Zuhruf Suresi, 48. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 27 Mayıs 2012 tarihli röportajından Zuhruf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bismillahirrahmanirrahim, her hangi bir sayfa açıyoruz. Zuhruf Suresi 48’ci ayette Şeytan’dan Allah’a sığınırım. Firavun Kavmine Cenab-ı Allah diyor ki; “Biz onlara biri ötekinden daha büyük olmayan hiçbir ayet göstermedik.” Her mucize daha büyük, gittikçe dozu artıyor mucizelerin büyüklük dozu. Her seferinde daha kapsamlı mucize gösterdik diyor Allah. “Belki dönerler diye, onları azapla yakalayıverdik” dönmüyorlar. Onun için millet olarak da, topluluk olarak da, mutlaka Allah’a candan sevgi duymak bağlanmak gerekir. Dünyayı Allah’tan ayırdığında, Allah’ı dünyadan ayırdığında, perişanlık gelir. Bir bütündür Allah. Mutlaka Allah’la beraber dünya kullanılacak gibidir. Allah olmadan dünyayı kullanmaya kalktığında, dünya insana saldırır. Ekonomik krizle saldırır, intihar ettirir, bunalıma sokar, sağlığınız bozulur, ızdırap çekersiniz. Anlamsız olur her şey. Bir manası olmaz hayatın. Başbakanımız ne diyor? “Çoğalın” diyor. Doğru Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisi de var; “Ben, ümmetimin çokluğuyla övüneceğim, ahirette” diyor. Fakat şimdi adam çocuk yapacak bir adam. Düşünüyor nasıl bakacağım çocuklara diye. Kendini koruyamıyor, maddi olarak da koruyamıyor manevi olarak da koruyamıyor. Her yer tuzaklarla dolu belayla dolu. Sokağa çıkamıyor. Birine bir şey söylüyorsun ya iftira atıyor, ya bir oyun oynuyor, ya tuzağa düşürmeye kalkıyor. Dost bildikleri insanların kahpe çıkıyor bir kısmı. Sırdaş edinemiyorlar. Dost edinemiyor. Dışarıda rahat rahat kolunu elini sallayarak gezinemiyor. Şimdi adam tek başına gezemeyince çocuğum nasıl gezsin diyor sokakta. Kendisi iş bulamayınca, iş bulsa da sürünüyor, çocukta sürünür diyor, hasta oluyor hastanede kuyrukta bekliyor perişan oluyor.

Ya diyor ben madem böyle sürünüyorum, çocuk yapıp onu da süründürmeyeyim bari diyor. O zaman olay daha başka, zemin daha başka. Bir kere insanların birbirlerine nefretinin kalkması gerekir. Bu nefret kalktığında mahkemelerin yükü, ne kadar mahkemelerde dosya var? Bir milyon. Kaça düşer? Yüze düşer. İnsan sevgisi olursa. Affetme, merhamet olursa, şefkat olursa, yüze düşer. Öbür türlü, ızdırabın önü arkası kesilmiyor. Herkes herkesi mahkemeye veriyor aşağı yukarı, birçok yerde. Birçok kişide bunu görüyoruz. Nefret kol geziyor. Allah sevgisi olmayınca, azap ruhta bir azap oluşuyor. Halbuki herkes topluca Allah’a sıkı sıkıya sarılırsa, Allah’ı çok severse, hemen akabinde kardeşlik sevgi, şefkat, merhamet, geliyor. Dünyevizmler ortadan kalkar. İşte Komünizm, Faşizm, Kapitalizm ortadan kalkar, ferahlık gelir. Çözümü, dünya hükümetleri teknik olarak halletmeye çalışıyorlar, teknik yönden. Teknik yönden de çözemiyorlar. Hükümet değiştiriyor adamlar, halk hükümet değiştiriyor, bir beladan ötekine geçmiş oluyorlar. Yunanistan’da adamlar, Fransa’da da değiştiriyorlar, bir bela gidiyor, başka bela geliyor, ekonomik bela geliyor, sıkıntı geliyor. Allah’ı coşkuyla sevme konusunu hayati bir konu olarak anlatmak lazım. Herkes biliyor. Ekonomistler de biliyor, sebebinin Allah sevgisi olmayışından olduğunu bu ekonomik krizin. Bu gün düşündüm, sanatçı kalmadı. Eurovision şarkı yarışmasında bütün parçalar, görüyorsunuz, yok sanatçı kalmamış. Kanalları açıyorum hazırlanan skeçler var yahut tiyatro ona benzer şeyler, hiç biri olmuyor. Müzik parçalarına bakıyorum, hiç biri olmamış. Kıyafet de yapamıyorlar. Muazzam bir manevi çöküntü var. Allah sevgisinin eksikliğinden kaynaklanıyor. Ne sanatçı var, ne bilim adamı. Bilim adamı da bilimsel araştırma yapmaya gerek duymuyor. Keşif, araştırma yapmaya gerek duymuyorlar, yapamıyorlar. Mevcutlara milim milim geliştirmeye çalışıyorlar.

Yeni köklü bir buluş yapamıyorlar. Etkileyici bir buluş yapamıyorlar. Türk sanat müziği parçaları var. Klasik Ankara Seymenlerini seyrettim oradan aklıma geldi. Fidayda vardır ünlü misket havası ünlü. Çiçekdağ vardır oyun havası. Bir daha asla ve kesinlikle öyle bir oyun havası yapamadılar. Yaklaşık yüzyıllık parçalar. Bir daha yapılamıyor. Çıkmıyor sanatçı, o yönde sanatçı çıkmıyor. Fidaydayı hiçbir şekilde onu tutturacak parça yok. Misket. Dedim Efeler niye sürekli aynı parçayla oynuyorlar? Sürekli misketle oynuyorlar, fidaydayla oynuyorlar, Çiçek dağla oynuyorlar. İki üç tane parçayla oynuyorlar, başka parçayla oynamıyorlar. Halbuki yüzlerce parça olması gerekiyordu. Her biri birbirinde güzel olması lazım. Mehter Marşı, Ceddin Deden, bir daha benzeri yapılamıyor. Mümkün değil, bir kere yapılmış bir daha yapılamıyor. Nefis parça Ceddin Deden, mesela Gafil ne bilir. Bir daha benzeri yapılamıyor. Mesel Eski ordu marşı, bir daha benzeri yapılamıyor, olmuyor. Türk sanat müziğinin benzeri parça yapılamıyor artık, yok. Tarihi tablolar, güzel tarihi tablolar yapılamıyor. Müzelere koyuyorlar şortlu mortlu vatandaşlar, elleri sırtlarında geziyorlar ağzını açıyor hafif böyle bakıyorlar. İnsanların etleri de kof olmuş, bir şey olmuş. Büyük bölümü öyle olmuş. Kafaları da kof birçoğunun, eti de kof, bir şey olmuş. İşte dağlarda geziyorlar ellerinde çubuklarla. Dağlara da acıyorum. Öyle ruhsuz dinsiz adamların, Allah’sız adamların dağlarda gezmesi. Sen ne anlarsın dağın güzelliğinden? Allah’a inanmıyorsun ki. Allah’ın farkında değilsin. Sapık adam ellerinde iki üç sopayla dağda geziniyor. Kuşlara acıyorum dağdaki ağaçlara acıyorum. Pis ayaklarıyla onları eziyorlar, üstlerinde geziyorlar. Orada Allah’a inananın onlara karşı sevgisi şefkati nerede-oradaki dinsiz olup sapık olan ama mesela dinsizdir de kendi halinde insanlar var onlar ayrı mesele. Sapık adam. Oraları da batırıyorlar.

O pis ellerini oralara sürüyor. O ağaçlara acıyorum, otlara da acıyorum, hayvanlara da acıyorum, kuşlara da acıyorum. Hiç layık değiller. Ama Cenab-ı Allah imtihan sebebiyle onlara da müsaade etmiş dünyayı kullanmalarına. Bütün dünya hükümetlerine bakın, çaresizlik içindeler. Obama eskiden Amerikan Başkanları çok havalı olurlardı. Çok gariban. Kim gelirse gelsin gariban olur. Çünkü Amerika ekonomik yönden çöktü. Muazzam intihar furyası var. Amerikan ordusu adeta su gibi eriyor. Her gün yoğun intiharlar var Amerika’da. Ama zibil gibi, bir tane iki tane değil. Dinsizliğin getirdiği ıstırapla, adamlar dayanamayıp canına kast ediyorlar, canına kıyıyorlar. Daha hala İslam olmamaya direniyorlar. Daha hala Allah’a teslim olmamaya direniyorlar. Çöktün işte bak dünyanın tadı tuzu kalmadı. Amerika’nın bütün havası süksesi gitti. Sürünüyor Amerika. Fakir bir ülke oldu, gariban bir ülke oldu. Halkı da fakir, kendi de fakir. Ne ekonomide ilerleyebiliyor, ne sanatta ilerliyor, ne bilimde ilerleyebiliyor. Dev hamburgerler yapıyorlar, domuz salamı koyuyor onu yiyorlar. Adamlarda çok büyük bölümü gudubet hale geldi. Şiştiler böyle bir acayip. Eskiden Amerikalılar zayıf filinta gibi adamlar olurdu. Filmlerde görüyorsunuzdur, jilet gibiydiler. Şimdi homojen gibi herifler. Kadınlar da öyle, çok garip hale geldiler. Silindir gibiler büyük bölümü sıkıntıdan. Gece gündüz yiyorlar sıkıntıdan, sinirden. Izdırap veriyor. Yemezse sinirleri daha da gergin oluyor, hırsla yemeğe devam ediyorlar. Ayette diyor “hırsla yerler” diyor ayette de. Kuran ayetinde “hırsla yerler” diyor. 

 


Zuhruf Suresi, 48-49 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 11 Kasım 2012 tarihli sohbetinden Zuhruf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bakın diyor ki Cenab-ı Allah Zuhruf Suresi, 48. ayette; “Biz onlara biri ötekinden daha büyük olmayan hiç bir ayet göstermedik” diyor Allah. Çok büyük deliller gösterdik diyor. Ahir zamanda, Mehdiyet devrinde bu delilleri gördükleri halde, anlamazdan geliyorlar. “Belki dönerler diye, onları azabla yakalayıverdik.” Eğer delillerimi görmezden gelirseniz, azapla yakalarım diyor, Allah.

49-“Ve onlar dediler ki: "Ey büyücü,” diyorlar, hitapları bu Hz. Musa (a.s)’a, “sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız." Bu kadar delile rağmen.

Azab gidince, yine andlarını bozuyorlar diyor Cenab-ı Allah.