Zümer Suresi, 22-37 Ayetlerinin Tefsiri

(Allah 'Hadi' ismiyle tecelli ettiyse, o insan bir nevi Mehdi'dir. Deccal ona etki etmez.)

 

Adnan Oktar'ın 4 Şubat 2011 Kocaeli Tv'deki canlı sohbetinden

ADNAN OKTAR: Zümer Suresi, bismillah. Şeytandan Allah’a sığınırım. 22. ayet; “Allah, kimin göğsünü İslam'a açmışsa,” demek ki Allah göğsünü İslam’a açması gerekiyor. Gidip tebliğ yapmayla, modern takılmayla, artistik hareketlerle din yayılmıyor. Allah’ın göğsünü İslam’a açması gerekiyor önce. “Artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi? Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.” Şeddesiz 1990, şeddeli 2022 tarihini veriyor ayet. 22. ayet. 2’ler hakim. “Andolsun,” diyor Cenab-ı Allah, yemin ediyor. “Biz bu Kur'an'da, belki öğüt alıp-düşünürler diye,” bak öğüt alacak ve düşünecek. Demek ki düşünmek çok önemli. Cenab-ı Allah ne diyor? “Andolsun, Biz bu Kur'an'da, belki öğüt alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik.” Demek ki Kuran’da verilen her bir örneği derin derin düşüneceğiz, inşaAllah. “Çarpıklığı olmayan Arapça bir Kur'an'dır (bu). Umulur ki sakınırlar. Hiç şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecek” diyor Allah, ölüme de dikkat çekiyor. Hiç kimse baki değil dünyada. “Sonra şüphesiz sizler, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.” Orada haksızlığa uğradıysa Allah’a şikayet ediyor. “Ya Rabbi bu bana bu şekilde haksızlık yapmıştı” diyor, inşaAllah. “De ki: "Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O'na tevekkül etsinler.” Küresel güçlere değil. Allah’a tevekkül ediyorlar, inşaAllah. “Allah, kimi hidayete erdirirse, onun için bir saptırıcı yoktur.” Artık o deccalin etkisine girmiyor. Mehdiliğin etkisinde. “Allah, intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?” Allah ‘Hadi’ ismiyle tecelli ettiyse, o insan bir nevi Mehdi’dir. “Onun için bir saptırıcı yoktur.” Deccal  ona etki etmez. “Allah, intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?” İntikam alan da Allah’tır. Güçlü ve üstün olan da küresel güçler değil, Allah’tır. Bunu bilecekler, inşaAllah. 

 


Zümer Suresi, 22-38 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 2 Ocak 2011 tarihli röportajından Zümer Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Bak, açtığım sayfa Zümer Suresi çıktı.

“Allah, kimin göğsünü İslam’a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi?” diyor Allah. Bu ayetin ebcedi, 1990 tarihini veriyor şeddesiz. Şeddeli 2022 tarihini veriyor. “Fakat Allah’ın zikrinden yana kalpleri katılaşmış olanların vay haline”. Enaniyetle, kibirle, büyüklük hissi ile, “Ben çok kültürlüyüm, Marksist felsefeyi bilirim, başka felsefeleri bilirim, Darwinizmi, Materyalizm’i bilirim dolayısıyla herşeye tepeden bakarım” deyip enaniyet ve büyüklük hissine kapılanlar, bak ne diyor Allah? “Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.” Aleni ve açık sapıklık içindedirler diyor Allah. “Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir Kitap olarak sözün en güzelini indirdi.”

Yani Kuran’ı mükemmel indirdi diyor Allah. “Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların O’ndan derileri ürperir.” Bak, “Allah’tan eğer korkuyorsa” diyor,  “Kuran okuduğunda onların derileri ürperir”. Müthiş bir heyecan duyarlar, çok etkilenirler diyor. “Sonra onların derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar.” Bak, “Sonra onların derileri ve kalpleri” ciltlerinde de bu hissedilir diyor, fiilen de hissedilir cildinde. Ama ayrıca da “Kalpleri” diyor. Böyle munis, sevecen, insancıl, büyüklük hissinden arınmış, şefkatli, olaylara makul bakan, tutarlı bakan, sevecen bakan, bir insan şekline gelirler diyor. Bak, “Onların derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır”. Kalbin yumuşaması ayrıdır, yatışması ayrıdır. Kalp yumuşayıp yatıştığında mülayemet gelir insana. Makul ve sevecen bir insan olur. O zaman Allah’ı kabul etmek onun ağrına gitmez. Secdeye gitmek onun ağrına gitmez. Büyüklük hissine kapılmaz. Allah’a kul olmak ağrına gitmez. Allah’a kul olmayı haşa aşağılayıcı görmez. “Kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır. İşte bu, Allah'ın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete erdirir”. Kuran’la Allah dilediğini hidayete erdirir. “Allah, kimi saptırırsa, artık onun için de bir yol gösterici yoktur”. “Kıyamet günü o kötü azaptan kendini yüzü ile kim koruyabilecek?” Orada diyalektik felsefeyi anlatarak, Marksist açıklamalarla bilmişlik yaparak, üst perdeden konuşarak kendini şahıs kurtaramaz. “Ve zalimlere "Kazandığınızı tadın" denmiştir”.

Dünyada ne kazandıysa, nasıl bir vicdansızlık ettiyse onu Allah “Tadın” diyor. Çünkü bütün meyvelerin, sebzelerin, güzel yiyeceklerin hepsinin tesadüfen olacağına inanıyor, bu bir zulüm. Güzel insanların, güzel manzaraların, güzel yiyeceklerin, güzel tatların, güzel kokuların, hepsinin tesadüfen olduğuna inanıyor. Halbuki Allah istese bütün kokuları çok iğrenç yapabilirdi. Ama çok güzel kokularla bezemiş çiçekleri. İnsanlara Allah parfümler yaratmış hoşlarına gitsin diye. Yiyecekleri birbirinden güzel yaratmış. Portakallar, narlar, üzümler, sofra kuruluyor, Marksistler oturuyorlar. Büyük bir iştahla, büyük bir sevinçle o yemekleri yiyorlar. Allah’ın yetiştirdiği o sebzeleri, meyveleri büyük bir iştahla, muhabbetle yiyorlar. Peki, kim yarattı? “Tesadüfen oldu” diyor. Portakal? Tesadüf. Elma? Tesadüf. Armut? Tesadüf. Üzüm? Tesadüf. Muzlar, kirazlar, incirler, narlar hepsi tesadüfmüş, onların kafasına göre. Bu bir zulüm değil mi? Tesadüf bu kadar güzel koku yapar mı meyvelerde? Mis gibi değil mi? Bu kadar güzel ambalaj olur mu? Bu kadar faydalı halde olur mu? Bütün mineraller var içinde, bütün vitaminler var aşağı yukarı. D vitamininin dışında. D ve K vitamini bildiğim kadarıyla yok. Hatta K vitamini de var bir kısmında. Bütün vitaminler var. Böyle bir nimeti kim yaratır diye düşünmesi lazım. Kim yaratır diye düşünmesi lazım. Düşünmüyorsa o zaman zulüm yapmış olur.

Mesela tam renkli görüyoruz, üç boyutlu görüyoruz beynimizin içinde. Elektrik akımını amperi çok düşük, voltajı çok düşük bir elektrik akımını, beynimizin içinden geçen elektrik akımını, üç boyutlu, net, kaliteli bir görüntü olarak görüyoruz. Hangi gözle bunu görüyoruz değil mi? Bu gözün nerede olduğundan haberleri yok. En kaliteli şekilde sesi duyuyoruz. Mesela bak şu anki konuşmamı televizyonlarda duyuyor kardeşlerimiz, internetten de duyuyorlar, ama aynı anda evin içindeki diğer insanların konuşmalarını da duyuyorlar. Üç boyutlu diyorlar çok kaliteli bir duyu. ‘Nasıl oldu bu?’ diyoruz. ‘Tesadüfen oldu’ diyor. ‘Kim görüyor?’ diyoruz. ‘Kimin gördüğünü bilmiyorum ama tesadüfen oldu’ diyor. ‘Duyan kim?’ diyoruz. ‘Kimin duyduğunu bilmiyorum ama oda tesadüfen oldu’ diyor. Şimdi bu zulüm değil mi? Allah’ta o zaman kör ve sağır olarak haşr edeceğim diyor. Madem inanmıyorsun görmeye değil mi? Allah o zaman kör yapacağım diyor. Madem işitmeyi, tesadüfe veriyorsun o zaman sağır olarak haşr edeceğim diyor Allah. “Onlardan öncekilerde yalanladı.” Yani ilk defa siz inkar etmediniz diyor Allah. Bak açtım ilk bu sayfa geldi. “Onlardan öncekilerde yalanladı.” Tarihin en eski devirlerinden beri Hz. Musa (a.s.) devrinde, Firavun yalanlıyor. Hz. İbrahim (a.s.) devrinde, Nemrut yalanlıyor. Her Peygamberin devrinde bir yalanlayan oluyor. Kabul edenler var, iman edenler var, yalanlayanlar var.

Dünya tarihi hep böyle geçmiştir ve Kıyamete kadar da böyle olacaktır. “Böylece azap onlara hiç şuurunda olmadıkları yerden gelip-çattı.” Ya bir kalp enfarktüsünden ölüyor hiç tahmin etmiyor. Ya kanserden ölüyor, ya kazayla ölüyor veyahut büyük felaket geliyor onunla ölüyor yani toplu bir felaket geliyor.“Artık Allah, onlara dünya hayatında ‘horluğu ve aşağılanmayı’ tattırdı.” Kendi kendilerini horluyorlar. Kendini aşağılık görüyor, kendini maymun olarak görüyor. Kendini ilkel bir mahluk olarak görüyor. Yani tesadüfen oluşmuş, canlı bir organizma protein yığını olarak görüyor. Hem kendi kendini, hem etrafındakileri aşağılıyor. Dolayısıyla kendi kendini horluyor ve aşağılıyor. Yani kendisini böyle ilkel mahluk olarak gördüğü için, çoluğunu çocuğunu da ilkel bir mahluk olarak görüyor, onları da aşağılıyor. “Horluğu ve aşağılanmayı tattırdı. Eğer bilmiş olsalardı, ahretin azabı gerçekten daha büyüktür.” Orada çok daha kapsamlı horlanıp aşağılanacaksınız diyor Allah. Daha uzun süreli ve daha acı çekeceksiniz diyor. “Andolsun” diyor Cenab-ı Allah yemin ediyor. “Biz bu Kuran’da belki öğüt alıp-düşünürler diye.” Nerede? Kuran’da. Ben nereye dikkat çektim? Kuran’a. “Belki öğüt alıp düşünürler diye insanlar için her bir örnekten verdik.” Her türlü örnekten verdim diyor Allah, belki öğüt alıp düşünürsünüz diye diyor. “Çarpıklığı olmayan Arapça bir Kuran’dır umulur ki sakınırlar.” diyor Allah. Yani okuyup, düşünüp, sakınırlar.

“Allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisin durumu bir olur mu? Hamd, Allah’ındır. Hayır onların çoğu bilmiyorlar.” Tek Allah’a teslim olmak insanlar için kurtuluştur diyor Allah. Çok yere teslim olursanız, çeşitli ilahlara, çeşitli putlara teslim olursanız ızdırap çekersiniz diyor. Dünyada mutlu olamazsınız, sürekli acı çekersiniz diyor. “Gerçek şu ki sende öleceksin onlarda öleceklerdir.” diyor. Ahmet Altan da olsun, Mehmet Altan da olsun her ikisi de, kültürlü gençlerdir, bilgili gençler. Fakat Çetin Altan babaları Marksist olduğu için, çocukları materyalist yetiştirdi. İkisini de Darwinist ve materyalist yetiştirdi. Çocuklar yıllardan beri bunun sıkıntısını çekerler. Hemen hemen çok yazılarında, hep dinden uzak olmanın acısını ifade ederler. Ondan çektikleri meşakkatleri, ızdırapları ifade ederler. Ve ölümü sürekli gündeme getiriyorlar, anlatıyorlar. Ayette de diyor ki Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım. “Hiç şüphesiz sende öleceksin onlarda öleceklerdir. Sonra şüphesiz sizler, Kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.” Ben anlatmış mıydım diyor. Anlatmıştın diyor. Anlamış mıydın? Anlamıştım. Peki niye kabul etmedin? Davalaşacaklar inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Allah’a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu (Kuran’ı) yalanlayandan daha zalim kimdir?”

Allah’a karşı yalan söyleyen nasıl oluyor? Yobazların iftiraları. Nereden çıkardın bunu diyorsun. Vahiy ile bildirildi diyor, hurafeyi vahiy olarak gösteriyor. Allah’ın hükmü değil yalan söylüyor. “Ve kendisine geldiğinde doğruyu (Kuran’ı) yalanlayandan daha zalim kimdir?” Kuran’ın da hükümlerini dil eğip bükerek reddediyor. Gericilerde, yobazlarda tevil acayip gelişmiştir. Mesela insan dersin, onu kapıya çevirir. Kapı dersin, güneşe çevirir. Akla hayale gelmeyecek değişiklikler yapar. Yobazlar da tevil sanatı çok önemli bir sanattır. Şeytani bir yöntemdir onlarda. “Kendisine geldiğinde doğruyu (Kuran’ı) yalanlayandan daha zalim kimdir? Kafirler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?“ diyor Allah. Onların hepsinin yeri hazır diyor Allah. Allah tehdit ediyor ki düşünsünler diye. “Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince; işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır. Rableri katında dileyecekleri her şey onlarındır. İşte bu, ihsanda bulunanların ödülüdür.” Yani dürüst, samimi, vicdanlı, enaniyet kibir yapmayan, büyüklük taslamayan samimi Allah’a teslim olanlarda Allah, ferahlık, güzellik ve iyilik meydana getireceğim diyor. “Çünkü Allah, onların (dünyada) yaptıklarının en kötüsünü temizleyip-giderecek.” Çünkü dünyada daha önce suç işlemiş olabilir, günaha girmiş olabilir, onları Allah temizleyip gidereceğim diyor. Yani yok edeceğim diyor. Onlar onu hatırlayamayacaklar.

Yani onların başına bu kakılmayacak, hatırlatılmayacak, onlar için bir dert olmayacak bu. Yaptıkları suçlarını örteceğim diyor Allah. “Ve yaptıklarının en güzeliyle ecirlerini verecektir.” Yaptıkları iyi olan, güzel olan şeylerinde karşılığını en güzel şekliyle vereceğim diyor Allah. “Allah, kuluna yeterli değil mi?” diyor Allah. Her kul için Allah yeterlidir. “Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar.”  İşte seni mahkemeye veririz, asarız, keseriz, döveriz, söveriz diye onunla korkutuyorlar. “Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. Allah, kimi hidayete erdirirse.” Yani Allah Hadi ismiyle tecelli ederse, “Onun için bir saptırıcı yoktur. Allah, intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?” “Andolsun, onlara: ‘Gökleri ve yeri kim yarattı?’ diye soracak olsan, elbette ‘Allah’ diyeceklerdir.” Doğu Ergil’de, “Allah yarattı” diyor yeri göğü. Peki sonra diyoruz, devamını getir diyoruz, “o kadar, Allah daha sonra ilgilenmedi” diyor. “Yarattı bıraktı” diyor. Yani bardak var bardağın amacı yok, kalem var kalemin amacı yok, kitap var kitabın amacı yok. Mesela bu lambaların, ampullerin bir amacı yok. Sandalyenin de amacı yok, böyle bir mantık kullanıyor. Halbuki her şeyin bir amacı vardır, insanlarında bir amacı var dünyanın da bir amacı var.

“Andolsun, onlara: ‘Gökleri ve yeri kim yarattı?’ diye soracak olsan, elbette ‘Allah’ diyeceklerdir. De ki : ‘Gördünüz mü haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız” yani putlarınız. “Eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa.” Allah bana herhangi bir bela, azap verecek olsa. “Zararını kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O’nun rahmetini tutup-önleyebilecekler mi?  De ki: ‘Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O’na tevekkül etsinler.’” Tevekkül dünyadaki Allah’ın, Müslümanlara verdiği en önemli nimetlerden birisidir. Tevekkül etmeyen her insanda ruhi bozukluk olur, psikolojik bozukluklar başlar ve bedensel rahatsızlıklarda başlar. Tevekkül eden insanlar çok sağlıklı olurlar, çok huzurlu olurlar. Her şeyi Allah’a bırakır. Ama öbür türlü, buradan nasıl gideceğim, şurada ne olacak, evde ne yiyeceğim, ertesi gün ne yapacağım, ne konuşacağım, hastalanırsam nasıl tedavi olacağım? İşte ben kanser miyim acaba,  kalbimde biraz sıkıntı var kalp hastası mı oldum, Kıyamet mi kopacak, deprem mi olacak? Dedem mi ölecek, amcam mı ölecek, kendim mi öleceğim gibi bin bir türlü vesvesenin içinde çırpına çırpına ömrünü sürünmekle geçirir. Allah’a tevekkül edenin de, dünyası mamur, rahat, huzurlu ve güzel olur inşaAllah. 

 


Zümer Suresi, 27-37 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 28 Mart 2010 tarihli röportajından Zümer Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Zümer Suresi, 27. Allah yemin ediyor, “Andolsun,” diyor. “Biz bu Kuran’da,” Allah’ın kitabında, “belki öğüt-alıp düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik.” Her türlü örneği verdim diyor Allah. Örnek alıp düşünsünler diye diyor. Şeytandan Allah’a sığınırım, Zümer Suresi, 33. “Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince;” aynı zamanda Hz. İsa (a.s)’a da bakıyor. 33. ayet olması da, 33. yaşında gelecek ya o güzeller güzeli. “Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince;” O da Kuran’ın nuruyla gelecek biliyorsunuz ve doğrulayan, Kuran’ı doğrulayan olacak inşaAllah. “İşte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır.” Aynı zamanda Mehdi (a.s)’a da bakıyor. “Rableri Katında dileyecekleri her şey onlarındır.” İslam’ın dünya hakimiyeti, refah, bolluk, güzellik. Ahiret’te Cennet inşaAllah. Allah’ın rahmeti, rızası, Cenneti. Tabii mümin sadece Allah’ın rızasının üstünde duruyor. Yani tek istediği budur müminin. Ama Cennetini de Allah’tan rica eder, ister tabii. “İşte bu, ihsanda bulunanların ödülüdür.” İhsanda bulunan, insanlara iyilik yapan, güzellik yapan. “Çünkü Allah onların (dünyada) yaptıklarının en kötüsünü temizleyip-giderecek,” yani hataları, kusurları varsa Allah onları yok edecek, gizleyecek, günahlarını örtecek “ve yaptıklarının en güzeliyle ecirlerini verecektir”. Mesela bir şey yaptıysa, iyi bir şey, en güzeliyle sevabını alacaklar diyor Allah.

36, “Allah kuluna yeterli değil mi? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar.” Bunu ben cezaevindeyken, daha önce de söylemiştim, her yerden üstüme saldırı geliyordu. İşte avukat gelmiyor, bilmem ne, bizim çocuklar zaten tecrübesiz oldukları için bilmiyorlar nasıl geleceklerini. Çok yoğun bir baskı dönemi vardı. Yani birçok baskı vardı. Bir tane, iki tane, on tane değil. Ben de Kuran’ı açtım. Allah’tan bir işaret, bir şey olsun gibi açınca bu Zümer Suresi’nin bu ayeti geldi. Yani gözümün tam karşısına geldi birden. “Allah kuluna kafi değil mi?” Evet. “Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur.” Mehdi (a.s)’ı nasıl korkutacaklar? O devrin her türlü imkanıyla korkutmaya çalışacaklar. Yıldırmaya çalışacaklar. İşte seni asarız, keseriz, hapsederiz, hapse attırırız, komplo yaparız, oyun oynarız, işkence ederiz, her şeyi yaparız diyecekler. Bak “seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar” diyor, şeytandan Allah'a sığınırım. “Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur.” Bu deccaliyete bakıyor. “Allah, kimi hidayete erdirirse,” bu da Mehdi (a.s)’a bakıyor 37, çünkü Hadi, Mehdi aynı kelime kökenidir biliyorsunuz. “Onun için bir saptırıcı yoktur.” Yani bütün dünya bir araya gelse, Darwinisti, materyalisti, ateisti, saptıramaz. Yani Mehdi (a.s)’ı hidayetten geriye alacak hiç kimse yok. Yani imanından geriye çeviremez. En önemli özelliğidir Mehdi (a.s)’ın. “İmanın kuvveti” diyor Bediüzzaman. İmanlı olması, metanet ve sadakati ve hamiyet-i İslamiyesi. Mehdi (a.s)’ın özellikleri olarak Bediüzzaman’ın belirttikleri. "Allah, intikam sahibi...

 


Zümer Suresi, 22, 32-37 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 11 Mayıs 2010 tarihli röportajından Zümer Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Allah'a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu (Kur'an'ı) yalanlayandan daha zalim kimdir?” diyor. Ehl-i Kitap da olsa, her kim olursa olsun Kuran’a tabi olması gerektiğini bu ayetten anlıyoruz. Kim olursa olsun Kuran ile karşılaştığında mutlaka Kuran’ı vicdanıyla tasdik etmesi lazım, okuyup anladıktan sonra. “Kafirler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?” “Cehennem geniş” diyor Allah. “Yani hepsini içine alacak durumda” diyor. “Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince;” yani doğru konuşan ve onu tasdik edenlere gelince “onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır”, güzel huylu olanlardır diyor, iyi huylu olanlardır. “Rableri Katında dileyecekleri her şey onlarındır. İşte bu, ihsanda bulunanların ödülüdür. Çünkü Allah, onların (dünyada) yaptıklarının en kötüsünü temizleyip-giderecek” Yani “dünyada yaptığı en kötü günah, en kötü çirkin şeyler, her ne varsa onları Ben gizleyeceğim, yok edeceğim, hatırlayamayacak” diyor Allah. “Ben affedeceğim ve ona da unutturacağım ve insanlara da unutturacağım ve kimse bilmeyecek” diyor Allah. “Gidereceğim” diyor. “Çünkü Allah, onların (dünyada) yaptıklarının en kötüsünü temizleyip, giderecek” Yani en kötü suç nedir? En kötü şeyler nedir? “En kötüsünü bile temizleyeceğim” diyor Allah ve unutturacağım. “Ve yaptıklarının en güzeliyle ecirlerini verecektir.” “En fazlasıyla da sevabı vereceğim” diyor Allah. “Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar.” Yine bu ayet. Ben 86’da bir tutuklanmıştım, 19 ay kadar. Sonra “yanlışlık oldu” dediler bıraktılar, “bir suç unsuru yokmuş” dediler. Ben de teşekkür ederim dedim. 10 ay da akıl hastanesinde tutmak şartıyla, ona da teşekkür ettik. Bir de el öptük, öptürdüler şöyle havaya kaldırarak. Ben böyleyim, kafamda böyle fotoğrafı var. Suratıma Yıldırım Aktuna rahmetli dayadı elini böyle suratıma. “Bir daha daha dikkatli ol”, ona benzer bir ifade. Yani “ayağını denk alırsın, daha itinalı olursun, daha özenli yaşarsın bundan sonra” gibisinden. Ben de teşekkür ettim, gitmiştim. O dönemde ben çok zor durumdaydım. Her yerden üzerime saldırı geliyordu. İftiralar, hakaretler. Ne yapsam acaba? Kuran’dan bir işaret olsun diye. Cezaevi hücresindeyken açtım Kuran’ı. Açınca ilk bu ayet gelmişti. “Allah, kuluna yeterli değil mi?” “Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar.” diyor Allah. Ben elhamdülillah dedim, ben anladım yani inşaAllah. “Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. Allah, kimi hidayete erdirirse, onun için bir saptırıcı yoktur.” Yani Mümin olan bir kimseyi kimse yolundan saptıramaz. Ama sapan, azanı da eğer Allah hidayet vermediyse kimse düzeltemiyor. İstediğin kadar ne anlatırsan anlat, adam olmaz o. Uğraşırsın ama netice alamazsın. “Allah, intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?” “Gönlünüz rahat olsun” diyor Allah. “Ben, bir suçlu varsa onun gereğini Ben yaparım. Cezasını Ben veririm.” Yani buradaki kasıt şu, “siz intikam alma hevesinde olmayın, Bana bırakın” diyor Allah. “Ben gereğini veririm” diyor. Evet, “sizin affetme yönün...

 


Zümer Suresi 32-34, 36-37 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 11 Eylül 2011 tarihli röportajından Zümer Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Zümer Suresi, 32; “Allah'a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu (Kur'an'ı) yalanlayandan daha zalim kimdir?” “Kuran’ı açıklıyoruz” diyorsun, “yok, o yeterli değil” diyor. “Bir de put ilave edelim, putla da açıklama yapalım” diyor. Kuran’da hepsini Allah açıklamış, “eksik bir şey bırakmadım” diyor. “Yok, Kuran eksik” diyor. “Ne ile tamamlayacaksın” diyoruz, “putla tamamlayacağız” diyor. Allah putunu onun başına geçirir, akıllı olacaklar. “Doğruyu, Kuran’ı yalanlayandan daha zalim kimdir? Kafirler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?” diyor. Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince;” Kuran’ın yeterliliğini kabul edenlere gelince, “işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır.” “Kuran yeterli” diyorsa, Allah onlar için ‘muttaki’ diyor, inşaAllah. “Rableri Katı’nda dileyecekleri her şey onlarındır. İşte bu, ihsanda bulunanların ödülüdür. Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla mı korkutuyorlar?” Bak, yine bu ayet geldi. Ben daha önce zor bir durumdayken, Kuran’ı açmıştım, yine bu ayet, Kuran baskısı olarak da hatırlıyorum, burada soldaydı, inşaAllah. “Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar.” Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur.” Beni Darwinizmi, materyalizmi anlatmaktan alıkoymak için bayağı uğraştılar. Ben Mehdiyet’i ilk anlattığımda yobaz takımı kudurmuştu, acayip kafayı çizmişlerdi, delirmişlerdi. Ummadılar böyle bir şey yapacağımı. Acayip tehdit uyguladılar, acayip baskı uyguladılar. Ama gayet güzel anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz; durduramıyorlar ve durduramazlar da. “Allah, kimi hidayete erdirirse, onun için bir saptırıcı yoktur. Allah, intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?” Şimdi kendini övüyor insan; kimi översin? Allah’ı översin. Mesela ben bu güzel varlığı övüyorum, kimi övüyorum? Allah’ı övüyorum. Allah iki türlü etki yapıyor; bir güzel yaratıyor, bir de güzelliği takdir ettiriyor Allah. Güzel yaratıyor, güzellikten heyecan meydana getiriyor, etki meydana getiriyor ve onu takdir ettiriyor Allah. Üçü de Allah’a aittir. O Allah’ın beğendiği bir güzelliktir. Allah’ın cennette de uygulayacağı budur, inşaAllah.

 


Zümer Suresi, 22, 27, 36-37, 42, 45 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 10 Ocak 2010 tarihli röportajından Zümer Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Zümer Suresi 27. “Andolsun, Biz bu Kuran’da, belki öğüt alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik.” Demek ki Kuran’da her türlü bilgi var. Kuran’da yoktur diyor adam, eksik diyor. Bak Allah diyor ki “insanlar için her bir örnekten verdik.” Demek ki her türlü bilgi var. “Allah, kimin göğsünü İslam'a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir,” 22. ayet. Allah ona bir nur nasip ediyor. Aklında, fiilinde, fiziğinde, ruhunda bir ferahlık bir aydınlık meydana geliyor. 36. ayet “Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar” diyor. Ben cezaevindeyken, o ilk tutuklandığımda 86’da, “Kuran’dan açayım, hangi sayfa gelecek acaba” dedim; yani çok üstüme varıyorlardı o zaman. Zaten tutuklandım, buna rağmen olaylar devam ediyordu. “Ne yapsam acaba, yani kimlerle bağlantıya geçeyim, ne yapayım” falan diye düşünüyordum. O arada Kuran’ı açtım bu ayet çıkmıştı. “Allah kuluna kafi” İnşaAllah, maşaAllah. “Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. Allah kimi hidayete erdirirse” yani Mehdilik verirse, Mehdi (as) vasfı verirse, “onun için bir saptırıcı yoktur.” Yani, ona Deccal etki etmez artık. Deccal’in kılıcı onu kesmez. “Allah intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?” Allah, Ben intikam alacağım diyor,  inşaAllah.

45. ayet Zümer Suresi. “Sadece Allah anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbi öfkeyle kabarır.” Allah birdir diyorsun, Allah var diyorsun, adamı kan boğuyor adeta bunalıyor yani Allah’tan bahsedince. Aman bana müsaade, diyor. “Oysa O'ndan başkaları anıldığında hemen sevince kapılırlar.” Öyle modadan şundan bundan televoleden falan bahsettin mi onlar açılır diyor, içleri açılır, ferahlarlar diyor Allah ayette. 42. ayet; “Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda” demek ki insanların uykusunda da canları alınıyormuş. Hz. İsa (as)’ın da uyku halinde göğe alınmasında canı alınmıştı. “Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanın ruhunu tutar,” mesela adam uyuyor, ölüm kararı verildiyse onun ruhunu Allah bırakmıyor. Sabaha ölüdür o. “…öbürünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir.” Sabah uyandıysa canı geri verilmiş. “Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır” diyor Allah.

 


Zümer Suresi, 32-33, 36-37 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 8 Mayıs 2010 tarihli röportajından Zümer Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR:  “Allah kuluna yeterli deği mi?” diyor Allah. “Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar.” Ben cezaevinde karşılaşmıştım bu ayet ile, 86’da. Daha önce söylemiştim ya. Kuran’dan herhangi bir ayet açayım dedim. Açtım, çok üzerimde baskı vardı, kardeşlerle de bağlantı kuramıyorum diye. Kuran’dan bir işaret olsun dedim, bu ayet çıkmıştı, çok hoşuma gitmişti. “Allah kuluna kafi değil mi?” MaşaAllah. “Allah kimi hidayete erdirirse,” ki Mehdiyet’e bakan bir ayet. “Onun için saptırıcı yoktur.” Yani deccaliyet onu etkilemez. Darwinistler onu etkilemez. “Allah intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?” Allah, küfürden, dinsizlerden intikal alacak diyor Allah. Yani onları etkisiz hale getirecek, onların gücünü kıracak inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Allah’a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu, Kuran’ı  yalanlayandan daha zalim kimdir?” Allah’ın hükmüne göre hareket edin diyor Cenab-ı Allah. Kuran’a karşı yeni yeni fikirler geliştirmek, Kuran’a karşı yeni anlatımlar geliştirmenin haramlığını Allah vurguluyor. Tam Kuran’a göre hareket edeceğiz. Yapmacık, suni izahlar, yeni yeni helaller, haramlar çıkartmayın diyor Cenab-ı Allah. “Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince;” Doğru, zaten Kuran’dır. Doğrulayan da, Müslümanlar’dır inşaAllah.

 


Zümer Suresi, 36. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 24 Kasım 2010 tarihli röportajından Zümer Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Zümer Suresi, 36. “Allah, kuluna yeterli değil mi?” Ben ceza evindeyken 1986’da, hücreye aldılar beni. Kardeşim çocuklar cahil, bunlar var, ufaklar daha, bunlar da şaşırdılar. İlk defa tutuklanıyorum, tecrübem de yok, cezaevi tecrübem de yok, öyle bir şeydi. Elhamdülillah, şu an tecrübemiz dehşet. Her an hapishaneye gitsem hiç, kendi evim gibi tanırım, hiç sorun yok Allah’ın izni ile. Tabii inşaAllah olmaz da, olduğunda öyle sorun yok. Avukat geliyor, ağlıyor neredeyse, vah vah vah ne yapacağız diye, adamı teskin ediyorum. Annem geliyor zaten malum, “sen böyle konulara girdin bak başına neler geldi”, diyor. Ondan sonra bizim Yasin sağ olsun, bekleriz; 15 günde bir zaten görüş var, hazret saat tam dörtte geliyor, kapanış saatinde. “Hocam geldim kapalıydı geri döndüm” diyor. İyi, aferin. Bak yavrucuğum, evladım, kardeşim bir daha geldiğinde erken gel diyorum. Saat 3’de falan gel, 2’de gel, hem rahatça görüşürüz, 4’de zaten kapanıyor, diyorum. Bir daha ki sefere yine geliyor, yine 4, yine 4, yine 4, hoca hiç şaşmadı o zamanlar sağ olsun. Çelik gibiymiş sinirlerim, maşaAllah, elhamdülillah. Kardeşim dışarıya haber de gönderemiyoruz, ne yapacağımıza, ne edeceğimize dair. Acaba ne yapsam, dedim. Kuran’ı açayım dedim, böyle sayfayı açtım. İlk gözüme gelen ayet buydu, Zümer Suresi, 36; “ Allah kuluna yeterli değil mi?” Şeytandan Allah’a sığınırım.

 


Zümer Suresi, 36. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 14 Nisan 2011 tarihli röportajından Zümer Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bak mesela ben hapishanedeyken, Zümer Suresi, bu ayet çıkmıştı, 36. ayet. Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Allah kuluna kâfi değil mi?”  Biz o zaman böyle şamata yaptık mı? Bak; “Türk kavmindenim, İslam milletindenim” dediğim için tutuklandım ben. On ay akıl hastanesi, dokuz ay da hapishanede tutuldum. Hücre hapsinde tutuldum. Delikanlıca yattık, delikanlıca çıktık. Ben ne devleti suçladım ne kimseyi suçladım. Hakime de teşekkür ediyorum, savcıya da teşekkür ediyorum. Ama o arada coşmuştu Aydın Doğan medyası. Hemen hemen her gün haber yapıyordu, acayip böyle neredeyse zil takıp oynayacaklardı, doğru mu? 99’da da öyle, böyle hani Manisa oyun havası gibi zil takıp oynayacaktı neredeyse, Aydın Doğan ile Fatih Altaylı karşılıklı. Şimdi de bambaşka bir kafadalar. 

 


Zümer Suresi, 36-41 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 9 Aralık 2012 tarihli sohbetinden Zümer Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Allah kuluna yeterli değil mi?” diyor Allah, Zümer Suresi, 36. ayette. Ben cezaevindeyken, avukat gelmiyor, bizim çocuklar tecrübesizler zaten saat 4’te geliyorlar. Her iş böyle karmaşık gibi görünüyordu. Hepsinde hayır vardır. Kuran’dan dedim bir ayet açayım, Cenab-ı Allah bana ne diyor bir bakayım dedim. Açınca bu Zümer Suresi’nin 36. ayeti çıktı. “Allah kuluna kâfi değil mi?” Elhamdülillah dedim, maşaAllah. O zaman 25 yıl hapis cezasıyla yargılanıyordum ümmetçilik propagandasından. Sonra beraat ettim, elhamdülillah. “Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar” diyor Cenab-ı Allah. EvelAllah Allah’tan başka hiçbir kimseden korkmayız. Ne korkarız ne kaçarız.

37-“Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur.” Dinden saptı mı bir insan artık deccal olur. “Allah, kimi hidayete erdirirse,” kimi Mehdi yaparsa, kim Mehdi olursa, “onun için bir saptırıcı yoktur.” Deccallar ona etki yapmaz. Saptırıcı deccal. Saptırıcıların karşılığı deccaldır zaten. Deccal onun için etkili olamaz. “Allah, intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?” Hepsinden intikam alacağım diyor Allah. Ne Darwinist bıraktı Allah, ne materyalist bıraktı, elhamdülillah.

38-“Andolsun, onlara: ‘Gökleri ve yeri kim yarattı?’” Bakın, hemen yaratılışa giriyor Cenab-ı Allah. Hemen yaratılış. Yaratılış Atlasının çıkma sebebi bu işte. Önce yaratılış, “diye soracak olsan elbette ‘Allah’ diyecekler.” Kime sorsan Allah diyor. “De ki: ‘Gördünüz mü-haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O'nun zararını kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O'nun rahmetini tutup-önleyebilecekler mi?’ De ki: ‘Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O'na tevekkül etsinler.’"

39-“De ki: ‘Ey kavmim Ey yobaz güruhu üzerinde bulunduğunuz duruma göre” üzerinde bulunduğunuz o yobaz inancına göre “istediğinizi yapın-edin” elinizden ne geliyorsa yapın, “elbette Ben de yapıp-ederim.’” Ben de gerekli çalışmayı yapacağım. “’Artık yakında öğreneceksiniz.’" Kimin galip geleceğini kimin güçlü olduğunu.

40-“Kendisini aşağılık kılan azap kime geliyor” bakın, aşağılık kılan öldüren demiyor Allah aşağılık kılan, aşağılayan. “..ve kesintisiz azap kimin üzerine çöküp-kaçınılmaz oluyor?” Bunu göreceksiniz diyor.

41-“Şüphesiz, sana Biz Kitab'ı insanlar için hak olmak üzere indirdik.” Kuran’ı indirdik diyor Biz o kadar, başka bir hüküm yok, sadece Kuran’ı. “Artık kim hidayete ererse,” Kuran’a tabi olursa “bu kendi lehinedir; kim saparsa,” Kuran’ın dışına çıkarsa, “o da kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin.” Sapıtıyorsa da sapıtır, hiç onu kendine dert etme diyor Cenab-ı Allah.

 


Zümer Suresi, 36. Ayetinin Tefsiri

(Mehdi'nin isimlerinden biri de Hadi'dir)

 

Sayın Adnan Oktar'ın Zümer Suresi ile ilgili açıklamaları.

 

ADNAN OKTAR: “Allah kuluna kafi değil mi?” Şeytandan Allaha sığınırım. İşte cezaevinde ben açtım bu ayet çıkmıştı. Çok, o zaman üstümde yoğun baskı vardı. “Ve seni ondan Allah’tan başkalarıyla” başka ilahlarla putlarla mı, “Başka insanlarla mı korkutuyorlar? Allah kimi delalette bırakırsa o zaman onun için bir Mehdi yoktur”(Zümer Suresi, 36) diyor Allah ayette. Mehdi (a.s)’nin isimlerinden bir tanesi de Hadi’dir, Hadi. Peygamberimiz (s.a.v.)’in de lakaplarıdır Hadi’dir. Mehdi (a.s)nin lakaplarından biri de Hadi. Hadi Mehdi anlamındadır, hidayete erdiren, hidayete vesile olan. El Hadi Mehdi kökeninden gelişen bir kelime yahut Hadi’den gelişen Mehdi aynı.