Sayın Adnan Oktar'ın 10 Aralık 2011 tarihli röportajından Rum Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Rum Suresi 42, Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor. Şeytandan Allah’a sığınırım. “De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın,” nasıl gezip dolaşıyoruz şu an? İnternetle veya televizyonun kumanda aletinden, basıyoruz oradan oraya oradan oraya geziyoruz. Buda bir gezmedir, internetten araştırma yapıyoruz o da bir gezmedir. “Yeryüzünde gezip dolaşın,” gezip dolaşmak dâhildir bu ayetin hükmüne. Basıyorsun bir başka ülkeye geçiyorsun, basıyorsun başka bir ülkeye geçiyorsun veyahut başka bir kanala “böylece daha öncekilerin” bir saat önce ki de olur, bir hafta önce ki de olur, bir ay önce ki de olabilir, 10 dakika önceki de olabilir “daha öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görün.” Nasıl Allah’ın belalarını verdiğini, nasıl rezil rüsva ettiğini, nasıl Allah’ın aşağıladığını, nasıl iki paralık ettiğini, nasıl karaktersizliklerini, ahlaksızlıklarını, alçaklıklarını, pisliklerini ortaya döktüğünü görün diyor Allah. Gücüm olarak bunu gösteriyorum, görün diyor
“Onların çoğu müşrik kimselerdi.” Ne demek müşrik? Müşrik, Allah’ın hükmüne uymuyor, hurafeye uyuyor. Putları var, falanca put edinmiş, puta uyuyor. Kuran’a uy diyorsun,‘ben puta uyarım’ diyor müşrik. Nasıl belalarını verdiğimi görün diyor Allah.
“Öyleyse sen, Allah'tan (bir takdir olarak) geri çevrilmesi mümkün olmayan gün” yani Allah’ın uygulamasının olacağı gün, “gelmeden önce, yüzünü dimdik ayakta duran dine çevir.” Dimdik ayakta duran din ne? İslam. İslam nedir? Kuran. “O gün parça parça bölünecekler” diyor Allah. Müşrikler ayrı, münafıklar ayrı, kafirun ve kafirat, münafikun ve münafikat, müminun ve müminat ayrı ayrı ayrılıyorlar.
“Kim inkâr ederse, artık onun inkârı kendi aleyhinedir” kendi başı belaya giriyor, manen çöküyor, maddeten çöküyor, ülke olarak çöküyorlar, ekonomik kriz meydana geliyor, rezil oluyorlar. “Kim salih bir amelde bulunursa,” samimi bir davranışta bulunursa, “artık onlar kendi lehlerine olarak (cennetteki yerlerini) döşeyip hazırlamaktadırlar.” Kendi yerlerini hazırlıyorlar diyor Cenab-ı Allah, cennetteki yerlerini döşüyorlar diyor. Her yaptıkları güzel ahlak, her yaptıkları sevap, aldıkları her sevap, cennette onlara bir nimet olarak hazırlanıyor diyor. Mesela cennetin yatakları hazırlanıyor onlar sevap işledikçe, döşekleri hazırlanıyor, cennet kadınları hazırlanıyor, cennet yemekleri hazırlanıyor, sürekli döşüyorlar diyor Cenab-ı Allah. Sevap aldıkça cennet döşenmeye devam eder diyor. Onlara hazırlarım cenneti diyor Cenab-ı Allah.
“(Bu, Allah'ın) Kendi fazlından iman edip salih amellerde bulunanları ödüllendirmesi içindir.” Samimi amellerde bulunanları ödüllendirmesi içindir diyor. “Şüphesiz O (Allah), kâfirleri sevmez.” Sevmeyince ne yapıyor? Kafalarını eziyor. Münafıkları seviyor mu Allah? Nefret eder Cenab-ı Allah, onlarında kafasını eziyor, inşaAllah. Bizim nefretimiz gibi değil tabii Cenab-ı Allah’ın nefreti, inşaAllah.
“Andolsun, Biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de" (Yani Mehdiler, mürşitler, peygamberler gönderdik) "onlara apaçık belgeler getirdiler;” apaçık alametler Peygamberimiz (s.a.v.)’in açıklamalarını, Kuran’ın açıklamalarını açıkça getiriyorlar, ispat ediyorlar, anlatıyorlar, “böylece Biz de suçlu günahkârlardan intikam aldık.” Şimdi açıklanmış, açıklanmasına rağmen ahlaksızca inkâr ediyorlar, alçakça direniyor, Allah diyor ki bildirdikten sonra direndikleri için intikam aldım diyor. Ahlaksızlık yaptıkları için “böylece Biz de suçlu günahkârlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise bizim üzerimize bir haktır.” İman edenler. Yani Mehdi ve talebeler. İnşaAllah. Mehdi'ye tabi olanlar. Mesela Türk milleti. İslam alemi. İnşaAllah.
Şeytandan Allah'a sığınırım. “Andolsun”, diyor Cenab-ı Allah 51. ayette Şeytandan Allah'a sığınırım. “Andolsun biz bir rüzgar göndersek de Onun ekinini sararmış görseler. Mutlaka ardından nankörlük ederler” Yani ekini sararmış görüyorlar. Mesela Allah'a şükredeceğine, hamd edeceğine nankörlük ediyor. Ahlaksızlık yapıyor. Mesela Allah nimet veriyor. Ahir zaman alemetleri meydana getiriyor. Allah mucizeleri meydana getiriyor. Harikalar meydana getiriyor. Adam görmezlikten geliyor. Nankörlük ediyor.
“Şimdi sen ölülere söz duyuramazsın.” Eee Allah diyor ki bunlar ölüdür diyor. Kafası ölmüş adamın. Beyni, ruhu ölmüş. Yani müşrik münafık kafalı adam. Deli yani. Delirmiş. Aklı gitmiş. Yani biz buna ölü diyoruz. Allah ölü diyor.
“Ve arkalarını dönüp giden sağırları da çağırıyor duramaz.” İstediğin kadar anlat müşrike. Daha hala müşrikin pis kokusunu kokla. Domuz gibi müşrikin peşinden gider. Nasıl domuz sürüsünün başı yolu orada peşini bırakmaz. Değil mi? Böyle pislik o pislik yer o da pislik yer domuz sürüsü. Değil mi? Onun yavruları vardır domuzun. Hayvan gider pislik yer onlar da ondan beraber o pisliği yer. Anlatsan da anlamaz pislik olduğunu. Ulan diyorsun bak pisliğin içine girmişsin diyorsun. Alışmış. Burnunu bir kaldırıyor ağzı burnu pislik dolaşıyor. Yine devam ediyor pisliği yapmaya. Şirke girme diyorsun yine şirk içinde. Münafıklık yapma diyorsun yine münafıklık peşinde.
“Ve sen kendi sapıklıkları içinde”, sapık ne demek? Şirk kafasında, sapıtmış. “İçinde kör olanlara doğru iletici değilsin”, istediğin kadar anlat diyor Allah, doğruya onlar iletilmezler diyor. Allah onlara müsaade etmiyor. “Sen yalnızca bizim ayetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.” Yani Kur'an talebelerine, Kur'an'a tabi olanlara, Kur'an'a saygısı olanlara bunları duyurabilirsin diyor Allah. “Ki onlar Müslümanlardır.” Sadece Kur'an'a tabi olanlar Allah Müslüman diyor. Ki onlar Müslümandır diyor. Kur'an'a tabi değilse Müslüman değil diyor, Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 9 Ekim 2011 tarihli röportajından Rum Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Ayet okuyayım. Ya Allah bismillah, herhangi bir sayfa açıyorum. Rum Suresi, 51. Cenab-ı Allah yemin ediyor diyor ki; şeytandan Allah’a sığınırım “Andolsun, Biz bir rüzgar göndersek de onu(n ekinini) sararmış görseler, mutlaka ardından nankörlük ederler.” İnsanların karakterini söylüyor Allah. Nankörlüğe çok yatkındır.
“Şimdi sen, ölülere (söz) duyuramazsın ve arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.” “sen, ölülere (söz) duyuramazsın” Bu büyük bir mucizedir, çok önemli bir şey. İnsanların büyük bir kısmı ölü. İnsanlar canlı zannediyor, normal ruha sahip zannediyor. Fakat “normal ölü” diyor Allah. Yani müteşabih değil, doğrudan ölü. Fakat ayakta yürüyen bir ölü, zombi tarzında. “arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.” İşitme; beyne ses gidiyor fakat sesi yorumlama yok, şuur yok adamda, kavrayamıyor.
“Ve sen kendi sapıklıkları içinde kör olanları da doğruya iletici değilsin. Sen yalnızca, Bizim ayetlerimize iman edenlere duyurabilirsin ki onlar Müslümanlardır.” Allah’tan korkana duyurabilirsin diyor Cenab-ı Allah.
“Allah, sizi bir za'ftan yarattı,” nufteden yaratması, emzirme dönemi, insanın zayıflığı. “Sonra (bu) za'fın ardından bir kuvvet kıldı,” Gençte; artık yaşın ilerliyor. Sağlıklı sıhhatli normal bir delikanlı veyahut kız oluyor veyahut delikanlı erkek oluyor. “sonra bu kuvvetin ardından da bir za'f ve yaşlılık verdi.” Arkasından da yaşlanıyor, çökmeye başlıyor boyu kısalıyor, gücü gidiyor. Arkasından da ölüm geliyor. “Dilediğini yaratır. O, bilendir, güç yetirendir.”
“Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı.” “Ne kadar yaşadınız?” diyorlar “dünyada”, Adam kanaati olarak “1 saat yaşadık” diyorlar. Düşünüyor, “yaklaşık bir saatti” diyor. Zaman izafi olduğu için bütün ömrünü bir saat kadar algılıyor. İfadesi adamın.“Kendilerine ilim ve iman verilenler ise, dediler ki: "Andolsun, siz Allah'ın Kitabında (yazılı süre boyunca) diriliş gününe kadar yaşadınız; işte bu dirilme günüdür. Ancak siz bilmiyorsunuz." Müslümanlar da onlara olayın doğrusunu anlatıyorlar orada. Adamlar kavrayamıyorlar, “bir saat yaşadık” diyorlar. Onlar da doğrusunu anlatıyorlar. Zamanı doğru kavramları için onlara bilgi veriyorlar.
“Artık o gün, zulmedenlerin ne mazeretleri bir yarar sağlayacak, ne (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecektir.” Mazeret; açıklama yapıyor; “işim vardı gücüm vardı, çekler vardı, senetler vardı, ailem vardı, okul vardı, paralar vardı, imkanım yoktu, kitap alamadım, araştıramadım, okuyamadım…” mazeretler sayıyorlar. Allah mazeretlerini kabul etmiyor. Hoşnutluk istiyorlar Allah onu da kabul etmiyor.
“Andolsun, Biz bu Kur'an'da insanlar için her örneği gösterdik. Şüphesiz, sen onlara bir ayetle geldiğin zaman, o inkar edenler, mutlaka: "Siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz" derler.” Kuran’da Cenab-ı Allah “her türlü bilgiyi verdim” diyor, her türlü detay. Müşriklere özellikle burada hitap var. “Her türlü bilgiyi verdim, eksik bir şey yok” diyor. “Şüphesiz, sen onlara bir ayetle geldiğin zaman,” bir şeyi ayetle delillendirdiğin zaman “o inkar edenler, mutlaka: "Siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz" derler.” “Yerleşik düzenimizi, geleneksel dinimizi, gelenekçi din anlayışımızı ortadan kaldırdınız” diyorlar. “Bize yeni bir görüş getiriyorsunuz”. “Kuran yeterli” diyorsun; “sen dinden imandan çıkmışsın” diyor. “Niye ki?” diyorsun. “Kuran yeterli diyorsun sen baksana” diyor. “Peki, nasıl olması gerekir sence?” diyorsun. “Hurafe de gerekir” diyor. Ne kadar hurafe? “Bir Kuran kadar en az, hatta Kuran’dan da fazla hurafe gerekir” diyor.