Sebe Suresi; 26-30, 34 Ayetlerinin Tefsiri

(Allah şeytan ve deccal hizbiyle Mahdiyet'in arasını açacaktır)

 

Adnan Oktar'ın 28 Ocak 2011 Kaçkar Tv'deki Canlı Sohbetinden

Adnan Oktar: Sebe Suresi’nde, 34. ayet; ”Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri': "Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz" demişlerdir.” Mesela şimdi de Mehdi (a.s)’dan bahsediyoruz, adamlar “biz tanımıyoruz Mehdi (a.s)’ı” diyorlar. “İsa Mesih (a.s) inecek” diyoruz, “onu da tanımıyoruz” diyorlar. “Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri',” bazı dindar arkadaşlar var, halk tabiri ile biraz köşeyi dönmüş, palazlanmış, kendine bir holding açmış, iş yerleri falan kurmuş, hani “görmemişin arabası olmuş da havada uçmuş” derler, adam kuduruyor. Pozdan poza, halden hale, şekilden şekle giriyor ve şımarıyor ve şımarınca da akıl almaz tevillerle, akıl almaz inkarlarla ne İttihad-ı İslam’ı istiyor, ne Türk-İslam Birliği’ni istiyor, ne Mehdi (a.s)’ı, ne İsa (a.s)’ı istiyor. Sürekli de bir ayağı hacda, bir ayağı Şam’da, gören de son derece dindar zanneder.

ALTUĞ BERKER: Şimdi okuduğunuz ayetin daha önce İstanbul’a işaret ettiğini söylemiştiniz Hocam, ayet ve sure numarası itibariyle.

ADNAN OKTAR: Evet, Sebe Suresi 34. sure, ayet numarası da 34. “Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri': "Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz" demişlerdir.” Ebcedi de Mehdi (a.s)’ın çıkış tarihini veriyor. O yönden de çok manidar.

“De ki: "Rabbimiz (kıyamet günü) bizi bir arada toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (her şeyi hakkıyla) bilendir."” Bak “O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını),” yani şeytanla, şeytan hizbiyle, deccal hizbiyle Mehdiyet’in, “batılın arasını açandır, (her şeyi hakkıyla) bilendir.” Ebcedi tam 2010 tarihini veriyor.

“Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.” Şu anda Mehdi (a.s)’ı birçok insan bilmiyor. Hz. İsa (a.s)’ın inişini de birçok insan bilmiyor. Bu ayet Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e bakıyor. Fakat ben işari anlamını söylüyorum. “Onlar: "Eğer doğru sözlü iseniz, bu va'd (ettiğiniz azap) ne zamanmış?" derler.” “Kıyamet ne zaman kopacak” diye soruyorlar. “De ki: "Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz."” Allah’ın izni ile 2120 gibi Allah Kıyameti koparacak, inşaAllah.

 


Sebe Suresi, 26-34 Ayetlerinin Tefsiri

(Cenab-ı Allah hak ile batılın arasını 2010'dan sonra daha da şiddetlendirecek)

 

Adnan Oktar’ın 25 Aralık 2010 Kahramanmaraş Aksu Tv ve Gaziantep Olay Tv’deki Sohbetinden

ADNAN OKTAR: Bismillah, Sebe Suresi 26, şeytandan Allah’a sığınırım. “De ki: "Rabbimiz (kıyamet günü) bizi bir araya toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (her şeyi hakkıyla) bilendir." “O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (her şeyi hakkıyla) bilendir." Bu ayetin ebcedi 2010 tarihini veriyor. Aynı zamanda Mehdiyet’e bakan bir ayet. Cenab-ı Allah’a burada hitap var ama Mehdiyet’e de ikinci işari anlam olarak bakıyor. Bakın, “O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır.” Cenab-ı Allah demek ki hak ile batılın arasını 2010’dan sonra daha da şiddetlendirecek, Darwinist, materyalist düşünceyle Mehdi (a.s) cemaati arasında muazzam bir uçurum olduğunu halk görecek. Ve her şeyi hakkıyla Cenab-ı Allah’ın bildiğini görecekler. Ebcedi de 2010 tarihini veriyor. Cenab-ı Allah’ın tabii bu ayet her devre bakıyor ama Mehdiyet devrine baktığı da açıkça görülüyor. 28. ayet; “Biz, seni ancak bütün insanlara, bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik, ancak insanların çoğu bilmiyorlar.” Mehdi (a.s)’ı bilecekler mi? İnsanların çoğu başlangıçta bilmeyecekler. “Onlar: ‘Eğer doğruyu söylüyorsanız bu va’d ettiğiniz ne zamanmış?’ derler.” Mehdiyet ne zaman hakim olacak, İsa Mesih (a.s) ne zaman inecek, İttihad-ı İslam ne zaman hakim olacak.

“De ki: 'Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz.” Hem Kıyamet’e bakıyor, hem İttihad-ı İslam’a, Türk-İslam Birliği’ne bakıyor hem İsa Mesih (a.s)’ın görünmesi, Mehdi (a.s)’ın alenen belli olmasına da bakıyor ayet. Bak “De ki: 'Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz.’” O gün geldiğinde Mehdi (a.s) mutlaka ortaya çıkar, o gün geldiğinde Hz. İsa Mesih (a.s) ortaya çıkar, o gün geldiğinde de Kıyamet mutlaka kopar. “Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse,” biz hangi ülkeye bir Mehdi (a.s) gönderdikse, “mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri'” zenginlikten kudurmuş, şımarmış, enaniyet yapmış, büyüklük hissine kapılmış veyahut Müslüman olduğu halde holdingci olmuş, holdingci olmanın verdiği şımarıklıkla, enaniyetle kendini kaybetmiş böyle kişiler diyorlar ki, şeytandan Allah’a sığınırım. “Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz demişlerdir.” Biz ne Peygamber (s.a.v.)’i tanırız diyorlar o dönemde, ahir zamanda ne diyorlar? Biz Mehdi (a.s)’ı tanımayız, Mehdi (a.s) gelmeyecek. Nedir, nasıl gelmeyecek? Ertelemek istiyoruz veyahut şahs-ı manevi demek istiyoruz veyahut geldi geçti demek istiyoruz, gibi bahanelerle engellemeye çalışacaklar.

ALTUĞ BERKER:  ‘O ülkeyi’ İstanbul’a işaret ettiğini söylemiştiniz Hocam, ayetteki, inşaAllah. 34 ayet, 34. sure olması itibariyle.

ADNAN OKTAR: Evet, evet. 34 İstanbul’un kodu olduğu için bak, “Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse,” bir Mehdi (a.s) gönderdikse, “mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri” çünkü bir kısım Müslümanlar biraz paralanınca, biraz mal mülk edinince, holdingleşince, dinden, imandan ayrı bir çizgiye gelirler, bambaşka bir kafaya gelirler. “Refah içinde şımaran önde gelenleri: 'Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz' demişlerdir.” Ne Mehdi (a.s)’ı tanıyorlar, ne İsa (a.s)’ı kabul ediyorlar, ne İttihad-ı İslam’ı, ne Türk-İslam Birliği’ni. “Ve: ‘Biz mallar ve evlatlar bakımından daha çoğunluktayız.’” Demek ki dertleri neymiş? Mallar ve evlatlar. O yüzden de yanaşmak istemiyorlar.“Ve bir azaba uğratılacak da değiliz demişlerdir.” Allah bize bela da vermeyecek, bir şey yok, diyorlar. Kıyamet de yok, çok uzun süreler sonunda olacak, diyorlar.