Adnan Oktar’ın 29 Temmuz 2010 tarihli HarunYahya.TV röportajından
ADNAN OKTAR: Bak açtım, Yasin Suresi çıktı, oradan okuyayım. Şeytandan Allah’a sığınırım, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. “Yasin. Andolsun hikmetli Kuran’a.” Yani hikmet dolu Kuran’a. “Gerçekten sen gönderilenlerdensin.” Peygamberimiz (s.a.v.)’e ayet hitap diyor. İkinci işari anlamı Mehdi (a.s.)’ye bakıyor. Mehdi (a.s.) de gönderilenlerden inşaAllah. “Dosdoğru bir yol üzerinde(sin).” Peygamberimiz (s.a.v.) de dosdoğru bir yol üzerinde. Mehdi (a.s.) de dosdoğru bir yol üzerinde. “(Kur’an) Güçlü ve üstün olan, esirgeyen (Allah’)ın indirmesidir.” Allah’ın indirdiği bir kitaptır diyor. Bak, “Babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin).” Hem Peygamberimiz (s.a.v.)’in devrine bakıyor, hem Ahir zamana bakıyor. Çünkü bak; “babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin).” hakikaten din bilgisi çok zayıf şimdi toplumda. Türkiye’de de bazı yerlerde çok azdır din bilgisi. Yani Kuran hakkında bilgileri azdır. Babalarında da bilgi az oluyor, kendilerinde de az olmuş oluyor. “Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar.” Yani anlatsan da inanmazlar diyor Allah. “Gerçekten Biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.” Yani enaniyetli, kendini beğenen, kafası donmuş, kafası çalışmayan, ama kendinden emin.
Bir metre uzağını dahi göremeyen, ama her şeyi bildiğini zanneden bir nesilden bahsediyor Kuran. Bak diyor ki Cenab-ı Allah : “Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örttük, artık görmezler.“ Yani anlatsan da anlamazlar diyor Allah ayette. Şimdi bir cehaletle örtülüyorlar bir, dar düşünmeyle örtülüyorlar iki, onların görmelerini engelleyen çok fazla örtü de dışarıda var. Eğlence, sefahat, şu, bu falan. Bak; “Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar. Sen ancak, zikre (Kur’an’a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah)’a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele.“ Ancak Allah’tan korkanı uyarabilirsin diyor Cenab-ı Allah. Allah’tan korkmayan etkilenmez diyor. Hakikaten dünyada çok vahşi bir nesil oluştu. Deccal bu eğitimi verdi. Mesela bu çok zordur. Dar düşünen, vahşi hayvan gibi korku içinde yaşayan, egoist, sadece yemek yeme peşinde, çıkar peşinde olan, ezen ezene mantığında olan, annesine babasına dahi güvenemeyen, çünkü diyor adam; “Babana dahi güvenme” diyor. Bu darb-ı mesel değil mi? Adam samimi olarak babasına dahi güvenmiyor, hakikaten güvenmiyor. Bir tek kendini seviyor ve egoist oluyor. İşte bu sistem, deccaliyetin sistemidir. Bunun ortadan kalması için şu an verilen gayret dünyada. Buna da Türkiye öncü olacak inşaAllah…
Sayın Adnan Oktar'ın 29 Temmuz 2010 tarihli röportajından Yasin Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bak açtım, Yasin Suresi çıktı, oradan okuyayım. Şeytandan Allah’a sığınırım, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. “Yasin. Andolsun hikmetli Kuran’a.” Yani hikmet dolu Kuran’a. “Gerçekten sen gönderilenlerdensin.” Peygamberimiz (s.a.v.)’e ayet hitap diyor. İkinci işari anlamı Mehdi (a.s.)’ye bakıyor. Mehdi (a.s.) de gönderilenlerden inşaAllah. “Dosdoğru bir yol üzerinde(sin).” Peygamberimiz (s.a.v.) de dosdoğru bir yol üzerinde. Mehdi (a.s.) de dosdoğru bir yol üzerinde. “(Kur’an) Güçlü ve üstün olan, esirgeyen (Allah’)ın indirmesidir.” Allah’ın indirdiği bir kitaptır diyor. Bak, “Babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin).” Hem Peygamberimiz (s.a.v.)’in devrine bakıyor, hem Ahir zamana bakıyor. Çünkü bak; “babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin).” hakikaten din bilgisi çok zayıf şimdi toplumda. Türkiye’de de bazı yerlerde çok azdır din bilgisi. Yani Kuran hakkında bilgileri azdır. Babalarında da bilgi az oluyor, kendilerinde de az olmuş oluyor. “Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar.” Yani anlatsan da inanmazlar diyor Allah. “Gerçekten Biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.” Yani enaniyetli, kendini beğenen, kafası donmuş, kafası çalışmayan, ama kendinden emin.
Bir metre uzağını dahi göremeyen, ama her şeyi bildiğini zanneden bir nesilden bahsediyor Kuran. Bak diyor ki Cenab-ı Allah : “Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örttük, artık görmezler.“ Yani anlatsan da anlamazlar diyor Allah ayette. Şimdi bir cehaletle örtülüyorlar bir, dar düşünmeyle örtülüyorlar iki, onların görmelerini engelleyen çok fazla örtü de dışarıda var. Eğlence, sefahat, şu, bu falan. Bak; “Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar. Sen ancak, zikre (Kur’an’a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah)’a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele.“ Ancak Allah’tan korkanı uyarabilirsin diyor Cenab-ı Allah. Allah’tan korkmayan etkilenmez diyor. Hakikaten dünyada çok vahşi bir nesil oluştu. Deccal bu eğitimi verdi. Mesela bu çok zordur. Dar düşünen, vahşi hayvan gibi korku içinde yaşayan, egoist, sadece yemek yeme peşinde, çıkar peşinde olan, ezen ezene mantığında olan, annesine babasına dahi güvenemeyen, çünkü diyor adam; “Babana dahi güvenme” diyor. Bu darb-ı mesel değil mi? Adam samimi olarak babasına dahi güvenmiyor, hakikaten güvenmiyor. Bir tek kendini seviyor ve egoist oluyor. İşte bu sistem, deccaliyetin sistemidir. Bunun ortadan kalması için şu an verilen gayret dünyada. Buna da Türkiye öncü olacak inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 11 Aralık 2010 tarihli röportajından Yasin Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla. Mekke’de indirilen bu Sure 83 ayetten oluşuyor. “Yasîn. Andolsun hikmetli Kur'an'a,” Ya harfi de ve Sin harfi de bir işarettir. Özel bir konuya, özellikle işaret eden bir ayet. Ya harfi bir şeyi anlatıyor. Sin harfi bir şeyi anlatıyor. Zamanı gelince bunlar daha açık ortaya çıkacak inşaAllah. Allah’ın izniyle bu hikmetler. Bunlar demeyim, bu hikmetler inşaAllah. “Andolsun hikmetli Kur'an'a”, demekki Kuran hikmetlerle dolu, sırlarla dolu. “Gerçekten sen, gönderilen (elçi)lerdensin”. Peygamberimiz (s.a.v) Allah’ın gönderdiği bir Peygamber’dir. Mehdi (as.)’ye bakan yönüyle “Gerçekten sen, gönderilenlerdensin.” Yani Mehdi (a.s.) gönderilen bir şahıstır. Tayin edilen değil, Allah’ın gönderdiği. Yani gayretlilerden değil, özel olarak uğraştırılan değil. Allah’ın özel olarak görev verdiği birisi. “Dosdoğru bir yol üzerindesin”. Dosdoğru bir yol ne? Tam Kuran’a tabii. Sahabe dönemi gibi olan bir İslam anlayışı. Yani ilaveli ekli değil. Dosdoğru yol dedinde, kusursuz dosdoğru yol kast edilir. Kusursuz dosdoğru yol nedir? Tam Kuran, tam sahabe ahlakıdır ve Asr-ı saadet dönemidir. Dosdoğru olan budur. 5.ayet “(Kur'an) güçlü ve üstün olan, esirgeyen (Allah')ın indirmesidir”, "Allah indirmiştir Kuran'ı" diyor. Cenabı-Allah belirtiyor. “Babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin)”.
Bak “Babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin)”. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında putperestlik, müşriklik hakimdi. Uyarılmamıştı babaları. Peygamberimiz (s.a.v) kanalıyla, Allah onu vesile etti, Kuran Peygamberimize nazil oldu ve onları uyardı. Ahir zaman’a bakan yönüyle. “Babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin)”. Darwinizm, materyalizm ortalığı sarmış. Babalarıda uyarılmamış. Babaları Darwinizm’e, materyalizm’e körü körüne inanmış. Birçok gencin, insanın körü körüne inanıyorlar. Asıl bir evelki nesil zaten çok inanmış Darwinizm’e. Şu an, internetin, bilimin imkanlarıyla, paleontolojin işte biyogenetiğin başka bilim dallarının etkisiyle. Eskiden bilimin dar sınırlar içerisinde yetersizliği içinde, elektron mikroskopun olmadığı bir dönemde, körü körüne inananlar şu an kazınmış durumda. Yeni gençlik, yeni nesil inanmıyorlar. Onun için bak babalarına dikkat çekmişi, Kuran. Hakikaten eski kuşak saplantı halinde. Yeni kuşak inanmıyor Darwinizm’e. Bak “Babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin)”. Mehdi (a.s.) gelip Darwinizm’i, materyalizm’i yerle bir edecek. Babaları, Darwinist, materiyalist olan kişileri sistemi ortadan kaldıracak, fikren. “Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar”. Büyük bir kitle imansız. Bak inanmazlar demek; ne demektir? İnancı yok, demek ki en büyük sorun neymiş? İnançsızlık. Fıkıh eksikliği değil demek ki. Fıkıh bilgisizliği değil. En büyük eksizlik; inançsızlık. Kuran ona dikkat çekiyor. “O söz hak olmuştur; artık inanmazlar.” O söz ne? Allah’ın vereceği bela. Bu bela Ahir zaman da nasıl oldu? Ekonomik kriz şeklinde oldu. 7.ayet 2007’de başladı, değil mi?
ALTUĞ BERKER: Evet, Hocam.
ADNAN OKTAR: Bak “Andolsun, onların çoğu üzerine.” Hepsine bir. Ekonomik kriz dünyanın üzerine şu an o söz hak oldu. “Artık inanmazlar.” Zaten burada şerhinde de, Kuran-ı yazan yazar diyor ki; “Sıkıntı, darlık, buhran” anlamında diyor. Bir yönüyle de bakan yönü bu, şu an ki Ekonomik kriz. Ona bakıyor aynı zamanda. “Gerçekten Biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır”. "Enaniyet ve kibirden, kendini büyük görmekten kaynaklanan, bir azamet içinde olurlar" diyor, Allah. Hakikaten de mesela daha çok Üniversiteler de bu Darwinizm’in, materyalizm’in hakimiyeti biliyorsun. Ve Üniversitelerin profesörlerinde, rektörlerin de, dekanlarında daha da şiddetlidir, dünyada. “Onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik”, boyunlarında da koskoca bir boyunluk takıyorlar biliyorsun, üniversite hocaları. Gördünüz mü siz? Cübbe giyerler, yakalıklı cübbe. Boyunları böyle hava da. Mecburen kaldırırlar o şeyden dolayı, kıyafetten dolayı. Tabii hepsine bakmıyor ama bir kısmına bakan bir ayet bu ve müthiş enaniyetliler. Dünya üniversitelerinde, rektörler, dekanlar, profesörler; Darwinist, materyalist düşünce içerisinde müthiş enaniyetliler. Asıl bakan yönü enaniyet yönü. Ama hakikaten de boyunlarına halka geçirmiş durumda. Fiilen de halka geçirmisler. Yani o cübbenin yakası yaklaşık 30 cm falan. Yani 25 cm, 30 cm falan.
Yani çok yüksek yakası var. Bütün dünyada böyledir yani. Tabii iyi olanları da var. Bir yönüyle de ona bakıyor. Cübbeyi takar ama iyi huyludur, güzel huyludur. Ama Kuran genelleme yaparak anlatıyor, inşaAllah. Ona da bakıyor olabilir. “Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylece onları örttük, artık görmezler”. Yani “ne kadar fosil göstersen de, ne kadar bilimsel delil versen, biyogenetik, paleontolojiyle ilgili, bilimle, sanatla her türlü imkanı sunsa da, onları anlatsan da onların kafası kazık gibidir, taş gibidir. Odun kafadır, anlamaz. Ne yaparsan yap, ben onları anlamayacak şekilde taş kafalı yarattım” diyor, Cenab-ı Allah. “Onları örttük, artık görmezler” artık gözleri de görmüyor, anlatsan da görmezler. Bir kısmı bu hükümde olduğu için, bir kısmı gurur ve kibirinden, bir kısmı korkusundan kabul etmiyorlar. Şu an dünyada. Ama bir kısmı da taş kafa olduğu için kabul etmiyor. Odun kafalı olduğu için. Ama bazıları da hakikaten okuldan atılırım endişesiyle, arkadaşları baskı yapar endişesiyle inanmıyor. “Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar”, yani “istersen anlat, istersen anlatma. Hiç fark etmez onlara. Bir taşa, oduna konuşuyor gibi olur, etkilenmezler” diyor, Cenab-ı Allah. Hakikaten öyle kemik kafalı amcalar olur, karşılaşmıştırsınız. Dediğim dediktir, değil mi? Özellikle ileri yaşlarda çok olur böyle, adam kafa kemikleşir. “Yüzde 100 yani adam bir şey yok” diyor. “Yok olsa ona inanmam” diyor. “Peki ne yapmamız gerekiyor?” “Ben zaten inanmıyorum.
Ne yaparsan yap” diyor. Böyle aksi kişiler vardır. Herkes bilir meşhurdur. “Sen ancak, zikre (Kur'an'a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah')a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele.” O zaman bizim tebliğ yapmamızdaki hedefimiz ne olacak? Kuran'a uymasını sağlayacak insanlar yetiştirmek ve “gayb ile (görmediği halde) Rahman olan (Allah')a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi yetiştirmek”. İman hakikatlerini anlatmak, değil mi? “Onları uyarabilirsin. Onları uyarırsın” diyor, Allah. Taş kafalı adamı sen al karşısına şey yaparsan senin karşında soytarılık yapar, yerlere yatar, uğunur, kişner, tepinir, olmadık rezillik yapar. Çünkü kafa kemikleşmiş adamın. Kafa “hatta nato mermer nato” mu derler, atasözü. Yani vurdu mu ses geliyor adam, kütük. Kütüğü karşına alıp fıkıh anlatırsan anlamaz. Allah ne diyor? İman etmeleri çok önemli diyor, Cenab-ı Allah. Allah'ı sevmeleri, Allah'tan korkmaları, Allah'ın varlığına dair kanaatlerinde hakkul yakin, hatta aynel yakin veya ilmel yakin iman etmeleri, inşaAllah. “Böyle kimseleri uyarırsın” diyor, Allah. “İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele”. Allah’tan bağışlanma, bari bu insanlar için üstün bir ecir de olacaktır, sevap olacaktır. “Bunları müjdele” diyor, Cenab-ı Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 9 Mart 2011 tarihli röportajından Yasin Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Yasin Suresi. Şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla. “Yasin”. Şeyh Ahmed Yasin Hocamız aklıma geldi okuyunca maşaAllah. “Andolsun hikmetli Kur'an'a, Gerçekten sen, gönderilen (elçi)lerdensin. Dosdoğru bir yol üzerinde(sin).” Peygamberimiz (s.a.v)’e Cenab-ı Allah hitap ediyor. “(Kur'an) Güçlü ve üstün olan, esirgeyen (Allah')ın indirmesidir.” Cenab-ı Allah’ın bu vasıflarını bilen bir Müslüman zevk alır, çok mutlu olur. Mesela Allah’ın güçlü olduğunu bilmesi, üstün olması ve esirgeyen olması. “Babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin).” Babası uyarılmamış, babası Darwinist, materyalist mesela şu an, uyarıyorsa bir insan, tebliğcidir inşaAllah. “Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar. 7. Ayet. “Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.” Çok müthiş bir enaniyet var diyor Cenab-ı Allah. Kendini beğenmişlik bir mucizedir. Bu kadar aciz olan bir varlığın, bu kadar zaaf içinde yaratılmış bir varlığın kendini bu kadar beğenip, bu kadar büyütmesi, bu kadar yüce görmesi bir mucizedir. Bu da Allah’ın varlığının bir delilidir. “Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örttük, artık görmezler.” Biz küfre sürekli şaşırıyoruz. Nasıl olur da farketmiyor, diyoruz. Mesela, Allah’ın varlığını nasıl göremiyorlar, Darwinizm’in geçersizliğini nasıl göremiyorlar, materyalizmin geçersiz olduğunu nasıl göremiyorlar diye şaşırıyoruz. “Artık görmezler” diyor Allah. Özel bir sed çektiğini söylüyor. “Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar.” Allah “öyle yarattım” diyor onları.
“Onları anlayamayacak, kavrayamayacak şekilde yarattım” diyor.“Sen ancak, zikre (Kur'an'a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah')a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın” Ancak Allah’tan korkanlara uyarı yapabilirsin diyor Allah. “İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele.” Hem bağışlayacağım diyor Allah, hem de sevap kazanacaklar diyor. “Şüphesiz Biz, ölüleri Biz diriltiriz; onların önden takdim ettiklerini ve eserlerini Biz yazarız.” Yani ne yapıyorsa hayatında, hepsini Biz raptederiz diyor Allah. Yani görüntü olarak, ses olarak içeriğiyle tespit ederiz, muhafaza ederiz diyor Allah. “Biz her şeyi, apaçık bir kitapta tespit edip korumuşuz.” Bilemiyoruz bunu, ahirette göreceğiz. Belki küçük, daha önce de söylemedim, belki bir kristal parçası. Yani bütün insanın özelliklerini, bütün hayatını içine alan kristal parçası olabilir. “Ölüleri Biz diriltiriz” diyor Allah. Bu çok müthiş bir şey ölünün dirilmesi. Allah’ın bir lütfu, bir nimeti. Aslında sürekli insanları Allah yaratıyor, fakat alıştığımız için makul karşılıyoruz. Mesela her gün uyuduğumuzda ölürüz. Her akşam ölüyoruz. Her gün sabah diriliriz uyandığımızda. Muntazam. Ama alıştığımız için makul karşılıyoruz. Halbuki deseler ki bize “her gün ölüp ölüp dirileceksin” deseler yani bir birisine, o acayip şaşırır. Mesela akşam “biraz sonra öleceksin yattığında” deseler bir insana, adam yatmak dahi istemeyebilir. Ama öleceğini bile bile yatıyor. Ama “sonra dirilteceğim” diyor Allah, bak orada inanıyor dirileceğine. Halbuki istese Allah, ertesi gün uyandırmayabilir onu. Uykusunda kalır şekilde, biter.
Sayın Adnan Oktar'ın 9 Mayıs 2010 tarihli röportajından Yasin Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Tamam. Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Babaları uyarılmamış, böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin).”Mesela tam bizim yüzyılımızın özelliği. İnsanların babaları da uyarılmamış, tam Darwin’in dönemine rastgelmiş bunlar. Ve dolayısıyla dinsizliğin yaygın olduğu bir neslin üzerine biz geldik ve devam ettik. Yani bizden bir evvelki nesil dünyada dinsiz bir nesildi. Ateizmin, materyalizmin yaygın olduğu bir nesildi. Faşizmin yaygın olduğu bir nesildi. Türk milleti bir tek o belanın içinden kurtulmuş bir yapı gösteriyordu. “Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar.” Dünya çapında bir dinsizlik hakim oldu. İlk defa dünya tarihinde ve bu ayetin tam hükmü oluşmuş oldu bir anlamda. Bakın “Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar.” Dünya ateist ve dinsiz olmasına Kuran işaret ediyor. Gerçekten “Gerçekten Biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.” Müthiş bir enaniyet ve gurur meydana gelir. Bir komünist gururu, bir faşist gururu bambaşkadır. Mesela Mussolini’nin resimleri vardır. Kafası havada. Mesela Hitler’in de resimleri vardır böyle. Akıl almaz bir gurur ve enaniyet ve büyüklük hissi vardır. Kuran bunlara dikkat çekiyor. “Çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik” onların azameti ve azgınlıklarına dikkat çekiyor. “Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar.”
İstediğin kadar anlat diyor, çünkü akılları iptal olmuştur, diyor Allah. Derin bir hipnoz halindeler adeta yani dinsizliğin çukuruna düşmüşler. Çıkamıyorlar içinden. Allah’ın dilemesiyle oluyor tabii bu. “Sen ancak, zikre (Kur'an'a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah')a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın.” Yani Allah’ı anlama gücü olan, Allah’ı kavrama gücü olan ve Allah’ı görmediği halde Allah’a inananları uyarabilirsin, diyor Allah. Onun dışında böyle bir yeteneğin, böyle bir gücün yoktur, diyor. “İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele.” Hem bağışlayacağım diyor Allah, üstün bir ecir, üstün bir sevap vereceğim diyor ve müjdele diyor. “Şüphesiz Biz, ölüleri Biz diriltiriz; onların önden takdim ettiklerini ve eserlerini Biz yazarız.” Yani ölmeden önce insanlar birçok uygulamalar olur, birçok tavırları oluyor. Bunların hepsini biz tespit ediyoruz, diyor Allah. “Ve eserlerini biz yazarız” diyor. Önceden bunları zapt altına alıyoruz, diyor Allah. “Biz her şeyi, apaçık bir kitapta tespit edip korumuşuz.” Ahiret’te insanların eline küçük paket gibi bir şey veriliyor. Bütün hayatı onun içinde, ona şaşırıyorlar, bir hard disk gibi bir şey diyelim yani, bütün hayatı, tamamı içinde bilgi olarak var. Yalan söylediklerinde oradan onlara gösteriliyor, bak diyor mesela “ben bunu demedim” diyor, o hard diskten ona gösteriliyor, öyle anlayın. O da şaşırıyor Kuran ayeti var. “Nasıl bir şey ki diyor en ince detaylarına kadar hepsini yazmış içine” diyor. Her şeyi tespit etmiş, diyor. Şaşkın. Ahiret’te müthiş direniyorlar aslında yani mesela gözleri direniyor. Gözleri konuşuyor. Eli direniyor, eli konuşuyor. “Ben demedim” ...