Kalem Suresi, 1-33, 51-52 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 19 Ocak 2013 tarihli sohbetinden Kalem Suresi ile ilgili açıklamaları.

 

ADNAN OKTAR: Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun”. Demek ki ahir zamanda yazı, kitap çok etkili olacak. Ona işaret ediyor. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v) zamanında Kuran yazılı değildi, ezberdeydi. Yani yazılı bir kitap yoktu Peygamberimiz (s.a.v) zamanında. Kuran sonradan kitap haline getirildi. Ama burada, “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun”. Gerçi o zamanlar derilerin üstüne, kemik parçasının üstüne, kürek kemiklerin üstüne ayetler yazılıyordu. O şekilde muhafaza ediliyordu ama kitap halinde değildi. “Nun”; bence “Nun” harfi Mehdiyete işaret ediyor. “Nun” harfinde öyle bir işaret var diye düşünüyorum. “Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun”. Yine ahir zamanda kitabın ve tebliğin önemine Cenab-ı Allah’ın dikkat çektiğini düşünüyorum ahir zamana bakan yönüyle.

“Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin”. “Deli değilsin” diyor Cenab-ı Allah. Peygamberimiz (s.a.v)’e hitap olmakla beraber Hz. Mehdi (a.s)’a da böyle bir suçlama, böyle bir iftira atılacağını ayetten anlıyoruz, inşaAllah. “Sen, Rabbinin nimetiyle” nimetle, “Bir mecnun” bir deli, “değilsin”.

“Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır.” Sürekli sevap alacaksın, sürekli tebliğ yapacaksın, dini yayacaksın, ibadet edeceksin. Hep hayır yönünde olduğun için sürekli sevap alacaksın. Peygamberimiz (s.a.v)’e bakan yönü açık ama aynı zamanda Hz. Mehdi (a.s) da bakıyor ayet.

“Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin.” Peygamberimiz (s.a.v)’in ahlakı çok yüksekti biliyorsunuz. En yüksek ahlaka sahipti. Hz. Mehdi (a.s)’ın da Peygamberimiz (s.a.v)’e benzeyeceğini de düşündüğümüzde Hz. Mehdi (a.s)’a işaret ettiğini anlıyoruz.

“Artık yakında göreceksin ve onlar da görecekler.” Beşinci ayet, beşte başlıyor altıda bitiyor. Beş ve altı, yani elli altı. Ayetlerde de işaretler olur. Peş peşe gelmede meydana gelen bir rakam vardır. O yönüyle de birçok şeyi çözebilir kardeşlerimiz, inşaAllah. “Artık yakında göreceksin ve onlar da görecekler”. Demek ki yakında bir fütuhat var. Peygamber efendimiz (s.a.v) zamanına bakmakla beraber Mehdi devrinde de yakında bir fütuhat, bir güzellik Müslümanların lehine bir fereç olacağı anlaşılıyor.

“Sizden, hanginizin 'fitneye tutulup-çıldırdığını.” Demek ki Hz. Mehdi (a.s)’a da fitneye tutulduğu, fitne içinde olduğu ve çıldırdığı, aklını kaybettiği, çizgiden çıktığı, yolunu kaybettiği iddiasında bulunacaklar.

“Elbette senin Rabbin, kimin Kendi yolundan şaşırıp-saptığını daha iyi bilendir”. “Deccal olanın kim olduğunu daha iyi bilir” diyor Allah. “Kimin hidayete erdiğini de daha iyi bilendir”. “Kimin Mehdi olduğunu da daha iyi bilendir” diyor. Hidayete eren mehdi demektir. Hidayete erdiren, vesile olan o da mehdi.

“Şu halde yalanlayanlara itaat etme”. Yani yobaz takımına, Darwinistlere, materyalistlere itaat etme. Ahir zamana bakan yönüyle söylüyorum.

Şeytan’dan Allah’a sığınıyorum. “Onlar, senin kendilerine yaranmanı (uzlaşmanı) arzu ettiler;” yani uzlaşmanı arzu ettiler “o zaman onlar da sana yaranıp-uzlaşacaklardı”. Şimdi Darwinistler ne diyorlar; “Kuran’da da Darwinizm var, gel seninle uzlaşalım” diyorlar. Ben de dedim; “Kuran’da Darwinizm yok”, anlatıyorum. “PKK konusunda uzlaşalım” diyorlar. “Hiçbir şey yapmayacak PKK” diyorlar. O konuda da uzlaşamayız diyorum. “Komünizm konusunda uzlaşalım” diyorlar. O konuda da uzlaşamayız diyoruz...

 


Kalem Suresi, 8-20 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 20 Mayıs 2012 tarihli sohbetinden Kalem Suresi ile ilgili açıklamaları.

 

ADNAN OKTAR: Bak, Kalem Suresi çıktı açtım şimdi manidar. Şeytandan Allaha sığınırım; “şu halde” diyor Cenabı Allah, “yalanlayanlara itaat etme. Onlar, senin kendilerine yaranmanı (uzlaşmanı) arzu ettiler.” Şimdi yobazların istediği bu, değil mi? Bak diyor ki, “Onlar, senin kendilerine yaranmanı (uzlaşmanı) arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp-uzlaşacaklardı.” O devirde de aynı yobazlar, müşrikler peygamberimize aynı tavrı koyuyorlar.

“Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık” yobazların özelliği, sürekli yeminle konuşuyor. Ve aşağılık, alabildiğin aşağılıktırlar. “Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen”. Açın internete bakın, Facebooka. Sadece bunların işi ayıplama ve kötülemektir yobazların, başka bir şey bilmezler. Sevgi, merhamet, şefkat, muhabbet böyle güzel şey, hiçbir konu anlatmaz. Ağırlığı da %80-%90.

“Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren”, sürekli dedikodu yaparlar, o ona dedi, bu ona dedi. Facebook'tan alıyor, şuradan alıyor, buradan alıyor. O ona götürüyor değil mi? Evet. “Hayri engelleyip sürdüren” Mesela, tebliğ yapacaksın durdurur, faydalı bir iş yapacaksın durdurur. İnsanları aydınlatırsın durdurur, Mehdiyyeti anlatırsın durdurur, İsa Mesih inecek dersin onu durdurmaya çalışır. İttihadı İslam'dan bahsedersin milleti ümitsizliğe kaptırmaya çalışır.

“Saldırgan.” Bak, yobazları Allah nasıl güzel açıklıyor, değil mi? Kimin elinde tahta, kimin elinde kılıç, kimin elinde bilmem başka bıçak, acayip saldırgandır bazıları. Hep bakın resimlerine, hep saldırganlık üstünedir. Kan dökmek, saldırganlık. “Olabildiğince günahkar,” her türlü ahlaksızlık, pislik oluyor bunlarda. “Zorba”. Acayip hep zorbalıkla iş halletmeye kalkar. İslam’ı, Kur’an’ı anlatırken hep zorbalıkla, karısına zorbadır, çocuklarına zorbadır, etrafına karşı zorbadır.

“Saygısız, sonra da kulağı kesik; mal ve çocuklar sahibi oldu diye”. Bir de bunlar üremeye çok meraklı oluyorlar. Mala da çok meraklı olurlar. “Ona ayetlerimiz okunduğu zaman: “Eskilerin uydurma masallarıdır diyen”” diyor. Yani mesela, müşriklere de Kuranı anlattığında; “yok”, diyor; “onun hükmü kalktı”, diyor; “o geçersizdir”, diyor. “Kur'an'a uyan, dinden çıkarsın”, diyor ya, “Kur'an'a uyarsan”, diyor, açıkça söylüyor. “Haşane, eüzübillah” diyor. İslam’ın yok. “İslam’ın, dinin, imanın kalmaz”, diyor. Bakın, bir sorun isterseniz, “Kur'an yeterli mi?” değin, “dinden çıkarsın ya”, diyor; “dinin, imanın kalmaz, o ne biçim söz, Allah esirgesin, haşa”, diyor. “İmanını tazele, yeniden bir kelime şehadet getir”, diyor; “Kur'an yeterlidir dediğinde”. Allah, “Kur'an yeterlidir”, diyor. “Kur'an yeterlidir demeyenler küfre düşer”, diyor Allah. Onlar; “sakın ha, böyle bir söz söyleme, Kur'an yeterlidir denmez”, diyor; “Müslüman öyle bir şey diyemez”, diyor.

“Yakında biz onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız.” Burunlarını Allah hortuma benzetiyor. “Gerçek şu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik.” Bunların bir kısmı da bahçeye falan da meraklı oluyor, sırf şey olmuyor. Böyle bağ, bahçe olsun, yesinler, içsinler. Böyle bol-bol yan gelip yatsınlar, oradan da Müslümanlara saldırsınlar. Ahlaksızlık yapsınlar. “Bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti erkenden kimseye haber vermeden bahçeyi mutlaka devşireceklerine dair ant içmişlerdi. Hiç istisna yapmıyorlardı. “Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen afet üstünü sarıp-kuşatıverdi.”, diyor. “Sonunda (bahçe) kökünden kuruyup-kapkara kesildi.” Allah yobazlara bereket vermediğini, nimet vermediğini, her yerde belaya, uğursuzluğa uğradıklarını Allah göstertmiş oluyor ayette.

 


Kalem Suresi, 10-16 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 9 Ocak 2014 tarihli sohbetinden Kalem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah diyor ki Kalem Suresi’nde; “Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran” sürekli yemin edip duruyorsa diyor, “ona itaat etme” diyor. Her lafında yemin. “aşağılık,” (Kalem Suresi / 10) adama da itaat etme” diyor Cenab-ı Allah. Bak, “İtaat etme” diyor. “Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen” herkesi ayıplıyor, sürekli kötülüyor. Güzel laf yok ağzında, güzel söz yok.  “söz getirip götüren” yani (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan), (Kalem Suresi / 11) Ona şunu dedi, şu şunu dedi. Dedikoducu yani. “Hayrı engelleyip sürdüren” hayır yani İslam’ı tebliğ etmeyi engelliyor, Kuran’a hizmeti engelliyor. Yahut bir insana maddi yönden destek olmak istiyorsun, onu engelliyor. “saldırgan,” saldırgan, ona da itaat etme” diyor Cenab-ı Allah. Ve  “olabildiğince günahkar,” (Kalem Suresi / 12) “Günahkara da itaat etme” diyor Cenab-ı Allah. “Zorba” zorbaya da itaat etme, saygısıza da itaat etme diyor, “sonra da kulağı kesik;” (Kalem Suresi / 13) Yani ne idüğü belirsiz. Çevresinde hayasızlık ve kötülüklerle ün salan. “Mal (servet) ve çocuklar sahibi oldu diye,” (Kalem Suresi / 14) Biraz mal kazandı ve çocuklar sahibi oldu diye. “Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman: "(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır" diyen.” (Kalem Suresi / 15) Kuran’a inanmıyor. Kuran’a karşı tavır içinde. Kuran okunduğunda da eskilerin uydurma masallarıdır diyen. Allah detay veriyor tanımaları için. “Bunlara itaat etmeyin” diyor. “Yakında biz onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız.” (Kalem Suresi / 16) Yani Allah katında belirlenecek ve cezasını bulacak. Yani güzel huylu insanlara uyun diyor Cenab-ı Allah. Güzel ahlaklı, hep sevecenleri, sevgi dolu olanları Allah koruyup kollayıp kayırıyor. Ama kötüleri hep beğenmediğini Allah çirkin gördüğünü belirtiyor. 

 


Kalem Suresi, 10-13 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 2 Eylül 2010 tarihli röportajından Kalem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 


ADNAN OKTAR: Bak, Allah münafıkların karakterini açıklıyor. Kalem Suresi 10-13. “Yemin edip duran,” (Münafıklar sürekli Allah’ın adını anarak yalan söylerler, hep çok muttaki gibi göstererek hareket ederler.) aşağılık, (diyor Cenabı Allah, süper aşağılıktırlar, tam kahpe. Bak,) Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, (sürekli Müslümanları ayıplarlar ve kötülerler, sürekli eleştirirler; “şurasında hata var, burasında bunu yanlış yaptılar” Yani kendi karaktersizliğini, İblisliğini düşünmez, kendisinin mücadeleden kaçındığını, Müslümanlara kinini düşünmez; sürekli Müslümanları ayıplar ve kötüler ve kendince doğru bildiği noktalarda – yanlış ama kendince doğru bildiği noktalarda- sürekli ayıplayıp kötüler.) söz getirip götüren (kahpeliğinin gereği olarak istihbarat faaliyetinde bulunur, Müslümanlar hakkındaki bilgiyi sürekli taşır. Küfre taşır, diğer münafıklara taşır, Müslümanların düşmanlarına taşır. Gizlice yaptığını zanneder. Hayrı engelleyip sürdüren, (İslam ahlakının dünyaya hakimiyetini engellemeye çalışır. İttihadı İslam’ı engellemeye çalışır, Mehdi’nin çıkışını engellemeye çalışır, Hz. İsa’nın inişini engellemeye çalışır. Ama bunu tabi alenen “Hz. İsa gelmesin, Hz. Mehdi gelmesin” şeklinde değil, şeytani yöntemlerle, malum yöntemlerle yapar.) saldırgan, (cinayete eğilimlidir münafıklar, çok kahpedirler. Hitler’de, Mussolini’de, Mehdi’nin münafıklarında, Peygamberimizin (sav) münafıklarında hep bunu görürüz. Saldırgan. Böyle kahpe bir saldırganlık içerisindedirler. Var ya böyle sapıklarda saldırganlık olur, görülür; televizyonlarda bazen görürsünüz sapıkların saldırganlığını, o tarz saldırgandır.) olabildiğince günahkar, (çünkü Kuran’ın temel hükümlerine karşı isteksiz ve öfkelidir. Yani ittihadı İslam’a karşı, İslam ahlakının dünya hakimiyetine karşı öfkelidir, isteksizdir.) Zorba-saygısız, (Ve zorbadır. Kabalıkla işleri halletmeye, kaba güçle halletmeye çalışır. Hitler’de de Mussolini’de de bütün faşistlerde Lenin’de de ve bütün karaktersiz, kahpe münafıklarda bunu görmek mümkündür, zorbadırlar. Saygısızdır. Saygı çok ağırına gider münafığın. Sahte bir saygısı vardır ama, mesela farz edelim bir şeyh efendinin önünde ellerini bağlar ama, Allah’a karşı da saygısızdır, Peygambere karşı da saygısızdır, o şeyh efendiye karşı da saygısızdır. Saygı taklidi yapar, kalben. Ama bir fırsatını bulduğunda hemen o kahpe karakterini gösterir ve saygısızlığını bütün açıklığıyla göstermeye başlar. Yoksa taktik yapmıyor değildir.) sonra da kulağı kesik; (yani tam it kopuk takımıdır.) Kalem Suresi 10-13. İnşaAllah.