Ankebut Suresi, 10-11, 14-20 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 4 Şubat 2010 tarihli röportajından Ankebut Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “İnsanlardan öylesi vardır ki, ‘Allah'a iman ettik’ der; fakat Allah uğruna”, sevgilimiz uğruna “eziyet gördüğü zaman, insanların (kendisine yönelttikleri işkence ve) fitnesini Allah'ın azabıymış gibi sayar” ve Allah’a isyan ediyor tabii Allah esirgesin. “Ama Rabbinden 'bir yardım ve zafer' gelirse, andolsun: ‘Biz gerçekten sizlerle birlikteydik’” diyor. Aşka geliyor. “Demektedirler. Oysa Allah, alemlerin sinelerinde olanı daha iyi bilen değil midir?” diyor Allah. Dürüst olacak Müslüman. Acıda da aşık, tatlılıkta da aşık olacak. Hiçbirinde Allah’a aşkını bırakmayacak. “Allah muhakkak iman edenleri de bilmekte ve muhakkak münafıkları da bilmektedir” diyor. “Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.” 950, 1000 ekle; 1950. Evet. Risale-i Nur’un serbest bırakıldığı tarihin yakın tarihi. 1950ler artık İslam’ın inkişafının başladığı tarihlerdir, inşaAllah. Ona da işaret ediyor ki, 14. ayettir. Hicri 1400’e işaret ediyor inşaAllah. 14. Hicri yüzyıla işaret ediyor.

“Böylece Biz onu ve gemi halkını kurtardık” 15’te. “Ve bunu alemlere bir ayet kılmış olduk. İbrahim de; hani kavmine demişti ki: ‘Allah'a kulluk edin ve O'ndan sakının, eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Siz yalnızca Allah'tan başka birtakım putlara tapıyor ve birtakım yalanlar uyduruyorsunuz.’” Bu asrın putu da Darwinizm, değil mi? Ve bir takım yalanlar uyduruyorlar mı şu an Darwinistler? Bir takım değil, bayağı bir yalan uyduruyorlar. “Gerçek şu ki, sizin Allah'tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye güç yetiremezler.” Değil mi? Tabii. “Öyleyse rızkı Allah'ın Katında arayın, O'na kulluk edin ve O'na şükredin. Siz O'na döndürüleceksiniz. Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de” İbn-i Miskeveyhler, Firavunlar hepsi, Nemrut da “yalanlamışlardır. Elçiye düşen”, Mehdi’ye düşen, "yalnızca açık bir tebliğdir." Ondan gerisini Allah bana bırakın diyor.

SUNUCU: Hocam. Afedersiniz, sözünüzü kestim. Kavimlerin Helakı kitabınızda da giriş cümlesiydi sanıyorum.

ADNAN OKTAR: Evet, maşaAllah. “Onlar görmediler mi ki, Allah yaratmaya nasıl başlıyor” yaratılış. Değil mi? Biz de bak yaratılışı ispat ediyoruz. Bak diyor Allah; Ben nasıl yarattım, yaratmaya başladığımı görün diyor. Delilleri var diyor. “Sonra onu iade ediyor? Şüphesiz, bu Allah'a göre kolaydır.” “De ki: ‘Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın’” Fosilleri araştırın. Proteinlerin yapısını araştırın yeryüzünde. "Yaratmaya nasıl başladığına bir bakın" diyor Allah. “Sonra Allah Ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır.” Nasıl ilk önce diyor doğrudan yarattıysam, evrim olmadan yarattıysam, Ahirette de aynı şekilde yaratacağım diyor Allah. “Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.”

 


Ankebut Suresi, 10-13 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 25 Haziran 2010 tarihli röportajından Ankebut Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR:  “İnkar edenler, iman edenlere dedi ki: "Siz bizim yolumuzu izleyin, hatalarınızı biz yüklenelim".” Aman diyorlar, Müslümanların yanına gitmeyin, siz bizim yolumuzu izleyin, hatalarınızı da biz yükleniriz diyorlar. “Oysa kendileri, onların hatalarından hiçbir şeyi yüklenecek değildir. Gerçekten onlar, elbette yalancıdırlar” diyor Allah. “Şüphesiz onlar, hem kendi yüklerini, hem kendi yükleriyle birlikte başka yükleri de yüklenecekler”, saptırdıklarının da yüklerini üstlerine yüklenecekler diyor Allah. “Kıyamet günü düzüp uydurduklarına karşı sorguya çekileceklerdir” diyor Allah. “İnsanlardan öylesi vardır ki, "Allah'a iman ettik" der; fakat Allah uğruna eziyet gördüğü zaman, insanların (kendisine yönelttikleri işkence ve) fitnesini Allah'ın azabıymış gibi sayar.” Allah’a karşı kinleniyor, Müslümanlardan uzaklaşıyor. Her şey çok güzel gidiyordu yiyip içiyorduk geziyorduk, evlendik falan hiçbir şey yoktu, birdenbire başımız belaya girdi, olaylar çıktı, hastalıklar çıktı, dertler çıktı. Bunu, Allah’ın imtihanını Allah’ın aleyhine olarak yürürlüğe koyuyor kendi kafasınca. “Allah'ın azabıymış gibi sayar;  ama Rabbinden 'bir yardım ve zafer' gelirse, Andolsun: "Biz gerçekten sizlerle birlikteydik" demektedirler.”

Biz sizinle beraber değil miydik diyor, zaten kardeşiz, Müslümanız diyor elhamdülillah, her şeyi birlikte yapmadık mı zaten diyor. Ama başlangıçta Müslümanların zor anında, sen Müslümanlardan kaçmadın mı? Müslümanlara şüphe ile bakmadın mı? Gidip gıybetlerini yapmadın mı? Ayaklarına dolanmadın mı? Değil mi? Açıkça yardım edebilecekken gücün imkanın varken, korkup uzaktan izlemedin mi, kaçmadın mı? İşte bak ne diyor Allah; “Rabbinden 'bir yardım ve zafer' gelirse, Andolsun: "Biz gerçekten sizlerle birlikteydik demektedirler. Oysa Allah, alemlerin sinelerinde olanı daha iyi bilen değil midir?” diyor Allah. Ben onların ahlakını biliyorum diyor, nasıl karaktersiz olduklarını biliyorum diyor Allah. “Allah muhakkak iman edenleri de bilmekte ve muhakkak münafıkları da bilmektedir” diyor Allah.

 


Ankebut Suresi, 10-11 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 24 Aralık 2011 tarihli röportajından Ankebut Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırız. Şeytandan Allah’a sığınıyorum, Ankebut Suresi, 10. Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor, diyor ki; “İnsanlardan öylesi vardır ki, "Allah'a iman ettik" der”yani soruyorsun elhamdülillah Müslüman’ız, iman ettik der. “Fakat Allah uğruna eziyet gördüğü zaman” mesela hapse atılıyor, ıstırap çekiyor ve yahut hakarete uğruyor, “insanların (kendisine yönelttikleri işkence ve) fitnesini Allah'ın azabıymış gibi sayar” Allah’a isyan etmeye kalkar diyor Cenab-ı Allah, “ama Rabbinden bir yardım ve zafer gelirse”, mesela bir zenginlik, bir üstünlük, hakimiyet, güç gelirse,“andolsun: "Biz gerçekten sizlerle birlikteydik” demektedirler.” Müslümanlarda bu sefer diyorlar ki Mehdi talebelerine veyahut işte kimse o zaman, o devirdeki inşalar;‘biz zaten birlikteydik’ diyor.“Oysa Allah, alemlerin sinesinde olanları daha iyi bilen değil midir?” diyor Allah, ‘yalan söylüyorlar’ diyor Allah. 11-“Allah muhakkak iman edenleri bilmekte ve muhakkak münafıkları da bilmektedir.” Hz. Mehdi (a.s) cemaati seçkincidir, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in cemaati seçkinciydi, aklı başında insanlara tebliğ yaparlardı, aptal adama tebliğ yapmaz. Ayet var ayet, hükmü açıktır. Anlıyorsa anlat diyor Allah, anlamıyorsa, olmaz. Münafıklarda da başka tür bir seçkincilik vardır, onlarda herhangi bir Müslüman’a saldırmaz, geçenlerde de söylemiştim, yani kendi halinde namaz kılan, cemaate giden, camiye giden Müslüman’a saldırmaz.

Kime saldırır? En etkili kim diye bir bakar dünyaya, dünyadaki en etkili olan kim? Münafık onu dünyanın öbür ucunda olsa, gider bulur ve ona saldırır, hedef olarak onu seçer münafık. Birinci hedefi odur, geceli, gündüzlü düşündüğü konu da odur. Mesela bir münafığa sorsan, ne iş, ne yaparsın, o der ki;‘işte derslerime çalışıyorum, işime, gücüme bakıyorum, derslerime bakıyorum’ der. Bilinçaltında ne var, en çok kafana taktığın nedir? desen, ‘yok ya der işte gezmek, ticaret onlar’ bir türlü söylemez. Bilinçaltındaki asıl hedefi; o devrin Mehdi’si kimse odur. Münafığın, şimdi bakın münafığın ne olduğunu anlamak isterseniz, internete girin bakın. Münafıklar bakın kime saldırıyor, kimi hedefliyor. Facebook’a girin, internete bakın, Youtube’a girin bakın, münafıkların en çok üzerinde durduğu, en çok saldırdığı kimse o Hz. Mehdi (a.s) odur işte. Şeytan en çok kime saldırıyorsa bakın, Hz. Mehdi (a.s) odur. Diyorlar ki; ‘Hz. Mehdi (a.s) kim?’ Ben oradan tespit edebiliyorum, tahmin edebiliyorum kim olduğunu. Merak eden girsin, toplumun içine de girebilir, Facebook’a da girebilir, internete de girebilir her yere bakabilir Youtube’a baksın. Münafıkların topluca, organize olarak sistemli ve kararlı kime saldırdıklarına bir baksınlar. Kime saldırıyorlarsa, işte Hz. Mehdi (a.s) odur. En yoğun olarak kime saldırıyorlarsa, odur. İkinci dereceden de onun yardımcılarına saldırırlar. Ki onun kanadını kolunu kırmak düşüncesiyle bunu yaparlar.

Yollarını kapamak için yaparlar. Yöntem budur. Şimdi, Hz. Musa (a.s)’ı, Firavun döneminde tanımak istiyor bir adam. Gidersin Firavun’un sarayına “Firavun, en büyük düşmanın kim?” dersin. “En nefret ettiğin, en çok zarar vermek istediğin, en öfkelendiğin kim?’’ kim diyecek? “Musa” diyecek. İşte buldunuz;Mehdi. Ebu Cehil’e gidin, Ebu Leheb’e gidin Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında; “Dünyada en çok nefret ettiğin, en çok öfke duyduğun, kinlendiğin kim?” deyin, haşa. “Resulullah” diyecekler. O devrin Mehdi’sini bulduk mu? Bulduk. Bu devirde de gidip sorarsanız, münafığa soracaksın ama Müslüman’a değil. Müslüman çıkaramaz genellikle, zordur. İmanın nuru ile çıkarır. Her Müslüman çıkaramaz. Ama münafıkta, şeytan güç verdiği için, münafığın teşhisi çok kuvvetlidir. Münafık çok yaman bir zekaya sahiptir. Çünkü şeytan üstünü kabuk gibi bağladığı için, Kuran ayeti var;“Ben üstünü olduğu gibi, bütünüyle şeytanla kaplarım” diyor. Şimdi adam beynini, beyninin kıvrımlarını her yerini şeytan kaplamış. Bu durumda kimin zekasını kullanıyor? Şeytanın zekasını kullanıyor. Şeytanın zekasının teşhisi nasıl? Tam, bire bir. Hatasız teşhis yapıyor. En çok kime kinleniyorsun diyorsun. Şeytan onu kime yönlendiriyor? Hz. Mehdi (a.s)’a yönlendirir. Oradan Hz. Mehdi (a.s)’ı anlayabilirsiniz. En çok ağızlarında münafıkların dolaşan kişi, en çok düşmanı oldukları kişi, en çok yolunu kesmek istedikleri kişi, küfrün ve delaletin en korktuğu kişi kimse, Hz. Mehdi (a.s) odur. Teşhis için yolu açıkça gösterdik mi? Gösterdik. Gayet kolay bir yol. Bana bir daha soru sormasın. Bak yolu gösterdik. Ne kadar kolay, ne kadar pratik bir yol.