Mü'min Suresi, 34-44 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 30 Mayıs 2010 tarihli röportajından Mü'min Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Andolsun” diyor, yemin ediyor. “Daha önce Yusuf da size apaçık belgeler getirmişti. O zaman size getirdikleri hakkında kuşkuya kapılıp durmuştunuz. Sonunda o, vefat edince, demiştiniz ki; ‘Allah, ondan sonra kesin olarak bir elçi göndermez.’” Ne diyorlar şu anda da Mehdi (a.s.) zıtları? “Allah kesin olarak Mehdi (a.s.) göndermez, öyle bir şey yoktur” diyorlar, diyorlar. Bak, o devirde de onlarda bunu söylüyorlar. “’Allah, ondan sonra kesin olarak bir elçi göndermez.’ İşte Allah, ölçüyü taşıran, şüpheci kimseyi böyle saptırır." Hâlbuki Peygamberimiz (s.a.v.) söylüyor; “benden sonra Mehdi (a.s.) gelecek” diyor, açık.  "Ki onlar, Allah'ın ayetleri konusunda kendilerine gelmiş bir delil bulunmaksızın mücadele edip dururlar.” Darwinistlerin konumu. Mesela, “Allah yarattı” diyoruz, yaratılışı anlatıyoruz. “Yok” diyorlar, “tesadüf yarattı” diyorlar. “Tesadüfün delili var mı?” diyoruz. Tesadüfün zaten delili olmaz da ama ne yapacaksın? Adamlarla mecburen konuşmak durumundayız. Bakın, “kendilerine gelmiş bir delil”, delil, karine, “bulunmaksızın mücadele edip dururlar.” Gece, gündüz bak bunlar da mücadele ediyorlar. “(Bu,) Allah Katında da, iman edenler katında da büyük bir öfke (sebebi)dir.” Bakın “hem Allah öfkelenir, hem müminler buna çok öfkelenir, buğz ederler” diyor. “İşte Allah, her mütekebbir” yani kendini beğenmiş, büyük azametli “zorbanın”, zorba, baskıcı. İddia Edilen Ergenekon Örgütü’nün vasfı değil mi bu? Zorbalık. Bombayla, silahla, hakimlere bile mermi gönderiyorlar. Güya tehdit edecek. Biz de dedik, “onu yuttururuz size” dedik, inşaAllah. Teker teker, böyle vitamin hapı gibi. Bir tanesini yutar bir bardak su içer, bir tanesini yutar bir bardak su içer, öyle yani. “Zorbanın kalbini böyle mühürler” diyor Allah. Kalbi mühürlenmiş, yani vicdanı, aklı kapanmış. “Firavun (alayla) dedi ki: "Ey Haman, bana yüksek bir kule bina et; belki o yollara ulaşabilirim." Yani Allah’ı gökte biliyor, bazı tipler de var öyle, “Allah gökte bir yerde duruyor” diyorlar hâşâ, Firavun da aynı kafada, o da gökte bir yerde durduğunu zannediyor Allah’ın. "Ey Haman”, Haman, o zaman kule yapan usta İnşaAllah, kule ustası, inşaAllah. Bu Haman 1300 seneden beri bilinmiyordu, 1400 seneden beri bilinmiyordu.

SUNUCU: Öyle mi?

ADNAN OKTAR: Evet, yeni anlaşıldı Haman. Yani Mısır yazmalarında anlaşıldı, Haman dendiği, yani bu kule yapanlara, kule ustalarına “haman” dendiği. “Ey Haman” diyor, yani bir şahıs ismi değil bu. O ustanın ismi. Yani ustalık türünün ismi. Kule ustası, inşaAllah.

SUNUCU: Mesleğinin adı.

ADNAN OKTAR: Mesleğin ismi evet. Ama bakın yeni, birkaç sene oluyor bu fark edileli. Yeni anlaşıldı. Kuran’ın bir mucizesidir bu. “Bana yüksek bir kule bina et; belki o yollara ulaşabilirim, göklerin yollarına” diyor. Gökte hakikaten yollar var ama onun anladığı anlamda yollar değil inşaAllah. “Böylelikle Musa’nın ilahına çıkabilirim. Çünkü ben, onun yalancı olduğunu sanıyorum” Hz. Musa (a.s.)’ın. “İşte Firavun’a kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan alıkonuldu. Firavun’un...