Kıyamet Suresi; 1-10

(İnsanın nefsini kınaması çok makbuldür, akıllı olmasını sağlar. Nefsini temize çıkarttığındaysa akli dengesi bozulur.)

 

Sayın Adnan Oktar'ın 17 Nisan 2011 tarihli röportajından Kıyamet Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Kıyamet Suresi, Rahman Rahim Olan Allah’ın adıyla, şeytan’dan Allah’a sığınırım. “Hayır, kalkış (kıyamet) gününe and ederim.” Kıyamet işte bu, kalkış. Ayağa kalkış. “Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and ederim.” Kendini, nefsini, insanın kınaması çok makbuldür. Akıllı olmasını sağlar. Nefsini temize çıkarttı mı bir insan hasta oluyor, akli dengesi bozulur. Öyle tipler vardır, eleştirirsin hemen kendini övmeye başlar. “Yok öyle değil böyle” derler. Halbuki “doğru, Allah razı olsun, daha iyi olurum, inşaAllah. Eksik hatalı yönlerimi düzeltirim” demiş olsa, aklın kapısı orada işte. Yani Allah korkusu ve nefsi temize çıkartmamak, nefsi kınamak, hatta Alak Suresi’nde, nefsini yücelten bir insandan bahsediyor. Darwin’in vaktini, Darwin’in ölüm tarihini veriyor, inşaAllah. Şeytan’dan Allah’a sığınırım; “İnsan, onun kemiklerini Bizim kesin olarak bir araya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?” Tabii ki o bir araya gelen kemikler, mezardaki kemikler değil, yeni bir inşa ile Allah yaratıyor. Yeni bir bedenle yaratıyor. Bir kere yapıyorsa, bin kere de yapar, milyon kere de yapar. Sürekli yapıyor, Allah gösteriyor zaten yaptığını. Dünyaya sürekli insan sunuyor. Bir gençle karşılaşıyoruz, 1980 yılında dünyaya sunulmuş, kimi 1990 yılında dünyaya sunulmuş. Sürekli gençlerle, insanlarla karşılaşıyoruz. “Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz.” Parmak ucundaki detaylara Allah Kuran’da dikkat çekiyor. Hakikaten herkesin parmak uçları farklı, çok şaşırtıcı dünyadaki hiç kimsenin parmak ucu birbirine benzemiyor, hiçbir şekilde. Onların detaylı olarak yaratılmasını Allah yapıyor. “Ancak insan, önündeki (sonsuz geleceği)ni de 'fücurla sürdürmek ister.'” Fücura karşı, insanda bir eğilim vardır, nefsinde. "Kıyamet günü ne zamanmış" diye sorar.” Cübbeli de kıyamet vaktini reddediyor; “700 yıl sonra” diyor. “Ama göz 'kamaşıp da kaydığı,' “Ay karardığı,” “Güneş ve ay birleştirildiği zaman;” Ay tutulmasına, güneş tutulmasına da işaretler var bu ayetlerde. 10. Ayet “İnsan o gün: "Kaçış nereye?" der.” Kıyamet anında, kaçacak yer arayacaklar tabii ki. Her yer hareket halinde ama bir kurtuluş yok onlar için. 

 


Kıyamet Suresi, 1-25 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 7 Mart 2011 tarihli röportajından Kıyamet Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Kıyamet Suresi. Mekke’de indirilen bu Sure, 40 ayetten ibarettir. Şeytandan Allah’a sığınırım, Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla. “Hayır, kalkış (kıyamet) gününe and ederim.”Kıyamet deyice insanlar, parçalanma olarak biliyorlar, kıyamet kalkış anlamındadır. Kıyam-ayağa kalkma anlamındadır. “Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and ederim.” İnsanların kendilerini eleştirmesi çok faydalıdır. Çok faydalı, dengeli ve tutarlı olur. Kendini övdüğünde, kusursuz gösterdiğinde hastalanır insan. Kendini eleştirdiğinde hem munis olur, sevilecek bir insan olur, hem de ruhen ve bedenen sağlıklı olur. “İnsan, onun kemiklerini Bizim kesin olarak bir araya getirmeyeceğimizi mi sanıyor? Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz.” İstersem aynısıyla yaratırım diyor Allah.“Ancak insan, önündeki (sonsuz geleceği)ni de 'fücurla sürdürmek ister.” Fücur demek; Allah’a baş kaldırarak, fıtrat ve ahlak dışı davranışlarla devam ettirmek ister. Böyle bir şey vardır diyor. “Ancak insan, önündeki (sonsuz geleceği)ni de 'fücurla sürdürmek ister.” Yani “sonsuz geleceğini bozmak ister” diyor. "Kıyamet günü ne zamanmış" diye sorar.” Şimdi bakın ahir zamanda en çok sorulan sorulardan biri de budur.“Ama göz 'kamaşıp da kaydığı,” Bu ilk çarpışma anında, müthiş bir parlaklık olacağını gösteriyor Kuran. Yani muazzam bir aydınlanma olacağını söylüyor, bu çarpmanın şiddetiyle meydana gelen, enerjiyle meydana gelen parlaklık da olabilir. Magmanın bir anda gökyüzüne çıkması sonucunda meydana gelen bir durum da olabilir. Ama tabii ilk çarpmada müthiş bir enerji boşalımı olacağı için, muazzam bir parlaklık oluyor. Çünkü çarpmanın şiddetiyle çok yüksek bir ısı meydana geliyor. “Ama göz 'kamaşıp da kaydığı,' Ay karardığı,”Ayın kararması iki türlü olabilir. Biri gökyüzü tamamen dumanla, tozla kaplandığı için, ay görülmez hale gelebilir.

İkincisi çarpmanın şiddetiyle, aya da bir çarpma olacağı için yani dünyaya çarpan parçalar aya da isabet edeceği için, ayın da o parlaklığı gider, parçalanır anlamında da olabilir.  “Güneş ve ay birleştirildiği zaman;” Zaten buradan anlaşılıyor. Yani yörüngesinden çıkıp parçalanıyor, ayın kararması, güneş yutuyor ayı, güneşin yutmasından ay yok olduğu için, güneş bu olayı meydana getirdiği için, ay da kararmış oluyor. “İnsan o gün: "Kaçış nereye?" der.” Yani muazzam çok büyük güçte deprem meydana geliyor, alışılmış depremin dışında filmlerde var ya hakikaten kaçmak istiyorlar, arabasına biniyor ama yollar parçalanıyor, köprüler çöküyor, ‘hangi istikamete kaçsak doğru olur’ diye soruyorlar. Yani ‘güney yönüne mi kaçalım, kuzey yönüne mi kaçalım, nereden kaçarsak bu olaydan kurtuluruz’ diyecekler, halbuki dünyanın her yerinde olduğu için kaçacağı bir yer yok. “İnsan o gün: "Kaçış nereye?" der. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok” diyor Allah. Yani düz olan, depremin etkilenmediği, çarpmanın etkisiyle meydana gelen bu dehşetli durumu hissetmeyen hiçbir yer yok. O yüzden Allah ne diyor; “Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok” diyor Allah. Ama ilk önce insanlar, sığınabileceği bir yer olacağını tahmin ediyorlar. Mesela telefon ediyor, ‘nereye gidebiliriz, ne yapabiliriz’ diye adamlara soruyorlar, yapacakları bir şey yok. “O gün, 'sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)' yalnızca Rabbinin Katıdır.” Yani “mutlaka o gün öleceksiniz” diyor Allah. “İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir.” Bakın o gün, önceden takdim ettikleri; olum...