Sayın Adnan Oktar’ın 9 Ocak 2014 tarihli sohbetinden Kalem Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah'a sığınırım. Kalem Suresi’nde Cenab-ı Allah: "O inkar edenler zikri, Kuran'ı işittiklerin zaman" Kuran, "seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi." Yani nefret dolular, diliyle söylemiyorlar ama kalbinde gizli bir nefret var şiddetli, gizli bir nefret. Gözlerine yansıyor ama gözünden nefret akıyor hakikaten. Kin dolu bakışları, nefret dolu bakışları ama diliyle bir şey ifade etmiyor. Çünkü dil delil olacağı için dille bir şey söylemiyor ama gözünden nefret akıyor. Allah ona dikkat çekmiş. Sebep, Kuran’a uyması. Peygamber(s.a.v.) Kuran'a uyuyor diye nefret dolular. Ahir zamanda da Hz. Mehdi(a.s) Kuran'a uyuyor diye, Hz. Mehdi(a.s) nefret dolu olacak bazı hazirun, bazı insanlar, bazı nevzuhur şahıslar. "Oysa o Kuran alemlere bir zikir" alemlere, bütün dünyaya “öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şereften başka bir şey değildir.” Peygamberimiz (s.a.v.)'e niye kinleniyor adamlar? Kuran'a göre hareket ettiği için. Sünnete göre değil bak Kuran'a göre hareket ettiği için. Peygamberimiz (s.a.v.) Kuran'a göre hareket ediyordu, kendi kafasına göre hareket etiği için. O devrin yobazları, yobazlar devrik gözlü derlerdi ya pis bakışlıdır hakikaten, nefret doludur yobazların bakışları, dikkat edin oradan anlarsınız, gözlerinde amansız bir nefret vardır. Bak, “seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi” O kadar nefret dolu bakıyorlar. Demek ki, yüzlerinde meymenet olmuyor, bir nefret oluyor. "Fakat Rabbi onu seçti ve onu Salihlerden kıldı" Kim için söylüyor bunu Cenab-ı Allah? Hz. Yunus (a.s) için. "Fakat Rabbi onu seçti ve onu samimilerden kıldı. Eğer Rabbinde bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak durumda karaya atılmış olacaktı." Çırılçıplak ve yerilmiş olarak atılmış olacaktı. Yani Allah vermesin bir felaket. Bak "Yoksa gayb görünmeyenin bilgisi onların yanında mıdır ki kendileri yazıp duruyorlar?" Sürekli atıyorlar. Bağnazlara, yobazlara işaret eden bir ayet, 47. "Yoksa gayb görünmeyenin bilgisi onların yanında mıdır ki kendileri yazıp duruyorlar?" Sürekli uydururlar, şu şöyledir bu böyledir, hurafe tarzında. "Şimdi sen Rabbinin hükmüne sabret" Allah bir şey yaptığında mesela Türkiye'de olaylar oluyor.
Ne yapacak mümin? Sabredecek. Telaşa gerek yok çünkü Allah'ın hükmü. "Balık sahibi gibi olma" Yani Hz. Yunus (a.s) gibi. "Hani o içi kahır içi kahır dolu olarak çağrıda bulunmuştu" Kahır dolu yani hata yapma, Allah'a tevekküllü ol, kendini bırak Allah'a "Sen onlardan bir ücret mi istiyorsun" diyor Cenab-ı Allah Peygamberimiz(s.a.v.)’e "Haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altında kalmışlar." Sanki haksız bir borç çıkmış da, o borcun altında kalmışlar gibi sana sitemkarlar diyor, rahatsızlar diyor. Sen onlardan halbuki bir ücret istemiyorsun diyor, sen onlara zenginlik, bereket sunuyorsun. İslam'ı anlatıyorsun, Kuran'ı anlatıyorsun, hayır sunuyorsun. Ama onlar sen sanki çıkar sağlayacakmışsın gibi azgın bir terslik içindeler diyor, Cenab-ı Allah. "Ben onlara süre tanıyorum elbette benim düzenim, cezalandırmam sapasağlamdır" Allah zulmedenlere bir süre tanıyor, belli bir süre. Her zaman öyledir. Belki bazen on yıl, bazen yirmi yıl, bazen bir ay, bazen üç beş ay, bazen elli yıl. Bazen kırk yıl diyerekten deccaliyete kırk yıl süre tanıyor Cenab-ı Allah. Hep bunu görüyoruz kırk yıl, deccalin ömrü de kırk yıldır, yani deccaliyetin. "Ben onlara süre tanıyorum.” 45. ayet 1545'e işaret ediyor, kıyamet tarihine inşaAllah. 45'e çok işaret var Kuran'da. “Ben onlara süre tanıyorum” Bak 45 rakam var, sonra “Ben onlara süre tanıyorum. Elbette benim düzenim, cezalandırmam sapasağlamdır." Kıyamette sapasağlam, getirdiği bela sistemi de sap...
Sayın Adnan Oktar'ın 19 Ocak 2013 tarihli sohbetinden Kalem Suresi ile ilgili açıklamaları.
ADNAN OKTAR: Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun”. Demek ki ahir zamanda yazı, kitap çok etkili olacak. Ona işaret ediyor. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v) zamanında Kuran yazılı değildi, ezberdeydi. Yani yazılı bir kitap yoktu Peygamberimiz (s.a.v) zamanında. Kuran sonradan kitap haline getirildi. Ama burada, “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun”. Gerçi o zamanlar derilerin üstüne, kemik parçasının üstüne, kürek kemiklerin üstüne ayetler yazılıyordu. O şekilde muhafaza ediliyordu ama kitap halinde değildi. “Nun”; bence “Nun” harfi Mehdiyete işaret ediyor. “Nun” harfinde öyle bir işaret var diye düşünüyorum. “Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun”. Yine ahir zamanda kitabın ve tebliğin önemine Cenab-ı Allah’ın dikkat çektiğini düşünüyorum ahir zamana bakan yönüyle.
“Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin”. “Deli değilsin” diyor Cenab-ı Allah. Peygamberimiz (s.a.v)’e hitap olmakla beraber Hz. Mehdi (a.s)’a da böyle bir suçlama, böyle bir iftira atılacağını ayetten anlıyoruz, inşaAllah. “Sen, Rabbinin nimetiyle” nimetle, “Bir mecnun” bir deli, “değilsin”.
“Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır.” Sürekli sevap alacaksın, sürekli tebliğ yapacaksın, dini yayacaksın, ibadet edeceksin. Hep hayır yönünde olduğun için sürekli sevap alacaksın. Peygamberimiz (s.a.v)’e bakan yönü açık ama aynı zamanda Hz. Mehdi (a.s) da bakıyor ayet.
“Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin.” Peygamberimiz (s.a.v)’in ahlakı çok yüksekti biliyorsunuz. En yüksek ahlaka sahipti. Hz. Mehdi (a.s)’ın da Peygamberimiz (s.a.v)’e benzeyeceğini de düşündüğümüzde Hz. Mehdi (a.s)’a işaret ettiğini anlıyoruz.
“Artık yakında göreceksin ve onlar da görecekler.” Beşinci ayet, beşte başlıyor altıda bitiyor. Beş ve altı, yani elli altı. Ayetlerde de işaretler olur. Peş peşe gelmede meydana gelen bir rakam vardır. O yönüyle de birçok şeyi çözebilir kardeşlerimiz, inşaAllah. “Artık yakında göreceksin ve onlar da görecekler”. Demek ki yakında bir fütuhat var. Peygamber efendimiz (s.a.v) zamanına bakmakla beraber Mehdi devrinde de yakında bir fütuhat, bir güzellik Müslümanların lehine bir fereç olacağı anlaşılıyor.
“Sizden, hanginizin 'fitneye tutulup-çıldırdığını.” Demek ki Hz. Mehdi (a.s)’a da fitneye tutulduğu, fitne içinde olduğu ve çıldırdığı, aklını kaybettiği, çizgiden çıktığı, yolunu kaybettiği iddiasında bulunacaklar.
“Elbette senin Rabbin, kimin Kendi yolundan şaşırıp-saptığını daha iyi bilendir”. “Deccal olanın kim olduğunu daha iyi bilir” diyor Allah. “Kimin hidayete erdiğini de daha iyi bilendir”. “Kimin Mehdi olduğunu da daha iyi bilendir” diyor. Hidayete eren mehdi demektir. Hidayete erdiren, vesile olan o da mehdi.
“Şu halde yalanlayanlara itaat etme”. Yani yobaz takımına, Darwinistlere, materyalistlere itaat etme. Ahir zamana bakan yönüyle söylüyorum.
Şeytan’dan Allah’a sığınıyorum. “Onlar, senin kendilerine yaranmanı (uzlaşmanı) arzu ettiler;” yani uzlaşmanı arzu ettiler “o zaman onlar da sana yaranıp-uzlaşacaklardı”. Şimdi Darwinistler ne diyorlar; “Kuran’da da Darwinizm var, gel seninle uzlaşalım” diyorlar. Ben de dedim; “Kuran’da Darwinizm yok”, anlatıyorum. “PKK konusunda uzlaşalım” diyorlar. “Hiçbir şey yapmayacak PKK” diyorlar. O konuda da uzlaşamayız diyorum. “Komünizm konusunda uzlaşalım” diyorlar. O konuda da uzlaşamayız diyoruz...