Sayın Adnan Oktar'ın 5 Şubat 2010 tarihli röportajından Mü'min Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: “Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklarla Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller.” (Müminun Suresi, 55-56).
ADNAN OKTAR: Yani?
OKTAR BABUNA: Çok mal ve çok zenginliğin samimiyet, iman için bir ölçü olmadığını Allah, hatta onların azgınlığını arttıracağını söylüyor Allah bu şekilde ayette inşaAllah. Bu kadar Hocam.
Sayın Adnan Oktar’ın 5 Ağustos 2013 tarihli sohbetinden Mü’min Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Şu halde sen sabret” diyor Cenab-ı Allah. Şeytandan Allah’a sığınırım. Mü’min Suresi 55. “Gerçekten Allah’ın vaadi haktır.” Allah’ın vaadine hep güvenmek lazım Allah diyorsa “İttihad-ı İslam’ı yapacağım” tamam haktır, bekliyoruz. Mehdi’si konusunda, hak. “Günahın için mağfiret dile” af dile. Onda bereket var, güzellik var. Allah bütün Müslümanların, hepimizin günahlarını affetsin. “Akşam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih et.” Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah her zaman Allah’a hamd ediyoruz. Ne güzel sağlık sıhhat veriyor, güzellik iyilik veriyor, bereket veriyor. Aslında karmaşık bir şey yok. Allah “bana hamd edin, dost olun, güzelce yaşayın” diyor. Ama işte kader bu illaki savaşlar da olacak. Çünkü savaş olmazsa barışın lezzetini alamıyor insanlar.
Allah diyor ki Mü’min Suresi 57’de: “Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyüktür. Ancak insanların çoğu bilmezler.” (Mü'min Suresi / 57) “İnsan yaratması çok kolay” diyor Cenab-ı Allah. İnsanlar diyor ya “nasıl oldu?” Cenab-ı Allah “son derece kolay benim için” diyor. Mesela aynaya bakıyorlar böyle, aynalar olur ya katmanlı; bir anda yüzlerce insan oluşuyor orada. Allah istese onlara hemen ruh verip canlı hale getirebilir, aynı insandan.
“(Bekçiler:) ‘Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?’ dediler.” Şimdi mesela Hz. Mehdi (a.s.)’ı soracak onlara. “Size anlatmadı mı Darwinizmin, materyalizmin geçersizliğini? Anlattı, duydunuz. Her yerde okudunuz, incelediniz. Allah’ın varlığının delillerini de gördünüz. Peki neydi kanaatiniz?” “Kanaatimiz gelmişti” diyecekler. “Peki niçin kabul etmediniz?” “İşte gururdan, enaniyetten.” “Ne kadar sürdü bu gururunuz?” “Yıllarca sürdü.” Bu bir suç. “Onlar: "Evet" dediler. (Bekçiler:) ‘Şu halde siz dua edin’ dediler” diyor. Onlar diyorlar ki bekçilere: “Bizim için dua edin” diyorlar. “Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir. (Mü'min Suresi / 50)
Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Ateşin içinde olanlar, cehennem bekçilerine dediler ki: "Rabbinize dua edin;” bak Rabbinize. Rabbimize demiyor “Rabbinize dua edin.” “..azabtan bir günü (olsun) bize hafifletsin." (Mü'min Suresi / 49) Bir gün olsun dinlenelim. Azap olmadığı bir gün olsun. Mesela haftada bir gün dinlenelim diyorlar. Azap olmadığı bir gün.
“(Bekçiler:) ‘Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?’ dediler.” Bekçiler. “Nasıldı?” diyorlar. “Evet” diyorlar. “Onlar: ‘Evet’ dediler. “(Bekçiler:) ‘Şu halde siz dua edin’ dediler.” Normalde odur zaten kendisinin dua etmesi lazım. “Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir.” (Mü'min Suresi / 50) Bak kafirliğe orada da devam ediyor. Artık aklın ihtiyarı kalkmış, cennet cehennem; daha hala kafir. Orada bir şey yapıldığını zannediyor ve geçici orada olduğu kanaatinde. Mesela bir milyon sene geçiyor kafa yine basmıyor, yine çıkacağını zannediyor. Allah’a dua etmiyor bak, “Allah’ına dua et” diyor. “Rabbine dua et” diyor. Azgınlığa bak, özel yaratılmış varlıklar.
“Şüphesiz biz elçilerimize ve iman edenlere, dünya hayatında ve şahidlerin (şahidlik için) duracakları gün elbette yardım edeceğiz.” (Mü'min Suresi / 51) Yani dünyada da ahirette de yardım edeceğiz diyor. Mesela ahirette müminler düşünüyor, işte “biz ne yaparız acaba” diye. Allah diyor ki bak:...