Sad Suresi, 36-40 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 17 Ocak 2010 tarihli röportajından Sad Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Hz. Süleyman (a.s) konusunu açmışsın. “Andolsun, Biz Süleymanı imtihan ettik, tahtın üstüne bir ceset bıraktık, sonra döndü”. Yani bir baygınlık geçirmiş, anladığım kadarı ile, Hz. Süleyman (a.s). Bir şöyle ölür gibi olmuş, ona işaret ediyor Allah-u Alem. “Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin”. Hz. Süleyman (a.s) devrindeki hakimiyet, hiç kimseye nasip olmayan bir özelliktedir. Çünkü hiçbir devir hiçbir devire benzemez. Ama Mehdi (a.s) devri, Hz. Süleyman (a.s) devrinin kat kat kat fazlasıdır, kıyas olmaz. Çünkü 7 milyar insan iman edecek. O zaman, Hz. Süleyman (a.s) devrinde, hadi diyelim 1 milyon insan vardı, hadi diyelim 2 milyon insan vardı. Ama şu an 7 milyar insan var.

OKTAR BABUNA: İleride daha da artabilir.

ADNAN OKTAR: Tabii, daha da artacak. “Böylece, rüzgârı emrine verdik. Onun emriyle dilediği yöne yumuşakça eserdi”. Planör, uçak, çeşitli araçları kullandığını anlıyoruz. Adamlar diyorlar ki, kardeşim nasıl olur, Hz. Süleyman (a.s) devrinde uçak, planör nasıl olur. Kardeşim, çoluk çocuk bile yapıyor planör değil mi, yamaç paraşütü yapıp uçuyorlar, şunu bunu yapıyorlar. Yani o kadar zor, içinden çıkılmaz bir şey değil ki. Nihayet deri ile, ahşap ile bu çok rahat yapılabilecek bir şeydir yani. Kanat yapılacak, dengesi tutturulacak, yüksek bir alandan rüzgâra karşı değilmi, rüzgâra karşı uçuş elde ettiğinde havada uçmuş olursun yani. Bu kadar karmaşık bir şey değil. Hz. Nuh (a.s)’un gemisinde de, buharlı gemi nasıl oluyor diyor. Kardeşim, bir kazan olacak, bir boru ve buhar. Suyun içine verirsen, sırf ondan bile, onun basıncı ile bile, hafifçe hareket etmesi geminin, hafif bir hareketi bile, buharlı gemi hükmüne gelir. Yani bu o kadar, yani akıl almaz bir olay değildir. Veyahut buharın bulunduğu yere, olduğu yere bir kapak yapılmış olsa, o kapağı her atışta buhar değil mi, kapağı mesela geriye doğru her atışında, gemi biraz daha ileri gidecektirs su-buhar basıncı ile. En basitinden bunun bile yapılması çok rahat mümkün. Ayrıca vahiy ile hareket eden insanlar, bunu rahatça yapacakları anlaşılıyor, inşaAllah. Onun için yani nasıl oluyor, aklımız almıyor mantığını bıraksınlar. Mesela pil de, Bağdat Pili var, çok eski. Yani pil karmaşık bir şey değil ki. Biz lisede yapardık değil mi? Bir asidik bir de baz ortamı olacak, bir çinko bir de bakır oldu mu al sana pil. Evet…

OKTAR BABUNA: Sizin Kabataş Yalanı kitabınızda Hocam bunların hepsinin resimleri var. Duvarda helikopter resimleri, eski çağlardan kalma. Pil resimleri dediğiniz gibi, uçak resmi, yat resmi var mesela. Mükemmel böyle yat, bugünkü böyle yatlara benzeyen resimleri duruyor, binlerce yıllık.

ADNAN OKTAR: Yahut o şöyle de olabilir. Peygamberlere vahiy ile bildirilen bilgiyi, onlar bir şekilde elde etmiş olabilirler. Mesela gelecekte olacak bilgileri aktarmıştır Hz. Süleyman (a.s). O zaman yat yapılacak, işte helikopter şöyle olacak uçacak, işte şöyle gemi olacak, bunları anlatmıştır, onlar da duymuşlardır ve onun resimlerini yapmış olabilirler. Yani duydukları şeylerin. Ama bizim anladığımız anlamıyla, yani klasik helikopter anlamında değil oradaki şey, yani benim anladığım. Fakat olağanüstü bir teknoloji kullanıldığı, elektriği...

 


Sad Suresi, 31-35, 37-38 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 11 Eylül 2011 tarihli röportajından Sad Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bismillah, Sad Suresi, 31; “Hani ona akşama yakın,” ikindi vakti gibi, “bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan, yağız atlar sunulmuştu. O da demişti ki: "Gerçekten ben, mal sevgisini (hayvan sevgisini) Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim." “Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim. Allah sevgisi için, Allah’ın tecellisi olarak sevdim” diyor. “Sonunda bu atlar perdesinin arkasına saklandılar.” Burada müthiş sır var, bunu zamanı gelince söyleyeceğiz. “"Onları bana geri getirin" (dedi). Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.” Eliyle dokunarak sevgisini ifade ediyor. “Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.” Sırf görsel sevme yetmiyor ona, dokunduğunda rahatlıyor. Allah öyle yaratmış. “Andolsun, Biz Süleyman'ı imtihan ettik, tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü.” Bunu da sonra açıklayacağız. “"Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin."” Allah’tan, “küfre böyle bir hakimiyet verme” diyor. “Bir tek bana” diyor, inşaAllah. Bak, şeytanları da emrine veriyor Allah. “Şeytanları da; her bina ustasını ve dalgıç olanı.” Bina ustası o zamanın masonları işte. Bina ustası odur. Mason demek zaten odur, duvarcı ustası demektir. “Şeytanı da ve dalgıcı da,” yani cin dalgıcı, “emrine verdik” diyor Allah. “Ve (kötülük yapmamaları için) sağlam kementlerle birbirine bağlanmış diğerlerini.”

 


Sad Suresi, 33, 37-39, 41-43, 50-52, 62-64 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 10 Ocak 2010 tarihli röportajından Sad Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Sad Suresi evet, Sad Suresi çok hikmetlerle dolu bir sure, Sad Suresi 33’ten okuyorum. Hz. Süleyman (as) bahsi, Hz. Süleyman (as) direkt Mehdiyet’ten bahseder. Dolaylı yoldan inşaAllah. "Onları bana getirin" (dedi).” Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.” Hayvan sevgisinde temas da çok önemlidir. Mesela kediyi seviyorken başını okşar onun, değil mi her tarafını okşar. Hz. Süleyman (as)’ın da içinin ne kadar coşku dolu olduğunu ne kadar sevgi dolu olduğunu Allah detay olarak belirtiyor. Mesela boyunlarını okşuyor atların, bacaklarını okşuyor, Allah’ın tecellisi olarak onları çok seviyor. Bakın Hz. Süleyman (as)’ın özelliği. Diyor ki; “Şeytanları da; her bina ustasını ve dalgıcı” Hz. Süleyman (as)’ın emrine şeytanlar da veriliyor. Her bina ustasını; yani işin doğrusu buradaki anlatım, masonlar. Her bina ustası, masonlar da Hz. Süleyman (as)’ın emrine giriyorlar. Bakın şeytanlar da yani Mehdi (as) devrinde de ateist masonlar da Hz. Mehdi (as)’ın emrine gireceklerdir. Şeytanları da Allah’ın dini için onların hepsini kullanacaktır.

Ve hepsini faydalı hale getirecektir. İslam’a hizmet ettirecektir. Ve dalgıcı da diyor yani deniz altında her türlü faaliyetin yapılacağı belirtiliyor. “Ve (kötülük yapmamaları için) sağlam kementlerle birbirine bağlanmış diğerlerini” demek ki Mehdi (as)’ın istihbarat ağı dünyanın en güçlü istihbarat ağı olacak. Yani kimin ne yaptığını hepsini tespit edebilecek, yani dünyada görülmemiş bir istihbarat ağı oluşmuş olacak. Tabi bu insanların lehine. Peygamberimiz (sav)’de olduğu gibi “hayır kulağı” olarak yani insanların özgürlüğünü kırmak için değil, insanlara özgürlük vermek için mükemmel bir istihbarat ağı olacağı anlaşılıyor. Ki bu ağ içerisinde şeytanları ve masonları bile İslam’ın lehine kullanılacağı açıkça anlaşılıyor. "İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ihsan et ya da tut." Bu özellik kimin özelliğidir aynı zamanda? Mehdi (as)’ın özelliğidir değil mi, bak. “Hesaba vurmaksızın” aynısı ile hadis-i şeriflerde belirtildiği gibi bakın, “ihsan et veya tut”, aynı Mehdi (as)’a hitap edildiği gibidir. Hz. Süleyman (as) ile aynı.

41; “Kulumuz Eyyub'u da hatırla” Eyyub (as). “Hani o: "Herhalde şeytan bana kahredici bir acı ve azap dokundurdu" diye Rabbine seslenmişti”, bakın en sonunda Allah’a sesleniyor. Gidip orada burada millete anlatmıyor; “acı çekiyorum, rahatsızım, sıkılıyorum, bunalıyorum” demiyor. Dayanamayacak hale gelince ne diyor, "Herhalde şeytan bana kahredici bir acı ve azap dokundurdu" diye Rabbine seslenmişti” diyor. Demek ki onu çok sıkan bir rahatsızlık oluşmuş. Cenab-ı Allah ne diyor; "Ayağını depret” hareket et, spor yap. “İşte yıkanacak ve içecek soğuk (su, diye vahyettik.).” Bakın stresi tamamen gideren özellikler, bir spor hareketlilik, iki yıkanmak duş almak, üç içecek su. İnsan susuzluktan sıkılır, yani sıkıntı verir insana, bunaltı verir. Banyo yapmamak da insanda ağırlık verir, banyo yaptığında bir hafifler insan. Spor yaptığında tamamen açılır. Kuran bu mühim hususlara 42. ayette dikkat çekmiş. “Katımız'dan ona bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık.” Hz. Eyyub (as)’a ...