Saffat Suresi, 86-113 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın  6 Eylül 2011 tarihli röportajından Saffat Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Saffat Suresi,

86- Hz. İbrahim (a.s) diyor ki; “Birtakım uydurma yalanlar için mi Allah’tan başka ilahlar istiyorsunuz?” Bu adamlar, kimi Abdullah Öcalan’ı kendine ilah ediniyor, kimi Stalin’i, kimi Lenin’i ilah ediniyor, o devrin sapıkları da o şekilde hareketler ediyorlar.

87- “Alemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?” Soruyoruz, mesela Allah’a inanıyor musunuz diyoruz ya, o da o zaman soruyor, ‘Allah’a inancınız nasıl’ diye. Bakın diyor ki;

88- “Sonra yıldızlara bir göz attı.” İşte bu ilmi ledün’dür, ledün ilmidir. Bunu dikkatli bilen kardeşlerimiz, beni de anlamada birçok şeyi çözeceklerdir. “Sonra yıldızlara bir göz attı.” Hz. İbrahim (a.s), gökteki yıldızlara bakıyor.

89- “Ben, doğrusu hastayım” dedi” diyor. Bu ledün ilmidir. Hz. İbrahim (a.s) hasta değil. Yıldızlardan da anlam çıkarıyor değil. Müslüman, yıldızlardan anlam çıkartmaz, öyle bir şey yok. Ama onlara öyle diyor, ledün’ün gereği olarak bunu yapıyor. “Ben, doğrusu hastayım” diyor, hasta değil.

90- “Böylelikle arkalarını çevirip ondan kaçmaya başladılar.” Ledün ilminin neticesini almış. İlmi batın’ın neticesini almış. Bu yaptığı bir maslahattır. Hz. Yusuf (a.s)’da da var bu, Hz. İbrahim (a.s)’da da var, Hz. Mehdi (a.s)’da da olacaktır.

91- “Bunun üzerine onların ilahlarına sokulup: “Yemek yemiyor musunuz?” dedi.” Bakın ilahlarıyla, putlarıyla nezaketiyle alay ediyor, aşağılıyor ama onlar fark edemiyorlar. Bu da ledün ilmidir.

92- “Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?” diyor. Bu da ledün ilmidir. Hz. İbrahim (a.s) şirk koşmuyor ki, putlara zaten inanmıyor. Ama bakın sanki o, konuşabilecek gücü varmış gibi ne diyor; “Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?” Batın ilminin bir uygulaması daha.

93- “Derken onların üstüne yürüyüp sağ eliyle bir darbe indirdi.” Bu, o ilmin başka bir yansıması.

94- “Çok geçmeden (halkı) birbirine girmiş durumda kendisine yönelip geldiler.” Galeyana geliyorlar, uyanıyorlar.

95- “Dedi ki: “Yontmakta olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?” Bakın şimdi batından, zahir ilmine geçiyor. Bakın diyor ki; “Yontmakta olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?” Biz ne diyoruz Darwinistlere? Kendi kendinize uyduruyorsunuz. Protein tesadüfen meydana gelir mi? Gelmez. Nereden çıkarıyorsun? Yaratılışı ispat eden 350 milyon fosil var. Aksini ispat eden fosil var mı? Darwin’in dediğini doğrulayan, tek bir tane fosil var mı? Yok. O zaman nereden çıkarıyorsunuz? diyoruz.

96- “Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.” Abdullah Öcalan’ı da Allah yarattı, Stalin’i de, Lenin’i de Allah yaratır, her şeyi Allah yaratır.

97- Dediler ki: “Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın.” Bu bina, zamanımızın hapishaneleri “çılgınca yanan ateşin” yani ‘en şiddetli işkenceyle, onu öldürün, şehit edin’ bunu diyorlar.

98- Böylelikle ona bir tuzak hazırlamak istediler. Oysa Biz, onları alçaltılmışlar kıldık.” Bu da Allah’ın ledün ilminin uygulamasıdır. Bir peygambere uygulatır, bir de Kendi uygular.

99- (İbrahim) Dedi ki: “Şüphesiz ben, Rabbime gidiciyim; O, beni hidayete erdirecektir.” ‘Allah’tan ümit ediyorum’ diyor.

100- “Rabbim, bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et.”

101- Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik.” Halim, mülayim, saldırgan olmayan, halim olmak, Müslüman’ın vasfıdır.

102- “Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): “Oğlum” dedi. “Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken (kesiyorken) gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.” (Oğlu İsmail) Dedi ki:” Şu anki Arap olan kardeşlerimizin babasıdır yani ondan teberrüt etmiştir Arap milleti.  “(Oğlu İsmail) Dedi ki: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap.” Daha küçücük çocuk, “İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın.” Benim canım, Allah’a derin imanla bağlı.

103- “Sonunda ikisi de (Allah’ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası, İsmail’i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı.

104- Biz ona: “Ey İbrahim” diye seslendik.

105- “Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz.” Yani ‘evlat sevgisinden daha çok Allah’ı seviyorsun, biz bunu gördük’ diyor Cenab-ı Allah, ‘evladında, Allah’a tam teslim olmuş’ diyor ve ‘sen de tam teslim olmuşsun’ diyor. Çünkü her ikisi de peygamberdir Hz. İsmail (a.s)’da, Hz. İbrahim (a.s)’da. Allah, Hz. İsmail (a.s)’a daha küçük yaşta peygamber ahlakını vermiş.

106- “Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı.” Demek ki Allah, mümini çok şiddetli imtihan eder, güzel huylu olacak, halim olacak, teslimiyetli olacak.

107- “Ve ona büyük bir kurbanı fidye olarak verdik.” Koskoca bir koç. Orada kesiyor Hz. İbrahim (a.s) koçu, güzelce ızgara yapıyorlar, mis gibi kebap kokusu, inşaAllah.

108- “Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık.” Her namazda Hz. İbrahim (a.s)’a ve Hz. İbrahim (a.s)’ın nesline dua edilir Tahiyyatta, namazda oturulduğunda, Hz. İbrahim (a.s) neslinin muzafferiyeti için dua edilir. Bu duanın kabulü ne ile oluyor? İmam Hz. Mehdi (a.s)’ın dünya hakimiyeti ile olacaktır, inşaAllah.

109- “İbrahim’e selam olsun.” Biz de selam ediyoruz.

110- “Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz.

111- Şüphesiz o, Bizim mü’min olan kullarımızdandır.

112- Biz ona, salihlerden bir peygamber olarak İshak’ı da müjdeledik.

113- Ona ve İshak’a bereketler verdik. İkisinin soyundan, ihsanda bulunan (muhsin olan) da var, açıkça kendi nefsine zulmeden de.” Mesela Yahudilerin bir kısmı kendilerine zulmediyorlar. Hz. Yakup (a.s)’ın soyundan olan Ben-i İsrail kendine zulmediyor.