın 11 Ekim 2010 tarihli röportajından Kasas Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Hz. Musa Medyen’e doğru yöneldi. Umarıp Rabbim beni doğruya yöneltip iletir” dedi. Halbuki kader üzerine, Allah diyor ki (Hz. Musa’ya); “sen bir kader üzerine geldin ey Musa” diyor, ayette. Kendi kendine gidemez, kader üzerine geliyor. “Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan bir insan topluluğu buldu”. Medyen suyunun yanına da gideceğiz, Allah’ın izniyle. Burada anlatılanların hepsini göreceğiz. Yani ilgili yerlere gideceğiz, inşaAllah.
“Onların gerisinde iki kadın buldu, dedi ki: ‘bu durumunuz ne?’”, soruyor yani Hz. Musa (a.s.), “bu durumunuz ne?” hanımların yanına yanaşıyor, “çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulamayız. Babamız yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır dediler”. Bakın Müslüman bir hanım, hanzo tiplerden uzak duruyor. Demek ki oradaki heriflerin eşgali bozuktu yani pislik adamlar anlaşılıyor yani zararlı, tehlikeli adamlar veyahut tam pislik olmasa bile riskli gördükleri adamlar. Yani normal adam değil. Ama bak Hz. Musa (a.s.)’ı görür görmez onunla konuşuyorlar. Demek ki çok efendi olduğunu hemen anlamışlar, neden? Yüzündeki ifadeden, üslubundan, candanlığından, sıcaklığından ondan konuşuyorlar, ondan muhatap oluyorlar, ama onlarla konuşmuyorlar. Demek ki Müslüman bir hanım ayırımcı olacak, cins tiplerle, tehlikeli tiplerle muhatap olmayacak. Güvendiği, sevgi duyduğu, saygı duyduğu, Allah’tan korktuğuna inandığı insanlarla muhatap olacak. Bak diyorlar ki, “Dedi ki; “bu durumunuz ne? Dediler ki; çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulamayız”. Biz öyle yerlere girmeyiz diyorlar.
OKTAR BABUNA: Evet Hocam inşaAllah.
ADNAN OKTAR: “Babamız yaşı ilerlemiş, bir ihtiyardır dediler” Yani babaları da onları koruyacak gibi değil diyor yani onu demeye getiriyorlar. “Hemen, Hz. Musa sürülerini suladı (bayanların) sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki;’ Rabbim doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım’”. Mübarek, evlilik fikri de kafasından geçiyor demek ki, çok şeker bir Peygamber Hz. Musa (as). Bak, “yine gölgeye çekilerek dedi ki; ‘Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım’. Çok geçmeden, o iki (kadın)dan biri, yürüyerek ona geldi”. Bak hemen Allah duasını kabul ediyor. "Babam, bizim için sürüleri sulamana karşılık sana mükafaat vermek üzere seni davet etmektedir, dedi". Bak, hanımlar da hemen bildirmişler ebeveynine. “Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatınca o; ‘korkma’ dedi. Zalimler topluluğundan kurtulmuş oldun". “Allah seni kurtardı” diyor, Hz. Musa (a.s.)’ya, babaları.
“O (kadın)lardan biri dedi ki; ‘ey babacığım, onu ücretli olarak tut; çünkü ücretle tuttuklarının en hayırlısı’”, bak hayırlısı, demek ki bir üstünlük, güzellik, iyilik bulmuş hayırlısı. “Gerçekten o kuvvetli, güvenilir (biri)dir", güvenilir, yani güven en önemli konudur. Güven olduğunda insanın sinirleri yatışır. Cennet’in güzelliklerinden, en mühim güzelliklerinden birisi de güvendir. Güvenli bir ortamdır. Ve “kuvvetli” diyor, bakın. Ama bak, “ücretle tuttuklarının en hayırlısı” diyor bak, hayırlısı demiyor, “en hayırlısı”, demek ki Müslüman bir kadın eş seçerken, en iyisi, en güzeli, en efendisi, en temizi, en Allah'tan korkanı, en güzel huylusunu arayacak. Kur'an'ın işareti bu. Bak en hayırlısı diyor. Görüyor musun? Ücretle tuttukların en hayırlısı. Yani o ana kadar gördüklerimizin içinde ahlak ve kişilik olarak en yüksek olan bu diyor. “En hayırlısı.” Güvenilir biridir diyor.
“Babaları dedi ki doğrusu ben 8 yıl bana hizmet etmene karşılık olmak üzere şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum.” Zaten Hazreti Musa'nın istediği de o. Bir ailenin yanında kalmak. Zaten dışarıda aranıyor yani. Cinayetten aranıyor. Allah vermesin. Haksız yere iftiraya uğruyor. Değil mi? Yani kazara bir adamın ölümüne sebep oluyor. Onlar cinayet suçuyla onu arıyorlar.
“Şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum. Şayet on yıla tamamlayacak olursan artık o da senden.” Zaten o da bol bol kalmak ister yani. Ama tabi burada on ve on sekiz bir şeyler ifade ediyor. Yani o rakamlar da öyle. Herhangi bir rakam olarak usulen verilmiş bir şey değildir. Allah hiçbir şeyle boş yere söylemez. Oradaki on sekizin bir anlamı var. İnşaAllah. On ve sekizin ayrı ayrı.
“Ben sana zorluk çıkarmak istemem. Artık o da” diyor “o da senden. Ben sana zorluk çıkarmak istemem”. Bak bir insana zorluk çıkarmamak bir nezaket ve güzelliktir. Kolaylık gösterteceksin. Mesela bir şey yapıyorsan, yani yapabiliyorsan gücün yetiyorsa Müslüman Müslümana mümkün mertebe zorluk çıkartmaması lazım. İnşaAllah. Yani herkes herkese bir zorluk çıkarıyor birçok yerde. Birçok kişide görüyorum zorluk çıkartmak. Mesela bu vicdansızlıktır. Kolaylık çıkartmak lazım. İnşaAllah. Her konuda kolaylık çıkartmak lazım. Ne istiyorsan.
“Beni de inşaAllah salih olanlardan bulacaksın.” Bak çok hayati bir şey açıklıyor. Beni samimi bulacaksın diyor. Dürüst. En hayati konuyu söylüyor. Cennetteki aranan özelliktir. Yani Allah'ın aradığı ana özelliktir. Samimiyet.
“Musa dedi ki; “Bu benimle senin aranda olan bir anlaşmadır. Bu durumda iki süredir hangisini yerine getirsem artık bana karşı bir haksızlık söz konusu olamaz. Allah söylediklerimize vekildir”, diyor. Yani tabi orada aslında nezaketle onu korumak için peygamber ona o ifadede bulunuyor. O da güzel bir nezaketli bir üslupla onu kabul ediyor.
“Böylelikle Musa süreyi tamamlayıp ailesiyle birlikte yora koyunca Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine; “Durun. Gerçekten bir ateş gördüm. Umarım ondan ya bir haber ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm dedi.” Bakın bir hareketlenme olduğunda Müslümanların ilk yapacağı şey durmasıdır. Yani hareket tehlikeli olur. Yani riskli bir durumda genel hareketlerden durması lazım. İnşaAllah. Dikkat verilebilir ve savunma yapılabilmesi için. Değil mi? Mesela ani bir atak varsa hemen durup gard alınması gerekiyor. Bakın durun diyor.
“Gerçekten bir ateş gördüm.” Müslüman çok uyanık ve dikkatli olacak. Bakın diğer kişilerin göremediği ateşi o görmüş oluyor. Çok uzaktan. Müslümanın dikkatinin keskinliğine de Kur'an dikkat çekiyor. “Umarım,” bak büyük de söylemiyor. Umarım. İnşaAllah anlamında. Umarım. “Ondan ya bir haber. Ateşten bir haber.” Mesela bak Mehdi zamanında çıkan ateş bir haberdi. Mehdi'nin geldiği gibi haber ver haber, ateşten bir haber. Mesela bak Mehdi zamanında çıkan ateş bir haberdi. Mehdi'nin geldiğinde haber veren bir ateşti değil mi? O geminin yanması. İndipendent. Mehdi'nin çıkışına haberdi.
Bak diyor ki, “o ateşten bir haber.” Haber getiriyor bir haber. Yani orada haber kaynağı olan bir haber. “Ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm.” Demek ki hava soğuk o anda. Isınma. Onu anlıyoruz. Ama Müslüman helaline karşı çok koruyucudur. Görüyor musun koruyuculuğu? Bak tehlikeye karşı bir önce durun diyor. Korumacılığı nasıl devam ediyor? Ta başta da var değil mi? Hayır. Kesintisiz korumacılığı devam ediyor. Onların ısınmasını da çok önemli görüyor. Yani kor parçası getiriyor. Kendini tehlikeye atıyor. Ben gideyim diyor. Siz gitmeyin. Ya orada bir şey varsa, adamlar varsa, bir şey varsa onlara bir şey olmasın. Bana olsun ama onlara olmasın diyor. İnşaAllah. Değil mi? Yani öldürebilirler de Allah'ın izniyle. Şehit de edebilirler. Ama aileme bir şey olmasın diyor. Yani kendini Allah rızası için feda ediyor. Yiğitlik bu. İnşaAllah.
“Derken oraya geldiğinde o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında.” Bak bu sağ yan durduk yere söylenmez. O kutlu vadi durduk yere dönmez. Orada bir şey var. İnşaAllah. Gideceğiz. İnşaAllah. “Yanında olan bir ağaçtan bir ağaçtan” bir ağaçtan, “Ey Musa!” Şeytandan Allah'a sığınırım.
“Alemlerin Rabbi olan Allah benim diye seslenildi”, diyor. “Asanı bırak. Hemen sonra onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı.” Allah ürkek oldu halbuki ruhen ürkektir şey Hz. Musa. Yani böyle çocuksu tatlı bir ruhu var. Sevimli bir ruhu var. Yani ne kadar korkuya açık olursa bir insan imtihanı o kadar şiddetli olur. Hz. Musa korkuya çok şiddetli açık bir insan. Onun için etki çok büyük olur. Mesela bazı insanlar mangal gibidir. Hiç etkilenmez. Dünya yansa bir ormuklu öktürürler ya adam haber bile olmaz. Ama bazı insanlar korkuya şiddetli açıktır. O çok makbul. Dün anlattığım konu. Çünkü mesela yılandan müthiş korkuyor. Allah ondan karşılaştırıyor. Firavun da mesela müthiş çekiniyor. Allah git ona tebliğ yaptırıyor. En çekindiği şeyleri yaptırıyor Allah.
“Arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı”. Var gücüne kaçıyor. “Ey Musa dön”, diyor Allah ve “korkma.” Artık haram olur korkması. “Korkma” diyor Allah. “Şüphesiz güvendesin.” Hiçbir şey olmaz diyor Allah. “Elini koynuna sok” diyor. Sağ elini kalbinin üstüne doğru koynuna sokuyor. “Kusursuz olarak bembeyaz çıksın” diyor. Çıkarttığında bembeyaz elleri.
“Ve her türlü dehşetten yana kanatlarını kendine doğru çek.” Bu da ayrı bir sırrı Kur'an'ın. Kendine doğru çek. Senin “işte bunlar senin Rabbinden Firavun ve önde gelen adamlarına iki kesin kanıt mucizedir.” Firavun adamları etkileyecek diyor bunlar.
“Gerçekten onlar fasık bir topluluktur. Dedi ki; “Rabbim gerçekten onlardan bir kişi öldürdüm ben.” Cinayet işledim diyor. Kazara. “Beni öldürmelerinden korkuyorum” diyor. Yani sürekli yakalanma korkusu içinde yaşamıştır. Orada kaldığı müddetçe de. Çünkü psikopat firavun. Bir yakalasa mahveder Allah esirgesin.
“Ve kardeşim Harun'u dil bakımından o benden daha düzgün konuşmaktadır.” Dilinde heyecanlandığında tutulma oluyor Hazreti Musa'nın. Mehdi'de de var bu. Heyecanlandığında dilinde tutulma. Yani bazı insanlarda bu olur. Sonra açılır, ara-ara açılır. “Onu da benimle birlikte bir yardımcı olarak gönder.” Hazreti Mehdi'ye de biliyorsunuz Hazreti İsa (as) yardımcı olarak geliyor. “Beni doğrulasın”, diyor. Şimdi Mehdi'nin de doğrulanmaya ihtiyacı var. Hz. İsa (as), onun Mehdi olduğunu doğruluyor. Diyor ki, “sen, bu Mehdi'dir” diyor. Ama vahiyle bildiriyor. Fakat inanmamız farz değildir.
“Çünkü onların beni yakalamalarından korkuyorum.” Bak yine onu söylüyor. Kaç yıl imtihan oluyor. Yakalanma korkusu dehşetli bir şeydir. Cinayetten yakalanma. Mesela uyuyor her an kapıdan içeri gidebilirler. Her an dışarıdakini yakalayabilirler. Her an bir ihbar olabilir. Bu mühim bir imtihandır.
Sayın Adnan Oktar'ın 20 Temmuz 2011 tarihli röportajından Kasas Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Medyen suyuna vardığı zaman Hz. Musa , su almakta olan bir insan topluluğu buldu, onların gerisinde iki kadın buldu. Dedi ki: “Bu durumunuz ne?” Konuşuyor bak kadınlarla, yanına gidiyor ve konuşuyor. Hani konuşulmazdı kadınlarla? Bak konuşuyor, Peygamber konuşuyor. “Dedi ki:” kadınlar diyor ki; “çobanlar sürülerini sulamadıkça biz sürülerimizi sulamayız.” Bak onlar hanzo yanaşmıyorlar ama O, Hz. Musa (a.s.) temiz, efendi insan, ona yanaşıyorlar. Demek ki kalitesine, güvenirliliğine göre hareket ediliyor. “Babamız yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır dediler. Hz. Musa (a.s.) hemence o bayanların sürülerini suladı. Sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: ‘Rabbim doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım.’” Hayırlı iş için geldik derler ya, maşaAllah, maşaAllah. Allahualem ‘Yarabbi bana bir nikah nasip et’ der gibi bir dua yani, inşaAllah. Aynı zamanda o hayırlardan birinin de anlamı o, inşaAllah .Allahualem ona da işaret ediyor veyahut ayetin devamından onu anlıyoruz, inşaAllah. Orada belki onu kastetmemiştir ama her hayır derken, nikahta da hayır var, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 2 Kasım 2011 tarihli röportajından Kasas Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Medyen suyuna vardığı zaman” diyor Cenab-ı Allah, 28. Sure, 23. ayet; “su almakta olan bir insan topluluğu buldu.” Kadın, erkek. “Onların gerisinde de (hayvanları subaşına götürmekten çekinen) iki kadın buldu.” Yobaz takımı olsa herhalde kaçacaklar. Hz. Musa (a.s) yanlarına gidiyor. “Dedi ki: "Bu durumunuz ne?"” Yobaz ne yapar? Kaçacak. Hz. Musa ne yapıyor? Yanlarına gidiyor. Ne diyor? “Durumunuz ne?” Yardımcı olmak istiyor. “Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulamayız.” Çünkü hanzo takımı, öküz gibi herifler. Yanlarına gitmiyor. Kaliteli insandan anlıyor. Tehlike gelmeyecek, efendi insan. Ne diyor? “Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulamayız; babamız, yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır" dediler. Hemen onların sürülerini suladı, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: "Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım."” Hayır istiyor. “Çok geçmeden, o iki (kadın)dan biri, (utana utana) yürüyerek ona geldi.”
Bunların kafasına göre Peygamber hanımı da harama girmiş. Peygamber’in kızı da harama girmiş. O da onun yanına geliyor. Hz. Musa (a.s)’ın yanına gidiyor, o da onun yanına geliyor. “Yürüyerek ona geldi. "Babam, bizim için sürüleri sulamana karşılık sana mükafat vermek üzere seni davet etmektedir." dedi. Bak konuşmuşlar, babalarına övmüşler. “Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatınca o: "Korkma" dedi. "Zalimler topluluğundan kurtulmuş oldun."” Babalarına diyorlar ki; “babacığım, o çok güçlü ve güvenilir birisi.” Görmeden, konuşmadan güçlü ve güvenilir olduğunu nereden bilsinler? Yobaz takımına göre onlar harama girdi. Hz. Musa (a.s) da harama girdi. Hz. Yusuf (a.s) da harama girdi. Peygamberimiz (s.a.v) de harama girdi, onların kafasına göre haşa. Hayır, yanlışsam Kuran ayetleri yanlışsa bana söylesinler. Ayet söylüyorum. Gık yok. Yobaz takımında. Habire bana putlardan haber getiriyorlar. Bana putlardan haber getirmeyin. Bana putlardan haber getirmeyin. Bana Kuran’dan bilgi getirin. Kuran’dan delil veriyor musun? Yok. Habire puttan delil. De ki bana; “Hocam yanlış bu okuduğun ayetler.” Doğru. Yanlış diyemiyorsun.
Sayın Adnan Oktar'ın 18 Eylül 2011 tarihli röportajından Kasas Suresi ile ilgili açıklamalar.
YASEMİN HANIM: Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Kasas Suresi, 23-“Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de (hayvanları su başına götürmekten çekinen) iki kadın buldu. Dedi ki: "Bu durumunuz ne?" "Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulayamayız; babamız, yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır." dediler. 24- Hemencecik onların sürülerini suladı, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: "Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım." 25- Çok geçmeden, o iki (kadın)dan biri, (utana utana) yürüyerek ona geldi. "Babam, bizim için sürüleri sulamana karşılık sana mükafaat vermek üzere seni davet etmektedir." dedi. Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatınca o: "Korkma" dedi. "Zalimler topluluğundan kurtulmuş oldun." 26- O (kadın)lardan biri dedi ki: "Ey babacığım, onu ücretli olarak tut; çünkü ücretle tuttuklarının en hayırlısı gerçekten o kuvvetli, güvenilir (biri)dir."
ADNAN OKTAR: Bakın, kardeşlerimize bu konuyu defalarca söyledim, şimdi yine söylüyorum. O kadınlar, Hz. Musa (a.s)’a dikkatlice bakmışlar. O da onlara dikkatlice bakmış ve Hz. Musa (a.s)’ın güçlü ve kuvvetli olduğuna kanaat getirmişler. İkincisi; konuşmuşlar, güvenilir olduğuna kanaat getirmişler, yüzündeki ifadeyle, konuşmalarıyla, güvenilir olduğuna kanaat getirmişler. Kuran ayeti. Bir insan niye güvenilir olur? İmanlı olduğu için. Niye o kadınlar, Hz. Musa (a.s)’ı seviyorlar? Güvenli olmasının sebebi olan, imanından dolayı. Demek ki sevginin sebebi neymiş? İmanmış.
Evet, devam edelim.
YASEMİN HANIM: 27- “(Babaları) Dedi ki: "Doğrusu ben, sekiz yıl bana hizmet etmene karşılık olmak üzere, şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum; şayet on (yıl)a tamamlayacak olursan, artık o da senden. Ben sana zorluk çıkarmak istemem; beni de inşaAllah salih olanlardan bulacaksın." 28- (Musa) Dedi ki: "Bu, benimle senin aranda olan (bir antlaşma)dır. Bu durumda iki süreden hangisini yerine getirirsem, artık bana karşı bir haksızlık söz konusu olamaz. Allah, söylediklerimize vekildir." 29- Böylelikle Musa, süreyi tamamlayıp ailesiyle birlikte yola koyulunca, Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine: "Siz durun, gerçekten bir ateş gördüm; umarım ondan ya bir haber, ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm" dedi. 30- Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan: "Ey Musa, Alemlerin Rabbi olan Allah Benim;" diye seslenildi. 31- "Asanı bırak." (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. "Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Şüphesiz güvendesin." 32- "Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Ve (her türlü) dehşetten yana kanatlarını kendine doğru çek. İşte bunlar, senin Rabbinden Firavun ve önde gelen adamlarına iki kesin-kanıt (mucize)dır. Gerçekten onlar, fasık bir topluluktur."
ADNAN OKTAR: Adamların imanı neden zayıf ve neden onlara mucize gösteriliyor? Çünkü en önemli konu, insanlara iman hakikatlerinin gösterilmesi ve anlatılmasıdır. O elindeki asasını atmasını niçin istiyor Cenab-ı Allah? Ve yılana dönüşüp, onların görmesini niçin istiyor? Çünkü adamlar, evrime inanıyorlar. Zehirlenmişler evrim inancıyla ve inançsız, ateistler. Allah onların ateistlikten kurtulup, yaratılış inancına, Allah’ın yarattığı inanca dönmelerini istiyor ve onun için ispat meydana getiriyor, maşaAllah.
Devam edelim.
YASEMİN HANIM: 33-“Dedi ki: "Rabbim, gerçekten onlardan bir kişi öldürdüm, beni öldürmelerinden korkuyorum." 34- "Ve kardeşim Harun; dil bakımından o benden daha düzgün konuşmaktadır, onu da benimle birlikte bir yardımcı olarak gönder, beni doğrulasın. Çünkü onların beni yalanlamalarından korkuyorum." 35- (Allah) Dedi ki: "Pazunu kardeşinle pekiştirip güçlendireceğiz; sizin ikinize de öyle bir 'güç ve yetki' vereceğiz ki, ayetlerimiz sayesinde size erişemeyecekler. Siz ve size uyanlar galip olanlarsınız."
ADNAN OKTAR: Evet, Allah taraftarları galip olacaklar, inşaAllah.
YASEMİN HANIM: 36-“Musa, onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman: "Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik" dediler.”
ADNAN OKTAR: Nedir bu? İman zafiyeti. Orada ona karşı gösterdiği deliller, mucizeler ne? İmanlarını tahkiki hale getirmek için, akıllarını ikna edip, kalplerini ikna etmek için gösterdiği deliller. Konu ne? İman zafiyetinin nasıl giderileceği. Doğru yolda olduğumuz, aşikar görülüyor.
YASEMİN HANIM: 37-“Musa dedi ki: "Rabbim, kimin Kendisi'nden bir hidayetle geldiğini ve bu (dünya) yurdun(un) sonucunun kime ait olacağını daha iyi bilir. Gerçekten, zulmedenler, felah bulmazlar." 38- Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa'nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum."
ADNAN OKTAR: Yine iman zafiyetinden dolayı, materyalist kafadan dolayı, açmaza girdiği ve zırvaladığı görülüyor. Darwinistler nasıl zırvalıyorsa, o da orada zırvalıyor.
YASEMİN HANIM: 39-“O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.”
ADNAN OKTAR: Küfür, hep asgari güçle insanları sindirmeye çalışmıştır, Kuran ona işaret ediyor.
YASEMİN HANIM: 40-“Bunun üzerine, onu ve askerlerini tutup suya attık. Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak. 41- Biz, onları ateşe çağıran önderler kıldık; kıyamet günü yardım görmezler. 42- Bu dünya hayatında onların arkasına lanet düşürdük; kıyamet gününde ise, onlar çirkinleştirilmiş olanlardır. 43- Andolsun, ilk nesilleri yıkıma uğrattıktan sonra, Musa'ya, insanlar için (gözleri hikmetle açıp aydınlatacak) basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere kitap verdik. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürler diye.”
ADNAN OKTAR: Orada Allah, Tevrat’ı övüyor. O ayeti oku.
YASEMİN HANIM: 43- “Andolsun, ilk nesilleri yıkıma uğrattıktan sonra, Musa'ya, insanlar için (gözleri hikmetle açıp aydınlatacak) basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere kitap verdik. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürler diye.”
ADNAN OKTAR: Yani bu kitap tamamen kaybolmuş değil. Hak olan kısımları geçerlidir, inşaAllah.