Sayın Adnan Oktar'ın 10 Ocak 2010 tarihli röportajından Rahman Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: 37. ayet Rahman Suresi. “Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül olduğu zaman;” Geçen günler televizyonda gösterdin değil mi internetten? Kıpkırmızı bir gül görünümünde. 33. ayet, “Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz,” yani atmosferi aşıp yerçekiminden kurtulup gidebiliyorsanız, “hemen aşın; ancak 'üstün bir güç olmaksızın aşamazsınız.” Yani roket olması gerekiyor ve çok hızlı olması gerekiyor yerçekiminden kurtulması için. Yani normalin çok çok üstünde bir hıza kavuşması gerekiyor. 29. ayet, “Göklerde ve yerde olan ne varsa O'ndan ister.” Herkes Allah’tan ister diyor her şeyi. “O, her gün bir iştedir” diyor Allah. Her gün yaratır, her an yaratır. “Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler O'nundur.” Gemiyi kim yapıyormuş? Allah yapıyormuş. Tersanede gemi yapılmaz. Tersaneyi Allah vesile eder, gemiyi yapan Allah’tır. “(Yer) Üzerindeki her şey yok olucudur;” hepsi yok olacak diyor Allah. “Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (Kendisi) baki kalacaktır.” Allah Cebrail (as) ve Azrail (as) dahil, hepsini yok ediyor önce. Sonra hepsini yeniden diriltiyor.
Rahman Suresi’nde “Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' sahiptirler.” Cennet, bakın “çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' sahiptirler.” Çok ince desenler var her yerde, her şeyde. “İkisinde de her meyveden iki çift vardır.” Meyveler hep çift çeşit olarak. Mesela kiraz çift çeşit, elma, armut, karpuz ve cennet meyveleri de. Mesela hiç görmediğimiz meyveler de inşaAllah.
SUNUCU: İnşaAllah Hocam, Allah göstersin.
ADNAN OKTAR: İnşaAllah. “Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır.” Bakın Cenab-ı Allah yine bakışa dikkat çekiyor. Yani olağanüstü ruhu etkileyen bir gücü vardır mümin kadının ve mümin erkeğin. İmanın derecesine göre olur bu. “Bundan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.” O da iffetin önemini gösteriyor, inşaAllah. “Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler.” Cennet için diyor ki; “alabildiğine yemyeşildirler” diyor. Bütün cennete uzaktan bakıldı mı yemyeşil bir ortam olarak görünüyor uzaktan bakıldı mı. Bütün, tabii tamamına yeşil hakim. Hatta cennet kıyafetleri var, onlar da yeşildir. Ama cennet yeşilinin ne olduğunu ahirette göreceğiz. Yani en çok hoşumuza giden renk olacak İnşaAllah, en beğendiğimiz renk olacak.
Sayın Adnan Oktar'ın 3 Ocak 2010 tarihli röportajından Rahman Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: Ayrıca başka bir ayette Allah şöyle buyuruyor. “Sonra gök yarılıp, yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül olduğu zaman....”. Bakın bu fotoğraf, yeni çekilmiş fotoğraflardan biri, gökyüzünün. Bulutlu gaz kütleleri, nebulalara verilen isim. Nebula oluşmadan önce bir yıldız ve bu yıldızlarda çok büyük oldukları için, içten gelen basınç ve yüksek sıcaklığın etkisi ile uzay boşluğuna gaz salarlar. Daha sonra bu gazlar yakınlaşarak 15.000 derece sıcaklıkta bir gaz bulutu oluştururlar. Kuran’da da Nebulaların bir çeşiti olan Rosetta Nebula’ya dikkat çekilmektedir. Çünkü kıpkırmızı bir gül ifadesi geçiyor. Bakın, hakikaten bakıyorsunuz, görüntüleri bu Nebulaların kıpkırmızı bir gül gibi, maşaAllah. Ayrı bir mucize olarak.
Sayın Adnan Oktar'ın Rahman Suresi'nde Ahir Zamana Bakan Ayetlerle ilgili açıklamaları.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman Suresinden başlayalım. “Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla”. Mesela bak Kur'an'da Cenab-ı Allah, “Güneş ve Ay belli bir hesap iledir”, diyor. 5. ayette. Ahir zamanda, Mehdi'nin gelişinde de Cenab-ı Allah güneş ve ayı bir ölçü olarak kullanıyor değil mi? 15 gün arayla diyor güneş ve ay tutulmaları olacak ve iki kere üst üste olacak diyor. Ayette ne diyor Cenab-ı Allah? “Güneş ve ay bir hesap iledir”. Demek ki, hesapta birçok olayın anlaşılmasında bu konu, bu hesap devreye girecek. Ve Mehdi'nin anlaşılmasında da bir hesaptır. Buna dikkat çekmiş Cenab-ı Allah.
“İnsanı ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı”. Yani porselen, klasik porselen gibi bir heykel. İnsan heykelinden Allah insanı yarattı diyor. Allah'ın buna ihtiyacı olduğundan değil gücünü göstertmek için hayret vermek için, şaşırtmak için bunu yapıyor. Porselenin birden canlanması çok şaşırtıcı değil mi? Çok heyecan verici. Ama normalde insanı yaratmak Allah için son derece kolay. Çünkü mesela demin sen yoktun, birden bak karşımdasın şu an. Ben de yoktum birden senin karşındayım. Gayet kolay yarattı değil mi? Hiç de zor olmuyor yani Allah için. Ama ilk başta böyle bir porselen heykelden yaratmış olması meleklerin ve cinlerin çok hoşuna gitmesine vesile oluyor. Biz de ahirette ilk yaratılışı göreceğiz, inşaAllah. O hayreti yaşayacağız, inşaAllah.
15) “Cann'ı (cinni) da 'yalın-dumansız bir ateşten' yarattı.” Yani cin takımının ilk başlangıcı da yalın dumansız bir ateş, bakın, “yalın dumansız bir ateş”. Neye benziyor bu? Elektriğe benziyor. İnşaAllah. Ya elektrik ya elektrik benzeri bir şey. Yani insanların daha henüz keşfedemediği bir şey ama muhtemelen elektrik.
19. ayette diyor ki, Cenab-ı Allah. “Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi”. Bu aynı zamanda İstanbul'a bakıyor biliyorsunuz. İki deniz. Bizim birleştiği yerdir İstanbul. Ama birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. Biraz daha ikinci batıni, daha derin anlamına girdiğimizde, yani batınındaki ince anlama girdiğimizde, iki deniz, iki ilim denizinin, Mehdi'nin ve Hazreti İsa'nın birbirlerine kavuşmak üzere Allah tarafından dünyaya salınmasına da işaret ediyor olabilir.
20) “İkisi arasında bir engel (berzah) vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler.” Tabi bu asıl dış anlamı, birinci anlamı olarak iki deniz var. Mesela biri tuzlu oluyor, biri tuzsuz oluyor. Birbirine karışmıyorlar. Bu biliniyor değil mi? Cebel-i Tarık'ta. Cebel-i Tarık'ta böyle bir yer var. Ayrıca akıntılar da var. Mesela alt akıntı, üst akıntı ayrı oluyor. Biri bu tarafa giderken biri bu tarafa gidiyor. Boğaz'da da vardır o biliyorsunuz. Birbirine karışmazlar. Bir buna bakıyor ama biraz daha ince daha detaya baktığımızda, mesela Mehdi'yle Hazreti İsa'nın arasında boyut farkı var. O göğe alınmış, o yeryüzünde. Bu engel kalktığında ikisinin birleşeceği ve birlikte mücadele edeceği anlaşılıyor, inşaAllah.
Bakın “çünkü ikisinden de inci ve mercan çıkar” diyor. Şimdi Denizlerden tamam inci mercan çıkar ama hikmet ilim genellikle inci ve mercan olarak alınır tasavvufta. Güzel sözler, güzel düşünceler ince ve mercan olarak belirtilir. İnşaAllah.
“Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler onundur”. Şimdi Peygamber Efendimiz zamanında denizde koca dağlar gibi olan gemi pek yoktu. Küçük gemiler vardı. Şimdi büyük dev yolcu gemileri İstanbul'dan geçiyor. Aynı zamanda bu olay İstanbul'dan böyle gemiler geçecek anlamına da geliyor. Değil mi? Çok katlı. Dağ gibi. Evet dağ gibi böyle olağanüstü büyük gemiler var. Yolcu gemileri var. Bunun yeri olarak da İstanbul'a işaret ettiğini hissediyoruz. İnşaAllah.
“Yer üzerinde her şey yok olucudur”, diyor Cenab-ı Allah. “Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü kendisi baki kalacaktır”. Bütün melekler, bütün insanlar, her şey yok olacak ve yeniden diriltilecekler. En son Azrail Aleyhisselam kalıyor. Onun da canı alınıyor en son olarak. İnşaAllah. Değil mi? Ayet ona bakıyor.
“Göklerde ve yerde olan ne varsa Cenab-ı Allah'tan talep eder. O her gün bir iştedir”. Mesela şu anda da bakın bizim konuşmamızı yaratıyor Allah. Evet. O her an bir iştedir diyor. Demin mesela annem buradaydı. Değil mi? Yanımızdaydı. Sen geldin. Sürekli mesela bak balıklarda Allah'ın tecellisi. Mesela bak şimdi o yukarıya doğru çıkıyor. O aşağıya doğru gidiyor. Allah'ın kaderiyle hareket ediyorlar. Kadere göre hareket ediyor. Cenab-ı Allah onu söylüyor. O her gün bir iştedir. Her an her gün bir iştedir. İnşaAllah.
“Ey cin ve ins toplulukları”, diyor Allah'ım. Yani ey insanlar ve cinler. “Eğer göklerin ve yerin”, göklerin ve yerin, “bucaklarından aşıp geçmeye güç getirebilirseniz hemen aşın. Ancak üstün bir güç sultan olmaksızın aşamazsınız.” Şimdi gökyüzüne insanlar çıkmak istedikleri vakit bir güçle karşılaşıyorlar yer çekimi gücüyle. Yer çekimi gücünden kurtulabilmen için çok yüksek bir hıza erişmeleri gerekiyor. Bakın Cenab-ı Allah ne diyor? “Üstün bir güç olmaksızın aşamazsınız”, diyor. Nereden aşamazsınız? “Göklerden”. Yani gökleri aşamazsınız diyor. Üstün bir güç olmadan. Ahir zamanda roketlerin yapımına Kur'an açıkça işaret etmiş oluyor. Yani öyle bir sürate ulaşacak ki yer çekimini de aşarak gökyüzünü geçecek. Atmosferi geçecek. Değil mi? Çok açık sarih ifade bakın. “Göklerin bucaklarından aşıp geçmeye güç getirebilirseniz hemen aşın. Ancak üstün bir güç olmaksızın aşamazsınız”, diyor. Bunu Allah ahir zamanda verdi.
“İkinizin de üzerine ateşten yalın bir alev ve kıpkızıl bir duman salıverir de kurtulup başaramazsınız”. Mesela atmosferden girerken biliyorsunuz uzay aracının bir alev kaplıyor sürtülmeden dolayı. Değil mi? Ve birçok kazada o yüzden bu şekilde oldu. Yani o yanma olayı oluştu. Uzaydan girerken. Diyor ki bak ayet “ikinizin üzerine ateşten yalın bir alev ve kıpkızıl bir duman salıverir de kurtulup başaramazsınız.” Yani üstünüzü bir ateş kaplar diyor. Aynı zamanda. Yani bu ayetin ikinci işareti manasını söylüyor bu. Yani uzay araçlarının sürtünmeden dolayı yanacağına da Kur'an işaret etmiş oluyor.
“Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül olduğu zaman”, geçenlerde tam gün görünümünde bir fotoğraf yayınlandı uzayda. Değil mi? Onu sana eğer gönderirlerse biraz sonra onu gösterebiliriz. Ahir zamanda böyle bir görüntünün olacağını da Kur'an işaret etmiş oluyor.
Bakın. MaşaAllah. Evet. Demin okuduğum ayette bahsettiğim gül görüntüsünü Cenab-ı Allah bakın gökyüzünde oluşturmuş. Bir benzeri, bir mislini oluşturmuş Cenab-ı Allah. Bakın ayette ne diyor Cenab-ı Allah Rahman Suresi 37'de? “Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kırmızı bir gül olduğu zaman”, bu da uzayda çekilmiş bir fotoğraftır. Bir galaksi kümesinin oluşturduğu. Bakın kıpkırmızı bir gülü andırıyor. Tam Kur'an'daki tarif edildiği gibi. Ve bunun ahir zamanda oluşmuş olması da ayrı bir harikadır. Bir mucizedir, inşaAllah.