Adnan Oktar’ın 25 Aralık 2010 Kahramanmaraş Aksu Tv ve Gaziantep Olay Tv’deki Sohbetinden
ADNAN OKTAR: Bismillah, Sebe Suresi 26, şeytandan Allah’a sığınırım. “De ki: "Rabbimiz (kıyamet günü) bizi bir araya toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (her şeyi hakkıyla) bilendir." “O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (her şeyi hakkıyla) bilendir." Bu ayetin ebcedi 2010 tarihini veriyor. Aynı zamanda Mehdiyet’e bakan bir ayet. Cenab-ı Allah’a burada hitap var ama Mehdiyet’e de ikinci işari anlam olarak bakıyor. Bakın, “O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır.” Cenab-ı Allah demek ki hak ile batılın arasını 2010’dan sonra daha da şiddetlendirecek, Darwinist, materyalist düşünceyle Mehdi (a.s) cemaati arasında muazzam bir uçurum olduğunu halk görecek. Ve her şeyi hakkıyla Cenab-ı Allah’ın bildiğini görecekler. Ebcedi de 2010 tarihini veriyor. Cenab-ı Allah’ın tabii bu ayet her devre bakıyor ama Mehdiyet devrine baktığı da açıkça görülüyor. 28. ayet; “Biz, seni ancak bütün insanlara, bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik, ancak insanların çoğu bilmiyorlar.” Mehdi (a.s)’ı bilecekler mi? İnsanların çoğu başlangıçta bilmeyecekler. “Onlar: ‘Eğer doğruyu söylüyorsanız bu va’d ettiğiniz ne zamanmış?’ derler.” Mehdiyet ne zaman hakim olacak, İsa Mesih (a.s) ne zaman inecek, İttihad-ı İslam ne zaman hakim olacak.
“De ki: 'Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz.” Hem Kıyamet’e bakıyor, hem İttihad-ı İslam’a, Türk-İslam Birliği’ne bakıyor hem İsa Mesih (a.s)’ın görünmesi, Mehdi (a.s)’ın alenen belli olmasına da bakıyor ayet. Bak “De ki: 'Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz.’” O gün geldiğinde Mehdi (a.s) mutlaka ortaya çıkar, o gün geldiğinde Hz. İsa Mesih (a.s) ortaya çıkar, o gün geldiğinde de Kıyamet mutlaka kopar. “Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse,” biz hangi ülkeye bir Mehdi (a.s) gönderdikse, “mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri'” zenginlikten kudurmuş, şımarmış, enaniyet yapmış, büyüklük hissine kapılmış veyahut Müslüman olduğu halde holdingci olmuş, holdingci olmanın verdiği şımarıklıkla, enaniyetle kendini kaybetmiş böyle kişiler diyorlar ki, şeytandan Allah’a sığınırım. “Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz demişlerdir.” Biz ne Peygamber (s.a.v.)’i tanırız diyorlar o dönemde, ahir zamanda ne diyorlar? Biz Mehdi (a.s)’ı tanımayız, Mehdi (a.s) gelmeyecek. Nedir, nasıl gelmeyecek? Ertelemek istiyoruz veyahut şahs-ı manevi demek istiyoruz veyahut geldi geçti demek istiyoruz, gibi bahanelerle engellemeye çalışacaklar.
ALTUĞ BERKER: ‘O ülkeyi’ İstanbul’a işaret ettiğini söylemiştiniz Hocam, ayetteki, inşaAllah. 34 ayet, 34. sure olması itibariyle.
ADNAN OKTAR: Evet, evet. 34 İstanbul’un kodu olduğu için bak, “Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse,” bir Mehdi (a.s) gönderdikse, “mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri” çünkü bir kısım Müslümanlar biraz paralanınca, biraz mal mülk edinince, holdingleşince, dinden, imandan ayrı bir çizgiye gelirler, bambaşka bir kafaya gelirler. “Refah içinde şımaran önde gelenleri: 'Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz' demişlerdir.” Ne Mehdi (a.s)’ı tanıyorlar, ne İsa (a.s)’ı kabul ediyorlar, ne İttihad-ı İslam’ı, ne Türk-İslam Birliği’ni. “Ve: ‘Biz mallar ve evlatlar bakımından daha çoğunluktayız.’” Demek ki dertleri neymiş? Mallar ve evlatlar. O yüzden de yanaşmak istemiyorlar.“Ve bir azaba uğratılacak da değiliz demişlerdir.” Allah bize bela da vermeyecek, bir şey yok, diyorlar. Kıyamet de yok, çok uzun süreler sonunda olacak, diyorlar.
Sayın Adnan Oktar'ın 1 Ocak 2011 tarihli röportajından Sebe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytan’dan Allah’a sığınıyorum.
32. ayet: “Büyüklük taslayanlar”, yani enaniyet yapanlar, kibir yapanlar, kendini büyük görenler, maddi yönden, manevi yönden, her yönden kendini üstün görenler, “za'fa uğratılan (müstaz'af)lara dediler ki:”,mustazaf demek; normal bir insanken sonradan güçsüzleştirilen, yani siyasi baskıyla, askeri baskıyla, polisiye baskıyla veyahut herhangi bir baskıyla, toplum baskısıyla pasifize edilip maddi gücü elinden alınan, imkanları elinden alınan, güçsüz kılınan insan anlamına geliyor. “(müstaz'af)lara dediler ki:"Size hidayet geldikten sonra,” yani imani derinlik geldikten sonra, “sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu-günahkarlardınız." Yani siz zaten anormal insandınız diyor. Bu ahirette, cehennemdeki konuşmalarından bir alıntı. “Za'fa uğratılanlar da büyüklük taslayanlara: "Hayır, siz gece ve gündüz hileli düzenler (kurup) bizim Allah'ı inkar etmemizi ve O'na eşler koşmamızı bize emrediyordunuz" dediler. Yani Darwinizm’i dayatıyordunuz, Materyalizm’i dayatıyordunuz, zorla bizim ateist olmamız için uğraşıyordunuz diyorlar halktan insanlarda.
33. ayet: “Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını saklarlar;” mesela bu çok manidar, orada büyüklük taslıyor. O var ya büyüklük taslayan, enaniyetleri orada da devam ediyor. Halbuki bir insan nadim olduğunu açık açık göstermesi lazım. Orada cehennemin ortamında, pişmanlıklarını saklıyorlar, inat ediyor, daha hala devam ediyor iddiasına. “Biz de inkar edenlerin boyunlarına halkalar geçirdik. Onlar, yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?” diyor Allah. Ne yapıyorsa tam onunla cezalandırılıyor yani birebir, inşaAllah. “Boyunlarına halkalar geçirdik”, başka ayette de geçiyor o. Enaniyet ve büyüklüklerine karşı Allah, boyunlarını aşağı indiremeyecek hale getiriyor onları.
34. ayet: “Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse,” demek ki uyarıcı geliyor, yani insanları uyaran, “mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri': "Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz" demişlerdir.” Bakın, “mutlaka” diyor Allah, Allah’ın kanunu, “mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri'. Yani dini liderler yahut siyasi lider fark etmez burada, herhangi bir kişi. “Refah içinde şımaran önde gelenleri': "Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz" demişlerdir”. Onun için Mehdi (a.s)’ı da insanlar kabul etmeyeceklerdir. Mesela Hz. İsa Mesih’(a.s)’ın gelişini de kabul etmiyorlar, şımarık insanlar.
35. ayet: “Ve: “Biz mallar ve evlatlar bakımından daha çoğunluktayız” diyorlar. Yani hep böyle işte holdingleşme, para kazanma, evladı-ı iyali, siyasi istikbali, sosyal gücü onun derdinde oldukları için. “Ve: “Biz mallar ve evlatlar bakımından daha çoğunluktayız ve bir azaba uğratılacak da değiliz” de demişlerdir.” Yani biz zaten Müslüman’ız, muttakiyiz, Allah için gayret ediyoruz bir şey olmaz diyorlar. Biz ahrete de gitsek cennete gideriz diyorlar, kurtuluşa ereceğiz diyorlar
26.ayet: “De ki: "Rabbimiz (Kıyamet günü) bizi bir arada toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır.” Yani küfürle Müslümanlar ayrılıyorlar. “O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (her şeyi hakkıyla) bilendir." Bu ayette, “sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O, gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını açandır, (her şeyi hakkıyla) bilendir." hak ile batılın arasını açılmasını ile ilgili ayetin ebcedi; 2010 tarihini veriyor inşaAllah.
28. ayet: “Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Peygamberimiz (s.a.v) ne diyor? Müjdelenin diyor. Ayrıca Hz. Mehdi (a.s.) ile de müjdelenin diyor Rusulullah (s.a.v.)’in emri bu, emretmiş biz Resulullah (s.a.v.)’in kumandanlığını Kıyamete kadar kabul ile mükellefiz. Vefatıyla kumandanlığı bitmez. Mesela Hz. Mehdi (a.s.) ile müjdelenin dediğinde, onu müjdelemeye devam edeceğiz. “Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik.” Bu Peygamber (s.a.v.)’e bakıyor. Neyle müjdeledi Peygamber Efendimiz (s.a.v.)? Dünya hakimiyeti ile müjdeledi, İttihad-ı İslam ile müjdeledi, bereket ve bolluk ile müjdeledi, Müslümanlar’ı cennet ile müjdeledi ve Allah’ın rızası ile müjdeledi en önemlisi. “Ve uyarıcı olarak gönderdik.” Hz. Mehdi (a.s.)’da müjde verici ve uyarıcı olarak gelecek . “Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.” Şu anda da insanların birçoğu bilmiyor İttihad-ı İslam olacağını, Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur ettiğini, İttihad-ı İslam’ın getireceği bereketi bolluğu, huzuru, neşeyi bilmiyorlar.
29. ayet: “Onlar: "Eğer doğru sözlü iseniz, bu va'd(ettiğiniz azap) ne zamanmış?" derler.” Ne zaman diyoruz? Biz de on yıla kadar olacak diyoruz inşaAllah. Hadislere dayanarak bunu söylüyoruz. İslam’ın hakimiyeti tabi onların sorduğu burada Kıyamet soruyorlar ama bir diğer işareti de İslam’ın dünya hakimiyeti.
30. ayet: “De ki: "Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz.” Kıyamet, tam vakti geldiğinde kopar diyor cenabı Allah.