Sayın Adnan Oktar'ın 23 Ocak 2013 tarihli sohbetinden Vakıa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Vakıa Suresi, 10-“Yarışıp öne geçenlerde, öne geçmiş öncülerdir.” Dünyada bir takva yarışı var, şu an biz o yarışın içindeyiz. Deccaliyet olunca, engelli koşu gibi oluyor. Daha çok sevap kazanırsın. Engeller ne kadar çoksa, koşudaki derece o kadar yükseliyor. Engel olmaz düz koşarsan, derecen düşer. Engel ne kadar fazla ise, o kadar sevap alırsın.
11-“İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.” Allah’a daha yakın olanlardır diyor Allah, Allah’ın daha sevdikleridir.
12-“Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde; Allah, donatılmış diyor. Yani donanma gibi diyor cennet, her yeri donatılmış.
13-“Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,
14-Birazı da sonrakilerden.” Hz. Mehdi (a.s) ve Hz. İsa (a.s) talebeleri, inşaAllah. “Birazı da sonrakilerden” diyor. Zaten 14-Hicri 1400’e de bakıyor, 14. ayet.
15-“Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler.” Evrimle mi yaratılıyor bu cennet tahtları? Bakın “özenle işlenmiş” diyor. Koltukları milyonlarca detayla işlenmiş oluyor. Kol kısımları, ince ince güzel taşlar, böyle tek tek, tek tek süslenmiş, nefis görünümlü koltuklar. Ne diyor ayette; Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler.” Mücevher taht, her yeri özenle işlenmiş, milyonlarca detay var üstünde.
16-“Karşılıklı yaslanmışlardır.” Böyle karşılıklı, yaslanarak. Yaslanmayı cennette niye seviyoruz? Cennette yorulmak yok. İstesek böyle, ayakta da koltuksuzda dururuz. Yani aynı oturuyor gibi dururuz böyle koltuk olmadan, istediğimizde, havada da dururuz. Yaslanmayı bu dünyada çok sevdiğimiz için alıştığımız için, onu cennette hep isteyeceğiz. Sonsuza kadar unutmuyoruz. O yorgunluktan alıştık ya, illa sırtımız yaslanacak, korluğunda bir anlamı yok normalde, dünyada öğreniyoruz biz onu. O yüzden cennette seviyoruz, yoksa biz zaten ayakta durmaktan zaten yorulmayız. Ayakta milyonlarca sene durabiliriz, hiçbir şey olmaz, sürekli gezebiliriz. Ama oturma nimet olduğu için dünyada, illaki koltuğa oturmak istiyor, içgüdü olarak insan, illaki döşekte olacak, döşeğe uzanmak hoşuna gidiyor. Çünkü yorgunluğu tattık ya dünyada, döşeğe uzanmayı tattık, döşek bizim için önemli bir nimet olduğu için, illaki onu istiyoruz, o şekilde isteyeceğiz. Yoksa cennette istersen tahtta oturur gibi havada oturursun, milyonlarca sene istesen durursun gökte. Tamamen senin isteğine bağlı.
Sayın Adnan Oktar'ın 1 Ocak 2010 tarihli röportajından Vakıa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Vakıa Suresi, 56. sure, bakın yine 56’ya geldik, Vakıa Suresi, 56. 4, “Yer şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı, ve dağlar darmadağın olup ufalandığı”, bakın 5. ayet de bu bakın. 4’te “Yer şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı..”, yani bir çarpmayla, bak kıyameti yine anlatıyor. “Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı”, çarpmanın şiddetiyle dağlar darma keşan olacak. 4 ve 5. ayetler ne olur 4, 5 biraraya gelince?
OKTAR BABUNA: 1545.
ADNAN OKTAR: Yine 1545’e işaret ediyor.
OKTAR BABUNA: MaşaAllah. Kıyametin oluş tarihi.
ADNAN OKTAR: Vakıa Suresi, “nimetlerle donatılmış Cennetler içinde” diyor, Cennet ehlini anlatıyor Cenab-ı Allah. “Birçoğu geçmiş ümmetlerden”, 13. ayette, “birazı da sonrakilerden” 14 aklına ne getiriyor? Yani biraz az bir kısım da sonrakilerden Cennette insanlar, Hicri 14. yüzyıl. Hicri 1400’e bakıyor değil mi? “Birazı da sonrakilerden. Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler”, hani evrim vardı Cennet’te de? Mücevherden tahtlar orada mağazadan alınmıyor, Allah yaratıyor, değil mi orada bir usta yapmıyor onu, Allah yaratıyor. “Karşılıklı yaslanmışlardır” diyor Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 10 Ocak 2010 tarihli röportajından Vakıa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Evet, efendim Vakıa Suresi, “Yer, şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı,” 4. ayet, “ Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı,” 4 ve 5 bir araya gelince ne olur? 1545. Bak, “Yer, şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı ve dağlar darmadağın olup ufalandığı,” Kıyamet, inşaAllah. Vakıa Suresi, 13. ayette, “nimetlerle-donatılmış cennetler içinde, birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,” 13, 14’ü, “birazı da sonrakilerden.” 14. yüzyılda, Hicri 14. yüzyılda, Mehdi (as) devrine işaret ediyor inşaAllah. “Bakın, birazı da sonrakilerden.” 14. “'Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler.” Hani evrim oluyordu cennette. Mücevher tahtlar evrimle olur mu?
OKTAR BABUNA: Olmaz İnşaAllah.
ADNAN OKTAR: Usta da yapmıyor onu, kim yapıyor? Allah yaratıyor. “Karşılıklı yaslanmışlardır.” Demek ki sohbetten de müminler derin zevk alacaklar. “Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık.” Yeni bir yaratılışla yarattık diyor Cenab-ı Allah. “Onları hep bakireler olarak kıldık,” Her seferinde kadınlar bakire oluyorlar tertemiz, hiç dokunulmamış hale geliyorlar. “Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt,” tutkunun önemine Allah dikkat çekiyor, sevgi. Sevgi ve tutku olmadıktan sonra kadın et ve kemik yığınıdır, erkek de et kemik yığınıdır. Sevgi ve tutkuyla bir anlam kazanır. O da Allah sevgisiyle olur. Allah aşkıyla sevilecek insanlar. Küfür için, cehennem ehli için; “hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su,” hücrelerinin içi yanacak, “ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler.” Meraklılar ya onlar kapkara dumana falan yani kapkara duman yani sürekli onların ilkel atmosfer dedikleri, dünyanın ilkel şeyi diyorlar, ilkel çorba, gerçi Kuran’da var bu. İlk yaratılışta her yer dumanla kaplıydı, diyor Cenab-ı Allah ama, onlar tesadüfen oldu diyorlar. Cenab-ı Allah da her yeri duman kaplı hale getirecek, cehennemin özelliğidir. “Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımarmış olanlardı.” Varlığa şükretmek, varlığı artırır. Ama şükredilmedi mi Allah nimetini alır ve cezalandırır. “(Yerinize) Benzerlerinizi getirip-değiştirme,” bak “(Yerinize) Benzerlerinizi getirip-değiştirme ve sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde inşa etme konusunda.” Yani fizik kanunlarıyla, kimya kanunlarıyla alakası olmayacak şekilde yeniden yapacağım, diyor Allah. Onun için bilemezsiniz, diyor. Bilemeyeceğiniz bir şekilde yapacağım, diyor Allah. Bak diyor ki 61. ayette Vakıa Suresi, “sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde inşa etme konusunda. Andolsun,” diyor, “ilk inşa (yaratma)yı bildiniz;” bunu gördünüz, araştırdınız, fosillere baktınız, molekülleri incelediniz, atomun yapısını araştırdınız ve ilk yaratmayı bildiniz diyor Allah. “…ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?” diyor, 62. ayette. Demek ki bilim adamları, Müslüman alimler, olmayanlar da onların ilminden, eğitiminden istifade ederek ilk yaratmanın nasıl olduğunu araştırıp anlayacağız. Yani atomu nasıl yaratmış, molekülleri nasıl yaratmış, proteinleri nasıl yaratmış Cenab-ı Allah, bunları bileceğiz. Dolayısıyla fosillerin yapısından da değil mi yaratılışın bir gerçek olduğunu göreceğiz inşaAllah.