Zuhruf Suresi, 26-44 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 21 Kasım 2010 tarihli röportajından Zuhruf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Zuhruf suresi 26. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Hani İbrahim babasına ve kendi kavmine demişti ki: "Şüphesiz ben, sizin taptıklarınızdan uzağım." Sizin sitilinizi, mantığınızı, birbirinize düşman olan kafanızı, sevgisizliğinizi kabul etmiyorum. "(Ancak) Beni yaratan başka. İşte O beni hidayete yöneltip-iletecektir." O beni hidayete, Mehdiyet’e yöneltip-iletecektir, değil mi? İnşaAllah. Bak demin açtığım herhangi bir sayfa Kuran’dan. “Ve bunu (bu tevhid inancını) belki (insanlar Allah'a) dönerler diye ardında, (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak bıraktı.” Bu tevhid inancını şu an devam ettiren kimdir? Mehdi (a.s.)’dir. Tevhid nedir? Birlik, beraberlik, Allah’ın birliği, Müslümanların birliği, bölünmeme, ittihat, değil mi? İttihat, Allah bir inancı ve Müslümanların birliği inancı. Ebcedi de zaten 2029’u veriyor, inşaAllah. Tenvinli olarak da 1999 tarihini veriyor. “Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayıcı bir elçi gelinceye kadar yararlandırdım.” Bak, “Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayıcı bir elçi gelinceye kadar yararlandırdım.” Bunun ebcedi de 2015. Mehdi (a.s.) çıkıncaya kadar bunlar bu faaliyetlerine devam edecekler. Silahlanacaklardır, şunu yapacak, bunu yapacak. Bak Cenab-ı Allah diyor ki; “Bir elçi gelinceye kadar onları yararlandırdım.” Onlara imkan tanıdım, istediklerini yaptılar, yararlandırdım. “Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız." Kabul etmiyoruz dediler, diyor Cenab-ı Allah. “Ve dediler ki: "Bu Kuran, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?"

Büyük bir alime gelmesi gerekmiyor muydu bu Kuran, bu Mehdilik görevi, değil mi? Çünkü Kuran’ı Peygamberimiz (s.a.v.)’in anlatması onun Mehdilik görevidir. O vahyin ona gelmesi Mehdilik görevidir. "Bu Kur'an, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?" Peygamberimiz (s.a.v.)’i beğenmiyorlar (haşa). Zengin, gösterişli, alim, o zamanki müşriklerin de desteklediği böyle anlı şanlı birisi olsun istiyorlar. Ebu-l Kasım'ın yetimi diyorlardı Peygamberimiz (s.a.v.)’e, o dünyalar güzeline, dünyanın nuruna. “Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar?” Kimin Mehdi (a.s.) olacağına, kimin Peygamber olacağına onlar mı karar verecek, diyor değil mi? Bak Cenab-ı Allah “Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar?” Şu anda da öyle, şu Mehdi (a.s.), şu değil, şu eskidendi, değil mi? Şu şahs-ı manevidir, kendi aralarında paylaştırıyorlar. “Dünya hayatında maişetlerini aralarında Biz paylaştırdık.” Geçimlerini biz paylaştırdık “ve onlardan bir bölümü (diğer) bir bölümünü 'teshir etmesi için, etkilemesi için,  bir bölümünü bir bölümü üzerinde derecelerle yükselttik.” Bir kısım ülkeler, bir kısım devletler güçlü oldu, bir kısmı zayıf oldu. Bir kısım insanlar fakir oldu, bir kısım insanlar güçlü oldular, diyor Allah. Bunu Ben böyle yaptım, diyor Cenab-ı Allah. “Rabbinin rahmeti; toplayıp-yığdıklarından daha hayırlıdır.” Onların silah yığması, para yığması hiç önemli değil, diyor Cenab-ı Allah, Allah’ın rahmeti önemlidir, diyor. Sevgi geldiğinde silah susar, hiçbir etkisi olmaz, inşaAllah. “Eğer insanlar (Allah'a karşı isyanda birleşip) tek bir ümmet olacak olmasaydı.” Bütün dünya ateist ve dinsiz olacak olmasaydı, ki Ahir Zaman’da kıyametten hemen önce bu oluyor ve son kere olacak, Kuran ona dikkat çekiyor. Tek bir ümmet olacaklar küfürde, ilk defa olacak dünya tarihinde kıyamet kopmadan önce “Rahman’ı (Allah'ı) inkar edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerinde çıkıp-yükselecekleri merdive...

 


Zuhruf Suresi; 28-37 Ayetlerinin Tefsiri

(Belalar, dertler, hastalıklar insanları Allah'a yaklaştırır)

 

Adnan Oktar'ın 19 Nisan 2011 A9 Tv ve Olay Tv'deki Canlı Sohbetinden

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Zuhruf Suresi, 28. Ayet “Ve bunu (bu tevhid inancını) belki (insanlar Allah'a) dönerler diye ardında (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak kıldı-bıraktı.” Ebcedi; 1999 tarihini veriyor. 29 “Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir elçi gelinceye kadar yararlandırdım-yaşattım.” Bakın, “Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir elçi gelinceye kadar yararlandırdım-yaşattım.” Ayetin ebcedi; 2015 tarihini veriyor bu ayet, 29. ayet. 30. Ayetin ebcedi; o da 1990 tarihini veriyor. Çok acayip değil mi, bakın, 1999, 2015, 1990 3. ayette. 30. ayet; “Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız." 1990’da demek ki Hz. Mehdi (a.s.)’a karşı da tavır alacaklar, inşaAllah. “Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız." Biz onu reddediyoruz diyorlar. 1990 Mehdiyet’in en şiddetli mücadele zamanlarından birisi, inşaAllah. 33, “Eğer insanlar (Allah'a karşı isyanda birleşip) tek bir ümmet olacak olmasaydı, Rahman’ı (Allah'ı) inkar edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerinde çıkıp-yükselecekleri merdivenler yapardık.” diyor Allah. ‘Muazzam bolluk verirdim’ diyor Allah. ‘Ama Allah’a karşı isyanda birleşip tek bir ümmet olurlardı, büyük bir dinsizlik hakim olurdu’ diyor. ‘Onun için ekonomik kriz meydana getiriyorum, ekonomik refahta insanlar azıyorlar’ diyor Cenab-ı Allah.

Bakın, devam ediyor ayet, “Evlerine kapılar ve üzerinde yaslanıp-dayanacakları koltuklar, Ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin Katında muttakiler içindir.” ‘Benim için çok kolay, istesem hepinizi zengin kılardım’ diyor Allah. ‘Ama beni unuturdunuz, sapıtır ve azıtırdınız, o yüzden vermedim’ diyor. Ekonomik kriz, ekonomik zorluk insanları Allah’a yaklaştırıyor. Belalar, dertler, hastalıklar Allah’a yaklaştırıyor. Her Allah’a yaklaşmayan insana dikkat edin, bela ve hastalıkla karşılaştığında Allah’a yaklaşmıştır, bu herkes tarafından bilinir. “Kim Rahman (olan Allah)ın zikrini görmezlikten gelirse, Biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur.” ‘Üzerini bir şeytan kaplar, sürekli şeytanın etkisinde kalır, eğer Allah’ın zikrini yapmazsa, zikri yerine getirmezse’ diyor Allah. 37, “Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar.” Hidayette olduklarını sanıyorlar. Adam sarığı sarıyor, cübbeyi giyiyor, kendini hakikaten hidayette zannediyor, hakikaten mümin, muttaki zannediyor. Halbuki üzerini bir şeytan kaplamış, şeytanın esiri olmuş. Ne diyor bakın Allah; “Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar,” ‘Gerçekten hidayette ve gerçekten Müslüman olduklarını sanırlar’ diyor Allah, haberleri bile olmaz’ diyor. Mesela, adam İtthad-ı İslam’ı savunmuyor, Müslümanların birliğini savunmuyor, zulmün ortadan kalkmasını istemiyor, ne konumda olduğundan haberi bile yok. 

 


Zuhruf Suresi, 28-30, 33-37 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 19 Nisan 2011 tarihli röportajından Zuhruf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. Zuhruf Suresi, 28. Ayet “Ve bunu (bu tevhid inancını) belki (insanlar Allah'a) dönerler diye ardında (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak kıldı-bıraktı.” Ebcedi; 1999 tarihini veriyor. 29 “Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir elçi gelinceye kadar yararlandırdım-yaşattım.” Bakın, “Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir elçi gelinceye kadar yararlandırdım-yaşattım.” Ayetin ebcedi; 2015 tarihini veriyor bu ayet, 29. ayet. 30. Ayetin ebcedi; o da 1990 tarihini veriyor. Çok acayip değil mi, bakın, 1999, 2015, 1990 3. ayette. 30. ayet; “Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız."1990’da demek ki Hz. Mehdi (a.s.)’a karşı da tavır alacaklar, inşaAllah. “Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız."Biz onu reddediyoruz diyorlar. 1990 Mehdiyet’in en şiddetli mücadele zamanlarından birisi, inşaAllah. 33, “Eğer insanlar (Allah'a karşı isyanda birleşip) tek bir ümmet olacak olmasaydı, Rahman’ı (Allah'ı) inkar edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerinde çıkıp-yükselecekleri merdivenler yapardık.”diyor Allah. ‘Muazzam bolluk verirdim’ diyor Allah. ‘Ama Allah’a karşı isyanda birleşip tek bir ümmet olurlardı, büyük bir dinsizlik hakim olurdu’ diyor. ‘Onun için ekonomik kriz meydana getiriyorum, ekonomik refahta insanlar azıyorlar’ diyor Cenab-ı Allah. Bakın, devam ediyor ayet, “Evlerine kapılar ve üzerinde yaslanıp-dayanacakları koltuklar, Ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik).

Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin Katında muttakiler içindir.” ‘Benim için çok kolay, istesem hepinizi zengin kılardım’ diyor Allah. ‘Ama beni unuturdunuz, sapıtır ve azıtırdınız, o yüzden vermedim’ diyor. Ekonomik kriz, ekonomik zorluk insanları Allah’a yaklaştırıyor. Belalar, dertler, hastalıklar Allah’a yaklaştırıyor. Her Allah’a yaklaşmayan insana dikkat edin, bela ve hastalıkla karşılaştığında Allah’a yaklaşmıştır, bu herkes tarafından bilinir. “Kim Rahman (olan Allah)ın zikrini görmezlikten gelirse, Biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur.” ‘Üzerini bir şeytan kaplar, sürekli şeytanın etkisinde kalır, eğer Allah’ın zikrini yapmazsa, zikri yerine getirmezse’ diyor Allah. 37, “Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar.”Hidayette olduklarını sanıyorlar. Adam sarığı sarıyor, cübbeyi giyiyor, kendini hakikaten hidayette zannediyor, hakikaten mümin, muttaki zannediyor. Halbuki üzerini bir şeytan kaplamış, şeytanın esiri olmuş. Ne diyor bakın Allah; “Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar,” ‘Gerçekten hidayette ve gerçekten Müslüman olduklarınısanırlar’ diyor Allah, haberleri bile olmaz’ diyor. Mesela, adam İtthad-ı İslam’ı savunmuyor, Müslümanların birliğini savunmuyor, zulmün ortadan kalkmasını istemiyor, ne konumda olduğundan haberi bile yok.

 


Zuhruf Suresi; 33-44 Ayetlerinin Tefsiri

(Birçok insanda fakirlik, sakatlık, hastalık, elemler insanı Allah’a yaklaştırır, sağlık, güzellik, zenginlikse insanı dünyaya bağlar)

 

Adnan Oktar'ın 22 Mayıs 2011 A9 Tv ve Tv Kayseri'deki Canlı Sohbetinden

ADNAN OKTAR: Fakirlik Allah’a yaklaştırır, sakatlık Allah’a yaklaştırır, hastalık Allah’a yaklaştırır, azaplar, elemler Allah’a yaklaştırır. Sağlık, sıhhat, güzellik, zenginlik, dünyaya insanı bağlar, Allah’ı unutturuyor. Birçok insanda böyledir. Allah, “eğer böyle olmasaydı, müthiş bir zenginlik, müthiş bir güç verirdim” diyor. Bakın ayette; şeytandan Allah’a sığınırım. “Eğer insanlar (Allah'a karşı isyanda birleşip) tek bir ümmet olacak olmasaydı, Rahman’ı (Allah'ı) inkar edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerinde çıkıp-yükselecekleri merdivenler yapardık. Evlerine kapılar ve üzerinde yaslanıp-dayanacakları koltuklar, ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin Katında muttakiler içindir. Kim Rahman (olan Allah)ın zikrini görmezlikten gelirse, Biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur.” İşte bu alay, ahir zamanda gerçekleşti. Allah, deccali vesile etti. İnsanların üzerine kabuk gibi deccal bağlandı. Allah’ın zikrini bıraktıkları için, Darwinist, materyalist oldukları için. Bakın diyor ki Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım. “Biz bir şeytana, bir tane onun 'üzerini kabukla bağlattırırız.” Yani vücudun üzerine elektro manyetik bir alan şeklinde şeytan çöküyor. Beynini, kafasını sarıyor, vücudunun üzerine çöküyor şeytan. Unutkanlık, zihin bulanıklığı, konsantrasyon güçlüğü, dünyaya eğilim, Allah’ı, dini anınca sıkıntı, Kuran’ı dinlemeye tahammülsüzlük gibi etkiler meydana getiriyor şeytan. Boş lafa, boş söze eğilim. Mesela boş konuşuyor, açılıyor adam, ferahlıyor, dedikodu yapıyor ferahlıyor. Allah anılıyor, bunalıyor adam, sıkılıyor. Kuran okunuyor, afakanlar basıyor adama. Şeytan boğuyor adamı, üstünü kaplamış. Kuran bu gerçeğe dikkat çekiyor. Şeytandan Allah’a sığınırım. 37 “Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar.” Özellikle de bu ayet, yobaz takımına bakıyor. Bakın gerçekten hidayette olduklarını sanıyor. “Acayip takvayım” diyor. “Acayip Allah yolundayım. Hatta birinciyim. Ehl-i necatım. Fırka-ı naciyeyim.

Kurtuluşa eren grup, biziz” diyor. “Herkes dalalette, benim tarikatim, benim cemaatim kurtuldu” diyor. “Benim başım da, dünyanın en büyüğüdür. Cemaatim de dünyanın en büyüğüdür” diyor. Birçok yerde bu böyle, dünyanın her yerinde, Fas, Tunus, Cezayir, her yerinde. “Sonunda Bize geldiği zaman, der ki: "Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ile batı) uzaklığı olsaydı. Meğer ne kötü yakın-dost(muşsun sen)." Adam, sonunda bunu söylüyor. “(Bu söylenmeleriniz,) Bugün size kesin olarak bir yarar sağlamaz. Çünkü zulmettiniz. Şüphesiz azapta da ortaksınız” diyor, Allah. “Öyleyse sağır olanlara sen mi dinleteceksin veya kör olan ve açıkça bir sapıklık içinde bulunanı hidayete erdireceksin?” Diyor ya Bediüzzaman; “ayaktaki ölüler” diyor. Ölü adam yani şuur gitmiş, delirmiş adeta. “Şu halde Biz seni alıp-götürürsek, elbette onlardan intikam alacağız.” Sen ölsen de” diyor Cenab-ı Allah Peygamberimiz (s.a.v)’e, elbette biz onlardan intikam alacağız.” Ne zaman olacak bu intikam? Peygamberimiz (s.a.v) gitti değil mi? Ayet intikal etti. Bakın, “şu halde Biz seni alıp-götürürsek”, ahirete.  Şu an Peygamberimiz (s.a.v.) Cenab-ı Allah’ın Katında. Bu olay gerçekleşti. Allah götürdü. “Elbette” diyor Allah. Bakın, elbette; kesinlik ifade eden bir ifade. “Onlardan intikam alacağız.” Kiminle? Muhammed Mehdi (a.s) ile. Kiminle? Muhammed Mehdi (a.s)’ın veziri İsa Mesih (a.s) ile. İbn-i Meryem. Allah’ın bu intikamı, işte dünya hakimiyeti ile sonuçlanıyor. Küfür yerle yeksan oluyor, inşaAllah. “Ya da kendilerine va'dettiğimiz şeyi onlara gösteririz ki, Biz gerçekten onların üstünde güç yetirenleriz.” “Kıyameti de koparırım” diyor Allah. Ki Hz. Mehdi (a.s)’dan sonra, kıyamettir. Ben işari manası olarak söyledim tabii kırk birinci ayeti. “Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı-tutun.” Kuran’a sıkı sıkıya sarıl. Yobazların peşine gitme. İt-kopuk takımının peşine gitme. Hurafecilerin peşine gitme. Allah, neyin peşine git diyor? “Sana vahyedilene sımsıkı-tutun.” Kuran’a, sadece Kuran. “Çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin.” Dosdoğru yol nedir? Peygamberimiz (s.a.v.)’in yolu, Kuran ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünneti. “Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.” Sadece Kuran’dan sorulacaksınız” diyor. Yobazların hurafelerinden sorulmak yok. Yobaz ne diyor? “Bak şu şu hurafelerden sorulacaksınız” diyor. Sahtekar, yalan söylüyorsun. Allah’tan kork. Bak ne diyor Allah? “Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.” Sadece Kuran’dan sorulacaksın. Başka sorulan yok. Ahirete gittiğimizde Kuran, o kadar. Kuran’da yazılanları yaptık mı, yapmadık mı? O kadar. Başka bir şey yok. 

 


Zuhruf Suresi, 33-37, 41-44 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 31 Mart 2010 tarihli röportajından Zuhruf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, Zuhruf Suresi, 33, “Eğer insanlar, Allah’a karşı isyanda birleşip tek bir ümmet olacak olmasaydı” Hepsinin dinsiz, imansız olacağını bilmeseydim diyor Allah yani böyle bir şey olmasaydı. “Rahman (Allah’ı) inkar edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerlerine çıkıp yükselecekleri merdivenler yapardık. Evlerine kapılar ve üzerinde yaslanıp dayanacakları koltuklar. Ve (daha nice) çekici süsler (de verirdik.) Bütün bunlar yalnız dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin katında muttakiler içindir. Kim Rahmanın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun ‘üzerini kabukla bağlattırırız’; artık bu, onun bir yakın dostudur. Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyanlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar.” Bayağı mümin, muttaki olduğunu zannediyor bakın, hidayette olduğunu zannederler diyor. Halbuki “Müslüman değillerdir” diyor Allah. Şeytan üstünü kaplıyor yani cinni şeytanlar, vücudunun üstünü kaplıyor bir elektrik gibi tamamen vücudunun üstünde duruyor. Onun haberi yok şeytanın komutasına girmiş mesela şeytan şunu yap diyor yapıyor, bunu yap diyor yapıyor. Ama kendini de hidayette zannediyor Allah ona işaret etmiş. “Şu halde biz seni alıp götürsek”, Peygamberimize (sav) hitap ediyor Cenab-ı Allah, “elbette onlardan intikam alacağız.” Yani seni vefat ettirirsek yine onlardan intikam alacağız diyor. “Şu halde Biz seni alıp-götürürsek, elbette onlardan intikam alacağız. Ya da kendilerine va’dettiğimiz şeyi onlara gösteririz ki, biz gerçekten onların üstünde güç yetirenleriz.” “Ya da kendilerine va’dettiğimiz şeyi onlara gösteririz ki”, bu hem Kıyamete bakıyor, aynı zaman da Mehdi (as) ve Hz. İsa (as)’a da bakıyor bu ayet. Çünkü “kendilerine va’dettiğimiz şeyi onlara gösteririz” bizzat gözleri ile görecekler bir şey. “Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı tutun”, Allah’ın hükmüne sımsıkı bağlan, Kuran’a, “çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin. Ve şüphesiz o (Kuran) senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.” Biz Ahiret’e gittiğimizde demek k, sadece Kuran’dan sorulacağız, Kuran’a uyduk mu, uymadık mı? Bak Allah ne diyor “Siz ondan sorulacaksınız” o kadar. “Ve şüphesiz o (Kuran) senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir.”