Sayın Adnan Oktar'ın 2 Mayıs 2010 tarihli röportajından Yasin Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, “gerçek şu ki, bugün Cennet halkı, 'sevinç ve mutluluk dolu' bir meşguliyet içindedirler”. Bakın sevinç. Sürekli sevinç var Cennet’te. Yani sakin olduğu bir dönem yok insanın. Ve sürekli mutlu ve meşguller. “Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır”. Kendileri ve hanımları da. “Gölgeliklerde”, zaten Cennet’in her tarafı gölgeliktir. Yani Güneş, rahatsızlık verecek bir ışık yok. Cennet’in ışığı kendinden, yani Cennet’te Güneş yoktur. Eşya böyle spotla aydınlanıyor, spot sebep aslında. Burası kendisinden ışıklı aslında. Allah katında öyledir, fakat burası direk kendinden aydınlansa herhalde insanlar baygınlık geçirebilirler. Bir sebep olması lazım. Ama Cennet’te sebep yoktur. Her hangi bir spot, her hangi bir ışık bir şey yoktur. Bütün eşya ve her şey kendinden ışıklıdır. “Tahtlar üzerinde yaslanmışlardır”, sohbet ediyorlar karşılıklı inşaAllah. “Orada taptaze-meyveler onların ve istek duydukları her şey onlarındır”. Bakın meyvenin tazeliğine de Allah dikkat çekiyor. Çünkü taze meyve güzeldir. “Ve istek duydukları her şey”. Bakın bunun ufkunu görüyor musunuz, buradaki ifadenin? Her şey ne demektir biliyor musunuz? Sonsuz, “aklına ne gelirse” diyor Allah. Mesela adam motosiklet isterse o, veya denizde bir araç istiyorsa o, veyahut mesela hoşuna giden bir elektronik alet, dünyada aklına taktığı ona benzer bir şey varsa o.
Allah limit koymamış bakın, “istek duydukları her şey” diyor. Mesela öbür türlü Allah limit koyuyor. Mesela meyvelerde, mesela meyve olmuş oluyor. Başka mesela taht diyor taht. Ama burada limit koymamış Allah. “Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "selam" (vardır)”. Allah, Ben selam vereceğim size diyor Cennet’te. İnsan şeklinde Allah tecelli edecek ve selam verecek ve en çok zevk alınan nimet bu olacak, yani Allah’ın tecelli etmesi. Çünkü bizzat insan Allah’la konuştuğunu hissedecek. Ama tabii tecellisi olmuş olacak inşaAllah. “Ey suçlu-günahkarlar, bugün siz bir yana çekilin. Ey Ademoğulları, ben size and vermedim mi ki: Şeytana kulluk etmeyin, çünkü, o, sizin için apaçık bir düşmanınızdır” şeklinde olması lazım, baskı hatası olmuş, bunu da söyleyelim. Yasin Suresi 60, Ali Bulaç tefsirinde, Hocamıza iletirsiniz “Bana kulluk edin, doğru yol budur. Andolsun o, sizden birçok insan-neslini saptırmıştı. Yine de aklınızı kullanmıyor musunuz?” Şimdi mesela dünyada da Darwinizmle koskoca dünyayı aldattı şeytan ve bütün insanlarla alay etti, eğleniyor yani. “Siz tesadüfen oldunuz” diyor, “protein tesadüfen olmaz” diyor, “yok” diyor şeytan, “olur” diyor. Adam diyor ki “olur o zaman” diyor. “Sizi uzaylılar yaptı” diyor şeytan, “uzaylılar yaptı” diyor. Hipnoz vaziyette şu an dünya. Yüzde 95’i derin hipnoz içerisinde. Yani “fosil var mı?” diyoruz, “yok” diyor. “Fosil olmamasına rağmen mi inanıyorsun?”, “evet fosil olmamasına rağmen inanıyorum” diyor. “Kim dedi?” diyoruz, “şeytan dedi” diyor. “Niye böyle düşünüyorsun?” diyoruz, “bilmiyorum” diyor. Yani rüya gibi. Var ya hani rüyada kalkar, gezinir adam. Yani bir türlü mantıkla bağla...
Sayın Adnan Oktar'ın 1 Eylül 2012 tarihli röportajından cennette cinsel hayat ile ilgili ayetlerin açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Yasin Suresi 55. Şeytandan Allah’a sığınırım; “Gerçek şu ki, bugün cennet halkı, 'sevinç ve mutluluk dolu' bir meşguliyet içindedirler.” Yani eşleriyle beraber sevişmeleri, birbirlerini sevmeleri. Ayetin tefsiri budur, bu şekilde. “O gün bir meşguliyet içinde zevk ederler.” Ama Kuran’da alenen söylemiyor Cenab-ı Allah.
Kuran’ın bir ağırlığı vardır. Bu tarz şeyleri çok nezaketli bir üslupla açıklar Cenab-ı Allah. Mesela; “Kadınlar sizin tarlanızdır, istediğiniz gibi onlara varın” der Cenab-ı Allah. Onlarla hür, özgürce sevişebilirsiniz anlamında bir ifadedir bu. Ama çok nezih bir üslup kullanır Kuran. Mesela; “O gün onlar yüksek köşklerde, yüksek cennetlerde çadırlar içinde ve döşeklerdedirler” diyor, eşiyle beraber. Ayette diyor ki; “O gün bir meşguliyet içinde zevk ederler.” Kuran’ın açıklaması o kadar. Mesela; “Göğüsleri yeni tomurcuklanmış ve hep bakireler olarak” diyor Allah. Bakire nedir? Cinsel ilişkiye girmemiş kadın anlamında. “Hep bakireler olarak” diyor. Her seferinde bakire güzelliğindedir” diyor eşleri. Demek ki bir cinsel ilişki, bir cinsel beraberlik var. Bu açık açık ifade ediliyor. Çünkü bakirelik ifadesinin kullanılması açık açık bunu gösteriyor. Mesela; “Göğüsleri yeni tomurcuklanmıştır” diyor. “Ve “yumurta gibi pürüzsüzdür vücutları” diyor. Çok düzgün olduğunu söylüyor Allah. “Hep yaşıt ve dinçtirler” diyor. “Ve tutkuyla eşlerine bağlılardır” diyor. “Gözlerini yalnızca tutkuyla eşlerine dikmiş” diyor. Bunu bilmeyen adamlar cennetteki cinselliği çirkin görüyorlar. Akılları bambaşka bir ruh içerisinde olduğu için, sevgisiz yaklaştıkları için sevişmenin adı üstünde bir sevgi gösterisi olduğunu bilemiyorlar. Onu adice bir eylem gibi görüyor, çirkin bir eylem gibi görüyor. Sevişme adı üstünde, sevmenin en yüksek noktasıdır. İnsanın sevdiğinin bedeninde erimek istemesidir, şiddetli tutkunun bir ifadesidir. Şiddetli tutkuyu beş duyuyla yaşamanın bir yoludur. Cennetteki sevişme, beş duyuyla olacaktır.
Kehf Suresi 31. ayette diyor ki; “Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. (Bu,) Ne güzel sevap ve ne güzel destek.” Orada “erike” üzerinde dayanmış olarak diyor. Erike demek; gelin odası için hazırlanmış tahtlara deniyor. Gelin ile damadın buluştuğu tahtın adıdır erike. Yani zifaf odasındaki yatağa bu ifade kullanılıyor, erike deniyor. “Erike; gelin odası için hazırlanmış üstü cibinlikli taht veya sedir.” Cibinlikli, karı kocanın beraber oldukları yer. “Orada erikeler üzerine dayanmış olarak” diyor. Kuran’ın ifadesi çok açık.
Nebe Suresi 31-32-33. Şeytandan Allah’a sığınırım; “Gerçek şu ki, muttakiler için 'bir kurtuluş ve mutluluk' vardır. Nice bahçeler ve üzüm bağları. Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.” Kadın göğsünün güzelliğinden bahsediyor Kuran. Yobaz takımı da dehşete kapılıyor böyle bir ifadeden. Hep böyle sinsilik, pislik ve ahlaksızlık ruhu içerisinde oldukları için cinsel ilişkinin de helaliyle olduğunda temiz ve güzel bir şey olduğunu, sevginin en yüksek ifade etme biçimi olduğunu bilmiyorlar. Çünkü bunların kafası eşek kafasına benziyor. Bunların cinsel ilişkileri de eşek tarzı olmuş oluyor. Eşeklemesine olduğu için onu eşek ruhuyla değerlendirip, cennette de öyle bir şeyin olabileceğini düşünüp “olmaz” diyorlar. Cennette nezih bir sevgi, nezih sevişme, nezih bir aşk vardır. Kelimenin kök anlamı, göğüsleri yeni tomurcuklanmıştan maksat; “göğüslerin nar gibi tombul ve dik olduğunu, aşağı sarkık olmadığını belirtmek için kullanılır bu ifade” diyor. “Arapçada ‘nevahit’ denir” diyor. Kadın göğsünün güzelliği, bütün kadınlar için önemlidir. Kadınların dert edindikleri bir konu da odur zaten, göğüs güzelliğidir. Cennette çok mükemmel olacağını söylüyor Allah. Dünyada özellikle acz içinde olduklarını göstermek için. Kadınların göğüslerinin büyük bir bölümü bozuktur. Yani kimi oransızdır, kimi düşük göğüslüdür. Kadınlar onun için mesela çeşitli çözümler ararlar. Cennette böyle bir sorun yok. Cennette son derece düzgün oluyor göğüsleri, imtihan kalktığı için o düzgünlüğe Kuran özellikle işaret etmiş.
Vakıa Suresi 37. Şeytandan Allah’a sığınırım; “Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt.” “Uruben” sözü geçiyor. “Uruben sözüne gelince bu; arub’un çoğuludur. Eşlerine muhabbet eden, sevdalanan kadınlar demektir.”
“El-müberrid; kocasına aşık olan, aşk yapan kadın anlamındadır.” Lisan-ül Arap’ta.
Haram olarak olursa cinsel ilişki, tabii ki fuhuştur, fahşadır, tabii ki ahlaksızlıktır. Ama helal olduğunda, sevginin en yüksek ifade etme biçimidir. En güzel ifade etme biçimidir. Cennette de Allah, beş duyuyla kadınla erkeğin bir arada olmasını sağlayacaktır, helali olduğu için, beş duyuyla ona olan sevgisini yaşayacaktır insanlar, beş duyuyla. Yobaz takımının o çirkin ifadelerine kimse itibar etmesin.